Tweet
ABD, 20''nci yüzyılın başında İngiltere''nin geliştirdiği "dörtlü konfederasyon modeli"ni, baba Bush''un etrafında toplanıp, bugün oğul Bush''un da yönetime getirdiği ve çoğunluğu Yahudi olan ideologlar vasıtasıyla uygulamaya çalışıyor.
ABD yönetiminin büyük planını gözümüzün önüne getirelim... Fas''tan Çin Seddi''ne kadar uzanan coğrafyayı ve buradaki enerji kaynaklarını ele geçirmeleri, Türkiye''nin dağılmasına veya teslim alınmasına bağlıdır. Zaten yıllardan beri, Bernard Lewis''in p***esi olan Ortadoğu Birleşik Devletleri senaryosu üzerinde çalışıyorlardı. İstinye''deki Amerikan Konsolosluğu binasını da bu iş için kurdular. Talabani, 1996 yılında "Hayalim İstanbul''un başkent olduğu Ortadoğu Birleşik Devletleri" derken, ABD''nin İstanbul senaryolarından haberdardı.
***
Şimdi ABD''yi Lewis''in talebeleri yönetiyor. Ortadoğu''da yeni bir federasyon kurabilmek için, önce bütün bölgenin altüst edilmesi gerekiyordu ki, bugün bunu yapıyorlar.
Türkiye''yi de "Önasya" veya "Anadolu" adıyla federasyonlaştırmak için de bir sürü hazırlık yapılıyor. Azerbaycan, bölünmüş İran, Gürcistan ve Ermenistan''dan oluşan bir federasyon Kafkasya için planlanıyor. Bir de Afganistan, Kırgızistan, Özbekistan, Kazakistan federasyonu… Balkanlar''ın da dahil edileceği bu dört federasyonu, Hasan bin Tallal ve ardıllarının halife olacağı dörtlü bir konfederasyonda birleştirip yönetmek! İngiltere''nin 1.Dünya Savaşı öncesi planı da tıpkı böyleydi. Lewis bu planı iyi incelemiş, kopyalamış, ABD''ye uygulatmaya çalışıyor. P***e, Wilkie''nin İkinci Dünya Savaşı sırasında öngördüğü ve kitabını yazdığı "tek dünya devleti"dir aslında.
Bu p***e gereğince bir taraftan Afganistan ve Irak işgal edilirken, diğer taraftan Londra''dan Bişkek''e kadar yeni Amerikan üsler zinciri kuruldu, bunlara Varşova''dan Sofya''ya kadar bir başka üsler zinciri ilave edildi.
***
Bu şartlar altında Türkiye''nin bugünkü durumuna bakalım:
Ülke ekonomisi, ABD''yi de yöneten Federal Reserv adlı banka sahiplerinin kurduğu IMF ve Dünya Bankası''nın kontrolüne bırakılmış durumda. Türkiye''nin dış politikası da hem ABD-İngiltere-İsrail koalisyonu, hem Avrupa Birliği tarafından kontrol ediliyor! Öyle ki, Türkiye, "intihar saldırılarını durdurması karşılığında seçimlere girmesine izin verilen" Hamas adlı örgüte, ABD ve İsrail''in taleplerini iletebiliyor!
Türk kamuoyuna gerçekleri anlatması gereken medya kuruluşları, ülke ekonomisini çoktan gele geçirmiş olan sermayenin kontrolünde. Dolayısıyla bu gerçeklerin hiçbiri halka anlatılmıyor. Bunlardan bahsedenleri komplo teorisyeni diye halkın gözünden düşürmeye çalışıyorlar.
Vatan toprakları parsel parsel satılıyor. Ülkenin başbakanı, milli kimliği reddediyor, yolsuzlukların sıçramadığı hiçbir kurum kalmamış.
ABD, girdiği yolun kendisine de bir hayır getirmeyeceğini görmeye başlayan, buna rağmen, "Biz Büyük Ortadoğu p***esinin eş başkanıyız" diyebilen Türkiye''nin Başbakanına ve bu konularda sesini çıkarmayan Genelkurmay Başkanına şantaj yapıyor! Başbakana yapılan şantaj, İran ve Irak ile ilgili Amerikan politikaları desteklenmezse, belediye başkanlığı yaptığı günden bugüne kadar kaç milyar dolarlık yeni zenginler sınıfı oluşturduğunu ve bunda kendisinin rolünün ve bu zenginlerin katkısıyla yaptığı siyasi veya kişisel harcamalarının ne boyutta bulunduğunu açıklamak şeklindedir.
Karadeniz''de bir Amerikan gücü oluşturulmasına direnen Türk Silahlı Kuvvetleri''ne yapılan şantajı ise hep birlikte seyrediyoruz!
Ortadoğu''ya yerleşmekle aslında Rusya ve Çin''i kuşatan ABD, Karadeniz''e çıkıp Samsun ve Trabzon limanları üzerinden hem Karadeniz''i hem Kafkaslar''ı denetim altına almak istiyor. ABD bu çıkışla, Türkiye''yi de İran tarafı hariç olmak üzere tam bir kuşatma altına almış ve askeri açıdan büyük bir avantaj olan Türkiye''nin stratejik derinliğini ortadan kaldırmış olacak.
***
Sakarya veya Dumlupınar savaşları kaybedilmiş olsaydı, Mustafa Kemal Paşa, Kayseri''ye hatta Erzurum''a kadar çekilmeyi ve savaşı orada sürdürmeyi bile planlamıştı. Trabzon, Amerikan filoları tarafından işgal edilirse, bu derinlik de ortadan kalkacak!
Satranç, Türkiye merkezli bir coğrafyada yani "Avrasya satranç tahtası"nda oynanıyor!
Meseleyi böyle görmezsek, ABD''nin ve Vatikan''ın belirlediği gündemlerle ve "Hz. İsa''nın etrafında toplanalım" çağrılarıyla, başörtüsüyle filan uğraşıp dururken vatan toprakları altımızdan kayar!
Artık, başta Cumhurbaşkanı olmak üzere, başbakanın, komutanların ve yüksek yargı organları mensuplarının hiçbirinin en küçük bir hata yapma lüksü yoktur!
Arslan BULUT
Yorum