TUYAD - Sayısal Karasal TV - ( DVB-T ) Basın Açıklaması

Kapat
X
 
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • ybæl©ik
    ADMINISTRATOR

    • 25-01-2003
    • 30775

    TUYAD - Sayısal Karasal TV - ( DVB-T ) Basın Açıklaması

    TUYAD
    Sayısal Karasal TV - ( DVB-T )
    Basın Açıklaması
    Murat ÖNOL 18.02.2006


    Sayısal Karasal Televizyon Yayıncılığı (DVB-T) pilot uygulamaları, bilindiği üzere 03 Şubat 2006 tarihinde ülkemizde de başladı. İstanbul'da yapılan açılış töreni ile birlikte, Ankara ve İstanbul'da düşük güçle ve kısıtlı kanal sayısı ile yayına geçildi. Bu illerimizin bir bölümünde, TV cihazlarının ve bilgisayarların girişine bir sayısal karasal TV alıcısı bağlanarak yayın izlenebiliyor.

    Ancak kamuoyunda yanlış bilgilendirme, yalış yönlendirme ve dolayısıyla farklı beklentilerin oluşması olgusu ortaya çıktı. Çanak antenler çöpe atılacak, uydu alıcısına gerek kalmayacak, kablo-tv bitecek, Avrupa yayınları havadan herkesin televizyonuna gelecek gibi sözler ortalıkta dolaşmaya başladı, hatta basına yansıdı. Üretici, satıcı ve tüketici tedirgin oldu, piyasa olumsuz etkilendi.

    TUYAD olarak, TV yayın iletim sektörünün tarafsız derneği sıfatıyla ve konunun açıklığa kavuşmasına katkıda bulunmak amacıyla aşağıdaki gerçeklerin altını çizmek ve kamuoyunu bilgilendirmek gereğini duyuyoruz.

    Sayısal TV yayıncılığı, televizyonun keşfinden beri kullanılan Analog TV yayıncılığının teknolojik olarak yenilenmiş, gelişmiş türüdür.
    Gelişen teknoloji doğrultusunda, elektronik mühendisliği her alanda, analogdan sayısala (digitale) geçiş yaşamaktadır. Bu bağlamda TV yayıncılığının stüdyo, iletim ve alıcı cihaz ortamlarında da sayısal teknoloji hızla yerleşmektedir. Kameradan televizyon cihazına kadar her bileşenin yeni modelleri sayısal teknoloji ile çalışmaktadır. Bu bağlamda yayın iletiminde Türkiye'de öncelikle uyduda sayısala geçilmiş ve süreç tamamlanmıştır. Bundan sonra kablo yayınında ve karasal (vericiden) yayında sayısal ortama geçilmesi kaçınılmazdır ve bütün dünya bu yönde hareket etmektedir.

    Sayısal karasal yayın, alışageldiğimiz havadan gelen ve çatı antenleriyle alınan karasal TV yayınının sayısal teknolojiye uyarlanmış halidir.
    VHF/UHF kanallarından, çatı anteni, balkon anteni ve oda anteninden aldığımız sinyalleri, TV cihazımıza uygulayarak izlediğimiz karasal (vericiden) yayın, aynı antenlerle aynı şekilde alınarak ek bir sayısal kod çözücü cihaz (karasal, sayısal) alıcı (receiver) ilavesi ile izlenebilecektir. Yeni teknolojide havadan alınabilen tv kanalı sayısı 80-100 gibi rakamlara ulaşabilecektir. Üstelik tüm yayınlar daha kaliteli görüntü ve ses ile izlenecektir.

    Sayısal karasal yayını izlemek, bugün için bir karasal-alıcı cihazı gerektirmektedir. İleride bu işlev TV alıcılarına entegre edilecektir, ek cihaz gerekmeyecektir.
    Yeni teknoloji sayısal karasal yayınlar, bugün yayın olarak kullandığımız televizyon cihazları tarafından doğrudan alınamayacak, uydu alıcısına benzeyen bir cihazdan geçirilerek (sayısal karasal alıcı, set-top-box) mevcut televizyon cihazına aktarılacaktır. İleride televizyon cihazlarının sayısal alıcı devreleri olacak, antenler bugün alıştığımız gibi doğrudan televizyon cihazına bağlanabilecektir.
    Her durumda sayısal karasal yayınların alınabilmesi için ya bir ek set üstü cihazı (set-top-box) alınması yada mevcut TV alıcısının değiştirilmesi gerekecektir.

    Karasal yayın, Uydu-TV veya Kablo-TV'nin alternatifi değil, tamamlayıcısıdır.
    Nasıl bugün hem çatı anteni, hem uydu anteni, hem de kablo-tv kullanıcıları var ise ve birbirinin bir farkı tercih nedeni mevcutsa, gelecekte de her üç sistem farklı alanlarda tercih edileceklerdir. Uydularda her zaman daha fazla sayıda kanal seçeneği bulunacak, kabloda hızlı internet ve interaktif hizmetler belirleyici olacak, karasal tv'de ise bir kabloya bağlı olunmaksızın her odada hatta hareketli ortamlarda izlenebilme özelliği ortaya çıkacaktır.

    Dünyadaki örneklere bakıldığında, ülke yönetimlerinin medya planlama politikaları, karasal ve kablo yayınlarının gelişmesini etkilemekte ancak uydu yayını üzerindeki etkileri sınırlı olmaktadır.
    Bilhassa Türkiye'nin örnek aldığı Avrupa ülkelerine bakıldığında, hepsinde uydu-tv sektöründe benzer bir gelişme olduğu ancak kablo ve karasal-tv sektörlerinde devlet politikasına bağlı olarak farklılıklar bulunduğu gözlemlenmektedir. Lisanslama politikaları, karasal-tv yayıncılığının yapısı gereği kamuya ait kanallarla geliştirilmesi nedeniyle gereksinim dıyduğu büyük kamu yatırımı (TRT'nin buğün 5000 kadar vericisi vardır, bunların sayısala uyumu büyük bir yatırım bütçesi gerektirmektedir) bu iki sektörün gelişiminin devlet tarafından etkilenmesini doğurmaktadır. Uydu-tv, sınırları ve kısıtlamaları daha kolaylıkla atlayabilmektedir.

    Bugünkü TV yayıncılığı teknoloji sürdükçe, her üç TV yayınlama türü gelecekte de varolacaktır. Herhangi birinin " çöpe atılması " beklenmemektedir.
  • CDD
    Senior Member
    • 06-07-2005
    • 5289

    #2
    Konu: TUYAD - Sayısal Karasal TV - ( DVB-T ) Basın Açıklaması

    Bilgiler için teşekkürler hocam yazının altında yazılan,

    Bugünkü TV yayıncılığı teknoloji sürdükçe, her üç TV yayınlama türü gelecekte de varolacaktır. Herhangi birinin " çöpe atılması " beklenmemektedir.

    bu açıklama çoğu arkadaşımız karasal yayın izlemek mecburunda ve çanak antenlerin çöpe gideceği fikrini çok güzel aydınlatmış sağol.

    Yorum

    • ozkandonmez
      Administrator

      • 30-12-2002
      • 47227

      #3
      Konu: TUYAD - Sayısal Karasal TV - ( DVB-T ) Basın Açıklaması

      İşin ilginç yanı, hergün gelen sorularda cihaz almak için bekleyelimmi sorularıdır, çığ gibi büyüyen bu yanlış bilgilendirmeden dolayı uydu sektörü neredeyse duracaj konuma gelmiştir.

      Vatandaşın doğru bilinçlenmesi gerekiyor , forum ana sayfası üstündeki kayan yazıyı dikkatlice ve aşağıdaki topic i okuyunuz.

      Technology Channel ve Digital Karasal Yayınlar
      Üyelere Özel Konuları Görebilmek İçin Lütfen ÜYE GİRİŞİ Yapınız

      Yatırım, bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, Sermaye Piyasası Kurulu tarafından yayımlanan Seri:V, No:52 Sayılı "Yatırım Danışmanlığı Faaliyetine ve Bu Faaliyette Bulunacak Kurumlara İlişkin Esaslar Hakkında Tebliğ" çerçevesinde aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çevresinde sunulmaktadır.
      Burada ulaşılan sonuçlar tercih edilen hesaplama yöntemi ve/veya yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmakta olup, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabileceğinden sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi sağlıklı sonuçlar doğurmayabilir.
      Yatırımcıların verecekleri yatırım kararları ile bu sitede bulunan veriler, görüş ve bilgi arasında bir bağlantı kurulamayacağı gibi, söz konusu yorum/görüş/bilgilere dayanılarak alınacak kararların neticesinde oluşabilecek yanlışlık veya zararlardan www.ozmena.net web sitesi ve/veya yöneticileri sorumlu tutulmaz.

      HAYDI IPTV YAPALIM

      TBS 6991 Dual Tuner Dual CI Tv kartı linux sürücü yükleme

      LÜTFEN OKUYUN

      Yorum

      • alptug yilmaz
        Junior Member
        • 25-11-2004
        • 248

        #4
        Konu: TUYAD - Sayısal Karasal TV - ( DVB-T ) Basın Açıklaması

        Sevgili arkadaşlar,
        Ben alternatif kanalların(yerli ve yabancı ART, El Cezire vb.) önlerinin kesilmesinin istendiğini düşünüyordum.Umarım dünyanın dört bir yanından alternatif olan her türlü kanalların bizlere ulaşması engellenmez.Sayın Ybalcik açıklayıcı yazınızla biraz olsun içim rahatladı fakat Irak'ın işgali sırasında medya mensuplarının kaldığı otele yapılan kasıtlı saldırı, El Cezire televizyonuna ve çalışanlarına yapılan saldırılar(internet sitelerinin hacklenmesi vb.), Irak'ın işgali sırasında New-York borsasında El Cezire televizyounun yayınının kaldırılması gibi bir çok olayı düşündüğümde bazı kesimlerin alternatif haber kaynaklarına tahammül edemediğini ve haber alma özgürlüğünü ciddiye almadıklarını görüyorum.Umarım DVB-T ile kısıtlamalara gidilmez...
        Saygılarımla...

        Yorum

        • ozkandonmez
          Administrator

          • 30-12-2002
          • 47227

          #5
          Konu: TUYAD - Sayısal Karasal TV - ( DVB-T ) Basın Açıklaması

          basın bültenindeki açıklamaya baktığımızda

          görüleceği üzere karasal sayısal tv yayıncığı alternatif değil tamamlayıcı bir olgudur.

          Türkiye'miz medeni bir toplumlar arasında olduğuna göre haber alma özgürlüğünün engellenmesi diye bir durumun olmadığı kanaati yoğunluk kazanmaktadır

          Karasal yayın, Uydu-TV veya Kablo-TV'nin alternatifi değil, tamamlayıcısıdır.
          Son düzenleme ozkandonmez; 19-02-2006, 00:57.
          Üyelere Özel Konuları Görebilmek İçin Lütfen ÜYE GİRİŞİ Yapınız

          Yatırım, bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, Sermaye Piyasası Kurulu tarafından yayımlanan Seri:V, No:52 Sayılı "Yatırım Danışmanlığı Faaliyetine ve Bu Faaliyette Bulunacak Kurumlara İlişkin Esaslar Hakkında Tebliğ" çerçevesinde aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çevresinde sunulmaktadır.
          Burada ulaşılan sonuçlar tercih edilen hesaplama yöntemi ve/veya yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmakta olup, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabileceğinden sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi sağlıklı sonuçlar doğurmayabilir.
          Yatırımcıların verecekleri yatırım kararları ile bu sitede bulunan veriler, görüş ve bilgi arasında bir bağlantı kurulamayacağı gibi, söz konusu yorum/görüş/bilgilere dayanılarak alınacak kararların neticesinde oluşabilecek yanlışlık veya zararlardan www.ozmena.net web sitesi ve/veya yöneticileri sorumlu tutulmaz.

          HAYDI IPTV YAPALIM

          TBS 6991 Dual Tuner Dual CI Tv kartı linux sürücü yükleme

          LÜTFEN OKUYUN

          Yorum

          • okocha
            Junior Member
            • 22-10-2005
            • 69

            #6
            Konu: TUYAD - Sayısal Karasal TV - ( DVB-T ) Basın Açıklaması

            Sayısal yayınla ilgili yapılan çalışmayı BUGÜN’e anlatan Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, çevre ve görüntü kirliliğini ortadan kaldırmak ve yayın kalitesini artırmak için sayısal yayının bir zorunluluk olduğunu söyledi.

            Bakan Yıldırım, “Sayısal yayın konusunda çok geç kaldık. Bu durumu telafi etmemiz lazım. Sayısal yayınla birlikte bina çatılarında salkım saçak konulan ve görüntü kirliliğine yol açan çanak antenler toplatılacak, televizyonlardaki görüntü kalitesi de üst düzeyde olacak” dedi.

            -----------------------------------------------------------------

            Birde böyle bir açıklama yapmışlardı bunlar. Zorunluymuş yok ya. Hangi kanalı izleyeceğimi de gelin siz söyleyin bari. Bu işten epey bi kârları var ki bunu zorunlu kılmaya çalışıyorlar. Ülkemin her köşesi her bucağı tertemiz de bir görüntü kirliliği kalmış. Siz gidin önce sokaklardaki çöpleri temizleyin de görüntü kirliliğini boşverin. smile_nono

            Yorum

            • zeusKSK
              Junior Member
              • 27-04-2005
              • 30

              #7
              Konu: TUYAD - Sayısal Karasal TV - ( DVB-T ) Basın Açıklaması

              beer yaşa okocha kardeşim sen iran'mı burası yaw humeyni rejimi getirmek istiyor bu takunyalılar sanane kardeşim bu ülke özgür bir ülkedir isteyen istediğini seyreder.dediğin gibi hangi kanalı izlediğimize kadar karışmak istiyorlar heralde rant kokusu alıyorum ben bu işte ya hayırlısı bakalım bekleyip göreceğiz.........

              Yorum

              • Adalý
                Junior Member
                • 17-03-2005
                • 294

                #8
                Konu: TUYAD - Sayısal Karasal TV - ( DVB-T ) Basın Açıklaması

                Geç kalınan bir açıklama umarım her yerde yayınlanır ve herkes neyin ne olduğunu öğrenir.

                Yorum

                • irdetofun
                  Junior Member
                  • 18-04-2004
                  • 209

                  #9
                  Konu: TUYAD - Sayısal Karasal TV - ( DVB-T ) Basın Açıklaması

                  Kimsenin çanağını zorla kaldıramazsınız.O zaman Fransada herkes TPS mi izliyor veya diğer ülkelerde herkes sadece dijital kablo mu izliyor?
                  Böyle mantıksız bir uygulama olacağını sanmıyorum.
                  belki uygun fiyatlarla tüketicileri kendilerine yönlendirebilirler.
                  Saygılar.

                  Yorum

                  • worth23
                    Junior Member
                    • 29-06-2004
                    • 135

                    #10
                    Konu: TUYAD - Sayısal Karasal TV - ( DVB-T ) Basın Açıklaması

                    Karasal tv yayının ne kadar verimli olacağıda ayrı bir tartışma konusu hava şartları,jeolojik şartlar bu yayını nasıl etkiler bilmem.

                    Yorum

                    • stadyum
                      Member
                      • 24-09-2004
                      • 548

                      #11
                      Konu: TUYAD - Sayısal Karasal TV - ( DVB-T ) Basın Açıklaması

                      Originally posted by alptug yilmaz
                      Sevgili arkadaşlar,
                      Ben alternatif kanalların(yerli ve yabancı ART, El Cezire vb.) önlerinin kesilmesinin istendiğini düşünüyordum.Umarım dünyanın dört bir yanından alternatif olan her türlü kanalların bizlere ulaşması engellenmez.Sayın Ybalcik açıklayıcı yazınızla biraz olsun içim rahatladı fakat Irak'ın işgali sırasında medya mensuplarının kaldığı otele yapılan kasıtlı saldırı, El Cezire televizyonuna ve çalışanlarına yapılan saldırılar(internet sitelerinin hacklenmesi vb.), Irak'ın işgali sırasında New-York borsasında El Cezire televizyounun yayınının kaldırılması gibi bir çok olayı düşündüğümde bazı kesimlerin alternatif haber kaynaklarına tahammül edemediğini ve haber alma özgürlüğünü ciddiye almadıklarını görüyorum.Umarım DVB-T ile kısıtlamalara gidilmez...
                      Saygılarımla...
                      evet yanlızca kendi canının istedikleri kanalları bize izletmeye çalışıyorlar...
                      muhalefete tahammül edemiyorlar........
                      yasakçı ve sansürcü düşünüyorlar.....
                      iran ve afanistanı örnek alıyorlar.............
                      tv izleme özgürlüğünü kısıtlamak istiyorlar.......
                      ayrıca rtük tafalı düşünüyor ve rtük medyaya hakim olmak istiyor.......
                      amaç art avrasya gibi kanalları engellemek....
                      sansürcü ve yasakçı zihniyet.........
                      spice plantumu engelleyerekte bize ağlak dersi vermeye çalışıyorlarsada yanlış yapıyorlar.......herkesin ağlakı kendine....isteyen 24 saat ***** yayın izleme hakkına sahiptir bu ülkede..........isteyen de morno yayın.....rtük e ne?rtük e ne oluyor????
                      burası laik özgür bir ülke.......
                      burası türkiye...........

                      Yorum

                      • akifbalci
                        Junior Member
                        • 11-09-2004
                        • 13

                        #12
                        Konu: TUYAD - Sayısal Karasal TV - ( DVB-T ) Basın Açıklaması

                        arkadaşlar bu hükümete oy verdeim ama vermez olaydım çıkardılar bi çanaklar kalkacak işi işlerimiz altüst oldu allah bunların kalbini temizlesin çanaklardan önce isterseniz eve bi adam yollayında kanalları o değiştirsin belki daha hayırlı olur

                        Yorum

                        • sametcetin
                          Junior Member
                          • 08-11-2004
                          • 19

                          #13
                          Konu: TUYAD - Sayısal Karasal TV - ( DVB-T ) Basın Açıklaması

                          helal be akif abi ...niyetleri bizleri aboneli yapmak ve her ay para almak....

                          Yorum

                          • stadyum
                            Member
                            • 24-09-2004
                            • 548

                            #14
                            Konu: TUYAD - Sayısal Karasal TV - ( DVB-T ) Basın Açıklaması

                            sayısal karasal yayının ilgi göreceğini hiç zannetmiyorum..........

                            insanlar uydudaki pırıl pırıl yayına sınırsız kanala alışmışken çanak anteni bırakıpta karasala dönmezler!

                            dvb yayın yaygılaşınca kimse umduğu gibi olmadığını değil avrupaların türk kanallarının bile çoğunun karasalda olamıyacağını görecektir..........

                            sayısal yayını zorla halka dayatmaya çalışan rtük hayal kırıklığı yaşıyacaktır........

                            zaten uyduya alışmış olan halk sınırlı sayıda kanalın olacağı karasal yayına ilgi göstermiyeceği için büyük kanallar da dvd yayına yatırım yapmıyacaktır ve beklenildiği gibi 12 yıl sonra sayısal yayın türkiyede yaygınlaşamıyacaktır........

                            halkın tercihi çanak anten olacaktır..............

                            hürce,özgünce,sansürsüzce...................... ..

                            çanak anten ve uydu.................

                            bir kere alışmışız uyduya niye karasala geçelimki?

                            nieslenin araştırmalarına göre uydu kullanımı 2007 sonunda %70 lere çıkacak,karasal yayında doğal olarakta %15 lere zamanla düşecek........

                            karasal yayını zorla dayatmaya çalışan rtük te hayal tırıklığı yaşıyacak.....

                            çanak anten her zaman var olacak..........
                            -------------
                            Halkın tercihi uydu oldu!
                            nielsen şirketinin 2005 yılında kentlerde yaptığı araştırmaya göre;
                            KARASAL YAYINLAR, 2004 te 82.5 iken 2005 te 77.4 e düşmüş!(karasal yayındaki azalmanın hızla devam edileceği ve 2010 yılında %15 lere kadar düşeceği öngörülüyor)
                            DİJİTAL UYDU,2004 te 9.2 iken 2005 20.8 e yükselmiş!(uydu kullanımındaki artış sürüyor)
                            DİJİTÜRK,2004 te 3.9 muş ve 2005 te yine 3.9 olarak kalmış....yani verilere göre artık dijitürk üye arttıramıyor.....vatandaş şifresiz uyduyu tercih ediyor..dijitürk inişte!
                            DİÐER DİJİTAL UYDU,2004 te 5.3 iken 2005 te 16.9 a çıkmış!
                            ANALOG UYDU,2004 te 4.3 iken,2005 te 0.11 e kadar gerilemiş..yani %1 bile değil!2006 da cine5 analog yayınının sona ermesiyle analog kullanımının sıfırlanması bekleniyor......
                            BİLİNMEYEN UYDU,2004 te 0.9 iken,2005 te 0.03 olmuş.....
                            yorum:
                            benimde her zaman tahmin ettiğim gibi türkiyede şifresiz uydu kullanım oranı artıyor!!!!kanallarda artık yatırımlarını bu yönde yapıyor.....dijitürk e olan ilgi azalıyor,verilere göre ki çevremdeki genel havaya göre dijitürk yeni üye kaydedemiyor vatandaş şifresiz uyduya yöneliyor!!!!her ne kadar rtük ve yönetim uyduya şiddetle karşı çıksada karasal yayını desteklesede vatandaş karasal yayına rahbet etmiyor uydudaki çeşitliliği ve kaliteyi tercih ediyor........artık türksatın eve girmediği yer yok gibi.benim yaşadığım bölgede uydu kullanım oranı %100......... herkesin evinde 1 değil en az 2-3 adet şifresiz yayınları alabilen free uydu alıcısı var.....benim gibi uydu hastalarında bu rakam 4-5 e çıkıyor..........kısacası şifresiz uydu artık her eve girmekle kalmayıp her evin farklı odasına birden çok receiver da giriyor!!"!bugünlerde çanak antenlere sansürü düşünen rtük e kulağına küpe olsun...........türk halkının tercihi uydu dur!bu oran artacaktır.rtük istemese de!

                            kaynak http://www.referansgazetesi.com/habe...503&YZR_KOD=91
                            tam metin,
                            Gökyüzü uydularla dolarken Türkiye seyirci kalmıyor
                            14.06.2006 / Nuri Çolakoğlu
                            Bundan daha sadece 17-18 yıl önce bir arkadaşımla katıldığım Lüksemburg’da yapılan Avrupa Medya Zirvesi'nde çok yeni bir olgu ile karşılaşmıştık. Merkezi Lüksemburg’da bulunan bir şirket olan SES gökyüzüne yeni bir uydu atıyordu. Atılan Astra adlı bu uyduyu aynı boylamda farklı açılardan yayın yapacak bir kaç uydunun izleyeceği, böylelikle gökyüzünde oluşturulacak bu yeni uydu sistemi ile evlere birçok kanalın ulaştıracağı anlatıldı. Peki bu uydudaki yansıtıcılar nasıl doldurulacaktı?
                            Bunun için çok beklemek gerekmedi. Astra’ya hemen bir müşteri çıktı... Hayata Avusturalyalı olarak başlayan, sonra İngiliz, en sonunda da Amerikalı olan ünlü medya patronu Rupert Murdoch bu işe daldı. Hemen kurduğu SKY kanallarını (Sky,Sky News, Sky Sports, Sky Movies1, Sky Movies 2, vb) peşpeşe yayına soktu. Böylece DTH yani uydudan doğrudan eve yayın çağı açılmış oldu.
                            Özel bir şirketin sağladığı bu Astral uydu hizmetine Avrupa’daki kamu kuruluşlarını bir araya getiren Eutelsat da Hotbird’le cevap verdi. Özel izinler alıp, her dağın başına bir verici dikerek ya da kablo şebekesindeki sınırlı sayıdaki yerlerden birine girerek izleyiciye ulaşmaya çalışmaktansa, bunların hepsinden daha kolay ve ekonomik olan uydu kanalından yayına geçmek cazip bir seçenek olarak ortaya çıktı.
                            10 yılda devasa yol
                            Gerçi uydudan yapılan yayını alabileceklerin sayısı 1990’larda çok değildi. Murdoch bir yandan kanal kuruyor bir yandan da alıcı ve çanak pazarlıyordu. Ama kanal sayısı arttıkça uydu alıcısı sayısı arttı, uydu alıcısı arttıkça uydudan yayın yapan kanal kurmak daha fizibl oldu ve doğal olarak kanalların sayısı da arttı.
                            Kısacası, on yıl içinde çok yol gelindi. Bugün Avrupa’daki uydu kanallarının sayısı binlerle ifade edilebiliyor. Sinyal güçlendi, çanak küçüldü, seçenekler akıl almayacak boyutlara vardı.
                            Türkiye’de de önceleri yayın merkezinde üretilen sinyali vericilere veya kablo merkezlerine ulaştırılmak için kullanılan uydudan yayın, kısa sürece toplum tarafından benimsendi. Herkes çanak alır oldu. Evlerin ilanlarında “çanak antenli” ibaresi görülür oldu.
                            2000’li yıllarda Türkiye’de uydu devrimi başladı. Anadolu’daki yerel TV’ler büyük kentlere yerleşmiş hemşehrilerine ulaşmak için uyduya çıkıp izleyici sayısını artırma yolunu tuttu. Ve bugün TürkSat uydusundan yayın yapan Türkçe kanalların sayısı 100’e yaklaştı.
                            Bu arada Digitürk dijital kanalların sayısını artırmaya koyulmuştu. Benim de bu yıl başında yayınladığım TV izleme ölçümleri şirketi AGB’nin yaptırdığı araştırmalar yayını uydudan izleyenlerin sayısını hızla arttığını gösteriyordu.
                            TV ölçümlerini yapan AGB Nielsen firmasının
                            1990 ve 2000 DİE nüfus tespiti sonuçlarına dayalı
                            2005 yılı nüfus projeksiyonlarına göre tanımlanmış
                            20.000 ve üzeri nüfusun yaşadığı kentsel bölgelerde
                            2005 boyunca yaptığı Veri Tabanı Araştırması sonucunda bulduğu rakamlara dayanarak yaptığı araştırmanın sonucu şöyle görünüyor:





                            Bu tabloda önemli olan üç nokta var:
                            Bir yılda uydudan izleyenlerin oranı iki kat artmış. (bu yıl yüzde 30’ları bulması bekleniyor)
                            Uydudan izleyenlerin oranı üç kat artmış (Bu artış Digiturk’te bu kadar değil. Çoğunluk çarşıdan aldığı dijital alıcılarla izliyor)
                            Ancak bu araştırma kentsel bölgelerde yapılmış araştırma. Dolayısıyla bu oranlar köylerde daha yüksek olabilir. Hele dijital alıcıların 100-200 YTL’ye satıldığı dikkate alınırsa.
                            Ama daha da şaşırtıcı olanı elime bu hafta geçen bir araştırma. Türkiye’yi iyi tanıyan bir uluslararası kuruluşun yaptığı bu araştırmada Mart 2006’da yayınları uydudan izleyenlerin oranı yüzde 34 çıkarken, mayısta yani iki ay sonra bu oran yüzde 38’e yükseliyor. Kısacası biz Türkiye’de dijital karasal yayın hazırlıkları yaparken halkımız tercihini farklı bir yönde(uydudan yana) yapıyor.
                            Gökyüzü dolarken Türkiye’deki yayıncılar kendilerini bu yeni ortama uyarlıyorlar. Türkiye dünyadaki teknolojik gelişmeleri şaşırtıcı bir hızla izliyor.
                            Türkiye’de kablo ve uydunun diğer Avrupa ülkelerine göre çok düşük olduğu görebilirsiniz. (Gerçi uydudan yayın çok hızlı gelişiyor. Üç yıl önce yüzde 2-4 arasında olan uydu ile izlenme oranının, geçen yıl yapılan araştırmada yüzde 30’lari geçtiği görüldü ve bu hız devam da ediyor.)
                            Zaten sayısal karasal biraz daha gecikirse kablonun başına gelen karasal sayısalın başına gelecek ve bu dağıtım sistemi de güdük kalacak. Oysa hükümetin politikası uydudan izlemeyi mümkün olduğu kadar aza indirip yayın izlemede ağırlığı karasala yönlendirebilmek. Bunun için hızla hareket ediliyor.
                            --------------------

                            baştakiler bunu yanış açıkladıkları için kargaşa çıkıyor.......
                            nedir o??
                            DİJİTAL KARASAL YAYIN GELSE BİLE UYDUDAKİ TÜM TÜRK KANALLARININ DAHİ KARASALDA İZLENMESİ MATAMATİK KURALLARINA AYKIRI.....
                            NEDEN?
                            1-SADECE UYDU YAYIN HAKKI OLUPTA KARASALDA YAYIN HAKKI OLMAYAN VE OLAMIYACAK O KADAR ÇOK KANAL VARKİ?
                            örnek:dspor,dçocuk,yeşilçam,skytürk,habertürk..... ................vs vs........
                            bunun gibi onlarca kanalın yayın hakkı uydu ve kablolu yayın........bütçeleride ona göre ayarlı........KARSAL YAYIN GELSE BİLE ONLAR GİBİ ONLARCA UYDU YAYIN HAKKI KANAL OLMAYACAK........
                            2-YURT DIŞINDAN YAYIN YAPAN TÜRK KANALLARI KARASAL YAYINDA ASLA AMA ASLA OLAMAZ...........
                            örnek:türkmeneli tv,td1,kanal avrupa,düzgüntv,sutv,artavrasya,tüm kıbrıs ve azeri kanalları
                            3-TÜRKSATTA YAYIN YAPAN 100 KADAR TÜRK KANALI VAR........HOTBİRD LE BU SAYI 1000 İ BULUYOR......BIRAKIN YABANCILARI TÜM TÜRK KANALLARININ DAHİ 30-40 KANAL KAPASİTELİ BİR SESTEME SIÐMASI İMKANSIZ.....
                            4-DÜNYA ÖYLE BİR GELİŞİYORKİ YATIRIMLAR UYDU VE TEMATİK KANALLAR ÜSTÜNE YAPILIYOR..........UYDU KULLANIMIN GELECEKTE KARASALI GEÇMESİ BEKLENİRKEN KARASAL YAYIN ORANININ %15 LERE İNMESİ BEKLENİYOR......NİLSEN İN ARAŞTIRMALARI AKŞAM HABERTÜRK TE YAYINLANDI........
                            bunun nedenleri,
                            *UYDUDAN YAYIN YAPMAK ÇOK DAHA AZ MALİYETLİ
                            *UYDUDAN YAYIN İZNİ ALMAK ÇOK DAHA KOLAY
                            *UYDUDA ÇOK BÜYÜK BİR KİTLEYE SESLENİYORSUNUZ......
                            ayrıca şunuda belirtmek isterimki bu topiğe yazan arkadaşlar uydu satıcısı değil!öyle olsalar bile bunu maddi çıkar için yazmıyorlar..........
                            tek istediğimiz şey şu:
                            - özgürlüklerimizin kısıtlanması ve türk halkının karasala zorla yönlendirilmesi doğru değil!
                            -----
                            ayrıca bu konu akşam habertürk te konuşuldu,
                            Türkiye’de uydu alıcısı olan herkesin anteni türksat’a dönük!uydu kullanım oranları; Türkiye’de uydu alıcısı olan herkesin anteni türksat’a dönük!uydu kullanım oranları;
                            YALÇIN BALCI: İZLEYİCİLERİN %38'İ ÇANAK ANTEN KULLANIYOR
                            Yalçın Balcı, HABERTÜRK'e konuştu

                            Doğan Yayın Holding Başkan Yardımcısı Yalçın Balcı, HABERTÜRK TV’de Cengiz Semercioğlu’nun hazırlayıp-sunduğu Full Ekran programınında çarpıcı açıklamalarda bulundu. İşte o açıklamalar


                            -
                            C.S: Ne kadar zamandır doğan grubundasınız?

                            Y.B: 1990 yılının başından beri aşağı yukarı 16 yıl. Yani oldukça eski sayılabilirim.

                            C.S: Peki daha önce?

                            Y.B: Daha önce sabah gazetesindeydim ben.

                            C.S: Son yıllarda grupta daha çok televizyon yatırımları ya da televizyon projeksiyonları çalışıyorsunuz di mi?

                            Y.B: Daha çok son 5 yıldır holdingde geleceğe dönük neler yapabileceğimiz konusunda arkadaşlara yardımcı olmaya çalışıyorum. Bir de gazete operasyonları çok önemli. Grubun içinde önemli bir yer alıyor. Televizyon da çok hızlı bir şekilde büyüyor, o konularda çalışıyoruz.

                            Y.B: Son birkaç yılda özellikle son 3 yılda televizyonun izlenme alışkanlıkları teknoloji ile beraber çok gelişmeye çok değişmeye başladı. Orada Türkiye’ye daha hak ettiği yere göre götürmek için açıkçası bunun iletişimini yapmaya çalışıyoruz. Yol aşmaya çalışıyoruz.

                            C.S: Türkiye’de televizyonu nasıl görüyorsunuz?

                            Y.B: Türkiye tamamen ücretsiz kanalların en yoğun olarak alındığı dünyadaki tek ülkeden bir tanesi.

                            C.S: Ücretsiz kanal derken?

                            Y.B: Herhangi bir bedel ödemeden yurtdışında bugün birçok ülkede kablo veya uydu üzerinden veya yeni gelişmekte olan karasal dijital sistemler üzerinden televizyon izleniyor. Türkiye’de free tv diye adlandırdığımız tamamen havada olan serbest vaziyette olan her insanın istediği şekilde alıp izleyebileceği kanallar var. 20 civarı ulusal kanal var. 2004 Ocak ayından itibaren de Türksattan başlayan dijitalleşmeyle beraber çok hızlı bir şekilde Türkiye’de tam televizyon kanalı patlaması oldu. Yerel kanalları saymıyorum. Bugün gelirken akşamüstü bilgisayardan baktım, tam 135 adet yayın var Türksatın üzerinden ve Türksat’a uydusu tamamen dolmuş vaziyette.

                            C.S: AC Nielsen’in yapmış olduğu araştırmaya göre CB ve AB gurubu yani gelir seviyesi en yüksek iki grup uydu alıcısını en çok kullanan kesim olarak gözüküyor nasıl değerlendiriyorsunuz bu tabloyu?

                            Y.B: Bir tanesi SB grubu yaklaşık %40, CB de %45 bizi izleyen vatandaşlar. AB, CB’ye tam hakim olamayanlar için söylersek ab grubu gelir seviyesi bir miktar daha üst grupta daha şehirli. CB i’de ise onun 1 kademe daha altında. CB’nin yüksek olması yani gelir seviyesi nispeten makul seviyede olduğu için bu insan parasını akıllı kullanıyor. Para verip bir şeyi izlemek istemiyor. Bir kere para veriyor bir kutu alıyor ve ondan sonra bir daha ona para vermek istemiyor. ABDE ise gördüğünüz gibi gerek kabloda, -kablo da çok önemli bir para değil, 7 YTL civarında- buralarda sürekli o seviyeye gidiyor. Paralı olay büyümüyor artık, küçülüyor. Dünyadaki genel Trend. Ücretsiz kanallara yani TV yayıncılığı reklâmla desteklenip oradan gelecek gelirle iyi yayıncılık yapıp insanları çekiyor ve insanlar para ödemeden bu yayınları izliyor. Bugün Fransa’da ücretsiz izleyebileceğiniz yayın sayısı sadece 5. Türkiye’de ise 100 civarında kanal size sonsuz seçenek veriyor. Ve bugün daha tematik kanallara başlamadık. Türkiye’de yani başlayacak. Bir de bunun 2 sene sonrasında bakmak lazım.

                            C.S: genel izlenim bugüne kadar ab grubunun kablolu ya da digiturk izlediği yönündeydi. Ama orada çok bir ciddi şekilde uydu şeklinde izleniyormuş?

                            Y.B: Tabii tabii 5 katı fark var. Biri 39- 40 civarında digiturk 8 civarında. Bu sadece ve sadece büyüyen uydudur. Seneye bu vakit bu 40 diye gördüğümüz yer muhtemelen ABDE 52- 23’ler civarında çıkacak. 2007 senesinin sonuna geldiğimizde 60’a yakın bir rakam çıkar. Normal anten 2010 senesinde %15 seviyesine düşer oralarda da kalır. Daha fazla düşmez.

                            C.S: Araştırmayı Nicelsen yaptı.

                            Y.B: Bizim esas yaptığımız medyada tüketim alışkanlığını periyodik olarak ölçmeye çalışıyoruz. Ve burada özellikle son 1 yıl içinde yapılan ölçümlerde bizim 2–3 yıl önce koyduğumuz 5 yıllık plan-program vardı.

                            C.S: Şuraya gidecek Türkiye diye öngörmüş müydünüz çanak anteni?

                            Y.B: Tabii tabii bizim öngördüğümüzü geçti. Bir tek şunu söyleyeyim, 2007 senesinde 7 milyon uydu alıcısına erişeceğini söylemiştim.

                            C.S: Bugün kaç peki?

                            Y.B: bugün bu rakam 6.100.000. 2007 senesinin sonunda 8 milyon olacak. Yani 3,5 yıl önceki öngörümün 1 milyon daha üstünde. Bu kadar hızlı gelişiyor Türkiye.

                            C.S: Bu tabloda çanak anten sahipliği 2 veya daha fazla olan sayısı %58’e çıkıyor.

                            Y.B: Türkiye’de uydu alıcısı olan herkesin anteni türksat’a dönük. Türkiye’de türksat'taki yayınları izlemeyecek bir Türk evi mümkün değil pratikte.

                            C.S: gelecek 1 yılda dijital yayın alma düşüncesi? Bu AC Nielsen’nin yaptırdığı bir araştırma ve Türkiye’de televizyonun nasıl izlendiği üzerine. Şimdi deneklere sormuşlar. Gelecek 1 yılda dijital yayın alma düşüncesine hayır diyenler %66, evet diyenler %20 olarak çıkmış.

                            Y.B: bunu şöyle değerlendirelim. Türkiye’nin bugün %38 uydu alıcı var. %60’ın da yok. Bu yok diyen insanların %20’si ben alacağım diyor. Yani %12’si 1 yıl içinde uydu alıcısı almak istiyor. Tamamı aldığı taktirde bu %38 olan rakam %50’ye gelmiş olacak. Yani seneye bu vakitlerde Türkiye’nin yarısı yayınları uydudan izleyecek. Bu çok önemli bir şey.


                            http://www.haberturk.com/newengine.p...haber&@=233057

                            yukarıdaki yorumdanda anlaşılacağı gibi;
                            1)rtük istemesede uydu kullanım oranı artıyor ve gelicektede artacak.....
                            2)hem türkiyede hem dünyada şifresize yani free ye dönüş var....akıllı izleyici tv izlemeye para vermiyor deniliyor!burda paralı platformun gerilemesinden türksattaki parasız yayınların kullanım oranların artmasından ve artacağından bağsediyor

                            dolayısıyla benim hep bu forumda söylediğim gibi türkiyede izleyici parasız kanalları ve uyduya yöneliyor..........bunun sebepleri;
                            a-türksattaki kanal sayısındaki artış ve şifresiz olması
                            b-bu yayınlar şifreli olsaydı bile türk halkının ekonomik açıdan sıkıntılı olması tv izlemeye para vermemesi...ki bu konuda türk halkı çok haklı.......cine+ ve dijifun clüb ile star dijitalin sonunu biliyoruz......şu anki paralı platformda giderek üye kaybediyor bu açıklamalara göre ki mantıken zaten bunu söylüyorduk böyle olacağını........izleyicinin akıllandığından ve en iyi seçimin türksattaki free ücretsiz yayınların olduğundan bağsediyor!
                            gelicektede RTÜK VE RTÜK ÇÜLER İSTEMESEDE HALKI KARASALA ZORLA DAYATSALARDA gelicektede uydu kullanım oranının daha da artacağını paralı platformun anlaşılan o ki çok üzün ömürlü olamıyacağını ima ederek karasal yayınlarında %15 sınırına kadar düşüp o seviyede tutunmaya çalışacağını söylüyor!!!
                            burda ilginç olan nokta şu:
                            şu anki devletimiz veya yönetimimiz buna rtük vb de dahil karasal yayınının kullanım oranının artacağından bağsetmişti hep......artık çanağa gerek yok herşey karasalda demişlerdi....belki işlerine öyle geldiği için belkide bir çıkarları olsada olmasada çanak antenlere tıpkı irandaki gibi antipati duyduklarını o yada bu yolla kamuoyuna açıklamışlardı............
                            ancak habertürk teki bu açıklamalar ile rtükçülerin hedefleri birbirine zıt.............
                            1-rtük veya çevreleri neden uydu kullanımından rahatsızlar?
                            2-neden karasala yönlendirmek istiyorlar...
                            3-niçin gerçekleri görmüyorlar...........
                            peki bu maçı kim kazanır?rtüm mü uydumu?
                            gönlümüz uydudan yana ama rtük ün çanağa gerek kalmadı çanaklar toplanacak açıklamalarıyla bu yukarıda gördüğünüz metinler birbirine zıt!!!!!
                            metinde diyorki uydu kullanımı artacak çünkü türk halkı özgürlük istiyor çeşitlilik istiyor..tematik kanallar gelicek ve bunlar sadece uyduda olacak.örnek:dspor,max,dsinema vs vs dçocuk.........skytürk,habertürk...bsunların hiçbiri asla karasal yayında olmayacak çünkü bunlar uydu kanalları............
                            peki o zamkan niçin çanağa gerek yok,çanaklar toplatılacak,evinize çanak almayın çocuğunuzu uydudan koruyun gibi bir zamanlar matbaaya karşı çıkılan zihniyette eski kafalı açıklamalar yapıldı???
                            yorumu size bırakıyorum..............

                            SONUÇ;:
                            1-türkiyede uydu kullanım oranı hızla artmaktadır.rtük istemesede gelcekte de artacaktır...........karasal yayın kullanım oranı %15 seviyesine kadar gerileyecektir.anlaşılan o ki rtük ve rtük çülerin halkı karasal yayına yönlendirme çabaları sonuçsuz kalıcak...............
                            2-dünyada genel anlamda şifresize doğru bir gidiş var.paralı platformlar ya yayınlarını free yapıcaklar yada sadece ingiltere fransa gibi alım gücü çok yüksek olan yerlerde yaşamaya çalışacaklar.....(ki fransada da da multivizyon ve xxl lerin halini biliyoruz......özellikle xxl gurubu kendini izlettirmek reklam alabilmek için şifre bile değiştirmiyor)))
                            türkiyede de artık tüm uydu izleyicisinin nerediyse tamamının free platforma yani türksata kayması bekleniyor............
                            teknik olarak çıkaracağımız sonuç ise,kanal sayısının hızla artmasıyla türksatın kapasitesinin dolması......türksat sayesinde yüzlerce kanalın evleri free yani parasız olarak girmesi..gelicektede kanal sayısında hızlı artışın sürmesi bekleniyor...........türksat yetkililerinde talebi görüp daha kapsamlı uydular yapmasını düşünüyoruz...............
                            yani rtük istemesede uydu kullanım oranı artıyor ve türkiyede uydu demek türksat demek.yoğunluk %99 türksatta..........ikinci bir çanak alanlarında oranı artıyor ama herkez ilk önce türksat ı ilk tercihi yapıyor:........
                            teşekkürler TÜRKSAT......

                            Yorum

                            • stadyum
                              Member
                              • 24-09-2004
                              • 548

                              #15
                              Konu: TUYAD - Sayısal Karasal TV - ( DVB-T ) Basın Açıklaması

                              çanak anten özgürlüktür!rtük te bu yazıyı okumalı!!!
                              Anayasa hukuku ve medeni hukuk açısından çanak anten problemi ve Almanya uygulaması


                              Dr. Veysel Başpınar[1]*


                              I. Genel olarak

                              Günümüzde teknoloji hızla gelişmektedir. Bunun sonucu olarak haberleşme konusunda, iletişim araçları insanlara büyük imkânlar sunmaktadırlar. Gerçekten de, bugünkü teknoloji ile, ses ve görüntü araçları yardımıyla yapılan yayınların, ülke içinde ve dışında alınması mümkündür. Hatta, bir ülkedeki radyo ve televizyon yayınları küçük bir çanak anten yardımıyla başka ülkelerden rahatlıkla izlenebilmektedir. Gerçekten de ülkesinden başka bir yerde yaşayan kimsenin yapacağı iş; çanak antenini otomatik veya mekanik olarak, izlemek istediği programı uydudan alabilecek yöne çevirmektir. Çanak antene sahip olan bir kimsenin yayınları izlemek için hat ihtiyacı bulunmamaktadır. Buna karşılık kablolu yayını, telefon hattı gibi bir hat aracılığı ile (kablo hattı bağlantısı ile) almak mümkündür. Bu durum bize, toplumların bilgiye çabuk ulaşma konusunda pek çok atılım içine girdiğini göstermektedir.

                              Uydu aracılığı ile yapılan yayınlardan, bir ülkede yaşayanlar yararlansa bile, bunlar daha çok yurt dışında oturanlar tarafından alınmaktadır. Bu nedenle, çanak antenle ilgili ihtilaflar, daha çok yabancıların kiracı olarak bulunduğu yerlerde ortaya çıkmaktadır. Gerçekten de, bu çalışmada ele alınan Almanya’da çanak anten ile ilgili problemler genellikle, yabancılarla (Türkler[1], İspanyollar[2], Portekizliler, İtalyanlar[3], Araplar[4] vs.) kiralayanlar arasında görülmektedir. Bu durumu Alman mahkemeleri tarafından verilen kararlarda da görmek mümkündür[5].

                              Çanak anten ile ilgili olarak en çok karşılaşılan problemler; malik ile kiracı arasındaki anlaşmazlıklardır. Gerçekten de, bu tür anlaşmazlıklarda malik, mülkiyet hakkına dayanarak, sahibi bulunduğu binaya çanak anten kurulmasını engellemek istemektedir. Özellikle televizyon yayınlarını almaya yarayan antenlerin ömrünü tamamladığına inanılarak, daha fazla ve kaliteli yayın almak isteyenler (yerli ve özellikle yabancılar), binalara çanak anten cihazı kurmayı istemektedirler. Buna karşılık, yabancı kiracılar, haberleşme hürriyetini ileri sürerek malikten, ülkelerindeki yayınları almak için, oturdukları binaya çanak anten cihazı yerleştirmeye çalışmaktadırlar[6].

                              Bu konudaki ihtilafların, taraflar arasında dava konusu olmadan halledilmesi ideal yoldur. Ne var ki, bu konudaki anlaşmazlıklar genellikle, taraflar arasında sulh yoluyla halledilemediği için, konu mahkemelere intikal etmektedir. Almanya’da mahkeme kararlarına konu olan davaların sayısı, konunun önemini ortaya koymaktadır. Buna karşılık, yaptığımız araştırmalar sonucunda henüz ülkemizde bu konuda ilk derece mahkemelerine veya Yargıtay’a intikal etmiş böyle bir problem bulunmamaktadır. Bugün için söz konusu problemin olmaması, gelecekte ortaya çıkmayacağı anlamına gelmemektedir. Ayrıca bu çalışmada amalardan biri de; ihtilafın ortaya çıkması halinde çözümü için bir öneri getirmektir.

                              Çanak anten ile ilgili olarak ortaya çıkan sorunlar, idare hukukunu ilgilendirenler bir yana bırakılırsa, genellikle iki açıdan ele alınmakta ve incelenmektedir. Bunlardan birincisi; çanak antenin haberleşme hürriyeti olarak anayasa hukuku açısından incelenmesidir. İkinci sorun ise; medeni hukuk açısından önemidir. Buna göre çanak anten medeni hukuk açısından, mülkiyet hakkı ve bunun sınırlandırılması, kira sözleşmesinin hükümleri ve nihayet dürüstlük kuralı ile yakından ilgilidir. Biz de doktrindeki bu ayrımı esas almayı uygun bulmaktayız. Buna göre, konu aşağıda önce anayasa hukuku, daha sonra medeni hukuk açısından incelenecektir.

                              II. Anayasa hukuku açısından

                              A. Genel olarak

                              1982 Anayasası’nın 22. maddesine göre, “herkes, haberleşme hürriyetine sahiptir”[7]. Bunun yanında Anayasa’nın 17. maddesine göre, “herkes...maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir[8]. 1949 tarihli Federal Almanya Anayasası m. 5/1, 2. cümlesine göre ise, “herkes umuma açık kaynaklardan bilgi alma hakkına sahiptir”. Her iki Anayasa’nın söz konusu hükümlerine göre, haberleşme hürriyeti geniş anlamda teminat altına alınmıştır[9]. Buna göre, herkes umuma açık haber kaynaklarından yararlanma hakkına sahiptir. Umuma açık haber kaynağından amaç; sadece belli bir çevreye değil, herkese haberleşme imkânı sağlamaya elverişli kaynaktır. Bir haber kaynağının bu şartları taşıyıp taşımadığı, gerçek durumu dikkate alınarak, mevzuata göre belirlenir.

                              Haberleşme kaynaklarına kitle iletişim araçları da dahildir. Bu nedenle, radyo ve televizyon yayınları da, Anayasada yer alan temel hakların korunmasından yararlanırlar[10]. Alman ve Türk Anayasalarında haber kaynakları konusunda yerli ve yabancı ayrımı yapılmamaktadır. Buna göre, bir ülkeden herhangi bir cihaz yardımıyla alınabilen radyo ve televizyon programlarının tamamı umuma açık haber kaynakları kapsamında yer alır. Bu anlamda kitle iletişim araçları yani basın, radyo, televizyon ve film kural olarak kamuya açık haberleşme araçlarıdır.

                              Haberleşme hürriyeti milletlerarası alanda da kabul edilmektedir. Gerçekten de, 14 Aralık 1946 tarihli Birleşmiş Milletler toplantısı sonunda varılan kararda, haberleşme hürriyetinin geniş anlamda kabul edildiği açıklanmıştır. Ayrıca 10 Aralık 1948 tarihli Birleşmiş Milletler Teşkilatı İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde haberleşme ile ilgili olarak şu hüküm yer almıştır. "Herkes düşünme ve düşünceyi açıklama özellikle kendi kanaatinden dolayı kınanmama ayıplanmama haber ve düşünceyi herhangi şekilde ve sınırsız olarak bir cihaz yardımıyla alma ve yayma hakkına sahiptir." Aynı husus 4 Kasım 1950 tarihli İnsan Hakları ve Temel Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşme’nin “Herkes düşünceyi açıklama (ifade ve izhar) hakkına sahiptir. Bu hak içtihat hürriyetini ve kamu makamlarının müdahalesi ve ülkelerin sınırları mevzubahis olmaksızın haber ve fikir almak veya vermek serbestini ihtiva eder” biçimde ifade edilmiştir (m. 10/I, 1)[11].

                              B. Haberleşme hürriyeti açısından

                              Haberleşme hürriyeti geniş bir kavramdır. Bu kavramın içerisinde bir kimsenin haber alma hürriyeti de yer alır. Haberleşme hürriyetinde bir kimsenin kendi düşüncesini oluşturması söz konusudur. Bu nedenle, adı geçen hürriyet, düşünceyi açıklama hürriyetinin bir ön şartıdır[12] . Bu husus “Devletin temel düzeni” olarak Almanya Anayasası’nda (GG. Art. 20)[13]; “Cumhuriyetin nitelikleri” olarak 1982 Anayasası m. 2’de açıkça yer almıştır. Anayasalardaki yeri bakımından haberleşme hürriyeti, basın ve fikir hürriyetine eşit bir konumdadır. Gerçekten de, bu hürriyet, sadece düşünceyi açıklama hürriyetinin bir mütemmim cüz’ü değildir. Gerçekten de, Anayasalarda ifade edilen demokratik devlet kavramı, bireylerin serbest, açık ve mümkün olan en iyi haberleşme imkânları olmaksızın bir anlam ifade etmez. Serbest düşüncenin oluşması için serbest iletişimin olması şarttır[14]. Çünkü, herkesin gerçekleri tam olarak bilme ve öğrenme hakkı; Anayasaların teminatı altındadır. Bunun için de insanın temel ihtiyaçlarından olan, kendi bilgisini artırması ve kişiliğini geliştirebilmesi için, mümkün olduğu kadar çok kaynaktan haber alma imkânı mevcut olmalıdır. Bu nedenle, haberleşme hürriyeti demokratik bir devletin varlığı için en önemli şartlardan birini oluşturmaktadır. Haberleşme hürriyetinde haber kaynağının önemi yoktur[15].

                              Bir ülkede sürekli ikamet eden yabancıların, kendi ülkelerindeki yayınları almak için malike, gerekli çanak anten cihazını kurmak amacıyla müracaat etmeleri mümkündür. Bu konuda malikin talebi reddetmesi üzerine, kiracının dava hakkı bulunmaktadır. Bu tür davaların mahkemeler tarafından reddedilmeyip, karara bağlanmasında, Anayasanın eşitlik ilkesine aykırılık bulunmamaktadır[16]. Hatta, Alman Federal Anayasa Mahkemesi’ne (Bundesverfassunsgericht) göre, uydu aracılığı ile yayınlanan bir yabancı yayının[17] alınmasına müsaade etmemek Federal Anayasa’nın 5. Maddesi, 1. fıkrası, 2. yarım cümlesine aykırıdır[18]. Federal Mahkeme’ye göre, ilgili hükümde, haberleşme hürriyeti geniş anlamda teminat altına alınmıştır. Bu hükümden haberleşmenin, belli bir şekille sınırlandırıldığı gibi bir sonuca varmak mümkün değildir. Buna göre herkesin, umuma açık haber kaynaklarının her hangi birisinden bilgi sahibi olmayı seçme hakkı vardır. Hatta, Alman Federal Anayasa Mahkemesi haberleşme hürriyetinde sadece televizyon yayınlarını dikkate alıp, diğer yayınları ihmal eden, alt derece mahkeme kararlarını hatalı bularak iptal etmiştir[19].

                              Haberleşme hürriyetinin koruma alanını sınırlayan, yayına ulaşmayı düzenleyen kurallar değil, Anayasada temel hakları sınırlayan genel hukuk normlarıdır. Bu nedenle, haberleşme hürriyeti, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinden daha az bir öneme sahip olmayıp, hürriyetler sıralamasında ondan daha alt basamaklara yerleştirilemez[20].

                              Haberleşme hürriyetine kitle haberleşme (iletişim) araçları da dahildir[21]. Başka bir deyişle, kitle iletişim araçları da temel hakların korumasından yararlanır.

                              Haberleºme hürriyetinin, hürriyetçi demokrasi için özel bir anlamı vardır. Bu hürriyetin kanunlarda yer alan kısıtlamalar dışında sınırlanması, temel hakların yok edilmesi anlamına gelir. Bu durum Federal Anayasa Mahkemesi’nin bir kararında açıkça vurgulanmıştır[22].

                              C. Eşitlik ilkesi açısından

                              Temel haklar arasında yer alan ve Anayasalarda düzenlenen haberleşme temel hakkı ve hürriyeti hakkındaki düzenlemenin, bir çanak anten cihazının kiraya verilen bir konuta da yerleştirilmesi ile ilgili tartışmalarda da uygulanması mümkündür. Malik ile kiracı arasındaki ilişki, ülkelere göre değişmekle birlikte, genellikle medeni kanunlarda düzenlenmiştir. Bu nedenle, çanak antenin kiralık bir konuta yerleştirilmesi ile doğrudan hükümler, medeni kanunlarda yer almamaktadır. Bununla birlikte konuya uygulanacak hükümler; yine kiracı ile malik arasındaki ilişkileri düzenleyen hükümlerdir[23]. Söz konusu hükümler de, temel hakların sınırlanması ile ilgili genel kısıtlamalara tabidir. Bu hükümler özellikle, temel haklarla ilgili sınırlamaların somutlaştırılmasında dikkate alınmalıdır. Gerçekten de, malik ile kiracı arasındaki anlaşmazlıklarda, kiracının söz konusu talebinin yorumu ve somut olayda uygulanmasında, haberleşme hürriyeti dikkate alınır[24]. Alman Federal Anayasa Mahkemesine göre, yabancının haber alma ihtiyacı ancak çanak anten kurmak suretiyle ülkesindeki programları düzenli olarak alması halinde karşılanabilir. Yüksek Mahkemeye göre, böyle bir uygulama Alman Anayasası m. 5/I, 2. yarım cümlesine de uygundur. Çünkü, haberleşme hürriyeti insan hakkı olarak sadece vatandaşa tanınan bir temel hürriyet değildir. Buna göre, malikin mülkiyet hakkı dikkate alınmak şartıyla, yabancı kiracıların ülkelerindeki televizyon programlarını almasındaki menfaati de korunmaktadır. Böyle bir uygulama, yabancılara yerli kiracılar karşısında ayrıcalık olarak nitelendirilemez. Aynı şekilde söz konusu durum, Alman Anayasası m. 3, Anayasa m. 10’da yer alan eşitlik ilkesine de aykırı değildir. Çünkü, her iki Anayasada da (Alman Anayasası m.3/III, Anayasa m. 10/I), ancak belirli özellikler (dil, ırk, renk, cinsiyet, felsefî inanç, siyasî düşünce, köken, vs.) dikkate alınarak farklı uygulamaları yasaklamaktadır[25].

                              Temel hak olarak umuma açık bilgi kaynaklarından sınırsız olarak yararlanmak mümkündür. Bu haktan, hiç kimsenin vatanına bakılmaksızın herkes yararlanır. Bu hususta vatan nedeniyle bir farklılık söz konusu edilemez. Aynı sonuç, temel haklar ile üçüncü kişilerin menfaatleri çatışmasında da dikkate alınır. Başka bir deyişle, bu tür ihtilaflar özel hukuk hükümlerine göre çözümlenir. Bu nedenle, söz konusu ihtilafta yerli yabancı ayrımı yapılamaz. Binaya çanak anten kurulması konusunda izin verilmesi için yabancı olmak, buna karşılık bu talebin reddedilmesi için yerli olmak bir ölçü olamaz. Gerçekten de, adı geçen konuda sadece yerli ve yabacı ölçütüne dayanarak ayrım yapılamaz. Amaç somut olayın özelliklerine göre, mümkün olduğu kadar, hukuka uygun ve tarafları tatmin edici bir sonuca ulaşmaktır. Bu nedenle, yabancı kiracıların haberleşme hürriyetinin dikkate alınması, onlara, yerli kiracılara göre üstünlük tanındığı anlamına gelmez.

                              Müşterek çanak antenin bulunduğu binada, bir yabancıya, içinde bulunduğu özel durumu sebebiyle özel bir çanak anten cihazı kurulmasına müsaade etmek, ne eşitlik ilkesine ne de mülkiyet hakkına aykırıdır. Çünkü, yabancının ülkesiyle ilgili haber alma ihtiyacı kablolu yayın içerisinde yer alan çok az sayıdaki program ile karşılanamaz. Bu konudaki mahkeme kararlarına göre, yabancı kiracının durumu ancak, bir çanak anten yardımıyla karşılanabilir[26]. Aynı şekilde müşterek anten cihazına rağmen, bir yabancıya içinde bulunduğu özel durum sebebiyle binaya, kendi ülkesinin yayınlarını alabilmesi için ayrı bir çanak anten cihazı yerleştirmesine izin verme, kiracılara eşit davranma ilkesini de ihlâl etmez[27].

                              Haberleşme hürriyeti vatandaşlıkla değil, vatanla ilgili bir husustur. Aynı şekilde yabancı kiracıların haberleşme hürriyetinin, malikin mülkiyet hakkı karşısında korunması, yine onların yurtlarından dolayı da değildir. Bunun sebebi; yabancı kiracıların, başka bir ülkede bulunmalarından dolayı, yerli kiracılara göre, haberleşme hürriyetinden daha az faydalanmalarıdır. Oysa Anayasalar, haberleşme hürriyeti konusunda yerli yabancı ayrımına yer vermeden herkese tanınmıştır. Anayasa koyucu bunu Anayasaların ilgili maddelerinde “herkes =jeder” (AY.m. 22/I, GG. Art. 5/I) kavramlarına yer vermek suretiyle göstermiştir. Bu nedenle, haberleşme hürriyetinden yabancı kiracılar da gereği gibi faydalanırlar. Bu sonuç ise, yabancı kiracıya oturduğu binaya bir çanak anten kurma talebine olumlu cevap vermekle gerçekleşir. Ayrıca böyle bir uygulama sonunda yerli kiracıların uğradığı bir zarar da söz konusu olmadığından, eşitlik ilkesine aykırı bir durum da bulunmamaktadır. Yabancı kiracının talebine olumlu cevap veren kiralayan, davranışıyla kiracılar arasında ayrım yapmış olamaz[28].

                              D. Uygulanacak hükümler açısından

                              Çanak antenle ilgili olarak somut olaya uygulanacak bir hüküm doğrudan doğruya Anayasa’da yer almayabilir. Böyle hallerde Anayasalarda yer alan temel hakların sınırlanması konusunda belli bir değerlendirme yapmak gerekebilir. İşte, Anayasanın temel haklarla ilgili hükmünün yorumlanmasında, temel hakları sınırlayan kanunlara bakmak gerekir. Burada ilgili kanunlar tarafından korunan menfaatlerin sınırlanması hususunda da bir değerlendirme yapmak gerekir. Bunun için söz konusu kanunun hükmüne bakmak gerekir. Çanak antenin yerleştirilmesi konusundaki ihtilafta öncelikle medeni kanun ve borçlar kanununda, konuya uygulanacak bir hüküm bululup bulunmadığına bakmak gerekir. Burada ise tarafların menfaatleri bir değerlendirilmeye tâbi tutulmalıdır. Gerçekten de, söz konusu olayda kiracının haberleşmesindeki menfaati ile malikin, kira konusu yerin değerinin azalmadan muhafaza edilmesi karşı karşıya gelmektedir. Her iki hak, Anayasalarda yer alan ve birinin diğerine tercihi mümkün olmayan, temel hakların korumasından yararlanmaktadır. Buradaki zorluk, kanun koyucunun soyut olarak belirlediği menfaat ihlâlinin somut olayda nasıl gerçekleştiği ve bunların birbiriyle nasıl bağdaştırılacağı veya hangisine üstünlük tanınacağıdır[29].

                              E. Haber alma hakkı açısından

                              Haber alma, temel hak olarak Anayasalarda yer almaktadır. Bir yabancının kendi ülkesiyle ilgili haberleri alması da haberleşme hürriyeti ile ilgilidir. Ancak, malikler bazı hallerde, yabancı kiracının oturduğu binaya çanak anten cihazı kurma talebini reddetmektedirler. Gerçekten de, malikler bu konudaki taleplere karşılık kiracılara, ülke televizyonlarında yer alan haberlerin çocukları tarafından tercüme edilerek giderilmesini tavsiye etmektedirler. Fakat böyle bir yol, haberleşme ihtiyacını gideremez. Çünkü, söz konusu usul, iki açıdan yeterli değildir. Bunlardan birincisi; yabancının çocukları tarafından tercüme edilen haber, genellikle kiracının vatandaşlığında bulunduğu ülkenin değil, oturduğu ülkedeki olayları konu almaktadır. Bunlar arasında arada bir, kiracının ülkesiyle ilgili haberin yayınlanması ve bunun çocuklar tarafından tercüme edilmesi, bu konudaki ihtiyacı gidermeye yeterli olamaz. Çünkü, haberleri tercüme eden çocuğun, özellikle teknik bilgileri doğru anlaması ve bunu ana dilinde ifade etmesi çoğu zaman mümkün olmamaktadır. Bu nedenle, oturduğu meskene çanak anten cihazı yerleştirmek suretiyle, yabancı kiracının ihtiyacı; kendi ülkesindeki haberleri, hiçbir aracı olmadan doğrudan doğruya alabilmektir. Bu ise ancak kiracının ana dilinde haber alması ile karşılanabilir. Bu konuda onun özel bir menfaati bulunmaktadır. Aynı özel menfaat, kiracının oturduğu ülkede doğmuş ve ana dili gibi ikinci bir dili doğuştan öğrenerek büyümekte olan çocuklar için de söz konusudur. Çünkü, bu durumdaki çocukların da, kendi ülkelerinin öz kültürlerindeki değerler hakkında bilgiler öğrenme hakları vardır[30].

                              Malikin, kiracıya, haberlerin tercüme edilerek öğrenilmesi tavsiyesi başka bir açıdan daha yerinde değildir. Böyle bir tavsiye, herkesin kendi dilinde öğrenme, bilgi alma hakkına da aykırıdır. Nitekim Alman Federal Anayasa Mahkemesi, itiraz yoluyla önüne gelen bir davada, alt derece mahkemelerinin; bir yabancın, Alman televizyonlarındaki haberleri çocuklarına tercüme ettirebileceği yolundaki tavsiyelerini kabul etmemiştir. Federal Mahkeme’ye göre, sulh mahkemesinin (Amstgericht) böyle bir tavsiye kararı, şikayetçinin temel hakkını görmemezlikten gelmek olur. Yine, yukarıdaki davada sulh mahkemesi, davacının çanak anten yerleştirme talebini, ülkesiyle ilgili haber alma ve kültürünü muhafaza etme ihtiyacını, onun evinin yakınında bulunan video kasetleri satılan veya kiralanan yerler (Videotheken) vasıtasıyla giderebileceği gerekçesiyle reddetmiştir. Federal Mahkeme ise, böyle bir kararı doğru bulmamıştır[31]. Aynı şekilde Federal Anayasa Mahkemesi’ne göre, asliye mahkemesinin (Landgericht) uydudan yayın almayı, binadan özel yararlanma olarak nitelemesi de doğru değildir. Çünkü, olaydaki davacı Almanya’daki yabancılardan birinci kuşaktır. Bu kuşaktan olan yabancılar, yeterli derecede Almanca bilmemektedirler. Bu nedenle söz konusu kimseler, kendi ülkeleriyle bağlarını ancak anadillerinde yayın yapan televizyon programlarını takip etmekle gerçekleştirebilir ve bunda da menfaati bulunmaktadır. Hatta, söz konusu menfaat onların, Almanya’da doğmuş olup, halen okula gitmekte olan çocukları için de korunmaya değer bir anlam ifade eder. Çünkü, çocukların da televizyon yayını vasıtasıyla, kendi öz kültürlerindeki değerler hakkında bir şeyler öğrenme, bilgi alma hakları ve menfaatleri bulunmaktadır[31].

                              F. Alınan program açısından

                              Acaba, binada bulunan kablolu yayın içerisinde yabancının dilinde yayının bulunması, çanak anten yerleştirmeye engel teşkil eder mi?[32] Böyle bir soruya olumsuz cevap vermek gerekir. Her şeyden önce, bir kimsenin kablolu yayın içerisinde bulunan kendi anadilindeki programı seyretme zorunluluğu bulunmamaktadır. Ayrıca Federal Mahkemenin karara bağladığı olayda da ifade edildiği gibi yabancı kiracı; kablolu yayında yer alan ve içeriği basit film, reklam ve belirli saatlerde verilen haberlerden ibaret bir yayın, onun haberleşme hürriyetini yeteri kadar tatmin edemez. Çünkü, yerliler gibi yabancıların da, ülkelerindeki programlardan istediğini seçme hakkı vardır. Yabancının talebinin, binadan özel yararlanma olarak nitelendirilmesi ve bunun da BGB § 535 ve 536’ya dayandırılması, onun haberleşme hürriyetinin, mahkeme tarafından yeterince takdir edilmemesi anlamına gelmektedir[33].

                              III. Medeni hukuk açısından

                              A. Kişilik hakkı açısından

                              Haberleşme, kişiliğin geliştirilmesi ile yakında ilgili bir hürriyettir. Gerçekten de, kişiliğin geliştirilmesi ancak düşünceyi açıklama basın ve haberleşme ilkeleri ile mümkündür. Yabancı bir ülkede yaşayan bir kimse için söz konusu hürriyet, ancak, uydu yayınlarından faydalanmanın mümkün olmasıyla tamam olur. Aksi halde Anayasalarda (GG. Art. 5/I; Anayasa m. 22) koruma kapsamına alınmış olan, iletişim menfaati bu ilkeden yeterince yararlanmış olmaz[34]. Bir ülkede bulunan yabancılar kural olarak kendi ülkelerinin yayınlarını almak, orada meydana gelen olaylardan bilgi sahibi olmak, kültür ve dil bağlantılarını sağlamak ve bunu devam ettirmek amacını taşırlar. Bu nedenle, haberleşme hürriyeti aynı zamanda demokratik düzenin oluşturulması ve muhafazası için de çok önemlidir.

                              B. Kira sözleşmesinin hükümleri açısından

                              Günümüzde radyo ve televizyon yayını alma, özel hayatın vazgeçilmez bir parçasıdır. Gerçekten de, kişilerin evdeki hayatlarının önemli bir bölümünü radyo, özellikle televizyon seyretme teşkil etmektedir. Bu nedenle, radyo ve televizyon yayınlarını alma, bir konutun olağan kullanımına dahildir. Alman hukuk uygulaması da bu yöndedir[35]. Alman hukukuna göre, uydu aracılığı ile yayınlanan bir yayını almak için, binaya çanak anten yerleştiren kimse, kira sözleşmesine aykırı hareket etmiş olmaz. Kira konusu yerin sözleşmeye uygun kullanılıp kullanılmadığının ölçüsü; doğruluk ve güven kurallarıdır. Özellikle binada bulunan müşterek antenin yeterli olmaması durumunda, çatıya ayrı bir çanak antenin yerleştirilmesi bir zorunluluk olarak ortaya çıkar. Bu konuda yabancı kiracının, kira konusu konuta çanak anten yerleştirme hakkı vardır[36]. Bu nedenle, uydu aracılığı ile yayınlanan televizyon programlarının alınmasını sağlayan çanak antenin kurulması da, temel hakların korunması kapsamında yer alır. Bir yabancının uydu aracılığı ile kendi anadilindeki programları almasına müsaade etmemek, onun Anayasalarda yer alan haberleşme temel hürriyetinin ihlâli anlamına gelir[37]. Görüldüğü gibi, haberleşme hürriyeti kiracı ile kiralayan arasındaki ilişkiyi de etkilemektedir.

                              Bir yabancı kiracıya, ülkesinin yayınlarını alabilmesi için binaya çanak anten cihazı yerleştirmesine izin verilmesi, binanın özel kullanımı da değildir. Aynı şekilde söz konusu izin, kira sözleşmesine aykırı kullanma anlamına da gelmemektir. Aksine bir davranış, medeni hukuk hükümlerinin yorumlanmasında ve uygulanmasında, temel hak ve hürriyetleri tanımama anlamına gelir. Yine bir yabancıya çanak anten konusunda verilecek izne, aynı durumda bulunan bütün yabancılara da izin verilmesi mecburiyeti gerekçesiyle karşı çıkmak, Anayasalarda temel hak olarak belirlenen haberleşme hürriyetini tanımamak demektir[38].

                              C. Mülkiyet hakkı açısından

                              Alman Anayasası’nın 14/I. ve 1982 Anayasası’nın 35. maddelerine göre, herkes mülkiyet.... hakkına sahiptir[39]. Anayasaların, temel haklar arasında yer verdiği mülkiyeti tanımlamış değildir[40]. Yine Alman ve Türk Medeni Kanunları açısından da durum aynıdır. Gerçekten de, BGB § 903 ve MK.m. 618’de mülkiyetin tanımı yapılmamış, unsurlarına yer verilmiştir. Söz konusu tanım doktrine bırakılmıştır. Doktrinde yapılan tanıma göre mülkiyet hakkı, sahibine eşya üzerinde tekel bir şekilde en geniş hâkimiyet ve yetkiler sağlayan bir aynî haktır[41].

                              Mülkiyet hakkı Alman ve Türk hukukunda, haberleşme hürriyeti gibi temel hak ve hürriyetler arasında yer almaktadır. Kişinin şahsiyetini geliştirebilmesinde mülkiyetin, Anayasa tarafından güvence altına alınmasının rolü büyüktür. Bu nedenle, mülkiyete sahip olmak bakımından fiil ehliyetinin önemi yoktur. Gerçekten de, kişiliğin bir bölümü ekonomik varlık ve faaliyet özgürlüğünden oluşmaktadır. Konuya bu açıdan bakıldığında, kişinin yaşama ve maddi ve manevi varlığını geliştirme hakkını teminat altına alan Anayasa m. 17 ile mülkiyeti garanti altına alan 35 ve kamulaştırmayı düzenleyen m. 46 arasında yakın ilgi vardır. Çünkü, mülkiyetin korunması, hürriyetleri de teminat altına alır. Bu teminat hukuk devletinin bir gereğidir[42].

                              Anayasada garanti altına alınan, mülkiyet hakkı ve haberleşme hürriyeti, bir ihtilafta karşı karşıya geldiğinde, bunlardan hangisine üstünlük tanınmalıdır? Alman Federal Anayasa Mahkemesi, böyle bir soruya “her iki menfaatin de, biri diğerine tercih edilmeden temel hakların korumasından yararlanacağı” biçiminde cevap vermiştir. Bununla beraber aynı Yüksek Mahkeme, yabancının haberleşme hürriyetinin tatmin edilmesi amacıyla, binaya çanak anten yerleştirmek suretiyle estetik görünümünün bozulmasını kabul etmemektedir. Çünkü Federal Anayasa Mahkemesi’ne göre, böyle bir durumda, malikin mülkiyet hakkı, değer bakımından zedelenmiş olmaktadır. Karara göre, binaya çanak anten yerleştirilmesi evin, belli bir değerde muhafaza edilmesine engel olabilir. Bu arada bir hususu da göz önünde tutmak gerekir. Binada çanak anten cihazı talebinde bulunan kiracılar birden çok olabilir. Özellikle, elli ve daha fazla dairesi olan bloklar ve sitelerde oturanların çoğunluğunu yabancıların teşkil ettiği hallerde, sorun daha belirgin hale gelir. Böyle bir halde binanın çatısı ve yan duvarlarının tamamı çanak antenle kaplanmış olmaktadır. Bu durum ise malikin, binanın belirli bir estetik görünümde bulunmasındaki menfaatini ihlâl eder. Bu nedenle hâkim, her somut olaya göre taraflardan hangisinin menfaatine üstünlük tanıyacağına karar vermelidir. Hâkimin kararına gerek binanın durumu (eski, yeni oluşu, konumu vs.) gerek antenin konumu etki eder[43].

                              D. Dürüstlük kuralı açısından

                              Anayasa ile garanti altına alınan mülkiyet hakkı nedeniyle, bir binaya çanak anten yerleştirilmesi için malikin muvafakatinin alınması gerekmektedir. Çünkü, Alman mahkeme kararlarında da belirtildiği gibi, çanak anten cihazının yerleştirilmesi ile binanın görünümünde belli bir değişiklik hatta kötü görüntü meydana gelmektedir. Özellikle çanak antenin binanın yan duvarlarına, pencere kenarlarına yerleştirilmesi halinde, kötü görüntü daha belirgin olarak ortaya çıkmaktadır. Bu durum, binanın değerinin düşmesine neden olmaktadır. Malik, sahibi olduğu yerde kablolu yayını almaya hazır sistemi bulundurmakla, evine belli bir nitelik kazandırmıştır. Böyle bir vasfın korunmasında malikin menfaati vardır. Binaya çanak anten yerleştirilmesi, malikin, söz konusu menfaatine engel olabilir. Malikin, böyle bir sonuca katlanması beklenemez. Bu nedenle, malik, rızası olmadan yerleştirilen çanak anteni ortadan kaldırmaya kural olarak yetkilidir. Özellikle kira sözleşmesinde kiracıya böyle bir yetki verilmemişse, malikin bu duruma katlanması beklenemez. Çünkü, malikin, kira konusu yerin sözleşmeye uygun kullanımı konusunda (BGB § 535, 536) takdir hakkı vardır. Takdir hakkının sınırı ise, Alman hukukunda BGB § 242; Türk hukukunda MK.m. 2’ye göre belirlenir[44].

                              Malikin, binaya çanak anten kurulması konusundaki rızasını yazılı olarak vermesi gerekir[45].

                              Malikin, çanak antenin kurulması konusundaki izin yetkisini kötüye kullanmamalıdır. Gerçekten de, sözleşme hukukuna hakim olan dürüstlük kuralı, kira ilişkisinde de geçerlidir. Bu ilke gereğince malik, çanak anten konusundaki yetkisini, hakkın kötüye kullanılması teşkil edecek şekilde kullanmamalıdır. Malik, özellikle kira konusu binaya zarar vermeyen veya mülkiyet hakkını sadece önemsiz derecede ihlal eden hallerde, kiracının talebine olumsuz cevap veremez. Gerçekten de, çanak antenin binanın görüntüsünü kötüleştirmediği hallerde malik, kiracıya izin vermekten kaçınamaz. Aksi halde malik, bu konudaki hakkını kötüye kullanmış olur[46]. Özellikle binanın eski olması ve malikin burayı uzun süreden beri restore ettirmemesi halinde, çanak anten sebebiyle binanın dış görünüşünün bozulacağı iddiası inandırıcı olmaktan çıkar[47]. Aynı şekilde malik, kiracıya verdiği izinde tercihini, onun uydu yayının almasını imkânsız kılan veya gereği gibi almasını engelleyen yerler hakkında kullanmışsa, bu onun kötü niyetli olduğunu gösterir. Meselâ, uydu yayının alınması için çanak antenin binanın güney cephesine yerleştirilmesi gerektiği hallerde malikin, iznini, kuzey cephesi için kullanması halinde durum böyledir. Malikin, aksine davranışı hakkın kötüye kullanması teşkil eder. Anayasa, böyle hallerde malikin , kiracının talebini reddetmesini yasaklamaktadır.

                              Bir binada kablo yayını için bağlantılar yapılmış, fakat henüz yayın bağlanmamış olabilir. Böyle bir halde malikin çanak antene izin verme mecburiyeti var mıdır? Alman hukuk uygulaması böyle bir soruya olumlu cevap vermektedir[48]. Buna göre, binada kablo bağlantısının yayına hazır olmadığı hallerde malik, kiracıya, çanak anten cihazı kurması için yer göstermeye mecburdur.

                              Kiracının oturduğu binada kablolu yayın bulunsa bile malik, şartları mevcut olduğu takdirde, çanak antene izin vermek zorunda olabilir. Çünkü, kablolu yayın, genellikle ülkede yayınlanan programları içermekte olup, içerisinde çok az sayıda yabancı yayın bulunmaktadır. Oysa bir yabancının ülkesiyle bağlantı kurması, kültürünü devam ettirmesi ancak çanak anten yardımıyla mümkün olmaktadır. Bu nedenle, yabancının çanak anten yerleştirme talebine, kablolu yayında yabancı programların da bulunduğu gerekçesiyle karşı çıkmak, onun haberleşme hürriyetinin, yerli kiracılar karşısında büyük oranda ihlali anlamına gelir. Gerçekten de, Alman Federal Anayasa Mahkemesi’nin, bir kararında açıkça vurguladığı gibi, yabancıların durumu ne müşterek çanak antenle ne de kablolu yayının hazır bulundurulmasıyla yerli kiracılara yaklaştırılabilir. Bu durumda olan bir kiracı malikten, binaya bir çanak anten yerleştirilmesi talebinde bulunabilir[49]. Bununla birlikte malikin izni bazı şartlara bağlama yetkisi bulunmaktadır. Gerçekten de malikin, binaya çanak anten takılmasını bağlayabileceği şartlar, genel olarak şunlar olabilir: Malik, her şeyden önce cihazın, bizzat kiracının değil, bu konuda bir uzman tarafından yerleştirilmesini öne sürebilir. Aynı şekilde malik, çanak antenle ilgili tüm maliyet ve masraflara kiracının katlanmasını isteyebilir. Malikin kiracıdan isteyebileceği başka bir şart da, kendisinin bina maliki olarak sorumlu olacağı tüm sorumluluktan muaf tutulmasıdır. Malik izni ayrıca, kira ilişkisinin sona ermesi halinde çanak antenin sökülmesi masraflarına kiracının katlanması şartına bağlayabilir[50].

                              Yukarıdaki şartlara uygun olarak malik, uydu yayınının düzenli bir şekilde alınmasını sağlayan ve binanın manzarasına en az zarar veren bir yeri belirleyerek, kiracıya çanak anten cihazı yerleştirmesi için izin vermelidir. Böyle bir sonuç, temel haklar arasında yer alan kiracının haberleşme menfaati ile malikin, kira konusu yerin değerinin azalmadan muhafazasındaki menfaatinin bir değerlendirmeye tabi tutulmasını gerektirir. Yargı organları, açılan davalarda kiracının haberleşme hürriyeti ile malikin mülkiyet hakkını makul bir oranda uzlaştırmaya çalışmaktadırlar[51]. Bu değerlendirmede malikin mülkiyet hakkından doğan menfaati, kiracının haberleşme hürriyeti karşısında önce geldiği kabul edilmektedir. Böyle olmasaydı, kiracının haberleşme hürriyeti sınırsız olarak korunurdu. Oysa bazı hallerde kiracının haberleşme hürriyetine bazı kısıtlamalar getirilmektedir[52]. Gerçekten de, binada müşterek çanak anten bulunduğu veya çanak antenin binanın estetik görünümünde objektif açıdan azalma meydana getirdiği hallerde, haberleşme hürriyetine kısıtlama getirilebilir. Alman hukuku uygulamasında böyle hallerde evin ve çanak antenin de durumunu dikkate alarak, kiracının haberleşme hürriyetinin, malikin mülkiyet hakkının gerisinde kaldığı kabul edilmektedir[53].

                              SONUÇ

                              Çanak anten, Türk ve Alman Anayasalarında yer alan haberleşme hürriyetinin kapsamında yer almaktadır. Bu nedenle, başka bir ülkede yaşayan kimse, kendi ülkesindeki yayınları, oturduğu binaya yerleştireceği bir çanak anten aracılığı ile uydudan alma hakkına sahiptir. Malikin, dış görünüşünün bozulacağı gerekçesiyle, kiracının binaya çanak anten yerleştirmesine engel olması mümkün değildir. Malikin aksine bir davranışı, hakkın kötüye kullanılmasına yol açar.

                              Alman mahkeme kararlarına göre malik, kiracıya, söz konusu izni vermeyi belirli şartlara bağlayabilir. Alman mahkeme kararlarında bu şartlar birbirinin aynısı değildir. Bununla birlikte, konudaki mahkeme kararlarındaki şartlar şu şekilde sıralanabilir:

                              Kablolu yayının kiracının kendi ülkesiyle haberleşme ihtiyacına cevap vermemesi ve gelecekte de böyle bir imkânın görülmemesi, bu eksikliğin ancak çanak antenle giderilmesinin mümkün olması,Çanak antenin yayınları düzenli olarak alabilmesi şartıyla, malike en az zarar verecek bir konumda yerleştirilmesi,

                              Çanak antenin binaya güvenlik açısından ve vereceği zararları önlemek amacıyla uzman bir kimse tarafından takılması,

                              Malikin, çanak antenin binaya yerleştirilmesiyle ilgili tüm maliyet ve masraflardan muaf tutulması,

                              Kiracının, çanak anten nedeniyle bina malikine gelecek sorumluluk riskini ve diğer masrafları –meselâ depozito- karşılayan tedbirleri alması,

                              Almanya’da ortaya çıkan sorunun çözümünde belirlenen ilkeler, Türkiye’de ileri tarihlerde ortaya çıkacak davaların görülmesinde emsal olabilecek niteliktedir. Bu konuda davaya bakan hâkim, tarafların menfaatini de dikkate alarak, bu konuda bir karar vermelidir.


                              --------------------------------------------------------------------------------

                              [1] * Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı Öğretim Elemanı.

                              [1] Bkz. Federal Anayasa Mahkemesi’nin 9.2.1994 tarihli kararı Karar için bkz. Entscheidungen des Bundesverfassungsgerichts, B. 90, Lieferung 1-4, Tübingen 1994, sh. 27-39.

                              [2] Hamburg İstinaf Mahkemesi (Oberlandgericht) kararı, (WuM, 1993, 180 vd.).

                              [3] Karlsruhe İstinaf Mahkemesi’nin 24.8.1993 tarihli kararı (WuM, 1993, sh. 527 vd)

                              [4]Hamm İstinaf Mahkemesi’nin 1993 yılında verdiği bir kararda yine davacı Ürdün vatandaşlığına bulunan Filistinli bir çifttir. Kan, Almanca radyo ve televizyon programlarından yararlanabilecek kadar Almanca bilmemektedir. Binada müşterek çanak anten ve kablolu yayın bulunmaktadır. Ama her ikisinde de Arapça program mevcut değildir. Kiracı kiralayandan çanak antene izin vermesini ister, kiralayan talebi reddeder. Bunun üzerine davacı haberleşme hürriyetinin ihlâl edildiği ve Anayasanın 8. maddesi ve 3. fıkrasına aykırı davranıldığı gerekçesiyle dava açar. Çünkü onlar, yerli kiracılar gibi istedikleri programları seyretme imkânına sahip değildir. Bunun sebebi ise onların anadilidir. Oysa Anayasa dil sebebiyle ayrım yapmayı yasaklamaktadır. Kablolu yayın ve müşterek çanak antende daha çok Avrupa Topluluğu ülkelerinin yayını yer almaktadır. Buna karşılık yabancıların haberleşme ihtiyacı umuma açık haber kaynaklarından dini yayın almayı da kapsar. Bu kararda da çanak antene izin verilmesi için Karlsruhe Istinaf Mahkemesinin 24 Ağustos 1993 tarihli kararındaki şartlar tekrarlanmıştır.

                              Yorum

                              İşlem Yapılıyor