UZAYIN YASALARI VARMI?

Kapat
X
 
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • desinatör
    Junior Member
    • 09-11-2004
    • 227

    UZAYIN YASALARI VARMI?

    Gün geçtikçe artan sayıda ülkenin kendi uydusunu yörüngeye yerleştirmek istemesi üzerine uzay haberleşmelerini dünya çapında düzenleyecek bazı kuralların oluşturulması zorunlu hale geldi. Bereket, Sputnik'in fırlatılmasıyla uzay çağını başlattığı 1957 yılında uyduların ve uzay haberleşme sistemlerinin ortaya çıkartacağı sorunları ele almak üzere kurulmuş dünya çapında bir forum zaten mevcut durumda idi.
    ITU (International Telecommunications Union)'un evveliyatı 17 mayıs 1865 yılında kurulan Uluslararası Telgraf Birliğine dayanır. Aralarında Osmanlı imparatorluğu da bulunan 20 kurucu ülke uluslararası telgraf konvansiyonunu o zaman imzaladılar. O sıralar birçok ülkede birden telgraf şebekelerinin hızla yaygınlaşmaya başlaması üzerine 20 avrupa devletinin uluslararası bağlantılar yönünden biraraya gelerek bir taslak çerçeve anlaşmasını imzalamaları gerekmişti. Yani bugünkü ITU 'nun ilk halini teşkil eden bu birlik en başta uluslararası bağlantıları gerçekleştirecek cihazların ve kullanım şekillerinin tüm ülkeler için geçerli olacak şekilde standartlaştırılması, uluslararası fiyat tarifeleri ve hesaplama kurallarının oluşturulması amacıyla kurulmuştu.
    Samuel Morse’un telgrafından sonra 1876 yılında telefonun patenti alındı ve telefon yaygınlaşmaya başladı. Bu defa uluslararası telgraf birliği telefon için uluslararası kurallar oluşturdu. Nihayet 1896 yılında telsiz haberleşmenin ilk şekli olan telsiz telgrafın keşfedilmesi ve bu tekniğin denizcilik ve diğer amaçlarla kullanımının başlaması ile ITU, 1903 yılında ilk radyo konferansını toplayarak radyotelgraf haberleşmeleri için oluşturulacak taslak kurallar üzerinde görüşmeye başladı. 1906 yılında Berlin'de gerçekleştirilen ilk uluslararası radyotelgraf konferansı bu konuda oluşturulan ilk düzenlemeleri içeren Radyotelgraf Konvansiyonunu onayladı. O zaman oluşturulan kurallar bu güne kadar çeşitli konferanslarla defalarca revize edilerek ve genişletilerek bu günkü Radyo Regülasyonlarının temelini teşkil etmiştir.
    Daha sonraları ses yayıncılığı ve frekans bantlarının tahsisleri konularında daha birçok anlaşma imzalandı. 1927 yılında, Washington D.C'de yapılan bir konferans sırasında International Radio Consultative Committee (CCIR) kuruldu. Daha önce 1924 yılında International Telephone Consultative Committee (CCIF) ve 1925 yılında da International Telegraph Consultative Committee (CCIT) kurulmuş durumda idi. "Danışma Kurulu(istişare komitesi)" ünvanlı bu kurumlardan CCIT ve CCIR aslında hep telekomünikasyonun çeşitli alanlarındaki teknik çalışmalar ile test ve ölçümlerin koordinasyonundan, aynı zamanda uluslararası standartlarının oluşturulmasından sorumlu oldular.
    1932 yılındaki Madrid Konferansında birlik 1865'de kurulmuş olan Uluslararası Telgraf Birliği, ile 1906'da kurulan Uluslararası Radyotelgraf Konvansiyonu'nun birleştirilerek Uluslararası Telekomünikasyon Konvansiyonu'nun oluşturulması ve isminin de artık International Telecommunication Union(ITU) olmasına karar verdi. 1934 yılının ocak ayında yürürlüğe giren yeni isim birliğin o tarihten sonra artık üstleneceği sorumlulukların kapsamına da tam uygundu. Çünkü birlik artık telli ve telsiz tüm haberleşme çeşitlerinden sorumluydu.
    ITU, 15 Ekim 1947'de o sıralar yeni oluşturulmuş olan Birleşmiş Milletler ile yapılan bir anlaşma sonucu Birleşmiş Milletler'in özel ihtisas kurumlarından birisi haline geldi. Bu nedenle ITU'nun merkezi de 1948 yılında Bern'den Cenova'ya taşındı. Aynı zamanda, gittikçe daha karmaşık bir hal alan radyo frekans spektrumunun idaresi konusu da International Frequency Registration Board (IFRB = Uluslararası Frekans Kayıt Kurulu ) isimli bir kurul oluşturularak ona verildi. Kurul 1912 yılında yürürlüğe giren ve artık uluslararası olarak zorunlu ilan edilen Frekans Tahsisleri tablosunun koordinasyonundan sorumlu olarak göreve başladı.
    1927 yılında kurulmuş olan International Radio Consultative Committee (CCIR) uzay haberleşme sistemlerinin ortaya çıkmaya başlamasıyla birlikte 1959 yılında uzay haberleşmelerini konu alacak bir çalışma grubu kurdu. Ayrıca 1963 yılında Geneva'da çeşitli uzay hizmetleri için frekans tahsisleri yapmak üzere bir "uzay haberleşmeleri olağanüstü idare konferansı" toplandı. Ardından yapılan çeşitli konferanslarda da çeşitli diğer frekans tahsisleri gerçekleştirilerek uydular tarafından işgal edilecek yörünge dilimleri ve kullanacakları radyo frekans spektrumuna ilişkin kurallar belirlendi. 1992 yılında ise jeostasyoner olmayan uydular kullanılarak gerçekleştirilen ve Global Mobile Personal Communications by Satellite (GMPCS) adı verilen yeni tür uzay yayınlarıı için ilk tahsisler yapıldı. Aynı yıl, bir sonraki nesil digital cep telefonları için ITU tarafından geliştirilen bir global standart olan IMT-2000 için spektrum belirlendi. Yirmibirinci yüzyılın başlarında ticari kullanıma girmek üzere geliştirilen IMT-2000 sayesinde halen dünya çapında kullanımda olan birbiriyle uyumsuz mobil sistemlerin yerine ses, veri ve internet gibi online sistemlere yüksek hızlı bağlantı imkanı sağlayan mobil bir sistemin teknik temelleri atılmış olmaktadır.
    Uydularla ilgili en ortak sorun ticari haberleşme uydularının genellikle park ettikleri jeostasyoner yörüngede bir park yeri dilimi edinmekle ilgilidir.
    Belirli bir yörünge dilimini kullanma hakkının edinilmesi hem ulusal hem de uluslararası yasaların kompleks bir etkileşimi sonucu belirlenmektedir. ITU çeşitli ülkelerin yörünge dilimlerini kullanma haklarının koordinasyonu için karmaşık bir dizi kurallar oluşturmuştur. Çoğu uydu yayınları bakımından yörünge dilimleri herhangi ülkeye "önce gelen alır" prensibiyle verilebilmektedir. Tek gereken şey bir hükümetin gelip ITU'ya resmen başvurarak belirlenen özelliklerde bir uyduyu o yörüngeye yerleştirmek niyetini deklare etmesidir(eğer söz konusu yörünge dilimi için daha önce benzer tarzda bir başka başvuru yapılmamışsa yörünge dilimi tamamiyle onun olur).

    Ancak, bir yörünge diliminde öncelik sahibi olmak bir ülkeye o dilime münhasıran(kendi başına) sahip olma hakkını vermez. Verilen hak herhangi dilime yerleştirilen başka bir uydunun o dilimde öncelik sahibi olan uydu ile enterferansa neden olmayacak şekilde çalıştırılması zorunluluğunu güvence altına almaktan ibarettir. Çoğu zaman belirli bir yörünge dilimini önceden kendisine tahsis ettirmiş olan bir ülke oraya gerçekten bir uydu yerleştirmeyi başaramadığından, o dilim için sırada ikinci hatta üçüncü veya dördüncü durumda olmak bile bir uyduyu yayına sokabilmek için yeterli hakkı vermektedir. ITU başvuruları uluslararası öncelik kayıtlarını tutmaktadır, ancak öte yandan, uyduların işletilmesi için ulusal hükümetlerin izinleri söz konusudur.
    Bugün, ilk şekliyle kuruluşundan bu yana 135 yıldan fazla geçmiş olan ITU'nun halen üçte ikisi gelişmekte olan ülkelerden oluşan 185 kadar üyesi bulunmaktadır. ITU'nun kuruluşuna yolaçan nedenler bugün de halen geçerlidir, ve teşkilatın temel hedefleri hala esas olarak aynıdır. Uzay haberleşmeleri konusundaki ana kurum ITU durumunda olmakla beraber, bazı uzay politikaları konusunda Birleşmiş Miletlere bağlı bazı diğer kurumların da rolleri bulunmaktadır.

    Birleşmiş Milletler Genel Kurulu
    Genel Kurul, kararları yoluyla haberleşme uydularının uzayı kulllanımındaki genel prensipleri formüle etmektedir. 3 Kasım 1947'de yani daha Sputnik bile atılmadan çok önceleri Birleşmiş Milletler genel kurulu, propaganda amaçlı veya herhangi bir şekilde uzayı tehdit edecek, ve barışı bozacak, veya bozulmasını teşvik edecek herhangi saldırganlığı mahkum eden 110 (II) no'lu kararını yayınlamıştı. Bu karar 1967 tarihli "Dış Uzay Anlaşması"ile dış uzayı da kapsayacak hale getirildi.
    20 aralık 1961'de Genel Kurul, ITU ve WMO(dünya denizcilik birliği) tarafından telekomünikasyon ve meteoroloji gibi barışçıl amaçlar için uyduların kullanılması imkanlarının araştırılmasını öngören 1721 (XVI) numaralı kararını yayınladı. Karar uzayın askeri amaçlarla kullanımı riskini azaltmayı amaçlamaktaydı ve Sputnik uydusunun atıldığı ekim 1957'den, Amerikan Explorer 1 uydusunun atıldığı ocak 1958'den ve meteoroloji uydusu Tiros 1'in atıldığı nisan 1960'dan beri barışçıl amaçlarla uzayın imtiyaz gözetmeden meteoroloji gibi barışçıl amaçlarla kullanımında ısrar etmekteydi.

    1963 yılında BM genel kurulu Intelsat'ın kuruluşuna bir karşılık olarak yayınladığı 1962 numaralı kararda herhangi bir ülkenin resmi veya özel kuruluşlarının uzayda yapacakları milli faaliyetlerden o ülkenin uluslararası düzeyde sorumlu olacağı karara bağlandı.
    Yakın bir süre önce Kasım 1999'da BM genel kurulu üye ülkelerin dış uzayda silahlanma yarışına girmelerini engelleyecek bir karar çıkardı. Karar hükümetleri uzaydaki silahlanma yarışını engellemek üzere aktif olarak katkıda bulunmaya, ve bu hedefin aksine yolaçacak davranışlardan da kaçınmaya çağırmaktadır. Karara ABD ve Israil oy vermekten kaçındılar. Oy vermekten kaçınan diğer birkaç düzine ülkenin hiçbiri gerçekte pek uzay faaliyetleri de olmayan ülkeler idi.

    1959 yılında 1472 (XIV) numaralı karara dayalı olarak Genel Kurul, Dış Uzayın Barışçı Amaçlarla Kullanımı Komitesi (COPUOS) adında ve bugün 64 ülkenin üye olduğu bir daimi komite oluşturdu. COPUOS 'a verilen görevler, dış uzayın barışçı amaçlarla kullanımında sağlanabilecek uluslararası yardımlaşmanın kapsamını belirlemek ve Birleşmiş Milletler çatısı altında yürütülebilecek programlar geliştirmek, dış uzay konularında sürekli araştırma ve bilgi paylaşımını cesaretlendirmek ve uzay araştırmalarının ortaya çıkarabileceği hukuki problemleri incelemek olarak özetlenebilir.

    UZAYA İLİŞKİN ANLAŞMALAR
    Kuruluşundan bu yana COUPOS uzay araştırmalarının çeşitli yönlerini biraraya getiren beş önemli uluslararası yasa enstrumanını yürürlüğe koydu. -- Dış Uzay Muahedesi, Kurtarma Anlaşması, Sorumluluk Sözleşmesi, Kayıt sözleşmesi, ve.. Ay Mukavelesi -- Ülkelerin uzay faaliyetleri bu sözleşmelerin çerçevesinde yürütülür. Tüm bunlar uzay araştırmaları konusunda ortaya çıkabilecek anlaşmazlıkları ele almakta kaydadeğer ve başarılı bir çerçeve ortaya koymakla beraber, anlaşmaların tüm maddelerine tam bir riayet sağlandığı da pek söylenemez.

    Bu anlaşmaların amaçları şöyledir:
    Ø1967 tarihli Dış Uzay Muahedesi, Egemenlik eşitliği prensibine dayalıdır ve dış uzaydan yararlanma hakkı tüm insanlığın yararına olmalıdır. Muahedeye göre hiçbir ülkenin bir resmi veya özel girişimi bir uzay istasyonuna, dünyanın etrafındaki bir yörüngeye, aya veya herhangi bir gök varlığı üzerine nükleer veya bir başka çeşit bir kitle imha silahı yerleştiremez. Ay ve diğer gök cisimlerinin kullanımı sadece barışçı amaçlarla sınırlıdır, ve bilhassa askeri üs, tesis, istihkam kurulamaz, herhangi tür silah denemeleri ve askeri tatbikatlar için kullanılamazlar. Bu muahede 1967 yılının 27 ocak tarihinde Washington, Moskova ve Londra merkezlerinde imzaya açıldı. İlginçtir ki bu anlaşmanın yürürlüğe girmesinden hemen sonra ABD ve (o zamanki) Sovyetler Birliği işbirliğine başladılar ve o tarihten itibaren uzay konusunda birlikte tasarlanan ve heriki ülkenin elemanlarınca yürütülen birçok çeşitli müşterek girişimlerde bulundular.
    ØUzay Döküntüleri Anlaşması Yeni uzay çöpleri yaratılmasının önlenmesine ilişkindir. Uzay faaliyetleri yoğun olan ülkelerin çoğu roketlerin üst kademelerinin yörüngede kalma sürelerini kısaltacak, ve orada patlama olaslığını azaltacak önlemleri gönüllü olarak almışlardır. Anlaşmanın amacı uzay faaliyetlerinin geleceğini olumsuz etkileyecek olan yörüngede dolaşan artıkları azaltacak çalışmaların koordinasyonudur.
    ØUluslararası yardımlaşmanın teşviki. Birleşmiş Miletler genel kurulunun 51/122 sayılı kararına göre üye ülkeler uzayın tüm ülkelerin yararına kullanılmasında anlaşmışlardır. Uzay teknolojisindeki çok hızlı gelişme sonucu bu konuda faaliyeti olan tüm ülkeler ortak amaçlar belirlemenin, bilgileri bir havuzda toplamanın ve birlikte çalışmanın mevcut kaynakların optimum kullanımını sağlayabilmekteki önemini tamamen kavramışlardır.
    ØNükleer güç kaynakları. Birleşmiş milletler genel kurulu Aralık 1992'de dış uzayda nükleer güç kullanımının esaslarını belirledi. Bu prensipler uzayın derinliklerindeki uydu görevleri için nükleer güç kaynaklarının güvenli olarak kullanımında bir rehber teşkil etmektedir. 1998 yılında Bilimsel ve Teknik alt komite söz konusu çalışma grubu için dört yıllık bir plan ve çalışma programı belirledi. Çalışmalar uzayda nükleer enerji kullanımını güvenli hale getirecek yöntem ve standartları belirlemeyi amaçlıyor.
    ØUlaştırma, Telekom. Endüstri toplumları ile yeni ortaya çıkmakta olan ekonomiler arasındaki enformasyon uçurumunu kapatmakta etkili haberleşme sistemlerinin hayati derecede önemi var. . Gelişmekte olan ülkelerin dünyanın geri kalan kısmı ile teması sağlayabilmek ve yerel altyapıyı inşa edebilmek, bilgiye ulaşabilmek için yayın ve telefon sinyallerine ihtiyacı var. Haberleşme uydularının kullanımı birçok zaman örneğin fiber-optik hatların döşenmesinden daha ucuz ve daha basit olabilmektedir. Ancak bunun için belirli eylem programlarının üstlenilmesi, örneğin özel sektörün bu alanda yatırım yapmasını teşvik edecek hukuki çerçevelerin oluşturulması gerekiyor. Dahası, gelişmekte olan ülkelerin haberleşme gereklerini belirlemekte uzman desteğine ve yerel bilgi ve uzmanlıkların oluşturulması için gerekli eğitim programlarının sağlanmasına ihtiyaç var.

    Uzayla ilgili diğer bazı kayda değer sözleşmeler şunlar:
    Ø Uluslararası Haberleşme Uyduları Teşkilatı (INTELSAT)'ın kurulması anlaşması (20 Ağustos 1971).
    Ø Uzaya gönderilen cisimlerin yarattığı zararlardan uluslararası sorumluluk anlaşması (1972)
    Ø Uzaya fırlatılan cisimlerin bildirilmesi ve kayıt altına alınması sözleşmesi (1975)
    Ø Uluslararası denizcilik uyduları teşkilatı (INMARSAT)'ın kurulması anlaşması(1979)

    Jeostasyoner yörüngeye erişim
    Sputnik'in fırlatılmasından kısa bir süre sonra ITU'nun radyo nizamnamelerini ele almak ve yenilemek üzere toplanmış olan 1959 Yönetsel Radyo Konferansı(ARC) sırasında ilk defa ITU tarafından uydu haberleşmeleri konusuna da ilgi gösterilmişti. Bu toplantı sırasında ITU tarafından uydu yayınlarının nasıl gelişeceğini öngörmek için henüz daha çok erken olduğu, bu nedenle sadece frekans tablosuyla sınırlı kalınması ve uzay araştırmaları amacıyla yeni frekansların tahsis edilmesinden öteye geçilmemesine karar verildi. ITU ayrıca uzay radyo haberleşmelerinin çeşitli kategorileri için gerek duyulabilecek frekans bantlarının tahsisi konusunun ele alınması için özel bir konferans düzenlenmesini de tavsiye kararı olarak yayınlamıştı.

    1965 yılında ITU Olağanüstü Yönetsel Radyo Konferansını(EARC) özellikle uzay haberleşme yayınlarının gereklerini belirlemek amacıyla topladı. Konferans birliğin tüm ortakları ve üyelerinin uzay haberleşmelerine tahsis edilecek bantların rasyonel ve eşitlikçi kullanımında yararları ve hakları olduğuna karar verdi. "Uzay haberleşmelerinin frekans spektrumundan yararlanma bundan böyle tüm ülkelerin ortak yararlarını gözeterek adil ve eşitlikçi paylaşımını sağlayacak esaslara göre varılacak uluslararası anlaşmalara tabi olarak yürütülecektir."
İşlem Yapılıyor