küresel ısınma haberleri 2012 yılı ( çevreye duyarlı olmalıyız)

Kapat
X
 
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • HIAMOVI
    satélite de expertos
    • 22-12-2004
    • 14236

    küresel ısınma haberleri 2012 yılı ( çevreye duyarlı olmalıyız)

    Karadeniz değişiyor

    İklim değişikliği Karadeniz'i etkiliyor. Bilim insanları uyarıyor...


    Rize Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Semih Engin, Karadeniz'in boğazlar oluştuktan sonra Akdeniz'den gelen fauna ve floranın etkisinde kaldığını, bunun Karadeniz'in oluşumundan beri devam eden bir süreç olduğunu belirterek, ''Ama günümüzde iklim değişikliği ve su sıcaklığındaki artış nedeniyle bu süreç hızlanabilir'' dedi.


    Doç. Dr. Engin, Karadeniz'in oluşumundan bu yana devam eden ''Akdenizleşme'' sürecinin halen sürdüğünü söyledi.
    Son 50 yıldır belirgin olarak hissedilen iklim değişikliğinin kapalı bir havza olan Karadeniz için oldukça önemli olduğunu ifade eden Engin, ''Karadeniz göl formunda bir su havzası idi ama boğazların oluşması ve Akdeniz'den gelen tuzlu su ile deniz karakteristiği edinmeye başlamış. Karadeniz, boğazlar oluştuktan sonra Akdeniz'den gelen fauna ve floranın etkisinde kaldı. Bu, Karadeniz'in oluşumundan beri devam eden bir süreç ama günümüzde iklim değişikliği ve su sıcaklığındaki artış nedeniyle bu süreç hızlanabilir'' diye konuştu.

    Karadeniz'deki balık türlerinin yaklaşık yüzde 60'ını Akdeniz orijinli balıkların oluşturduğunu söyleyen Engin, ''Geçen 5 yılda Doğu Karadeniz kıyılarında ilk defa tespit edilen ve yerleşik popülasyonları gözlenen Akdeniz orijinli 5 kaya balığı türü bu sürecin günümüzde de devam ettiğinin ispatıdır. Bu türlerin daha önce Karadeniz havzasında yaşadığı bilinmiyordu. Bunların bazılarını Karadeniz için, bazılarını Karadeniz'in Türkiye kıyıları için yeni kayıt olarak verdik'' dedi.

    ''Karadeniz'e özgü bazı türler azalabilir''



    İklim değişikliği ve global ısınmayla Karadeniz'in sıcaklığının artabileceğini, böyle bir artış halinde Akdeniz flora ve faunasının Karadeniz'e geçişinde de artış olacağının düşünülebileceğini kaydeden Engin, şunları söyledi:


    ''Bunun sonucu olarak Akdeniz'deki balık ve diğer bitkiler Karadeniz'e yerleşebilir. Hatta istilacı karakterli Kızıldeniz orijinli lesepsiyen türlerin Karadeniz'e geçebilme olasılığı var. Bu duruma Karadeniz'e gemilerin balast sularıyla istenmeyerek taşınan ve istilacı karakterde çoğalan, hamsi yumurta ve larvalarını tüketen jelimsi bir canlı olan mnemiopsis leidyi ile dip bölgedeki midye yataklarını yok eden deniz salyangozu türü rapana venosa iyi birer örnektir. Böyle bir durumda Karadeniz'in ekosisteminde değişiklikler söz konusu olabilir. Bunları şimdiden tahmin edebilmek, etkilerinin nasıl olacağını söyleyebilmek oldukça zor ama bildiğimiz şey mevcut oturmuş sisteme dışarıdan müdahalenin olumsuz olabileceğidir. Özellikle lesepsiyen türler Karadeniz'e ulaşırlar ve yerleşik popülasyon oluşursa biraz daha endişe ederiz. Bu türler Akdeniz havzasında yerleşerek doğal stokların yerini almaktadır. Tuzluluk ve sıcaklıkta ciddi artış olursa Marmara'ya kadar ulaşmış olan Kızıldeniz orijinli türler Karadeniz'e geçerek yerleşik popülasyon oluşturabilir. Bu da yerleşik doğal Karadeniz balıkları ile rekabete neden olabilir. Bu besin, hacim ve alanda rekabet şeklinde görülür. Rekabet, Karadeniz'e özgü bazı türlerde azalmaya neden olabilir.''

    "Ben Dostlarımı Ne Kalbimle Ne de Aklımla Severim.Olur ya Kalp Durur Akıl Unutur.
    Ben Dostlarımı Ruhumla Severim.O ne durur,ne de unutur"...Hz.Mevlana






  • HIAMOVI
    satélite de expertos
    • 22-12-2004
    • 14236

    #2
    Konu: küresel ısınma haberleri 2012 yılı ( çevreye duyarlı olmalıyız)

    Mini buzul çağı kapıda

    Aşırı soğuklar dünyayı dondururken, önümüzdeki 15 yılın güneş faaliyeti nedeniyle daha da soğuk geçmesi bekleniyor.


    İngiliz Meteoroloji Dairesi ile East Anglia Üniversitesi'nin yayımladığı ortak araştırmaya göre, küresel ısınmanın yerini artık ''mini buzul çağı'' alıyor.
    30 bin ayrı meteoroloji ölçüm istasyonundan gelen verilere dayanarak gerçekleştirilen çalışmada, dünyada hava sıcaklıklarının yükselmesinin, 1998 yılında durduğu bulgusuna ulaşıldı. Veriler, önümüzdeki 15 yılın güneş faaliyeti nedeniyle daha da soğuk geçeceğini ortaya koyuyor.

    Çevre ve Şehircilik Bakanlığının yayımladığı ''Çevre ve Şehir'' dergisinde yayımlanan makaleye göre, çalışmayı gerçekleştiren bilim adamları, güneşin faaliyetlerinde olağan dışı bir yavaşlama tespit ettiklerini ve bu durumun on yıllarca sürebileceğini açıkladı.
    Bilim adamları, güneşin üzerindeki lekelerde belirgin bir azalma ve kutuplarına yakın bölgelerdeki faaliyetlerinde yavaşlama gözlemlediklerini belirterek, ''Bunlar yıldızımızın uzun bir sükunet dönemine girdiğinin işaretleri. 2020 yılında gerçekleşmesi beklenen bir sonraki güneş döngüsü daha geç yaşanabilir'' uyarısında bulundu.
    Araştırmada dikkat çekilen başka bir konu da sera gazı emisyonlarının dünyada yarattığı tehlike. Buna göre, tropik ormanlarının iklim değişikliği nedeniyle kuraklığa uğraması, artan sera gazı emisyonlarının buzulları eritmesinden daha çok risk taşıyor.

    "Ben Dostlarımı Ne Kalbimle Ne de Aklımla Severim.Olur ya Kalp Durur Akıl Unutur.
    Ben Dostlarımı Ruhumla Severim.O ne durur,ne de unutur"...Hz.Mevlana






    Yorum

    • HIAMOVI
      satélite de expertos
      • 22-12-2004
      • 14236

      #3
      Konu: küresel ısınma haberleri 2012 yılı ( çevreye duyarlı olmalıyız)

      Soğukların nedeni buzul erimesi

      Avrupa'nın bir bölümünü de içine alan coğrafyada son yıllarda görülen aşırı soğuklara, Kuzey denizindeki buzul erimesinin yol açmış olabileceği ileri sürüldü.

      Atlas Okyanusu'nun uzantısı olan Kuzey denizi, İngiltere ile Avrupa kıtası arasında yer alıyor.
      WASHINGTON - ABD'de yapılan bir araştırmaya göre, Kuzey denizindeki buzulların ısınmaya bağlı olarak küçülmesinin, son yıllarda kuzey yarıkürenin bazı bölgelerine aşırı kar yağması ve çok soğuk olmasını açıklayabilir.


      Georgia Teknoloji Enstitüsü'nden araştırmacılar, buzul tabakasının yüzölçümünün 2007'de rekor şekilde küçülmesinden beri Kuzey Amerika, Avrupa kıtası ve Çin'in geniş bölümünde normalin üzerinde kar yağışı görüldüğünü belirtti.


      Araştırmacılar, 2009-2010 ve 2010-2011 kışları sırasında kuzey yarıkürenin şimdiye kadar yapılan kayıtlara göre, en fazla ikinci ve üçüncü kar yağışını aldığını kaydettiler.

      Uydu gözlemlerinin başladığı 1979'dan beri toplanan verilerin, 2010 sonbaharında Kuzey denizindeki buzulların yüzölçümünün yüzde 29,4 oranla bir milyon km2 küçüldüğünü gösterdiğini belirten Amerikalı bilimadamları, bunun Fransa'nın yüzölçümünün iki katı olduğuna işaret ettiler.


      Çalışmalarını Amerikan Ulusal Bilimler Akademisi'nin internet sayfasında yayınlayan araştırmacılar, kuzey buzullarındaki küçülmenin ABD'nin kuzeydoğusu, Avrupa'nın kuzeybatısı ve ortası ile Çin'in kuzeyinde kışları normalden çok daha fazla kar düşmesine neden olduğunu gösterdiğini belirterek, buzullardaki azalmanın kuzey yarıkürede kışları atmosferdeki dolaşımda değişikliklere yol açtığına işaret ettiler.

      "Ben Dostlarımı Ne Kalbimle Ne de Aklımla Severim.Olur ya Kalp Durur Akıl Unutur.
      Ben Dostlarımı Ruhumla Severim.O ne durur,ne de unutur"...Hz.Mevlana






      Yorum

      • HIAMOVI
        satélite de expertos
        • 22-12-2004
        • 14236

        #4
        Konu: küresel ısınma haberleri 2012 yılı ( çevreye duyarlı olmalıyız)

        İklim göçleri kapıda

        Asya Kalkınma Bankası’nın uyarılarına göre iklim değişikliği, 2010-2011 yıllarında doğal afetlerden dolayı 42 milyon insanın evlerini terkettiği Asya’da, toplu göçe neden olacak.





        Bankanın sürdürülebilir kalkınma departmanı yöneticisi Bart Edes, 40 milyonun üzzerinde Asyalının geçen yılın Ocak ayından bu yana çevre felaketleri yüzünden yaşadıkları yeri terk ettiğini açıkladı.


        2010 yılında yaklaşık 30 milyon insan Pakistan ve Çin’de meydana gelen sellerden dolayı temelli olarak yaşadıkları bölgeyi değiştirdi.
        Kalkınma Bankası'nın raporu hükümetlere iklim kalkınma stratejileri ve bu sürece uyum önerileri ile iklim değişikliğinin artan göç hareketleri üzerindeki etkisini nasıl azaltacaklarına dair tavsiyeler sunuyor.

        Rapora göre iklim değişikliklerine karşı en savunmasız on ülkeden altısı Asya - Pasifik bölgesinde bulunuyor. Bu ülkeler: Bangladeş, Hindistan, Nepal, Filipinler, Afganistan ve Myanmar.
        Raporda, Çin, Hindistan ve Filipinler'nin dünyanın en çok göç veren ülkeleri olduğu belirtiliyor. Tahminlere göre bu ülkeler sırasıyla 35 milyon, 20 milyon ve 7 milyon göçmen veriyor.
        Asya Kalkınma Bankası'na göre Asya ve Pasifik ülkeleri iklime bağlı göç tehdidini olumlu verilere dönüştürebilirler.
        Örneğin; yaşam kalitesini arttırmak, kalkınma sürecini iyileştirmek, uzun vadeli çevre değişikliğine uyum sağlayacak kalkınma projeleri hazırlamak, afet riski yönetimini modernleştirmek, sosyal güvenliğe yatırım yapmak ve işgücünü ihtiyaç bölgelerine yönlendirmek suretiyle.

        "Ben Dostlarımı Ne Kalbimle Ne de Aklımla Severim.Olur ya Kalp Durur Akıl Unutur.
        Ben Dostlarımı Ruhumla Severim.O ne durur,ne de unutur"...Hz.Mevlana






        Yorum

        • HIAMOVI
          satélite de expertos
          • 22-12-2004
          • 14236

          #5
          Konu: küresel ısınma haberleri 2012 yılı ( çevreye duyarlı olmalıyız)

          Planktonlar hayatınızı nasıl kurtarır?

          Okyanuslarda yaşayan planktonlar bizim hayatımızı kurtarabilir mi? Hayatta kalmak için neden planktonlara ihtiyacımız var?


          Okyanuslarda yaşayan planktonlar, atmosferdeki güneş ışınlarını ve karbondioksiti tıpkı bir sünger gibi emerler.
          Planktonlar derin soğuk sularda bulunan lezzetli azot ve fosfor gibi maddelerle beslenirler.
          Bu besleyici maddelere ulaşamayan planktonlar çoğalamazlar. Bu yalnızca balıkların beslenmesini değil, dolaylı olarak küresel ısınmayı da olumsuz etkiler. Planktonlar doğal biçimde öldüklerinde denizin dibine çöker ve atmosferden aldıkları karbondioksiti binlerce yıl boyunca burada güvenli bir biçimde korurlar. Ancak çoğalmayı başaramayan bu karbondioksit yiyicelerin sonlarının gelmesi demek, atmosferde kalan karbondioksitin gezegenimizi daha fazla ısıtması demek. Bu da bir kısırdöngü yaratır.

          Kaynak: Küresel Isınmayı Soğutma Önerileri- EkoIQ Yayınları

          "Ben Dostlarımı Ne Kalbimle Ne de Aklımla Severim.Olur ya Kalp Durur Akıl Unutur.
          Ben Dostlarımı Ruhumla Severim.O ne durur,ne de unutur"...Hz.Mevlana






          Yorum

          • HIAMOVI
            satélite de expertos
            • 22-12-2004
            • 14236

            #6
            Konu: küresel ısınma haberleri 2012 yılı ( çevreye duyarlı olmalıyız)

            "Denizlerin kimyası değişiyor"

            İklim değişikliğine neden olan karbon salımlarının üçte birini denizler emiyor... Ancak denizlerin durumu hiç de iç açıcı değil...



            Denizler insanların karbon salımlarının yaklaşık üçte birini emiyor. Ancak sıcaklıklar yükseldikçe denizlerin de karbon emebilme kapasitesi azalıyor.
            Denizlerin kimyası değişiyor, asit oranları giderek artıyor. Deniz canlıları; gerek bitkiler, gerek hayvanlar olumsuz etkileniyor.


            Ekosistemde her şey birbirine bağlı. Balık türlerinin yok olması sadece insan tüketimi açısından olumsuz bir durum olmakla kalmayıp, doğadaki dengeleri değiştiriyor. Greenpeace Akdeniz, bir kez daha hatırlatıyor; "Yavru balık avlamayın, satmayın, tüketmeyin. Hatta satıldığını gördüğünüz yerde ısrarla 174'ü aramaya devam edin. 'Çok güzel çinekopum var abla' cümlesini de, yavru balığı da yemeyin."

            "Ben Dostlarımı Ne Kalbimle Ne de Aklımla Severim.Olur ya Kalp Durur Akıl Unutur.
            Ben Dostlarımı Ruhumla Severim.O ne durur,ne de unutur"...Hz.Mevlana






            Yorum

            • HIAMOVI
              satélite de expertos
              • 22-12-2004
              • 14236

              #7
              Konu: küresel ısınma haberleri 2012 yılı ( çevreye duyarlı olmalıyız)

              "Afetlerin şiddeti artacak"

              TEMA Vakfı Durban’dan Bildiriyor: İklim Afetlerinin Sayısı ve Şiddeti Artabilir !



              TEMA Vakfı, 28 Kasım - 9 Aralık 2011 tarihleri arasında Güney Afrika’nın Durban kentinde yapılan Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin 17. Taraflar Konferansı (COP17) görüşmelerini izliyor. Görüşmelere TEMA Vakfı adına katılan TEMA Vakfı Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Murat Türkeş’in bildirdiği izlenimler, iklim değişikliğinin insanlığın bugüne dek karşılaştığı en büyük tehdit olduğunu bir kez daha kanıtlar nitelikte.
              Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC)’nin özel olarak hazırladığı “İklim Değişikliğine Uyumun Geliştirilmesi için Ekstrem Olayların ve Afet Risklerinin Yönetimi” konulu bilimsel rapor, 18 Kasım 2011 tarihinde son şeklini aldı. Durban’da kamuoyuna açıklanan rapora göre; 21. yüzyılda şiddetli yağışların artışı, tropikal siklonların oluşma sıklıklarının aynı kalması ancak yıkıcı kuvvetlerinin artması, kuraklık olaylarının şiddetlenmesi ve büyük kütle (yamaç, toprak, buzul) hareketlerine bağlı afetlerin artmasına tanık olmaya devam edeceğiz.
              TEMA Vakfı Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Murat Türkeş, açıklanan raporun çok önemli olduğunu belirtmekle birlikte geleceğe yönelik modellemelerin yüksek doğrulukla yapılmasının henüz mümkün olmadığını belirtti. Türkeş, “Bu değişikliklerin modellere dayalı olarak kestirilmesi, aşırı olayın çeşidine, bölge ve mevsimine, gözlem verilerinin niceliğine ve niteliğine ve bunları oluşturan ve yöneten süreçlerin anlaşılma düzeylerine yakından bağlıdır. Bu yüzden de bu kestirimlerin yüksek doğrulukla yapılabilmesi henüz kolay değildir.” dedi.

              Araştırmalara göre 1970-2008 yılları arasında doğal afetlerin neden olduğu ölümlerin %95’inden fazlası gelişmekte olan ülkelerde yaşandı. Güney Afrika Cumhuriyeti Devlet Başkanı Jacob Gedleyihlekisa Zuma da, iklim değişikliğinin “gelişmekte olan ülkelerde yaşayan halklar ve Afrikalılar için bir ölüm kalım konusu olduğunu” belirtti. Zuma, konuşmasında konunun aciliyet ve önemine bir kez daha dikkat çekti ve “Afrika’da son zamanlarda kıyı bölgelerinde olağandışı ve şiddetli taşkınlar artıyor ve bu durum insanları doğrudan ve çok ağır etkiliyor.” dedi.

              Konferans Başkanı olarak seçilen Güney Afrika Uluslar arası İlişkiler ve İşbirliği Bakanı Maite Nkoana-Mashabane, Durban’ın bir “somut çözüm yeri olması gerektiğini” belirtti. BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Yürütme Sekreteri Christiana Figueres de hükümetlerin Durban’da iki konuda önemli adımlar atması gerektiğine dikkat çekti. Figueres’e göre Durban’da, yapılan toplantıda gelişmekte olan ülkelerin iklim değişikliğine uyum çabalarına yardımcı olmaya yönelik bugüne değin ulaşılan en kapsamlı finansman ve fon paketinin tamamlanmalı ve 2010’da Cancun’da düzenlenen COP 16’da kararlaştırılan sera gazı salımlarının artışını sınırlandırmak ve azaltma kararları uygulanmalı. Figueres’e göre bunun için Yeşil İklim Fonu’nun birinci evresinin kabul edilmesi gerekli. Ayrıca, hükümetlerin iklim değişikliğiyle savaşım, iklim değişikliğine uyum ve etkilerin azaltılması gibi eylem ve etkinliklerde kullanmaları için 2020 yılına kadar sağlanması öngörülen 100 milyar ABD Doları’nın da ivedilikle kullanılabilir kılınmalı. Figueres’in dikkat çektiği bir başka nokta da küresel sıcaklık yükselmesinin iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinin nispeten az gerçekleşeceği bir düzeyde, 2 Co’nin altında (tam olarak 1.5 Co’yi geçmeyecek biçimde) tutulması konusunda ortak karar alınması.

              "Ben Dostlarımı Ne Kalbimle Ne de Aklımla Severim.Olur ya Kalp Durur Akıl Unutur.
              Ben Dostlarımı Ruhumla Severim.O ne durur,ne de unutur"...Hz.Mevlana






              Yorum

              İşlem Yapılıyor