Minnetle...
Atatürk “Cumhuriyet ahlâki fazilete dayanan bir idaredir” demişti.
Onu gözden düşürmeye çalışanlar, insanlık vicdanı yeryüzünden silinip gitmediği müddetçe başarıya ulaşamayacaktır. Milletin minnet ve şükran duygusu devrimleri koruyan gücü daima besleyecektir.
“Cumhuriyet fazilettir” sözü sadece bir slogan değildi ilk yıllar. Kurucu ataların yaşamına her an damgasını vuran yüceliklerdi.
Atatürk araştırmaları yapan hukukçu Önder Öztürel'den bir anı aktarmak istiyorum:
Yıl 1934. Milli Eğitim Bakanı Niğdeli Zeynel Abidin Özmen..
Kapı çalınır, Atatürk'ün yaverlerinden biri yanında iki çocukla makama girerler. Yaver, Bakan Özmen'e bir zarf uzatır. Atatürk'ten gelen bir mektuptur:
Devlet adamı
“Bay Abidin Özmen, Milli Eğitim Bakanı... Yaver Bey'le size iki fakir ve kimsesiz çocuk gönderiyorum. Bu çocukları bir liseye parasız yatılı olarak kaydını yaptırın..”
Bakan Özmen ortaöğretim genel müdürünü çağırtır ve şu direktifi verir:
“Bu iki çocuğun Haydarpaşa Lisesi'ne paralı yatılı olarak kaydını yaptırıp her ikisi için de üçer yıllık paralı yatırılı makbuzlarının 'veli ve ödeyen hanesine Atatürk'ün ismini yazdırarak' bana getiriniz.”
Emir yerine getirilir. Bakan da kısa bir mektup yazarak yaver beyle Atatürk'e yollar. Mektubun içeriği aynen şöyledir:
“Muhterem Atatürk; göndermiş olduğunuz iki çocuk hakkında emirlerinizi aldım. Ancak arkasında Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu ve Cumhurbaşkanı Atatürk gibi birisi bulunduğu için, bu iki çocuğu fakir ve kimsesiz olarak kabul etmeme hem yasalarımız hem de mantığımız izin vermedi.
Bu nedenle her iki çocuğun da emirleriniz gereği Haydarpaşa Lisesi'ne paralı yatılı olarak kayıtlarını yaptırdım. Üçer yıllık okul taksitlerine ait makbuzları ekte takdim ediyorum..”
Bunun üzerine Atatürk “Bak senin Milli Eğitim Bakanın bana ne yaptı” diyerek Başbakan İnönü'ye telefon açar.
İnönü bakanı adına özür dileyince Atatürk “Yok, özür dileme” der, “Çok memnun oldum. Keşke her devlet adamı bu medeni cesarete sahip olabilse ve gösterebilse..”
alıntı
Atatürk “Cumhuriyet ahlâki fazilete dayanan bir idaredir” demişti.
Onu gözden düşürmeye çalışanlar, insanlık vicdanı yeryüzünden silinip gitmediği müddetçe başarıya ulaşamayacaktır. Milletin minnet ve şükran duygusu devrimleri koruyan gücü daima besleyecektir.
“Cumhuriyet fazilettir” sözü sadece bir slogan değildi ilk yıllar. Kurucu ataların yaşamına her an damgasını vuran yüceliklerdi.
Atatürk araştırmaları yapan hukukçu Önder Öztürel'den bir anı aktarmak istiyorum:
Yıl 1934. Milli Eğitim Bakanı Niğdeli Zeynel Abidin Özmen..
Kapı çalınır, Atatürk'ün yaverlerinden biri yanında iki çocukla makama girerler. Yaver, Bakan Özmen'e bir zarf uzatır. Atatürk'ten gelen bir mektuptur:
Devlet adamı
“Bay Abidin Özmen, Milli Eğitim Bakanı... Yaver Bey'le size iki fakir ve kimsesiz çocuk gönderiyorum. Bu çocukları bir liseye parasız yatılı olarak kaydını yaptırın..”
Bakan Özmen ortaöğretim genel müdürünü çağırtır ve şu direktifi verir:
“Bu iki çocuğun Haydarpaşa Lisesi'ne paralı yatılı olarak kaydını yaptırıp her ikisi için de üçer yıllık paralı yatırılı makbuzlarının 'veli ve ödeyen hanesine Atatürk'ün ismini yazdırarak' bana getiriniz.”
Emir yerine getirilir. Bakan da kısa bir mektup yazarak yaver beyle Atatürk'e yollar. Mektubun içeriği aynen şöyledir:
“Muhterem Atatürk; göndermiş olduğunuz iki çocuk hakkında emirlerinizi aldım. Ancak arkasında Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu ve Cumhurbaşkanı Atatürk gibi birisi bulunduğu için, bu iki çocuğu fakir ve kimsesiz olarak kabul etmeme hem yasalarımız hem de mantığımız izin vermedi.
Bu nedenle her iki çocuğun da emirleriniz gereği Haydarpaşa Lisesi'ne paralı yatılı olarak kayıtlarını yaptırdım. Üçer yıllık okul taksitlerine ait makbuzları ekte takdim ediyorum..”
Bunun üzerine Atatürk “Bak senin Milli Eğitim Bakanın bana ne yaptı” diyerek Başbakan İnönü'ye telefon açar.
İnönü bakanı adına özür dileyince Atatürk “Yok, özür dileme” der, “Çok memnun oldum. Keşke her devlet adamı bu medeni cesarete sahip olabilse ve gösterebilse..”
alıntı
Yorum