Geçtiğimiz günlerde ABD’nin Adana-İncirlik Üssü’nden Mersin’in Taşucu Limanı’na karayolu ile gerçekleştirdiği mühimmat sevkıyatı tartışmalara neden olmuştu…
NATO finansmanıyla yaptırılan limana normal şartlarda belki de hiç dikkat çekmeyecek askeri malzeme sevkıyatı İsrail’in Lübnan harekatından dolayı kuşkuyla karşılanmıştı…
İncirlik Üssü bu vesile ile gündeme gelmişken haftalık Dünya Gündemi son sayısında tarihe ışık tutacak bir belgeyi manşetine taşıdı…
Gazetenin Amerika’daki Dwight Eisenhower Kütüphanesi’nden çıkardığı belge, ABD’nin 1960’ta U-2 casus uçaklarını Türk resmi makamlarına “meteoroloji uçağı” olarak bildirdiğini yani Ankara’yı aldattığını ortaya koyuyor!
Amerikan belgesinde şunlar yazılı: “Adana’daki U-2’nin gelecek birkaç ayda en önemli görevi sadece keşif uçuşları olacak. Bu faaliyetler Türkiye’ye NASA sivil programının son bölümü olarak açıklanacak. Türkiye’de bulunan beş adet U-2’den ikisi ABD’ye dönecek, geri kalan üçü asgari dört ay boyunca gizlilik altında çalışarak Adana’da kalacaktır…”
***
1955’te CIA’in hazırladığı bir proje kapsamında geliştirilen ve çok yüksek irtifada seyredebilen U-2’ler İncirlik Üssü’nden havalanarak SSCB’yi gözlemişlerdi…
1960’ta henüz varlığı teyit edilmemişken bir U-2 uçağının SSCB tarafından düşürülmesi uluslararası krize sebep olmuştu: 1 Mayıs 1960’ta İncirlik’ten havalanıp Peşaver üzerinden SSCB’yi geçerek Norveç’e inmesi planlanan uçak düşürülmüş, sağ kurtulan pilot Moskova’nın eline geçmişti…
ABD apar topar U-2 uçaklarının varlığını yalanlamış; sadece Türk-Sovyet sınırında meteoroloji araştırmaları yapan bir uçağının bulunduğunu öne sürmüştü!
Buna mukabil, pilotun ve uçuş haritalarının ortaya çıkmasıyla Başkan Eisenhower Sovyet lideri Kruşçev karşısında çok güç durumda kalmıştı…
Ankara’yı ‘aldatan’ söz konusu belge işbu U-2 Krizi’nden bir ay sonra kaleme alınmış!
***
1962’de SSCB’nin Küba’ya füze yerleştirdiğini ortaya çıkaran da U-2’lerdi…
Gezegenimizin nükleer bir savaşın eşiğinden daha doğrusu direkten döndüğü 13 gün süren Füze Krizi’nde sadece Küba değil Türkiye de namlunun ucundaydı…
Ne acıdır ki, o günlerde tepemizde dolaşan nükleer felaket yüklü karabulutlardan yalnızca Türk halkının değil Ankara’daki hükümetin bile haberi yoktu!
Bir yandan şahin generallere artı Amerikan derin devletine direnen diğer yandan Kruşçev’le kıyasıya bir pazarlık yapan Kennedy dünyayı nükleer savaşın eşiğinden döndüren kişiydi…
Kriz anlaşmayla neticelenmemiş olsaydı ABD Küba’yı vuracak; misilleme olarak da SSCB nükleer füzelerini Türkiye’deki hedeflerine gönderecekti!
Bu topraklarda yaşayanlar topyekun bir nükleer imhanın eşiğinden döndüklerinin farkında değillerdi. Washington’ın Ankara üzerindeki (yalanlarla bezenmiş) hegemonyasının en çarpıcı-en dramatik örneklerinden birini yaşamıştık, ancak haberimiz dahi olmamıştı…
ABD’nin Soğuk Savaş kurgusunda Türkiye “ileri karakol”du...
Bu rol bağlamında Türkiye’ye füzelerin yerleştirilmesi planını hayata geçiren Eisenhower’dı. (=JFK’den önceki ABD Başkanı)
Eisenhower yönetimi 25 Ekim 1959’da Paris’te Ankara ile Jüpiter füzelerinin konuşlandırılması anlaşmasını imzalamıştı…
ABD için Türkiye’yi ateşe atmak işten bile değildi!..
23.08.2006
NATO finansmanıyla yaptırılan limana normal şartlarda belki de hiç dikkat çekmeyecek askeri malzeme sevkıyatı İsrail’in Lübnan harekatından dolayı kuşkuyla karşılanmıştı…
İncirlik Üssü bu vesile ile gündeme gelmişken haftalık Dünya Gündemi son sayısında tarihe ışık tutacak bir belgeyi manşetine taşıdı…
Gazetenin Amerika’daki Dwight Eisenhower Kütüphanesi’nden çıkardığı belge, ABD’nin 1960’ta U-2 casus uçaklarını Türk resmi makamlarına “meteoroloji uçağı” olarak bildirdiğini yani Ankara’yı aldattığını ortaya koyuyor!
Amerikan belgesinde şunlar yazılı: “Adana’daki U-2’nin gelecek birkaç ayda en önemli görevi sadece keşif uçuşları olacak. Bu faaliyetler Türkiye’ye NASA sivil programının son bölümü olarak açıklanacak. Türkiye’de bulunan beş adet U-2’den ikisi ABD’ye dönecek, geri kalan üçü asgari dört ay boyunca gizlilik altında çalışarak Adana’da kalacaktır…”
***
1955’te CIA’in hazırladığı bir proje kapsamında geliştirilen ve çok yüksek irtifada seyredebilen U-2’ler İncirlik Üssü’nden havalanarak SSCB’yi gözlemişlerdi…
1960’ta henüz varlığı teyit edilmemişken bir U-2 uçağının SSCB tarafından düşürülmesi uluslararası krize sebep olmuştu: 1 Mayıs 1960’ta İncirlik’ten havalanıp Peşaver üzerinden SSCB’yi geçerek Norveç’e inmesi planlanan uçak düşürülmüş, sağ kurtulan pilot Moskova’nın eline geçmişti…
ABD apar topar U-2 uçaklarının varlığını yalanlamış; sadece Türk-Sovyet sınırında meteoroloji araştırmaları yapan bir uçağının bulunduğunu öne sürmüştü!
Buna mukabil, pilotun ve uçuş haritalarının ortaya çıkmasıyla Başkan Eisenhower Sovyet lideri Kruşçev karşısında çok güç durumda kalmıştı…
Ankara’yı ‘aldatan’ söz konusu belge işbu U-2 Krizi’nden bir ay sonra kaleme alınmış!
***
1962’de SSCB’nin Küba’ya füze yerleştirdiğini ortaya çıkaran da U-2’lerdi…
Gezegenimizin nükleer bir savaşın eşiğinden daha doğrusu direkten döndüğü 13 gün süren Füze Krizi’nde sadece Küba değil Türkiye de namlunun ucundaydı…
Ne acıdır ki, o günlerde tepemizde dolaşan nükleer felaket yüklü karabulutlardan yalnızca Türk halkının değil Ankara’daki hükümetin bile haberi yoktu!
Bir yandan şahin generallere artı Amerikan derin devletine direnen diğer yandan Kruşçev’le kıyasıya bir pazarlık yapan Kennedy dünyayı nükleer savaşın eşiğinden döndüren kişiydi…
Kriz anlaşmayla neticelenmemiş olsaydı ABD Küba’yı vuracak; misilleme olarak da SSCB nükleer füzelerini Türkiye’deki hedeflerine gönderecekti!
Bu topraklarda yaşayanlar topyekun bir nükleer imhanın eşiğinden döndüklerinin farkında değillerdi. Washington’ın Ankara üzerindeki (yalanlarla bezenmiş) hegemonyasının en çarpıcı-en dramatik örneklerinden birini yaşamıştık, ancak haberimiz dahi olmamıştı…
ABD’nin Soğuk Savaş kurgusunda Türkiye “ileri karakol”du...
Bu rol bağlamında Türkiye’ye füzelerin yerleştirilmesi planını hayata geçiren Eisenhower’dı. (=JFK’den önceki ABD Başkanı)
Eisenhower yönetimi 25 Ekim 1959’da Paris’te Ankara ile Jüpiter füzelerinin konuşlandırılması anlaşmasını imzalamıştı…
ABD için Türkiye’yi ateşe atmak işten bile değildi!..
23.08.2006
Yorum