EMPERYALİST güçler ne istiyor?
Tarihinizden habersiz olacaksınız. Cumhuriyet’in kurucusu Atatürk’e hakareti suç olmaktan çıkartacaksınız, AB’ye uyum adı altında tüm ulusal değerlerinize sövülmesine göz yumacaksınız!
Peki, o zaman nasıl bir millet olacaksınız? Milli birliği nasıl sağlayacaksınız?
* * *
Psikiyatrist Prof. Dr. Kerem Doksat, emperyalistlerin Türkiye üzerinde sürdürdüğü “psikolojik savaş”ı ve soykırım iddialarının nasıl yayıldığını anlattıktan sonra devam ediyor:
“Emperyalistler, sizden sorunları tartışmanızı istiyor, sizi buna zorluyorlar.
Son dönemde neleri tartışmaya açtık ve şimdi neredeyiz?
Ermenilerden ‘özür’ de dileyebiliriz, Kürtlere ‘biraz toprak’ da verebiliriz.
Sırada ne var? Atatürk var elbette... Çünkü önemli olan ulusal önderleri yok etmek!
O halde, onun ne kadar zalim bir diktatör olduğunu tartışalım. (Mustafa filminde bu anlatılıyor.) Onun zaaflarını tartışalım. Hatta onun anasını bile tartışalım.
Evet, emperyalistlerin gündeminde bu bile var. ‘Tartışın’ diyorlar.
Sonra sıra sizin ananıza gelecek. Hepinizinkine gelecek. İşte ‘psikolojik harp’ budur.”
(AB’nin “Atatürk’ü Koruma Kanunu, ifade özgürlüğünü kısıtlıyor” demesi de psikolojik savaşın bir bölümüdür.)
* * *
“Şimdi yıllar öncesine gidelim. Mondros imzalanmış.
Düşman askerleri İstanbul’a çıkarma yapıyorlar. Yüz binlerce Türk sadece izliyor!
Demek ki önemli olan ilk adım ‘işgali, kuzu kuzu izlettirebilmek’miş! Ama aynı zamanda bir de masa konuluyor ortaya: ‘Tartışacaksınız!’
Tartışma masasında bizim Sadrazam efendi, düşmana yalvarıyor: ‘Bize acıyın!’ diye...
İzleyerek, tartışarak nereye varabilirsiniz ki?
İstanbul’da işgalcileri karşılayan bir Osmanlı paşası olabilirsiniz ya da evinin perdelerini kapatan sıradan ve suskun bir Türk... ‘Sadece izlersiniz, her şeyi!’
Ya da başka bir tercih yapar, düşmana ilk kurşunu atan Hasan Tahsin olabilirsiniz.”
“Hasan Tahsin’e kadar bu ülkede düşmana hiç kurşun atılmadığını bilmek ne kadar utanç vericidir aslında... Hasan Tahsin’i ne kadar tanıyoruz? Onu ‘Hasan Tahsin’ yapan nedir?
‘İlk kurşun’dan önce de kurşun atmıştır bu kahraman adam.
Hasan Tahsin Avrupa’dadır ve bir filme gider. Filmde Türkler aşağılanmaktadır. Hasan Tahsin bu filmi izlemez. ‘Önce izleyeyim, sonra eleştireyim’ demez. Çıkarır silahını, ateş eder beyazperdeye... Film de orada biter!
Hiçbir insan kendisine, anasına, babasına, milletine, bayrağına küfrettirmez. En basit insan gerçeğidir bu... İlkokulda bir çocuğun anasına küfretmeye kalkarsanız, sizinle ‘anasının durumunu’ tartışmaz! Bunun cevabı, suratınıza yiyeceğiniz bir yumruktur! Çünkü çocuğun en insani yanıdır bu...
Ermeni sorunu, Kürt açılımı ve Atatürk’ün sıradan bir insan olduğunu iddia eden ‘Mustafa’ belgeselinin ‘bam teli’ burasıdır. Amaç milli duygularımızı yıpratmaktır! Yabancılar, şu anda beyinlerimize ve yüreklerimize yüzyılın çıkartmasını yapıyorlar!”
* * *
Emperyalist güçler şartlı reflekslerimizi yok edip peş peşe yaptırdıkları “açılımlarla” Türkiye’yi avuçlarına almaya yönelik “psikolojik savaşı” şimdi de “Atatürk’ü Koruma Kanunu”nun ifade özgürlüğünü kısıtladığını iddia ederek sürdürüyorlar!
Tarihinizden habersiz olacaksınız. Cumhuriyet’in kurucusu Atatürk’e hakareti suç olmaktan çıkartacaksınız, AB’ye uyum adı altında tüm ulusal değerlerinize sövülmesine göz yumacaksınız!
Peki, o zaman nasıl bir millet olacaksınız? Milli birliği nasıl sağlayacaksınız?
* * *
Psikiyatrist Prof. Dr. Kerem Doksat, emperyalistlerin Türkiye üzerinde sürdürdüğü “psikolojik savaş”ı ve soykırım iddialarının nasıl yayıldığını anlattıktan sonra devam ediyor:
“Emperyalistler, sizden sorunları tartışmanızı istiyor, sizi buna zorluyorlar.
Son dönemde neleri tartışmaya açtık ve şimdi neredeyiz?
Ermenilerden ‘özür’ de dileyebiliriz, Kürtlere ‘biraz toprak’ da verebiliriz.
Sırada ne var? Atatürk var elbette... Çünkü önemli olan ulusal önderleri yok etmek!
O halde, onun ne kadar zalim bir diktatör olduğunu tartışalım. (Mustafa filminde bu anlatılıyor.) Onun zaaflarını tartışalım. Hatta onun anasını bile tartışalım.
Evet, emperyalistlerin gündeminde bu bile var. ‘Tartışın’ diyorlar.
Sonra sıra sizin ananıza gelecek. Hepinizinkine gelecek. İşte ‘psikolojik harp’ budur.”
(AB’nin “Atatürk’ü Koruma Kanunu, ifade özgürlüğünü kısıtlıyor” demesi de psikolojik savaşın bir bölümüdür.)
* * *
“Şimdi yıllar öncesine gidelim. Mondros imzalanmış.
Düşman askerleri İstanbul’a çıkarma yapıyorlar. Yüz binlerce Türk sadece izliyor!
Demek ki önemli olan ilk adım ‘işgali, kuzu kuzu izlettirebilmek’miş! Ama aynı zamanda bir de masa konuluyor ortaya: ‘Tartışacaksınız!’
Tartışma masasında bizim Sadrazam efendi, düşmana yalvarıyor: ‘Bize acıyın!’ diye...
İzleyerek, tartışarak nereye varabilirsiniz ki?
İstanbul’da işgalcileri karşılayan bir Osmanlı paşası olabilirsiniz ya da evinin perdelerini kapatan sıradan ve suskun bir Türk... ‘Sadece izlersiniz, her şeyi!’
Ya da başka bir tercih yapar, düşmana ilk kurşunu atan Hasan Tahsin olabilirsiniz.”
“Hasan Tahsin’e kadar bu ülkede düşmana hiç kurşun atılmadığını bilmek ne kadar utanç vericidir aslında... Hasan Tahsin’i ne kadar tanıyoruz? Onu ‘Hasan Tahsin’ yapan nedir?
‘İlk kurşun’dan önce de kurşun atmıştır bu kahraman adam.
Hasan Tahsin Avrupa’dadır ve bir filme gider. Filmde Türkler aşağılanmaktadır. Hasan Tahsin bu filmi izlemez. ‘Önce izleyeyim, sonra eleştireyim’ demez. Çıkarır silahını, ateş eder beyazperdeye... Film de orada biter!
Hiçbir insan kendisine, anasına, babasına, milletine, bayrağına küfrettirmez. En basit insan gerçeğidir bu... İlkokulda bir çocuğun anasına küfretmeye kalkarsanız, sizinle ‘anasının durumunu’ tartışmaz! Bunun cevabı, suratınıza yiyeceğiniz bir yumruktur! Çünkü çocuğun en insani yanıdır bu...
Ermeni sorunu, Kürt açılımı ve Atatürk’ün sıradan bir insan olduğunu iddia eden ‘Mustafa’ belgeselinin ‘bam teli’ burasıdır. Amaç milli duygularımızı yıpratmaktır! Yabancılar, şu anda beyinlerimize ve yüreklerimize yüzyılın çıkartmasını yapıyorlar!”
* * *
Emperyalist güçler şartlı reflekslerimizi yok edip peş peşe yaptırdıkları “açılımlarla” Türkiye’yi avuçlarına almaya yönelik “psikolojik savaşı” şimdi de “Atatürk’ü Koruma Kanunu”nun ifade özgürlüğünü kısıtladığını iddia ederek sürdürüyorlar!
Yorum