Kadıköy’de oynanan F.Bahçe-G.Saray maçından önce yaşananların, maalesef, tüm sorumlusu emniyet tedbirlerinin 4500 polis ile alınacağını söyleyen ve daha başka kararlar da alan İl Güvenlik Kurulu ve stat çevresindeki en stratejik bölümlerde gereken güvenlik önlemlerini almayan ‘o gün maçtan sorumlu olan’ kolluk kuvvetleridir.
Bir kısım basın ve orada ‘daha çok istirahat eden‘ polis memurlarının bizzat gördüğü ama müdahale etmediği ya da etmekte geç kaldığı bazı olayları anlatalım ki bunu neden yazdığımız daha iyi anlaşılsın.
Tam mevzuya geçmeden önce şunları da bildirmeliyim ki; G.Saray taraftarı yönetimi tarafından her zaman sahipsiz bırakılmıştır… Bu sadece bugünün yönetiminin eksikliği değildir… Ama her türlü cefa ve ezaya rağmen G.Saray taraftarının devletimizin kolluk kuvvetlerine karşı saygısız davrandığı da görülmemiştir.
Sayın Valimiz Muammer Güler “Polis görevini iyi yaptı” demiş. Doğrudur, buna hiçbir itirazımız yok ama Sayın Valimiz bilsin ki “EKSİK YAPTILAR”… Ve bu eksiklik bir çok insanın canını yaktı, kanını akıttı, hatta Allah Korusun “ölüm” bile olabilirdi.
Sayın Valimizin İl Güvenlik Toplantısından önce “G.Saray taraftarının toplu olarak intikali...” tarzındaki açıklaması aslında en büyük önlemdi… Gayet de olumlu karşılanmıştı. Ancak İl Güvenlik toplantısında ne olduysa bu ön düşünce değişti ve yine münferit gidiş gündeme geldi.
Ancak Sayın Valimizin önceki açıklaması sonrasında G.Saray Internet sitelerinde Beşiktaş ya da Kabataş İskelesi’nde buluşulması gerektiği yazıldı. Bu şekilde Kadıköy’de, iskeleden stada kadar güvenlik önlemi alacağını söylenen emniyet güçleri eşliğinde, hiçbir olay çıkarmadan, stattaki yerini alabilecekti G.Saray taraftarları.
Yalnız maçtan bir gün önce, gece yarısı, Gayrettepe Emniyet Müdürlüğü'ne davet edilen G.Saray’ın iki tribün liderine çeşitli
tavsiyelerde bulunulup Kabataş’taki bu toplanmayı önlemeleri söylendi.
Tribün liderleri ise bu olası toplanmanın gerekçelerini münasip bir lisanla anlatıp, özellikle bu maçta münferit gidişlerde çok kişinin canının yanacağının istihbaratını aldıklarını ilettiler.
Buna delil olarak da F.Bahçe taraftar sitelerinde isim, adres ve telefonları bile açıkça bilinen bazı insanların pervasızca yazdığı “Katliama Davet” yazıları gösterildi.
Elbetteki emniyetin bunlardan da haberi vardı ve cevap olarak “Bir tek kişinin burnu kanasın bu tiplerin hepsini alacağız” dendi. Neticede TV’lerde ve gazetelerde de görüldüğü üzere bir tek kişin değil yüzlerce kişinin canı yandı. Herhalde emniyet bunun takipçisi olacaktır.
Saraçoğlu Stadı’nı iyi bilenler Misafir Taraftar Tribününün Giriş Kapısının çok ters tarafta olduğunu ve stada münferit gelecek olan G.Saray taraftarlarının mecburen F.Bahçe taraftarlarının en çok biriktiği sokaklardan geçmesi gerektiğini de bilirler.
Emniyetteki görüşmede G.Saray Tribün Liderlerinden biri, haddi olmasa da, alınması gereken önlemler adına, en stratejik bölgeleri ve sokakları tek tek söylemiştir. O bölgelerde de gerekli önlemlerin alınacağı bildirilince başka şey konuşulmasına gerek kalmamıştır.
Nitekim Kabataş’taki toplanma önlenmiş, çeşitli iletişim araçlarıyla da G.Saray taraftarına münferit gidileceği bildirilmiştir.
Bu karara saygı gösteren G.Saraylılar da kapıların açıldığı 14:30’dan itibaren stat yolunu tutmuşlardır… Özellikle Kenan Evren Lisesi’nin arkasında bulunan Körkuyu Sokak’tan münferit geçmek mecburiyetinde kalan G.Saraylılar, üzerlerinde G.Saraylı olduklarına dair en küçük bir emare olmamasına rağmen, burada darp edilmişlerdir. Hatta Allah’a emanet sokağı dönebilen ve 100 m. ilerideki Misafir Tribün Girişine ulaşmaya çalışanlar ise, gayet rahat bir biçimde bu giriş önüne konuşlanmış bulunan, yüzlerce F.Bahçeli tarafından darp edilmişlerdir.
İşin en ironik yanı ise bu bölümlerde eşkıyalık yapmaya çalışanlar, polisin de gerekli önlemi almamış olması sebebi ile (birilerinden öyle güzel yol almış ve bundan dolayı öylesine şımarmış durumdalardı ki…) üzerinde herhangi bir renk olmayanlara saldırırken kendi yandaşlarını da (tüm gazetelerde resmi olan, siyah tişortlu ve ağzı bunu kırılmış arkadaş F.Bahçelidir...) bilmeden darp ediyorlardı.
Polis ise bu olanları resmen seyrediyor veyahut da birileri darp edildikten sonra müdahale ediyor ama sonra orada geniş bir önlem alıp güvenlik koridoru çekeceklerine gidip gölgede oturuyorlardı. İstirahat elbetteki haklarıydı ancak ortada süreklibir olay varken daha ciddi önlem almalılardı.
Sadece, buna benzer olaylar defalarca olmasına rağmen polis sadece tavuk kış kışlar gibi uzaklaştırdı bu delikanlıları!.. Ama o şımarıklar ne yaptı. Polis gölgeye geçip oturmaya başlayınca hop yeniden aynı yerde bittiler…
Bu durum yaklaşık 3 saat boyunca sürdü!.. Buna rağmen polis, kendilerine söylenmesine rağmen, sadece giriş kapısının önünde önlem(!) almaktan başka bir şey yapmadı. Halbuki yapılacak olan tek şey misafir giriş kapısıyla, Körkuyu Sokak arasındaki 100 m.’ye bir koridor çekmekti… Ve elbette Körkuyu Sokak’ta da 9-10 polis görevlendirmekti. Nedense bu çok ilginç bir şekilde yapılmadı.
Halbuki bir önceki kupa maçında hem Maraton Tribününün bulunduğu caddede, hem de misafir girişinin bulunduğu caddede yukarıda izah etmeye çalıştığımız şekilde yol boyu dizilmiş polisler ve olağanüstü bir güvenlik vardı. Üstelik o maçta 2000 polis görevliydi… Bu maçta ise 4500 !.. Ama stattan içeri girene kadar 400 tane polis göremedik o da başka mesele!
Neyse…
Biz ise bu olanları stadın içerisinden ve demirlerin arkasından çaresizlik içerinde seyrediyorduk çünkü bizim giriş kapısında bir tane bile G.Saray taraftarını bekletmeyen polis, 20 m. kadar bir uzunlukta koridor yapmış gelene geçene sadece bilet kontrolü yapmakla meşguldü! Bu bilet kontrolü sırasında 5-10 saniye beklemek zorunda kalanlara ise arkadan saldıran onlarca F.Bahçeli oluyordu.
Her şey ama her şey sanki F.Bahçe ve F.Bahçelilere göre düzenlenmişti.
Aslında bir polis memurunun söylediği tek cümle olayı özetliyordu
“Kardeşim sizin yönetiminiz size sahip çıkmıyorsa biz ne yapalım? Aldığımız emir bu! Dur diyorlar duruyoruz.”
Bir emniyet müdürü de saldırgan kalabalığın içinden can havliyle sıyrılan ama polis tarafından adeta suçluymuş gibi tutulan şahsa şöyle diyordu “Tahrik etmeyin adamları kardeşim!..” Daha insaflı olanlar ise “Sabır kardeşim” diyorlardı.
G.Saray giriş tribünü önünde G.Saraylılara silah çeken bir şahıs ise sert kayaya çarpmış, silah çektiği şahsın yanındaki arkadaşı da polis olduğundan hemen kelepçeyi çıkarınca kuzu gibi silahını bir yerine sokmuştu!.. Ha sonra o şahsa ne mi oldu? Hiçbir şey!.. Çünkü orası Saraçoğlu, şahıs F.Bahçeliydi…
Bir stratejik yer de Maraton Tribününün karşısına bulunan dar ama işlek sokaktı… O sokak içerisinde, tren köprüsü altında, pusuya yatan yüzlere F.Bahçeli, Minibüs Caddesinden yani Müjdat Gezen Sanat Merkezinin bulunduğu sokaktan aşağı, stada doğru münferit olarak gelen G.Saraylıları pusuya düşürüyorlardı. Bu durum da emniyet mensuplarına defalarca bildirilmesine rağmen o sokakta da herhangi bir önlem alınmadı.
Neticede münferit geliş kararı bir çok G.Saraylının canını yakmıştır. Üzerinde forması atkısı ile münferit gelenler zaten baştan yanmış, üzerinde hiç bir emare olmayanlar ise Allah’a emanet gelebilmişlerdir.
Kadıköy iskelesi ve çevresinde ise, Internet sitelerinde daha önce yazılı olduğu biçimde, farklı şeyler olmamıştır. Kısacası stada münferit gelen her G.Saraylının bir macerası olmuştur.
Yalnız çok ilginç bir iki durum daha vardır; Münferit hareket edenlerin başına bir çok hadise geldiği halde Yoğurtçu Parkı’nın oradan ellerinde Sarı Kırmızı ultrAslan yazılı davullar olduğu halde yaklaşık 200 m. yürüyen ve yürürken de yüzlerce F.Bahçelinin arasından geçen 15 kişilik gruba hiçbir şey olmamıştır. Aynı şekilde Boğaz Köprüsü’nden geçerken arabalarını Sarı Kırmızı süsleyerek yine yüzlerce F.Bahçeli aracın içerisinden geçen 6 kişilik gruba da hiç kimse bir şey yapamamıştır.
Bu da gösteriyor ki münferit gidiş diye bir şey artık olmamalıdır. En azından Kadıköy’de olmamalıdır. Çünkü Ali Sami Yen ve İnönü’de en stratejik yerlerde alınan önlemler Kadıköy’de alınmamaktadır... Ya da alınamamaktadır… Diğer iki stada misafir seyircilerin geliş ve gidiş istikametleri ile misafir tribün giriş bölümleri her bakımdan gayet düzgün ve rahattır… Ancak Saraçoğlu’nda böyle bir şeyden bahsetmek mümkün değildir.
Buraya kadar yazdıklarımız stat dışına yaşananların bir kısmıdır. Görmediğimiz, bilmediğimiz kim bilir daha başka ne hadiseler olmuştur, onu da ancak Allah bilir.
Stat içi ise bir başka alemdi… Doğruya doğru, saatlerce edilen küfürler yine vardı ama daha önce cinnet ortamı yaşanılan stat içinde sahaya atılan maddeler yoktu... G.Saray taraftarı da münferit gelişte yaşadığı onca olumsuzluğa karşın gayet sakindi... Ta ki devre arasında Foto Muhabirleri giriş kapısının bulunduğu boşluktan fırlayan 2 zibidi G.Saray tribününe hareket çekinceye kadar!.. Polis onlara ne mi yaptı? Hiç!.. Sadece bu duruma tepki gösteren G.Saraylıları copladı ve biber gazı sıktı.
Maç bitti… Doğal olarak F.Bahçe seyircisi çıkacak, G.Saray taraftarı ise makul bir müddet bekletildikten sonra bırakılacaktı... Ama o da ne. 45 bin F.Bahçeli yarım saatten fazla tribünde eğlendi!.. Sahanın ortasında bir ton zibidilik yapıldı… Sporcu demeye bin şahit istenen uzun saçlı, pembe yanaklı şahıs tek tek tribünleri dolaşıp ahlaksızlığı teşvike devam etti...
Saha ortasına hindi mi, tavuk mu, kanarya mı ne olduğu belli olmayan bir kanatlı yaratık getirildi… Sanki son maçmış da şampiyon olunmuş gibi ışık oyunları ve acayip anonslar yapıldı. (Hani bir lay lay için polislerin dövüldüğü ve tüm basın tarafından sadece laylayı yapanın kınandığı maçta yapılanın misli misli…)
Ayrıca içeri nasıl sokulduğu malum olan küfürlü bir pankart açıldı ve bu pankart emniyet mensuplarının gözleri önünde dakikalarca tribünde asılı kaldı. (G.Saraylılar'ın koltuk kırma ve demirleri indirme hadisesi bundan sonra patladı...)
Ali Sami Yen’de maç biter bitmez yani sporcular soyunma odasına girdiği andan itibaren söndürülen stat ışıkları ve stadı boşaltmaya zorlanan (kimi zaman copla…) G.Saray taraftarlarını hatırlayınca hatta tribünde pankartlarını toplamaya çalışanlar bile göz altına alındığını hatırlayınca yukarıda bahsi geçen bir emniyet mensubunun G.Saray yönetimi ile ilgili dediği çok daha iyi anlaşılıyor.
G.Saray takım otobüsünün stada gelirken nasıl taciz edildiğini ise tüm kameralar görüntülemiş ki bunu artık geçiyoruz.
Bu işlere yol verenler utansın!..
”Mağrur olma Padişahım senden büyük Allah var” demiş atalarımız.
Ne anlamlı, ne de cuk oturan bir sözdür bu…
ALLAH BÜYÜKTÜR...
Hatırlatalım;
ALLAH RAHMANDIR, RAHİMDİR AMA AYNI ZAMANDA CABBAR ve KAHHAR’DIR.
ultrAslan
Bir kısım basın ve orada ‘daha çok istirahat eden‘ polis memurlarının bizzat gördüğü ama müdahale etmediği ya da etmekte geç kaldığı bazı olayları anlatalım ki bunu neden yazdığımız daha iyi anlaşılsın.
Tam mevzuya geçmeden önce şunları da bildirmeliyim ki; G.Saray taraftarı yönetimi tarafından her zaman sahipsiz bırakılmıştır… Bu sadece bugünün yönetiminin eksikliği değildir… Ama her türlü cefa ve ezaya rağmen G.Saray taraftarının devletimizin kolluk kuvvetlerine karşı saygısız davrandığı da görülmemiştir.
Sayın Valimiz Muammer Güler “Polis görevini iyi yaptı” demiş. Doğrudur, buna hiçbir itirazımız yok ama Sayın Valimiz bilsin ki “EKSİK YAPTILAR”… Ve bu eksiklik bir çok insanın canını yaktı, kanını akıttı, hatta Allah Korusun “ölüm” bile olabilirdi.
Sayın Valimizin İl Güvenlik Toplantısından önce “G.Saray taraftarının toplu olarak intikali...” tarzındaki açıklaması aslında en büyük önlemdi… Gayet de olumlu karşılanmıştı. Ancak İl Güvenlik toplantısında ne olduysa bu ön düşünce değişti ve yine münferit gidiş gündeme geldi.
Ancak Sayın Valimizin önceki açıklaması sonrasında G.Saray Internet sitelerinde Beşiktaş ya da Kabataş İskelesi’nde buluşulması gerektiği yazıldı. Bu şekilde Kadıköy’de, iskeleden stada kadar güvenlik önlemi alacağını söylenen emniyet güçleri eşliğinde, hiçbir olay çıkarmadan, stattaki yerini alabilecekti G.Saray taraftarları.
Yalnız maçtan bir gün önce, gece yarısı, Gayrettepe Emniyet Müdürlüğü'ne davet edilen G.Saray’ın iki tribün liderine çeşitli
tavsiyelerde bulunulup Kabataş’taki bu toplanmayı önlemeleri söylendi.
Tribün liderleri ise bu olası toplanmanın gerekçelerini münasip bir lisanla anlatıp, özellikle bu maçta münferit gidişlerde çok kişinin canının yanacağının istihbaratını aldıklarını ilettiler.
Buna delil olarak da F.Bahçe taraftar sitelerinde isim, adres ve telefonları bile açıkça bilinen bazı insanların pervasızca yazdığı “Katliama Davet” yazıları gösterildi.
Elbetteki emniyetin bunlardan da haberi vardı ve cevap olarak “Bir tek kişinin burnu kanasın bu tiplerin hepsini alacağız” dendi. Neticede TV’lerde ve gazetelerde de görüldüğü üzere bir tek kişin değil yüzlerce kişinin canı yandı. Herhalde emniyet bunun takipçisi olacaktır.
Saraçoğlu Stadı’nı iyi bilenler Misafir Taraftar Tribününün Giriş Kapısının çok ters tarafta olduğunu ve stada münferit gelecek olan G.Saray taraftarlarının mecburen F.Bahçe taraftarlarının en çok biriktiği sokaklardan geçmesi gerektiğini de bilirler.
Emniyetteki görüşmede G.Saray Tribün Liderlerinden biri, haddi olmasa da, alınması gereken önlemler adına, en stratejik bölgeleri ve sokakları tek tek söylemiştir. O bölgelerde de gerekli önlemlerin alınacağı bildirilince başka şey konuşulmasına gerek kalmamıştır.
Nitekim Kabataş’taki toplanma önlenmiş, çeşitli iletişim araçlarıyla da G.Saray taraftarına münferit gidileceği bildirilmiştir.
Bu karara saygı gösteren G.Saraylılar da kapıların açıldığı 14:30’dan itibaren stat yolunu tutmuşlardır… Özellikle Kenan Evren Lisesi’nin arkasında bulunan Körkuyu Sokak’tan münferit geçmek mecburiyetinde kalan G.Saraylılar, üzerlerinde G.Saraylı olduklarına dair en küçük bir emare olmamasına rağmen, burada darp edilmişlerdir. Hatta Allah’a emanet sokağı dönebilen ve 100 m. ilerideki Misafir Tribün Girişine ulaşmaya çalışanlar ise, gayet rahat bir biçimde bu giriş önüne konuşlanmış bulunan, yüzlerce F.Bahçeli tarafından darp edilmişlerdir.
İşin en ironik yanı ise bu bölümlerde eşkıyalık yapmaya çalışanlar, polisin de gerekli önlemi almamış olması sebebi ile (birilerinden öyle güzel yol almış ve bundan dolayı öylesine şımarmış durumdalardı ki…) üzerinde herhangi bir renk olmayanlara saldırırken kendi yandaşlarını da (tüm gazetelerde resmi olan, siyah tişortlu ve ağzı bunu kırılmış arkadaş F.Bahçelidir...) bilmeden darp ediyorlardı.
Polis ise bu olanları resmen seyrediyor veyahut da birileri darp edildikten sonra müdahale ediyor ama sonra orada geniş bir önlem alıp güvenlik koridoru çekeceklerine gidip gölgede oturuyorlardı. İstirahat elbetteki haklarıydı ancak ortada süreklibir olay varken daha ciddi önlem almalılardı.
Sadece, buna benzer olaylar defalarca olmasına rağmen polis sadece tavuk kış kışlar gibi uzaklaştırdı bu delikanlıları!.. Ama o şımarıklar ne yaptı. Polis gölgeye geçip oturmaya başlayınca hop yeniden aynı yerde bittiler…
Bu durum yaklaşık 3 saat boyunca sürdü!.. Buna rağmen polis, kendilerine söylenmesine rağmen, sadece giriş kapısının önünde önlem(!) almaktan başka bir şey yapmadı. Halbuki yapılacak olan tek şey misafir giriş kapısıyla, Körkuyu Sokak arasındaki 100 m.’ye bir koridor çekmekti… Ve elbette Körkuyu Sokak’ta da 9-10 polis görevlendirmekti. Nedense bu çok ilginç bir şekilde yapılmadı.
Halbuki bir önceki kupa maçında hem Maraton Tribününün bulunduğu caddede, hem de misafir girişinin bulunduğu caddede yukarıda izah etmeye çalıştığımız şekilde yol boyu dizilmiş polisler ve olağanüstü bir güvenlik vardı. Üstelik o maçta 2000 polis görevliydi… Bu maçta ise 4500 !.. Ama stattan içeri girene kadar 400 tane polis göremedik o da başka mesele!
Neyse…
Biz ise bu olanları stadın içerisinden ve demirlerin arkasından çaresizlik içerinde seyrediyorduk çünkü bizim giriş kapısında bir tane bile G.Saray taraftarını bekletmeyen polis, 20 m. kadar bir uzunlukta koridor yapmış gelene geçene sadece bilet kontrolü yapmakla meşguldü! Bu bilet kontrolü sırasında 5-10 saniye beklemek zorunda kalanlara ise arkadan saldıran onlarca F.Bahçeli oluyordu.
Her şey ama her şey sanki F.Bahçe ve F.Bahçelilere göre düzenlenmişti.
Aslında bir polis memurunun söylediği tek cümle olayı özetliyordu
“Kardeşim sizin yönetiminiz size sahip çıkmıyorsa biz ne yapalım? Aldığımız emir bu! Dur diyorlar duruyoruz.”
Bir emniyet müdürü de saldırgan kalabalığın içinden can havliyle sıyrılan ama polis tarafından adeta suçluymuş gibi tutulan şahsa şöyle diyordu “Tahrik etmeyin adamları kardeşim!..” Daha insaflı olanlar ise “Sabır kardeşim” diyorlardı.
G.Saray giriş tribünü önünde G.Saraylılara silah çeken bir şahıs ise sert kayaya çarpmış, silah çektiği şahsın yanındaki arkadaşı da polis olduğundan hemen kelepçeyi çıkarınca kuzu gibi silahını bir yerine sokmuştu!.. Ha sonra o şahsa ne mi oldu? Hiçbir şey!.. Çünkü orası Saraçoğlu, şahıs F.Bahçeliydi…
Bir stratejik yer de Maraton Tribününün karşısına bulunan dar ama işlek sokaktı… O sokak içerisinde, tren köprüsü altında, pusuya yatan yüzlere F.Bahçeli, Minibüs Caddesinden yani Müjdat Gezen Sanat Merkezinin bulunduğu sokaktan aşağı, stada doğru münferit olarak gelen G.Saraylıları pusuya düşürüyorlardı. Bu durum da emniyet mensuplarına defalarca bildirilmesine rağmen o sokakta da herhangi bir önlem alınmadı.
Neticede münferit geliş kararı bir çok G.Saraylının canını yakmıştır. Üzerinde forması atkısı ile münferit gelenler zaten baştan yanmış, üzerinde hiç bir emare olmayanlar ise Allah’a emanet gelebilmişlerdir.
Kadıköy iskelesi ve çevresinde ise, Internet sitelerinde daha önce yazılı olduğu biçimde, farklı şeyler olmamıştır. Kısacası stada münferit gelen her G.Saraylının bir macerası olmuştur.
Yalnız çok ilginç bir iki durum daha vardır; Münferit hareket edenlerin başına bir çok hadise geldiği halde Yoğurtçu Parkı’nın oradan ellerinde Sarı Kırmızı ultrAslan yazılı davullar olduğu halde yaklaşık 200 m. yürüyen ve yürürken de yüzlerce F.Bahçelinin arasından geçen 15 kişilik gruba hiçbir şey olmamıştır. Aynı şekilde Boğaz Köprüsü’nden geçerken arabalarını Sarı Kırmızı süsleyerek yine yüzlerce F.Bahçeli aracın içerisinden geçen 6 kişilik gruba da hiç kimse bir şey yapamamıştır.
Bu da gösteriyor ki münferit gidiş diye bir şey artık olmamalıdır. En azından Kadıköy’de olmamalıdır. Çünkü Ali Sami Yen ve İnönü’de en stratejik yerlerde alınan önlemler Kadıköy’de alınmamaktadır... Ya da alınamamaktadır… Diğer iki stada misafir seyircilerin geliş ve gidiş istikametleri ile misafir tribün giriş bölümleri her bakımdan gayet düzgün ve rahattır… Ancak Saraçoğlu’nda böyle bir şeyden bahsetmek mümkün değildir.
Buraya kadar yazdıklarımız stat dışına yaşananların bir kısmıdır. Görmediğimiz, bilmediğimiz kim bilir daha başka ne hadiseler olmuştur, onu da ancak Allah bilir.
Stat içi ise bir başka alemdi… Doğruya doğru, saatlerce edilen küfürler yine vardı ama daha önce cinnet ortamı yaşanılan stat içinde sahaya atılan maddeler yoktu... G.Saray taraftarı da münferit gelişte yaşadığı onca olumsuzluğa karşın gayet sakindi... Ta ki devre arasında Foto Muhabirleri giriş kapısının bulunduğu boşluktan fırlayan 2 zibidi G.Saray tribününe hareket çekinceye kadar!.. Polis onlara ne mi yaptı? Hiç!.. Sadece bu duruma tepki gösteren G.Saraylıları copladı ve biber gazı sıktı.
Maç bitti… Doğal olarak F.Bahçe seyircisi çıkacak, G.Saray taraftarı ise makul bir müddet bekletildikten sonra bırakılacaktı... Ama o da ne. 45 bin F.Bahçeli yarım saatten fazla tribünde eğlendi!.. Sahanın ortasında bir ton zibidilik yapıldı… Sporcu demeye bin şahit istenen uzun saçlı, pembe yanaklı şahıs tek tek tribünleri dolaşıp ahlaksızlığı teşvike devam etti...
Saha ortasına hindi mi, tavuk mu, kanarya mı ne olduğu belli olmayan bir kanatlı yaratık getirildi… Sanki son maçmış da şampiyon olunmuş gibi ışık oyunları ve acayip anonslar yapıldı. (Hani bir lay lay için polislerin dövüldüğü ve tüm basın tarafından sadece laylayı yapanın kınandığı maçta yapılanın misli misli…)
Ayrıca içeri nasıl sokulduğu malum olan küfürlü bir pankart açıldı ve bu pankart emniyet mensuplarının gözleri önünde dakikalarca tribünde asılı kaldı. (G.Saraylılar'ın koltuk kırma ve demirleri indirme hadisesi bundan sonra patladı...)
Ali Sami Yen’de maç biter bitmez yani sporcular soyunma odasına girdiği andan itibaren söndürülen stat ışıkları ve stadı boşaltmaya zorlanan (kimi zaman copla…) G.Saray taraftarlarını hatırlayınca hatta tribünde pankartlarını toplamaya çalışanlar bile göz altına alındığını hatırlayınca yukarıda bahsi geçen bir emniyet mensubunun G.Saray yönetimi ile ilgili dediği çok daha iyi anlaşılıyor.
G.Saray takım otobüsünün stada gelirken nasıl taciz edildiğini ise tüm kameralar görüntülemiş ki bunu artık geçiyoruz.
Bu işlere yol verenler utansın!..
”Mağrur olma Padişahım senden büyük Allah var” demiş atalarımız.
Ne anlamlı, ne de cuk oturan bir sözdür bu…
ALLAH BÜYÜKTÜR...
Hatırlatalım;
ALLAH RAHMANDIR, RAHİMDİR AMA AYNI ZAMANDA CABBAR ve KAHHAR’DIR.
ultrAslan
Yorum