Hava Kuvvetleri Komutanlığında neler oluyor? Ahlak bekçisi özel ekip mi var?

Kapat
X
 
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • HIAMOVI
    satélite de expertos
    • 22-12-2004
    • 14236

    Hava Kuvvetleri Komutanlığında neler oluyor? Ahlak bekçisi özel ekip mi var?

    Anne beni ordudan attılar

    Orduyla ilişiğinin kesildiği günün ertesi sabahı intihar etti havacı Üsteğmen Nazlıgül Daştanoğlu. Annesine göre intiharının ardında ordunun kızına açtığı soruşturma vardı. Annesi, ’ahlaksızlıkla’ suçlandığını ileri sürdüğü kızına, astsubay eşinden neden ayrıldığının, özel hayatının, 6 yıl önceki cep mesajlarının bile sorulduğunu söylüyor.
    ORDUYLA ilişiği kesildiği günün sonrası beylik tabancasıyla otomobilinde intihar eden Kayseri 12’nci Hava Ana Ulaştırma Komutanlığı’nda görevli eski Üsteğmen Nazlıgül Daştanoğlu’nun (29) annesi Nevin Daştanoğlu, Hürriyet’e konuştu. Kızlarının ordudan atılış sebebinin kendisine “disiplinsizlik ve ahlaksızlık” olarak bildirildiğini beyan eden Nevin Daştanoğlu, “İlişiğini kesmeye karar veren komutanları bu ahlaksızlığın ne olduğunu açıklamak zorundalar” dedi. Kızı hakkında soruşturma açıldığını belirten Nevin Daştanoğlu, şunları anlattı: ‘NEDEN MESAJLAŞTIN’ “6 ay kadar önce Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na giderek ifade verdi. Kendisine görevle ilgili hiçbir suçlamada bulunmamışlar. Astsubay eşinden neden ayrıldığını, cep telefonu ile olan mesajlaşmalarını sormuşlar. Aynı birimde görev yapan ve kızım gibi görevden uzaklaştırılan Arif Ö. isimli üsteğmen arkadaşı ile neden mesajlaştıklarından tutun da, 6 yıl önce arkadaşına çektiği mesajlara kadar sormuşlar.”

    ‘SİLAHINI ALMADILAR’
    “Tamamen özel hayatına yönelik bir soruşturma. Ahlak bekçiliğine soyunmuşlar. Yani kızım evlendi boşandı ya, dul olunca potansiyel ahlaksız oluyoruz. Bu mu ordunun işi? Kızımın gururunu incittiler. Hakkımı helal etmiyorum. Madem kızımı atıyorsunuz neden silahını elinden almadınız? Gazetelere birileri yanlış bilgi ve belge sızdırıyor. Psikolojik sorunları vardı, diye yazıldı. Benim kızımın hiçbir psikolojik sorunu yoktu. Madem psikolojik sorunu vardı neden tedavi ettirmediler.”

    Sevgili değildik kardeş gibiydik
    AYNI gerekçeyle orduyla ilişiği kesilen üsteğmen Arif Ö. de aşk iddialarını yalanladı ve şunları söyledi. “Hakkımı yasal yollardan arayacağım. Kesinlikle benim Nazlıgül Abla’yla bir ilişkim olmadı. Biz sevgili değil, kardeş gibiydik .Zaten soruşturma dosyasında ne bir fotoğraf, ne bizim ilişki yaşadığımızı gösteren belge vardı. İntihar etmeden önce de son olarak beni aradı. Kısa bir konuşma yaptık. Benim silahımı akşam evden, eşimden teslim almışlar. Keşke onun silahını da alsalardı.”

    Kaynak: Anne beni ordudan attılar

    "Ben Dostlarımı Ne Kalbimle Ne de Aklımla Severim.Olur ya Kalp Durur Akıl Unutur.
    Ben Dostlarımı Ruhumla Severim.O ne durur,ne de unutur"...Hz.Mevlana






  • HIAMOVI
    satélite de expertos
    • 22-12-2004
    • 14236

    #2
    Konu: Hava Kuvvetleri Komutanlığında neler oluyor?

    Ayşe Arman'ın köşe yazısı


    Nazlıgül intihar mı etti? Biz mi öldürdük?






    29 yaşında hayata veda etti.Kayseri’de.Nazlıgül askerdi. Ordudan atıldı.Gerekçe, ahlaksızlık ve disiplinsizlikti.
    Ertesi gün intihar etti.Silahını çıkardı.Göğsüne dayadı.Tetiği çekti.Ardında 4 yaşındaki dünyalar güzeli oğlu Egemen’i bırakarak bu dünyadan göçüp gitti.Bir insanın, bir annenin, çocuğunu bırakarak gitmesi için gerçekten
    kendisini çok çaresiz hissetmiş olması gerekiyor.Çıkış yolu bulamamış olması gerekiyor.Onun üzüntüsünü yüreğimde hissediyorum.Çünkü bu ülkede kadın olmak ne demek biliyorum.Allah kahretsin!Nazlıgül’in ölümüne sebep olanları Allah kahretsin.Onların erkeklikleri batsın.Ahlak anlayışları batsın.Bunun adı ‘intihar’ mı bilmiyorum.Bir kadını ahlaksızlıkla suçlarsanız, bu kadar köşeye sıkıştırırsanız...Bütün bir erkek güruhu olarak, abuk sabuk ahlak değerlerinizle, üzerine çöker, sorarsanız...

    - Neden evlendin?
    - Neden boşandın?
    - Çocuğun velayeti neden sende?
    - Arif neden sana mesaj atıyordu?
    - Evren’le aranda ne vardı?
    - Milli güvenlik derslerinden sonra neden sivil öğretmenlerle görüşüyordun?
    - O erkekler seni neden arıyordu?
    - Ne yapıyordun onlarla?
    - Neden makyaj yapıyorsun?
    Onu seçeneksiz bırakıyorsunuz demektir.
    “Öl” diyorsunuz ona.
    Bunun için de lanet olsun size!



    *O TEPEDEN BAKTIM*

    Kayseri’de o tepeye gittim, Nazlıgül’ün intihar ettiği tepeye. Onun durduğu yerde durdum, o tepeden Kayseri’ye baktım.“Nazlıgül niye yaptın, niye kıydın kendine?” dedim.Ama ne fayda.Ordudan atıldığı günün ertesinde, evden çıkarken, annesine silahını teslim etmeye gittiğini söylüyor, hatta yoldayken bir arkadaşı arıyor,“Geliyorum” diyor ama hava üssüne değil, o tepeye gidiyor.Arabasını otoparka bırakıyor.Üzerinde bir penye bir bluz, bir kot pantolon ve ayağında botlar.Otoparkın bitiminde korkuluklar var, aşağıda da ağaçlar, o demir korkulukların arkasına geçiyor.
    Görgü tanıklarına göre manzarayı şöyle bir süzüyor.Ve cebinden silahı çıkarıp tetiği çekiyor.

    *SİLAHI YANINA DÜŞMÜŞTÜ*

    Şu anda tam onun durduğu yerde duruyorum.Onun bastığı çimlerde basıyorum.Hayal etmeye çalışıyorum: Nasıl bir ruh halinde o tetiği çekiyor? Nasıl bir sıkışmışlık bu? Nasıl bir yalnızlık bu? Nasıl bir çaresizlik bu?
    Nazlıgül için ağlıyorum.Oğlu için ağlıyorum.Yaşayamadıkları yıllar için ağlıyorum.Niye yapar insan bunu?
    Onu nasıl bu hale getirdiniz?Sadece ölümden medet umar hale.Allah kahretsin!Otopark görevlisiyle görüşüyorum.“Silah sesini duyunca koştum” diyor, “Uzun bolu, üzerinde kot ve botlar olan bir kadın yerde yatıyordu. Yaşıyordu. Silahı da yanına düşmüştü.Göğüsün tam orta yerinde bir delik vardı. Kanlar akıyordu. Hırıltılar
    çıkarıyordu. Onu kucağıma aldım. Hiçbir şey söylemedi. Öylece durdu.Sonra zaten hırıltıları kesildi, nabız gitti. Hayatını kaybetti...”

    *EN SON ANNESİ ÖÐRENİYOR*

    O arada, Nazlıgül’ün annesi evde koli topluyor.Küçük Egemen de koşturup duruyor.Anne henüz kızını kaybettiğini bilmiyor.O arada telefonlar çalıyor.Millet, anne öğrendi mi acı haberi diye yokluyor.Çünkü Nazlıgül’ün intihar haberi 20 dakika sonra internete düşüyor.Ve en son onun haberi oluyor.Oysa, bir gece önce, Nazlıgül annesine ordudan atıldığını söyleyince,“Oh be kurtuldun meleğim” diyor annesi, “Döneriz Osmaniye Bahçe’ye rahat ederiz.”
    Kızı, yeni bir hayata başlayacak diye seviniyor.Ama işte asker olmayan, askerin halini bilemiyor.
    Bilenler de konuşmuyor.Bu haberi hazırlarken sadece kadınlarla konuştum.Nevin Daştanoğlu, Karslı aydın bir öğretmen...Acılı bir anne, eriyip gitmiş bir anne, haplarla ayakta durabilen biranne...Ve kız kardeşleri Nil ve Güldane...Bu üç kadına ek olarak yine ordudan aynı sebeple atılmış bir kadınsubayla, M.Y’yle konuştum.
    Ama erkeklerle de konuşmam gerekiyordu.Nazlıgül’ün adının ahlaksıza çıkabilmesi için bu olayın içinde en
    azından bir erkeğin adının isminin de olması gerekmiyor muydu?Mesela ona Genelkurmay bilgisayarından ilan-ı aşk mailleri atan oaskerin de konuşması gerekmiyor muydu?Ne yazık ki olayda adı geçen erkekler, kadınlar kadar cesur çıkmadı.Biri “Evliyim, çocuğum var aman beni bulaştırmayın” dedi, diğeri köşe bucak gizlendi.Yazıklar olsun böyle adamlara.O kadın öldü.Her şeyin yükünü üzerine alarak.Mermiyi kendi bedenine sıktı ve gitti.Yazıklar olsun size!

    *ANNE NEVİN DAŞTANOÐLU*

    *Yetmedi bu ülkedeki ikiyüzlü ahlak yüzünden kadınların ödediği bedel!*

    *Nazlıgül nasıl bir çocuktu?
    *- Neşeli, yetenekli ve çok zeki. Herkesin taklidini yapardı. Kendi
    kendine fen lisesini kazandı. Hep başarılıydı. Sonra “Hava Harp Okulu’na
    gideceğim” demeye başladı. Her sabah 4.00’te kalkıyor koşuyordu, şınav,
    mekik, barfiks... Bir şeyi kafaya koydu mu yapardı, vazgeçirebilene aşk
    olsun.

    *Ailede onu askerliğe özendiren biri var mıydı?
    *- Yok, öyle biri yok. Osmaniye’nin Bahçe ilçesindeyiz, orada kadın
    asker mi var? Nereden çıktı bu askerlik sevdası bilmiyorum. Hiç
    zorlanmadan Hava Harp Okulu’na girdi. Nasıl gururlandığımızı anlatamam.
    360 kişi arasında sekiz kızdılar.
    *O dört yılda kişiliği değişti mi?
    *- Hayır. Hep asiydi kızım. Bir şekilde göze çarpardı. Erkeklere de taş
    çıkarırdı.
    *Güzel olması, işini zorlaştıran bir özellik miydi?
    *- Ne yazık ki evet. Çok uzun boylu oluşu, kendi güzelliği, vücudunun
    güzelliği, gösterişli oluşu... Bedenine oturan şeyler giyerdi, bol salaş
    şeyler sevmezdi. Makyaj yapması, erkeklerle konuşması, sosyal olması,
    işine bisikletle gitmek istemesi hepsi battı insanlara. Zaten atılış
    nedeni de bu: “Sen neden bu erkekle konuştun? Neden o erkekle mesajlaştın?”

    *PEŞİNE İSTİHBARATÇI TAKMIŞLAR*

    *Mezun olduktan sonra nereye gitti?
    *- Malatya’ya teğmen olarak gitti. Orada Erman’la tanıştı. Eski eşi. Oda havacı, bu da havacı. Bizimki Erman’dan rütbeli. Meğer askeriyede subayla astsubay evlenemezmiş. Nazlıgül, malzeme komutanından yardım
    istiyor, yardım edeceklerine peşlerine istihbaratçı takıyorlar. Apartopar 2006’da evlendiler, 2008’de Egemen doğdu. Çocuk 10 aylıkken deboşanma davası açtı.*Sonra...

    *- Ne anlatayım ki? Bir kasım ayında Nazlıgül burada doğdu, kadere bakki yine bir kasım ayında burada öldü.
    *Niye burada doğdu?
    *- Öğretmendim, Kenan Evren döneminde buraya, Kayseri’ye sürüldüm. Benimgibi sürülen bir başka öğretmenle evlendim, 1983’te kızımı buradadünyaya getirdim. Dün de doğum günüydü...
    *Size, ordudan atılmasıyla ilgili ne anlattı?
    *- “İki kişiyle ilgili şüpheleniyorlar benden” dedi. Biri ondan dahaküçük bir erkekmiş, diğeri boşanmak üzere olan bir erkek. Binlerce sorusormuşlar. Meğer telefonlarını dinlemişler, mesaj dökümleriniçıkartmışlar. “Çok aşağılayıcıydı” dedi Nazlıgül. Neden evlendiğini,neden boşandığını, kocasıyla ne tür problemlerinin olduğunu, çocuğun velayetinin kimde olduğunu, Arif’in neden ona mesaj attığını, milli güvenlik derslerine giderken sivil öğretmenlerle neden görüştüğünü falan sormuşlar. Bir de ellerinde ona ait görüntüler olduğunu söylemişler. Ama nedir, ne değildir bilmiyorum.

    *Sizce bütün bunların sebebi ne?
    *- Bilsem, “Arif neden sana mesaj gönderiyordu? Boşanmak üzere olanEvren’le niye görüşüyordun?” Koca koca adamların dertleri bu! Temmuz’danberi kızın üzerine geliyorlardı. 6 Kasım’da “Seni Askeriye’den attık”
    dediler, 7 Kasım’da canına kıydı.

    *Ordudan atıldığı gün...
    *- O gün nöbetçiydi. Ama akşam 17.00’de kapı çaldı, geldi, “Hayırdır Nazlı sen nöbetçi değil misin?” dedim. “Anne, beni ordudan attılar”dedi. “Hayırlı olsun meleğim kurtulduk!” dedim. Gülümsedi. “Üzülmedin mi
    anne?” “Yok” dedim. “Offf” dedi, “Şimdi rahatladım.” Şuraya oturdu,bacaklarını uzattı, “Omzumdan bir yük kalktı” dedi. Tamamen kızımın yanındaydım yani. Ah vah demedim. Onun bir daha evlilik yapmasını bile
    istemiyordum. “Birlikte yaşa” diyordum. Benim için vız gelir tırıs gider birilerinin kızımı ahlaksızlıkla suçlaması, kızımı benden iyi kim tanıyacak? “Dava açarız, hakkımızı ararız” dedim. Sonra eşyalar üzerine konuşmaya başladık. Hangisi kalsın, hangisi gitsin. “Buzdolabını ve giyeceklerini alırız, gerisi kalsın boş ver” dedim.

    *EGEMEN’İ İSTANBUL’A GÖTÜRECEKTİ*


    *Görünürde anormal hiçbir şey yoktu yani...

    *- Hayır. Cuma günü oğlu Egemen’i İstanbul’a reklam ajansına
    götürecekti. Resimlerini yollamış, kabul etmişler, “Görüşelim” demişler.
    Bilet almıştı. Onları burada bekleyecektim, İstanbul dönüşü Osmaniye’ye gidecektik. Ertesi gün de silahını teslim edecekti...
    *Peki o sabah?
    *- Uyandı. Kartlarımı verdim ona, bankaya para yatıracaktı. Oğlunu öptü,“Silahımı teslim edip döneceğim” dedi. Gitti. Yolda Arif armış, “Senibekliyoruz üste” demiş, o da “Hemen geliyorum” diye cevap vermiş. Oysa
    yolda değilmiş, intihar edeceği yerdeymiş. Beş Tepeler diye bir piknik yeri. Sabah sekiz buçuk sularında göğsüne kurşunu orada sıkıyor veçimlere düşüyor.

    *Bu olup bitene ne anlam veriyorsunuz?
    *- Veremiyorum. Temmuz’da burnunu yaptırdı, iki gün önce kıyafet aldı.Eğlence nerede, Nazlıgül oradaydı. ‘Gangnam Style’ı açıp oğluyla birdans edişi vardı, çok tatlılardı. Üst üste yaşadıkları onu çok yıprattı.
    Bu son soruşturma da tüy dikti, kendini köşeye kıstırılmış hissetti.Bize de göstermedi. İyi oyuncuydu. Sivil hayatta ne yapacağını dadüşünmüş olabilir. Oysa endüstri mühendisliği diploması vardı. Pilotlukeğitimi de almıştı. İş bulurdu.

    *Haberi nasıl aldınız?
    *- Bir sürü insan telefon açıyor, saçma sapan şeyler söylüyorlarkapatıyorlar. “Nazlıgül nerede, orada mı?” Sonra içime bir kurt düştü,internete baktım, “Yoksa bu benim Nazlı mı?” dedim. Çığlığıma komşularkoştu. Ağla ağla, kızımı göstermiyorlar bana da bir şey söylemiyorlar.Akşam kızımı cenaze aracında gördüm. Çok güzeldi, sakin sakin orada
    yatıyordu. Sebep olanları parçalayasım geliyor. İlaçla ayakta duruyorum.Olaydan iki gün sonra da kalbimle ilgili operasyon geçirdim

    *En başa dönseniz, asker olmasına izin verir miydiniz?
    *- Asla! Olan kızıma oldu, toprağın altında yatan o! Birtakım adamların kararı yüzünden. İki binbaşı, bir yüzbaşı karar vermiş. Nasıl karar verebilirler Nazlı’nın ahlaklı olup olmadığına? Etek boyu mu ahlaksızlık? Yazışma, görüşme midir? Nedir? Yetmedi bu ülkedeki ikiyüzlü ahlak yüzünden kadınların ödediği bedel!
    *HAMİŞ:
    *Nazlıgül intihar ettiği gün, Facebook’undaki her şeyi siliyor ve sadece bir Sezen Aksu şarkısı bırakıyor. Kayseri’ye son bir kez bakıyor ve göğsüne kurşunu sıkıyor. Şarkının adı ‘Son Bakış’. 12 Eylül’de özel
    kanunla yaşı büyütülerek idam edilen 17 yaşında Erdal Eren’e yazılan bir
    şarkı. Sözleri çok acıklı: “Aman aman yandım aman/ Kurşun gibi izler/
    Son bakıştaki o gözler kaldı aklımızda...”

    *NAZLIGÜL’LE AYNI KADERİ PAYLAŞAN M.Y.*

    *Az kalsın ben de intihar edecektim*


    *Bir kadın, neden asker olmak ister?
    *- İnsanın içinden gelen bir şey bu. Kendimi bildim bileli, “Subay
    olacağım” diyordum, Hava Harp Okulu’na girmeyi her şeyden çok istiyordum...
    *Neden Kara, Deniz değil de, Hava?
    *- Bu soruyu onlar da sordu. “En iyisi olmak istiyorum! O yüzden buraya
    başvurdum” dedim. Benim için, “O olmazsa buna gireyim, bu olmazsa şuna”
    yoktu. Üniversite sınavında kimya mühendisliğini kazanmıştım, kayıt bile
    yaptırmadım.
    *Girerken zorluk çektin mi?
    *- Hayır, zaten sporcuydum. Fiziksel olarak hiç zorlanmadım. Yapım da
    müsaitti, hiçbir disiplinsizliğim olmadı.
    *Müracaat ettiğin dönemde, ‘kadın-asker’ olabilmenin şartları neydi?
    *- Seçilecek kadın askerlerin güzel olması önemliydi. Bunu da
    gizlemediler. “Madem kadın alıyoruz, hem akıllı hem güzel olsun”
    dediler. Benim dönemimdeki bütün kızlar, hem yetenekli hem de çok
    güzeldi. O dönemde, 8 bin kişi arasında ilk 10’a girdim, gazetelere çıktım.
    *O dört yıl bir kadın için ne kadar zordu?
    *- Askerlik zor. Sürekli ast-üst ilişkisi, emir-komuta zinciri, mantıklı
    şeyler var, olmayan şeyler var. Ama bir şekilde itaat ediyorsun. Ben de
    hep öyle yaptım. Ama tabii ki erkeklerin çoğunlukta olduğu bir yerde,
    azınlık olmak zor. Hava Harp Okulu’nda 256 kişi arasında 13 kadındık.
    Askersin ama aynı zamanda kadınsın, etrafındakiler de erkek. Dikkat
    etmen gerekiyor. Şort giyemezsin, dar giyemezsin. Ne yaparsan yap, aşık
    olan oluyor, bazıları musallat oluyor. Ama asıl kabus okuldan sonra
    başladı...

    *KAPININ ÖNÜNE KOYDULAR*

    *Nasıl bir kabustu yaşadığın?
    *- Yüksek lisansımı yaptım. Kurmay olmaya hazırlanıyordum. İkmalciydim.
    Rütbem de yüzbaşı. Lojmanda kalıyordum. Bir siville nişanlıydım. Bir
    anda, beni kapının önüne koydular. Ordu yuvam, askeriye ailemdi. Sivil
    hayat nedir bilmem. Sebebini bile söylemeden attılar. Sonradan öğrendim:
    ‘Ahlaksızlık, disiplinsizlik’. Ben de aynı Nazlıgül gibi intihar
    edecektim. Kendimi oturduğum apartmanın balkonundan atmayı düşündüm. O
    kadar umutsuzdum.
    *Bir dakika şunu baştan anlat...
    *- 2011 Haziranı. Dediler ki, “İkmal Grup Komutanlığı’nda silah sayımı
    yapılacak, M.Y. sen topla, say.” “Emredersiniz” dedim. O arada bana da
    sordular, “Silahın nerede?” “Depoda” dedim, “Onu da getir.” Getirdim.
    Sonra birlik komutanım beni çağırdı, “M.Y, seni ordudan ayırıyoruz”
    dedi. Şoke oldum. “Ne yapmışım komutanım?” dedim, “Biz de bilmiyoruz”
    dedi. “Avukatın aracılığıyla Hava Kuvvetleri genel sekreterliğine
    gerekli yazışmaları yapar, öğrenirsin.” Bu kadar! Kimseyle vedalaşamadım
    bile. ‘İlişki kesme kağıdı’nı herkese imzalatmışlar. Silahım da onlarda,
    kimliğimi alıp beni kapıya koydular.
    *Ne yaptın?
    *- Hava Kuvvetleri’ne dava açtım.
    *Peki neymiş hikâye?
    *- Bir erkek beni şikayet etmiş. Ahlaksızmışım güya. Önüme gelenle
    yatıyormuşum. Lojmana adam alıyormuşum. O yüzden. Ama şikayet eden kim,
    kimler ifade verdi, neler söylediler, bunlar yok. Her şey gizli. Askeri
    İdare Mahkemesi böyle bir şey. Kendini doğru düzgün savunamıyorsun bile.
    Dedim ki, “Yaptığım bir ahlaksızlık varsa, bunu ispat edin!” Hiçbirini
    ispatlamadılar, bana soru bile sormadılar.
    *Nasıl oluyor böyle bir şey?
    *- Oluyor işte. İspatsız, kanıtsız beni önüne gelenle yatan biri haline
    getirdiler. Bundan daha onur kırıcı ne olabilir?

    *10 YILDA DOKUZ KİŞİ*

    *Sence bütün bunların sebebi ne?
    *- Eşimle tanışmadan önce bir yüzbaşı sevgilim vardı. Birkaç ay birlikte
    olduk. Beni dövmeye başladı. Ayrılmak istedim. “Hiçbir kadın bana
    tekmeyi vuramaz. Ben istersem ayrılırım” dedi. Psikolojik problemliydi.
    Ben uzaklaşmaya çalışıyorum, o üzerime geliyor. Bir de üstümdü.
    Psikolojik ve fiziksel şiddet uyguladı. Bunu adı ‘mobbing’. “Seni orduda
    barındırmayacağım” dedi, “Seni attıracağım” dedi, “Herkesle yattı
    diyeceğim” dedi. Ben ihtimal vermedim. Ama yaptı.
    *Peki ona ne oldu?
    *- Hiçbir şey. Çünkü o erkek. İsmi bile ifşa edilmedi. Bir suç işledimse
    bunu bir kişiyle işledim değil mi? Bir erkekle. O neden ortada yok? Yok.
    İkincisi bu suçu işlediysem beni mahkemeye çıkar, yargıla ve adalete
    teslim et. Beni yargılamadan kapalı kapılar ardından onun bunun
    ifadesini alarak, üç kişinin imzasıyla ahlaksızlıkla suçlama.
    *13 yılını resmen çöpe attılar öyle mi?
    *- Evet. Dahası 82 bin TL tazminat talep ediyorlar. Hava Harp Okulu’nda
    benim için harcadıkları paraymış. Madem bir disiplinsizliğim var, önce
    ihtar ver, hapse sok çıkar. Yine adam olmuyorsam, o zaman at.
    Uyarılmamışım, disiplin cezası almamışım, kınama almamışım beni atıyorsun...
    *Ben de tam sana, ahlaksızlık gerekçesiyle ordudan atılıp intihar eden
    Nazlıgül’ü soracaktım. Onu en iyi sen anlarsın diye...
    *- Evet, okulda Nazlıgül’ün lideriydim. Benden üç-dört yaş küçüktür.
    Güzelliği bir tarafa inanamayacağın kadar hayat dolu, neşeli, cıvıl
    cıcıl kızdı. Herkesin taklidini yapar, bizi gülmekten kırar geçirirdi.
    Yaşadığı baskıları tahmin edebiliyorum.
    *İyi ama insan 4 yaşındaki çocuğunu arkada bırakıp intihar edebilir mi?
    *- Eder. Ben de edecektim.
    Sivillerin bunu anlaması mümkün değil. Asker oldum diye bu kadar
    gururlandıktan sonra, saçma sapan bir gerekçeyle ordudan atılınca,
    hayatın da çöpe atılıyor. İntihar dahil her şeyi düşünürsün. Beni
    nişanlım kurtardı. O olmasaydı, şimdi yaşamıyor olacaktım. Atıldıktan
    sonra sivil hayata alışamadım. Uyum sağlayamadım. Bir askerin sivilde
    yeni bir hayat kurması çok zor. Nazlıgül’ü de en son bir eğitimde gördüm...
    *Neler konuştunuz?
    *- Dedi ki, “Abla, kendimden rütbece kıdemsiz birini sevdim. Arkamıza
    istihbaratçılar taktılar, apar topar, alelacele evlendik. Flört etmemize
    biraz zaman tanısalardı, ikimiz de birbirimizle yapamayacağımızı
    anlayacaktık. Bedelini boşanarak ödedim. Ama dünya tatlısı bir oğlum
    var.” dedi. Çok çok yazık oldu. Nazlıgül’ü de nasıl sıkıştırdıklarını
    tahmin ediyorum. Silahını da almaları gerekirken almamışlar. Ertesi gün
    o silahı teslim etmek yerine, kendini öldürmeyi tercih etmiş. Ben
    araştırdım, son on yılda dokuz kişi böyle intihar etmiş. Çünkü artık son
    nokta geliyorsun. Seni o son noktaya getiriyorlar...
    Son düzenleme HIAMOVI; 08-12-2012, 05:33.

    "Ben Dostlarımı Ne Kalbimle Ne de Aklımla Severim.Olur ya Kalp Durur Akıl Unutur.
    Ben Dostlarımı Ruhumla Severim.O ne durur,ne de unutur"...Hz.Mevlana






    Yorum

    • HIAMOVI
      satélite de expertos
      • 22-12-2004
      • 14236

      #3
      Konu: Hava Kuvvetleri Komutanlığında neler oluyor?

      Ayşe Arman 27 kasım 2012 köşe yazısı:

      Ona asılan erkekler sorguda onu sattılar

      29 yaşındaydı.

      Çok güzeldi. Boşanmıştı.

      Bir sürü adamın ilgilendiği bir kadındı. 4 yaşında çocuğu olan, hayat
      dolu bir üst teğmendi.
      *
      "Ahlaksız”* gerekçesiyle ordudan atıldı.

      Ertesi günü canına kıydı.

      Sadece bana değil, sizlerden gelen mesajlardan ve e postalardan
      anlıyorum ki Nazlıgül üst teğmenin intiharı, herkese fena halde dokundu.

      Hepimiz biliyoruz aslında bu hikayeyi. Bu aslında bir “*Türkiye hikayesi.”

      *Kadın hikayesi.

      İkiyüzlü ahlakımızın hikayesi.

      O intihar etmedi, bal gibi onu biz öldürdük.

      Böyle yazdım Pazar günü. “*Neden bu hikayedeki erkekler kayıp*?” dedim.
      “*Neden ortada yoklar?” *dedim.

      Biri çıktı konuştu. İsmini vermiyor ama kendisine teşekkür ediyorum. O
      da Nazligül’le birlikte o gün “resen emekliliğe” sevk edildi. Atıldı
      anlayacağınız.

      Hikayeyi bir de onun ağzından dinleyelim.

      *En başından başlayalım...*
      - Başlayalım da, ne anlatılır, nasıl anlatılır bilmiyorum. Nazlıgül’le
      çok yakındık. Tahmin edemeyeceğiniz kadar. Ama hiçbir zaman sevgili
      olmadık. Bütün sorgularda, beni bunu itiraf etmeye zorladılar ama
      olmayan bir şeyi nasıl söyleyeyim. Yukarıda Allah var, eli bile elime
      değmedi. Ama birbirimize baktık mı, ne olup bittiğini anlardık. Hiç bir
      şeyini saklamazdı benden. Bütün dertlerini anlatırdı, odama gelip
      ağlardı. Kaza mı geçirdi, ilk beni arardı; benim nöbetim var, o gün
      hasta mıyım, benim yerime tutardı. Karım bile önce “Sizin aranızdaki ne
      iş?” dedi, ama o da ikna oldu, gerçekten abla-kardeş gibiydik.
      *
      Madem bu kadar iyi tanıyorsunuz, anlatın bize neler oldu? Nazlıgül 4
      yaşındaki çocuğunu arkasından bırakıp niye intihar etti?
      *- Bilsem. Siz bu kadar üzülüyorsunuz, bir de beni düşünün. Öldüğü
      günden beri her akşam rüyalarımı giriyor.
      *
      İnsan nasıl kendine o kurşunu sıkar?
      *- Onu yapabilirse bir tek kişi yapabilirdi, o da Nazlı üst teğmendi,
      kimsenin bir tarafı yemez, o kadar mertti. Bence böyle bir ithamı
      yediremedi. Kendime de kızıyorum, nasıl anlamadım. Bir gün önce, ikimizi
      de ordudan attılar. “Abla, anneni de al, bana gel” dedim, “Yok boş ver”
      dedi. Aklıma bile gelmedi canına kıyabileceği. Çıkamıyorum işin içinden.
      Bildiğim şu: Onu karalamadığım için beni de attılar. Bir sürü erkekle
      konuştular, onlar gibi ben de, “Beni ayartıyor” deseydim, muhtemelen ben
      de orduda kalacaktım. Öyle yapanlar görevde!
      *
      Siz bütün bu yaşananları nasıl değerlendiriyorsunuz? İntikam mı?
      *- Bence intikam değil. Üç senedir peşindeydiler. Ben bunun bir
      “temizlik operasyonu” olduğunu düşünüyorum. Kendi kafalarına ve ahlak
      anlayışlarına uygun olmayan insanlardan bir şekilde kurtulma operasyonu.
      Önce atmaya karar veriyorlar, sonra altını dolduruyorlar. Bir açıklama
      yapmaları da gerekmiyor. Nazlıgül Üsteğmen kendini vurmasaydı kimsenin
      ruhu bile duymayacaktı bu haksızlığı! Sizin haberinizde adı geçen M.
      Y’yi daha önce duymuş muydunuz?
      *
      Kadın olmasının, güzel olmasının, dul olmasını bedelini mi ödedi...
      *- Elbette. Aksi mümkün mü bu ülkede. Yalan konuşmasınlar bir sürü erkek
      ona zarf attı. Ama o zarf atan adamlar, serviste tanımıyormuş gibi
      davrandılar. Böyle de ikiyüzlüler. Kayseri’de kimseyle ilişkisi olmadı.
      Zaten o sorgularda, üç yıl öncesinin meselelerini deşip durdular.
      *
      Nasıl yani?
      *- Boşanmasından bu tarihe kadar özel hayatıyla ilgili hesap sordular.
      2009’da Malatya’da bir ast subayla evleniyor. Türk Silahlı Kuvvetleri
      de, bir subayla astsubayın evlenmesini kaldırabilecek yapıda değil.
      Üzerine gidiyorlar. Evlendiği kişi de Nazlıgül’e sahip çıkmıyor. Oysa o,
      ailesini bile karşısına alarak evleniyor, her türlü fedakarlığı yapıyor,
      mesleğini, geleceğini her şeyini riske atıyor ama olmuyor. Ayrılmaya
      karar veriyorlar. O arada tayinini istiyor. Kayseri’ye tayini
      gerçekleşti. İşte bizim hayatımız o zaman keşişti.
      *
      Aynı lojmanda yaşamaya başladınız...
      *- Evet. Boşanma sırasında bir yüzbaşıyla ilişkisi olduğu dedikodusu
      çıkıyor. O günden beri onun hakkında bir önyargı vardı. Genç, güzel ve
      dul diye herkes arkasından atıp, tutuyordu. Yani odasına girip
      asılıyorlar ama insan içinde onu selam bile vermiyorlar. Biz ise hep
      samimiydik.


      Rütbeniz aynı mı?
      *- Benim üstümdü. Yeri geldiğinde fırça da atardı. Kayseri’ye
      taşındığında Şubat filandı, bir yıl sonraki eylüle kadar boşanma davası
      sürdü. Ondan sonra çok rahatladı. “Bundan sonra her şey güzel olacak”
      dedi. Ama Mart gibi, eski eşini Hava Kuvvetleri’ne çağırmışlar. Ona da
      bir telefon geldi, “Senin hakkında erkeklerden bilgi alıyorlar haberin
      olsun!”
      *
      Niye çağırıyorlar, kadınla dertleri ne?
      *- Benim anladığım, kılıf hazırlıyorlar. Bir sürü erkekle görüşüyorlar.
      Onlar da korkudan, kendilerine bir şey olmasın diye kızı satıyorlar.
      *
      Niye uğraşsın koskoca Hava Kuvvetleri bir üst teğmenle?
      *- Bilemem. Ama tamamen özel hayatla ilgili sorular sordular. Son olarak
      da beni çağırdılar. Nazlıgül üst teğmenin kiminle ilişkin var? Kiminle
      yattıp kalkıyor? O otele kimle gitti?
      *
      Hangi otele?
      *- Nazlıgül onlar için kara listedeydi. Kocasından ayrılırken bir
      yüzbaşıyla ilişkisi olduğunu düşünüyorlar ve takibe alıyorlar.
      Boşandıktan sonra da İzmir’de bir seminer çıkışı, bir üst teğmenle
      geceyi birlikte geçiriyor. Bunu da öğreniyorlar. Ama kadın boşanmış bir
      kadın, bekar yani. Olsun. Onlar için bu ahlaksızlık.
      *
      Nazlıgül’ü ne zaman çağırıyorlar?
      *- Nisan gibi. Çıktığında beni aradı. Perişandı. Çok aşağılayıcı şeyler
      söylemişler. “Biriyle birlikte olurken çekilmiş kamera görüntülerin var”
      demişler. Benimle arasında ne olduğunu sormuşlar. “Kardeşim o benim”
      demiş.
      *
      Sonra sizi mi çağırdılar...
      *- Evet. 6-7 saat içeride kaldım. Beni de “Onunla da bunun da yatardı”
      gibi şeyler söylemeye zorladılar. Beklemiyorlardı ona sahip çıkmamı. Ama
      çıktım. “Bunlar doğru değil” dedim. Bir ara “Hap kullanmaya ne zaman
      başladın?” dediler. Ben de dedim ki “Bu bana bir hakarettir ben sigara
      bile kullanıyorum.” “O çıplak görüntüleri hangi siteden indirden?”
      dediler, kafa karıştırıcı sorular sorup ağzımdan laf almaya çalıştılar.
      Ne yapmaya çalıştıklarını ben de çözemedim.
      *
      Ama sonuçta bir kadın öldürdü kendi...
      *- O kadar değerliydi ki benim için. İnanamıyorum olan bitene.
      Atıldığımız gün, “Anneme söylemekte sıkıntı yok da. babama nasıl
      söyleyeceğim?” dedi. O akşam devre arkadaşlarım bizim eve geldiler,
      kaldılar, hatta silahımı aldılar. Dokuzbuçuk gibi Nazlıgül’ü aradım,
      “Şimdi avukatla konuştum. Tüm orduda böyle bir operasyon oluyormuş, 200
      kişinin daha başına gelmiş. Sorup soruşturmadan adam atıyorlarmış”
      dedim. Yarın üstte buluşmak için sözleştik. Ama kimse onun silahını almadı.
      *
      Peki o sabah...
      *- Önce ilişiğimizi kesecektik sonra birlikte avukata geçecektim. Ben
      7.5 gibi onu aradım. O da beni 8’i 9 geçe aradı. Açtım, “Abla günaydın”
      dedim, “İyi misin?” “İyiyim” dedi, sesi uykulu geliyordu, ben yeni
      uyandı zannettim, halbuki o sırada intihar ettiği tepedeymiş. “Hadi bir
      an evvel gel de bu işi bitirelim” dedim. “Tamam” dedi, “Araban var mı?”
      gelelim alalım gibinden, “Var var” dedi. 20 dakika sonra bir telefon
      geldi. Biri, “Amirim olanları duydunuz mu?” dedi, “Ya evet dün tebliğ
      ettiler” dedim. “Yok onu söylemiyorum, Nazlıgül üst teğmen canına kıydı”
      dedi. “Ne diyorsun sen!” dedim. Şok!
      *
      Size kendini neden bu kadar köşeye sıkışmış hissetti?
      *- Benim tahminime göre, o sabah, iş yerine gelemedi. İnsanların
      suçlayıcı bakışlarına dayanamam diye düşündü. Hala olup bitene
      inanamıyorum. Beynimin içinde sorular dönüp duruyor: O sabah işe
      giderken onu neden almadım? Silahını akşam almak neden aklıma gelmedi?
      Onu yalnız mı bıraktık? Güçlü görüntüsüne mi aldandık? Kafayı yemek
      üzereyim.

      "Ben Dostlarımı Ne Kalbimle Ne de Aklımla Severim.Olur ya Kalp Durur Akıl Unutur.
      Ben Dostlarımı Ruhumla Severim.O ne durur,ne de unutur"...Hz.Mevlana






      Yorum

      • HIAMOVI
        satélite de expertos
        • 22-12-2004
        • 14236

        #4
        Konu: Hava Kuvvetleri Komutanlığında neler oluyor?

        Ayşe ARMAN'ın 4 Kasım 2012 tarihli yazısı:

        Siz, ordunun hiç ‘Yanlış yaptık’ dediğine tanık oldunuz mu?

        NURETTİN Kurt’un haberiydi. Nurettin, Ankara büronun en tecrübeli
        gazetecilerinden. Bana, “Keşke bu işin peşine düşsen ve haberi daha
        detaylı işlesen...” dedi.

        Ben de Kayseri’ye gidip Nazlıgül’ün bütün ailesiyle görüştüm. Annesi veteyzeleriyle.

        İntihar ettiği o tepeye gittim.Onun o andaki ruh halini anlamaya çalıştım.Yargısız infazın Allah’ını yaşamıştı. Üç erkek karar verici,bir takım erkek askerlerin söylediklerine bakarak ordudan ihraç kararı vermişlerdi.

        Silahını teslim etmesi gereken günde, bu yaşadıklarını onuruna yediremediği için kendini vurmuştu.Bu ülkede çok sık yaşadığımız kadın hikâyelerinden biri ama daha sertiydi. Aynı şeyleri yaşayan bir örnek daha çıktı: M.Y. Onunla da
        Ankara’da görüştüm. Sonra Nazlıgül’le birlikte ordudan atılan ondan daha düşük rütbeli bir erkek askerle. Bütün açık yürekliliğiyle anlattı. Onu satmayan nadir erkeklerdendi. Satanlar orduda kalmıştı çünkü. Hepsini yayınladım.

        Ardından tahmin edemeyeceğiniz kadar çok mail ve ihbar geldi. Pek çok başka intihardan söz ediliyordu. Ve ahlaksızlık gerekçesiyle aynı şekilde ordudan uzaklaştırılan askerlerden.Geçtiğimiz hafta da sonu Genel Kurmay’dan aradılar.Nazlıgül’ü kaybetmiş olmaktan dolayı üzüntülerini dile getirdiler. Kadınlar konusundaki hassasiyetimden dolayı beni kutladılar. Ama olayı, bir de onların açısından dinlemem gerektiğini söylediler.

        “Çağırırsanız hemen gelirim” dedim.
        Hatta, “Pazartesi gelebilir miyim?” diye ekledim.
        “Yok, biz size uygun günü haber vereceğiz” dediler. O arada da, Metehan Demir’in haberi çıktı. Genel Kurmay Başkanı Necdet Özel, intihar eden üsteğmen Nazlıgül için soruşturma talimatı verdi diye.Çok çok sevindim. Bir gazeteci için duyabileceği bundan daha güzel bir haber olamazdı. Başka Nazlıgül’lerin gürültüye kurban gitmemesi için sevindirici bir
        haberdi. O heyecanla Nazlıgül’ün annesi Nevin Daştanoğlu’nu aradım, bakın o neler anlattı...

        *Nazlıgül’ün namusunun bekçisi ne ordu ne de ailesi.


        Nazlıgül’ün intiharı için Genel Kurmay Başkanı Necdet Özel soruşturmatalimatı verdi. Ne hissettiniz...
        - Ne mi hissettim? Bir ay sonra, nihayet Genel Kurmay’dan bir ses çıktıdedim. Ama iş işten geçmiş. Artık özel ekip kursan ne olur, kurmasan ne olur! Ben neredeyim biliyor musunuz? Nazlıgül’ün çalıştığı 12. Hava Üssü’nde. Aklım hep orada. Kızımın başına ne geldiyse, orada geldi. “İyi şeyler olacak, her şey güzelleşecek, daha demokrat olunacak...” filan diyorlar ama ne fayda, benim kızım gitti. Ona mı yanayım, eski kocası torunumu elimden alacak, ona mı yanayım... Siz 12. Üssü suçluyorsunuz...- Elbette. Genç bir kadın kendisini öldürdü. Oradaki komutanlar hiç mi rahatsız olmuyor? Mahiyetlerinde çalıştırdıkları bir üsteğmen öldü, intihar etti. Biraz olsun suçu kendilerinde aramalarını bekliyorum. Ne biçim insanlar bunlar! Son bir yıldır köşeye sıkıştırdılar kızımı. Kızımla uğraştılar, uğraştılar, onu itibarsızlaştılar. Bekâr diye, dul diye, güzel diye, pas vermiyor diye. Hep o bildiğimiz hikâye: “Nazlıgül niye makyaj yapıyor? Nereye gidiyor? Neden bu kadar süslenmiş!” Giydiği
        de, bir kot bir ceket. Ya ben ne diyeyim bu erkeklere! Cinsel organı gözünde olan erkeklere! Genç bir kadını ateşe attılar. Onu
        koruyamadılar. Hani Hava Harp Okulu’na girerken, “Artık biz senin aileniz” demişlerdi Nazlıgül’e. Bu mu aile? Ordu böyle mi davranıyor askerine? Resmen sattılar kızımı! Yediler, yediler sonunda da öldürdüler!Ben de Genel Kurmay’ın açıklamasından sonra, “Başka Nazlıgül’lerin başına gelmez” dersiniz diye düşünmüştüm...

        - Hayır. Müslüman ülkede dul oldun mu, güzel oldun mu, bu devam eder.
        İleri demokrasi hikâyelerine ben asla inanmıyorum.
        Sizi bugüne kadar Genel Kurmay’dan aradılar mı?
        - Ne araması... Beni hiç kimse aramadı. Ne Genel Kurmay ne 12. Hava
        Üssü. Çok acı değil mi? Evladımı kaybettim ben. Evladım da hayatını
        onlara verdi, onlara adadı. İnsan bir aramaz mı? Yok, tık yok. Belki de
        yüzleri yok. Ama gazetecileri aramayı biliyorlar.

        *O bekâr bir kadındı, bir ilişkisi de olabilir, kime ne *

        O zaman siz bu soruşturmanın sonucundan bir şey beklemiyorsunuz...
        - Tabii ki bir şey beklemiyorum. Örtbas edecekler. Bu tezgâhı kuranlar orada. İfadesi alınmış birçok erkek var. Kime, neye göre çağrılmış o erkekler? Belli değil. Kendi gelecek korkularından satmışlar kızımı sorguda. Şimdi bu ödlek adamların ifadesi tekrar alınacak öyle mi?Değişen ne olacak? Kızıma bir kez daha, “E o da ahlaksızlık yapmasaydı” mı denecek? Bana göre de onlar ahlaksız! Kızımı takip etmişler,telefonlarını dinlemişler, e-mail’lerine girmişler. Niçin? Acaba bir ilişkisi mi var diye? Benim kızım bekârdı. Bir ilişkisi de olabilir. Kime ne? İstediğiyle yatar, istediğiyle kalkar. Hesap mı vermesi gerekiyor? Onlar kendi namuslarına baksınlar. Onlarınki ne kadar temiz? Hem namus, bu mudur? Benim namus tanımım farklı. Bana göre namussuzluk, ahlaksızlık; yalan söylemektir, hırsızlıktır, ordunun gizli bilgilerini sızdırmaktır, riyakârlıktır, ikiyüzlülüktür. En azından benim kızım dürüsttü, mertti, cesurdu. Nazlıgül’ün namus bekçisi onlar değil, Nazlıgül’ün namus bekçisi ben de değilim! Kendisi. O, bekâr bir kadındı. Olmayacak mıydı onun cinsel duyguları, istekleri? Elbette olacaktı. Bu insanlar hangi yüzyılda yaşıyor? Bu kadar mı kopuklar gerçeklerden? 25 yaşında dul kalmış, sağlıklı bir kadın, kimseyle birlikte olmayacak mı? Niye peşine adam takıyorsunuz? Size ne? 70 yaşına gelmiş insanların cinsel duyguları oluyor, 28 yaşında kadının mı olmayacak? Ne kadar acımasızlar!

        *Kızım yerde çürüyor*

        Ya ordudan atılmasının yanlış bir karar olduğu ortaya çıkarsa...- Çıkmaz. Tabii ki kendilerini haklı gösterecekler. Siz, hiç ordunun
        kendini suçladığı bir şeye tanık oldunuz mu? “Yanlış yaptık” dediler mi?Bu mümkün mü? Zaten bu anlayışta insanlar olsalar, telefonlarını dinlemez, bu kadar eziyet etmezlerdi. Zarf atıp, ondan bir şey kapmaya çalışıp, elde edemeyeceğince selam bile vermemeye başlayan zavallı erkeklerden söz ediyoruz. Kızım yoruldu, yoruldu. Bu erkeklerle mücadele etmekten, usandı, bıktı. Bir insanın bu kadar da üstüne gidilmez ki? İkmal komutanıyla niye samimisin? Malzeme komutanıyla ne konuşuyorsun?
        Arkadaş, bu kız kiminle konuşacak! Bana, “Namusum dahil her şeyi kaybedebilirim, onurumu asla” dedi. Ben o zaman ne demek istediğini anlayamadım. Neden böyle bir cümle sarf ettiğini. Artık geç tabii. Kızım yerde çürüyor. Onu ahlaksızlıkla, şerefsizle suçlayanlar hayatta. Hiçbir şey bu gerçeği değiştiremez ve hiçbir şey benim kızımı geri getiremez.

        *O KURŞUN BENİ DE ÖLDÜRDÜ*

        Siz acınız nasıl hafifletiyorsunuz?
        - Böyle bir acı hafiflemez ki... Geçmez. İçinde delik olarak kalır. O kurşun sadece Nazlıgül’e değil, bana da isabet etti. Ben de öldüm. Torunum Egemen’in varlığı biraz olsun oyalıyor beni. Onun gözlerinde Nazlıgül’ü görüyorum. Onu da babası alacak, ne olacak, nasıl olacak bilmiyorum...

        "Ben Dostlarımı Ne Kalbimle Ne de Aklımla Severim.Olur ya Kalp Durur Akıl Unutur.
        Ben Dostlarımı Ruhumla Severim.O ne durur,ne de unutur"...Hz.Mevlana






        Yorum

        • HIAMOVI
          satélite de expertos
          • 22-12-2004
          • 14236

          #5
          Konu: Hava Kuvvetleri Komutanlığında neler oluyor?

          Ayşe Arman 6 aralık 2012 yazısı

          Ahlak nerede? Beynimizde mi? Belden aşağımızda mı?


          Nazlıgül’e yöneltilen suçlamalar arasında sizinle görüşüyor olması da var...

          - Evet. Sorguda, “Neden sivil öğretmenlerle görüşüyorsun?” diye bir soru yöneltilmiş. Sebebini biz de anlayabilmiş değiliz. Türk Silahlı
          Kuvvetleri için Nazlıgül’ün benimle ya da diğer öğretmen arkadaşlarımızla görüşmesinin ne gibi bir sakıncası olabilir? İnsanın
          hayatında iki meslek mutlaka vardır: Biri öğretmen, diğeri de inancına göre din adamı. Biri ölürken lazım, diğeri yaşarken. Bunları da bırakın,
          “Onlarla neden görüşüyorsun?” ne demek? Biz kadın tüccarı değiliz, esrar, eroin satıcısı değiliz. Bu ülkenin genç nesillerini eğiten
          öğretmenleriz. Üstelik, “ahlakın, insanın beyninde olduğunu” anlatarak onları yetiştiriyoruz. Ahlakı ve namusu insanın belden aşağı kısımda
          arayan zihniyetin sonucudur Nazlıgül’ün başına gelenler...

          *Siz Kayseri’de bir lisede öğretmensiniz değil mi?
          *- Evet, felsefe grubu öğretmeniyim. Çok çok yakındık Nazlıgül’le. Ben de, eşim de, diğer öğretmen arkadaşlar da. Hâlâ olup bitene inanamıyorum.

          *Nasıl tanıştınız Nazlıgül’le?
          *- Geçen sene oğlu Egemen’e çocuk doktoru arıyormuş. Tarih öğretmeni arkadaşımızla konuşurken, “Hakan Hoca’nın çevresi geniştir, ona soralım” demiş arkadaşım. Bana yönlendirdi. Gerçekten de eşimle yaşadığımız dairenin üst katında çok iyi bir çocuk doktoru var, isterse onunla görüşebileceğini söyledim, randevu aldım, öyle tanıştık. Evimize gelip gitmeye başladı. Kardeşimiz gibiydi, 9 yaş küçüktür bizden.
          *
          BEDELİNİ KIZA HAYATIYLA ÖDETTİLER*

          *Siz bu olup bitenleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
          *- Aslında bütün toplumu yargılamamız lazım. Bıkmadık mı ya! Çocuklarımız, kızlarımız böyle bir Türkiye’de mi yaşayacak? Ben artık
          erkeğin değil, insanın egemen olduğu toplum istiyorum. Bir de hem psikoloji öğretmeni olduğum için hem de Nazlıgül’ün yaşadıklarını
          bildiğim için farklı bir açıdan da bakıyorum: Psikolojide, savunma mekanizmalarının en önemlilerinden biri yansıtmadır. İnsanlar
          kendilerinde var olan eksiklikleri, hataları, başkalarına yükleyerek, oradan kendilerini sıyırmak ve temize çıkarmak isterler. Nazlıgül’le
          hayalleri, fantezileri olan bir takım adamlar, bu fantezi ve hayalleri gerçekleştirememenin verdiği ıstırapla böyle bir yansıtma psikolojisi
          uygulayarak bunun bedelini kıza hayatıyla ödettiler.

          *Bir de siz bize Nazlıgül’ü anlatın...


          *- Ben de dahil Türkiye’de “erkeğim” diye gezen milyonlarca erkekten daha erkekti! Onurluydu, mertti. Aynı zamanda temiz ve saf. Bir de
          hınzırdı, sürekli taklit, komiklik yapardı. Para hesabı yoktu, hayata yönelik çok büyük hırsları, beklentileri yoktu. Çok da iyi bir anneydi.
          Egemen’le birlikteyken, ikisine bakmaya doyamazdınız. Gerçekten çok çok yazık oldu.

          *Bir önceki konuşmamızda, “O mermiyi sıkabilecek tek insan” dediniz, ne demek istediniz...
          *- Bizim ülkemizde şöyle yanlış bir algı var, “İntihar ettiğine göre,onu suçlayanlar haklı!” Hayır, kendine sıktığı bu kurşun, Nazlıgül’e
          atılan iftiranın haklı olduğunun bir sonucu değil, kendisine yapılan haksızlığa bir isyan. Tabii ki yanlış bir davranış ama Nazlıgül aynı
          zamanda çok onurlu bir kızdı. Biz tabii çok alışık değiliz, bu topraklar her türlü rezilliği yapıp pişkin pişkin dolaşanların da toprağı, ama
          Nazlıgül öyle değildi, gururuyla, onuruyla oynanmış olmasını kabul edemedi. Ona yakıştırılan iftiraları reddetti. Bence olay budur.


          "Ben Dostlarımı Ne Kalbimle Ne de Aklımla Severim.Olur ya Kalp Durur Akıl Unutur.
          Ben Dostlarımı Ruhumla Severim.O ne durur,ne de unutur"...Hz.Mevlana






          Yorum

          • HIAMOVI
            satélite de expertos
            • 22-12-2004
            • 14236

            #6
            Konu: Hava Kuvvetleri Komutanlığında neler oluyor?

            Soruşturun


            Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel, “disiplinsizlik” ve “ahlaki durum” gerekçesiyle orduyla ilişiğinin kesildiği günün ertesi sabahı intihar eden Üsteğmen Nazlıgül Daştanoğlu için soruşturma talimatı verdi. Özel, intihara giden sürecin aydınlatılmasını istedi.



            KAYSERİ’de özel hayatına ilişkin dosyası nedeniyle ordudan atılması üzerine 7 Kasım’da intihar eden Üsteğmen Nazlıgül Daştanoğlu için bizzat Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel devreye girdi. Üsteğmen Daştanoğlu’nun ordudan atılması sonrası süreçte yaşadığı olayların detaylı olarak araştırılması ve bu üzücü intiharın neden meydana geldiğiyle ilgili Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel soruşturma talimatı verdi. İnceleme ana karargâhtan da gönderilecek özel bir ekibi de kapsayacak.


            Kaynak: Soruşturun - Hürriyet GÜNDEM

            "Ben Dostlarımı Ne Kalbimle Ne de Aklımla Severim.Olur ya Kalp Durur Akıl Unutur.
            Ben Dostlarımı Ruhumla Severim.O ne durur,ne de unutur"...Hz.Mevlana






            Yorum

            • HIAMOVI
              satélite de expertos
              • 22-12-2004
              • 14236

              #7
              Konu: Hava Kuvvetleri Komutanlığında neler oluyor? Ahlak bekçisi özel ekip mi var?

              CHP'li Aksünger: Hava Kuvvetleri’nde ‘ahlak bekçisi’ özel bir ekip mi kuruldu






              TSK’da, intihar eden Nazlıgül üsteğmen gibi 'ahlaksızlık' gerekçesiyle 200 subay ve astsubay mı sorgulandı?

              T24
              Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’in özel soruşturma talimatı verdiği üsteğmen Nazlıgül Daştanoğlu’nun intiharına giden süreci araştıran CHP İzmir Milletvekili Erdal Aksünger, “Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nda adeta ahlak bekçiliğine soyunarak, kendi yaşam tarzlarına uymayanları ordudan temizlemek, bu tür işlemleri takip etmek için özel bir ekibin kurulduğu, yaklaşık 200 subay ve astsubayın bu şekilde sorgulandığı iddia ediliyor” dedi.
              Aksünger, hakkındaki ‘ahlaksızlık’ suçlamasından sonra TSK ile ilişiği kesilen, 27 yaşında intihar eden Hava Kuvvetleri Komutanlığı Komutanlığı’nda üsteğmen rütbesindeki Nazlıgül Daştanoğlu’nun, durumunu TBMM gündemine taşıdı. Başbakan Tayyip Erdoğan’a konuyla ilgili bir dizi soru yönlendirdi.

              ‘Aile yargıya başvurursa yanlarında olurum’


              Daştanoğlu’nun acı ailesiyle konuşan ve intihara kadar olan sürecin nasıl örüldüğünü ayrıntılarıyla öğrenen CHP’li Aksünger, T24’e, “Aile, yargıya başvurmak isterse her türlü destekle yanlarında olurum” dedi. Başbakan’ın yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı’na verilen soru önergesi ve gerekçesi şöyle:

              Disiplinsizlik ve ahlaksızlık suçlaması


              06 Kasım 2012 tarihinde disiplinsizlik ve ahlaksızlık suçlamasıyla Hava Kuvvetleri Komutanlığından atılan Üsteğmen Nazlıgül Daştanoğlu, 07 Kasım 2012 tarihinde silahını teslim etmeye giderken intihar etmiştir. 31.08.2009 tarihinde boşanmak için mahkemeye başvurmuş, 05.10.2010 tarihinde karar verilen duruşması devam ederken eski eşiyle aynı yerde çalışması nedeniyle kendisinin Adana’yı istemesine rağmen, Kayseri’ye tayini çıkmıştır.

              Hava Kuvvetleri özel hayatın gizliliğini ihlal etti


              2012 Mart ayından itibaren Hava Kuvvetleri Komutanlığının, hakkında soruşturma başlattığı, soruşturmada özel hayatın gizliliğini ihlal eden yöntemlerle aykırı sorular sorularak psikolojik baskı uygulandığı, öyle ki geçmiş yıllara dönük olarak diğer kişilere attığı telefon mesajlarının içeriğinin neler olduğu, aynı lojmanda oturduğu komşusu olan başka bir subayla ilişkisi olup olmadığının sorulduğu, yapılan soruşturma neticesinde ordudan atıldığı, yaşadığı bu durumu kabullenemediği için Üsteğmen Nazlıgül Daştanoğlu’nun hayatına son verdiği, ayrıca orduda yaklaşık 200 kadar subay hakkında da benzer şekillerde soruşturmalar açıldığı basında ve kamuoyunda yer almıştır.

              Soruşturma hangi gerekçelerle yapıldı?


              Soruşturma hangi tarihlerde, hangi gerekçelerle yapılmıştır? Soruşturmayı gerçekleştiren heyette kimler vardır? Soruşturmada kaç kişi dinlenmiştir? Dinlenen kişiler kimlerdir? Bu kişilere hangi sorular sorulmuştur?

              ‘Niye sivillerle görüşüyorsun’ sorgusu


              Hayatını kaybeden Üsteğmen Nazlıgül Daştanoğlu’na hangi sorular sorulmuştur? Sorgulamada tutanak ve benzeri kayıt tutulmuş mudur? Sorulan sorular arsında “Eşinden ne zaman, neden boşandın, hangi otellerde yattın, diğer dinlenen kişiler seni sattı, sen neden onları koruyorsun, Milli Güvenlik Dersine girdiğin okulda ders çıkışı neden sivil kişilerle görüşüyorsun” şeklinde sorulan sorular var mıdır?

              İfadeler baskı altında mı alındı?


              Diğer dinlenen kişilere bu olayla ilgili olarak aksi yönde ifade verirlerse ordudan atılacakları şeklinde baskı yapılmış mıdır? Yapıldı ise nedeni nedir? Bu kişilerin ifade tutanakları mevcut mudur?

              Telefon görüşmeleri, kalıtları nasıl elde edildi


              Soruşturma sırasında sorulduğu iddia edilen telefon görüşmeleri kayıtları nereden ve nasıl temin edilmiştir? Hangi tarihler arasında ve kimler tarafından, dinleme ve takip yapılmıştır? Yapılan dinleme ve kayıtlardan Üsteğmen Nazlıgül Daştanoğlu haberdar edilmiş midir? Bu kayıtlar yasal mıdır? Yasal değilse bu dinlemeleri yapanlar hakkında herhangi işlemleri yapacaksınız?

              Eşinden boşananlara yönelik suçlama


              Orduda eşinden boşanmış, ya da benzer şekilde yaşadığı olaylar nedeniyle soruşturma geçiren, halen soruşturması devam eden kaç subay ve astsubay vardır? Bunların arasında ordudan ilişiği kesilen var mıdır? Varsa bu kişilerin görevleri ve kendilerine isnat edilen suçlama nedir?

              ‘Ahlak bekçiliğine soyunmuş’ özel bir eki mi kuruldu?


              Hava Kuvvetleri Komutanlığında Üsteğmen olarak görev yapan bir subayın, kişilik hakları ihlal edilerek sorguya tabi tutulması, bu sorguyu yapanların adeta ahlak bekçiliği görevine soyunarak, kendi yaşam tarzlarına uymayanları ordudan temizlemek gibi bir görevi yerine getirmek istedikleri, ordunun içinde bu tür işlemleri takip etmek için özel bir ekibin kurulduğu doğru mudur? Doğru ise bu ekipte kimler vardır? Görevleri nelerdir? Bu yetkiyi hangi makam adına kullanmaktadırlar?

              Nazlıgül’ün silahı neden alınmadı?



              Orduyla ilişkisi kesilen bir subayın silahını geri teslim etme süreci nasıldır? 06 Kasım 2012 tarihinde ilişiğinin kesildiğinin bildirilmesine rağmen Üsteğmen Nazlıgül Daştanoğlu’ nun silahı neden teslim alınmamıştır? Bu bir ihmal midir? İhmal ise bu ihmali gerçekleştiren görevliler hakkında hangi işlemleri yapacaksınız?

              Vicdanları sızlamıyor mu?


              Hakkında, gerçekliği kabul edilmediği iddia olunan ifade ve iftiralarla hakkında soruşturma açılan, kişilik haklarının gizliliği ihlal edilerek yasadışı olarak dinlenen ve takip edilen, hatta kendisi hakkında gerçek dışı ifade vermediği için en yakın arkadaşının ordudan atıldığını bilen, yaşatılan baskılar nedeniyle, intihar eden, 29 yaşında 4,5 yaşında bir çocuk annesi olan Üsteğmen Nazlıgül Daştanoğlu’na vicdanınızı sızlatıyor mu?

              kaynak:CHP'li Aksünger: Hava Kuvvetleri

              "Ben Dostlarımı Ne Kalbimle Ne de Aklımla Severim.Olur ya Kalp Durur Akıl Unutur.
              Ben Dostlarımı Ruhumla Severim.O ne durur,ne de unutur"...Hz.Mevlana






              Yorum

              • HIAMOVI
                satélite de expertos
                • 22-12-2004
                • 14236

                #8
                Konu: Hava Kuvvetleri Komutanlığında neler oluyor? Ahlak bekçisi özel ekip mi var?

                Sözleşmeliye umut ışığı!


                CHP'li Umut Oran sözleşmeli subayların durumuna ilişkin soru önergesi verdi, 20 MHP milletvekili ise intiharlarlarla ilgili araştırma önergesi sundu


                Manisa'nın Gördes İlçe Jandarma Komutanı Kıdemli Üsteğmen Murat Aylıkçı'nın 4 gün önce eşi ve oğlunun gözü önünde intihar girişiminde bulunmasının ardından sadece Yeni Asır'ın gündeme getirdiği ordudaki "sözleşmeli" subayların durumu incelemeye alındı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran ilk kez sözleşmeli subayların durumuna ilişkin soru önergesi verdi, 20 MHP milletvekili ise intiharlarlarla ilgili araştırma önergesi sundu. Sözleşmeli personelin sorunlarını gündeme getiren internet siteleri de, Yeni Asır'ın haberlerini kaynak gösterdi.

                5 önemli soru
                CHP İstanbul Milletvekili Oran, Yeni Asır'ın gündeme getirdiği habere işaret ederek Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz'ın yanıtlanması için 5 soru yöneltti. Oran, özetle şu soruları gündeme getirdi:
                - Sözleşmeli subay ve astsubaylardan çeşitli nedenlerle sözleşmesi yenilenmeyenlere iş imkanı sağlanmakta mıdır? Orduya yıllarını vermiş bu insanların işsiz olması hakkaniyet duygusu ve devlete olan güveni sarsmaz mı?
                - Yönetmeliğe göre, sözleşmeli subay ve astsubayların birlikleri dışında trafik kazası geçirmesi ve tedavisinin 90 değil de örneğin 100 günde tamamlanması durumunda nasıl bir uygulama yapıyorsunuz?
                - Sözleşmeli subaylardan rahatsızlıkları dolayısıyla "görevini yapamaz" kararlı heyet raporu alanlardan kaçı sınıf değiştirmiş, kaçının sözleşmesi feshedilmiştir? Bu durumda olanların kuvvet komutanlıklarına göre dağılımı nedir?
                - Kamudaki tüm sözleşmeli personelin kadroya alınmasına yönelik çalışmalar TSK'da istihdam edilen sözleşmeli subay ve astsubayları da kapsayacak mı?
                - 2002'den bu yana yıllar ve kuvvet komutanlıkları itibariyle TSK ile ilişiği kesilen, intihar eden kaç subay-astsubay vardır?

                MHP'den araştırma

                Üsteğmen Aylıkçı'nın intihar girişimi, kendisi gibi Türk Silahlı Kuvvetleri'nde (TSK) sözleşmeli personel olarak çalışan 2. dönem arkadaşlarından ikisinin de yakın zamanda canına kıymış olması, "sözleşmeli subayların" bu sorununa yönelik çalışmalar arttı. Yeni Asır'ın haberi üzerine, CHP'li Umut Oran'ın ardından MHP'liler de harekete geçti. AK Parti İzmir Milletvekili ve İnsan Hakları Komisyonu Üyesi Hamza Dağ, er ve erbaşlarla rütbeli personelden işkence ve kötü muameleye maruz kalanların sorunlarıyla ilgili çalışmayı sürdürdüklerini belirtirken, bir atak da MHP'den geldi.

                Nedenler belirlensin
                Asker intiharları ile ilgili ilk imzayı Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan verdi. MHP Grubu'ndan 20 Milletvekili imzalı araştırma önergesi verdi. Önergede şu görüşlere yer verildi:
                "Son dönemde yaşanılan asker intiharları ülkemizin gündeminden düşmemektedir. Rakamlara baktığımızda son 10 yılda terörle mücadelede 818 asker hayatını kaybetmiş, aynı süre içinde kışlada 934 askerimiz intihar etmiştir. İntihar sayısı şehit sayısını geçmiştir. Bu nedenle askerlerin psikolojisini bozarak onları intihar etme noktasına getiren sebeplerinin neler olduğunun araştırılması ve bundan sonra yaşanacak intiharların önlenmesi için yapılması gerekenler bilinmesi için 98. ve TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105. maddesi uyarınca araştırma açılmasını saygılarımla arz ve talep ederiz."


                Kaynak:
                SözleÅŸmeliye umut ıÅŸıÄŸı! Türkiye’nin en büyük bölgesel internet gazetesi

                "Ben Dostlarımı Ne Kalbimle Ne de Aklımla Severim.Olur ya Kalp Durur Akıl Unutur.
                Ben Dostlarımı Ruhumla Severim.O ne durur,ne de unutur"...Hz.Mevlana






                Yorum

                • HIAMOVI
                  satélite de expertos
                  • 22-12-2004
                  • 14236

                  #9
                  Konu: Hava Kuvvetleri Komutanlığında neler oluyor? Ahlak bekçisi özel ekip mi var?

                  Son günlerde sıklık gösteren Astsubay intiharları yürekleri yakmaya devam etmektedir.




                  07 Aralık 2012 tarihinde Erzurum Hava radar Komutanlığında görevli Hv.Mu.Astsb.Bşçvş.(1998 - 68) Serdar KISABACAK beylik tabancasıyla yaşamına son verdi.

                  "Ben Dostlarımı Ne Kalbimle Ne de Aklımla Severim.Olur ya Kalp Durur Akıl Unutur.
                  Ben Dostlarımı Ruhumla Severim.O ne durur,ne de unutur"...Hz.Mevlana






                  Yorum

                  • HIAMOVI
                    satélite de expertos
                    • 22-12-2004
                    • 14236

                    #10
                    Konu: Hava Kuvvetleri Komutanlığında neler oluyor? Ahlak bekçisi özel ekip mi var?

                    Adalet Bk dan Sonra Hava Kuvvetlerinde Ahlak Bekçiliği Bir İntihara Sebep Oldu






                    Daha önce Adalet Bakanlığı yapmış, halen ise Bakanlık görevinde olmayan bir kişinin döneminde özellikle çok sayıda kadın hakim ve savcı hakkında ahlak zabıtalığı görevi yürütülmüş, soruşturmalar açılmıştı. Açılan soruşturmalarda kişilerin meslek arkadaşları, bilinen diğer arkadaşlarının ifadeleri alınmış, utanmadan bazı kişilere hakim veya savcı ile yatmış olup olmadıkları soruldu. Yine bu utanmaz kişiler, internetten hiç anlamadıkları için, kişilerin facebook sayfalarında, facebook un reklamlarını kendilerine ait bilgiler zannetmiş, ona göre işlem yapmaya çalışmışlardı. Şimdi de aşağıdaki haberden anladığımız kadarıyla Hava Kuvvetlerinde de benzer olaylar olmuş. Bu gelişme bir subayın intiharına sebep olmuş. Utanmazların sebep olduğu olaya dair habere aşağıda yer verilmiştir. "Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nda, intihar eden kadın üsteğmenin ölümü Meclis gündemine taşındı. Üsteğmenin hakkındaki soruşturma nedeniyle intihar ettiği belirtilirken, soruşturmadaki sorular, Hava Kuvvetleri’nde dinci mahalle baskısına rahmet okutan, töre baskını türü bir baskının uygulandığını gösteriyor. CHP İzmir Milletvekili Erdal Aksgünger Meclis Başkanlığı’na, Üsteğmen Nazlıgül Daştanoğlu’nun intiharına ilişkin olarak bir soru önergesi verdi. Sorularının Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından yazılı yanıtlanmasını isteyen Aksünger, Daştanoğlu’nun 6 Kasım 2012 tarihinde disiplinsizlik ve ahlaksızlık suçlamasıyla Hava Kuvvetleri Komutanlığından atıldığını anımsattı. Daştanoğlu’nun, İzmir’de, 7 Kasım 2012 tarihinde silahını teslim etmeye giderken intihar ettiğini belirten Aksünger, Daştanoğlu’nun 31.08.2009 tarihinde boşanmak için mahkemeye başvurmuş, 5.10.2010 tarihinde karar verilen duruşması devam ederken eski eşiyle aynı yerde çalışması nedeniyle kendisinin Adana’yı istemesine rağmen, Kayseri’ye tayinin çıkartıldığını söyledi. Aksünger, şöyle dedi: “2012 Mart ayından itibaren Hava Kuvvetleri Komutanlığının, hakkında soruşturma başlattığı, soruşturmada özel hayatın gizliliğini ihlal eden yöntemlerle aykırı sorular sorularak psikolojik baskı uygulandığı, öyle ki geçmiş yıllara dönük olarak diğer kişilere attığı telefon mesajlarının içeriğinin neler olduğu, aynı lojmanda oturduğu komşusu olan başka bir subayla ilişkisi olup olmadığının sorulduğu, yapılan soruşturma neticesinde ordudan atıldığı, yaşadığı bu durumu kabullenemediği için Üsteğmen Nazlıgül Daştanoğlu’nun hayatına son verdiği, ayrıca orduda yaklaşık 200 kadar subay hakkında da benzer şekillerde soruşturmalar açıldığı basında ve kamuoyunda yer almıştır.” BİR SORUŞTURMA DEHŞETİ Aksünger, ardından Erdoğan’dan şu soruları yanıtlamasını istedi:


                    1- Soruşturma hangi tarihlerde, hangi gerekçelerle yapılmıştır? Soruşturmayı gerçekleştiren heyette kimler vardır? Soruşturmada kaç kişi dinlenmiştir? Dinlenen kişiler kimlerdir? Bu kişilere hangi sorular sorulmuştur?

                    2- Hayatını kaybeden Üsteğmen Nazlıgül Daştanoğlu’na hangi sorular sorulmuştur? Sorgulamada tutanak ve benzeri kayıt tutulmuş mudur? Sorulan sorular arsında ‘Eşinden ne zaman, neden boşandın, hangi otellerde yattın, diğer dinlenen kişiler seni sattı, sen neden onları koruyorsun, Milli Güvenlik Dersine girdiğin okulda ders çıkışı neden sivil kişilerle görüşüyorsun’ şeklinde sorulan sorular var mıdır?



                    3- Diğer dinlenen kişilere bu olayla ilgili olarak aksi yönde ifade verirlerse ordudan atılacakları şeklinde baskı yapılmış mıdır? Yapıldı ise nedeni nedir? Bu kişilerin ifade tutanakları mevcut mudur?



                    4- Soruşturma sırasında sorulduğu iddia edilen telefon görüşmeleri kayıtları nereden ve nasıl temin edilmiştir? Hangi tarihler arasında ve kimler tarafından, dinleme ve takip yapılmıştır? Yapılan dinleme ve kayıtlardan Üsteğmen Nazlıgül Daştanoğlu haberdar edilmiş midir? Bu kayıtlar yasal mıdır? Yasal değilse bu dinlemeleri yapanlar hakkında herhangi işlemleri yapacaksınız?



                    5- Orduda eşinden boşanmış, yada benzer şekilde yaşadığı olaylar nedeniyle soruşturma geçiren, halen soruşturması devam eden kaç subay ve astsubay vardır? Bunların arasında ordudan ilişiği kesilen var mıdır? Varsa bu kişilerin görevleri ve kendilerine isnat edilen suçlama nedir?


                    6- Hava Kuvvetleri Komutanlığında Üsteğmen olarak görev yapan bir subayın, kişilik hakları ihlal edilerek sorguya tabi tutulması, bu sorguyu yapanların adeta ahlak bekçiliği görevine soyunarak, kendi yaşam tarzlarına uymayanları ordudan temizlemek gibi bir görevi yerine getirmek istedikleri, ordunun içinde bu tür işlemleri takip etmek için özel bir ekibin kurulduğu doğru mudur? Doğru ise bu ekipte kimler vardır? Görevleri nelerdir? Bu yetkiyi hangi makam adına kullanmaktadırlar?



                    7- Orduyla ilişkisi kesilen bir subayın silahını geri teslim etme süreci nasıldır?06 Kasım 2012 tarihinde ilişiğinin kesildiğinin bildirilmesine rağmen Üsteğmen Nazlıgül Daştanoğlu’ nun silahı neden teslim alınmamıştır? Bu bir ihmal midir? İhmal ise bu ihmali gerçekleştiren görevliler hakkında hangi işlemleri yapacak sınız?



                    8-Hakkında, gerçekliği kabul edilmediği iddia olunan ifade ve iftiralarla hakkında soruşturma açılan, kişilik haklarının gizliliği ihlal edilerek yasadışı olarak dinlenen ve takip edilen, hatta kendisi hakkında gerçek dışı ifade vermediği için en yakın arkadaşının ordudan atıldığını bilen, yaşatılan baskılar nedeniyle, intihar eden, 29 yaşında 4,5 yaşında bir çocuk annesi olan Üsteğmen Nazlıgül Daştanoğlu’na yaşatılanlar, vicdanınızı sızlatıyor mu?”


                    kaynak:kamuhaber.net

                    http://gazetecileronline.com/newsdetails/8486-/GazetecilerOnline/hava-kuvvetleri39nde-kadin-subaya-dehset-bir-tore-"

                    "Ben Dostlarımı Ne Kalbimle Ne de Aklımla Severim.Olur ya Kalp Durur Akıl Unutur.
                    Ben Dostlarımı Ruhumla Severim.O ne durur,ne de unutur"...Hz.Mevlana






                    Yorum

                    • HIAMOVI
                      satélite de expertos
                      • 22-12-2004
                      • 14236

                      #11
                      Konu: Hava Kuvvetleri Komutanlığında neler oluyor? Ahlak bekçisi özel ekip mi var?

                      CHP asker intiharları için meclis araştırması istedi

                      CHP, Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesindeki asker intiharlarıyla ilgili Meclis araştırması açılmasını istedi.

                      CHP İzmir Milletvekili Erdal Aksünger ve arkadaşları tarafından TBMM Başkanlığı’na sunulan araştırma önergesinin gerekçesinde, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’nda son 10 yılda terörle mücadelede 818 şehit verildiği, 934 askerin intihar ettiği ve 6 bin kişinin akıl sağlığını yitirdiğinin açıklandığı anımsatıldı.

                      TSK içinde 2012 yılında 43 intihar vakası yaşandığı anlatılan gerekçede, son dönemde özellikle subay ve astsubaylara karşı ahlaki soruşturmaların açıldığı, soruşturmalarda insan ve kişilik haklarına aykırı sorulan yöneltildiği, kişilerin yasalara aykırı izlenip dinlendiği, telefon mesajlarının takip edildiği, delil ve belge olmadan soruşturulan kişiler hakkında karar verildiği, halen 200’ün üzerinde subay ve astsubayın soruşturulduğu yönünde haberler bulunduğu ifade edildi.

                      Soruşturmalar,mobbing ya da sosyal ve psikolojik nedenlerle yaşandığı iddia edilen intihar olaylarının tek tek incelenmesi gerektiğine değinilen gerekçede, intihar eden asker ve subaylardan sorumlu kişilerin ve soruşturma komisyonlarının ihmali olup olmadığının tespit edilmesi gerektiği belirtildi. Gerekçede, TSK, üniversiteler ve ilgili sivil toplum kuruluşlarının bir araya getirilerek, alınacak önlemler konusunda katkısının sağlanması gerektiği vurgulandı.


                      kaynak:

                      Milliyet - CHP asker intiharları için meclis araştırması istedi

                      "Ben Dostlarımı Ne Kalbimle Ne de Aklımla Severim.Olur ya Kalp Durur Akıl Unutur.
                      Ben Dostlarımı Ruhumla Severim.O ne durur,ne de unutur"...Hz.Mevlana






                      Yorum

                      • HIAMOVI
                        satélite de expertos
                        • 22-12-2004
                        • 14236

                        #12
                        Konu: Hava Kuvvetleri Komutanlığında neler oluyor? Ahlak bekçisi özel ekip mi var?

                        Astsubay aşkı için üstlerinden baskı gördü


                        Üsteğmen Nazlıgül Daştanoğlu neden intihar etti?


                        kaynak:habertürk

                        Türk Silahlı Kuvvetleri'nde son 10 yılda yaşanan intihar girişimlerinin nedenleri tartışılırken, 7 Kasım tarihinde Üsteğmen Nazlıgül Daştanoğlu'nun intiharı Genelkurmay Başkanlığı'nı da harekete geçirdi ve konuyla ilgili soruşturma başlatıldı.


                        Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği (TEMAD)'ın Genel Başkanı Ahmet Keser, Üsteğmen Daştanoğlu'nun bir astsubaya aşık olması yüzünden üstlerinden baskı gördüğünü, bu durumun intiharı tetiklediğini ileri sürdü. Kayseri'de 12. Hava Ana Ulaştırma Üs Komutanlığı'nda görev yaparken ordudan ihraç edilen 29 yaşındaki bir çocuk annesi Üsteğmen Nazlıgül Daştanoğlu, 7 Kasım tarihinde beylik tabancasıyla intihar etmişti. Bu intiharın kamuoyuna yansımasının ardından son 10 yılda yaşanan intihar olaylarının şehit sayısından fazla olduğu gerçeği ortaya çıktı. Bunun üzerine Genelkurmay Başkanlığı yaptığı açıklamada teröristle mücadeledeki şehit sayısı ile intihar eden personel arasında yapılan mukayeselerin son derece üzücü olduğunu vurgulamıştı. Bu kapsamda TSK'daki intihar olaylarını değerlendiren TEMAD Başkanı Ahmet Keser, Genelkurmay'ın ABD ile Türk ordusunu kıyaslamasının yanlış olduğunu söyledi. Keser, "Son bir haftada iki tane astsubay intihar etti. Bunlar profesyonel astsubaylar. TSK'nın son 10 yılda verdiği şehit oranının üzerinde intihar var. Son 10 yılda 938 tane intihar var. Oysa şehit sayımız 818. Genelkurmay açıklamasında böyle bir yakıştırmanın üzücü olduğunu vurguluyor ve 'ABD'de bu oran daha yüksek diyor'. Zaten ABD'de ve İskandinav ülkelerinde sivil yurttaşların intihar oranı da Türkiye ortalaması üzerinde. Amerikan ordusuyla bizi kıyaslamak bir defa yanlış. Kaldı ki intihar biz de inanç bağlamında da farklı değerlendiriliyor. Burada intihar eden kişilerin rütbelerini kategorize etmek lazım."


                        'NAZLIGÜL ÜSTEÐMEN'İN ORDUDAN ATILMASI İNTİHARI TETİKLEDİ'


                        Üsteğmen Nazlıgül Daştanoğlu'nu intihara götüren sürecin iyi analiz edilmesi gerektiğini söyleyen Ahmet Keser, Daştanoğlu'nun bir astsubaya aşık olması yüzünden üstlerinden baskı gördüğünü dile getirdi. Keser, "Üsteğmen Nazlıgül, bir astsubaya aşık oluyor. Astsubay'da ona aşık oluyor. Nazlıgül'ün sevdiği adam düşük rütbeli bir asker. Kast sistemindeki ayrı zümreleri temsil ediyorlar. Bunlar normal şartlarda bir araya gelmez ama aşk bir araya getirmiş. Korkunç şekilde baskı var. Neden? Çünkü astsubay, eşini subayların bulunduğu bölüme nasıl götürecek? Nasıl kabullendirecek? Ciddi bir çevre baskısı oluşuyor. Aile içi huzursuzluk oluyor ve ayrılıyorlar. Fakat aşk hala devam ettiği için her türlü tepkiye rağmen tekrar birleşiyorlar. Çevresel baskılar daha fazla artıyor. Nazlıgül'ü TSK'dan atmaya kadar gidiyor. En sonunda atıyorlar. Zaten 'Sen bu ilişkiyi devam ettirirsen atılacaksın' mesajı, sözlü de yazılı da verilmiştir. Çağırılıp uyarılmıştır. Bir sürpriz olarak atılmıyor, atılacağını zaten biliyor. Atılma gerekçesi de bunun dışındaki her şey gösteriliyor. Atılan kişi şu an yaşamıyor yargıya da gidemeyecek. Atılması intiharı tetikledi. Bu kast sistemini TSK'nın ortadan kaldırması lazım. Nazlıgül Üsteğmen'in sorunu değil, bu ordunun sorunu." ifadelerini kullandı.


                        'ORDUYA OLAN BAÐ YÜREKTEN MİDEYE İNDİ'


                        Orduya yürekten bağlı olan insanların bugün orduyla bağının yürekten mideye indirdiğini söyleyen Ahmet Keser, orduda aidiyet duygusu olmadığı için intiharların çok olduğunu belirtti. Ahmet Keser şu ifadeleri kullandı: "Aidiyet duygusu yoksa intihar çoktur. İnsan kendisini oraya ait hissetmiyorsa intihar vakası olur ve olacaktır da. Biz bu orduya yürekten bağlı olarak girdik. On binlerce insanın içinden seçilerek girdik. Bu orduya yürekten bağlı olan insanlar, bugün bu orduyla bağını yürekten mideye indirmeye başladı. Bu çok ciddi bir ekonomik sorundur. Sizin ordunuz ile bağınız yürekten mideye inmiş ise bu ülke de ciddi bir güvenlik sorunu var demektir. Çünkü mideye indiği vakit değerler kalmaz."


                        Kaynak : 'Astsubay aÅŸkı için üstlerinden baskı gördü'-HABERTÃœRK

                        "Ben Dostlarımı Ne Kalbimle Ne de Aklımla Severim.Olur ya Kalp Durur Akıl Unutur.
                        Ben Dostlarımı Ruhumla Severim.O ne durur,ne de unutur"...Hz.Mevlana






                        Yorum

                        • HIAMOVI
                          satélite de expertos
                          • 22-12-2004
                          • 14236

                          #13
                          Konu: Hava Kuvvetleri Komutanlığında neler oluyor? Ahlak bekçisi özel ekip mi var?

                          Astsubay’ın intihar sebebi, Sözleşme mi?

                          2000′li yılların başında yoğun olarak, subay ve astsubaylık için sivil kaynaktan da personel alımına geçen TSK’da gelinen noktada bir çok sorun birikti.
                          Çelik Çelikyaman’ın haberi
                          Son olarak “Daha önce görev yaptığı Doğu’da hakkında 12 soruşturma açılan” Manisa’nın Gördes İlçe Jandarma Komutanı Kıdemli Üsteğmen Murat Aylıkçı’nın İNTİHAR ETMESİ akıllara, “Acaba nedeni sözleşme gerginliği mi?” sorusunu da getirdi. ASKERHABER’in Aylıkçı’nın yakın çevresinde aldığı bilgiye göre üsteğmen, hakkında açılan soruşturmalar nedeniyle sözleşmesinin uzatılmama olasılığından dolayı sıkıntılı günler yaşıyordu.
                          SÖZLEŞME ZAMANI NİSAN’DAYDI
                          2004′de TSK’ya katılan Kıdemli Üsteğmen Aylıkçı’nın bu soruşturmalar nedeniyle eşiyle de sık sık tartıştığı öğrenildi. 2013 Nisan ayında sözleşme süresi bitecek olan Aylıkçı’nın “bir takvim yılı içerisinde 30 günden fazla hapis cezası alması” durumunda ordu ile ilişiğinin kesileceği belirtilirken, üsteğmenin, bu nedenle yaşadığı gerginliği kaldıramadığı ve “canına kıydığı” ifade ediliyor. Manisa İl Jandarma Alay Komutanlığı yetkililerine göre ise “Üsteğmen Aylıkçı çok iyi bir asker ve kadroluya geçmesine kesin gözüyle” bakılıyordu.
                          SİCİL VERDİÐİNDEN SİCİL ALMAK
                          Genelkurmay Başkanlığı, yayınladığı personel sayısı duyurularında sözleşmeli subay ve astsubayları genel listeye eklediği için tam sayıları bilinmiyor fakat halen 8 bine yakın sözleşmeli subay ve astsubayın görev yaptığı tahmin ediliyor. Sözleşmeli subaylar en fazla yüzbaşı rütbesine kadar yükselebiliyor ve yaş hadleri olan 46′ya kadar aynı rütbede kalıyorlar. Sözleşmeleri 3 yıldan az, 9 yıldan çok olmamak şartıyla yenilenen subaylar yıpranma payı ile birlikte 21 yılı tamamlayabilirlerse emekli ediliyorlar.
                          56 yaşına kadar müadilleri ile aynı emekli maaşını alan sözleşmeliler, ardından SGK’ya geçiş yapıyorlar. Kadrolu subaylar ile aynı yetkilere sahip olan sözleşmeli subaylar en fazla bölük komutanlığına yükselebiliyorlar. Bu da bir süre sonra garip bir durumu ortaya çıkarıyor. Sözleşmeli subayın komutanlığını yaptığı bölükte takım komutanı olan kadrolu bir subay, rütbeler ilerledikçe sözleşmeli subaydan yükseğe çıkıyor. Böylece “sicil veren” bir süre sonra aynı isimden “sicil alan” durumuna gelebiliyor. Her ne kadar kuvvet komutanlıkları “bu denk gelmeyi” engellemeye çalışsa da zaman zaman yaşanan huzursuzlukların önüne geçilemiyor. Bu durum, en fazla üsçavuşluğa kadar yükselebilen ve 46 yaşına kadar aynı rütbede bekleyen, astsubaylar için de geçerli.
                          KADROLUYA GEÇİŞLER ÇOK ZOR
                          Kıtada yetişen ve 1, 2 yıl sonra “askerliği öğrenen” sözleşmeli personelin kadroya geçebilmesi için “kurmaylıktan daha zor” olarak nitelendirilen sınavda başarılı olabilmesi gerekiyor. Her yıl yapılan geçiş sınavlarında en fazla 5′er kişilik kontenjan veriliyor ve yüzbaşılık ile üstçavuşluktan sonrası için önleri açılabiliyor.
                          MESLEKİ GÜVENCE İSTİYORLAR
                          Sözleşmeli subay ve astsubaylar, mesleki güvence talebinde bulunurken ilginç bir örnek veriyorlar. Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na 2003′te alınan sözleşmeli subaylara “9 yıllık” sözleşme imzalatılıyor ve içinde bulunduğumuz sene hepsiyle ilişik kesiliyor. 9 yıl boyunca askerlik ile özdeşleşen bu isimler, “sudan çıkmış balığa” dönüyorlar. Aynı zamanda sözleşmeli subay ve astsubayların yüksek lisans kıdem ve sınıf değiştirme hakkı da bulunmuyor. Mesai saatleri içinde veya dışında görevlerini icra ederken bir saldırıya, kazaya uğrayan veya bir meslek hastalığına yakalananlar hariç olmak üzere, sözleşme tarihinden itibaren bir takvim yılı içinde aldıkları hava değişimi süreleri toplamı üç ayı geçenlerin de TSK ile ilişiği kesiliyor.


                          Read more: Murat Aylıkçı'nın intihar sebebi, Sözleşme mi? | Medyanın Günlüğü

                          "Ben Dostlarımı Ne Kalbimle Ne de Aklımla Severim.Olur ya Kalp Durur Akıl Unutur.
                          Ben Dostlarımı Ruhumla Severim.O ne durur,ne de unutur"...Hz.Mevlana






                          Yorum

                          • HIAMOVI
                            satélite de expertos
                            • 22-12-2004
                            • 14236

                            #14
                            Konu: Hava Kuvvetleri Komutanlığında neler oluyor? Ahlak bekçisi özel ekip mi var?

                            Bu kızla yatan erkekler nerede? Onları istiyorum!


                            Şikâyet edeni istiyorum! Mobbing yapanı istiyorum!

                            HEPİMİZİN içini parçalayan bir haberdi. “Allah kahretsin!” dedirten.Bir Türkiye gerçeğiydi. İkiyüzlülüktü. Kadına yönelik apaçık birhaksızlıktı, ayrımcılıktı. “Disiplinsizlik” gerekçesiyle işine son verilen ve ertesi gün intihar eden üsteğmen Nazlıgül Daştanoğlu, geride 4 yaşında bir çocuk ve perişan bir aile bıraktı.

                            Gelen mail’ler çığ gibiydi.
                            “Bu işin peşini bıraktınız mı?” diye soran okurlar da vardı. Hayır! Genelkurmay, dün aileyi kabul etti, görüştüler... Sonrası aşağıda...

                            *Genelkurmay size nasıl ulaştı?
                            *- Telefonla. “Davet ediyoruz gelir misiniz” dediler, geliriz dedik.
                            Eşimle atladık gittik.
                            *En azından bir ilerleme kaydedilebilir diye umutlandınız mı?
                            *- Baştan beri çok umutlu değilim açıkçası. Yine de bizi aramalarını
                            istiyordum...
                            *Peki ne oldu?*
                            - Evet, ilgilendiler, evet bizi dinlediler ama ne yalan söyleyeyim,
                            “Acınız acımızdır, başımız sağ olsun!”dan öte elle tutulur bir şey yok.
                            “Nazlıgül’ü erkekler suistimal etmişler. 5 kişiyi attık zaten. Mahkeme
                            devam ediyor, araştırma da. Suçlular cezalarını çekecek” dediler.
                            *Siz ne dediniz?
                            *- Dedim ki, “Nazlıgül’ün birkaç kişiyle yatmış olduğunu iddia ediyorsunuz. Peki ama nerede o erkekler! Kadının tek başına yapabileceği
                            bir şey değil bu! Neden bedelleri yalnızca kadınlar ödüyor?” “Tamam ortaya çıkarılacak, cezaları verilecek” dediler bana. Çok doluydum,
                            aklımdan geçen her şeyi söyledim, “Onu ahlaksızlıkla suçladınız ama Nazlıgül rahibe değildi” dedim, “Ve olduğunu öğrenemiyoruz. Bu işi
                            tetikleyen kim? İlk başlatan kim? İfadeyi alan kim? Savcı mı hâkim mi? Kendi aranızda oluşturduğunuz bir kurum mu? Bunlar söylenmiyor.”
                            Söyleyemeyiz diyorlar! Üzerine çarpı atıp, “ahlaksız, disiplinsiz” yazıyorlar, sonra da kendilerine göre altını dolduruyorlar. İşe bakın
                            ki, araştırma, bütün bu yaşananlardan sonra başlıyor.

                            *Neye göre ahlaksızmış Nazlıgül?
                            *- İşte ben de bunu sordum. “Bizim kurallarımız var, kurallara uymayan atılır”dan başka bir şey söylemiyorlar. Ben tabii patladım, “Ordunun
                            gizli evrakını mı dışarı sızdırdı? Sahtekârlık mı yaptı? Neyinize halel getirdi?”

                            *Kime söylüyorsunuz bunları?*
                            - Genelkurmay’dan 6 askere. 3’ü karacı, üçü havacı. Bir tuğgeneral vardı, bizi sonuna kadar dinledi, ne söylediysem sesini çıkarmadı. Bu
                            askerlerden biri psikolog, biri de hukukçuydu, bir de astsubayla evli bir yüzbaşı vardı. Askeriyenin astla üstün evlenmesine karşı olduğunu
                            söylüyoruz ya, aksini kanıtlamak için!

                            *“Sizi anlıyoruz, siz acılı annesiniz, ondan böyle tepki veriyorsunuz türünden şeyler söylediler mi?

                            *- Evet. Dediler. Ama “Nazlıgül bizim de kızımızdı” dediler. Belki de samimilerdi ama ben dedim ki “Sizin de kızınız olsaydı, ona babalık
                            ederdiniz. Nazlı’yı yanınıza çağırıp konuşsaydınız, yanlışlarını söyleseydiniz, kesinlikle dinlerdi. Ama siz ne yaptınız? ‘Seni
                            istemiyoruz, sevmiyoruz, hadi güle güle. İşin bitti. Şunu imzala, re’sen emekliliğe ayırıyoruz, yarın da gel silahını teslim et” dediniz.

                            *Silahı neden o an almamışlar?

                            - “İhmalkârlık!” dediler. Allah aşkına bir insanın hayatı bu kadar ucuz olabilir mi? Benim kızım gitmiş, dağım devrilmiş, siz bana ihmal
                            diyorsunuz. Ben yine, takılmış plak gibi dedim ki, “Bu işte sorumlu olanları istiyorum, ilk şikâyet eden kim? Astsubay mı, komutan mı,
                            komutan eşleri mi? Kim?”

                            *İşini son verdik dedikleri o beş kişi kimmiş?
                            *- Biri Evren biri Arif, öbürlerini söylemediler... Ne kadar kibar da davranmış olsalar, beni tatmin etmedi. O ahlaksız yaftası hâlâ kızımın
                            üzerinde duruyor. Kime göre ahlaksız? Kimler yapıştırdı o yaftayı? “İpte asılacağımı bilsem dahi, bu işin peşini bırakmayacağım” dedim.

                            *Diğer intihar vakalarından söz ettiniz mi?*
                            - Evet. “Nazlıgül tek değil, daha bir sürü insan intihar etti” dedim. Bir şekilde bu insanların psikolojileriyle oynuyorsunuz, güzelce
                            alıyorsunuz, beğenmeyince atıyorsunuz! Onlar da gururlarına yediremiyorlar.


                            *Ne olsa içiniz rahat olurdu?
                            *- Bir tek şey beni bir parçacık rahatlatır: Bu işi ilk başlatanın, azmettirenin ortaya çıkması.
                            *Neden takip etmişler Nazlıgül’ü? Bunu nasıl açıklıyorlar? Telefonunu niye dinlemişler?*
                            - Ben de sordum, “Durup dururken olmadı ya, birisi size bir şey söyledi ki, telefonlarını dinlediniz, takip ettiniz?” Cevap yok.

                            *Dava açmıştınız değil mi?
                            *- Evet. Sonuna kadar da gideceğiz. Bunu onlara da söyledim. Gerekirse AİHM’ye kadar gideceğiz.


                            *“Ruhsal bunalım yaşıyordu” gibi savunmalar getirdiler mi?*
                            - Buna benzer şeyler söylediler. Ben de “İyi de o zaman işine son verirken, niye yanında bir komutan, bir psikolog yoktu” dedim. “Bir
                            üsteğmen varmış” dediler, “Hayır, o da yokmuş” dedim. Kısacası sorduğum somut sorulara cevap alamadım. Bir de aralarından biri, “Türk örf ve âdetleri şöyledir böyledir” der gibi oldu, “Beni hiç ilgilendirmez, onun özel hayatı, sizi de ilgilendirmez...” dedim. “Bu konuştuklarımız
                            medyada yer almasın” dediler. “Valla, kusura bakmayın, konuşacağım” dedim, “Bu aynı zamanda bir kadın meselesi! Bu kızla yatan erkekler
                            nerede? Onları istiyorum. Şikâyet edeni istiyorum. Mobbing’i yapanı istiyorum. Tüm bunları öğreninceye kadar da mücadele edeceğim...”

                            *GÖRÜŞMEDEN SONRA GELEN TELEFON*

                            YANDAKİ röportajı, Daştanoğlu ailesiyle Genelkurmay’dan ayrıldıktan sonra yaptım. Yayına hazırladım. Tam o anda bir telefon daha geldi.
                            Aile, görüşmeden ayrıldıktan sonra, Genelkurmay’dan bir telefon daha almış. Daha önce konuştukları tuğgeneral, “Size Genelkurmay Başkanımızın başsağlığı dileklerini iletmek istiyorum” demiş ve devam etmiş: “Biliniz ki, Genelkurmay Başkanı, bizzat az evvel, hukuki süreci başlattı. Savcı, askeri mahkemede dava açtı. Bu olayın sorumluları mutlaka yargılanacak.Kimler ifade vermişse ifadeleri alınacak, müsebbipler ortaya çıkarılacak ve gereken cezalar verilecek” demiş.

                            Hepimiz bu davanın sonucunu bekliyoruz!


                            kaynak:HÜRRİYET - TÜRKİYE'NİN AÇILIŞ SAYFASI
                            Bu kızla yatan erkekler nerede? Onları istiyorum! - Ayşe ARMAN - Hürriyet

                            "Ben Dostlarımı Ne Kalbimle Ne de Aklımla Severim.Olur ya Kalp Durur Akıl Unutur.
                            Ben Dostlarımı Ruhumla Severim.O ne durur,ne de unutur"...Hz.Mevlana






                            Yorum

                            • Bluesman
                              Super Moderator

                              • 25-03-2004
                              • 20410

                              #15
                              Konu: Hava Kuvvetleri Komutanlığında neler oluyor? Ahlak bekçisi özel ekip mi var?

                              Ayşe ARMAN favorimdir umarım konuyu sonuna kadar takip edecektir

                              Yorum

                              İşlem Yapılıyor