Konu: Özel Hastane Doktorlarından Korkunç İtiraf!
-Bade Gürleyen'in özel hastanelerde çalışan doktorlarla görüşerek
-Bade Gürleyen'in özel hastanelerde çalışan doktorlarla görüşerek
hazırladığı ve Tempo dergisinde yayınlanan haberi sağlığın
piyasalaştırmanın yıkıcı sonuçlarını gözler önüne seriyor. Hükümetin
Sağlıkta Dönüşüm P***esi çerçevesinde SSK hastanelerinin
yükünü azaltmak ve halkın özel hastane imkanlarından faydalanmasını
sağlamak bahanesiyle yaptığı SSK'lıların özel hastanelerden
hizmet satın almasını sağlayan düzenlemenin ulaştığı boyutlar insan
hayatını tehdit eder boyutlara ulaşmış durumda.
İşte tüyler ürperten itiraflar
SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı'na bağlı hastalar, özel hastanelerde
devletin para ödememesi nedeniyle en kalitesiz malzemelerle
ameliyat ediliyor.
Özellikle kalp ameliyatlarında kalitesiz kataterler, iplikler, stentler,balonlar kullanılıyor; çünkü devlet yaklaşık 15 milyarlık
bir kalp ameliyatına 5-6 milyar veriyor.
Özel hastanelerin hemen hemen hepsi katater, idrar sondası gibi tek
kullanımlık malzemeleri, devlet pek çok masrafı karşılamadığı
için aynı kan grubundaki birkaç hastada tekrar tekrar kullanıyor.
Böylece az ve ucuz malzemeyle çok sayıda hasta ameliyat edilerek
'sürümden' kazanılıyor.
Bir paket programından özel hastane %10 civarında kâr elde ediyorsa,
malzemeleri tekrar tekrar kullanarak ya da kalitesiz malzeme
kullanarak kâr oranını % 35-40'lara çıkarabiliyor.
Paket programdaki bir hastanın 'kaybedilmesi', hastane açısından daha
kârlı olduğu için, hastanın yaşayıp yaşamaması da çok
önemsenmiyor. Çünkü SSK'lı bir hasta erken ölürse, hastane; tıbbi
malzeme, ilaç, yoğun bakım gibi masraflara girmeden paket
fiyatını cebe indirmiş oluyor.
Ameliyathanelerin durumu içler acısı. İstanbul'daki yaklaşık 26
kalp-damar cerrahisi merkezinin en az 20'sinin ruhsatı
uluslararası standartlara uymadıkları için iptal edilmeli.
Devletin sağlığa ayırdığı % 5'lik bütçenin % 80'i ilaca gidiyor. Ancak
Türkiye'de ilaçla ilgili bir tasarrufa gitmek imkânsız.
Çünkü bir anda karşınızda ciddi devleri bulursunuz. Ayrıca pek çok hekim yazdığı her reçeteden ilaç şirketi tarafından prim aldığı
için, bu sistemi yıkmak zor.
Hekim, devletin listesinde olan tıbbi malzemeleri kullanmak zorunda.
Çünkü kaliteli malzemeyi devlet ödemek istemiyor. Yani doktorun hastayı kurtarmak için elinden geleni yapması, hasta cebinden
ek para ödemediği sürece imkânsız.
Bütün bu olanlardan devletin haberi var, ama her şeye göz yumuluyor. Denetim yapılmıyor; 'göstermelik' yapılan denetimlerde ise sadece cihazlara, odalara, tuvaletlere bakılıyor.
Paradan Tasarruf, İnsandan İsraf Artık bütün vatandaşlar özel hastanelerden yararlanabiliyor! Özellikle de yıllardır SSK ve devlet hastanesi kuyruklarında sürünen vatandaşlar, artık en lüks özel hastanelerde ameliyat bile olabiliyorlar! Bu olanak, sosyal güvencesi olan vatandaşı mutlu ediyor. Ama hiçbiri, hastanelerde kendileri için en kalitesiz malzemelerin kullanıldığını bilmiyor
Bunu bilen, özel hastanelerde bu uygulamalara tanık olan ve hatta
kalitesiz malzemelerle ameliyat yapıp 'vicdan azabı' çekenler
hekimler, korkuyor. Hem ameliyat ettikleri hastaların ölmesinden hem de bu gerçeği kamuoyuyla paylaşmaktan. Çünkü işlerini kaybedebilirler. Dahası, bir daha asla hiçbir yerde iş bulamazlar. Yani bir yanda 'Hipokrat yemini' öte yanda 'geçim derdi'. Bu nedenle isimlerini vermeden anlatıyorlar. Kamuoyu, yapılanları bilsin istiyorlar.
İsimlerini vermeyen hekimlerin itirafları arasında en korkuncu ise, bir kere kullanıldıktan sonra kesinlikle çöpe atılması gereken
tıbbi malzemelerin, 'tasarruf' olsun diye aynı kan grubuna sahip hastalarda tekrar tekrar kullanılıyor olması.
Peki, SSK, Emekli Sandığı ya da Bağ-Kur hastaları neden en kaliteli yerde bile en 'kalitesiz' sağlık hizmetini alıyorlar?
Cevap çok korkunç: "Çünkü devlet böyle istiyor." Devlet, ücret
politikası ile bir anlamda vatandaşları kalitesiz hizmete mahkûm
ediyor. Adının açıklanmasını istemeyen bir hekim şu bilgiyi veriyor: "15 bin YTL'lik bir kalp ameliyatına, devlet 5-6 bin YTL ödüyor. Maliyeti yaklaşık 15 bin YTL olan bir kalp ameliyatının 5-6 bin
YTL'ye mal edebilmesi için 5 milyonluk iplik yerine 1 milyonluk iplik kullanılıyor. 2000 dolarlık ilaç kaplı stent yerine,damarda sağa sola kayarak kısa sürede kalp krizine yol açabilen 170 dolarlık stentle hasta ameliyat ediliyor. Ödeme gücü olan ise devletin verdiği paket fiyatın üzerine 5-10 bin YTL eklenip, en kaliteli malzemelerle ameliyat ediliyor."
Ama SSK, Emekli Sandığı ya da Bağ-Kur'dan gelen hastaların çoğu bu
bedeli ödeyemiyor. Görüştüğümüz hekimin, "Pek çok SSK'lı hasta
bizden yol parası bile istiyor" şeklindeki açıklaması, bunun pek de
mümkün olmadığını gösteriyor. Devletin, özel hastanelerle,
"Ameliyatları bir şekilde ucuza mal et" dercesine çok düşük fiyatlara
yaptığı paket anlaşmalar ise özellikle tek kullanımlık malzemelerin artık kullanılmaz hale gelene kadar tekrar tekrar kullanılmasına yol açıyor. Peki, bunu yapan özel hastanelerin oranı ne kadar yüksek? "Bunu hepsi yapıyor, ama biz yüzde 90'ı diyelim bari" diyor yine adının saklı kalmasını isteyen bir cerrah.
Bazı yetkililerden aldığımız bilgilere göre, hastanelerimizdeki tek
sorun 'gariban' hastalar için kullanılan malzemelerin kalitesizliği değil. Ameliyathanelerin durumu da içler acısı. Bir kalp-damar cerrahının ağzından çıkan şu sözler insanı şoke ediyor: "İstanbul'da kalp-damar cerrahisinin yapıldığı yaklaşık 26 merkez var. Ancak bu merkezler ABD'de ya da Avrupa'da olsalardı, en az 20'sinin ruhsatı iptal edilirdi. Çünkü hiçbiri ameliyathane şartlarına uygun çalışmıyor..."
--------------------------------------------------
(ALINTIDIR)
piyasalaştırmanın yıkıcı sonuçlarını gözler önüne seriyor. Hükümetin
Sağlıkta Dönüşüm P***esi çerçevesinde SSK hastanelerinin
yükünü azaltmak ve halkın özel hastane imkanlarından faydalanmasını
sağlamak bahanesiyle yaptığı SSK'lıların özel hastanelerden
hizmet satın almasını sağlayan düzenlemenin ulaştığı boyutlar insan
hayatını tehdit eder boyutlara ulaşmış durumda.
İşte tüyler ürperten itiraflar
SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı'na bağlı hastalar, özel hastanelerde
devletin para ödememesi nedeniyle en kalitesiz malzemelerle
ameliyat ediliyor.
Özellikle kalp ameliyatlarında kalitesiz kataterler, iplikler, stentler,balonlar kullanılıyor; çünkü devlet yaklaşık 15 milyarlık
bir kalp ameliyatına 5-6 milyar veriyor.
Özel hastanelerin hemen hemen hepsi katater, idrar sondası gibi tek
kullanımlık malzemeleri, devlet pek çok masrafı karşılamadığı
için aynı kan grubundaki birkaç hastada tekrar tekrar kullanıyor.
Böylece az ve ucuz malzemeyle çok sayıda hasta ameliyat edilerek
'sürümden' kazanılıyor.
Bir paket programından özel hastane %10 civarında kâr elde ediyorsa,
malzemeleri tekrar tekrar kullanarak ya da kalitesiz malzeme
kullanarak kâr oranını % 35-40'lara çıkarabiliyor.
Paket programdaki bir hastanın 'kaybedilmesi', hastane açısından daha
kârlı olduğu için, hastanın yaşayıp yaşamaması da çok
önemsenmiyor. Çünkü SSK'lı bir hasta erken ölürse, hastane; tıbbi
malzeme, ilaç, yoğun bakım gibi masraflara girmeden paket
fiyatını cebe indirmiş oluyor.
Ameliyathanelerin durumu içler acısı. İstanbul'daki yaklaşık 26
kalp-damar cerrahisi merkezinin en az 20'sinin ruhsatı
uluslararası standartlara uymadıkları için iptal edilmeli.
Devletin sağlığa ayırdığı % 5'lik bütçenin % 80'i ilaca gidiyor. Ancak
Türkiye'de ilaçla ilgili bir tasarrufa gitmek imkânsız.
Çünkü bir anda karşınızda ciddi devleri bulursunuz. Ayrıca pek çok hekim yazdığı her reçeteden ilaç şirketi tarafından prim aldığı
için, bu sistemi yıkmak zor.
Hekim, devletin listesinde olan tıbbi malzemeleri kullanmak zorunda.
Çünkü kaliteli malzemeyi devlet ödemek istemiyor. Yani doktorun hastayı kurtarmak için elinden geleni yapması, hasta cebinden
ek para ödemediği sürece imkânsız.
Bütün bu olanlardan devletin haberi var, ama her şeye göz yumuluyor. Denetim yapılmıyor; 'göstermelik' yapılan denetimlerde ise sadece cihazlara, odalara, tuvaletlere bakılıyor.
Paradan Tasarruf, İnsandan İsraf Artık bütün vatandaşlar özel hastanelerden yararlanabiliyor! Özellikle de yıllardır SSK ve devlet hastanesi kuyruklarında sürünen vatandaşlar, artık en lüks özel hastanelerde ameliyat bile olabiliyorlar! Bu olanak, sosyal güvencesi olan vatandaşı mutlu ediyor. Ama hiçbiri, hastanelerde kendileri için en kalitesiz malzemelerin kullanıldığını bilmiyor
Bunu bilen, özel hastanelerde bu uygulamalara tanık olan ve hatta
kalitesiz malzemelerle ameliyat yapıp 'vicdan azabı' çekenler
hekimler, korkuyor. Hem ameliyat ettikleri hastaların ölmesinden hem de bu gerçeği kamuoyuyla paylaşmaktan. Çünkü işlerini kaybedebilirler. Dahası, bir daha asla hiçbir yerde iş bulamazlar. Yani bir yanda 'Hipokrat yemini' öte yanda 'geçim derdi'. Bu nedenle isimlerini vermeden anlatıyorlar. Kamuoyu, yapılanları bilsin istiyorlar.
İsimlerini vermeyen hekimlerin itirafları arasında en korkuncu ise, bir kere kullanıldıktan sonra kesinlikle çöpe atılması gereken
tıbbi malzemelerin, 'tasarruf' olsun diye aynı kan grubuna sahip hastalarda tekrar tekrar kullanılıyor olması.
Peki, SSK, Emekli Sandığı ya da Bağ-Kur hastaları neden en kaliteli yerde bile en 'kalitesiz' sağlık hizmetini alıyorlar?
Cevap çok korkunç: "Çünkü devlet böyle istiyor." Devlet, ücret
politikası ile bir anlamda vatandaşları kalitesiz hizmete mahkûm
ediyor. Adının açıklanmasını istemeyen bir hekim şu bilgiyi veriyor: "15 bin YTL'lik bir kalp ameliyatına, devlet 5-6 bin YTL ödüyor. Maliyeti yaklaşık 15 bin YTL olan bir kalp ameliyatının 5-6 bin
YTL'ye mal edebilmesi için 5 milyonluk iplik yerine 1 milyonluk iplik kullanılıyor. 2000 dolarlık ilaç kaplı stent yerine,damarda sağa sola kayarak kısa sürede kalp krizine yol açabilen 170 dolarlık stentle hasta ameliyat ediliyor. Ödeme gücü olan ise devletin verdiği paket fiyatın üzerine 5-10 bin YTL eklenip, en kaliteli malzemelerle ameliyat ediliyor."
Ama SSK, Emekli Sandığı ya da Bağ-Kur'dan gelen hastaların çoğu bu
bedeli ödeyemiyor. Görüştüğümüz hekimin, "Pek çok SSK'lı hasta
bizden yol parası bile istiyor" şeklindeki açıklaması, bunun pek de
mümkün olmadığını gösteriyor. Devletin, özel hastanelerle,
"Ameliyatları bir şekilde ucuza mal et" dercesine çok düşük fiyatlara
yaptığı paket anlaşmalar ise özellikle tek kullanımlık malzemelerin artık kullanılmaz hale gelene kadar tekrar tekrar kullanılmasına yol açıyor. Peki, bunu yapan özel hastanelerin oranı ne kadar yüksek? "Bunu hepsi yapıyor, ama biz yüzde 90'ı diyelim bari" diyor yine adının saklı kalmasını isteyen bir cerrah.
Bazı yetkililerden aldığımız bilgilere göre, hastanelerimizdeki tek
sorun 'gariban' hastalar için kullanılan malzemelerin kalitesizliği değil. Ameliyathanelerin durumu da içler acısı. Bir kalp-damar cerrahının ağzından çıkan şu sözler insanı şoke ediyor: "İstanbul'da kalp-damar cerrahisinin yapıldığı yaklaşık 26 merkez var. Ancak bu merkezler ABD'de ya da Avrupa'da olsalardı, en az 20'sinin ruhsatı iptal edilirdi. Çünkü hiçbiri ameliyathane şartlarına uygun çalışmıyor..."
--------------------------------------------------
(ALINTIDIR)
Yorum