AÐLARI YIRTAN GOL
Metin Oktay'ın ağları yırtan golü, Türk futbol tarihinin en ilginç olaylarından biridir. 1959 yılında iki grup halinde yapılan Türkiye Ligi maçlarının finalinde Galatasaray-Fenerbahçe karşı karşıya gelir.
10 Haziran 1959 günü İnönü Stadı'nda oynanan maçın 39.dakikasında soldan dalan Metin Oktay, Fenerbahçe'nin santrhafı Naci Erdem'i geçtikten sonra ceza alanına girdiği anda müthiş bir sol vuruş yapar. Özcan Arkoç'un bakışları arasında ağlara giden top oradan da dışarı çıkar.
"Ağları yırtan gol" olarak tarihe geçen bu olay herkesi şaşkına çevirir. Golden sonra Fenerbahçeli futbolcular ağları kontrol etmekten kendilerini alamazlar.
Sarı Kırmızılı takım bu maçı Metin Oktay'ın tek golüyle 1-0 kazanır.
YIL 1911,YER FENERBAHÇE
Galatasaray-Fenerbahçe rekabetinin en unutulmaz olaylarından birisi 1910-1911 sezonunda yaşanmıştır. 12 Şubat günü Kadıköy'deki Union Club sahasında yapılacak maça, aşırı lodos nedeniyle bazı Galatasaray'lı futbolcular karşıya geçemez. 11 kişilik takımı tamamlayamayan Galatasaray, Fenerbahçe sahasındaki maça ancak 7 kişi çıkabildi. İnanılmaz bir inançla mücadele veren 7 kişi Fenerbahçe'yi kendi sahasında 7-0 yendi. Sarı Lacivertli takım da bu maçta kalecisi Ali Said'in sakatlanıp çıkması sonucu 10 kişi ve kalecisiz oynamak zorunda kalmış ve gol yiyenin kaleyi bir diger arkadaşına devretmesi şeklinde öteki futbolcularda bir bir kaleye geçmiştir. Bu inanılmaz zaferi kazanarak ezeli rekabetin en parlak sonuçlarından birini elde eden Galatasaray takımının o maçı hangi kadrosuyla oynadığını saptamak ne yazık ki mümkün olmamıştır. Bu konuda, kaynaklar arasındaki çelişkiler içinden çıkılabilecek gibi değildir.
Yanlışı göze alarak verebileceğimiz kadro şöyledir: Ali Sami - Ali, Bekir Bircan, Horace Armitage, Celal İbrahim, İdris, Emin Bülent.
(Cem Atabeyoğlu, bu maçta kalede Ahmet Robenson'un oynadığını belirtiyor. Ayrıca, onun verdiği kadroda Horace Armitage ve Bekir Bircan yok. Emin Bülent de iki ayrı kişi olarak verilmiş... Ancak, bütün bu isimlerin anılmış olması nedeniyle yine de belli bir sonuca varmış oluyoruz.)
Yurt dışına çıkan ilk takım GALATASARAY
Türk futbolu yurt dışına ilk kez 1911 yılı Eylül ayında çıktı. Ve bir Türk takımı, Avrupa sahalarında ilk maçını 11 Eylül 1911 günü, Macaristan'ın Kolojvar kentinde, bu kentin adını taşıyan Kolojvar takımıyla yaptı. Bu Türk takımı Galatasaray idi.
Ahmet Robenson- Neşet İsmet-Cevat, Hasan, Bekir Bircan-Dalaklı Hüseyin, İdiris, Celal (Şehit) Galip Kulaksızoğlu, Emin Bülent Serdaroğlu'ndan kurulu Galatasaray, Türk futbolunun yurt dışındaki bu ilk maçında Macar Kolojvar'a 5-1 yenildi.
Yine aynı kentte, aynı takımla 13 Eylül 1911 günü oynayan rövanş maçını 4-1 kaybeden Galatasaray, 15 Eylül 1911 günü Budapeşte'de ünlü F.T.C. (Ferençvaroş) takımıyla karşılaştı, bu maçı da 7-1 kaybetti.
Bu ilk yurt dışı seyahatin son durağı olan Bükreş'te 20 Eylül 1911 günü Bükreş Karması ile oynayan Galatasaray, bu maçı 11-1 gibi çok açık bir farkla kazanarak yurt dışında ilk galibiyeti elde eden Türk takımı olmak onurunu da kazandı.
Aldığı Kupalar
Süper Kupa
1999-2000
UEFA Kupası
1999-2000
Birinci Futbol Ligi
1961-62, 1962-63, 1968-69, 1970-71, 1971-72, 1972-73, 1986-87, 1987-88, 1992-93, 1993-94, 1996-97, 1997-98, 1998-99, 99-2000
Türkiye Kupası
1962-63, 1963-64, 1964-65, 1965-66, 1972-73, 1975-76, 1981-82, 1984-85, 1990-91, 1992-93, 1995-96, 1998-99, 99-2000
Cumhurbaşkanlığı Kupası
1966, 1969, 1972, 1982, 1987, 1988, 1991, 1993, 1996, 1997
Başbakanlık Kupası
1975, 1979, 1986, 1990, 1995
Spor Yazarları Derneği Kupası
1963, 1966, 1967, 1970, 1977, 1981, 1987, 1991, 1992, 1997, 1998, 1999
Maarif Kupası
1939
Amatör Futbol Birinciliği
1952
GS Amblemi Nasıl Doğdu?
Galatasaray Lisesi talebelerinden Ayet Emin’in çizdiği Galatasaray amblemi, eski ve yeni Türkçe şekli ile.
Galatasaray ' ın ilk amblemi, 333 Şevki Ege tarafından çizildi. Bu, ağzında futbol topu olan kanatları gerili bir kartaldı. "Kartal", Galatasaray'lıların üzerinde durduğu bir amblem örneğiydi. Ancak, kartal adı benimsenmeyince, Şevki Ege’nin kompozisyonu bir kenara itildi. Sonraları , GS amblemi doğdu ve benimsendi.
Suat Başar,Galatasaray ambleminin nasıl doğduğunu şöyle anlatıyor:
Yıl 1923
O yıl biz "cinquieme" da, yani lise 1' deydik. Arkadaşlarımızdan 74 Ayetullah Emin, sıra arkadaşı Şinasi (Şahingiray), ile birlikte her hafta "Kara kedi" %90 nispetinde Ayet’in inci gibi el yazısı ile yazılmıştır. Ayet, bir taraftan mecmuasının yazılarını temize çekerken, bir yandan da sahifelerini ve bilhassa kapak vazifesi gören ilk sahifesini süslerdi. Bir defasında bu kapakta hepimiz basit fakat zarif çizilmiş bir "Gayin –Sin" gördük. Kırmızı Gayin' ın içine sarı bir "Sin" oturtulmuştu. Hendesi çizgilerle ve muayyen ölçülerle resmedilmiş olan bu şekil , kulübümüzün, yalnız kulübün değil, bütün Galatasaray ' lılığın remzi olacaktı. Ama, her şeyden evvel bu şekli kulübün kongresine teklif etmek lazımdı. Bu teklifi kim yapacaktı? Tasarladığımız arkadaş çekingendi ve kongre günü yaklaşıyordu. Nihayet o gün geldi. 1923 yılında, bir gün mektebin resim sınıfında kalabalık bir kongre toplandı. Ne ateşli, ne heyecanlı bir kongreydi o. Kimler yoktu ki? Belli ki Galatasaray yeni hamlelere hazırlanıyor, spor sahasında yeni inkilaplar yapacak, memlekette yeni çığırlar açacak. Teklifler ve kararlar bibirini kovalıyor. Şinasi arkadaşımız Ayet’den "Gayin-Sin" resmini almış, kongreye teklif edecek, ama o da çekingen,arka sıralarda oturmuş bekliyor. Nihayet Şinasi’nin yanında oturan Dr. Namık (Canko) merhum , söz alıp ortaya çıktı ve:
Arkadaşlar, genç kardeşlerimizden Şinasi Reşit, kongremize bir rozet şekli getirmiş, kulübümüzün remzi ven rozetimizin şekli olarak kabul edilmesini teklif ederim, dedi. Büyük bir resim kağıdına çizilmiş ve renklerimizle boyanmış "Gayin-Sin" i ortaya çıkardı. Teklif alkışlar arasında ittifakla kabul olundu. Ayet, yalnız eski harflerle "Gayin-Sin" çizmekle kalmamış, aynı uslupla bir de "GS" yaratmıştı. Bunların asılları Ayet’in Şinasi’nin yardım ile çıkardığı haftalık el yazısı "Kara Kedi" mecmuasındadır. "Gayın-Sin" ilk defa 1925 de kurulan Galatasaray talebe sandığının hazırladığı mektup, kağıt ve zarflarına basıldı. Yine, 1925 de kabul edilen lise kasketine ve daha sonra lise ceketlerine işlendi. Bazı imkansızlıklar, rozetin yapılmasını geciktiriyordu. Nihayet bunu da sıra gelince, şekiller o zaman eski İpek sinemasının kapısındaki dükkanlardan birinde Besim Koşalay ile birlikte tuhafiye mağazası açan Nihat Bekdik’e verildi. Bir aksilik eseri bunlar kayboldu. O zamanki İdare Heyetinin bastırdığı matbualarda ve yaptırdığı rozetlerde Ayet’in eseri biraz şekil değiştirdi. GS nin yaratıcısı Ayet Emin’i 29 eylül 1931 de toprağa verdik. Dr. Namık ağabeyimiz 1933 yılında aramızdan ayrıldı. Allah Şinasi Şahingiray arkadaşımıza uzun ömürler versin. GS yi gördükçe, her üçünü hatırlar, ebediyete tevdi ettiklerimizi rahmetle yadederim.
Gol Kralları
1958/1959 - Metin Oktay (11)
1959/1960 - Metin Oktay (33)
1960/1961 - Metin Oktay (36)
1962/1963 - Metin Oktay (38)
1964/1965 - Metin Oktay (17)
1983/1984 - Tarik Hocic (16)
1987/1988 - Tanju Colak (39)
1990/1991 - Tanju Colak (31)
1996/1997 - Hakan Sukur (38)
1997/1998 - Hakan Sukur (32)
1998/1999 - Hakan Sukur (19)
UEFA ŞAMPİYONLUÐU
Devleri bir bir dize getirdik Arsenal'e Parken'i dar ettik G.Sarayımız'la tarihe geçtik. 10 kişi kaldık ama yılmadık Sakatlandık, asla yıkılmadık Aslanımız'la yine destan yazdık
17 Mayıs 2000... Tarihe yeni bir Türkiye bayramı olarak geçecek artık. Görenler görmeyenlere, bugünü yaşayanlar çocuklarına, torunlarına anlatacak. Dev Taffarel'i... Mehmetçik Bülent'i... Cengaver Hakan'ı... O aslanları... Tarih unutmayacak, efsaneleri Türkiye yıllar geçse de gururla anacak.
NE devleri yıktık birer birer... Sahada yıkamadılar, her yola başvurdular, başaramadılar. Hagi'ye haksız kırmızı kart gösterildi, yetmedi. Bülent sakatlandı, pes etmedi. Arsenal ne yaptıysa yıkamadı. Çünkü onlar kahramandı, hepsi birer altın adamdı. Ve altın adamlar, hakları olan kupaya bilek gücüyle ulaştı
Şan bizim, şeref bizim
KİM bekliyordu ki bunu!
Terim, "Türk futbolunda heyecanı mayıs ayına taşıyacağız" derken, kim inanıyordu!
Belki bir kaç kişi... Ama mutlaka Galatasaray onbiri...
İnandılar, kazandılar.
Avrupa'nın devlerini yıktılar, UEFA Kupası'na Galatasaray'ın, Türkiye'nin adını yazdırdılar...
Sağolun aslanlar... Varolun çocuklar...
Şan bizim, şeref bizim... Ve yarınlar da bizim...
Öyle bir başladık ki maça... Tribünde üstünlüğü ele geçiren taraftarlarımızın da desteği ile fırtına gibi... Hagi haksız bir kararla kırmızı kart gördü, yılmadık... Bülent sakatlandı, kolunu sardı, devam etti, yılmadık...
Çünkü sahada 11 veya 10 kişi değildik...
70 milyon Galatasaraylıydık... Ve bileğimizin gücüyle söke söke kazandık.
3. ve 16. dakikalarda Arif'le yokladık Arsenal kalesini, Seaman'ı geçemedik. 26. dakikada Hakan Şükür'ün dengesini kaybetmesine rağmen vurduğu şutun auta gitmesine yandık. 34. dakikada Overmars'ın nefis vuruşunda Taffarel'in kurtarışıyla rahatladık.
Ah o 48. dakikada... Hagi, Okan'a, o da Hakan'a aktardı. Hakan'ın şutunda direkten dönen topa yandık. 70. dakikada Capone'nin şutu Seaman'ı yıktı ama gol olmadı, üzüldük.
Normal süre bitmiş, umudumuz artarak devam etmişti... 95. dakikada Adams'la karşılıklı itişen Hagi'nin haksız bir kararla kırmızı kart görmesine yandık. Ama inanmıştık bir yere... Yılmadık. Ve her geçen dakika devleşen Taffarel'e şahit olduk. 104. dakikada Henry'nin, 108. dakikada Parlour'ın, 112. dakikada Kanu'nun şutlarındaki kurtarışlarıyla gurur duyduk.
Ve penaltılar... Ergün attı... Suker, direğe çarptırdı. Hakan Şükür ağları havalandırdı. Parlour karşılık verdi. Ümit yine kaçırmadı... Vieira'nın şutu direği salladı. Ve Popescu son vuruşu yaptı:
Galatasaray şampiyon... Ne mutlu Türkiye'ye.
UEFA Kupası
3. tur:
23 Kasım 1999: Bologna-Galatasaray: 2-2
9 Aralık 1999: Galatasaray-Bologna: 2-1
4. tur:
2 Mart 2000: Borussia Dortmund-Galatasaray: 0-2
9 Mart 2000: Galatasaray-Borussia Dortmund: 0-0
Çeyrek final:
16 Mart 2000: Real Mallorca-Galatasaray: 1-4
23 Mart 2000: Galatasaray-Real Mallorca: 2-1
Yarı final:
6 Nisan 2000: Galatasaray-Leeds United: 2-0
20 Nisan 2000: Leeds United-Galatasaray: 2-2
Final:
17 Mayıs 2000: Galatasaray-Arsenal: 4-1 (penaltılarla)
Metin Oktay'ın ağları yırtan golü, Türk futbol tarihinin en ilginç olaylarından biridir. 1959 yılında iki grup halinde yapılan Türkiye Ligi maçlarının finalinde Galatasaray-Fenerbahçe karşı karşıya gelir.
10 Haziran 1959 günü İnönü Stadı'nda oynanan maçın 39.dakikasında soldan dalan Metin Oktay, Fenerbahçe'nin santrhafı Naci Erdem'i geçtikten sonra ceza alanına girdiği anda müthiş bir sol vuruş yapar. Özcan Arkoç'un bakışları arasında ağlara giden top oradan da dışarı çıkar.
"Ağları yırtan gol" olarak tarihe geçen bu olay herkesi şaşkına çevirir. Golden sonra Fenerbahçeli futbolcular ağları kontrol etmekten kendilerini alamazlar.
Sarı Kırmızılı takım bu maçı Metin Oktay'ın tek golüyle 1-0 kazanır.
YIL 1911,YER FENERBAHÇE
Galatasaray-Fenerbahçe rekabetinin en unutulmaz olaylarından birisi 1910-1911 sezonunda yaşanmıştır. 12 Şubat günü Kadıköy'deki Union Club sahasında yapılacak maça, aşırı lodos nedeniyle bazı Galatasaray'lı futbolcular karşıya geçemez. 11 kişilik takımı tamamlayamayan Galatasaray, Fenerbahçe sahasındaki maça ancak 7 kişi çıkabildi. İnanılmaz bir inançla mücadele veren 7 kişi Fenerbahçe'yi kendi sahasında 7-0 yendi. Sarı Lacivertli takım da bu maçta kalecisi Ali Said'in sakatlanıp çıkması sonucu 10 kişi ve kalecisiz oynamak zorunda kalmış ve gol yiyenin kaleyi bir diger arkadaşına devretmesi şeklinde öteki futbolcularda bir bir kaleye geçmiştir. Bu inanılmaz zaferi kazanarak ezeli rekabetin en parlak sonuçlarından birini elde eden Galatasaray takımının o maçı hangi kadrosuyla oynadığını saptamak ne yazık ki mümkün olmamıştır. Bu konuda, kaynaklar arasındaki çelişkiler içinden çıkılabilecek gibi değildir.
Yanlışı göze alarak verebileceğimiz kadro şöyledir: Ali Sami - Ali, Bekir Bircan, Horace Armitage, Celal İbrahim, İdris, Emin Bülent.
(Cem Atabeyoğlu, bu maçta kalede Ahmet Robenson'un oynadığını belirtiyor. Ayrıca, onun verdiği kadroda Horace Armitage ve Bekir Bircan yok. Emin Bülent de iki ayrı kişi olarak verilmiş... Ancak, bütün bu isimlerin anılmış olması nedeniyle yine de belli bir sonuca varmış oluyoruz.)
Yurt dışına çıkan ilk takım GALATASARAY
Türk futbolu yurt dışına ilk kez 1911 yılı Eylül ayında çıktı. Ve bir Türk takımı, Avrupa sahalarında ilk maçını 11 Eylül 1911 günü, Macaristan'ın Kolojvar kentinde, bu kentin adını taşıyan Kolojvar takımıyla yaptı. Bu Türk takımı Galatasaray idi.
Ahmet Robenson- Neşet İsmet-Cevat, Hasan, Bekir Bircan-Dalaklı Hüseyin, İdiris, Celal (Şehit) Galip Kulaksızoğlu, Emin Bülent Serdaroğlu'ndan kurulu Galatasaray, Türk futbolunun yurt dışındaki bu ilk maçında Macar Kolojvar'a 5-1 yenildi.
Yine aynı kentte, aynı takımla 13 Eylül 1911 günü oynayan rövanş maçını 4-1 kaybeden Galatasaray, 15 Eylül 1911 günü Budapeşte'de ünlü F.T.C. (Ferençvaroş) takımıyla karşılaştı, bu maçı da 7-1 kaybetti.
Bu ilk yurt dışı seyahatin son durağı olan Bükreş'te 20 Eylül 1911 günü Bükreş Karması ile oynayan Galatasaray, bu maçı 11-1 gibi çok açık bir farkla kazanarak yurt dışında ilk galibiyeti elde eden Türk takımı olmak onurunu da kazandı.
Aldığı Kupalar
Süper Kupa
1999-2000
UEFA Kupası
1999-2000
Birinci Futbol Ligi
1961-62, 1962-63, 1968-69, 1970-71, 1971-72, 1972-73, 1986-87, 1987-88, 1992-93, 1993-94, 1996-97, 1997-98, 1998-99, 99-2000
Türkiye Kupası
1962-63, 1963-64, 1964-65, 1965-66, 1972-73, 1975-76, 1981-82, 1984-85, 1990-91, 1992-93, 1995-96, 1998-99, 99-2000
Cumhurbaşkanlığı Kupası
1966, 1969, 1972, 1982, 1987, 1988, 1991, 1993, 1996, 1997
Başbakanlık Kupası
1975, 1979, 1986, 1990, 1995
Spor Yazarları Derneği Kupası
1963, 1966, 1967, 1970, 1977, 1981, 1987, 1991, 1992, 1997, 1998, 1999
Maarif Kupası
1939
Amatör Futbol Birinciliği
1952
GS Amblemi Nasıl Doğdu?
Galatasaray Lisesi talebelerinden Ayet Emin’in çizdiği Galatasaray amblemi, eski ve yeni Türkçe şekli ile.
Galatasaray ' ın ilk amblemi, 333 Şevki Ege tarafından çizildi. Bu, ağzında futbol topu olan kanatları gerili bir kartaldı. "Kartal", Galatasaray'lıların üzerinde durduğu bir amblem örneğiydi. Ancak, kartal adı benimsenmeyince, Şevki Ege’nin kompozisyonu bir kenara itildi. Sonraları , GS amblemi doğdu ve benimsendi.
Suat Başar,Galatasaray ambleminin nasıl doğduğunu şöyle anlatıyor:
Yıl 1923
O yıl biz "cinquieme" da, yani lise 1' deydik. Arkadaşlarımızdan 74 Ayetullah Emin, sıra arkadaşı Şinasi (Şahingiray), ile birlikte her hafta "Kara kedi" %90 nispetinde Ayet’in inci gibi el yazısı ile yazılmıştır. Ayet, bir taraftan mecmuasının yazılarını temize çekerken, bir yandan da sahifelerini ve bilhassa kapak vazifesi gören ilk sahifesini süslerdi. Bir defasında bu kapakta hepimiz basit fakat zarif çizilmiş bir "Gayin –Sin" gördük. Kırmızı Gayin' ın içine sarı bir "Sin" oturtulmuştu. Hendesi çizgilerle ve muayyen ölçülerle resmedilmiş olan bu şekil , kulübümüzün, yalnız kulübün değil, bütün Galatasaray ' lılığın remzi olacaktı. Ama, her şeyden evvel bu şekli kulübün kongresine teklif etmek lazımdı. Bu teklifi kim yapacaktı? Tasarladığımız arkadaş çekingendi ve kongre günü yaklaşıyordu. Nihayet o gün geldi. 1923 yılında, bir gün mektebin resim sınıfında kalabalık bir kongre toplandı. Ne ateşli, ne heyecanlı bir kongreydi o. Kimler yoktu ki? Belli ki Galatasaray yeni hamlelere hazırlanıyor, spor sahasında yeni inkilaplar yapacak, memlekette yeni çığırlar açacak. Teklifler ve kararlar bibirini kovalıyor. Şinasi arkadaşımız Ayet’den "Gayin-Sin" resmini almış, kongreye teklif edecek, ama o da çekingen,arka sıralarda oturmuş bekliyor. Nihayet Şinasi’nin yanında oturan Dr. Namık (Canko) merhum , söz alıp ortaya çıktı ve:
Arkadaşlar, genç kardeşlerimizden Şinasi Reşit, kongremize bir rozet şekli getirmiş, kulübümüzün remzi ven rozetimizin şekli olarak kabul edilmesini teklif ederim, dedi. Büyük bir resim kağıdına çizilmiş ve renklerimizle boyanmış "Gayin-Sin" i ortaya çıkardı. Teklif alkışlar arasında ittifakla kabul olundu. Ayet, yalnız eski harflerle "Gayin-Sin" çizmekle kalmamış, aynı uslupla bir de "GS" yaratmıştı. Bunların asılları Ayet’in Şinasi’nin yardım ile çıkardığı haftalık el yazısı "Kara Kedi" mecmuasındadır. "Gayın-Sin" ilk defa 1925 de kurulan Galatasaray talebe sandığının hazırladığı mektup, kağıt ve zarflarına basıldı. Yine, 1925 de kabul edilen lise kasketine ve daha sonra lise ceketlerine işlendi. Bazı imkansızlıklar, rozetin yapılmasını geciktiriyordu. Nihayet bunu da sıra gelince, şekiller o zaman eski İpek sinemasının kapısındaki dükkanlardan birinde Besim Koşalay ile birlikte tuhafiye mağazası açan Nihat Bekdik’e verildi. Bir aksilik eseri bunlar kayboldu. O zamanki İdare Heyetinin bastırdığı matbualarda ve yaptırdığı rozetlerde Ayet’in eseri biraz şekil değiştirdi. GS nin yaratıcısı Ayet Emin’i 29 eylül 1931 de toprağa verdik. Dr. Namık ağabeyimiz 1933 yılında aramızdan ayrıldı. Allah Şinasi Şahingiray arkadaşımıza uzun ömürler versin. GS yi gördükçe, her üçünü hatırlar, ebediyete tevdi ettiklerimizi rahmetle yadederim.
Gol Kralları
1958/1959 - Metin Oktay (11)
1959/1960 - Metin Oktay (33)
1960/1961 - Metin Oktay (36)
1962/1963 - Metin Oktay (38)
1964/1965 - Metin Oktay (17)
1983/1984 - Tarik Hocic (16)
1987/1988 - Tanju Colak (39)
1990/1991 - Tanju Colak (31)
1996/1997 - Hakan Sukur (38)
1997/1998 - Hakan Sukur (32)
1998/1999 - Hakan Sukur (19)
UEFA ŞAMPİYONLUÐU
Devleri bir bir dize getirdik Arsenal'e Parken'i dar ettik G.Sarayımız'la tarihe geçtik. 10 kişi kaldık ama yılmadık Sakatlandık, asla yıkılmadık Aslanımız'la yine destan yazdık
17 Mayıs 2000... Tarihe yeni bir Türkiye bayramı olarak geçecek artık. Görenler görmeyenlere, bugünü yaşayanlar çocuklarına, torunlarına anlatacak. Dev Taffarel'i... Mehmetçik Bülent'i... Cengaver Hakan'ı... O aslanları... Tarih unutmayacak, efsaneleri Türkiye yıllar geçse de gururla anacak.
NE devleri yıktık birer birer... Sahada yıkamadılar, her yola başvurdular, başaramadılar. Hagi'ye haksız kırmızı kart gösterildi, yetmedi. Bülent sakatlandı, pes etmedi. Arsenal ne yaptıysa yıkamadı. Çünkü onlar kahramandı, hepsi birer altın adamdı. Ve altın adamlar, hakları olan kupaya bilek gücüyle ulaştı
Şan bizim, şeref bizim
KİM bekliyordu ki bunu!
Terim, "Türk futbolunda heyecanı mayıs ayına taşıyacağız" derken, kim inanıyordu!
Belki bir kaç kişi... Ama mutlaka Galatasaray onbiri...
İnandılar, kazandılar.
Avrupa'nın devlerini yıktılar, UEFA Kupası'na Galatasaray'ın, Türkiye'nin adını yazdırdılar...
Sağolun aslanlar... Varolun çocuklar...
Şan bizim, şeref bizim... Ve yarınlar da bizim...
Öyle bir başladık ki maça... Tribünde üstünlüğü ele geçiren taraftarlarımızın da desteği ile fırtına gibi... Hagi haksız bir kararla kırmızı kart gördü, yılmadık... Bülent sakatlandı, kolunu sardı, devam etti, yılmadık...
Çünkü sahada 11 veya 10 kişi değildik...
70 milyon Galatasaraylıydık... Ve bileğimizin gücüyle söke söke kazandık.
3. ve 16. dakikalarda Arif'le yokladık Arsenal kalesini, Seaman'ı geçemedik. 26. dakikada Hakan Şükür'ün dengesini kaybetmesine rağmen vurduğu şutun auta gitmesine yandık. 34. dakikada Overmars'ın nefis vuruşunda Taffarel'in kurtarışıyla rahatladık.
Ah o 48. dakikada... Hagi, Okan'a, o da Hakan'a aktardı. Hakan'ın şutunda direkten dönen topa yandık. 70. dakikada Capone'nin şutu Seaman'ı yıktı ama gol olmadı, üzüldük.
Normal süre bitmiş, umudumuz artarak devam etmişti... 95. dakikada Adams'la karşılıklı itişen Hagi'nin haksız bir kararla kırmızı kart görmesine yandık. Ama inanmıştık bir yere... Yılmadık. Ve her geçen dakika devleşen Taffarel'e şahit olduk. 104. dakikada Henry'nin, 108. dakikada Parlour'ın, 112. dakikada Kanu'nun şutlarındaki kurtarışlarıyla gurur duyduk.
Ve penaltılar... Ergün attı... Suker, direğe çarptırdı. Hakan Şükür ağları havalandırdı. Parlour karşılık verdi. Ümit yine kaçırmadı... Vieira'nın şutu direği salladı. Ve Popescu son vuruşu yaptı:
Galatasaray şampiyon... Ne mutlu Türkiye'ye.
UEFA Kupası
3. tur:
23 Kasım 1999: Bologna-Galatasaray: 2-2
9 Aralık 1999: Galatasaray-Bologna: 2-1
4. tur:
2 Mart 2000: Borussia Dortmund-Galatasaray: 0-2
9 Mart 2000: Galatasaray-Borussia Dortmund: 0-0
Çeyrek final:
16 Mart 2000: Real Mallorca-Galatasaray: 1-4
23 Mart 2000: Galatasaray-Real Mallorca: 2-1
Yarı final:
6 Nisan 2000: Galatasaray-Leeds United: 2-0
20 Nisan 2000: Leeds United-Galatasaray: 2-2
Final:
17 Mayıs 2000: Galatasaray-Arsenal: 4-1 (penaltılarla)
Yorum