GEL DE SEV BU FENER''İ (canaydın için atıp tutan lara itilaf olunur)
F.Bahçe İkinci Başkanı Nihat Özdemir buyurmuş: “Kulübün gelirlerini büyüttük. Önemli tesisler yaptık. Kimsenin alamadığı yerli ve yabancı yıldızlar transfer ettik. Oyuncularımıza karşı her türlü yükümlülüğümüzü yerine getiriyoruz. Ancak spor kamuoyu, anlaşılmaz bir şekilde sporcularına para veremeyen G.Saray’a daha çok destek veriyor. Onları sürekli motive ediyor. Bu bize yapılan büyük bir haksızlık...”
Allah Allah!...
Sevgili Nihat Özdemir, siz kamuoyunun keyfinin kâhyası mısınız? Kimi severlerse severler, kime destek verirlerse verirler, bundan size ne?
Diyorsunuz ki; “Spor kamuoyu G.Saray’a destek verirken, F.Bahçe’nin yapmış olduklarını da düşünmeli...”
Olur, düşünelim. Bakalım G.Saray ne yapmış, F.Bahçe ne?
***
G.Saray Başkanı Özhan Canaydın, 6-0 yenildikleri maçtan sonra şeref tribününde, F.Bahçe Başkanı Aziz Yıldırım’ın elini sıkarak tebrik eder...
F.Bahçe Başkanı Aziz Yıldırım ise, G.Saray’ın kazandığı UEFA Kupası için “tesadüf” der...
***
G.Saray Başkanı, hemen her sezon açılışında, bayram ve kandil gibi kutsal günlerde basın tribününe gelerek, yazar, muhabir veya kameraman, kendisine muhalif veya değil, hiç bir ayrım yapmadan gazetecileri tek tek öperek kutlar...
F.Bahçe Başkanı ise böylesi günlerde gazetecileri (Alaattin Metin hariç), aklının ucundan bile geçirmez...
***
G.Saray Başkanı, kendisinin fotoğraflarını, görüntülerini çeken foto muhabiri ve kameramanların, yanaklarını okşayarak hatırını sorar...
F.Bahçe Başkanı ise bu gibi durumlarda onları, “Çekmeyin ayaklarınızı kırarım” diye korkutur...
***
G.Saray’da gazete ve televizyon muhabirlerinin hiçbirisi, futbolcularla röportaj yaparken zorlanmaz...
F.Bahçe’de ise muhabirler oyucuların yüzünü sadece basına açık idmanlarda görür...
***
G.Saray’da yöneticiler önemli açıklamaları ve bilgileri, önce bir gazeteciye verip iki gün sonra diğerleriyle paylaşmaz...
F.Bahçe’de ise bilgi ve belgeler önce Akşam Gazetesi’nden Alaattin Metin’e verilir, sonra diğer medya kuruluşlarıyla paylaşılır...
***
G.Saray yönetimi yeni bir stat yapsa, basın tribününü mükemmele yakın inşa eder...
F.Bahçe yönetimi ise şimdi olduğu gibi, küçücük basın odalarında görev yapmaya mecbur bıraktıkları gazetecilere, daracık koltuklarda, kuşlarla birlikte maç izletir...
***
G.Saray’da teknik direktör Eric Gerets, ekonomik sıkıntıya rağmen, medyaya bir gün bile serzenişte bulunmaz...
F.Bahçe’de ise bir eli yağda, bir eli balda olan Christoph Daum, Alman basınına hemen her gün, “Beni anlamıyorlar. Çok sıkıntılıyım. Bir gün bu ülkeden defolup gideceğim” diye beyanat verir...
***
G.Saray Teknik Direktörü, sakat ve cezalı oyuncuların çokluğunu asla dert etmez. Genç veya yaşlı, kadrosundaki tüm futbolcuları eşit kalitede görür...
F.Bahçe Teknik Direktörü ise elinde Anelka, Alex ve Appiah gibi dünya yıldızları olmasına rağmen sürekli kadrosunun eksikliğinden şikayet ederek, transfer ister...
***
Eric Gerets 17 yaşındaki Aydın, Ferhat, Uğur gibi futbolcuları sahaya sürmekten asla çekinmez...
Christoph Daum ise Olcan, Can, Kerim gibi genç yıldızları çoğu kez maç kadrolarına bile almaz...
***
Sevgili Nihat Özdemir! Bu örnekler say say bitmez. Emin ol yazmaya da gazete sayfaları yetmez.
Şimdi anladın mı, spor kamuoyu sizin kulübü neden sevmiyor?
Tüm yönetim, şapkanızı önünüze koyun ve bir kez daha düşünün. Gelin F.Bahçe’ye bir de bizim yanımızdan bakın. Bakalım siz sevebilecek misiniz?
Haa, güzel antrenman sahaları yaptınız, sporcularınız size minnettar...
Harika sosyal tesisler yaptınız, üyelerinizi mutlu ettiniz..
Şahane stad yaptınız, taraftarlarınız zevkten dört köşe...
Sporcunuz, kongre üyeniz, taraftarınız sizi seviyor...
Ancak “İllâ da herkes sevsin” diyemezsiniz.
Zira sevgi parayla satın alınamıyor...
not : bir gazete köşe yazısından alıntıdır
haa bu arada galatasaray başkanları başkanlık yaptıkları klübün adlarını doğru telafuz edebilmektedir(mektebi sultaniden olsa gerek)
ama febe başkanları hala başkanlık yaptıkları klübün adını doğru telafuz edememektedir,,fenebaaze ve fenevbaace gibi,,,
F.Bahçe İkinci Başkanı Nihat Özdemir buyurmuş: “Kulübün gelirlerini büyüttük. Önemli tesisler yaptık. Kimsenin alamadığı yerli ve yabancı yıldızlar transfer ettik. Oyuncularımıza karşı her türlü yükümlülüğümüzü yerine getiriyoruz. Ancak spor kamuoyu, anlaşılmaz bir şekilde sporcularına para veremeyen G.Saray’a daha çok destek veriyor. Onları sürekli motive ediyor. Bu bize yapılan büyük bir haksızlık...”
Allah Allah!...
Sevgili Nihat Özdemir, siz kamuoyunun keyfinin kâhyası mısınız? Kimi severlerse severler, kime destek verirlerse verirler, bundan size ne?
Diyorsunuz ki; “Spor kamuoyu G.Saray’a destek verirken, F.Bahçe’nin yapmış olduklarını da düşünmeli...”
Olur, düşünelim. Bakalım G.Saray ne yapmış, F.Bahçe ne?
***
G.Saray Başkanı Özhan Canaydın, 6-0 yenildikleri maçtan sonra şeref tribününde, F.Bahçe Başkanı Aziz Yıldırım’ın elini sıkarak tebrik eder...
F.Bahçe Başkanı Aziz Yıldırım ise, G.Saray’ın kazandığı UEFA Kupası için “tesadüf” der...
***
G.Saray Başkanı, hemen her sezon açılışında, bayram ve kandil gibi kutsal günlerde basın tribününe gelerek, yazar, muhabir veya kameraman, kendisine muhalif veya değil, hiç bir ayrım yapmadan gazetecileri tek tek öperek kutlar...
F.Bahçe Başkanı ise böylesi günlerde gazetecileri (Alaattin Metin hariç), aklının ucundan bile geçirmez...
***
G.Saray Başkanı, kendisinin fotoğraflarını, görüntülerini çeken foto muhabiri ve kameramanların, yanaklarını okşayarak hatırını sorar...
F.Bahçe Başkanı ise bu gibi durumlarda onları, “Çekmeyin ayaklarınızı kırarım” diye korkutur...
***
G.Saray’da gazete ve televizyon muhabirlerinin hiçbirisi, futbolcularla röportaj yaparken zorlanmaz...
F.Bahçe’de ise muhabirler oyucuların yüzünü sadece basına açık idmanlarda görür...
***
G.Saray’da yöneticiler önemli açıklamaları ve bilgileri, önce bir gazeteciye verip iki gün sonra diğerleriyle paylaşmaz...
F.Bahçe’de ise bilgi ve belgeler önce Akşam Gazetesi’nden Alaattin Metin’e verilir, sonra diğer medya kuruluşlarıyla paylaşılır...
***
G.Saray yönetimi yeni bir stat yapsa, basın tribününü mükemmele yakın inşa eder...
F.Bahçe yönetimi ise şimdi olduğu gibi, küçücük basın odalarında görev yapmaya mecbur bıraktıkları gazetecilere, daracık koltuklarda, kuşlarla birlikte maç izletir...
***
G.Saray’da teknik direktör Eric Gerets, ekonomik sıkıntıya rağmen, medyaya bir gün bile serzenişte bulunmaz...
F.Bahçe’de ise bir eli yağda, bir eli balda olan Christoph Daum, Alman basınına hemen her gün, “Beni anlamıyorlar. Çok sıkıntılıyım. Bir gün bu ülkeden defolup gideceğim” diye beyanat verir...
***
G.Saray Teknik Direktörü, sakat ve cezalı oyuncuların çokluğunu asla dert etmez. Genç veya yaşlı, kadrosundaki tüm futbolcuları eşit kalitede görür...
F.Bahçe Teknik Direktörü ise elinde Anelka, Alex ve Appiah gibi dünya yıldızları olmasına rağmen sürekli kadrosunun eksikliğinden şikayet ederek, transfer ister...
***
Eric Gerets 17 yaşındaki Aydın, Ferhat, Uğur gibi futbolcuları sahaya sürmekten asla çekinmez...
Christoph Daum ise Olcan, Can, Kerim gibi genç yıldızları çoğu kez maç kadrolarına bile almaz...
***
Sevgili Nihat Özdemir! Bu örnekler say say bitmez. Emin ol yazmaya da gazete sayfaları yetmez.
Şimdi anladın mı, spor kamuoyu sizin kulübü neden sevmiyor?
Tüm yönetim, şapkanızı önünüze koyun ve bir kez daha düşünün. Gelin F.Bahçe’ye bir de bizim yanımızdan bakın. Bakalım siz sevebilecek misiniz?
Haa, güzel antrenman sahaları yaptınız, sporcularınız size minnettar...
Harika sosyal tesisler yaptınız, üyelerinizi mutlu ettiniz..
Şahane stad yaptınız, taraftarlarınız zevkten dört köşe...
Sporcunuz, kongre üyeniz, taraftarınız sizi seviyor...
Ancak “İllâ da herkes sevsin” diyemezsiniz.
Zira sevgi parayla satın alınamıyor...
not : bir gazete köşe yazısından alıntıdır
haa bu arada galatasaray başkanları başkanlık yaptıkları klübün adlarını doğru telafuz edebilmektedir(mektebi sultaniden olsa gerek)
ama febe başkanları hala başkanlık yaptıkları klübün adını doğru telafuz edememektedir,,fenebaaze ve fenevbaace gibi,,,
Yorum