Yeni bir ekonomik kriz kapıda diyenler, seslerini daha bir yükseltmeye başladı. Artık ondan mıdır yoksa başka nedenler mi var bilmiyoruz ama eğitim bütçesi, önümüzdeki yıl için, fazlasıyla kırpılıyor. Oysa artırılması gerekirdi. Bir yanda artan öğrenci sayısı öte yanda yeni açılan onlarca üniversite? Hepsi de yatırım bekliyor. Ama bütçe azalıyor! Sizce niye?
AKP iktidarı bugüne kadar hep eğitim bütçesini artırmakla övündü. Her ne kadar çok büyük değişimler yaşanmasa da eğitime ayrılan kaynakların, milli savunma da dahil her şeyden çok daha fazla olduğu, üstüne basa basa vurgulandı. Onunla da yetinilmedi, eğitimde bir vaha yaratıldığı anlatıldı.
Evet, madalyonun görünün yüzünde bu tablo vardı. Ama bir de görünmeyen yüzü var ki o çok farklı.
2010 bütçesi
Bütçenin kırpılması da işte madalyonun görünmeyen yüzünde yer alıyor. Ama birileri görmese de görenler de var. Bunların başında da sivil toplum örgütleri ve sendikalar geliyor.
Eğitim Reformu Girişimi (ERG), bu konudaki duyarlılığını milletvekillerine mektup yazarak gösterdi. Eğitim bütçesi TBMM’ye geldiğinde, artırılması için önerge vermelerini istedi.
2010 Merkezi Yönetim Bütçe Taslağı, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülmeye başladı. Milli Eğitim Bakanlığı bütçe taslağı ise, 6 Kasım Cuma günü görüşülecek. Taslağa göre, MEB bütçesi 2009’a göre yüzde 4.4 oranında azaltılacak.
MEB bu yıl sonuna kadar 27.8 milyar TL harcamış olacak. Oysa 2010’da kendisine ayırılan kaynak 26.6 milyar TL.
Eğitim Reformu Girişimi (ERG), bu durumu açıklayan ve değişmesini talep eden bir mektup hazırlayarak Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi milletvekillerine gönderdi. Mektupta, azalan MEB bütçesinin, hükümetin kendi hedefleriyle de uyumlu olmadığına özellikle dikkat çekiliyor. 2011 sonuna kadar, okul öncesi eğitimde yüzde 50, ortaöğretimde yüzde 90 okullaşma hedeflenirken, bu hedeflerin gerçekleşmesini sağlayacak kaynaklar 2010-2012 bütçelerinde bulunmuyor.
ERG’nin yaptığı karşılaştırmalara göre, Türkiye’de eğitime ayrılan kamu kaynakları özellikle genç nüfus yapısı dikkate alındığında, çok düşük kalıyor. Nüfusunun yüzde 31’i çocuk ve gençlerden oluşan Fransa’da GSYH’nin yüzde 5.7’si eğitime ayırılırken, nüfusunun yüzde 47’si çocuk ve gençlerden oluşan Türkiye’de GSYH’nin ancak yüzde 3.1’i kamu eğitim harcaması olarak gerçekleştiriliyor.
Durum vahim!
Herkese kaliteli eğitim hedefinin gerçekleşmesi için, OECD ülkelerinde olduğu gibi Türkiye’nin de GSYH’nin en az yüzde 5.5’ini kamu eğitim harcamalarına ayırması öneriliyor.
Ülkemizin en önemli zenginlik kaynaklarından biri genç nüfus yapısıdır. Bu genç kitlenin üretken bireylere dönüşmesi ve toplum hayatında aktif roller edinebilmesi için, kaliteli eğitim hizmetleri vazgeçilmez bir şarttır. Ancak uluslararası karşılaştırmalar göstermektedir ki, özellikle nüfus yapısı dikkate alındığında, Türkiye’nin eğitim hizmetlerine ayırdığı kamu mali kaynakları yeterli değildir... 2010’da küçültülecek MEB bütçesiyle özellikle okul öncesi eğitim ve ortaöğretimdeki yaygınlaşma hedeflerinin nasıl gerçekleşeceğinin sorulması gerekmektedir. Orta Vadeli Program 2010-2012’de eğitim alanında yer alan hedef ve öncelikler, Orta Vadeli Program 2009-2011’dekilerden önemli ölçüde farklılaşmıştır. Bilgi teknolojilerinin yaygınlaşması ve öğretmen eksikliklerinin giderilmesi gibi eğitimde kaliteyle yakından ilgili önceliklerin bu yıl açıklanan Orta Vadeli Program’da yer bulamadığı gözlemlenmektedir...
Özetin özeti: Umarız ERG’nin bu mektubu dikkate alınır. Yoksa ne mi olur? Bugünleri de ararız...
AKP iktidarı bugüne kadar hep eğitim bütçesini artırmakla övündü. Her ne kadar çok büyük değişimler yaşanmasa da eğitime ayrılan kaynakların, milli savunma da dahil her şeyden çok daha fazla olduğu, üstüne basa basa vurgulandı. Onunla da yetinilmedi, eğitimde bir vaha yaratıldığı anlatıldı.
Evet, madalyonun görünün yüzünde bu tablo vardı. Ama bir de görünmeyen yüzü var ki o çok farklı.
2010 bütçesi
Bütçenin kırpılması da işte madalyonun görünmeyen yüzünde yer alıyor. Ama birileri görmese de görenler de var. Bunların başında da sivil toplum örgütleri ve sendikalar geliyor.
Eğitim Reformu Girişimi (ERG), bu konudaki duyarlılığını milletvekillerine mektup yazarak gösterdi. Eğitim bütçesi TBMM’ye geldiğinde, artırılması için önerge vermelerini istedi.
2010 Merkezi Yönetim Bütçe Taslağı, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülmeye başladı. Milli Eğitim Bakanlığı bütçe taslağı ise, 6 Kasım Cuma günü görüşülecek. Taslağa göre, MEB bütçesi 2009’a göre yüzde 4.4 oranında azaltılacak.
MEB bu yıl sonuna kadar 27.8 milyar TL harcamış olacak. Oysa 2010’da kendisine ayırılan kaynak 26.6 milyar TL.
Eğitim Reformu Girişimi (ERG), bu durumu açıklayan ve değişmesini talep eden bir mektup hazırlayarak Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi milletvekillerine gönderdi. Mektupta, azalan MEB bütçesinin, hükümetin kendi hedefleriyle de uyumlu olmadığına özellikle dikkat çekiliyor. 2011 sonuna kadar, okul öncesi eğitimde yüzde 50, ortaöğretimde yüzde 90 okullaşma hedeflenirken, bu hedeflerin gerçekleşmesini sağlayacak kaynaklar 2010-2012 bütçelerinde bulunmuyor.
ERG’nin yaptığı karşılaştırmalara göre, Türkiye’de eğitime ayrılan kamu kaynakları özellikle genç nüfus yapısı dikkate alındığında, çok düşük kalıyor. Nüfusunun yüzde 31’i çocuk ve gençlerden oluşan Fransa’da GSYH’nin yüzde 5.7’si eğitime ayırılırken, nüfusunun yüzde 47’si çocuk ve gençlerden oluşan Türkiye’de GSYH’nin ancak yüzde 3.1’i kamu eğitim harcaması olarak gerçekleştiriliyor.
Durum vahim!
Herkese kaliteli eğitim hedefinin gerçekleşmesi için, OECD ülkelerinde olduğu gibi Türkiye’nin de GSYH’nin en az yüzde 5.5’ini kamu eğitim harcamalarına ayırması öneriliyor.
Ülkemizin en önemli zenginlik kaynaklarından biri genç nüfus yapısıdır. Bu genç kitlenin üretken bireylere dönüşmesi ve toplum hayatında aktif roller edinebilmesi için, kaliteli eğitim hizmetleri vazgeçilmez bir şarttır. Ancak uluslararası karşılaştırmalar göstermektedir ki, özellikle nüfus yapısı dikkate alındığında, Türkiye’nin eğitim hizmetlerine ayırdığı kamu mali kaynakları yeterli değildir... 2010’da küçültülecek MEB bütçesiyle özellikle okul öncesi eğitim ve ortaöğretimdeki yaygınlaşma hedeflerinin nasıl gerçekleşeceğinin sorulması gerekmektedir. Orta Vadeli Program 2010-2012’de eğitim alanında yer alan hedef ve öncelikler, Orta Vadeli Program 2009-2011’dekilerden önemli ölçüde farklılaşmıştır. Bilgi teknolojilerinin yaygınlaşması ve öğretmen eksikliklerinin giderilmesi gibi eğitimde kaliteyle yakından ilgili önceliklerin bu yıl açıklanan Orta Vadeli Program’da yer bulamadığı gözlemlenmektedir...
Özetin özeti: Umarız ERG’nin bu mektubu dikkate alınır. Yoksa ne mi olur? Bugünleri de ararız...
Yorum