Nüfus deyince aklımıza şu iki söz gelir: 'Birlikten kuvvet doğar.' 'Nerde çokluk, orda yokluk.' Herkes tarafından bilinen bu sözler birbirine tamamen zıt anlamda kullanılmış. Bunun nedeni, nüfus konusunda doğruların koşullara göre farklı olabilmesi. Örneğin, nüfus artışı eksi olan bazı Avrupa ülkelerinde nüfusun en azından belli bir dönem hızlı artması gerekiyor. Bunun tam tersine Bangladeş, Somali ve benzeri özellikteki ülkelerde nüfus artışı, var olan pek çok sorununun hem kaynağı hem de çözümleri önündeki en önemli engel durumunda...
BAŞBAKAN ÜÇ DİYOR
Yoğun gündem maddeleri içinde arada kaynama olasılığı olsa da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın nüfus konusunda söyledikleri oldukça önemli. Erdoğan, daha önce de söylediği görüşlerinin değişmediğini ısrarla vurgulamaya devam ediyor. Dahası, bu önerisini gerekçelendiriyor.
Sayın Başbakan bilimsel rakamlara atıfta bulunarak, her ailede 2 çocuk olmasının bile 'gerileme' anlamına geleceğini, mevcut durumumuzu 'korumak' için en az 3 çocuk gerektiği üzerinde duruyor.
TÜRKİYE'NİN NÜFUS YAPISI
Genç nüfus dikkate alındığında, Türkiye'nin mevcut nüfus yapısı pek çok gelişmiş ül***e göre 'olumlu' olarak ifade edilebilecek durumda. Bu eğilimin sürmesi, başta vergi ve sosyal güvenlik sistemi olmak üzere birçok alanda olumlu etki yapacak. Bu bakımdan genç nüfusun artırılması 'mantıklı bir öneri' gibi gözüküyor.
Aynı pencereden bakarak biraz açalım. Nüfusta yaşlıların payının artması üretim sürecine katılan işgücünü azaltarak üretimi azaltacak ve dış bağımlılığı artıracaktır. Bu yapının diğer bir sonucu da sosyal güvenlik sisteminin finansmanında ortaya çıkacaktır. Yaşlı oranındaki artış, nüfusun büyük bir bölümünün 'emekli' olması nedeniyle sistemin harcamalarını hızla artırırken prim gelirlerini de hızla aşağıya düşürecektir.
BAŞKA PENCEREDEN BAKARSAK
Bazı konularla ilgili çıkarımlar 'nereden baktığınıza' bağlı olarak değişir. Yukarıda bu bakış açılarından birisini kısa gerekçelerle açıklamaya çalıştık. Bir ülkenin nüfus stratejisi belirlenirken kendi özel koşulları unutulmamalı. Bu nedenle konuya her açıdan bakılması önem taşıyor.
Nüfus artışı, artan nüfusun eğitimi için daha fazla kaynak gerektirir. Mevcut yapıda eğitim sistemi ve sisteme ayrılan kaynakların durumu ortada...
İşsizlikte rekortmen durumdayız. Ufukta bu sorunu çözecek radikal adımlara rastlamıyoruz. Bu durumda, nüfusun artması işsizliğin de artması sonucunu ortaya çıkartır...
Nüfus artışının ortaya çıkaracağı ve 'hallederiz' mantığıyla çözülemeyecek sorunlar bunlarla sınırlı değil. Kentleşme, gecekondu, asayiş sorunları ve sosyal patlama riskleri de bunlar arasında sayılabilir...
ÖNCELİK EÐİTİM VE EKONOMİ OLMALI
Bize göre, Türkiye'nin sorunlarının temelinde eğitim ve ekonomi geliyor. Bu alanda var olan ve giderek daha fazla hissettiğimiz sorunlara mantıklı ve kalıcı çözümler üretilmesi ilk önceliğimiz olmalı.
Kapalı kapılar ardında hazırlanan raporlara ve istatistiki verilere göre konunun değerlendirilmesi, bu sorunların çözümüne hiçbir katkı sağlamaz. Bu konularda kalıcı somut adımlar atılmadan nüfus artışının özendirilmesinin, var olan sorunları daha da büyüteceğini düşünüyoruz. Victor Hugo'nun dediği gibi, 'Bir ulusun büyüklüğü nüfusun çokluğu ile değil, akıllı ve erdemli kişilerin sayısıyla ölçülür.'
Ölüm aylığı bağlanmasında askerlik borçlanması
01.05.2008 tarihinde ölen bir kişi, 1981 yılında 2 gün SSK sigortalısı olarak çalışmış ve zamanında 4 yıl askerlik yapmış. Bu durumda hak sahipleri tarafından (900-2)= 888 gün askerlik borçlanması yapıldığı zaman ölüm aylığı bağlanır mı? Mert Gezgin
4/a (eski SSK) kapsamında sigortalı olanların yakınlarına ölüm aylığı (dul ve yetim aylığı) bağlanabilmesi için en az 5 yıldan beri sigortalı bulunup, toplam 900 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olması şartları aranıyor. Ancak borçlanılan sürelerin, sigortalık süresi ve prim ödeme gün sayısı bakımından dikkate alınmasında sigortalının ölüm tarihi belirleyici oluyor. 1 Ekim 2008 tarihinden sonra ölen sigortalılar için borçlanma süreleri sigortalılık süresi ve prim ödeme gün sayısı bakımından dikkate alınmazken, bu tarihten önce ölenler için borçlanma süreleri dikkate alınıyor. Söz konusu sigortalının ölüm tarihi 1 Ekim 2008 tarihinden önce olduğu için hak sahipleri tarafından borçlanılacak askerlik süresi, sigortalılık süresi ve prim ödeme gün sayısı bakımından dikkate alınır. Buna göre, 2 gün SSK prim günü olan ve 01.05.2008 tarihinde ölen sigortalı için 888 günlük askerlik borçlanması yapılması halinde hak sahiplerine aylık bağlanır.
GÜNÜN SÖZÜ
'Eskimiş fikirler paslanmış çivilere benzer; söküp atmak çok güçtür.' Cenap Şahabettin
AKLINIZDA BULUNSUN
Kuru sıkı tabancayla havaya ateş etmenin cezası
Silah niteliğinde olmayan kuru sıkı tabir edilen tabanca ile havaya ateş etme eylemi, gürültüye neden olma olarak değerlendirilir. Bu eylemi gerçekleştirenlere 69 TL idari para cezası verilir.
BAŞBAKAN ÜÇ DİYOR
Yoğun gündem maddeleri içinde arada kaynama olasılığı olsa da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın nüfus konusunda söyledikleri oldukça önemli. Erdoğan, daha önce de söylediği görüşlerinin değişmediğini ısrarla vurgulamaya devam ediyor. Dahası, bu önerisini gerekçelendiriyor.
Sayın Başbakan bilimsel rakamlara atıfta bulunarak, her ailede 2 çocuk olmasının bile 'gerileme' anlamına geleceğini, mevcut durumumuzu 'korumak' için en az 3 çocuk gerektiği üzerinde duruyor.
TÜRKİYE'NİN NÜFUS YAPISI
Genç nüfus dikkate alındığında, Türkiye'nin mevcut nüfus yapısı pek çok gelişmiş ül***e göre 'olumlu' olarak ifade edilebilecek durumda. Bu eğilimin sürmesi, başta vergi ve sosyal güvenlik sistemi olmak üzere birçok alanda olumlu etki yapacak. Bu bakımdan genç nüfusun artırılması 'mantıklı bir öneri' gibi gözüküyor.
Aynı pencereden bakarak biraz açalım. Nüfusta yaşlıların payının artması üretim sürecine katılan işgücünü azaltarak üretimi azaltacak ve dış bağımlılığı artıracaktır. Bu yapının diğer bir sonucu da sosyal güvenlik sisteminin finansmanında ortaya çıkacaktır. Yaşlı oranındaki artış, nüfusun büyük bir bölümünün 'emekli' olması nedeniyle sistemin harcamalarını hızla artırırken prim gelirlerini de hızla aşağıya düşürecektir.
BAŞKA PENCEREDEN BAKARSAK
Bazı konularla ilgili çıkarımlar 'nereden baktığınıza' bağlı olarak değişir. Yukarıda bu bakış açılarından birisini kısa gerekçelerle açıklamaya çalıştık. Bir ülkenin nüfus stratejisi belirlenirken kendi özel koşulları unutulmamalı. Bu nedenle konuya her açıdan bakılması önem taşıyor.
Nüfus artışı, artan nüfusun eğitimi için daha fazla kaynak gerektirir. Mevcut yapıda eğitim sistemi ve sisteme ayrılan kaynakların durumu ortada...
İşsizlikte rekortmen durumdayız. Ufukta bu sorunu çözecek radikal adımlara rastlamıyoruz. Bu durumda, nüfusun artması işsizliğin de artması sonucunu ortaya çıkartır...
Nüfus artışının ortaya çıkaracağı ve 'hallederiz' mantığıyla çözülemeyecek sorunlar bunlarla sınırlı değil. Kentleşme, gecekondu, asayiş sorunları ve sosyal patlama riskleri de bunlar arasında sayılabilir...
ÖNCELİK EÐİTİM VE EKONOMİ OLMALI
Bize göre, Türkiye'nin sorunlarının temelinde eğitim ve ekonomi geliyor. Bu alanda var olan ve giderek daha fazla hissettiğimiz sorunlara mantıklı ve kalıcı çözümler üretilmesi ilk önceliğimiz olmalı.
Kapalı kapılar ardında hazırlanan raporlara ve istatistiki verilere göre konunun değerlendirilmesi, bu sorunların çözümüne hiçbir katkı sağlamaz. Bu konularda kalıcı somut adımlar atılmadan nüfus artışının özendirilmesinin, var olan sorunları daha da büyüteceğini düşünüyoruz. Victor Hugo'nun dediği gibi, 'Bir ulusun büyüklüğü nüfusun çokluğu ile değil, akıllı ve erdemli kişilerin sayısıyla ölçülür.'
Ölüm aylığı bağlanmasında askerlik borçlanması
01.05.2008 tarihinde ölen bir kişi, 1981 yılında 2 gün SSK sigortalısı olarak çalışmış ve zamanında 4 yıl askerlik yapmış. Bu durumda hak sahipleri tarafından (900-2)= 888 gün askerlik borçlanması yapıldığı zaman ölüm aylığı bağlanır mı? Mert Gezgin
4/a (eski SSK) kapsamında sigortalı olanların yakınlarına ölüm aylığı (dul ve yetim aylığı) bağlanabilmesi için en az 5 yıldan beri sigortalı bulunup, toplam 900 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olması şartları aranıyor. Ancak borçlanılan sürelerin, sigortalık süresi ve prim ödeme gün sayısı bakımından dikkate alınmasında sigortalının ölüm tarihi belirleyici oluyor. 1 Ekim 2008 tarihinden sonra ölen sigortalılar için borçlanma süreleri sigortalılık süresi ve prim ödeme gün sayısı bakımından dikkate alınmazken, bu tarihten önce ölenler için borçlanma süreleri dikkate alınıyor. Söz konusu sigortalının ölüm tarihi 1 Ekim 2008 tarihinden önce olduğu için hak sahipleri tarafından borçlanılacak askerlik süresi, sigortalılık süresi ve prim ödeme gün sayısı bakımından dikkate alınır. Buna göre, 2 gün SSK prim günü olan ve 01.05.2008 tarihinde ölen sigortalı için 888 günlük askerlik borçlanması yapılması halinde hak sahiplerine aylık bağlanır.
GÜNÜN SÖZÜ
'Eskimiş fikirler paslanmış çivilere benzer; söküp atmak çok güçtür.' Cenap Şahabettin
AKLINIZDA BULUNSUN
Kuru sıkı tabancayla havaya ateş etmenin cezası
Silah niteliğinde olmayan kuru sıkı tabir edilen tabanca ile havaya ateş etme eylemi, gürültüye neden olma olarak değerlendirilir. Bu eylemi gerçekleştirenlere 69 TL idari para cezası verilir.
Yorum