SU YUMUŞATICI BİR DEVRE
Adam anlatıyor: Yeni bir eve taşındım. Birde baktım ki yeni taşındığım evdeki su basıncı eski evime göre bir hayli düşük. Yeni komşularımdan biri, problemin suyun sertliğinden kaynaklandığını, bu yüzden su borularının içlerinin kireçle dolu olduğunu söyledi ve devam etti: Buralara gelen suda çok miktarda kalsiyum ve magnezyum mineralleri bulunur. Bu mineraller, su borularının içlerinde, çamaşır makinelerinin rezistanslarında, duş başlarında velhasıl suyla teması olan her yerde birikerek bizim kireçlenme dediğimiz bu olayı meydana getirirler.
Yazının bu kısmını okuduğumda kafam karıştı, hemen sonra TV de sıkça gördüğüm çamaşır makinesi tamircisinin elinde sallayıp durduğu, üzeri kireç kaplı çamaşır makinesi rezistansı gözümün önüne geldi. Zaten o reklama da illet oluyorum. Yahu madem makineniz belli türdeki sularla çalışamıyor, niçin biz satın alırken bunu söylemiyor veya el kitabında (Bu makine çok nazik bir alettir, her bir suyla çalışmaz) diye bir uyarı yazısı yazmıyorlar ? Arkadan hemen ekliyorlar: Falcon!!! Kullanırsanız makinenizin her bir yanı pırıl pırıl olur...
Konuyu dağıtmayalım. Okumaya devam ediyoruz: Sert suyu yumuşatmanın bilinen üç yolu vardır.
1- Tuz kullanarak suyun içindeki ion değişimini temin etmek, bu yolla mineralleri yapıştıkları yerden sökmek veya yapışmalarını önlemek.
2- Suya ( fosfat ) gibi bir takım kimyasallar katmak.
Her iki metot da uygulama bakımından hem pahalıdır, hem de zordur.
Üçüncü bir metot ise, miknatıs veya elektrostatik bir sistem ya da bir cihaz kullanarak suyun sertliğini ortadan kaldırmaktır. Bu tür cihazlar dünyanın dört bir yanında satılmaktadır. Bunlardan birinin açıklamasını resimde görmektesiniz.
Cihaz kullanılmaya başlandıktan takriben on gün sonra su borularının içine yapışmış olan kireç parçaları dökülmeye başlar. Yaklaşık 16 gün sonra suda belirgin bir yumuşama başlar. Yumuşak sularda sabun, deterjan gibi maddeler daha çabuk köpürür, su daha az yakıtla kaynar. Bir ila iki ay sonra artık suda kireçlenme görülmez. Ben bu yazıyı yazanların yalancısıyım. Ne okuduysam sizlere onu naklediyorum.
Şimdi size bu işi yapan bir elektronik devre, yerleştirme planı ve baskı devre sunuyorum. Denemesi size kalmış. Devrenin çalışması şöyle:
Bir TLC556 entegresi ile bir osilatör yapılıyor. Bu osilatörden 800 ila 2,5 KHz. Arasında değişen bir üçgen dalga tarama frekansı elde ediliyor. Bu dalga PVC veya plastik bir borunun üzerine sarılan L1 bobinine gönderilir. Osilatörde üretilen dalga D1 diyodu ile doğrultularak D6 led'ini yakıyor. Bu ledin yanması, üretilen dalganın bobine gönderildiğini işaret eder.
L bobini 14 tur, yaklaşık 1,5 mm2 izoleli telden sarılacaktır. Bobinlerin bir birlerine olan uzaklıkları sarıldıkları borunun çapı kadar olacaktır. Üç ayrı bobin tipi verilmiştir. (A) tipi klasik kullanılan tiptir. Ama siz deneyerek hangisi daha iyi netice veriyorsa onu uygulayın. Bobin sarım şekillerine dikkat edin. Birbirlerine ters yönde sarılmışlar ve birbirleriyle irtibatları yok (C) tipi hariç. Buna (open ended coil) diyorlar
Fotoğrafta reklamını gördüğünüz cihaza bakarsanız, adamlar bobin sarılan tüpü ve elektronik devreyi bir plastik kutuya yerleştirmişler, kutunun bir tarafından su girişi diğer tarafında da su çıkışı var. Zaten devre şemasını aldığım diğer yazıda da bobin uçlarını en kısa yoldan elektronik devreye bağlayın deniyor. Deniyor da onların fotoğrafında bobin devreden bir hayli uzakta, kutunun dışında!!!!
Devreyi 220/12 volt, aşağı yukarı 2-3 w.'lık bir trafo ile besleyin.
Bu cihaz, yumuşak suya gereksinme duyulan (çamaşır makinesi, duş, musluk, oturduğunuz dairenin su girişi vs.) gibi her yerde ve devamlı olarak kullanılmalıdır...
Bilemiyorum, belki bu işe aklınız yatmamış olabilir. Ancak resmini gördüğünüz cihaz, vergisi hariç 66,5 $ satılmaktadır.
MALZEME LİSTESİ
Dirençler
R1.R2.R3 = 10 K
R4 = 39 K
R5 = 22 K
R6 = 220 ohm
R7 = 18 K
R8 = 1.2 K
Kondansatörler
C1 = 10 uf. 16 v.
C2. C3 = 10 nf.
C4 = 100 uf. 16 v.
C5.C7.C8.C10 = 100 nf.
C6 = 47 uf. 50 v.
Yarı iletkenler
D1 = 1N4148
D2-D5 = 1N4001
D6 = Led
T1 = BC 547
IC
IC1 = TLC556
IC2 = 7812
antrak-gazetesinden-alıntıdır
Adam anlatıyor: Yeni bir eve taşındım. Birde baktım ki yeni taşındığım evdeki su basıncı eski evime göre bir hayli düşük. Yeni komşularımdan biri, problemin suyun sertliğinden kaynaklandığını, bu yüzden su borularının içlerinin kireçle dolu olduğunu söyledi ve devam etti: Buralara gelen suda çok miktarda kalsiyum ve magnezyum mineralleri bulunur. Bu mineraller, su borularının içlerinde, çamaşır makinelerinin rezistanslarında, duş başlarında velhasıl suyla teması olan her yerde birikerek bizim kireçlenme dediğimiz bu olayı meydana getirirler.
Yazının bu kısmını okuduğumda kafam karıştı, hemen sonra TV de sıkça gördüğüm çamaşır makinesi tamircisinin elinde sallayıp durduğu, üzeri kireç kaplı çamaşır makinesi rezistansı gözümün önüne geldi. Zaten o reklama da illet oluyorum. Yahu madem makineniz belli türdeki sularla çalışamıyor, niçin biz satın alırken bunu söylemiyor veya el kitabında (Bu makine çok nazik bir alettir, her bir suyla çalışmaz) diye bir uyarı yazısı yazmıyorlar ? Arkadan hemen ekliyorlar: Falcon!!! Kullanırsanız makinenizin her bir yanı pırıl pırıl olur...
Konuyu dağıtmayalım. Okumaya devam ediyoruz: Sert suyu yumuşatmanın bilinen üç yolu vardır.
1- Tuz kullanarak suyun içindeki ion değişimini temin etmek, bu yolla mineralleri yapıştıkları yerden sökmek veya yapışmalarını önlemek.
2- Suya ( fosfat ) gibi bir takım kimyasallar katmak.
Her iki metot da uygulama bakımından hem pahalıdır, hem de zordur.
Üçüncü bir metot ise, miknatıs veya elektrostatik bir sistem ya da bir cihaz kullanarak suyun sertliğini ortadan kaldırmaktır. Bu tür cihazlar dünyanın dört bir yanında satılmaktadır. Bunlardan birinin açıklamasını resimde görmektesiniz.
Cihaz kullanılmaya başlandıktan takriben on gün sonra su borularının içine yapışmış olan kireç parçaları dökülmeye başlar. Yaklaşık 16 gün sonra suda belirgin bir yumuşama başlar. Yumuşak sularda sabun, deterjan gibi maddeler daha çabuk köpürür, su daha az yakıtla kaynar. Bir ila iki ay sonra artık suda kireçlenme görülmez. Ben bu yazıyı yazanların yalancısıyım. Ne okuduysam sizlere onu naklediyorum.
Şimdi size bu işi yapan bir elektronik devre, yerleştirme planı ve baskı devre sunuyorum. Denemesi size kalmış. Devrenin çalışması şöyle:
Bir TLC556 entegresi ile bir osilatör yapılıyor. Bu osilatörden 800 ila 2,5 KHz. Arasında değişen bir üçgen dalga tarama frekansı elde ediliyor. Bu dalga PVC veya plastik bir borunun üzerine sarılan L1 bobinine gönderilir. Osilatörde üretilen dalga D1 diyodu ile doğrultularak D6 led'ini yakıyor. Bu ledin yanması, üretilen dalganın bobine gönderildiğini işaret eder.
L bobini 14 tur, yaklaşık 1,5 mm2 izoleli telden sarılacaktır. Bobinlerin bir birlerine olan uzaklıkları sarıldıkları borunun çapı kadar olacaktır. Üç ayrı bobin tipi verilmiştir. (A) tipi klasik kullanılan tiptir. Ama siz deneyerek hangisi daha iyi netice veriyorsa onu uygulayın. Bobin sarım şekillerine dikkat edin. Birbirlerine ters yönde sarılmışlar ve birbirleriyle irtibatları yok (C) tipi hariç. Buna (open ended coil) diyorlar
Fotoğrafta reklamını gördüğünüz cihaza bakarsanız, adamlar bobin sarılan tüpü ve elektronik devreyi bir plastik kutuya yerleştirmişler, kutunun bir tarafından su girişi diğer tarafında da su çıkışı var. Zaten devre şemasını aldığım diğer yazıda da bobin uçlarını en kısa yoldan elektronik devreye bağlayın deniyor. Deniyor da onların fotoğrafında bobin devreden bir hayli uzakta, kutunun dışında!!!!
Devreyi 220/12 volt, aşağı yukarı 2-3 w.'lık bir trafo ile besleyin.
Bu cihaz, yumuşak suya gereksinme duyulan (çamaşır makinesi, duş, musluk, oturduğunuz dairenin su girişi vs.) gibi her yerde ve devamlı olarak kullanılmalıdır...
Bilemiyorum, belki bu işe aklınız yatmamış olabilir. Ancak resmini gördüğünüz cihaz, vergisi hariç 66,5 $ satılmaktadır.
MALZEME LİSTESİ
Dirençler
R1.R2.R3 = 10 K
R4 = 39 K
R5 = 22 K
R6 = 220 ohm
R7 = 18 K
R8 = 1.2 K
Kondansatörler
C1 = 10 uf. 16 v.
C2. C3 = 10 nf.
C4 = 100 uf. 16 v.
C5.C7.C8.C10 = 100 nf.
C6 = 47 uf. 50 v.
Yarı iletkenler
D1 = 1N4148
D2-D5 = 1N4001
D6 = Led
T1 = BC 547
IC
IC1 = TLC556
IC2 = 7812
antrak-gazetesinden-alıntıdır