AHMET SUAT ÖZYAZICI
1936 yılında Trabzon da doğan "efsane hoca" Ahmet Suat Özyazıcı, önce Trabzon İdman Ocağı'nda, daha sonra Trabzonspor'da oynadı. 11 kez de Amatör Milli Takımda yer aldı. Futbolculuğu bıraktıktan sonra antrenör ve teknik direktör olarak çalışmaya başladı, ve bu asıl bu dönemden sonra ismini altın harflerle hem Trabzonspor hem de Türk futbol tarihine yazdırdı.
"Efsane takımın efsane hocası" olarak bilinen Özyazıcı'nın teknik direktör olarak görev yaptığı süre içerisinde Trabzonspor altın çağını yaşadı. 1976 yılında bir Anadolu takımı olan Trabzonsporun ilk kez şampiyon olarak tarih yazmasında Ahmet Suat hocanın büyük emeği vardı. 1975-76, 1976-77, 1979-90 ve 1983-84 sezonlarında takımımızın toplam 4 şampiyonluğuna imza atan Özyazıcı, daha sonra Bursaspor ve Sarıyer takımlarını da çalıştırdı. Ahmet Suat Özyazıcı, Türk futbolunun en başarılı antrenör ve teknik direktörlerindendir.
ŞENOL GÜNEŞ
Trabzonspor'umuzun en parlak yıldızlarından biri olan Şenol Güneş, 1952 yılında Trabzon’da dünyaya geldi. Fatih Eğitim Enstitüsü mezunu olan Güneş, futbola Erdoğdu Gençlik’te başladı. Daha sonra Trabzonspor amatör takımına katılan genç kaleci, buradan Sebat Gençlik’e transfer olarak profesyonel futbola ilk adımını attı. Trabzonspor’umuzun 1972 yılında kadrosuna kattığı Şenol Güneş, tam 15 yıl efsanemizin kalesini korudu ve 6 lig şampiyonluğu, 5 Türkiye Kupası, 4 Başbakanlık ve 7 Cumhurbaşkanlığı kupası gördü. Şenol Güneş futbol oynadığı dönemde, Trabzonspor'daki bu başarılarının yanısıra 1975-1987 yılı arasında milli takımın formasını; 3 ümit, 31 A Milli olmak üzere toplamda 34 kez giydi.
1987 yılında futbolu bıraktıktan sonra sırasıyla 1987-1988 döneminde Trabzonspor, 1988-1991 arasında Boluspor, 1991-1992 döneminde İstanbulspor, 1992-1996 arası Trabzonspor, 1996-1997 sezonunda Antalyaspor, 1997-1998 sezonunda Sakaryaspor takımlarını çalıştırdı. Antrenörlük hayatında 1 Türkiye Kupası, 1 Başbakanlık Kupası ve 1 de Cumhurbaşkanlığı kupası gören Güneş, Ağustos 2000 tarihinde A Milli Takımın başına getirildi ve milli takımın 48 yıl aradan sonra Dünya Kupası'na katılmasında en büyük pay sahibi olarak tarihe geçti. Şenol Güneş, 2002 FİFA Dünya Kupasında A Milli takımı üçüncü yaptı ve bu başarı bu döneme kadar ulaşılan en yüksek başarıydı. Trabzonspor'umuzun gururu olan Şenol Güneş, aynı zamanda 2002 yılında UEFA tarafından yapılan ankette "Yılın en iyi teknik direktörü" ünvanına layık görülerek, ulaşılması güç bir başarıya imza attı. O Trabzonspor'umuzun yetiştirdiği en büyük isimlerden biri...
ALİ KEMAL DENİZCİ
Ali Kemal Denizci... Nam-ı diğer "Fırtına Ali Kemal". Ondan bahsetmek, onu tanıyamayanlara onu anlatmak o kadar zor ki... O, Trabzonspor efsanesinin altın yıllarında şanlı formayı sırtına geçiren inanılmaz kanat oyuncusu; o, kolektif futbol anlayışıyla zirveye tırmanan Trabzonspor'a "yıldız futbolcu" kavramını getiren belki de ilk oyuncuydu. Avni Aker'in müdavimlerinin gözleri yorulurdu onu takip ederken, ama o futbol yaşamı boyunca hiçbir zaman yorulmadı. Kendisine "fırtına" lakabını getiren müthiş deparları ve isabetli ortalarıyla takımımızın "erişilmez bir efsane" olmasında başrol oynayan isimlerden biriydi.
Dört dörtlük bir Trabzonsporlu'ydu Ali Kemal... Bir Fenerbahçe'ye satılacağını öğrendiği zaman gözyaşlarını saklamadan üzüntüsünden hüngür hüngür ağlayacak, ilk fırsatta Trabzonspor'una dönmek için çılgınlıklar yapacak kadar aşıktı formasına. Uzun saçları, şiir gibi futbolu, "adam gibi adam" karakteri, Trabzon'daki Liverpool zaferinde sahada oynadığı horonuyla Ali Kemal Denizci, Trabzonspor'umuzun asla unutulmayacak efsaneleri listesine adını altın harflerle yazdırdı. Ali Kemal Denizci, futbolculuk kariyerinin sona ermesinden sonra Trabzonspor'umuzda önce antrenörlük daha sonra da teknik direktörlük de yapmıştır.
ÖZKAN SÜMER
1937 yılında Trabzon'da doğan Özkan Sümer, futbola ilk adımını Trabzonspor'da attı. Bir süre Karabükspor ve Sebat Gençlik kulüplerinde de top koşturan Sümer, daha sonra tekrar Trabzonspor'a döndü ve futbolu burada bıraktı. Futbolu bıraktıktan sonra bir süre Futbol Federasyonu eğitim görevlisi olarak çalışan ve Trabzonspor Genç ve Amatör takımlarında antrenörlük yapan Sümer, Trabzonspor'un en parlak dönemlerinde teknik direktör olarak görev yaptı ve 2 şampiyonluk yaşadı. Teknik Direktörlük kariyerinde A Milli Futbol Takımı ve Galatasaray'ı da çalıştıran Sümer, çalıştırdığı kulüplere ve Milli Takıma çağdaş yenilikler getirdi.
Sümer daha sonra Türkiye Futbol Antrenörleri Derneği'nde başkanlık görevini üstlendi. 2001 yılında Mehmet Ali Yılmaz'dan sonra Trabzonspor kulüp başkanlığına seçilen Sümer, bu görevini 2003 yılına kadar devam ettirdi. Sümer, 2003-2004 sezonunun ilk haftasında, Trabzonspor-Fenerbahçe maçında çıkan olaylar sonrasında, PFDK tarafından Fenerbahçe Spor Kulübü'ne verilen saha kapatma cezasının Tahkim Kurulu tarafından kaldırılması sonucu 5 Eylül 2003'de istifasını sundu. Özkan Sümer, futbolculuk, antrenörlük, genel menajerlik, teknik direktörlük ve son olarak da başkanlık yaptığı Trabzonspor'umuzun her kademesinde görev almasıyla da tarihimizde çok farklı bir yere sahiptir.
NECMİ PEREKLİ
Trabzonspor'un ilk ve tek yerli gol kralı... Futbolculuk kariyerinde Trabzonspor, Giresunspor takımlarının formasını giyen Necmi Perekli, futbol yaşamını noktaladıktan sonra Trabzonspor'umuzda menajerlik görevini de üstlenmiş, ulusal medyada spor yazarlığı yapmıştır. Bordo-Mavi efsanenin ilk yerli gol kralı olmanın haklı onuruna sahip olan Necmi Perekli'yi Bordo-Mavili taraftarlar, futbolculuk yaşantısındaki kıvrak çalımları, ceza alanı içerisindeki bitiriciliği, sert şutları ve şık golleriyle hatırlayacak.
1976-77 sezonunda attığı 18 golle gol kralı olan Necmi Perekli, kollektif futbol anlayışıyla zirveye yerleşen Trabzonspor'umuzun 1. lig tarihindeki iki gol kralından biridir. Hiç kuşkusuz ki Perekli, Trabzonspor efsanesini yaratan pırıl pırıl isimlerden biri olarak asla hafızalardan silinmeyecek.
HAMİ MANDIRALI
Hami Mandıralı... O son dönemin unutulmazlarından, Trabzonspor'umuzun efsane isimlerinden biri... 20 Temmuz 1968'de Arsin'de doğan ve Trabzonspor tarihinin 1. ligde en çok gol atan futbolcusu olma özelliğine sahip olan Hami'nin futbolculuk kariyeri boyunca sahip olduğu en önemli özelliği şüphesiz hepimizin aklına bir daha çıkmamak üzere kazınan muhteşem frikikleri oldu. Mesafe tanımayan bomba gibi şutlarıyla ünü Türkiye'yi açan, Milli Takım formasıyla attığı bir frikik golünde topun kaleye gidiş hızı ünlü İtalyan televizyonu RAI tarafından bile özel olarak ölçülen Hami Mandıralı, serbest vuruşlardaki inanılmaz şutlarıyla rakip takımların kurduğu barajlarda zaman zaman sakatlanmalara dahi neden oldu.
Yılların değişmez 10 numarası Hami Mandıralı, Trabzonspor tarihinin en golcü futbolcusu olmanın yanısıra takımımızın 200'ler kulübüne giren tek futbolcusu olmanın da onuruna sahip. 1. ligde kaydettiği tam 217 golle 200'ler kulübünün en değerli isimlerinden biri olan efsane golcümüz Hami Mandıralı, Türkiye 1. futbol liginin ebedi gol krallığında 240 gollü Tanju Çolak'ın ardından ikinci sırada.
Kuşkusuz, sadece golcülüğü ve eşsiz frikikleri değildi Hami Mandıralı'yı Trabzonspor taraftarının gönlünde bu kadar yücelten... Takımın kaptanlığını yaptığı yıllardaki mütevazı, bütünleştirici yönü, her zaman gülen yüzü ve sıcakkanlılığıyla Trabzonspor tarihine adını altın harflerle yazdırdı Hami. Uzun yıllar boyunca takımının hem kaptanı, hem de ağabeyi oldu unutulmaz futbolcu. Hami, ayrıca Trabzonspor'dan Avrupa'ya transfer olan ilk Türk futbolcu olma özelliğine de sahip. Takımımızda gösterdiği müthiş performanstan sonra Almanya'nın Schalke 04 takımına transfer olan ve burada 2 sezon forma giydikten sonra yeniden yuvaya dönen Hami Mandıralı, hiç kuşkusuz takımımızın ölümsüz efsanelerinden biri...
SHOTA ARVELADZE
Shota için ne desek onu daha iyi anlatır acaba? O bir futbolcu muydu, yoksa bir sihirbaz mı, bir golcü müydü, yoksa bir illüzyonist mi? Asla tartışılmayacak tek bir gerçek vardı ki o da Shota Arveladze'nin ismini altın harflerle Trabzonspor taraftarının kalbine bir daha silinmemek üzere kazıdığı gerçeğiydi. 96 sezonunun gol kralı Shota, sahadaki muhteşem yeteneği, yıllar boyu hafızalardan silinmeyecek "kendine has" golleri ve saha dışındaki sıcakkanlılığıyla Trabzonsporlu'nun unutulmazlar listesine çoktan ismini yazdırdı.
Onu ve kardeşi Archil'i ilk olarak 93-94 sezonunda Sadri Şener tarafından Trabzonspor'a transfer edildiğinde tanımıştık. İlk bakışta ikiz olmaları ilgimizi çekmişti fakat ilgimizi tek çeken yön buydu. O güne kadar yapılan yabancı transferlerin başarısız olması, bize bu gelen ikizlerinde onlardan farklı olmayacağı fikrini vermişti... Ta ki, liglerin başlamasına kadar. Sanki futbol oynamıyor dans ediyorlardı topla. Şiir gibiydi futbolları.
O yıl Türkiye liglerinde fırtına estirmişlerdi. Fakat kiralık olarak alınmışlardı ve Dinamo Tiflis'in başkanı Merab Jordania onları istiyordu. İkizlerin son maçları, Fenerbahçe ile yapılan Başbakanlık Kupası'ydı. Bu maçta da Archil-Shota kardeşler döktürdüler ve kupayı Trabzonspor taraftarına hediye ettiler. Ama Trabzonspor taraftara onlardan ayrılmak istemiyordu. Türkiye'de o kadar sevildiler ki onların Türkiye'de oynayabilmeleri için diplomatik kulisler bile yapıldı. Tarım Bakanı Refaiddin Şahin ve Meclis Başkanı Hikmet Çetin, Eduard Schevardnadze'den ikizlerin Türkiye'de oynayabilmeleri için izin istemişlerdi. Ve nihayet diplomatik gelişmeler meyvelerini verdi. Artık ikizler Türkiye'de oynayabileceklerdi.
İkizler, Türkiye de kaldıkları süre içinde Türk halkına kendilerini sevdirmişlerdi. Türk halkı onları artık kendilerinden biri gibi görüyordu. Hatta ikizlerin babası oğullarını ziyaret etmek için Trabzon'a geldiğinde taksici onun ikizlerin babası olduğunu öğrenince taksi parasını bile almadı.
Trabzon'da başlı başına bir fenomen haline gelen Shota, 95-96 sezonunda 25 gol atarak gol kralı oldu ve Trabzonspor'un tarihindeki 2. gol kralı olarak tarihe geçti. Ama bundan önemlisi Shota'nın hiç penaltı atmadan gol kralı olmasıydı. Bunu dünyada sadece Shota başarabildi. Unutulmaz yıldız Shota Arveladze, daha sonra Hollanda'nın güçlü takımlarından AJAX'a, kardeşi Archil ise aynı ülkeden NAC Breda'ya transfer oldu. Efsane yetenek Shota'nın inanılmaz golleri, ağır çekimle defalarca izlenecek kalitedeki çalımları, gol sonrasında attığı "kendine özgü" taklaları ve Avni Aker'de 4-1 kazandığımız Slovan Bratislava maçı sonrasında yaptığı tribün dansı asla unutulmayacak. Shota Arveladze, Trabzonspor taraftarının kalbinde artık ölümsüz bir yere sahip...
1936 yılında Trabzon da doğan "efsane hoca" Ahmet Suat Özyazıcı, önce Trabzon İdman Ocağı'nda, daha sonra Trabzonspor'da oynadı. 11 kez de Amatör Milli Takımda yer aldı. Futbolculuğu bıraktıktan sonra antrenör ve teknik direktör olarak çalışmaya başladı, ve bu asıl bu dönemden sonra ismini altın harflerle hem Trabzonspor hem de Türk futbol tarihine yazdırdı.
"Efsane takımın efsane hocası" olarak bilinen Özyazıcı'nın teknik direktör olarak görev yaptığı süre içerisinde Trabzonspor altın çağını yaşadı. 1976 yılında bir Anadolu takımı olan Trabzonsporun ilk kez şampiyon olarak tarih yazmasında Ahmet Suat hocanın büyük emeği vardı. 1975-76, 1976-77, 1979-90 ve 1983-84 sezonlarında takımımızın toplam 4 şampiyonluğuna imza atan Özyazıcı, daha sonra Bursaspor ve Sarıyer takımlarını da çalıştırdı. Ahmet Suat Özyazıcı, Türk futbolunun en başarılı antrenör ve teknik direktörlerindendir.
ŞENOL GÜNEŞ
Trabzonspor'umuzun en parlak yıldızlarından biri olan Şenol Güneş, 1952 yılında Trabzon’da dünyaya geldi. Fatih Eğitim Enstitüsü mezunu olan Güneş, futbola Erdoğdu Gençlik’te başladı. Daha sonra Trabzonspor amatör takımına katılan genç kaleci, buradan Sebat Gençlik’e transfer olarak profesyonel futbola ilk adımını attı. Trabzonspor’umuzun 1972 yılında kadrosuna kattığı Şenol Güneş, tam 15 yıl efsanemizin kalesini korudu ve 6 lig şampiyonluğu, 5 Türkiye Kupası, 4 Başbakanlık ve 7 Cumhurbaşkanlığı kupası gördü. Şenol Güneş futbol oynadığı dönemde, Trabzonspor'daki bu başarılarının yanısıra 1975-1987 yılı arasında milli takımın formasını; 3 ümit, 31 A Milli olmak üzere toplamda 34 kez giydi.
1987 yılında futbolu bıraktıktan sonra sırasıyla 1987-1988 döneminde Trabzonspor, 1988-1991 arasında Boluspor, 1991-1992 döneminde İstanbulspor, 1992-1996 arası Trabzonspor, 1996-1997 sezonunda Antalyaspor, 1997-1998 sezonunda Sakaryaspor takımlarını çalıştırdı. Antrenörlük hayatında 1 Türkiye Kupası, 1 Başbakanlık Kupası ve 1 de Cumhurbaşkanlığı kupası gören Güneş, Ağustos 2000 tarihinde A Milli Takımın başına getirildi ve milli takımın 48 yıl aradan sonra Dünya Kupası'na katılmasında en büyük pay sahibi olarak tarihe geçti. Şenol Güneş, 2002 FİFA Dünya Kupasında A Milli takımı üçüncü yaptı ve bu başarı bu döneme kadar ulaşılan en yüksek başarıydı. Trabzonspor'umuzun gururu olan Şenol Güneş, aynı zamanda 2002 yılında UEFA tarafından yapılan ankette "Yılın en iyi teknik direktörü" ünvanına layık görülerek, ulaşılması güç bir başarıya imza attı. O Trabzonspor'umuzun yetiştirdiği en büyük isimlerden biri...
ALİ KEMAL DENİZCİ
Ali Kemal Denizci... Nam-ı diğer "Fırtına Ali Kemal". Ondan bahsetmek, onu tanıyamayanlara onu anlatmak o kadar zor ki... O, Trabzonspor efsanesinin altın yıllarında şanlı formayı sırtına geçiren inanılmaz kanat oyuncusu; o, kolektif futbol anlayışıyla zirveye tırmanan Trabzonspor'a "yıldız futbolcu" kavramını getiren belki de ilk oyuncuydu. Avni Aker'in müdavimlerinin gözleri yorulurdu onu takip ederken, ama o futbol yaşamı boyunca hiçbir zaman yorulmadı. Kendisine "fırtına" lakabını getiren müthiş deparları ve isabetli ortalarıyla takımımızın "erişilmez bir efsane" olmasında başrol oynayan isimlerden biriydi.
Dört dörtlük bir Trabzonsporlu'ydu Ali Kemal... Bir Fenerbahçe'ye satılacağını öğrendiği zaman gözyaşlarını saklamadan üzüntüsünden hüngür hüngür ağlayacak, ilk fırsatta Trabzonspor'una dönmek için çılgınlıklar yapacak kadar aşıktı formasına. Uzun saçları, şiir gibi futbolu, "adam gibi adam" karakteri, Trabzon'daki Liverpool zaferinde sahada oynadığı horonuyla Ali Kemal Denizci, Trabzonspor'umuzun asla unutulmayacak efsaneleri listesine adını altın harflerle yazdırdı. Ali Kemal Denizci, futbolculuk kariyerinin sona ermesinden sonra Trabzonspor'umuzda önce antrenörlük daha sonra da teknik direktörlük de yapmıştır.
ÖZKAN SÜMER
1937 yılında Trabzon'da doğan Özkan Sümer, futbola ilk adımını Trabzonspor'da attı. Bir süre Karabükspor ve Sebat Gençlik kulüplerinde de top koşturan Sümer, daha sonra tekrar Trabzonspor'a döndü ve futbolu burada bıraktı. Futbolu bıraktıktan sonra bir süre Futbol Federasyonu eğitim görevlisi olarak çalışan ve Trabzonspor Genç ve Amatör takımlarında antrenörlük yapan Sümer, Trabzonspor'un en parlak dönemlerinde teknik direktör olarak görev yaptı ve 2 şampiyonluk yaşadı. Teknik Direktörlük kariyerinde A Milli Futbol Takımı ve Galatasaray'ı da çalıştıran Sümer, çalıştırdığı kulüplere ve Milli Takıma çağdaş yenilikler getirdi.
Sümer daha sonra Türkiye Futbol Antrenörleri Derneği'nde başkanlık görevini üstlendi. 2001 yılında Mehmet Ali Yılmaz'dan sonra Trabzonspor kulüp başkanlığına seçilen Sümer, bu görevini 2003 yılına kadar devam ettirdi. Sümer, 2003-2004 sezonunun ilk haftasında, Trabzonspor-Fenerbahçe maçında çıkan olaylar sonrasında, PFDK tarafından Fenerbahçe Spor Kulübü'ne verilen saha kapatma cezasının Tahkim Kurulu tarafından kaldırılması sonucu 5 Eylül 2003'de istifasını sundu. Özkan Sümer, futbolculuk, antrenörlük, genel menajerlik, teknik direktörlük ve son olarak da başkanlık yaptığı Trabzonspor'umuzun her kademesinde görev almasıyla da tarihimizde çok farklı bir yere sahiptir.
NECMİ PEREKLİ
Trabzonspor'un ilk ve tek yerli gol kralı... Futbolculuk kariyerinde Trabzonspor, Giresunspor takımlarının formasını giyen Necmi Perekli, futbol yaşamını noktaladıktan sonra Trabzonspor'umuzda menajerlik görevini de üstlenmiş, ulusal medyada spor yazarlığı yapmıştır. Bordo-Mavi efsanenin ilk yerli gol kralı olmanın haklı onuruna sahip olan Necmi Perekli'yi Bordo-Mavili taraftarlar, futbolculuk yaşantısındaki kıvrak çalımları, ceza alanı içerisindeki bitiriciliği, sert şutları ve şık golleriyle hatırlayacak.
1976-77 sezonunda attığı 18 golle gol kralı olan Necmi Perekli, kollektif futbol anlayışıyla zirveye yerleşen Trabzonspor'umuzun 1. lig tarihindeki iki gol kralından biridir. Hiç kuşkusuz ki Perekli, Trabzonspor efsanesini yaratan pırıl pırıl isimlerden biri olarak asla hafızalardan silinmeyecek.
HAMİ MANDIRALI
Hami Mandıralı... O son dönemin unutulmazlarından, Trabzonspor'umuzun efsane isimlerinden biri... 20 Temmuz 1968'de Arsin'de doğan ve Trabzonspor tarihinin 1. ligde en çok gol atan futbolcusu olma özelliğine sahip olan Hami'nin futbolculuk kariyeri boyunca sahip olduğu en önemli özelliği şüphesiz hepimizin aklına bir daha çıkmamak üzere kazınan muhteşem frikikleri oldu. Mesafe tanımayan bomba gibi şutlarıyla ünü Türkiye'yi açan, Milli Takım formasıyla attığı bir frikik golünde topun kaleye gidiş hızı ünlü İtalyan televizyonu RAI tarafından bile özel olarak ölçülen Hami Mandıralı, serbest vuruşlardaki inanılmaz şutlarıyla rakip takımların kurduğu barajlarda zaman zaman sakatlanmalara dahi neden oldu.
Yılların değişmez 10 numarası Hami Mandıralı, Trabzonspor tarihinin en golcü futbolcusu olmanın yanısıra takımımızın 200'ler kulübüne giren tek futbolcusu olmanın da onuruna sahip. 1. ligde kaydettiği tam 217 golle 200'ler kulübünün en değerli isimlerinden biri olan efsane golcümüz Hami Mandıralı, Türkiye 1. futbol liginin ebedi gol krallığında 240 gollü Tanju Çolak'ın ardından ikinci sırada.
Kuşkusuz, sadece golcülüğü ve eşsiz frikikleri değildi Hami Mandıralı'yı Trabzonspor taraftarının gönlünde bu kadar yücelten... Takımın kaptanlığını yaptığı yıllardaki mütevazı, bütünleştirici yönü, her zaman gülen yüzü ve sıcakkanlılığıyla Trabzonspor tarihine adını altın harflerle yazdırdı Hami. Uzun yıllar boyunca takımının hem kaptanı, hem de ağabeyi oldu unutulmaz futbolcu. Hami, ayrıca Trabzonspor'dan Avrupa'ya transfer olan ilk Türk futbolcu olma özelliğine de sahip. Takımımızda gösterdiği müthiş performanstan sonra Almanya'nın Schalke 04 takımına transfer olan ve burada 2 sezon forma giydikten sonra yeniden yuvaya dönen Hami Mandıralı, hiç kuşkusuz takımımızın ölümsüz efsanelerinden biri...
SHOTA ARVELADZE
Shota için ne desek onu daha iyi anlatır acaba? O bir futbolcu muydu, yoksa bir sihirbaz mı, bir golcü müydü, yoksa bir illüzyonist mi? Asla tartışılmayacak tek bir gerçek vardı ki o da Shota Arveladze'nin ismini altın harflerle Trabzonspor taraftarının kalbine bir daha silinmemek üzere kazıdığı gerçeğiydi. 96 sezonunun gol kralı Shota, sahadaki muhteşem yeteneği, yıllar boyu hafızalardan silinmeyecek "kendine has" golleri ve saha dışındaki sıcakkanlılığıyla Trabzonsporlu'nun unutulmazlar listesine çoktan ismini yazdırdı.
Onu ve kardeşi Archil'i ilk olarak 93-94 sezonunda Sadri Şener tarafından Trabzonspor'a transfer edildiğinde tanımıştık. İlk bakışta ikiz olmaları ilgimizi çekmişti fakat ilgimizi tek çeken yön buydu. O güne kadar yapılan yabancı transferlerin başarısız olması, bize bu gelen ikizlerinde onlardan farklı olmayacağı fikrini vermişti... Ta ki, liglerin başlamasına kadar. Sanki futbol oynamıyor dans ediyorlardı topla. Şiir gibiydi futbolları.
O yıl Türkiye liglerinde fırtına estirmişlerdi. Fakat kiralık olarak alınmışlardı ve Dinamo Tiflis'in başkanı Merab Jordania onları istiyordu. İkizlerin son maçları, Fenerbahçe ile yapılan Başbakanlık Kupası'ydı. Bu maçta da Archil-Shota kardeşler döktürdüler ve kupayı Trabzonspor taraftarına hediye ettiler. Ama Trabzonspor taraftara onlardan ayrılmak istemiyordu. Türkiye'de o kadar sevildiler ki onların Türkiye'de oynayabilmeleri için diplomatik kulisler bile yapıldı. Tarım Bakanı Refaiddin Şahin ve Meclis Başkanı Hikmet Çetin, Eduard Schevardnadze'den ikizlerin Türkiye'de oynayabilmeleri için izin istemişlerdi. Ve nihayet diplomatik gelişmeler meyvelerini verdi. Artık ikizler Türkiye'de oynayabileceklerdi.
İkizler, Türkiye de kaldıkları süre içinde Türk halkına kendilerini sevdirmişlerdi. Türk halkı onları artık kendilerinden biri gibi görüyordu. Hatta ikizlerin babası oğullarını ziyaret etmek için Trabzon'a geldiğinde taksici onun ikizlerin babası olduğunu öğrenince taksi parasını bile almadı.
Trabzon'da başlı başına bir fenomen haline gelen Shota, 95-96 sezonunda 25 gol atarak gol kralı oldu ve Trabzonspor'un tarihindeki 2. gol kralı olarak tarihe geçti. Ama bundan önemlisi Shota'nın hiç penaltı atmadan gol kralı olmasıydı. Bunu dünyada sadece Shota başarabildi. Unutulmaz yıldız Shota Arveladze, daha sonra Hollanda'nın güçlü takımlarından AJAX'a, kardeşi Archil ise aynı ülkeden NAC Breda'ya transfer oldu. Efsane yetenek Shota'nın inanılmaz golleri, ağır çekimle defalarca izlenecek kalitedeki çalımları, gol sonrasında attığı "kendine özgü" taklaları ve Avni Aker'de 4-1 kazandığımız Slovan Bratislava maçı sonrasında yaptığı tribün dansı asla unutulmayacak. Shota Arveladze, Trabzonspor taraftarının kalbinde artık ölümsüz bir yere sahip...