ADALET Bakanı Sadullah Ergin dün iddialı konuştu...
Üç yıldır üzerinde çalıştıkları Yargı Reformu Eylem Planı'nın büyük bölümünü en geç iki yıl içinde, yani seçimden önce uygulamaya koyacaklarını söyledi.
Eylem Planı'nda yer alan birçok değişikliği de "kısa vade" olarak nitelediği en geç iki yıl içinde hayata geçireceklerini belirtti.
Eylem Planı'nda nelerin yer aldığını, haber sayfalarımızda bulacaksınız.
Bakan ile sohbetimizden bazı aktarmalar yaparsak...
Bir grup yazılı basın temsilcisiyle yapılan sohbetin ana teması, reformun nasıl hayata geçirileceği ve bir süre önce büyük tartışma koparan Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun yapısının nasıl şekilleneceği üzerineydi.
İlginçtir, Bakan Ergin de bizleri sert tartışmaların yaşandığı HSYK toplantısının geçtiği salonda ağırladı...
BAKAN'IN HSYK ISRARI
Açıkladığı Eylem Planı, ilk aşamada 10 maddeden oluşuyor.
Hemen belirtelim, AB sürecinde çok eleştirilmiş olsa da Ergin, HSYK'da Adalet Bakanı ve Müsteşarı'nın bulunması konusunda kararlı.
Nitekim plana da bu konulmuş.
Bununla birlikte HSYK'nın üye sayısının 20'ye çıkarılması, Cumhurbaşkanı ve Meclis'in de üye ataması, bazı üyelerin 12 bin kişiyi bulan hâkim ve savcıların oylarıyla seçilmesi gibi düzenlemeler de getirilmiş.
Bakan Ergin'e "HSYK'da Bakan ve Müsteşar'ın yer almasında neden ısrar ettiğini" birkaç kez sorduk, yanıtı hep aynı oldu:
"Meclis'te onlar adına kim hesap verecek."
YÖK, RTÜK, EPDK gibi özerk kurumların toplantılarına da bakanların katılmadığını anımsattık.
Ancak Ergin ısrarını sürdürdü.
Aktardığına göre, yargı ve baro mensuplarının katılımıyla hazırlanan 10 maddelik Eylem Planı'na zaten tüm kesimler destek vermemiş.
Ancak bazı maddelerine çekince konulmuş.
Bizlerin de bu kadar ısrarlı sorularına bakılırsa, bu çekincelerin HSYK'ya dönük maddeye olması ihtimali yüksek.
ANAYASAL ZORLUK
Yukarıda da belirttiğimiz gibi Bakan, değişikliklerin çoğunu iki yıl içinde, yani seçime kadar gerçekleştirmekte kararlı.
Kendisinin de vurguladığı gibi, bu reformun değişmesi için ondan fazla yasada değişiklik yapılması gerekiyor.
Bütün bunların olabilmesi için de Anayasa değişikliği... Öncelikle de HSYK'nın yapısının nasıl oluşacağı, görev ve yetkilerinin nasıl olduğunu düzenleyen Anayasa'nın 159'uncu maddesinin değişmesi, olmazsa olmaz koşul olarak orada duruyor.
Sonuç olarak Anayasa değişikliği olmadan yapılabilecek çok fazla bir reform yok.
İyi de bu kadar gerilmiş, birbirlerine "vatan haini, hırsız, terör işbirlikçisi" gibi sözlerle her gün yüklenmiş, şirazesinden çıkmış Meclis'te Anayasa değişikliği için gerekli 367 oy nasıl bulunacak?
GÜÇLER DENGESİ
Parlamentoda 337 üyesi bulunan AK Parti'nin, Anayasa'nın referandumsuz değişmesi için gerekli 367 çoğunluğu yok...
DTP ile birlikte yola çıksa bile referandumsuz çözüm modeli gözükmüyor.
Dolayısıyla karşılaşabileceği fireleri de hesaba katarak en az 50 milletvekiline ihtiyacı var.
CHP ve MHP'nin Anayasa değişikliği konusundaki duruşu da belli...
CHP, "Anayasa Mahkemesi tarafından Anayasa ihlaliyle suçlanan bir partiyle Anayasa değiştirmem" noktasından ileri gitme niyetinde değil.
MHP ise demokratik açılım sürecinde AK Parti ilişkisini tamamen koparmış, hatta diş biler hale gelmiş durumda.
REFERANDUM YOLU
Bu durumda Anayasa'da, referandumlu değişiklik yapmak için AK Parti düğmeye basabilir mi?
Demokratik açılım sürecine ilişkin yapılması gereken bazı değişiklikleri de içine koyup bir paket halinde halkın karşısına götürebilir mi?
AK Parti yöneticileri, hafta başına kadar yaptığımız sohbetlerde reformların referandum yoluyla yapılmasını kesinlikle düşünmediklerini açıklamışlardı.
Bu görüşlerinde bir değişikliğin olduğunu sanmıyorum.
Çünkü özellikle demokratik açılım sürecini ilgilendiren reformları referandum yoluyla çözme girişimi ciddi tehlike yaratır; çatışmayı teşvik eder.
Referandum, ciddi kırılmaları da beraberinde getirir...
DTP'deki tramplen
DEÐİŞEN bir şey olmadı; şahinler yine güvercinleri tramplen yapıp meydana çıktı.
Sözünü ettiğimiz DTP...
Aynen DEP, HADEP dönemlerinde de yaşanan bir kez daha gerçekleşti.
Şimdi 1 Eylül'de meydana çıkacaklarmış.
Söylemleri iki oktav sertleşmiş.
Diyorlar ki, 1 milyon kişiyi meydana toplayacağız.
Sanki Miloseviç...
Kosova için bir milyon kişiyi Belgrad meydanında topladı; sonra kontrol edemediğini ve başına ne işler açtığını unutmuşlar.
Unutanlara anımsatılır; adı yüzyılın kasabına çıktı; uluslararası mahkemede yargılanıyor...
Üç yıldır üzerinde çalıştıkları Yargı Reformu Eylem Planı'nın büyük bölümünü en geç iki yıl içinde, yani seçimden önce uygulamaya koyacaklarını söyledi.
Eylem Planı'nda yer alan birçok değişikliği de "kısa vade" olarak nitelediği en geç iki yıl içinde hayata geçireceklerini belirtti.
Eylem Planı'nda nelerin yer aldığını, haber sayfalarımızda bulacaksınız.
Bakan ile sohbetimizden bazı aktarmalar yaparsak...
Bir grup yazılı basın temsilcisiyle yapılan sohbetin ana teması, reformun nasıl hayata geçirileceği ve bir süre önce büyük tartışma koparan Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun yapısının nasıl şekilleneceği üzerineydi.
İlginçtir, Bakan Ergin de bizleri sert tartışmaların yaşandığı HSYK toplantısının geçtiği salonda ağırladı...
BAKAN'IN HSYK ISRARI
Açıkladığı Eylem Planı, ilk aşamada 10 maddeden oluşuyor.
Hemen belirtelim, AB sürecinde çok eleştirilmiş olsa da Ergin, HSYK'da Adalet Bakanı ve Müsteşarı'nın bulunması konusunda kararlı.
Nitekim plana da bu konulmuş.
Bununla birlikte HSYK'nın üye sayısının 20'ye çıkarılması, Cumhurbaşkanı ve Meclis'in de üye ataması, bazı üyelerin 12 bin kişiyi bulan hâkim ve savcıların oylarıyla seçilmesi gibi düzenlemeler de getirilmiş.
Bakan Ergin'e "HSYK'da Bakan ve Müsteşar'ın yer almasında neden ısrar ettiğini" birkaç kez sorduk, yanıtı hep aynı oldu:
"Meclis'te onlar adına kim hesap verecek."
YÖK, RTÜK, EPDK gibi özerk kurumların toplantılarına da bakanların katılmadığını anımsattık.
Ancak Ergin ısrarını sürdürdü.
Aktardığına göre, yargı ve baro mensuplarının katılımıyla hazırlanan 10 maddelik Eylem Planı'na zaten tüm kesimler destek vermemiş.
Ancak bazı maddelerine çekince konulmuş.
Bizlerin de bu kadar ısrarlı sorularına bakılırsa, bu çekincelerin HSYK'ya dönük maddeye olması ihtimali yüksek.
ANAYASAL ZORLUK
Yukarıda da belirttiğimiz gibi Bakan, değişikliklerin çoğunu iki yıl içinde, yani seçime kadar gerçekleştirmekte kararlı.
Kendisinin de vurguladığı gibi, bu reformun değişmesi için ondan fazla yasada değişiklik yapılması gerekiyor.
Bütün bunların olabilmesi için de Anayasa değişikliği... Öncelikle de HSYK'nın yapısının nasıl oluşacağı, görev ve yetkilerinin nasıl olduğunu düzenleyen Anayasa'nın 159'uncu maddesinin değişmesi, olmazsa olmaz koşul olarak orada duruyor.
Sonuç olarak Anayasa değişikliği olmadan yapılabilecek çok fazla bir reform yok.
İyi de bu kadar gerilmiş, birbirlerine "vatan haini, hırsız, terör işbirlikçisi" gibi sözlerle her gün yüklenmiş, şirazesinden çıkmış Meclis'te Anayasa değişikliği için gerekli 367 oy nasıl bulunacak?
GÜÇLER DENGESİ
Parlamentoda 337 üyesi bulunan AK Parti'nin, Anayasa'nın referandumsuz değişmesi için gerekli 367 çoğunluğu yok...
DTP ile birlikte yola çıksa bile referandumsuz çözüm modeli gözükmüyor.
Dolayısıyla karşılaşabileceği fireleri de hesaba katarak en az 50 milletvekiline ihtiyacı var.
CHP ve MHP'nin Anayasa değişikliği konusundaki duruşu da belli...
CHP, "Anayasa Mahkemesi tarafından Anayasa ihlaliyle suçlanan bir partiyle Anayasa değiştirmem" noktasından ileri gitme niyetinde değil.
MHP ise demokratik açılım sürecinde AK Parti ilişkisini tamamen koparmış, hatta diş biler hale gelmiş durumda.
REFERANDUM YOLU
Bu durumda Anayasa'da, referandumlu değişiklik yapmak için AK Parti düğmeye basabilir mi?
Demokratik açılım sürecine ilişkin yapılması gereken bazı değişiklikleri de içine koyup bir paket halinde halkın karşısına götürebilir mi?
AK Parti yöneticileri, hafta başına kadar yaptığımız sohbetlerde reformların referandum yoluyla yapılmasını kesinlikle düşünmediklerini açıklamışlardı.
Bu görüşlerinde bir değişikliğin olduğunu sanmıyorum.
Çünkü özellikle demokratik açılım sürecini ilgilendiren reformları referandum yoluyla çözme girişimi ciddi tehlike yaratır; çatışmayı teşvik eder.
Referandum, ciddi kırılmaları da beraberinde getirir...
DTP'deki tramplen
DEÐİŞEN bir şey olmadı; şahinler yine güvercinleri tramplen yapıp meydana çıktı.
Sözünü ettiğimiz DTP...
Aynen DEP, HADEP dönemlerinde de yaşanan bir kez daha gerçekleşti.
Şimdi 1 Eylül'de meydana çıkacaklarmış.
Söylemleri iki oktav sertleşmiş.
Diyorlar ki, 1 milyon kişiyi meydana toplayacağız.
Sanki Miloseviç...
Kosova için bir milyon kişiyi Belgrad meydanında topladı; sonra kontrol edemediğini ve başına ne işler açtığını unutmuşlar.
Unutanlara anımsatılır; adı yüzyılın kasabına çıktı; uluslararası mahkemede yargılanıyor...
Yorum