Günümüzün en ciddi hastalığı "kalp-damar" hastalıkları. Her yıl bu nedenle milyonlarca kişi yaşamını yitiriyor. İşte size tüm ama tüm yönleriyle kalbinizi koruma reçetesi... Kalp damar hastalıkları tüm dünyada en önemli ölüm nedenlerinden biri. İstatistiklere göre her yıl 17 milyon kişi kalp krizinden yaşamını yitiriyor, milyonlarca insanın da yaşam kalitesi düşüyor. ABD’de tüm ölümlerin yüzde 42’si kardiyovasküler kalp hastalıklarından kaynaklanıyor. Ülkemizde de en önde gelen ölüm ve hastalık nedenlerinden biri olmasının yanı sıra, bu hastalığın Türkiye’de görülme sıklığının kaygı verici biçimde arttığı gözleniyor.
Türkiye; Avrupa ülkeleri arasında, kalp hastalıklarına bağlı ölümlerde kadınlarda birinci, erkeklerde de beşinci sırada. Kalp damar hastalıklarında, değiştirilemeyen bazı risk faktörleri var. İlerleyen yaş ve genetik özellikler gibi.
Ancak yine de diğer önemli risk faktörlerini kontrol altına almak ve bu sayede kalp damar hastalıkları nedeniyle oluşan ölümleri azaltmak mümkün. Örneğin diyet, egzersiz ve ilaç tedavisiyle kardiyak olaylarda yüzde 50’ye varan azalma sağlanabiliyor. Koroner kalp hastalığından korunma stratejilerinin temelinde ise, öncelikle hastalığa yol açan yaşam tarzını ve çevresel faktörleri değiştirmek yatıyor!
Acıbadem Hastanesi’nden kardiyoloji uzmanı Doç. Dr. Cem Alhan ile Doç. Dr. Sinan Dağdelen, koroner arter hastalığına neden olan risk faktörlerini ve bu sorunlardan kurtulma yöntemlerini anlatıyor.
İşte kalp sağlığını korumanın püf noktaları...
SAÐLIKSIZ BESLENME
Günümüzde, sağlıksız beslenme şeklinin kalp damar hastalığı üzerinde olumsuz etkilerinin olduğu artık kesin olarak biliniyor. Diyetin etkisinin araştırıldığı, agresif yağ kısıtlamasının uygulandığı çalışmalarda, ölümlerde yüzde 30-60 oranında azalma sağlandığı tespit edilmiş. Yine araştırmalara göre; doymuş yağdan fakir, lif, antioksidan, tekli doymamış yağ ve balıktan zengin beslenme tipi bizi koroner damar hastalıklarından koruyor. Omega-3 yağ asitleri içeren besinler de pıhtı oluşumunu azaltıp damar genişletici etki yapıyor. Yapılan birçok çalışmada, balık tüketimi ile kalp damar hastalıkları sonucu gelişen ölüm arasında ters orantı olduğu ortaya konulmuş. Yani beslenme şekli sadece kan yağları üzerinde değil; kan basıncı, obezite, insüline bağımlı olmayan diyabet ve pıhtılaşma sistemi üzerinde de etkili oluyor.
Ne yapmalı?
Kalp sağlığınızı korumak için taze sebze, meyve, balık ve lifli gıdalardan zengin beslenmeyi tercih etmelisiniz. Total yağ tüketiminiz diyetinizin yüzde 30’unu geçmemeli. Doymuş yağ tüketimini yüzde 7-10 ile sınırlandırmalı, çoklu doymamış yağ tüketimini yüzde 10, tekli doymamış yağ tüketimini ise yüzde 10-15 civarında tutmalısınız. Trigliserid düzeyiniz yük****e alkol kullanmayın, değilse yine de alkol tüketimini kısıtlayın. Günlük tuz alımını da 6 miligram ile sınırlandırın.
HİPERTANSİYON
Hipertansiyon, kalp damar hastalığına birkaç mekanizma üzerinden etkili oluyor. Damar iç yüzeyi bozukluğu hipertansiyonun erken evrelerinden itibaren ortaya çıkıyor. Hipertansiyon; damar içi yüzeyindeki genişlemeyi azaltıyor, hücrelerde yağ birikimini kolaylaştırıyor, akışkanlığı bozuyor, kireçlenmeyi artırıyor, istenmeyen hücre ve pıhtı birikimini kolaylaştırıyor. Kan basıncı ile kardiyovasküler risk arasındaki ilişkinin sürekli olduğu yapılan birçok çalışmada gösterilmiş. Şişmanlık ve fiziksel aktivite azlığı gibi diğer risk faktörlerinin de bu risk artışına katkıda bulunduğu tespit edilmiş. Tedavi ile sistolik ve daystolik kan basınçları 13 - 16 mm Hg düşürüldüğünde, inme riskini yüzde 38, koroner olayları ise yüzde 16 oranında azaltmak mümkün oluyor. Tedavide genç, orta yaşlı veya diyabetik hipertansiflerde hedef kan basıncının 130/ 85 mmHg altında, yaşlı hipertansiflerde ise 140/90 mm Hg altında tutulması hedefleniyor.
Ne yapmalı?
Yaşam alışkanlıklarınızda yapacağınız değişiklik, hipertansiyonu tek başına kontrol edebileceği gibi ilaç gereken durumlarda ise dozun azaltılmasına da olanak sağlıyor. Bunun için; ideal kilonuza ulaşın, tuz alımını 6 miligram ile sınırlandırın, fiziksel aktivitenizi artırın, sigara içmeyin, alkol tüketimini kısıtlayın, günde 50-90 mmol potasyum alın, doymuş yağ ve kolesterol alımını sınırlandırın, yeterli kalsiyum ve magnezyum alın.
SİGARA
Önlenebilir risk faktörlerinden en önemlisini oluşturan sigara ile kardiyovasküler hastalıklar arasında sıkı bir ilişki mevcut. Araştırmalar Türk erkeklerinin yüzde 50’sinin, kadınlarının yüzde 20’sinin sigara kullandığını ortaya koyuyor. Özellikle Türk kadınlarının sigara tüketimi giderek artıyor! Sigara, damar iç yüzeyinde kolesterol ve yağ-kireç birikimini kolaylaştırıyor. Kan fibriinojen konsantrasyonunu yükseltiyor, pıhtı hücrelerinin tepkilerini artırıyor ve kan akışkanlığını bozuyor. Aynı zamanda damar tonusunu ve elastikiyetini de bozuyor. Bunların yanı sıra iyi huylu kolesterolü (HDL) azaltıyor ve kötü huylu (LDL) kolesterolün damar duvarındaki zararlı etkisini kolaylaştırıyor. Bir hipoteze göre de, sigara dumanı ve içindeki bazı maddeler mutajenik bir etki göstererek damar düz kas hücrelerinin aşırı artışına ve damarın içine doğru birikimine yol açabiliyor. Miyokard enfarktüsü geçiren hastaların sigaraya devam etmeleri halinde tekrar kriz geçirme riski de yüzde 22 - 45 oranında artıyor. Kronor bay pas nedeniyle ölüm oranı ise sigaraya devam edildiği takdirde iki kat artıyor. Sigara ile koroner arter hastalığı arasındaki ilişki süreklilik arz ediyor ve risk doza bağımlı olarak yükseliyor. Yapılan araştırmalarda, günde 1-14 adet sigara içen erkeklerde kalp damar hastalığı oluşma riski 1.7 kat ve günde 25 üzeri içenlerde 2.6 kat daha yüksek bulundu. Günde 1-4 adet sigara içenler kadınlarda ise relatif risk yüzde 1.9 kat; 14-24 adet sigara içenlerde 4.3 kat ve 25’ten fazla sigara içenlerde 5.4 kat arttığı gözlendi. Sigara dumanına maruz kalınan pasif içiciliğin oranı da yüzde 40 kadar yüksek rakamlarda seyrediyor. Bu da pasif içicinin her 10 sigaradan 4’ünü içmiş sayıldığını gösteriyor.
Ne yapmalı?
Sigaranın bırakılmasıyla kardiyovasküler risk yaşlı hastalarda bile hızla düşmeye başlıyor. Bir yılın sonunda yüzde 50’ye kadar azalan risk, 10 yıl kadar bir sürenin geçmesiyle kalp hastalığı açısından giderek kayboluyor. Dolayısıyla sigarayı en kısa zamanda bırakmayı ihmal etmeyin
Türkiye; Avrupa ülkeleri arasında, kalp hastalıklarına bağlı ölümlerde kadınlarda birinci, erkeklerde de beşinci sırada. Kalp damar hastalıklarında, değiştirilemeyen bazı risk faktörleri var. İlerleyen yaş ve genetik özellikler gibi.
Ancak yine de diğer önemli risk faktörlerini kontrol altına almak ve bu sayede kalp damar hastalıkları nedeniyle oluşan ölümleri azaltmak mümkün. Örneğin diyet, egzersiz ve ilaç tedavisiyle kardiyak olaylarda yüzde 50’ye varan azalma sağlanabiliyor. Koroner kalp hastalığından korunma stratejilerinin temelinde ise, öncelikle hastalığa yol açan yaşam tarzını ve çevresel faktörleri değiştirmek yatıyor!
Acıbadem Hastanesi’nden kardiyoloji uzmanı Doç. Dr. Cem Alhan ile Doç. Dr. Sinan Dağdelen, koroner arter hastalığına neden olan risk faktörlerini ve bu sorunlardan kurtulma yöntemlerini anlatıyor.
İşte kalp sağlığını korumanın püf noktaları...
SAÐLIKSIZ BESLENME
Günümüzde, sağlıksız beslenme şeklinin kalp damar hastalığı üzerinde olumsuz etkilerinin olduğu artık kesin olarak biliniyor. Diyetin etkisinin araştırıldığı, agresif yağ kısıtlamasının uygulandığı çalışmalarda, ölümlerde yüzde 30-60 oranında azalma sağlandığı tespit edilmiş. Yine araştırmalara göre; doymuş yağdan fakir, lif, antioksidan, tekli doymamış yağ ve balıktan zengin beslenme tipi bizi koroner damar hastalıklarından koruyor. Omega-3 yağ asitleri içeren besinler de pıhtı oluşumunu azaltıp damar genişletici etki yapıyor. Yapılan birçok çalışmada, balık tüketimi ile kalp damar hastalıkları sonucu gelişen ölüm arasında ters orantı olduğu ortaya konulmuş. Yani beslenme şekli sadece kan yağları üzerinde değil; kan basıncı, obezite, insüline bağımlı olmayan diyabet ve pıhtılaşma sistemi üzerinde de etkili oluyor.
Ne yapmalı?
Kalp sağlığınızı korumak için taze sebze, meyve, balık ve lifli gıdalardan zengin beslenmeyi tercih etmelisiniz. Total yağ tüketiminiz diyetinizin yüzde 30’unu geçmemeli. Doymuş yağ tüketimini yüzde 7-10 ile sınırlandırmalı, çoklu doymamış yağ tüketimini yüzde 10, tekli doymamış yağ tüketimini ise yüzde 10-15 civarında tutmalısınız. Trigliserid düzeyiniz yük****e alkol kullanmayın, değilse yine de alkol tüketimini kısıtlayın. Günlük tuz alımını da 6 miligram ile sınırlandırın.
HİPERTANSİYON
Hipertansiyon, kalp damar hastalığına birkaç mekanizma üzerinden etkili oluyor. Damar iç yüzeyi bozukluğu hipertansiyonun erken evrelerinden itibaren ortaya çıkıyor. Hipertansiyon; damar içi yüzeyindeki genişlemeyi azaltıyor, hücrelerde yağ birikimini kolaylaştırıyor, akışkanlığı bozuyor, kireçlenmeyi artırıyor, istenmeyen hücre ve pıhtı birikimini kolaylaştırıyor. Kan basıncı ile kardiyovasküler risk arasındaki ilişkinin sürekli olduğu yapılan birçok çalışmada gösterilmiş. Şişmanlık ve fiziksel aktivite azlığı gibi diğer risk faktörlerinin de bu risk artışına katkıda bulunduğu tespit edilmiş. Tedavi ile sistolik ve daystolik kan basınçları 13 - 16 mm Hg düşürüldüğünde, inme riskini yüzde 38, koroner olayları ise yüzde 16 oranında azaltmak mümkün oluyor. Tedavide genç, orta yaşlı veya diyabetik hipertansiflerde hedef kan basıncının 130/ 85 mmHg altında, yaşlı hipertansiflerde ise 140/90 mm Hg altında tutulması hedefleniyor.
Ne yapmalı?
Yaşam alışkanlıklarınızda yapacağınız değişiklik, hipertansiyonu tek başına kontrol edebileceği gibi ilaç gereken durumlarda ise dozun azaltılmasına da olanak sağlıyor. Bunun için; ideal kilonuza ulaşın, tuz alımını 6 miligram ile sınırlandırın, fiziksel aktivitenizi artırın, sigara içmeyin, alkol tüketimini kısıtlayın, günde 50-90 mmol potasyum alın, doymuş yağ ve kolesterol alımını sınırlandırın, yeterli kalsiyum ve magnezyum alın.
SİGARA
Önlenebilir risk faktörlerinden en önemlisini oluşturan sigara ile kardiyovasküler hastalıklar arasında sıkı bir ilişki mevcut. Araştırmalar Türk erkeklerinin yüzde 50’sinin, kadınlarının yüzde 20’sinin sigara kullandığını ortaya koyuyor. Özellikle Türk kadınlarının sigara tüketimi giderek artıyor! Sigara, damar iç yüzeyinde kolesterol ve yağ-kireç birikimini kolaylaştırıyor. Kan fibriinojen konsantrasyonunu yükseltiyor, pıhtı hücrelerinin tepkilerini artırıyor ve kan akışkanlığını bozuyor. Aynı zamanda damar tonusunu ve elastikiyetini de bozuyor. Bunların yanı sıra iyi huylu kolesterolü (HDL) azaltıyor ve kötü huylu (LDL) kolesterolün damar duvarındaki zararlı etkisini kolaylaştırıyor. Bir hipoteze göre de, sigara dumanı ve içindeki bazı maddeler mutajenik bir etki göstererek damar düz kas hücrelerinin aşırı artışına ve damarın içine doğru birikimine yol açabiliyor. Miyokard enfarktüsü geçiren hastaların sigaraya devam etmeleri halinde tekrar kriz geçirme riski de yüzde 22 - 45 oranında artıyor. Kronor bay pas nedeniyle ölüm oranı ise sigaraya devam edildiği takdirde iki kat artıyor. Sigara ile koroner arter hastalığı arasındaki ilişki süreklilik arz ediyor ve risk doza bağımlı olarak yükseliyor. Yapılan araştırmalarda, günde 1-14 adet sigara içen erkeklerde kalp damar hastalığı oluşma riski 1.7 kat ve günde 25 üzeri içenlerde 2.6 kat daha yüksek bulundu. Günde 1-4 adet sigara içenler kadınlarda ise relatif risk yüzde 1.9 kat; 14-24 adet sigara içenlerde 4.3 kat ve 25’ten fazla sigara içenlerde 5.4 kat arttığı gözlendi. Sigara dumanına maruz kalınan pasif içiciliğin oranı da yüzde 40 kadar yüksek rakamlarda seyrediyor. Bu da pasif içicinin her 10 sigaradan 4’ünü içmiş sayıldığını gösteriyor.
Ne yapmalı?
Sigaranın bırakılmasıyla kardiyovasküler risk yaşlı hastalarda bile hızla düşmeye başlıyor. Bir yılın sonunda yüzde 50’ye kadar azalan risk, 10 yıl kadar bir sürenin geçmesiyle kalp hastalığı açısından giderek kayboluyor. Dolayısıyla sigarayı en kısa zamanda bırakmayı ihmal etmeyin
Yorum