Geçen hafta alışverişe çıktım. Bir kaç mağaza dolaştım ve herkes tarafından bilinen bir markanın (Sözde Türk Malı) vitrinindeki triko dikkatimi çekti. İçeri girdim bir görevliden beden konusunda yardım istedim. Ürünü denedim güzel hoş fakat ürünün materyalerine bakmak için incelediğim barkodunda 'Made In China' yazısını gördüğümde şok oldum. Görevliye sorduğumda aldığım cevap şu idi 'Çin'de üretim sahası daha geniş olduğu için orada yapılıyor. Sadece dikimi Çin kumaş Türkiye'den gidiyor.' evet aynen böyle söyledi. Bunun üzerine araştırmaya koyuldum, kumaşın ülkemizden gittiğini düşünürsek maliyeti ürünün fiyatından daha fazlaya geliyor (16 yıldır Tekstil sektöründe ve yurt dışına ithalat, ihracat yapan bir arkadaşım bunu söylüyor) Kısacası ürünün Çin malı olduğunu öğrendim. Ayrıca Çin malı ürünlerin insan sağlını ne denli etkilediğini öğrenmek isterseniz biraz araştırmanızı öneririm. Son olarak eklemek istediğim ise, Petrol hammaddesi ile üretiliyor denlien kumaş türleri (örn. viskoz) kansorejen madde içerdiği söyleniyor, en güvendiğiniz marka bile olsa içerisindeki kullanılan maddeleri ve üretim yerini öğrenmenizi öneririm.
"Ekonomi sahasında düşünürken ve konuşurken zannolunmasın ki, biz yabancı sermayesine karşı bulunuyoruz. Hayır, bizim memleketimiz geniştir. Çok çalışmaya ve sermayeye ihtiyacımız vardır. Bundan ötürü kanunlarımıza saygılı olmak şartı ile yabancı sermayelerine gereken teminatı vermeye her zaman hazırız ve arzuya değerki yabancı sermayesi bizim çalışmamıza ve sabit sermayemize katılsın. Bizim için ve onlar için faydalı neticeler versin; fakat eskisi gibi değil. Gerçekten mazide bilhassa Tanzimat devrinden sonra, yabancı sermayesi memlekette müstesna bir mevkie malik oldu. Ve ilmi manasıyla denilebilir ki devlet ve hükümet yabancı sermayesinin jandarmalığından başka bir şey yapmamıştır. Artık her medeni devlet gibi, millet gibi yeni Türkiye'de bunu uygun göremez. Burasını esir ülkesi yaptıramaz."
Bu sözlerin üzerine başka bir laf söylenir mi bilemiyorum. Okullarda kutlanan bir hafta var. Yerli malı haftası. Okullarımız 1946 yılından itibaren 12 Aralık'la başlayan haftayı Yerli Malı Haftası olarak kutlamaya başladılar. 1983 yılında bu haftanın adı Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası oldu.
Bizim zamanımızda kuruyemişler kuru meyveler alınır, sıraların üstüne örtüler serilir, diğer arkadaşlarla paylaşılır, şarkılar söylenir ve sözler verilirdi. Bu hafta süresince tutumlu olmanın, yatırım yapmanın ve yerli malı kullanmanın önemi anlatılırdı. Hala daha anlatılır ve kutlanır bu hafta.
Biz aşırı harcamaya savurganlık, bundan kaçınmaya da tutum diyoruz. Tutumlu olma alışkanlığı küçük yaşlarda başlar. Paranın kar amacıyla bir mala yatırılmasına ise yatırım denir.
Yabancı mallar alırken verdiğimiz paranın bir daha geri gelmeyeceğini düşünmeliyiz. Bu nedenle elimizden geldiği ölçüde Türk Malı kullanmalıyız. Yabancı ülkelere para akışını önlemede, Türk Malı kullanmanın önemi büyüktür.
Çocuklarımıza söylediğimiz anlattığımız bu sözleri her ne hikmetse büyüyünce unutuyor muyuz?
Artık kendimize gelmenin, bu gidişe bir dur demenin zamanı geldi de geçiyor bile. Bunun için Ankara Ticaret Odası Başkanı Sayın Sinan Akgün'ün başlattığı bir kampanya var.
869 Barkotlu ürün al çocuğun işsiz kalmasın
ATO Başkanı Sinan Aygün, ithal ürünler yerine Barkodu '869' ile başlayan yerli malı ürünleri satın alma çağrısı yaptı. Aygün, tüketim malı ithalatına giden her 6 bin 500 doların Türkiye'de bir kişiyi işsiz bıraktığını belirterek, '869'u al, çocuğun İşsiz kalmasın' dedi. Aygün, yaptığı yazılı açıklamada, yabancı markalı Ürünlerin market raflarını istila ettiğini ve ithal ürün tüketimi Nedeniyle Türkiye ekonomisinin çıkmaza girdiğini kaydetti. Aygün, bir ürünün Barkoduna bakarak hangi ülkeye ait olduğunun anlaşılabileceğini anımsatarak, Türkiye ekonomisinin kurtuluşunun 869 rakamında gizli olduğunu savundu. Aygün, Şöyle konuştu:
" Türkiye ekonomisi bugün güçlü ekonomiler karşısında bağımsızlık savaşı veriyor. Bu savaşta parolamız 869'dur. Yani Türk'ün şifresi 869' dur.Savaşı kazanmak ve başı dik gezmek istiyorsak ülkemizin ürünlerine sahip çıkalım. İthal ürünlere verdiğimiz her kuruş, ekonomimizi çıkmaz sokağa götürüyor, yerli sanayinin bacası tütmez oluyor. Gençlerimize istihdam yaratılamıyor. Yerlisi varken yabancı mal almak, kıt kaynaklarımızın dışarıya gitmesi ve yatırımların azalmasıdır. Azalan yatırım, çoğalan işsizliktir. "
Hep birlikte protesto edelim. Sevgili Bekir Öztürk' ün bugünkü yazısında da belirttiği gibi yabancı hayranlığına pirim vermeyelim.
Yazımı Gazi Mustafa Kemal'in sözleriyle bitiriyorum.
" Tam bağımsızlık demek, kuşkusuz siyasal, maliye, ekonomi, adalet, askerlik, kültür... gibi her alanda bağımsızlık ve tam özgürlük demektir. Bu saydıklarımın herhangi birinde bağımsızlıktan yoksunluk, ulusun ve ülkenin gerçek anlamıyla bütün bağımsızlığından yoksunluğu demektir."
Gazi Mustafa Kemal Atatürk
Bu sözlerin üzerine başka bir laf söylenir mi bilemiyorum. Okullarda kutlanan bir hafta var. Yerli malı haftası. Okullarımız 1946 yılından itibaren 12 Aralık'la başlayan haftayı Yerli Malı Haftası olarak kutlamaya başladılar. 1983 yılında bu haftanın adı Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası oldu.
Bizim zamanımızda kuruyemişler kuru meyveler alınır, sıraların üstüne örtüler serilir, diğer arkadaşlarla paylaşılır, şarkılar söylenir ve sözler verilirdi. Bu hafta süresince tutumlu olmanın, yatırım yapmanın ve yerli malı kullanmanın önemi anlatılırdı. Hala daha anlatılır ve kutlanır bu hafta.
Biz aşırı harcamaya savurganlık, bundan kaçınmaya da tutum diyoruz. Tutumlu olma alışkanlığı küçük yaşlarda başlar. Paranın kar amacıyla bir mala yatırılmasına ise yatırım denir.
Yabancı mallar alırken verdiğimiz paranın bir daha geri gelmeyeceğini düşünmeliyiz. Bu nedenle elimizden geldiği ölçüde Türk Malı kullanmalıyız. Yabancı ülkelere para akışını önlemede, Türk Malı kullanmanın önemi büyüktür.
Çocuklarımıza söylediğimiz anlattığımız bu sözleri her ne hikmetse büyüyünce unutuyor muyuz?
Artık kendimize gelmenin, bu gidişe bir dur demenin zamanı geldi de geçiyor bile. Bunun için Ankara Ticaret Odası Başkanı Sayın Sinan Akgün'ün başlattığı bir kampanya var.
869 Barkotlu ürün al çocuğun işsiz kalmasın
ATO Başkanı Sinan Aygün, ithal ürünler yerine Barkodu '869' ile başlayan yerli malı ürünleri satın alma çağrısı yaptı. Aygün, tüketim malı ithalatına giden her 6 bin 500 doların Türkiye'de bir kişiyi işsiz bıraktığını belirterek, '869'u al, çocuğun İşsiz kalmasın' dedi. Aygün, yaptığı yazılı açıklamada, yabancı markalı Ürünlerin market raflarını istila ettiğini ve ithal ürün tüketimi Nedeniyle Türkiye ekonomisinin çıkmaza girdiğini kaydetti. Aygün, bir ürünün Barkoduna bakarak hangi ülkeye ait olduğunun anlaşılabileceğini anımsatarak, Türkiye ekonomisinin kurtuluşunun 869 rakamında gizli olduğunu savundu. Aygün, Şöyle konuştu:
" Türkiye ekonomisi bugün güçlü ekonomiler karşısında bağımsızlık savaşı veriyor. Bu savaşta parolamız 869'dur. Yani Türk'ün şifresi 869' dur.Savaşı kazanmak ve başı dik gezmek istiyorsak ülkemizin ürünlerine sahip çıkalım. İthal ürünlere verdiğimiz her kuruş, ekonomimizi çıkmaz sokağa götürüyor, yerli sanayinin bacası tütmez oluyor. Gençlerimize istihdam yaratılamıyor. Yerlisi varken yabancı mal almak, kıt kaynaklarımızın dışarıya gitmesi ve yatırımların azalmasıdır. Azalan yatırım, çoğalan işsizliktir. "
Hep birlikte protesto edelim. Sevgili Bekir Öztürk' ün bugünkü yazısında da belirttiği gibi yabancı hayranlığına pirim vermeyelim.
Yazımı Gazi Mustafa Kemal'in sözleriyle bitiriyorum.
" Tam bağımsızlık demek, kuşkusuz siyasal, maliye, ekonomi, adalet, askerlik, kültür... gibi her alanda bağımsızlık ve tam özgürlük demektir. Bu saydıklarımın herhangi birinde bağımsızlıktan yoksunluk, ulusun ve ülkenin gerçek anlamıyla bütün bağımsızlığından yoksunluğu demektir."
Gazi Mustafa Kemal Atatürk
Yorum