Seyirci olma, "Taraftar" ol!
Son dönemlerde tribünlerimizde yaşanan tatsızlıklar, önceki akşam oynanan Çaykur Rizespor maçında had safhaya çıktı. Uğultular yerini ıslıklara bırakırken, sahada mücadele eden takımın son iki yılın şampiyonu olduğu unutulmuş, yaşanan onca güzellikler bir kalemde silinmişti. Üstelik ıslıklanan takım, en yakın rakibinin dört puan önünde lider olarak mücadelesini sürdürüyor, adım adım üst üste üçüncü şampiyonluğa koşuyor. O akşam takımımızın gol yediği dakikaya kadar sergilemiş olduğu mücadele elbette kendisine yakışmadı. Ancak o dakikaya kadar maçı rakip takım seyircisi gibi izleyen tribünlerimizinde bu gidişata ortak oluşu unutulmamalı. Futbolcularımız hatalıdır, taraftarlarımız ise suçlu!
Beşiktaş’ın 11 puan gerisinden gelip şampiyon olan, Galatasaray’ın 100.yıl kutlamalarına kazandıkları şampiyonlukla damga vuran, halen Turkcell Süper ligi’nde lider olan takımımız ıslıklanacak ne yaptı? Bir maç, iki maç kötü performans sergilemesi, ıslıklamak için yeterli bir gerekçe değildir. Her sene 30 futbolcu alarak şampiyonluk parolası ile sezona başlama devri kapanmış, takımda bir istikrar, bir oyun disiplini yerleşmiş, kimin ne yapacağını, hangi onbirin sahaya çıkacağını artık ezbere bilir duruma gelmişiz, ancak yetinmiyor bu takımı ıslıklama cüretini gösteriyoruz.
Herşey böylesine iyi giderken, iki kötü sonuçtan dolayı oyuncularımızı ıslıklıyor, sonra Olcanların, Kerimlerin yetişmesini istiyoruz. O çocukların gözünü korkutmakla kalmıyor, kendi geleceğimizi dinamitlemekten sakınmıyoruz. Şu davranışı Galatasaraylılar veya Beşiktaşlılar yapsa, en ağır tepkiyi veririz. Fakat kendimiz yaptığımız için, yaptığımız yanlışın farkında değiliz.
Fenerbahçe taraftarı özeldir. Fenerbahçe taraftarı, takımı 3-0 mağlup durumdayken, takımını ateşler gitti denilen maçı 4-3 kazanır. Çünkü Fenerbahçe taraftarında ruh vardır, aşk vardır, sevda vardır. İnsan sevdiğini nasıl ıslıklar? İnsan gününün büyük bölümünü geçirdiği sevdasına nasıl küfür eder? Sahada oynanan mücadeleye ortak olmuyor, tribünlerdeki gücümüzü sahaya yansıtamıyoruz. Eskiden Şükrü Saracoğlu’na titreyerek gelen rakiplerimiz, artık titremiyor. Kendi seyirci ve sahasında bu kadar rahat olmayan rakiplerimiz, böylesine güzel bir ortamda istedikleri gibi mücadele edebiliyor. Zamanda çalıyor, kasti ve sert faullerde yapabiliyor.
Her takımın inişli çıkışlı dönemleri mutlaka olacaktır. Son haftalarda yaşadığımız sürecin geçici olduğunu biliyor, bize birçok sevinci yaşatan bu takımın yine birçok sevinci yaşatacağına inanıyoruz. Gün kavga günü değil. Gün, özeleştirimizi yaparak, takımımıza sahip çıkma günüdür.
Takımımızın seyirciye değil, taraftara ihtiyacı var! Fenerbahçeliyim diyen herkesinde “Taraftar” ruhunu taşıma zorunluluğu var. Aynı hadiselerin tekrar yaşanmamasını temenni ediyor, yaşanan tatsız hadiselerden sonra başta Yönetim Kurulumuz ve tüm taraftar gruplarımızın duyarsız kalmayacağını düşünüyor, gereken tedbirlerin alınarak Fenerbahçe ailesine yakışan bir tablonun ortaya çıkacağını ümid ediyoruz.
05.02.2006 15:16
Son dönemlerde tribünlerimizde yaşanan tatsızlıklar, önceki akşam oynanan Çaykur Rizespor maçında had safhaya çıktı. Uğultular yerini ıslıklara bırakırken, sahada mücadele eden takımın son iki yılın şampiyonu olduğu unutulmuş, yaşanan onca güzellikler bir kalemde silinmişti. Üstelik ıslıklanan takım, en yakın rakibinin dört puan önünde lider olarak mücadelesini sürdürüyor, adım adım üst üste üçüncü şampiyonluğa koşuyor. O akşam takımımızın gol yediği dakikaya kadar sergilemiş olduğu mücadele elbette kendisine yakışmadı. Ancak o dakikaya kadar maçı rakip takım seyircisi gibi izleyen tribünlerimizinde bu gidişata ortak oluşu unutulmamalı. Futbolcularımız hatalıdır, taraftarlarımız ise suçlu!
Beşiktaş’ın 11 puan gerisinden gelip şampiyon olan, Galatasaray’ın 100.yıl kutlamalarına kazandıkları şampiyonlukla damga vuran, halen Turkcell Süper ligi’nde lider olan takımımız ıslıklanacak ne yaptı? Bir maç, iki maç kötü performans sergilemesi, ıslıklamak için yeterli bir gerekçe değildir. Her sene 30 futbolcu alarak şampiyonluk parolası ile sezona başlama devri kapanmış, takımda bir istikrar, bir oyun disiplini yerleşmiş, kimin ne yapacağını, hangi onbirin sahaya çıkacağını artık ezbere bilir duruma gelmişiz, ancak yetinmiyor bu takımı ıslıklama cüretini gösteriyoruz.
Herşey böylesine iyi giderken, iki kötü sonuçtan dolayı oyuncularımızı ıslıklıyor, sonra Olcanların, Kerimlerin yetişmesini istiyoruz. O çocukların gözünü korkutmakla kalmıyor, kendi geleceğimizi dinamitlemekten sakınmıyoruz. Şu davranışı Galatasaraylılar veya Beşiktaşlılar yapsa, en ağır tepkiyi veririz. Fakat kendimiz yaptığımız için, yaptığımız yanlışın farkında değiliz.
Fenerbahçe taraftarı özeldir. Fenerbahçe taraftarı, takımı 3-0 mağlup durumdayken, takımını ateşler gitti denilen maçı 4-3 kazanır. Çünkü Fenerbahçe taraftarında ruh vardır, aşk vardır, sevda vardır. İnsan sevdiğini nasıl ıslıklar? İnsan gününün büyük bölümünü geçirdiği sevdasına nasıl küfür eder? Sahada oynanan mücadeleye ortak olmuyor, tribünlerdeki gücümüzü sahaya yansıtamıyoruz. Eskiden Şükrü Saracoğlu’na titreyerek gelen rakiplerimiz, artık titremiyor. Kendi seyirci ve sahasında bu kadar rahat olmayan rakiplerimiz, böylesine güzel bir ortamda istedikleri gibi mücadele edebiliyor. Zamanda çalıyor, kasti ve sert faullerde yapabiliyor.
Her takımın inişli çıkışlı dönemleri mutlaka olacaktır. Son haftalarda yaşadığımız sürecin geçici olduğunu biliyor, bize birçok sevinci yaşatan bu takımın yine birçok sevinci yaşatacağına inanıyoruz. Gün kavga günü değil. Gün, özeleştirimizi yaparak, takımımıza sahip çıkma günüdür.
Takımımızın seyirciye değil, taraftara ihtiyacı var! Fenerbahçeliyim diyen herkesinde “Taraftar” ruhunu taşıma zorunluluğu var. Aynı hadiselerin tekrar yaşanmamasını temenni ediyor, yaşanan tatsız hadiselerden sonra başta Yönetim Kurulumuz ve tüm taraftar gruplarımızın duyarsız kalmayacağını düşünüyor, gereken tedbirlerin alınarak Fenerbahçe ailesine yakışan bir tablonun ortaya çıkacağını ümid ediyoruz.
05.02.2006 15:16
Yorum