HABERİ okuyunca “İşte şimdi tamam!” dedik. Yargıtay Başsavcılığı Irak'tan gelen PKK'lıları karşılayan, zafer bayramını kutlarcasına, yurt gezisine çıkaranlar hakkında soruşturma açmış, DTP'lilerin davranışlarını soruşturuyormuş...
İşte şimdi tamam!
Adam “Hayır, pişman filan değilim!” diyor.
Adam “Ben PKK önderi, İmralı mahkûmu Öcalan'ın emriyle geldim, elimde örgüt önderimizin yazısı” diyor.
Adama “Bari, Sayın Öcalan, demeyin!” diye rica ediliyor, niye demeyecekmiş, üstüne basa basa söylüyor.
Şimdi bu adamlara kimse, gözünün üstünde kaşın var demiyor, onları karalayanlara soruşturma açılıyor.
Türkiye'ye bu uyar!
Burası Türkiye, Demirel'in kulakları çınlasın, sık sık söylerdi:
“Keser döner, sap döner
Gün gelir hesap döner.”
* * *
BU soruşturma sadece karşılayanlara mı?
Savcısına, hâkimine, seyyar mahkeme kurulması için hâkimleri, savcıları helikopterlerle taşıyanlara, hatta bu tarihi olayın nizam, intizam içinde geçmesi için Ankara'dan kalkıp, Habur'a giden müsteşara, ne olacak?
İyi mi, bir de onları görevlerini kötüye kullanmaktan yargılasınlar, işten elçektirsinler.
Olur mu olur!
Burası Türkiye, dedik ya!
Keser de döner, sap da döner, hesap da döner.
* * *
İŞİN şaka yanı, bu olayın, bu davranışın en çok nereyi, kimleri zedelemiştir bilir misiniz?
Yargıyı ve yargıçları...
Çünkü, giderek aşınsa da, halkın gözünde “Hâkim bey”in yeri çok büyüktür, hâkimin tarafsızlığına, hak yemezliğine, kendilerini öyle alıştırmışlardır ki!
* * *
BİR örnek
Mahkemede iki köylünün davasına bakılmaktadır, duruşma başlar başlamaz, köylünün biri “Hâkim bey, ben seni reddediyom!” der.
Hâkim şaşırır, ortada ne vardır ki, taraflardan biri kendisini daha duruşma başlamadan reddetmektedir, kısacası “Ben sana güvenmiyorum!” demektedir.
Hâkim sorar:
“Nedenmiş o?”
Köylü soruları sıralamaya başlar:
“Sen geçen ay, bizim köye keşfe geldin mi?
Köyde öğretmenin evinde kaldın mı?
Onun evinde yedin içtin mi?”
* * *
HÂKİM, bu soruların hepsine “evet!” karşılığını verir, köylü o zaman ret sebebini açıklar:
“İşte o öğretmen, evinde kaldığın öğretmen, bunun oğlu... Onun için seni reddediyom!”
Hâkim gülümser, karşı tarafa sorar:
“Öğretmen senin oğlun mu?”
“Evet!”
Hâkim ayağa kalkar:
“Haklısın davadan çekiliyorum!”
Halkın hâkime güveni, hâkimin de bu güven sevgisi budur işte!
Teröristlerin ayağına gidip ifade almak, yargılamak...
Tartışılır bir davranış değil mi?
Yasal kılıfı olsa bile.
* * *
PEKİ, bu 34 kişi ne olacak?
Ne yiyecek, ne içecek, nerede yatacak, nerede kalkacak?
Şimdiye kadar PKK besliyordu, şimdi sıra, onların ağzıyla “T.C.”de...
Hadi bakalım “T.C.” göster babalığını...
PKK yerine seni tercih edenleri aç, susuz, evsiz barksız, işsiz bırakmak sana yakışır mı?
Yok yok, işsizlere ayıp olmaz.
Onlar böyle şeylere alışıktır,
İşte şimdi tamam!
Adam “Hayır, pişman filan değilim!” diyor.
Adam “Ben PKK önderi, İmralı mahkûmu Öcalan'ın emriyle geldim, elimde örgüt önderimizin yazısı” diyor.
Adama “Bari, Sayın Öcalan, demeyin!” diye rica ediliyor, niye demeyecekmiş, üstüne basa basa söylüyor.
Şimdi bu adamlara kimse, gözünün üstünde kaşın var demiyor, onları karalayanlara soruşturma açılıyor.
Türkiye'ye bu uyar!
Burası Türkiye, Demirel'in kulakları çınlasın, sık sık söylerdi:
“Keser döner, sap döner
Gün gelir hesap döner.”
* * *
BU soruşturma sadece karşılayanlara mı?
Savcısına, hâkimine, seyyar mahkeme kurulması için hâkimleri, savcıları helikopterlerle taşıyanlara, hatta bu tarihi olayın nizam, intizam içinde geçmesi için Ankara'dan kalkıp, Habur'a giden müsteşara, ne olacak?
İyi mi, bir de onları görevlerini kötüye kullanmaktan yargılasınlar, işten elçektirsinler.
Olur mu olur!
Burası Türkiye, dedik ya!
Keser de döner, sap da döner, hesap da döner.
* * *
İŞİN şaka yanı, bu olayın, bu davranışın en çok nereyi, kimleri zedelemiştir bilir misiniz?
Yargıyı ve yargıçları...
Çünkü, giderek aşınsa da, halkın gözünde “Hâkim bey”in yeri çok büyüktür, hâkimin tarafsızlığına, hak yemezliğine, kendilerini öyle alıştırmışlardır ki!
* * *
BİR örnek
Mahkemede iki köylünün davasına bakılmaktadır, duruşma başlar başlamaz, köylünün biri “Hâkim bey, ben seni reddediyom!” der.
Hâkim şaşırır, ortada ne vardır ki, taraflardan biri kendisini daha duruşma başlamadan reddetmektedir, kısacası “Ben sana güvenmiyorum!” demektedir.
Hâkim sorar:
“Nedenmiş o?”
Köylü soruları sıralamaya başlar:
“Sen geçen ay, bizim köye keşfe geldin mi?
Köyde öğretmenin evinde kaldın mı?
Onun evinde yedin içtin mi?”
* * *
HÂKİM, bu soruların hepsine “evet!” karşılığını verir, köylü o zaman ret sebebini açıklar:
“İşte o öğretmen, evinde kaldığın öğretmen, bunun oğlu... Onun için seni reddediyom!”
Hâkim gülümser, karşı tarafa sorar:
“Öğretmen senin oğlun mu?”
“Evet!”
Hâkim ayağa kalkar:
“Haklısın davadan çekiliyorum!”
Halkın hâkime güveni, hâkimin de bu güven sevgisi budur işte!
Teröristlerin ayağına gidip ifade almak, yargılamak...
Tartışılır bir davranış değil mi?
Yasal kılıfı olsa bile.
* * *
PEKİ, bu 34 kişi ne olacak?
Ne yiyecek, ne içecek, nerede yatacak, nerede kalkacak?
Şimdiye kadar PKK besliyordu, şimdi sıra, onların ağzıyla “T.C.”de...
Hadi bakalım “T.C.” göster babalığını...
PKK yerine seni tercih edenleri aç, susuz, evsiz barksız, işsiz bırakmak sana yakışır mı?
Yok yok, işsizlere ayıp olmaz.
Onlar böyle şeylere alışıktır,
Yorum