Vatan Gazetesi Türkiye'deki şike dosyasını açtı... Uçtu uçtu, Rade Zalad boşa uçtu!
'Eskişehir kalesinde önce Prekazi'ye sonra Mami'ye 'Buyrun, burdan vurun' dedi. A.Gücü kalesinde ise ilk 'yarıda beşledi, soyunma odasında 'linçten' kurtuldu. Zalad, 2 maçla Beşiktaş'ı şampiyonluktan etti fakat siyah-beyazlı formayı da giydi...' İşte müthiş yazı dizisinin 1. bölümü;
Türkiye'nin kanayan yarasıdır şike ve teşvik... Yıllardan beri futbolumuzu kemirir durur dedikodular. Fakat kimse "Hadi bu işi temizleyelim" diyerek kolları sıvamaz, sıvayamaz... Çünkü akıllarda hep "Ya işin sonunda birileri yanarsa..." düşüncesi hakimdir... İtalya'daki gibi 'temiz ayaklar' operasyonu yapmak isteyenler hep durdurulur, karşılarına engeller çıkartılır... Olan Türk futboluna olur...
Bundan bir dönem önce Türkiye Futbol Federasyonu Başkanvekilliği yapan Hasan Doğan "Beşiktaş'a operasyon yapıldı" dedi, kimse peşinden gitmedi. Türkiye'de 2 şampiyonluk kazanan, 2 de şampiyonluk yarışından mağlup ayrılan Mircea Lucescu "Türkiye'de futbol temiz değil. Benim şampiyonluklarım çalındı" dedi, kulak arkası edildi. Eteklerine zil takılıp ülkeden gönderildi. Futbolcular "Evet teşvik var" dediler, kimden ne kadar aldıklarına kadar söylediler, şimdilerde ortada yoklar. Aziz Yıldırım "Ligin son 6 haftası incelensin" dedi, kimse kılını kıpırdatmadı!
İtalya'da ise Juventus, Fiorentina ve Lazio birkaç telefon görüşmesinin dinlenmesi ve bunun getirdiği kanaatle küme düşürüldüler. VATAN elindeki dosyaları sizlerle paylaşacak. Bakalım futbolumuz yine aynı mı kalacak? Yine pislikler halı altına mı süpürülecek? Yine herşey devam mı edecek?
***
Eskişehirspor'a Yugoslavya'dan transfer olan, daha sonra Beşiktaş ve Ankaragücü formaları da giyen Rade Zalad, Türkiye'deki en bildik ama seslendirilmeyen karanlık olaylarının içinde yer almış futbolcudur. Zaten en son oynadığı Ankaragücü-G.Saray maçının ardında da Türkiye'yi bir daha gelmemek üzere terketmiştir. İşte size Zalad'ın en pahalı hataları:
G.Saray-Eskişehirspor... 86-87 sezonunun son maçı... Yer: Ali Sami Yen...
G.Saray 14 yıldır şampiyonluğa hasrettir. O sezon da Beşiktaş ile çekişen sarı-kırmızılılar şampiyonluktan ümitlerini kesmişlerdir ki, Denizlispor'un İstanbul'da Beşiktaş ile 1-1 berabere kalmasıyla yeniden büyük şansı ele geçirirler. Bir puan öndelerdir artık. Eğer ligin son haftasında Eskişehirspor'u yenerlerse G.Saraylılar 14 yıllık büyük çilenin ardından şampiyonluğa ulaşacaklardır...
En rahat frikik golü
Ve ne tesadüftür ki Rade Zalad Eskişehirspor'un kalecisidir. G.Saray için zorlu ve stresli maçın 19. dakikadasında kazanılan serbest vuruşu Prekazi kullandığında kolunu bile kıpırdatmaz. Oysa ki ufak bir hamleyle meşin yuvarlağın ağlarla buluşmasını engelleyebilir durumdadır. Maç 1-0 olduktan sonra 2. yarının başında da soldan gelen ortada boşa (!) uçar. Muhammed topu topukla ağlara yolladığında ise kalede kaleci yoktur. G.Saray bu maçı 2-1 kazanır. Ve şampiyon olur. Zalad ise zengin. Bir maçlık aktif paydosun bedeli 50 bin dolardır. Bu parayı o zamanın futbol şube sorumlusu Ergün Gürsoy'un kulübün kasasından değil kendi cebinden verdiği konuşulur ama iş ciddiye bindiğinde herkes susar, kafalar kuma gömülür.
Ankaragücü-G.Saray... 92-93 sezonunun son maçı... Yer: Ankara 19 Mayıs Stadı...
G.Saray ve Beşiktaş yine şampiyonluk için çekişmektedir. İş yine averaja kalmıştır. G.Saray'ın son haftaya girilirken +3'lük bir avantajı vardır. Ama sarı-kırmızılılar son hafta deplasmanda Ankaragücü, Beşiktaş ise evinde G.Birliği ile oynayacaktır. Yani Beşiktaş'ın evinde olası bir farklı galibiyeti ile G.Saray'ın az farklı galibiyeti ise ibreyi evinde oynayan siyah-beyazlılara çevirecektir.
45 dakikada 5 gol yedi
Ama daha önce G.Saray için kalede paydos eden (!) Zalad yine cankurtaran olacaktır. Çünkü Yugoslav kaleci bu kez de Ankaragücü kalesindedir. G.Saray son maçı 8-0 kazanırken, ilk yarıda kaleyi koruyan Zalad görevini yapmış 5 tane yemiştir. Öyle ki A.Gücü teknik heyeti dayanamamış Yugoslav kaleciyi ilk 45 dakika sonunda oyundan çıkartmıştır. Devre arasında Zalad'ın üzerine yürüyen takım arkadaşlarından bazılarının onu yumrukladığı bile konuşulur. G.Saray bu maçın sonunda şampiyon olur. Ama bu maç Zalad'ın Türkiye'deki son sahaya çıkışı olur. Bu maç için 80 bin dolar aldığı kulaklara fısıldansa da işler ciddiye binince yine herkes susar.
***
***
'Samet, biz kazanmaya çıkıyoruz'
Genelde teşvik ve şike konuları şampiyonluk yansı içinde değerlendirilir. Küme düşme hattı ise hep görmezlikten gelinir. Geçtiğimiz sezon yaşanan bir olay aslında hem çok ayıp hem de futbolun temiz yüzüdür.
Ankaragücü ve G.Antep hiç alışkın olmadıkları yerde, küme düşme hatundadırlar. Antep'in 37, A.Gücü'nün 36 puanı vardır. Bitime 1 hafta kala alacakları birer puan onları rahatlatacaktır. Ama iki takım da kümede kalmayı garantilemeyecektir. Buna rağmen iki kulüp yöneticileri birer puan alıp kaderlerini son haftaya bırakmaya razıdırlar. Alttaki takımların (Malatya ve Denizli) son hafta kazanamamaları durumda iki takım da ligde kalacaktır.
Ayarlanan beraberlik için Celal Aydın hocası Hikmet Karaman'a, Antep başkam İbrahim Kızıl ise teknik direktörü Samet Aybaba'ya balans ayarlarını verdikten sonra köşelerine çekilirler. Aybaba bu durumu kabullenirken, Karaman karşı çıkar. Çünkü bir puan ona yetmemektedir. Maçı kazanmaya çıkacağını yardımcıları vasıtasıyla Cemal Aydın'a bildirip ortadan kaybolur. Maç günü öğle saatlerine kadar da tesislerdeki odasından bile dışarı çıkmaz.
"Ya kötü giderse!"
Maça gitmek için otobüse binerken yanına gelen Cemal Aydın'a "Başkan merak etme. Kazanacağız.
Sen içini ferah tut" der. Aldığı cevap şaşırtıcıdır: "Tüm sorumluluk sende, îşler kötü gederse ben karışmam."
19 Mayıs Stadı'na vardıklarında ise Karaman'ın ilk işi G.Antep soyunma odasının önünde bekleyen Samet Aybaba'yı bulmaktır. "Kardeş biz kazanmaya çıkıyoruz sahaya. Sen git çocuklarla konuş. Siz de kazanmaya oynayın. Ben bu sorumluluğu üzerimde taşıyamam" diyerek Aybaba'yı uyaran Karaman kendi futbolcularına da öyle bir maç konuşması yapar ki, soyunma odası adeta inler.
Maçı ilk yirmi dakikada attığı 2 golün ardından ikinci yanda da bir gol bulan Ankaragücü 3-0 kazanır. Başkent temsilcisi ligde kalmayı garantiler. Hikmet Karaman temiz bir adım atar. Ama sezon sonu AGücü'nden ayrılarak bu olaya karşı da tavrını koyar. Son hafta G.Antep de Malatya'yı yenerek ligde kalır.
***
Av. Levent Bıçakçı (TFF Eski Başkanı): Yargı güçlenmeli, siyaset elini çekmeli
Teşvik primi ve şike aynı değerdeki adi suçlardır. Türkiye'de bu olayların önüne geçilebilmesi için yargının çok güçlü olması lazım. Bu da tek başına yetmiyor... Siyasetin de elini spordan çekmesi gerekiyor. Bizim dönemimizde karşılaştığımız olaylarda önümüze çıkan en büyük engeller bunlardı. Örneğin Akçaabat-Kayserispor maçındaki olaylar için delil toplamak amacıyla karan ancak Ankara'daki mahkemelerden çıkartabildik. Trabzon ve Akçaabat mahkemeler takipsizlik karan verdi. Sava görevden el çekti.
Türkiye'de "Şu vardır, bu vardır" demek doğru değil. Konuşulacağına bu olayların önüne geçmek için bir sistem kurulmalı. Ve kurallara herkes uymak. Türkiye'de futbol pastası büyüdükçe işin içine giren insan sayısı da artıyor. Böyle oldukça da futbol kontrolden çıkıyor, öncelikle ülke olarak 'temiz futbolu' istemeliyiz. Sonrası kendiliğinden gelecektir. Çünkü şike ve teşvikle yapılacak savaş tek bir kurumun gücüyle kazanılamaz.
İtalya'dan gelecek gerekçeli kararı çok iyi okumalıyız. Türkiye'de şike hala suç olarak gözükmüyor. Türk Ceza Kanunu'nda bunun bir karşılığı yok. Bu konuda biz bir çalışma yapap hükümete vermiştik ama yenilenen TCK'da da şike suç olarak kabul edilmedi. Bu da değişmeli.
Akrabalar arası bir lig………tek yabancı Fenerbahçe…adı cumhuriyet…..Spor bir yarıştır…..iyi olan mutlaka kazanır..ama bizde maalesef iyi olan değil adamı olan işini bilen ve saman altından su yürüten kazanır….son günlerde bir Denizlispor ve çek futbolcular meselesi çıktı….ondan önce Beşiktaş ve Rizespor maçı….bu uzadıkça uzuyor…galatasarayın zalat meseleside bu işlerin içinde günden güne uzayıp giden kirlilik bizde eş dost akraba ayağına gülüp geçilen muhabbetlere dönüşsede italyada gerekeni yaptılar…bravo onlar İtalyan biz bu konulara Fransız….kulupler birliği diye bir kurum var içlerinde Fenerbahçe yok…..iyiki de yok….Pazar günü almanyada süper kupa diye bir maç var….türk futbolunun iki kardeş kulübü maç yapacaklar ve birisi bu kupayı kaldıracak….allahaşkına ne süperi ne kupası….geçen yıl gönlümden galatasarayın şampiyonluğu geçiyor diyen demirörene Galatasaraylılar mutlaka bu maçı vermelidirler…böylelikle türk futbolunda yüzüklerin pardon palavraların kardeşliği bozulmamalıdır…ey temiz bir lig istiyoruz diyenler siz ne kadar temizsiniz?Birde ulusoyun akrabası demirören fenerbahçenin 100 yılında şampiyon olmaması için ne gerekiyorsa yapacağız diyor….merak etme başkan bunu bir tek siz değil fener dışındaki tüm takımlar istiyor diliyor arzuluyor…federasyonda bu özlemle yanıp tutuşuyor….bir zamanlar neden Fenerbahçe diye soranlara içimin derinliklerinden gelen bir sesle cevap verirdim…. .17 takımı birden tutamıyacağıma göre
'Eskişehir kalesinde önce Prekazi'ye sonra Mami'ye 'Buyrun, burdan vurun' dedi. A.Gücü kalesinde ise ilk 'yarıda beşledi, soyunma odasında 'linçten' kurtuldu. Zalad, 2 maçla Beşiktaş'ı şampiyonluktan etti fakat siyah-beyazlı formayı da giydi...' İşte müthiş yazı dizisinin 1. bölümü;
Türkiye'nin kanayan yarasıdır şike ve teşvik... Yıllardan beri futbolumuzu kemirir durur dedikodular. Fakat kimse "Hadi bu işi temizleyelim" diyerek kolları sıvamaz, sıvayamaz... Çünkü akıllarda hep "Ya işin sonunda birileri yanarsa..." düşüncesi hakimdir... İtalya'daki gibi 'temiz ayaklar' operasyonu yapmak isteyenler hep durdurulur, karşılarına engeller çıkartılır... Olan Türk futboluna olur...
Bundan bir dönem önce Türkiye Futbol Federasyonu Başkanvekilliği yapan Hasan Doğan "Beşiktaş'a operasyon yapıldı" dedi, kimse peşinden gitmedi. Türkiye'de 2 şampiyonluk kazanan, 2 de şampiyonluk yarışından mağlup ayrılan Mircea Lucescu "Türkiye'de futbol temiz değil. Benim şampiyonluklarım çalındı" dedi, kulak arkası edildi. Eteklerine zil takılıp ülkeden gönderildi. Futbolcular "Evet teşvik var" dediler, kimden ne kadar aldıklarına kadar söylediler, şimdilerde ortada yoklar. Aziz Yıldırım "Ligin son 6 haftası incelensin" dedi, kimse kılını kıpırdatmadı!
İtalya'da ise Juventus, Fiorentina ve Lazio birkaç telefon görüşmesinin dinlenmesi ve bunun getirdiği kanaatle küme düşürüldüler. VATAN elindeki dosyaları sizlerle paylaşacak. Bakalım futbolumuz yine aynı mı kalacak? Yine pislikler halı altına mı süpürülecek? Yine herşey devam mı edecek?
***
Eskişehirspor'a Yugoslavya'dan transfer olan, daha sonra Beşiktaş ve Ankaragücü formaları da giyen Rade Zalad, Türkiye'deki en bildik ama seslendirilmeyen karanlık olaylarının içinde yer almış futbolcudur. Zaten en son oynadığı Ankaragücü-G.Saray maçının ardında da Türkiye'yi bir daha gelmemek üzere terketmiştir. İşte size Zalad'ın en pahalı hataları:
G.Saray-Eskişehirspor... 86-87 sezonunun son maçı... Yer: Ali Sami Yen...
G.Saray 14 yıldır şampiyonluğa hasrettir. O sezon da Beşiktaş ile çekişen sarı-kırmızılılar şampiyonluktan ümitlerini kesmişlerdir ki, Denizlispor'un İstanbul'da Beşiktaş ile 1-1 berabere kalmasıyla yeniden büyük şansı ele geçirirler. Bir puan öndelerdir artık. Eğer ligin son haftasında Eskişehirspor'u yenerlerse G.Saraylılar 14 yıllık büyük çilenin ardından şampiyonluğa ulaşacaklardır...
En rahat frikik golü
Ve ne tesadüftür ki Rade Zalad Eskişehirspor'un kalecisidir. G.Saray için zorlu ve stresli maçın 19. dakikadasında kazanılan serbest vuruşu Prekazi kullandığında kolunu bile kıpırdatmaz. Oysa ki ufak bir hamleyle meşin yuvarlağın ağlarla buluşmasını engelleyebilir durumdadır. Maç 1-0 olduktan sonra 2. yarının başında da soldan gelen ortada boşa (!) uçar. Muhammed topu topukla ağlara yolladığında ise kalede kaleci yoktur. G.Saray bu maçı 2-1 kazanır. Ve şampiyon olur. Zalad ise zengin. Bir maçlık aktif paydosun bedeli 50 bin dolardır. Bu parayı o zamanın futbol şube sorumlusu Ergün Gürsoy'un kulübün kasasından değil kendi cebinden verdiği konuşulur ama iş ciddiye bindiğinde herkes susar, kafalar kuma gömülür.
Ankaragücü-G.Saray... 92-93 sezonunun son maçı... Yer: Ankara 19 Mayıs Stadı...
G.Saray ve Beşiktaş yine şampiyonluk için çekişmektedir. İş yine averaja kalmıştır. G.Saray'ın son haftaya girilirken +3'lük bir avantajı vardır. Ama sarı-kırmızılılar son hafta deplasmanda Ankaragücü, Beşiktaş ise evinde G.Birliği ile oynayacaktır. Yani Beşiktaş'ın evinde olası bir farklı galibiyeti ile G.Saray'ın az farklı galibiyeti ise ibreyi evinde oynayan siyah-beyazlılara çevirecektir.
45 dakikada 5 gol yedi
Ama daha önce G.Saray için kalede paydos eden (!) Zalad yine cankurtaran olacaktır. Çünkü Yugoslav kaleci bu kez de Ankaragücü kalesindedir. G.Saray son maçı 8-0 kazanırken, ilk yarıda kaleyi koruyan Zalad görevini yapmış 5 tane yemiştir. Öyle ki A.Gücü teknik heyeti dayanamamış Yugoslav kaleciyi ilk 45 dakika sonunda oyundan çıkartmıştır. Devre arasında Zalad'ın üzerine yürüyen takım arkadaşlarından bazılarının onu yumrukladığı bile konuşulur. G.Saray bu maçın sonunda şampiyon olur. Ama bu maç Zalad'ın Türkiye'deki son sahaya çıkışı olur. Bu maç için 80 bin dolar aldığı kulaklara fısıldansa da işler ciddiye binince yine herkes susar.
***
***
'Samet, biz kazanmaya çıkıyoruz'
Genelde teşvik ve şike konuları şampiyonluk yansı içinde değerlendirilir. Küme düşme hattı ise hep görmezlikten gelinir. Geçtiğimiz sezon yaşanan bir olay aslında hem çok ayıp hem de futbolun temiz yüzüdür.
Ankaragücü ve G.Antep hiç alışkın olmadıkları yerde, küme düşme hatundadırlar. Antep'in 37, A.Gücü'nün 36 puanı vardır. Bitime 1 hafta kala alacakları birer puan onları rahatlatacaktır. Ama iki takım da kümede kalmayı garantilemeyecektir. Buna rağmen iki kulüp yöneticileri birer puan alıp kaderlerini son haftaya bırakmaya razıdırlar. Alttaki takımların (Malatya ve Denizli) son hafta kazanamamaları durumda iki takım da ligde kalacaktır.
Ayarlanan beraberlik için Celal Aydın hocası Hikmet Karaman'a, Antep başkam İbrahim Kızıl ise teknik direktörü Samet Aybaba'ya balans ayarlarını verdikten sonra köşelerine çekilirler. Aybaba bu durumu kabullenirken, Karaman karşı çıkar. Çünkü bir puan ona yetmemektedir. Maçı kazanmaya çıkacağını yardımcıları vasıtasıyla Cemal Aydın'a bildirip ortadan kaybolur. Maç günü öğle saatlerine kadar da tesislerdeki odasından bile dışarı çıkmaz.
"Ya kötü giderse!"
Maça gitmek için otobüse binerken yanına gelen Cemal Aydın'a "Başkan merak etme. Kazanacağız.
Sen içini ferah tut" der. Aldığı cevap şaşırtıcıdır: "Tüm sorumluluk sende, îşler kötü gederse ben karışmam."
19 Mayıs Stadı'na vardıklarında ise Karaman'ın ilk işi G.Antep soyunma odasının önünde bekleyen Samet Aybaba'yı bulmaktır. "Kardeş biz kazanmaya çıkıyoruz sahaya. Sen git çocuklarla konuş. Siz de kazanmaya oynayın. Ben bu sorumluluğu üzerimde taşıyamam" diyerek Aybaba'yı uyaran Karaman kendi futbolcularına da öyle bir maç konuşması yapar ki, soyunma odası adeta inler.
Maçı ilk yirmi dakikada attığı 2 golün ardından ikinci yanda da bir gol bulan Ankaragücü 3-0 kazanır. Başkent temsilcisi ligde kalmayı garantiler. Hikmet Karaman temiz bir adım atar. Ama sezon sonu AGücü'nden ayrılarak bu olaya karşı da tavrını koyar. Son hafta G.Antep de Malatya'yı yenerek ligde kalır.
***
Av. Levent Bıçakçı (TFF Eski Başkanı): Yargı güçlenmeli, siyaset elini çekmeli
Teşvik primi ve şike aynı değerdeki adi suçlardır. Türkiye'de bu olayların önüne geçilebilmesi için yargının çok güçlü olması lazım. Bu da tek başına yetmiyor... Siyasetin de elini spordan çekmesi gerekiyor. Bizim dönemimizde karşılaştığımız olaylarda önümüze çıkan en büyük engeller bunlardı. Örneğin Akçaabat-Kayserispor maçındaki olaylar için delil toplamak amacıyla karan ancak Ankara'daki mahkemelerden çıkartabildik. Trabzon ve Akçaabat mahkemeler takipsizlik karan verdi. Sava görevden el çekti.
Türkiye'de "Şu vardır, bu vardır" demek doğru değil. Konuşulacağına bu olayların önüne geçmek için bir sistem kurulmalı. Ve kurallara herkes uymak. Türkiye'de futbol pastası büyüdükçe işin içine giren insan sayısı da artıyor. Böyle oldukça da futbol kontrolden çıkıyor, öncelikle ülke olarak 'temiz futbolu' istemeliyiz. Sonrası kendiliğinden gelecektir. Çünkü şike ve teşvikle yapılacak savaş tek bir kurumun gücüyle kazanılamaz.
İtalya'dan gelecek gerekçeli kararı çok iyi okumalıyız. Türkiye'de şike hala suç olarak gözükmüyor. Türk Ceza Kanunu'nda bunun bir karşılığı yok. Bu konuda biz bir çalışma yapap hükümete vermiştik ama yenilenen TCK'da da şike suç olarak kabul edilmedi. Bu da değişmeli.
Akrabalar arası bir lig………tek yabancı Fenerbahçe…adı cumhuriyet…..Spor bir yarıştır…..iyi olan mutlaka kazanır..ama bizde maalesef iyi olan değil adamı olan işini bilen ve saman altından su yürüten kazanır….son günlerde bir Denizlispor ve çek futbolcular meselesi çıktı….ondan önce Beşiktaş ve Rizespor maçı….bu uzadıkça uzuyor…galatasarayın zalat meseleside bu işlerin içinde günden güne uzayıp giden kirlilik bizde eş dost akraba ayağına gülüp geçilen muhabbetlere dönüşsede italyada gerekeni yaptılar…bravo onlar İtalyan biz bu konulara Fransız….kulupler birliği diye bir kurum var içlerinde Fenerbahçe yok…..iyiki de yok….Pazar günü almanyada süper kupa diye bir maç var….türk futbolunun iki kardeş kulübü maç yapacaklar ve birisi bu kupayı kaldıracak….allahaşkına ne süperi ne kupası….geçen yıl gönlümden galatasarayın şampiyonluğu geçiyor diyen demirörene Galatasaraylılar mutlaka bu maçı vermelidirler…böylelikle türk futbolunda yüzüklerin pardon palavraların kardeşliği bozulmamalıdır…ey temiz bir lig istiyoruz diyenler siz ne kadar temizsiniz?Birde ulusoyun akrabası demirören fenerbahçenin 100 yılında şampiyon olmaması için ne gerekiyorsa yapacağız diyor….merak etme başkan bunu bir tek siz değil fener dışındaki tüm takımlar istiyor diliyor arzuluyor…federasyonda bu özlemle yanıp tutuşuyor….bir zamanlar neden Fenerbahçe diye soranlara içimin derinliklerinden gelen bir sesle cevap verirdim…. .17 takımı birden tutamıyacağıma göre
Yorum