Size “Dövlet” kitabımdan bir gerçek istihbaratçı hikâyesi aktarmalıyım:
Kıbrıs’ta Rumların azdığı yıllar...
Ankara, Yunanistan‘ın adaya çıkmak için iki kruvazör aldığını duydu...
Atina’daki büyükelçiliğimizde görevli istihbarat elemanımız “Mahmut”tan kruvazörlerin resimlerini çekip göndermesini istediler.
(Bu Mahmut, aşağıda okuyacağınız gibi gemilerin resmini çekince, merkeze alındı ve Ankara Radyosu’nda uzun yıllar çalıştıktan sonra emekli oldu.)
“Mahmut” işe koyuldu...
Ayarladığı bir şişman Yunan kadınla birlikte, gemilerin olduğu limanı gören yamaca gitti.
Dikkat çekmemek için piknik yapıyorlarmış gibi yaptı istihbaratçımız.
Çayıra oturdu, yiyecek sepetini açtı.
Fotoğraf makinesini çıkartıp gemileri çekecek ama, çevreden görülmekten korktu.
O da makinesini ceketinin altına gizleyerek çişini yapacakmış gibi az ileriye gitti, pantolonunu indirdi.
Yine dikkati çekmemek için arkasını limana dönerek oturdu.
Ve eğilerek bacaklarının arasından, limana denk gelecek şekilde denklanşöre bastı.
Resimler Ankara’ya ulaşınca yüksek düzeyli istihbaratçılar, askerler, siviller, paşalar acele toplandılar.
Resimler duvardaki perdede belirdi...
Kruvazöre benzemiyordu...
Demek ki istihbaratçımız “Mahmut” denk getirememiş, kendi alet edevatının resmini çekmiş göndermişti.
Ve Ankara‘dan Atina’ya bir şifreli mesaj gitti:
“Bu nasıl kruvazör.”
alıntı
Kıbrıs’ta Rumların azdığı yıllar...
Ankara, Yunanistan‘ın adaya çıkmak için iki kruvazör aldığını duydu...
Atina’daki büyükelçiliğimizde görevli istihbarat elemanımız “Mahmut”tan kruvazörlerin resimlerini çekip göndermesini istediler.
(Bu Mahmut, aşağıda okuyacağınız gibi gemilerin resmini çekince, merkeze alındı ve Ankara Radyosu’nda uzun yıllar çalıştıktan sonra emekli oldu.)
“Mahmut” işe koyuldu...
Ayarladığı bir şişman Yunan kadınla birlikte, gemilerin olduğu limanı gören yamaca gitti.
Dikkat çekmemek için piknik yapıyorlarmış gibi yaptı istihbaratçımız.
Çayıra oturdu, yiyecek sepetini açtı.
Fotoğraf makinesini çıkartıp gemileri çekecek ama, çevreden görülmekten korktu.
O da makinesini ceketinin altına gizleyerek çişini yapacakmış gibi az ileriye gitti, pantolonunu indirdi.
Yine dikkati çekmemek için arkasını limana dönerek oturdu.
Ve eğilerek bacaklarının arasından, limana denk gelecek şekilde denklanşöre bastı.
Resimler Ankara’ya ulaşınca yüksek düzeyli istihbaratçılar, askerler, siviller, paşalar acele toplandılar.
Resimler duvardaki perdede belirdi...
Kruvazöre benzemiyordu...
Demek ki istihbaratçımız “Mahmut” denk getirememiş, kendi alet edevatının resmini çekmiş göndermişti.
Ve Ankara‘dan Atina’ya bir şifreli mesaj gitti:
“Bu nasıl kruvazör.”
alıntı
Yorum