GDO uzmanı ve Amerika'daki Maharishi Yönetim Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. John Fagan GDO'lu ürünlerin zararlarını anlattı.GDO konusunda yayınlanan birçok araştırması olan mikrobiyolog ve Amerika'daki Maharishi Yönetim Universitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. John Fagan, GDO'lu ürünlerin solunum bozukluğu, ciltte kızarıklıklar, nezle, göz neslesi, baş ağrısı gibi allerjik tepkilere neden olduğunu, hatta hatta şok etkisine yol açarak ölüme bile neden olduğunu söyledi. Ancak çok uluslu şirketlerin GDO'yu yaygınlaştırmak istediğini vurgulayan Fragan, "Tarım ilaçlarını pazarlamak için sıkıştırdıkları gibi GDO'lu tohum satmak için de Türkiye, Afrika ve Asya'da bunu yaygınlaştırmak için çaba harcıyorlar. Hindistan'da patlıcana da dahil etmek isteniyor. Türkiye'de, önce soya ve mısır, sonra hepsine dahil etmek isteyeceklerdir" dedi.
Nobel ödüllü de olsa tüm sonuçları tahmin edilemiyor
Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO), genetik mühendisliği müdahale yöntemiyle, bitkiler, bakteriler, virüsler ve hayvanlardan alınan genin birleştirilmesi sonucunda, yeni bir gen ortaya çıkartılması olduğunu hatırlattı. Bu birleşik genin kontrol dışı olduğunu, ne gibi sonuç yaratacağının hiç bilinmediğini vurgulayan Fragan, "Bir tek gen dahil etmenin bütün bitki üzerindeki tüm sonuçlarını, doktorası da olsa, profesör de olsa, Nobe Ödüllü de olsa kimse tahmin edemiyor. Dışarıdan hücreye eklenen genin, DNA'nın neresine nasıl yapışacak o bilinmiyor ve kontrol altına alınamıyor" dedi.
ABD'de 37 kişi öldü, 5 bin kişi hasta
Hücresine yapay gen eklenen bir bitkinin, metabolik düzeyde etkilendiğini, bu durumun doku ve organizmalarda değişikliğe neden olduğunu söyleyen Fragan, "Bu bitkinin besin değerini düşürüyor" dedi. Bu bitkileri yediği taktirde insan sağlığına da zarar verdiğinin altını çizen Fragan, "Bir besin, genetiği değiştirildiği zaman yeni bir protein yaratıyor. Bu yeni proteinler alerji yaratabiliyor. Mesela GDO'lu patates yiyorsunuz, yeni bir protein var ve alerjik tepkiler yaratacak vücutta. Solum bozuklukları, cilt bozuklukları, kızarıklıklar, nezle, göz nezlesi, sindirim sisteminin bozulması, dokuların sağlıksızlaşması, tipik tepkilerden bazıları. Başınız ağrıdı mesela, yediğin mısırdan mı, başka birşeyden mi bilemiyorsun? Çünkü ne yediğin beli değil" dedi. Genetiği değiştirilmiş bakterilerin, zehirli bir bileşik de oluşturarak daha kuvvetli alerjik tepkilere neden olabildiğini, ani şok yaratarak ölüme bile yol açabildiğine dikkat çeken Prof. Dr. Fragan, bu zehirli etki ile ABD'de 37 kişinin öldüğünü, 5 bin kişinin de hastalandığı bilgisini verdi.
Hindistan'da patlıcana, Türkiye'de her şey için sıkıştırıyorlar
GDO ile dünyada Amerikalı, İsviçreli, Alman asıllı dev şirketlerin ilgilendiğini, dünyadaki GDO'ların yüzde 96'sının 5 ülkede imal edildiğini, bu ülkelerin ABD, Kanada, Avustralya, Brezilya ve Arjantin olduğunu, pamuk eklendiğinde Çin ve Hindistan'ın da bu ülkelere dahil edildiğini söyleyen Fragan, "Bu şekilde bakıldığında sadece 7 ülkede imal ediliyor" dedi. GDO'lu ürünlere dünyada en çok soya fasulyesi, mısır, kanola ve pamuk da rastlandığını, Amerika'da kabak ve domates de olduğunu, Havai'de Papaya bitkisinde bulunduğunu, Hindistan'da patlıcana da dahil etmek istendiğini açıkladı. GDO taraftarlarının, "Türkiye bunu kabul etmezse, dünyanın gerisinde kalır" sözünün gerçeği yansıtmadığını, GDO'yu sadece 7 ülkenin kabul ettiğinin altını çizen Fragan, şunları söyledi:
"Gerçek bu değil. Bu ticari amaçla yapılan, etkili olmayan, hatta bu çağda yapılmaması gereken bir teknoloji. Batı'da genel olarak kabul edilmeyen bir teknoloji. Tarım ilaçlarını pazarlamak için nasıl sıkıştırıyorlarsa, bunun için de Türkiye, Afrika, Asya'da bunu yaygınlaştırmak için çaba harcıyorlar. Türkiye'de hepsine dahil etmeyi isteyeceklerdir. Önce soya ve mısır, sonra hepsine."
GDO'ya ulusal güvenlik için de dikkat
GDO'lu tohum verildiğinde çiftçilerin, geleneksel tohumları bir kenara bıraktığını, bu tohumların 1 yıl beklediği zaman öldüğünü ve kullanılamaz hale geldiğini vurgulayan Fragan, "Tarım için kullanılan tohumları Türk çitfçileri kontrol edemezse, besin üzerindeki kontrol elden kaçar. Gıda güvenliği kalmaz. Bu sadece gıda güvenliği değil, uluslal güvenlik meselesidir ve çok ciddi bir sorundur" uyarısında bulundu. Türkiye'de GDO'lu ürünlere izin vermeye eğilimli, zayıf bir yasa çıkartıldığını, ancak insanların buna kvvetli bir tepki gösterdiğini ve bunun üzerine hükümetin tekrar gözden geçirdiğini hatırlatan Fragan, "Umut ediyorum ki Türk halkını bunlardan koruyacak daha kuvvetli bir yasa çıkacaktır" dedi. Avrupa'da yasa gereği, GDO'lu ürünlerin üzerine etiket konmak zorunda olduğunun altını çizen Fragan, "Türkiye'de çıkartılacak yeni ya da bu şartı koşmak zorunda ki ona göre insanlar alsın, ya da almasın" dedi.
GDO'dan kaçınmak için gıdaların etiketini okuyun
GDO'lu ürünlerin bakarak anlaşılacak bir durum olmadığını, ancak soya ve mısır katkı maddesi olarak, keklere, bisküvilere, şekerlere ve birçok gıda maddesine sıçradığını söyleyen Fragan, tüketicilere, "Yediğiniz şeylerin etiketini okuyun. Mısır, soya varsa, pamuk yağı varsa veya kanola varsa o zaman risk var demektir. En güvenlisi organik yiyin. Güvendiğiniz yerlerden gıdayı alın. Mümkünse güvendiğiniz tarlalardan, çiftçilerden alışveriş yapın" tavsiyesinde bulundu.
Haber: ANKA
Nobel ödüllü de olsa tüm sonuçları tahmin edilemiyor
Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO), genetik mühendisliği müdahale yöntemiyle, bitkiler, bakteriler, virüsler ve hayvanlardan alınan genin birleştirilmesi sonucunda, yeni bir gen ortaya çıkartılması olduğunu hatırlattı. Bu birleşik genin kontrol dışı olduğunu, ne gibi sonuç yaratacağının hiç bilinmediğini vurgulayan Fragan, "Bir tek gen dahil etmenin bütün bitki üzerindeki tüm sonuçlarını, doktorası da olsa, profesör de olsa, Nobe Ödüllü de olsa kimse tahmin edemiyor. Dışarıdan hücreye eklenen genin, DNA'nın neresine nasıl yapışacak o bilinmiyor ve kontrol altına alınamıyor" dedi.
ABD'de 37 kişi öldü, 5 bin kişi hasta
Hücresine yapay gen eklenen bir bitkinin, metabolik düzeyde etkilendiğini, bu durumun doku ve organizmalarda değişikliğe neden olduğunu söyleyen Fragan, "Bu bitkinin besin değerini düşürüyor" dedi. Bu bitkileri yediği taktirde insan sağlığına da zarar verdiğinin altını çizen Fragan, "Bir besin, genetiği değiştirildiği zaman yeni bir protein yaratıyor. Bu yeni proteinler alerji yaratabiliyor. Mesela GDO'lu patates yiyorsunuz, yeni bir protein var ve alerjik tepkiler yaratacak vücutta. Solum bozuklukları, cilt bozuklukları, kızarıklıklar, nezle, göz nezlesi, sindirim sisteminin bozulması, dokuların sağlıksızlaşması, tipik tepkilerden bazıları. Başınız ağrıdı mesela, yediğin mısırdan mı, başka birşeyden mi bilemiyorsun? Çünkü ne yediğin beli değil" dedi. Genetiği değiştirilmiş bakterilerin, zehirli bir bileşik de oluşturarak daha kuvvetli alerjik tepkilere neden olabildiğini, ani şok yaratarak ölüme bile yol açabildiğine dikkat çeken Prof. Dr. Fragan, bu zehirli etki ile ABD'de 37 kişinin öldüğünü, 5 bin kişinin de hastalandığı bilgisini verdi.
Hindistan'da patlıcana, Türkiye'de her şey için sıkıştırıyorlar
GDO ile dünyada Amerikalı, İsviçreli, Alman asıllı dev şirketlerin ilgilendiğini, dünyadaki GDO'ların yüzde 96'sının 5 ülkede imal edildiğini, bu ülkelerin ABD, Kanada, Avustralya, Brezilya ve Arjantin olduğunu, pamuk eklendiğinde Çin ve Hindistan'ın da bu ülkelere dahil edildiğini söyleyen Fragan, "Bu şekilde bakıldığında sadece 7 ülkede imal ediliyor" dedi. GDO'lu ürünlere dünyada en çok soya fasulyesi, mısır, kanola ve pamuk da rastlandığını, Amerika'da kabak ve domates de olduğunu, Havai'de Papaya bitkisinde bulunduğunu, Hindistan'da patlıcana da dahil etmek istendiğini açıkladı. GDO taraftarlarının, "Türkiye bunu kabul etmezse, dünyanın gerisinde kalır" sözünün gerçeği yansıtmadığını, GDO'yu sadece 7 ülkenin kabul ettiğinin altını çizen Fragan, şunları söyledi:
"Gerçek bu değil. Bu ticari amaçla yapılan, etkili olmayan, hatta bu çağda yapılmaması gereken bir teknoloji. Batı'da genel olarak kabul edilmeyen bir teknoloji. Tarım ilaçlarını pazarlamak için nasıl sıkıştırıyorlarsa, bunun için de Türkiye, Afrika, Asya'da bunu yaygınlaştırmak için çaba harcıyorlar. Türkiye'de hepsine dahil etmeyi isteyeceklerdir. Önce soya ve mısır, sonra hepsine."
GDO'ya ulusal güvenlik için de dikkat
GDO'lu tohum verildiğinde çiftçilerin, geleneksel tohumları bir kenara bıraktığını, bu tohumların 1 yıl beklediği zaman öldüğünü ve kullanılamaz hale geldiğini vurgulayan Fragan, "Tarım için kullanılan tohumları Türk çitfçileri kontrol edemezse, besin üzerindeki kontrol elden kaçar. Gıda güvenliği kalmaz. Bu sadece gıda güvenliği değil, uluslal güvenlik meselesidir ve çok ciddi bir sorundur" uyarısında bulundu. Türkiye'de GDO'lu ürünlere izin vermeye eğilimli, zayıf bir yasa çıkartıldığını, ancak insanların buna kvvetli bir tepki gösterdiğini ve bunun üzerine hükümetin tekrar gözden geçirdiğini hatırlatan Fragan, "Umut ediyorum ki Türk halkını bunlardan koruyacak daha kuvvetli bir yasa çıkacaktır" dedi. Avrupa'da yasa gereği, GDO'lu ürünlerin üzerine etiket konmak zorunda olduğunun altını çizen Fragan, "Türkiye'de çıkartılacak yeni ya da bu şartı koşmak zorunda ki ona göre insanlar alsın, ya da almasın" dedi.
GDO'dan kaçınmak için gıdaların etiketini okuyun
GDO'lu ürünlerin bakarak anlaşılacak bir durum olmadığını, ancak soya ve mısır katkı maddesi olarak, keklere, bisküvilere, şekerlere ve birçok gıda maddesine sıçradığını söyleyen Fragan, tüketicilere, "Yediğiniz şeylerin etiketini okuyun. Mısır, soya varsa, pamuk yağı varsa veya kanola varsa o zaman risk var demektir. En güvenlisi organik yiyin. Güvendiğiniz yerlerden gıdayı alın. Mümkünse güvendiğiniz tarlalardan, çiftçilerden alışveriş yapın" tavsiyesinde bulundu.
Haber: ANKA