Bebeklerin sinsi düşmanı:Müzik klipleri

Kapat
X
 
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • ecelik
    Senior Member
    • 29-06-2004
    • 3902

    Bebeklerin sinsi düşmanı:Müzik klipleri

    Bebeklerin sinsi düşmanı : Müzik klipleri
    Kısaca "Gelişim bozukluğu" diye tanımlanan ve son yıllarda tüm dünyada tam
    altı kat arttığı belirlenen otizm, uzmanlarca büyüteç altına alındı. Ve
    otizmin izini süren tıp dünyası, şaşırtıcı bir bulguya ulaştı. "Klip
    Sendromu" adı verilen bu sendrom yüzünden tüm bebekler tehdit altında
    Pek çoğumuz minik bebeklerimizi oyalansın diye televizyon karşısına
    oturtur, hatta televizyona gösterdikleri ilgiyi büyük bir sevinçle
    karşılarız. Bu arada kendimizce önlemler alır abuk subuk görüntülerle
    karşı karşıya kalmalarını önlemek için genellikle de müzik kanallarını
    açarız. Ama anlaşılan o ki; biz bebeğimizin ilgisini müziğe olan
    kabiliyeti ve yatkınlığıyla özdeşleştirirken, o izlediği her kliple biraz
    daha içine kapanıyor, biraz daha yaşamdan kopuyor. Minicik beyni, başa
    çıkamayacağı sınırsız karanlıklara boğuluyor.
    TELEVİZYONDAKİ TEHLİKE
    Marmara Üniversitesi Odyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ferda
    Aktaş izledikleri müzik klipleri nedeniyle "Otizm" le karşı karşıya kalan
    bebek sayısının her geçen gün biraz daha arttığına dikkat çekerek,
    Aileler çocuklarında konuşma gecikmesi, dalgınlık ve konsantrasyon
    bozukluğu şikayetleri ile başvuruyor. Bu çocukların ortak özellikleri
    özellikle 0-2 yaş arasında sürekli müzik klibi seyretmeleri. Hastalık,
    televizyon kesinlikle yasaklanıp özel eğitim programları uygulanarak, dört
    yaşına kadar önlem alınırsa önlenebiliyor. Ancak dört yaşından sonra
    tedavisi mümkün değil" diyor. Kliplerin çocuk beyni üzerinde bu denli
    zararlı olduğu fikrini ortaya atınca Prof. Dr. Ferda Aktaş da bir hayli
    tepki görmüş. Ancak uluslararası kongrelerde de sunduğu tebliğlerle
    sendrom konusunda sadece aileleri değil meslektaşlarını da uyarıyor.
    Konuşmanın öğrenilmiş bir davranış olduğuna dikkat çeken Prof. Dr.Ferda
    Aktaş, "Aileler nedense konuşmanın otomatik olarak öğrenildiğini
    zannediyorlar. Doğal ortamda çocukların dudak şekilleri, ses ve cümleler arasında
    bağlantı kurması gerekli. Ancak televizyon çocukların öğrenmesini
    engelliyor. Çünkü göz bağlantısı kuramayan çocuklar dudak hareketleri ile
    sesi birleştiremiyor. Televizyon sesi yüksek olan bir ortamda da
    çocuklar anne ve babalarının sesi yerine televizyon sesini algılar bu da
    onların beyin yapısının karışmasına neden olur. Çünkü dudak şekilleriyle çıkan
    ses arasında bağlantı kuramazlar" diye konuşuyor. YOKSA DUYMUYOR MU?
    "Klip sendromu" teşhisi konulan hastalardan biri henüz yirmi dört aylık
    olan minik Berkan. Geçtiğimiz aya kadar ailesi Berkan'ın ağzından
    anlamlı tek bir cümle dahi duyamamış. Berkan kendi adına bile tepki
    vermiyormuş. Anne Meltem Kadıoğlu, "Önce işitme problemi olduğunu düşünüyorduk.
    Ancak televizyonda müzik klipleri olduğu zaman kendisini olduğu gibi o yöne
    sabitliyordu. Nerede olursa olsun televizyona yönelip sanki büyülenmiş
    gibi duruyordu. Çalıştığımız için bakıcı ile kalıyordu. Bakıcısı onu
    oyalamak için bütün gün klip seyrettiriyordu. Açıkçası ben de bunda
    bir sakınca görmüyordum çünkü ben de ev işleriyle uğraşırken zaman zaman
    aynı şeyi yapıyordum" diyor.
    İLK SORUNUN YANITI EVET
    Trabzon'da yaşayan Kadıoğlu Ailesi oğullarının bir türlü
    konuşmadığını fark edince soluğu İstanbul'da, Marmara Üniversitesi Hastanesi'nde
    almış. Şikayetimizi söyler söylemez Berkan'ın çok klip izleyip izlemediğini
    sordular" diyor Meltem Kadıoğlu. Genç kadından aldıkları, "Evet"
    yanıtının ardından ayrıntılı bir incelemeye girişen doktorlar sonunda teşhisi
    koymuşlar. "Klip Sendromu" Teşhisin ardından evde televizyon açmadıklarını ve Bertan'la
    sürekli onun anlayabileceği şekilde konuşmaya çalıştıklarını anlatan Kadıoğlu,
    Ona dokunmamıza, öpmemize bile izin vermezdi. Bir ayda çok şey
    değişti. İsmini öğrendi. Televizyon kapalı olduğu için ara sıra huzursuzlanıyor
    ama hemen dikkatini başka şeylere yöneltmeye çalışıyoruz" diye anlatıyor
    zorlu tedavi sürecini. "BANA İNANMIYORLAR"
    Rüzgar'da aynı sendromun kurbanı. Ailesi Rüzgar üç yaşındayken, yani
    beş yıl önce fark etmiş oğullarındaki garipliği. Teşhis konulduktan
    da iki yıl boyunca evlerine hiç televizyon sokmamışlar. Anne Siral
    Demiral, "Aynen bir bağımlıya zararlı bir maddeyi bıraktırır gibi
    davrandık" diyor. Çocuklarının rehabilitasyon döneminde bir kreş
    bulamamaktan o kadar bunalmışlar ki, otistik çocuklar için bir kreş
    açmışlar. Bu arada aile içi bir sarsıntı da atlatmışlar. Eşi Haluk
    Göçener'le o günlerde boşanmış. Ama Rüzgar'ın eğitimi için birarada olmayı
    başarmışlar. Rüzgar şimdi sekiz yaşında. Aldığı eğitimin ardından iç
    dünyasındaki karanlığı aşmış hiperaktif bir yapıya bürünmüş. Ancak ara sıra öfke
    nöbetlerine kapılıyor, bazen saldırganlaşıyor. Hâlâ okula gidemiyor,okuma
    yazmayı özel eğitimle öğreniyor. Siral Demiral, "Bütün yakınlarıma söylüyorum. Çocuklarına klip seyrettirmemeleri konusunda uyarıyorum ancak
    çoğu zaman bana inanmıyorlar" diye yakınıyor.
    NİNNİYİ KENDİN SÖYLE
    Doktorlara göre, teşhis konulan çocukları hastalığın etkisinden
    kurtarmak için yoğun çaba gerekiyor. Çünkü etkilenen beyinlerde hastalık
    çoğu zaman yerleşiyor. Doktorlar bu hastalığın teşhisini koyduktan
    hemen sonra televizyonu kesinlikle yasaklıyorlar. Çocuğun uyurken bile müzik
    dinlemesini istemiyorlar. Ailelere mümkün olduğu kadar çocukla, onun
    anlayabileceği ses tonu ile konuşmalarını tavsiye ediyorlar. Bu arada
    çocuklarla şefkat yüklü fiziksel temas da önemli. En önemli şeylerden
    biri de minik bebeklere ninni söylemek. Uzmanlar, "Radyoda ya da teypte
    çalmayın siz söyleyin" diyorlar. Onlar zamanında fark etti
    Siral Demiral ve Haluk Göçener oğulları Rüzgar'daki belirtileri erken
    fark etmiş. Şimdi tüm ebeveynlere uyarıp. "Hastalığın belirtilerini
    gözardı etmeyin" diyorlar. İşte adım adım otizme giden süreç;
    "Kendi dünyasındadır. Kendisi ilişki başlatmaz. İstediği şeylere
    ulaşmak için ilişkiye girer, insanları obje olarak gösterir, parmağı ile
    işaret edemez. Göz teması kuramaz, yüz ifadesi ciddidir. Donuk ya da
    hüzünlü bakar. Jest vemimikleri kullanarak sevimli olmaya çalışmaz.
    Bay bay yapmaz. Oyuncağını vermez. Yaşıtlarından uzak durur. Öpmek ve
    öpülmekten hoşlanmaz" Kliplere uyarı konulsun
    Marmara Üniversitesi Odyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ferda
    Aktaş klip sendromu nedeniyle RTÜK'e başvurdu ve klip gösterimlerinde, "0
    2 yaş arasındaki çocukların izlemesi sakıncalıdır" uyarısının yer almasını
    istedi. Aktaş'ın verdiği bilgiye göre bebeklerin davranışlarının
    dikkatli izlenmesi hastalığın tanımını kolaylaştırıyor. Ve Aktaş klip
    sendromunun belirtilerini şöyle sıralıyor;
    · Oyuncaklarla konuşur gibi sesler çıkarmaz (7 ay)
    Anlamlı isimlendirmeleri yoktur (10 ay)
    "Annene götür" gibi basit emirleri anlayıp yerine getirmez (18 ay)
    Üç kelimeli cümle kuramaz (2 yaş)
    Karşısındakilerle isim ve cinsiyet tayin ederek konuşmaz (3 yaş)
    Jest ve mimiklerini kullanmaz.
    Evet, hayır, nasıl kelimelerini kullanamaz, zamir seçimi bozuktur
    Monoton, duyduğunu tekrarlayarak (anında ya da bir zaman sonra konuşur)
    Kendine özel kelimeleri ya da konuşma tarzı (son heceleri söylememe gibi) vardır.
    Oyuncaklar ve objelerle ağzına alarak, elinde oynayarak, yere düşürerek
    ya da bir yere vurarak ilgilenir.
    Dönen eşyaları, çamaşır makinesini seyreder.
    Elinde ip veya benzeri bir şeyi sürekli sallayabilir.
    Kağıtlara, gazetelere, kitaplara özel bir ilgisi vardır, düzgün tutar.
    ERKEN TEŞHİS ÇOK ÖNEMLİ
    Prof. Dr. Ferda Aktaş, klip sendromu ile karşı karşıya kalan çocuklarda
    dört yaşından sonra tedavinin mümkün olmadığını söylüyor.
    Klip izlerken adeta büyüleniyorlar
    Bol hareket içeren müzik kliplerinin dünyayı yeni yeni tanımaya
    çalışan minik gözler tarafından sürekli izlenmesi ,beyinlerinde kimi zaman
    tedavisi mümkün olmayan hasarlara neden oluyor. "Klip sendromu"
    bulgularını taşıyan çocukların geçmiş hikayeleri "sürekli müzik klibi
    izlenmesi"ni içeriyor. Tv'de ardı ardına yayına sokulan klipleri izleyen
    çocuklar çevresiyle ilişkisini kesiyor, aile içi iletişimini en aza
    indirgiyor Berkan'da bu sendromun tipik örneklerinden biri.
    Son düzenleme ecelik; 20-12-2005, 01:49.
İşlem Yapılıyor