Doğanın 10 dev buluşu

Kapat
X
 
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • ybæl©ik
    ADMINISTRATOR

    • 25-01-2003
    • 30775

    Doğanın 10 dev buluşu

    Öncelikle biz insanların ve hayvanların bugünkü biyolojik yeteneklerine sahip olmaları, canlıların hangi büyük buluşları sayesinde gerçekleşti? Buluş derken, tanıdığımız kavramın dışına çıkın! İnsanın buluşundan değil, yaşamın henüz hücre, molekül vb. aşamasındayken, milyonlarca yıl süren büyük gelişme serüveni sürecindeki ‘büyük buluşlarından’ gözü, beyni, çekirdek hücreyi keşfetmesinden ve bunları geliştirmesinden bahsediyoruz. Dünya bugünkü haline nasıl geldi? Tek hücreli birkaç ilkel organizma ve mikroplardan başka hiçbir canlının yaşaması için yeterli oksijenin bile olmadığı bir ortamdan şimdiki atmosfere nasıl ulaştık? Körlükler dünyasından çıkışın yerkürenin sakinlerine kazandırdığı bu mucizevi yaşamın sıçrama taşları hangileri? Bilim insanları, bugüne ulaşılmasında 10 önemli ‘buluş’ veya ‘aşama’da fikir birliğine vardılar. İşte New Scientist’de geniş olarak yayımlanan bu buluşlar...

    ****
    Nasıl başladığı hálá bilinmiyor Yaşamın sürdürülebilir olmasının kaynağı ****. Ancak ****in nasıl bir evrim geçirdiği konusu hálá açıklık kazanabilmiş değil. Cinsiyetsiz, yani erkekliği ve dişiliği olmayan üremede mevcut ancak asıl olan canlıya genetik çeşitlilik kazandıran cinsel üreme. Genetik çeşitlilik önemli, çünkü bünyesinde değişen çevre koşullarına tepki verme ve uyum sağlama gibi özellikleri barındırıyor. A****üel üreme bir piyango için 100 bilet almaya benziyor, ancak 100 biletin üzerinde de aynı numara var. Cinsellik sonucu üreme ise piyango için her birinin üzerinde farklı numaralar olan 50 bilet almaya... Evet, ****, üreme için yaşamsal önem taşıyor ancak nasıl başladı? Nasıl başladığı bilinmiyor ama DNA’ların kendi kendilerini tamir etmeleri gibi dünyevi bir gerçek olarak kabul ediliyor ****.

    ÖLÜM
    Stratejinin bir parçası Ölüm de evrimsel stratejinin bir parçası. Her çok hücreli organizma içinde kendi kendini yok edici bir mekanizma da mevcut. Elinizde 5 parmak var, çünkü onların arasındaki hücreler daha siz embriyon halinde iken öldüler. Ölüm olmadan yaşam da olamıyor. Eğer hücre ölümü diye bir şey olmasaydı bugün hepimiz kanser yüzünden ölüyor olurduk. Programlanmış hücre ölümleri günlük yaşamda merkezi bir rol oynar. Bağışıklık sistemi bir enfeksiyon karşısında çaresiz kaldığı zaman, akyuvarlar belli bir sıra içinde intihar ederek iltihaplı bölgeyi temizlemeye çalışırlar. Bitkiler de hücre ölümünü hastalıklara karşı bir savunma aracı olarak kullanırlar. Enfeksiyonlu bölgeyi çevreleyip içindeki hücreleri öldürür ve geri kalan dokulara yayılmasını önlerler.

    SÜPERORGANİZMALAR
    Bir arada olup hayatta kalıyorlar Çok geniş sayıda canlı bir arada, uyum içinde, iş bölümü yaparak ve yemeklerini paylaşarak yaşarlar. Bu süperorganizmalar mikroskop altında incelendi ve bir sürü tek hücreli organizmanın bir koloni halinde bir araya gelerek yaşadığı anlaşıldı. Bu koloni yaşamın avantajları var: Bir arada oldukları için düşmanlara karşı savunmaları daha güçlü oluyor, çevresel etkilere daha dayanıklı oluyorlar ve yaşayabilecekleri yeni alanlar buluyorlar.

    FOTOSENTEZ
    Yaşamı mikroplara borçluyuz Fotosentez atmosferi oluşturarak ve yerküreyi öldürücü radyasyona karşı koruyarak dünyayı yaşanabilir hale getirdi. Fotosentez öncesinde dünyada yaşam tek hücreli mikroplardan müteşekkildi. Bu mikropların enerji kaynağı ise sülfür, demir ve metan gibi kimyasallardı. Yaklaşık 3.5 milyar yıl kadar önce bir grup mikrop, kendi gelişimleri için gerekli karbonhidratın oluşturulmasına yardımcı olacak güneş ışığını elde etme becerisini geliştirdiler. Böylece fotosentez ortaya çıktı. Belli bir dönemin sonunda fotosentezdeki evrim sudan oksijen elde etmeye dönüştü. İşte bu noktadan sonra dünyada yaşam süreci hızlandı. Çok hücreli canlılar oluştu. Dolayısıyla yaşamı mikroplara borçlu olduğumuzu unutmayalım.

    KONUŞMA
    En son icat Söz konusu insan olunca, en nihai evrimsel icat da konuşma oluyor. Bu bizi diğer canlılardan, bilinç, empati, manevi, ahlaki gibi özelliklerle farklı kılan unsur. Peki neden bu yeti yalnızca insanlara özgü, diğer hayvanlarda özellikle de maymunlarda bulunmuyor. Yanıt, yalnızca insana özgü olan sinir bağlantılarında. Bu ağlar genlerimiz ve deneyimlerle şekilleniyor. Bir anlamda dil, biyolojik evrimin son aşaması. Konuşma yetisi sayesinde atalarımız, kültür diye tanımladığımız kendi çevrelerini oluşturabildiler ve genetik değişimlere gerek olmadan bunu sonraki nesillere aktarabildiler.

    ASALAKLIK
    Sadece en güçlüler ayakta kalabildi Parazitler, asalaklar ile onlara ev sahipliği yapanlar arasındaki asırlar boyu süren savaş evrimin en güçlü yapı taşlarından biri oldu. Virüslerden tenyalara bütün parazitler yerküre üzerindeki en başarılı organizmalar oldular. Bakteriler, protozonlar ve virüsler ev sahiplerinin evrimsel gelişimini biçimlendirdiler çünkü ancak en güçlüler, en dayanıklılar ayakta kalabildiler. Buna insan da dahil.

    BEYİN
    Evrimin tacı sayılıyor Beyin evrimin tacı olarak tanımlanıyor. Konuşma, zeka ve bilinç gibi nihai insani öğeleri hediye olarak verdi bize beyin... Bir bitki gibi yaşam devrini sona erdirdi. Beyin ilk kez organizmalara çevresel değişimlerle baş edebilmelerinin yolunu göstererek nesillerin sürecini kısalttı. Nasıl mı? Sinir sisteminin iki önemli işlevi var: Hareket ve hafıza. Eğer bir bitki iseniz besin kaynağınız tükendiğinde ölüp yok olursunuz. Eğer kaslarınızı kontrol eden bir sinir sisteminiz varsa, hareket eder, yiyecek, **** ve barınma ihtiyaçlarınızı giderebilirsiniz. En basit sinir sistemi denizanaları ve anemonlarda bulunuyor. Beynin ikinci evrimsel aşaması, hareketlerin bir amaç doğrultusunda yapılmasını sağlayan bir kontrol sisteminin oluşması oldu. İlk dönemlerde beynin işlevi yiyecek bulma üzerinde odaklandı. Doğada bulacağınız her türlü hayvanda beynin ağzın yakınında olması bunun örneği. Beynin bir sonraki aşaması ise duyular. Bu da canlıya duyular sayesinde tahmin etme ya da ne yaparsa ne elde edeceğini bilme yetisini kazandırdı.

    GÖZLER
    İlk defa 543 milyon yıl önce oluştu Evrimsel süreçte yaşamın kurallarını sonsuza kadar değiştiren bir yenilik, gözlerin ortaya çıkışıdır. Canlılarda göz oluşmadan önce, dünyada yaşam, denizin üzerinde sakin sakin gezinen yumuşakçalardan ibaretti. Gözlerin oluşumu ile dünya şiddet ve rekabetle tanıştı. Görme duyusunun oluşması canlıları aktif avcılar haline getirirken, korunmak için evrimsel bir silahlanma yarışı dünyayı sarmaya başladı. İlk gözler günümüzden 543 milyon yıl önce, Kambriyen devrinin ilk dönemlerinde trilobit diye tanımlanan ilk eklem bacaklarda oluştu. Yüzlerce petekten oluşan trilobit gözleri günümüzde arı ve sineklerin gözlerini andırıyordu ve muhtemelen ışığa duyarlı çukur dokuların evrimleşmesi sonucu oluşmuştu.

    ÇOK HÜCRELİ YAŞAM
    16 farklı evrim süreci yaşadı Tek hücreli yaşamdan çok hücreli yaşama geçiş yaşamın en büyük buluşları arasında. Ve bu hiç de kolay olmadı. 16 farklı ve her biri milyonlarca yıl süren evrimsel dönemeçler aşıldı bunun için. Hücreler güçlerini milyarlarca yıldan beri birleştiriyordu. Hatta bakteriler bile karmaşık koloniler oluşturarak kendi aralarında işbölümü yapabiliyordu. Herbiri, tanımlı görevi olan kalıcı koloniler oluşturdular. Bu kolonilerin kimi beslenmeden, kimi salgıdan sorumlu oldu ve bütün bu işlevleri arasında bağlantılar kuruldu ve eşgüdüm yaratıldı. Kimyasal sinyaller sayesinde çevrelerine karşı bir duyu geliştirdiler. Avlarını yakalayarak beslenmeye, büyümeye, hareket etmeye ve bölünerek çoğalmaya başladılar.
    (Hürriyet)
  • furya
    Junior Member
    • 30-06-2004
    • 35

    #2
    Konu: Doğanın 10 dev buluşu

    sevgili arkadaşım gördügüm kadarıyla kendinizi bilgi konusunda çalışarak iyi yetiştirmiş ve sürekli yenileyen ön yargılı olmayan bir zatsınız ve bize formda bahsettiginiz konular cok güzel ama artık modern bilim bazı şeylerin sadece evrimle acıklanamayacagını isbatlamış durumda bu sebeble bazı düşüncelerimizi bu evrim teorisiyle veya doğa diyerek acıklayamayacağımıza inanıyorum bu benim kendi düşüncem sizi biliginizden dolayı tebrik ediyorum

    Yorum

    • yilmaz168
      Junior Member
      • 20-03-2004
      • 162

      #3
      Konu: Doğanın 10 dev buluşu

      Originally posted by furya
      sevgili arkadaşım gördügüm kadarıyla kendinizi bilgi konusunda çalışarak iyi yetiştirmiş ve sürekli yenileyen ön yargılı olmayan bir zatsınız ve bize formda bahsettiginiz konular cok güzel ama artık modern bilim bazı şeylerin sadece evrimle acıklanamayacagını isbatlamış durumda bu sebeble bazı düşüncelerimizi bu evrim teorisiyle veya doğa diyerek acıklayamayacağımıza inanıyorum bu benim kendi düşüncem sizi biliginizden dolayı tebrik ediyorum
      bilim,çözüm bulamadığı konulara Tanrı'nın işi demez,bunun yerine doğa der...
      bu demek değildir ki bilim Tanrı'yı kabul etmiyor..
      Bilimde esas olan araştırmak,sorgulamak ve şüphe etmek olduğu için bilimcilerin
      bazı olayları Tanrı'ya bağlaması ,bilimi kısıtlar..
      dolayısıyla bilim 'doğa' tabirini uygun görür...
      Son düzenleme yilmaz168; 20-04-2005, 13:46.

      Yorum

      • AbdullahMORCOL
        Member
        • 14-01-2005
        • 746

        #4
        Konu: Doğanın 10 dev buluşu

        Originally posted by yilmaz168
        bilim,çözüm bulamadığı konulara Tanrı'nın işi demez,bunun yerine doğa der...
        bu demek değildir ki bilim Tanrı'yı kabul etmiyor..
        Bilimde esas olan araştırmak,sorgulamak ve şüphe etmek olduğu için bilimcilerin
        bazı olayları Tanrı'ya bağlaması ,bilimi kısıtlar..
        dolayısıyla bilim 'doğa' tabirini uygun görür...
        "Rabbin dilemesi hariç, insanlar O'nun ilminden hiçbirşeyi tam olarak bilemezler..."
        Denizler mürekkeb olsa, Allah'ın ilmini yazmaya yetmez. O'nun ilmi herşeyi kuşatmıştır.
        "Allah onların söyledikleri şeylerden münezzehtir; son derece yücedir ve uludur.
        Yedi gök, dünya ve bunlarda bulunan herşey onu tesbih eder, onu övgü ile tesbih etmeyen hiçbirşey yokdur.
        Nevarki siz onların tesbihini anlamazsınız. O çok yumuşak ve bağışlayıcıdır."

        Yorum

        İşlem Yapılıyor