İlkbahara doğru önce havada, sonra suda, nihayet toprakta, 7'şer gün arayla meydana gelen sıcaklık yükselişi olayı 'cemre' ile havanın yukarıdan değil aşağıdan ısındığı öne sürüldü.
İSTANBUL- İlkbahara doğru önce havada, sonra suda, nihayet toprakta, 7'şer gün arayla meydana gelen sıcaklık yükselişi olayı 'cemre' ile havanın yukarıdan değil aşağıdan ısındığı öne sürüldü.
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Başkanı Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, halk arasında yaygın olarak 'baharın müjdecisi' diye bilinen sıcaklığın artması olayına 'cemre' dendiğini hatırlatarak, "Kelime karşılığı olarak 'kor halindeki ateş' anlamına gelen cemre, birer hafta arayla havaya, suya ve toprağa düştüğüne inanılan bir ısıtıcı güçtür. Cemre üç tanedir. Birinci cemre havaya (19-20 Şubat), ikinci cemre suya (26-27 Şubat) ve üçüncü cemre de (5-6 Mart) toprağa düşer. Her cemrenin düşüşüyle hava sıcaklığı artar, cemrelerin arasında ise sıcaklıkta küçük bir düşüş görülür. Böylece cemre, havanın aşağıdan değil de sanki yukarıdan aşağıya doğru ısındığını ifade eder" dedi.
Halbuki, sanıldığı ve cemrenin açıklandığı gibi güneş ışınlarının atmosferi doğrudan ısıtmadığını vurgulayan Prof. Dr. Kadıoğlu, "Yer yüzeyi, güneş ışınlarını yutarak önce kendi ısınır, sonra atmosferi ısıtır. Açık bir günde, atmosferin alt tabakasından geçen güneş enerjisi, yer yüzeyi tarafından yutulur. Dolayısıyla yer yüzeyi ısınır. Yüzeydeki hava ısındıkça, yüksekteki havadan daha az yoğun hale gelir. Isınan hava yükselir ve daha soğuk olan hava çöker. Yükselen hava, genişler ve soğur. Su buharı, bulut damlacıkları şeklinde yoğunlaşarak, hal değişim ısısından dolayı, havanın ısınmasını sağlar. Bu sırada dünya karbondioksit ve su buharı tarafından yutulup tekrar yayınlanan, kızıl altı ışınları yayınlar. Gazların yoğunluğu, dünya yüzeyinde daha az olduğundan, yutma işleminin büyük kısmı, yüzeye yakın katmanlarda gerçekleşir. Dolayısıyla, atmosferin alt tabakaları aşağıdan yukarıya doğru ısıtılmış olur" diye konuştu.
İstanbul'da 60 yıllık dönem için yapılan bir araştırmanın, cemrelerin kıştan bahara geçilirken ortalama sıcaklık eğrilerinin yükselmeye başladığı dönemin başlangıcını belirledikleri ve bu dönemde mevsim normallerinin üzerindeki az ya da çok bir sıcaklık artışıyla çakıştıklarını ortaya koyduğunu söyleyen Prof. Dr. Kadıoğlu, "Cemreler arasındaki günlerdeyse, sıcaklıklarda az da olsa bir düşüş olduğu saptanmıştır. Aynı araştırmaya göre, her üç cemre dikkate alındığında, bir-iki günlük farklarla bu tarihlerde yüzde 42 olasılıkla, iki cemre dikkate alındığındaysa yüzde 74 olasılıkla belirgin bir ısınma gerçekleşmektedir" dedi.
İTÜ Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Başkanı Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, eskilerin, seneyi Kasım (kış) ve Hızır (yaz) olmak üzere ikiye ayırdıklarını anlatarak, "Kasım 180, Hızır 186 gündü. Kasım günleri 8 Kasım'da başlar. Kasımın kırk altısında, kırk gün anlamına gelen erbain, ****en altısında elli gün anlamına gelen hamsin girer. Böylece kışın en soğuk zamanları sayılan doksan gün geçmiş olurdu. Kasımın 105'inde (19-20 Şubat) birinci cemre havaya, 112'sinde (26-27 Şubat) ikinci cemre suya, 119'unda (5-6 Mart, Şubatın 29 çektiği dört senede bir 5 Mart'ta) üçüncü cemre toprağa düşer. Buna göre de önce havanın, sonra suyun, sonra da yerin ısındığı kabul edilmektedir" açıklamasında bulundu.
Yorum