Geçtiğimiz günlerde Ordu'daydık. Ordu'nun temel üretim ve geçimini teşkil eden “Fındık” konusu da doğal olarak önceliğimizdi.
Tarımda kendi kendine yetebilen 3 – 5 ülkeden biriyken, bugün karpuzu – elmayı bile ithal eder hale gelişimizin altında yatan hatalı tarım politikalarının, Fındık'ta nelere mal olacağını anlatmaya çalıştık.
Ordu ve Giresun Ziraat Odaları Başkanları ile birlikte ilk kez düzenlenen bir “Fındık panelinde” konuştuk.
Panelin açılış konuşmasını ülkenin gerçeklerini en iyi bilen ve tarımsal üretimin önceliğini her zaman vurgulayan bir isim olan, DP Genel Başkanı Sn. Hüsamettin Cindoruk yaptılar.
Ülkemizin döviz – faiz – borsa üçgeninde, halkın refahına doğrudan yansımayan çoğu kez spekülatif ve manüplatif olan, finansman cambazlıklarıyla meşgul edilmesine karşı, gerçek gündemi ortaya koymayı amaçladık..
Fındık gibi Dünyadaki üretiminin %75'ini, ticaretinin ise %85'ini elimizde tuttuğumuz önemli bir üründe bile, üreticilerimizin yoksullaşması, mağdur edilmesi, yaşadıkları satış ve fiyat belirsizlikleri gerçekten de hüzün verici.
Önce Fiskobirliğin, bilahare TMO'un devre dışına çıkarılışı, fiyat belirsizliği ve müdahale fiyatının oluşamamasının da önünü açmış durumda.
Fındığın büyük ihracat ve gelir yaratma potansiyeli göz önüne alındığında, bağımsız bir ”Fındık Kurumu” oluşturulması, bu kurumun eski KİT alışkanlıklarına ve yapısına benzememesi ve fındıktaki avantajlı üretici ve satıcı konumunu daha da güçlendirmesi gerekiyor.
Fındık panelinde Ulusal Fındık Konseyi Yönetim Kurulu Üyesi de olan Giresun Ziraat Odası Başkanı Sn. Özer Akbaşlı çok ilginç bir sunum yaptı.
Atadan, dededen fındık tarımı ile uğraşmakta olan Sn. Akbaşlı ”fındık ve çikolata” başlıklı bir sunum yaparak, ilginç rakamlar verdi.
Fındığın %80'ni çikolata sanayinde, %15'i pasta – bisküvi – dondurma vb. alanlarda, %5'i ise çerez ve sair amaçlarla kullanılıyor.
Dünyada şekerleme sektörünün toplam yıllık satış hacmi 141,2 milyar dolar. Bu sektörün alt sektörü olan çikolata ve çikolata ürünleri (2007 yılı itibariyle) 6 milyon ton üretiliyor ve tüketim miktarı 76,9 milyar dolara ulaşıyor.
Türkiye henüz doymuş bir pazar değil. Çikolata yüzlerce değişik, irili – ufaklı, ürün ve ambalajlarıyla pazarlandığından artık lüks tüketim olarak görülmüyor.
Dünyada işlem gören 800 bin ton kabuklu fındığın %80'i çikolata imalatında kullanılıyor. Dünya çikolatacıları bu fındıklar için yıllık 1,6 milyar dolar ödüyorlar.
Ancak ortalama %11 fındık kullanılan çikolatalarını, yıllık ortalama (2007) 76,9 milyar dolara satıyorlar.
Fındığın bu miktar içindeki payı yaklaşık 8,4 milyar dolar ediyor.
Fındığa ödenen 1,6 milyar dolar, çikolatayla karıştırılınca fındığın satışı 8,4 milyar dolara yükseliyor. Arada çok büyük bir fark var.
İşte bu gelirin hiç değilse bir bölümünün bunu en çok hak eden üreticilere yansıması gerekmez mi?
Fındık fiyatları ve ihracatının kaderini 4 – 5 büyük ihracatçı ve tüccarın eline terk eden bugünkü anlayış, yüz binlerce üreticiyi de bu az sayıdaki alıcı karşısında güçsüz ve savunmasız bırakıyor.
Dünyada üretimde en büyüğü ve ustası olduğumuz bu değerli gıda maddesinde bile alta giden taraf biz oluyoruz.
Fındıkta da diğer tarımsal ürünlerde de bu böyle gidemez, gitmemeli.
Türkiye'nin tarıma şaşı bakan anlayıştan, biran önce vazgeçmesi gerekiyor.
Tarımda kendi kendine yetebilen 3 – 5 ülkeden biriyken, bugün karpuzu – elmayı bile ithal eder hale gelişimizin altında yatan hatalı tarım politikalarının, Fındık'ta nelere mal olacağını anlatmaya çalıştık.
Ordu ve Giresun Ziraat Odaları Başkanları ile birlikte ilk kez düzenlenen bir “Fındık panelinde” konuştuk.
Panelin açılış konuşmasını ülkenin gerçeklerini en iyi bilen ve tarımsal üretimin önceliğini her zaman vurgulayan bir isim olan, DP Genel Başkanı Sn. Hüsamettin Cindoruk yaptılar.
Ülkemizin döviz – faiz – borsa üçgeninde, halkın refahına doğrudan yansımayan çoğu kez spekülatif ve manüplatif olan, finansman cambazlıklarıyla meşgul edilmesine karşı, gerçek gündemi ortaya koymayı amaçladık..
Fındık gibi Dünyadaki üretiminin %75'ini, ticaretinin ise %85'ini elimizde tuttuğumuz önemli bir üründe bile, üreticilerimizin yoksullaşması, mağdur edilmesi, yaşadıkları satış ve fiyat belirsizlikleri gerçekten de hüzün verici.
Önce Fiskobirliğin, bilahare TMO'un devre dışına çıkarılışı, fiyat belirsizliği ve müdahale fiyatının oluşamamasının da önünü açmış durumda.
Fındığın büyük ihracat ve gelir yaratma potansiyeli göz önüne alındığında, bağımsız bir ”Fındık Kurumu” oluşturulması, bu kurumun eski KİT alışkanlıklarına ve yapısına benzememesi ve fındıktaki avantajlı üretici ve satıcı konumunu daha da güçlendirmesi gerekiyor.
Fındık panelinde Ulusal Fındık Konseyi Yönetim Kurulu Üyesi de olan Giresun Ziraat Odası Başkanı Sn. Özer Akbaşlı çok ilginç bir sunum yaptı.
Atadan, dededen fındık tarımı ile uğraşmakta olan Sn. Akbaşlı ”fındık ve çikolata” başlıklı bir sunum yaparak, ilginç rakamlar verdi.
Fındık ve Çikolata
Bu sunumdan özetleyerek bazı bilgileri sizlerle paylaşmak istiyorum;Fındığın %80'ni çikolata sanayinde, %15'i pasta – bisküvi – dondurma vb. alanlarda, %5'i ise çerez ve sair amaçlarla kullanılıyor.
Dünyada şekerleme sektörünün toplam yıllık satış hacmi 141,2 milyar dolar. Bu sektörün alt sektörü olan çikolata ve çikolata ürünleri (2007 yılı itibariyle) 6 milyon ton üretiliyor ve tüketim miktarı 76,9 milyar dolara ulaşıyor.
Türkiye henüz doymuş bir pazar değil. Çikolata yüzlerce değişik, irili – ufaklı, ürün ve ambalajlarıyla pazarlandığından artık lüks tüketim olarak görülmüyor.
Dünyada işlem gören 800 bin ton kabuklu fındığın %80'i çikolata imalatında kullanılıyor. Dünya çikolatacıları bu fındıklar için yıllık 1,6 milyar dolar ödüyorlar.
Ancak ortalama %11 fındık kullanılan çikolatalarını, yıllık ortalama (2007) 76,9 milyar dolara satıyorlar.
Fındığın bu miktar içindeki payı yaklaşık 8,4 milyar dolar ediyor.
Fındığa ödenen 1,6 milyar dolar, çikolatayla karıştırılınca fındığın satışı 8,4 milyar dolara yükseliyor. Arada çok büyük bir fark var.
İşte bu gelirin hiç değilse bir bölümünün bunu en çok hak eden üreticilere yansıması gerekmez mi?
Fındık fiyatları ve ihracatının kaderini 4 – 5 büyük ihracatçı ve tüccarın eline terk eden bugünkü anlayış, yüz binlerce üreticiyi de bu az sayıdaki alıcı karşısında güçsüz ve savunmasız bırakıyor.
Dünyada üretimde en büyüğü ve ustası olduğumuz bu değerli gıda maddesinde bile alta giden taraf biz oluyoruz.
Fındıkta da diğer tarımsal ürünlerde de bu böyle gidemez, gitmemeli.
Türkiye'nin tarıma şaşı bakan anlayıştan, biran önce vazgeçmesi gerekiyor.
Yorum