'ABD Telafer'de çocuk da öldürüyor'
Görgü tanıklarına göre, Telafer'deki direnişçilerin tamamı Türkmen. Ve işgalciler hareket eden her şeye ateş ediyor. Telafer'den cehenneminden kurtulanlar katliamı anlattı:
Özgür Ferhatoğlu: Kentte adeta kıyım yapılıyor. Amcamın oğlu su vanalarını açmak için çıkarken ABD'liler tarafından öldürüldü. Elinde beyaz bayrak vardı ve sadece 8 yaşındaydı. Onlar için hareket eden her şey suçlu. Tüm erkekleri topluyorlar, geri dönen olmadı.
Ömer Saraylı: Hava saldırısı sırasında direnişin sürdüğü yere sarı bir şey düştü. Sonra yeşil sarı arası bir renkte dumanlar çıkmaya başladı. Çok kötü kokuyordu. Orada yüzden fazla insanın öldüğünü gördük. Öğrendik ki napalmmiş. İşkence ve yağma yapılıyor.
Paşa Ferhat: Telafer kentindeki direnişçilerin tamamı Türkmen. Bu kadar işkenceden sonra tabii ki insan direnir. Demokrasi diyorsunuz, ama herkesi öldürüyorsunuz. Evine biri girip karını itip kaksa, çocuklarına vurmaya kalksa, seni aşağılasa sen saldırmaz mısın.
ABD ve Iraklı askerlerin Telafer'deki operasyonundan kaçan Özgür Ferhatoğlu , kentte yaşayanlara sivil ya da direnişçi demeksizin ateş açıldığını belirterek ''Kentte adeta kıyım yapılıyor. Su vanalarını açmaya gönderdiğimiz çocukları bile vurdular'' dedi. ABD'nin kente çok sayıda Kürt peşmerge ve Bedir Tugayları ile girdiğine de vurgu yapan Ferhatoğlu, bazı mahallelere bir çeşit kimyasal silah olan napalm bombası atıldığını söyledi.
ABD baskını sürerken Irak'ın Telafer kentinden Türkiye'ye kaçan Türkmenler; Ferhatoğlu, Paşa Ferhat ve Ömer Saraylı yaşananları anlattı. Saldırıların ardından kentten ayrılan Ferhatoğlu, kentte yaşayanların çok zor durumda olduklarını vurguladı. Saldırılar öncesinde Şiilerin kent dışına taşındığını söyleyen Ferhatoğlu, ''Boşaltmanın ardından Şiilerin oturdukları evlere Bedir Kuvvetleri'nin keskin nişancıları yerleştirildi. Bu kişiler evlerinden dışarıya çıkan herkesi vuruyor'' dedi.
Hareket eden her şey suçlu
Kendi anne ve karısının da kentte olduğuna dikkat çeken Ferhatoğlu, ''Kentten kaçmak çok zor. Hareket eden her şeye ateş ediyorlar. Benim amcamın 8 yaşındaki oğlu su vanalarını açmak için çıkarken ABD'liler tarafından öldürüldü. Çocuğun elinde beyaz bayrak vardı ve sadece 8 yaşındaydı. Onlar için hareket eden her şey suçlu'' görüşünü dile getirdi.
Ferhatoğlu, ABD'lilerin ''çatışmalar başlamadan önce halkı tahliye ettik'' açıklamalarının ise gerçeği yansıtmadığını söyleyerek şunları anlattı:
''ABD operasyonu başlattığında halkın direnciyle karşılaşmadı. Ancak onlar ilk önce suları kestiler. Ondan sonra da Telafer yönetiminin su arabalarını kaldırdılar. Uçak ve Apaçiler ile kentin her yerini vurdular. Hava saldırısı bittiği gibi de tank ve diğer hızlı yer araçlarıyla kente girdiler. Kent hâlâ dolu. Kimse evlerinden ayrılamadı. ABD'liler de Bedir Tugayları da peşmergeler de kentin içinde. Keskin nişancılar yüzünden insanlar hava saldırılarında da evden çıkamıyorlar.
'Geri dönen kimse olmadı'
Bir de kontrol merkezi diye bir yer var. 8 yaşından büyük tüm erkekleri topluyorlar ve götürüyorlar. Henüz geri dönen kimse olmadı. O kişilere neler yapıldığını da bilmiyoruz.''
Ömer Saraylı da ABD'nin direnişçiler tarafından savunulan yerlerin havadan kimyasal silah ile vurulduğunu belirterek şöyle konuştu:
''Hava saldırısı sırasında şehrin direnişinin sürdüğü kısmına sarı bir şey düştü. Sonra yeşil sarı arası renkte dumanlar çıkmaya başladı . Çok kötü kokuyordu. Saldırı bittikten sonra oraya gittiğimizde yüzden fazla insanın öldüğünü gördük. Kömür haline gelmişlerdi. Sonradan öğrendik ki napalmmiş. Peşmergeler ele geçirdikleri herkesi vahşi bir şekilde öldürüyorlar. İşkence yapıyorlar. Arkadaşlarımızı kalplerinin üzerinden matkap ile delerek öldürdüler. Bir de evlere girip değerli olan her şeyi alıyorlar. Yağma da yapıyorlar.''
Paşa Ferhat ise kentteki direnişçilerin tamamının Türkmen olduğunu ve bu kişilerden hiçbirinin bir terör örgütü ya da Saddam Hüseyin ile ilgisinin olmadığını söyledi. Ferhat, ''Bu kadar işkenceden sonra tabii ki insan direnir. Demokrasi diyorsunuz ama herkesi öldürüyorsunuz. Bu direniş değil işkenceye karşı örgütlenmedir. Senin evine biri girip karını itip kaksa, çocuklarına vurmaya kalksa sen onlara saldırmaz mısın'' görüşünü dile getirdi.
kaynak http://www.haber7.com/haber.php?haber_id=111249
Görgü tanıklarına göre, Telafer'deki direnişçilerin tamamı Türkmen. Ve işgalciler hareket eden her şeye ateş ediyor. Telafer'den cehenneminden kurtulanlar katliamı anlattı:
Özgür Ferhatoğlu: Kentte adeta kıyım yapılıyor. Amcamın oğlu su vanalarını açmak için çıkarken ABD'liler tarafından öldürüldü. Elinde beyaz bayrak vardı ve sadece 8 yaşındaydı. Onlar için hareket eden her şey suçlu. Tüm erkekleri topluyorlar, geri dönen olmadı.
Ömer Saraylı: Hava saldırısı sırasında direnişin sürdüğü yere sarı bir şey düştü. Sonra yeşil sarı arası bir renkte dumanlar çıkmaya başladı. Çok kötü kokuyordu. Orada yüzden fazla insanın öldüğünü gördük. Öğrendik ki napalmmiş. İşkence ve yağma yapılıyor.
Paşa Ferhat: Telafer kentindeki direnişçilerin tamamı Türkmen. Bu kadar işkenceden sonra tabii ki insan direnir. Demokrasi diyorsunuz, ama herkesi öldürüyorsunuz. Evine biri girip karını itip kaksa, çocuklarına vurmaya kalksa, seni aşağılasa sen saldırmaz mısın.
ABD ve Iraklı askerlerin Telafer'deki operasyonundan kaçan Özgür Ferhatoğlu , kentte yaşayanlara sivil ya da direnişçi demeksizin ateş açıldığını belirterek ''Kentte adeta kıyım yapılıyor. Su vanalarını açmaya gönderdiğimiz çocukları bile vurdular'' dedi. ABD'nin kente çok sayıda Kürt peşmerge ve Bedir Tugayları ile girdiğine de vurgu yapan Ferhatoğlu, bazı mahallelere bir çeşit kimyasal silah olan napalm bombası atıldığını söyledi.
ABD baskını sürerken Irak'ın Telafer kentinden Türkiye'ye kaçan Türkmenler; Ferhatoğlu, Paşa Ferhat ve Ömer Saraylı yaşananları anlattı. Saldırıların ardından kentten ayrılan Ferhatoğlu, kentte yaşayanların çok zor durumda olduklarını vurguladı. Saldırılar öncesinde Şiilerin kent dışına taşındığını söyleyen Ferhatoğlu, ''Boşaltmanın ardından Şiilerin oturdukları evlere Bedir Kuvvetleri'nin keskin nişancıları yerleştirildi. Bu kişiler evlerinden dışarıya çıkan herkesi vuruyor'' dedi.
Hareket eden her şey suçlu
Kendi anne ve karısının da kentte olduğuna dikkat çeken Ferhatoğlu, ''Kentten kaçmak çok zor. Hareket eden her şeye ateş ediyorlar. Benim amcamın 8 yaşındaki oğlu su vanalarını açmak için çıkarken ABD'liler tarafından öldürüldü. Çocuğun elinde beyaz bayrak vardı ve sadece 8 yaşındaydı. Onlar için hareket eden her şey suçlu'' görüşünü dile getirdi.
Ferhatoğlu, ABD'lilerin ''çatışmalar başlamadan önce halkı tahliye ettik'' açıklamalarının ise gerçeği yansıtmadığını söyleyerek şunları anlattı:
''ABD operasyonu başlattığında halkın direnciyle karşılaşmadı. Ancak onlar ilk önce suları kestiler. Ondan sonra da Telafer yönetiminin su arabalarını kaldırdılar. Uçak ve Apaçiler ile kentin her yerini vurdular. Hava saldırısı bittiği gibi de tank ve diğer hızlı yer araçlarıyla kente girdiler. Kent hâlâ dolu. Kimse evlerinden ayrılamadı. ABD'liler de Bedir Tugayları da peşmergeler de kentin içinde. Keskin nişancılar yüzünden insanlar hava saldırılarında da evden çıkamıyorlar.
'Geri dönen kimse olmadı'
Bir de kontrol merkezi diye bir yer var. 8 yaşından büyük tüm erkekleri topluyorlar ve götürüyorlar. Henüz geri dönen kimse olmadı. O kişilere neler yapıldığını da bilmiyoruz.''
Ömer Saraylı da ABD'nin direnişçiler tarafından savunulan yerlerin havadan kimyasal silah ile vurulduğunu belirterek şöyle konuştu:
''Hava saldırısı sırasında şehrin direnişinin sürdüğü kısmına sarı bir şey düştü. Sonra yeşil sarı arası renkte dumanlar çıkmaya başladı . Çok kötü kokuyordu. Saldırı bittikten sonra oraya gittiğimizde yüzden fazla insanın öldüğünü gördük. Kömür haline gelmişlerdi. Sonradan öğrendik ki napalmmiş. Peşmergeler ele geçirdikleri herkesi vahşi bir şekilde öldürüyorlar. İşkence yapıyorlar. Arkadaşlarımızı kalplerinin üzerinden matkap ile delerek öldürdüler. Bir de evlere girip değerli olan her şeyi alıyorlar. Yağma da yapıyorlar.''
Paşa Ferhat ise kentteki direnişçilerin tamamının Türkmen olduğunu ve bu kişilerden hiçbirinin bir terör örgütü ya da Saddam Hüseyin ile ilgisinin olmadığını söyledi. Ferhat, ''Bu kadar işkenceden sonra tabii ki insan direnir. Demokrasi diyorsunuz ama herkesi öldürüyorsunuz. Bu direniş değil işkenceye karşı örgütlenmedir. Senin evine biri girip karını itip kaksa, çocuklarına vurmaya kalksa sen onlara saldırmaz mısın'' görüşünü dile getirdi.
kaynak http://www.haber7.com/haber.php?haber_id=111249