kardes kardes maç izlenecekmi bu güzel vatanımda......stupidprv stupidprv
GÜLLÜK GÜLİSTAŞ’LIK TRABZON DEPLASMANI (1899 Fenerbahçe Derneği Bildirisi)
Trabzonspor-Fenerbahçe maçlarına Trabzon taraftarının bakışı her zaman farklı olmuştur. Bu bizce de anlaşılabilen bir durumdur. Zira Trabzonspor’un sportif başarılar elde ettiği,şampiyonluklar yaşadığı yıllarda İstanbul takımları içinde karşısında durabilen, onunla mücadele edebilen tek takım Fenerbahçe olmuştur. Bu gelişimin doğal bir sonucu olarak da yılların getirdiği bir rekabet duygusu içinde Trabzonspor’un ve taraftarının Türkiye’de kendisine tek rakip olarak Fenerbahçe’yi görmesi ve Fenerbahçe maçlarına ayrı bir önem vermesi sporun içindeki rekabet duygusu içinde kabul edilebilir bir olgudur.
Fenerbahçe taraftarı da bu gerçekler ışığında Trabzon deplasmanlarına her zaman ayrı bir önem vermiş ve bu deplasmanın kendine özgü dinamiklerine göre davranmaya özen göstermiştir.
29 Nisan Cumartesi günü oynanan Trabzonspor-Fenerbahçe maçından önce malum kişiler tarafından yaratılmaya çalışılan gerginlik ve amiyane tabiri ile dolduruşlarla Trabzonspor taraftarının bu maçta daha agresif olabileceği bilinci içerisinde Trabzon’a gittik. Trabzonspor Başkanı ve Yönetim Kurulu’nun sağduyulu ve ortamı yumuşatmaya yönelik çabalarına rağmen daha önceki tecrübelerimizin de ışığında olabilecekleri tahmin ediyorduk.
Trabzon’a gitmek için bindiğimiz uçakta, amacımızın takımımızı 90 dakika desteklemek olduğu, tribünde ne ile karşılaşırsak karşılaşalım karşılık verilmeyeceği, daha önceki yıllarda olduğu gibi staddan çıkarılmamıza neden olacak hiçbirşey yapılmayacağı,tribün hiyerarşimiz gereği, tribün deneyimi daha fazla olan arkadaşlarımız tarafından tüm gruba ısrarla telkin edildi.
Nitekim stada girerken görevli üst düzey bir emniyet görevlisinin “ Trabzon taraftarı bile taşkınlık yapsa sizi çıkarırız “ söylemine, maçı alacağımız belli olmadan 90 dakika çıkmayacağımızı ifade ederek bu konudaki kararlılığımızı gösterdik. Hatta erken çıkmazsak gece 03:00 e 04:00 e kadar bekletilebileceğimiz söylendiğinde de buna hazır olduğumuzu ısrarla ifade ettik.
Stad içinde bize ayrılan yere girmemiz ile birlikte yoğun bir taş,pet şişe,çakmak yağmuru başladı. Bu yağmur aralıksız olarak maç sonuna kadar devam etti. Biz buna rağmen aldığımız karar gereği en ufak bir karşılık vermeden 200 kişi gücümüz yettiğince, sesimizi duyurabildiğimiz ölçüde “Çocuklar İnanın” diye bağırmaya çalıştık. Bu arada saha içindeki ambulanslar hiç durmaksızın yaralı arkadaşlarımızı tribünden alıp tedavilerini yapıyorlardı. Bu ortak duruşu tüm olumsuz koşullara rağmen koruyan tüm arkadaşlarımızı, yürekten kutluyoruz.
Maçın 87. dakikasında Emniyet Kuvvetleri bize maç dağılmadan çıkmamızın kendi güvenliğimiz için daha iyi olacağını söyleyince hem skor avantajının bizde olması, hem de o dakikalarda oyunun gidişatının lehimize devam etmesinin de verdiği güven ve hiç şüphesiz koskoca Emniyet Güçlerimize olan inancımız ile çıkmayı kabul ettik. Ancak çıkıp otobüslere alındıktan sonra neden olduğunu bilmediğimiz bir şekilde bekletildik. Ta ki maç sona erip de Trabzonspor taraftarı dağılana kadar. Ve ondan sonra gerçek bir linç girişimi yaşadık. Binlerce rakip taraftar arasında,üç otobüse sıkışıp kalmış bir avuç bizler.. Taş, kaya yağmuru altında dakikalarca kendimizi korumaya çalışırken olayları önleme konusunda Emniyet Güçlerimizin de çaresizliğine ve tecrübesizliğine tanık olduk. Oysa orada bulunan arkadaşlarımızın hemen hepsi Antep ‘de Manisa’da Abdi İpekçi’de aynı emniyet kuvvetlerinden yok yere cop yiyen taraftarlardı .. Bu linç girişiminden Emniyet müdürlüğüne götürülerek kurtulurken, emniyet müdürlüğüne kadar gelen rakip taraftarların bizi orada bile taşlaması ise gerçekten çok ama çok düşündürücüydü..
Bunlar bir deplasman taraftarının alışık olduğu, hele Trabzon deplasmanına giden Fenerbahçe taraftarının daha önce de yaşadığına benzer olaylar.. Bizim tepkimiz bunlara değil.. Bizim tepkimiz bütün bu olaylar karşısında “üç maymunu “ oynayanlara..
Birçok ilkokul’dan ödül alıp ondan sonra da bunlarla övünen bir spor programının bildik iki sunucusu, maç akşamı çıkıp da “çok temiz, olaysız “ bir maç oldu diyebiliyorsa bu bir tarafı koruma güdüsümüdür? Yoksa gelen giden ambulansları gördüğü halde bunu yorumlayamayan bir kötü habercilik örneğimidir?
Türkiye’nin en büyük kulübünün takımı ve yöneticileri ligimizin 4. büyük takımının stadından polis otoları ile ayrılmak zorunda kalıyorsa, burada eleştirilmesi gereken bu durum mudur? Yoksa kulüp başkanının dikkat çekmemek adına kameralara yaptığı “kapatın” uyarısı mı?
Orada yaşananlar bazı arkadaşlarımız tarafından o şartlarda olabildiği kadar kamera ile çekildi ve bütün ulusal kanallara bu görüntüler dağıtıldı. Şimdi merakla bekliyoruz. Medyamız bu görüntülere itibar edip yayınlayacak mı? Yoksa futbol terörü, sözkonusu olan Fenerbahçe taraftarının mağduriyeti olunca legal bir hak haline mi geliyor?
Fenerbahçe taraftarının üstüne yağan taşlardan ve kayalardan korunmak için,oturduğu koltukları siper etmesini, yağmurdan korunmak için koltukları söktüler diye yorumlayıp,bunu da çıkıp televizyonlarda söylemek ise habercilik adına olduğu kadar insanlık adına da cinayettir.
Bu arada karayolu ile Trabzon’a gelen, bugüne kadar yıllardır Giresun’dan sonra geçtiği heryerde saldırıya uğrayan taraftar otobüslerinde, bu saldırılardan kendini korumak amacı ile üç beş kişinin yanında bulundurduğu yaralayıcı aletleri tartışanların ve terör diye lanse edenlerin, bütün gündemi, 4 otobüsten sadece birinde çıkan ve buna rağmen güvenlik gereği hiçbiri stada sokulmayan bu gruba yönlendirenlerin, orada yaşananları , linç girişimlerini nasıl yok sayabildiklerini, o kameraların, onca taşı,kayayı görüntüleyememeyi nasıl başardığını gerçekten merak ediyoruz. Elbette maçlara bu tip yaralayıcı aletlerle gidilmesini desteklemiyoruz ama eğer bu suç ise bu iki üç kişi için 4 otobüs dolusu Fenerbahçe taraftarının stada girmesi engellenirken, binlerce kişinin 2 saat boyunca üzerimize yağdıracak taşı,kayayı nasıl bulduğunu stada nasıl soktuğunu da merak ediyoruz. Bu, bir antrenörün sırtına gelen koca kayayı “ Sanki magnum ile mi ateş edildi” yumuşatmasının bir devamı olarak bir şehre yönelik hoşgörümüdür? Saha kapattıran cips paketleri taşlardan kayalardan daha mı tehlikelidir? Ama dediğimiz gibi onların atladığı bu görüntüler bizde var. Gerçek,tarafsız habercilik yapmak isteyen herkesle de paylaşmaya hazırız.
Trabzon emniyetinin stadda görevli olan yetkililerine de sadece ve sadece şunu sormak isteriz; Bizi onca insanın arasına neden attınız?
Biz hiçbir deplasmana Yönetimimize güvenerek gitmedik. Maç sonrası Takımımızın ve Yönetim kurulumuzun ne şartlarda stadı terkettiğini de öğrendik. Etrafımızda dönen bunca olumsuzluğa karşın bizler tek yürek olabilmeyi beceriyorsak, maç sonunda tribüncü kişiliği ile bizleri arayıp soran Sayın Volkan Ballı’dan başka, her maç sonu herkese teşekkür edebilen yönetimimizden, bir kuru teşekkür de şiddete şiddetle cevap vermeyen, tüm olumsuzluklara rağmen duruşunu koruyabilen ve maçı tamamlayıp sesini duyurmaya çalışan 200 taraftarımıza beklemek çok mu büyük bir istek olurdu.?
Şampiyonluğa giden yolda çok önemli bir üç puan ile kapattığımız bir maçı geride bıraktık. Bu sonuç bize yaşadığımız olumsuzlukları atlatmakta güç verdi.
Geride aklımızda , Hafta arası koskoca bir şehrin manevi duyguları ile oynayıp bize karşı kışkırtan ve olayların linç girişimi boyutuna gelmesine neden olan Galatasaray’lı bir yönetici ve bu tahrike kayıtsız kalan ceza kurulları,sporda şiddet yasası uygulayıcıları, Olan biten herşeyi yok sayıp, temiz olaysız bir maç oldu yorumu yapan, maça bile alınmayan, bir grup insanı tek sorumlu ilan eden TARAFSIZ MEDYA, deplasmana gelen 2oo kişilik bir taraftar grubunu binlerce kişinin ortasına atan emniyet güçleri kaldı..
Biz kimseyi kınamıyoruz, biraz sorumluluk ve vicdan sahibi kim varsa onlar bu olanları yorumlayıp kimi kınıyorsa kınasın....
1899 FENERBAHÇE DERNEÐİ
01.05.2006 19:09
GÜLLÜK GÜLİSTAŞ’LIK TRABZON DEPLASMANI (1899 Fenerbahçe Derneği Bildirisi)
Trabzonspor-Fenerbahçe maçlarına Trabzon taraftarının bakışı her zaman farklı olmuştur. Bu bizce de anlaşılabilen bir durumdur. Zira Trabzonspor’un sportif başarılar elde ettiği,şampiyonluklar yaşadığı yıllarda İstanbul takımları içinde karşısında durabilen, onunla mücadele edebilen tek takım Fenerbahçe olmuştur. Bu gelişimin doğal bir sonucu olarak da yılların getirdiği bir rekabet duygusu içinde Trabzonspor’un ve taraftarının Türkiye’de kendisine tek rakip olarak Fenerbahçe’yi görmesi ve Fenerbahçe maçlarına ayrı bir önem vermesi sporun içindeki rekabet duygusu içinde kabul edilebilir bir olgudur.
Fenerbahçe taraftarı da bu gerçekler ışığında Trabzon deplasmanlarına her zaman ayrı bir önem vermiş ve bu deplasmanın kendine özgü dinamiklerine göre davranmaya özen göstermiştir.
29 Nisan Cumartesi günü oynanan Trabzonspor-Fenerbahçe maçından önce malum kişiler tarafından yaratılmaya çalışılan gerginlik ve amiyane tabiri ile dolduruşlarla Trabzonspor taraftarının bu maçta daha agresif olabileceği bilinci içerisinde Trabzon’a gittik. Trabzonspor Başkanı ve Yönetim Kurulu’nun sağduyulu ve ortamı yumuşatmaya yönelik çabalarına rağmen daha önceki tecrübelerimizin de ışığında olabilecekleri tahmin ediyorduk.
Trabzon’a gitmek için bindiğimiz uçakta, amacımızın takımımızı 90 dakika desteklemek olduğu, tribünde ne ile karşılaşırsak karşılaşalım karşılık verilmeyeceği, daha önceki yıllarda olduğu gibi staddan çıkarılmamıza neden olacak hiçbirşey yapılmayacağı,tribün hiyerarşimiz gereği, tribün deneyimi daha fazla olan arkadaşlarımız tarafından tüm gruba ısrarla telkin edildi.
Nitekim stada girerken görevli üst düzey bir emniyet görevlisinin “ Trabzon taraftarı bile taşkınlık yapsa sizi çıkarırız “ söylemine, maçı alacağımız belli olmadan 90 dakika çıkmayacağımızı ifade ederek bu konudaki kararlılığımızı gösterdik. Hatta erken çıkmazsak gece 03:00 e 04:00 e kadar bekletilebileceğimiz söylendiğinde de buna hazır olduğumuzu ısrarla ifade ettik.
Stad içinde bize ayrılan yere girmemiz ile birlikte yoğun bir taş,pet şişe,çakmak yağmuru başladı. Bu yağmur aralıksız olarak maç sonuna kadar devam etti. Biz buna rağmen aldığımız karar gereği en ufak bir karşılık vermeden 200 kişi gücümüz yettiğince, sesimizi duyurabildiğimiz ölçüde “Çocuklar İnanın” diye bağırmaya çalıştık. Bu arada saha içindeki ambulanslar hiç durmaksızın yaralı arkadaşlarımızı tribünden alıp tedavilerini yapıyorlardı. Bu ortak duruşu tüm olumsuz koşullara rağmen koruyan tüm arkadaşlarımızı, yürekten kutluyoruz.
Maçın 87. dakikasında Emniyet Kuvvetleri bize maç dağılmadan çıkmamızın kendi güvenliğimiz için daha iyi olacağını söyleyince hem skor avantajının bizde olması, hem de o dakikalarda oyunun gidişatının lehimize devam etmesinin de verdiği güven ve hiç şüphesiz koskoca Emniyet Güçlerimize olan inancımız ile çıkmayı kabul ettik. Ancak çıkıp otobüslere alındıktan sonra neden olduğunu bilmediğimiz bir şekilde bekletildik. Ta ki maç sona erip de Trabzonspor taraftarı dağılana kadar. Ve ondan sonra gerçek bir linç girişimi yaşadık. Binlerce rakip taraftar arasında,üç otobüse sıkışıp kalmış bir avuç bizler.. Taş, kaya yağmuru altında dakikalarca kendimizi korumaya çalışırken olayları önleme konusunda Emniyet Güçlerimizin de çaresizliğine ve tecrübesizliğine tanık olduk. Oysa orada bulunan arkadaşlarımızın hemen hepsi Antep ‘de Manisa’da Abdi İpekçi’de aynı emniyet kuvvetlerinden yok yere cop yiyen taraftarlardı .. Bu linç girişiminden Emniyet müdürlüğüne götürülerek kurtulurken, emniyet müdürlüğüne kadar gelen rakip taraftarların bizi orada bile taşlaması ise gerçekten çok ama çok düşündürücüydü..
Bunlar bir deplasman taraftarının alışık olduğu, hele Trabzon deplasmanına giden Fenerbahçe taraftarının daha önce de yaşadığına benzer olaylar.. Bizim tepkimiz bunlara değil.. Bizim tepkimiz bütün bu olaylar karşısında “üç maymunu “ oynayanlara..
Birçok ilkokul’dan ödül alıp ondan sonra da bunlarla övünen bir spor programının bildik iki sunucusu, maç akşamı çıkıp da “çok temiz, olaysız “ bir maç oldu diyebiliyorsa bu bir tarafı koruma güdüsümüdür? Yoksa gelen giden ambulansları gördüğü halde bunu yorumlayamayan bir kötü habercilik örneğimidir?
Türkiye’nin en büyük kulübünün takımı ve yöneticileri ligimizin 4. büyük takımının stadından polis otoları ile ayrılmak zorunda kalıyorsa, burada eleştirilmesi gereken bu durum mudur? Yoksa kulüp başkanının dikkat çekmemek adına kameralara yaptığı “kapatın” uyarısı mı?
Orada yaşananlar bazı arkadaşlarımız tarafından o şartlarda olabildiği kadar kamera ile çekildi ve bütün ulusal kanallara bu görüntüler dağıtıldı. Şimdi merakla bekliyoruz. Medyamız bu görüntülere itibar edip yayınlayacak mı? Yoksa futbol terörü, sözkonusu olan Fenerbahçe taraftarının mağduriyeti olunca legal bir hak haline mi geliyor?
Fenerbahçe taraftarının üstüne yağan taşlardan ve kayalardan korunmak için,oturduğu koltukları siper etmesini, yağmurdan korunmak için koltukları söktüler diye yorumlayıp,bunu da çıkıp televizyonlarda söylemek ise habercilik adına olduğu kadar insanlık adına da cinayettir.
Bu arada karayolu ile Trabzon’a gelen, bugüne kadar yıllardır Giresun’dan sonra geçtiği heryerde saldırıya uğrayan taraftar otobüslerinde, bu saldırılardan kendini korumak amacı ile üç beş kişinin yanında bulundurduğu yaralayıcı aletleri tartışanların ve terör diye lanse edenlerin, bütün gündemi, 4 otobüsten sadece birinde çıkan ve buna rağmen güvenlik gereği hiçbiri stada sokulmayan bu gruba yönlendirenlerin, orada yaşananları , linç girişimlerini nasıl yok sayabildiklerini, o kameraların, onca taşı,kayayı görüntüleyememeyi nasıl başardığını gerçekten merak ediyoruz. Elbette maçlara bu tip yaralayıcı aletlerle gidilmesini desteklemiyoruz ama eğer bu suç ise bu iki üç kişi için 4 otobüs dolusu Fenerbahçe taraftarının stada girmesi engellenirken, binlerce kişinin 2 saat boyunca üzerimize yağdıracak taşı,kayayı nasıl bulduğunu stada nasıl soktuğunu da merak ediyoruz. Bu, bir antrenörün sırtına gelen koca kayayı “ Sanki magnum ile mi ateş edildi” yumuşatmasının bir devamı olarak bir şehre yönelik hoşgörümüdür? Saha kapattıran cips paketleri taşlardan kayalardan daha mı tehlikelidir? Ama dediğimiz gibi onların atladığı bu görüntüler bizde var. Gerçek,tarafsız habercilik yapmak isteyen herkesle de paylaşmaya hazırız.
Trabzon emniyetinin stadda görevli olan yetkililerine de sadece ve sadece şunu sormak isteriz; Bizi onca insanın arasına neden attınız?
Biz hiçbir deplasmana Yönetimimize güvenerek gitmedik. Maç sonrası Takımımızın ve Yönetim kurulumuzun ne şartlarda stadı terkettiğini de öğrendik. Etrafımızda dönen bunca olumsuzluğa karşın bizler tek yürek olabilmeyi beceriyorsak, maç sonunda tribüncü kişiliği ile bizleri arayıp soran Sayın Volkan Ballı’dan başka, her maç sonu herkese teşekkür edebilen yönetimimizden, bir kuru teşekkür de şiddete şiddetle cevap vermeyen, tüm olumsuzluklara rağmen duruşunu koruyabilen ve maçı tamamlayıp sesini duyurmaya çalışan 200 taraftarımıza beklemek çok mu büyük bir istek olurdu.?
Şampiyonluğa giden yolda çok önemli bir üç puan ile kapattığımız bir maçı geride bıraktık. Bu sonuç bize yaşadığımız olumsuzlukları atlatmakta güç verdi.
Geride aklımızda , Hafta arası koskoca bir şehrin manevi duyguları ile oynayıp bize karşı kışkırtan ve olayların linç girişimi boyutuna gelmesine neden olan Galatasaray’lı bir yönetici ve bu tahrike kayıtsız kalan ceza kurulları,sporda şiddet yasası uygulayıcıları, Olan biten herşeyi yok sayıp, temiz olaysız bir maç oldu yorumu yapan, maça bile alınmayan, bir grup insanı tek sorumlu ilan eden TARAFSIZ MEDYA, deplasmana gelen 2oo kişilik bir taraftar grubunu binlerce kişinin ortasına atan emniyet güçleri kaldı..
Biz kimseyi kınamıyoruz, biraz sorumluluk ve vicdan sahibi kim varsa onlar bu olanları yorumlayıp kimi kınıyorsa kınasın....
1899 FENERBAHÇE DERNEÐİ
01.05.2006 19:09
Yorum