Baro'yu tanıyalım
‘Türklerden başka herkesin hakkı köleliktir’ diyen zamanın adalet bakanı Mahmut Esat Bozkurt adına her yıl ödül vermektedir.
Üniversitelerde katsayı adaletinin sağlanması üzerine; ‘eşitlik eşit insanlar arasında olur’ diyerek faşizmin dibine vuran kişinin başkanlık yaptığı yerdir.
Savcılar hakimler dinleniyor diye yollara dökülen bu baro;
İlk defa kontrgerilla dediği için öldürülen ve katili göz göre 12 Eylül cuntası tarafından serbest bırakılan Savcı Doğan Öz için hakkı için yürümemiştir.
Kenan Evren yargılansın diye meslekten ihraç edilen Sacit Kayasu’nun hakları için yürümemiştir.
Şemdinli iddianamesinde bombacılara ‘iyi çocuklar’ diyen Yaşar Büyükanıt’ın adını geçirdiği için hayatı söndürülen Ferhat Sarıkaya’nın en temel insan hakları için yürümemiştir.
1 Mayıs’ta kim ateş etti ve 36 kişi neden hayatlarını kaybetti sorusunu devletten sormamıştır.
Devletin 17 bin faili meçhul cinayet işlediği bir ülkede baro bu konuyu hiç umursamamıştır.
Ceylan adında bir kız çocuğu evinin önünde patlayan askeri mühimmatla vücudu parçalandı. Bugun yollara dökülen bu baro; 'devlet o köye niye savcı gönderemedi, nasıl otopsi yaptıramadı' diye sormamıştır.
Azınlıkların, başörtülülerin, sendikaların, eşcinsellerin, vicdani retçilerin en temel haklardan mahrum bırakılanların hakları için hiçbir şey yapmamıştır.
Her darbeden önce darbeye davetiye çıkaranların başında gelmişlerdir. 28 Şubat’ta davet edildikleri Genelkurmay Brifinglere koşarak gitmişlerdir. Çalışkan talebeler gibi en ön sıralara oturup gözlerini kırpmadan kendilerine verilen talimatları not alıp, görevlerini harfiyen yerine getirmenin heyecanını yaşamışlardır.
Genelkurmayın hazırladığı lahikalarda, kaos planlarında hep işbirliği yapılacak kurumların başındadır baro.
İşte baro budur.
Türkiye’nin format yemiş devlet elitlerinden olmaktan başka hiçbir özellikleri yoktur. Öncelikleri hukuk, adalet değil, rejim muhafızlığıdır.
Adalet dağıtması, adalet talep etmesi gereken insan kimsenin askeri olmaz. Ancak bunlar Mustafa Kemalin Askerleriyiz diye bağırıyorlar. Mustafa Kemali canınızdan bile çok sevebilirsiniz. Ancak cüppelerinizle, hukuk adamı kimliğinizle değil mustafa Kemalin askeri, babanızın oğlu bile olamazsınız.
Ancak dinleme takılan hakim ve savcılar için yaptıkları bu yürüyüş insanlık adına küçük ama bu baro için büyük bir adımdır. Hak ve adalet konusunda gösterdikleri gelişme bu hızla giderse 200 yıl sonra evrensel anlamda Barolarımız olabilir.
‘Türklerden başka herkesin hakkı köleliktir’ diyen zamanın adalet bakanı Mahmut Esat Bozkurt adına her yıl ödül vermektedir.
Üniversitelerde katsayı adaletinin sağlanması üzerine; ‘eşitlik eşit insanlar arasında olur’ diyerek faşizmin dibine vuran kişinin başkanlık yaptığı yerdir.
Savcılar hakimler dinleniyor diye yollara dökülen bu baro;
İlk defa kontrgerilla dediği için öldürülen ve katili göz göre 12 Eylül cuntası tarafından serbest bırakılan Savcı Doğan Öz için hakkı için yürümemiştir.
Kenan Evren yargılansın diye meslekten ihraç edilen Sacit Kayasu’nun hakları için yürümemiştir.
Şemdinli iddianamesinde bombacılara ‘iyi çocuklar’ diyen Yaşar Büyükanıt’ın adını geçirdiği için hayatı söndürülen Ferhat Sarıkaya’nın en temel insan hakları için yürümemiştir.
1 Mayıs’ta kim ateş etti ve 36 kişi neden hayatlarını kaybetti sorusunu devletten sormamıştır.
Devletin 17 bin faili meçhul cinayet işlediği bir ülkede baro bu konuyu hiç umursamamıştır.
Ceylan adında bir kız çocuğu evinin önünde patlayan askeri mühimmatla vücudu parçalandı. Bugun yollara dökülen bu baro; 'devlet o köye niye savcı gönderemedi, nasıl otopsi yaptıramadı' diye sormamıştır.
Azınlıkların, başörtülülerin, sendikaların, eşcinsellerin, vicdani retçilerin en temel haklardan mahrum bırakılanların hakları için hiçbir şey yapmamıştır.
Her darbeden önce darbeye davetiye çıkaranların başında gelmişlerdir. 28 Şubat’ta davet edildikleri Genelkurmay Brifinglere koşarak gitmişlerdir. Çalışkan talebeler gibi en ön sıralara oturup gözlerini kırpmadan kendilerine verilen talimatları not alıp, görevlerini harfiyen yerine getirmenin heyecanını yaşamışlardır.
Genelkurmayın hazırladığı lahikalarda, kaos planlarında hep işbirliği yapılacak kurumların başındadır baro.
İşte baro budur.
Türkiye’nin format yemiş devlet elitlerinden olmaktan başka hiçbir özellikleri yoktur. Öncelikleri hukuk, adalet değil, rejim muhafızlığıdır.
Adalet dağıtması, adalet talep etmesi gereken insan kimsenin askeri olmaz. Ancak bunlar Mustafa Kemalin Askerleriyiz diye bağırıyorlar. Mustafa Kemali canınızdan bile çok sevebilirsiniz. Ancak cüppelerinizle, hukuk adamı kimliğinizle değil mustafa Kemalin askeri, babanızın oğlu bile olamazsınız.
Ancak dinleme takılan hakim ve savcılar için yaptıkları bu yürüyüş insanlık adına küçük ama bu baro için büyük bir adımdır. Hak ve adalet konusunda gösterdikleri gelişme bu hızla giderse 200 yıl sonra evrensel anlamda Barolarımız olabilir.
Yorum