MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ve ona dair bilinmesi gereken herşey

Kapat
X
 
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • delphin
    Senior Member
    • 27-12-2005
    • 15279

    MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ve ona dair bilinmesi gereken herşey

    attention ! this subject guotation !
    @delphin


    ATATÜRK'ün HAYATI

    Mustafa Kemal Atatürk 1881 yılında Selânik'te Kocakasım Mahallesi, Islâhhâne Caddesi'ndeki üç katlı pembe evde doğdu. Babası Ali Rıza Efendi, annesi Zübeyde Hanım'dır. Baba tarafından dedesi Hafız Ahmet Efendi XIV-XV. yüzyıllarda Konya ve Aydın'dan Makedonya'ya yerleştirilmiş Kocacık Yörüklerindendir. Annesi Zübeyde Hanım ise Selânik yakınlarındaki Langaza kasabasına yerleşmiş eski bir Türk ailesinin kızıdır. Milis subaylığı, evkaf katipliği ve kereste ticareti yapan Ali Rıza Efendi, 1871 yılında Zübeyde Hanım'la evlendi. Atatürk'ün beş kardeşinden dördü küçük yaşlarda öldü, sadece Makbule (Atadan) 1956 yılına değin yaşadı.
    Küçük Mustafa öğrenim çağına gelince Hafız Mehmet Efendi'nin mahalle mektebinde öğrenime başladı, sonra babasının isteğiyle Şemsi Efendi Mektebi'ne geçti. Bu sırada babasını kaybetti (1888). Bir süre Rapla Çiftliği'nde dayısının yanında kaldıktan sonra Selânik'e dönüp okulunu bitirdi. Selânik Mülkiye Rüştiyesi'ne kaydoldu. Kısa bir süre sonra 1893 yılında Askeri Rüştiye'ye girdi. Bu okulda Matematik öğretmeni Mustafa Bey adına "Kemal" i ilave etti. 1896-1899 yıllarında Manastır Askeri İdâdi'sini bitirip, İstanbul'da Harp Okulunda öğrenime başladı. 1902 yılında teğmen rütbesiyle mezun oldu., Harp Akademisi'ne devam etti. 11 Ocak 1905'te yüzbaşı rütbesiyle Akademi'yi tamamladı. 1905-1907 yılları arasında Şam'da 5. Ordu emrinde görev yaptı. 1907'de Kolağası (Kıdemli Yüzbaşı) oldu. Manastır'a III. Ordu'ya atandı. 19 Nisan 1909'da İstanbul'a giren Hareket Ordusu'nda Kurmay Başkanı olarak görev aldı. 1910 yılında Fransa'ya gönderildi. Picardie Manevraları'na katıldı. 1911 yılında İstanbul'da Genel Kurmay Başkanlığı emrinde çalışmaya başladı.
    1911 yılında İtalyanların Trablusgarp'a hücumu ile başlayan savaşta, Mustafa Kemal bir grup arkadaşıyla birlikte Tobruk ve Derne bölgesinde görev aldı. 22 Aralık 1911'de İtalyanlara karşı Tobruk Savaşını kazandı. 6 Mart 1912'de Derne Komutanlığına getirildi.
    Ekim 1912'de Balkan Savaşı başlayınca Mustafa Kemal Gelibolu ve Bolayır'daki birliklerle savaşa katıldı. Dimetoka ve Edirne'nin geri alınışında büyük hizmetleri görüldü. 1913 yılında Sofya Ateşemiliterliğine atandı. Bu görevde iken 1914 yılında yarbaylığa yükseldi. Ateşemiliterlik görevi Ocak 1915'te sona erdi. Bu sırada I. Dünya Savaşı başlamış, Osmanlı İmparatorluğu savaşa girmek zorunda kalmıştı. Mustafa Kemal 19. Tümeni kurmak üzere Tekirdağ'da görevlendirildi.
    1914 yılında başlayan I. Dünya Savaşı'nda, Mustafa Kemal Çanakkale'de bir kahramanlık destanı yazıp İtilaf Devletlerine "Çanakkale geçilmez! " dedirtti. 18 Mart 1915'te Çanakkale Boğazını geçmeye kalkan İngiliz ve Fransız donanması ağır kayıplar verince Gelibolu Yarımadası'na asker çıkarmaya karar verdiler. 25 Nisan 1915'te Arıburnu'na çıkan düşman kuvvetlerini, Mustafa Kemal'in komuta ettiği 19. Tümen Conkbayırı'nda durdurdu. Mustafa Kemal, bu başarı üzerine albaylığa yükseldi. İngilizler 6-7 Ağustos 1915'te Arıburnu'nda tekrar taarruza geçti. Anafartalar Grubu Komutanı Mustafa Kemal 9-10 Ağustos'ta Anafartalar Zaferini kazandı. Bu zaferi 17 Ağustos'ta Kireçtepe, 21 Ağustos'ta II. Anafartalar zaferleri takip etti. Çanakkale Savaşlarında yaklaşık 253.000 şehit veren Türk ulusu onurunu İtilaf Devletlerine karşı korumasını bilmiştir. Mustafa Kemal'in askerlerine "Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum!" emri cephenin kaderini değiştirmiştir.
    Mustafa Kemal Çanakkale Savaşları'dan sonra 1916'da Edirne ve Diyarbakır'da görev aldı. 1 Nisan 1916'da tümgeneralliğe yükseldi. Rus kuvvetleriyle savaşarak Muş ve Bitlis'in geri alınmasını sağladı. Şam ve Halep'teki kısa süreli görevlerinden sonra 1917'de İstanbul'a geldi. Velihat Vahidettin Efendi'yle Almanya'ya giderek cephede incelemelerde bulundu. Bu seyehatten sonra hastalandı. Viyana ve Karisbad'a giderek tedavi oldu. 15 Ağustos 1918'de Halep'e 7. Ordu Komutanı olarak döndü. Bu cephede İngiliz kuvvetlerine karşı başarılı savunma savaşları yaptı. Mondros Mütarekesi'nin imzalanmasından bir gün sonra, 31 Ekim 1918'de Yıldırım Orduları Grubu Komutanlığına getirildi. Bu ordunun kaldırılması üzerine 13 Kasım 1918'de İstanbul'a gelip Harbiye Nezâreti'nde (Bakanlığında) göreve başladı.
    Mondros Mütarekesi'nden sonra İtilaf Devletleri'nin Osmanlı ordularını işgale başlamaları üzerine; Mustafa Kemal 9. Ordu Müfettişi olarak 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktı. 22 Haziran 1919'da Amasya'da yayımladığı genelgeyle "Milletin istiklâlini yine milletin azim ve kararının kurtaracağını " ilan edip Sivas Kongresi'ni toplantıya çağırdı. 23 Temmuz - 7 Ağustos 1919 tarihleri arasında Erzurum, 4 - 11 Eylül 1919 tarihleri arasında da Sivas Kongresi'ni toplayarak vatanın kurtuluşu için izlenecek yolun belirlenmesini sağladı. 27 Aralık 1919'da Ankara'da heyecanla karşılandı. 23 Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılmasıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulması yolunda önemli bir adım atılmış oldu. Meclis ve Hükümet Başkanlığına Mustafa Kemal seçildi Türkiye Büyük Millet Meclisi, Kurtuluş Savaşı'nın başarıyla sonuçlanması için gerekli yasaları kabul edip uygulamaya başladı.
    Türk Kurtuluş Savaşı 15 Mayıs 1919'da Yunanlıların İzmir'I işgali sırasında düşmana ilk kurşunun atılmasıyla başladı. 10 Ağustos 1920 tarihinde Sevr Antlaşması'nı imzalayarak aralarında Osmanlı İmparatorluğu'nu paylaşan I. Dünya Savaşı'nın galip devletlerine karşı önce Kuvâ-yi Milliye adı verilen milis kuvvetleriyle savaşıldı. Türkiye Büyük Millet Meclisi düzenli orduyu kurdu, Kuvâ-yi Milliye - ordu bütünleşmesini sağlayarak savaşı zaferle sonuçlandırdı.


    Mustafa Kemal yönetimindeki Türk Kurtuluş Savaşının önemli aşamaları şunlardır:
    • Sarıkamış (20 Eylül 1920), Kars (30 Ekim 1920) ve Gümrü'nün (7 Kasım 1920) kurtarılışı.
    • Çukurova, Gazi Antep, Kahraman Maraş Şanlı Urfa savunmaları (1919- 1921)
    • I. İnönü Zaferi (6 -10 Ocak 1921)
    • II. İnönü Zaferi (23 Mart-1 Nisan 1921)
    • Sakarya Zaferi (23 Ağustos-13 Eylül 1921)
    • Büyük Taarruz, Başkomutan Meydan Muhaberesi ve Büyük Zafer (26 Ağustos 9 Eylül 1922)
    Sakarya Zaferinden sonra 19 Eylül 1921'de Türkiye Büyük Millet Meclisi Mustafa Kemal'e Mareşal rütbesi ve Gazi unvanını verdi. Kurtuluş Savaşı, 24 Temmuz 1923'te imzalanan Lozan Antlaşması'yla sonuçlandı. Böylece Sevr Antlaşması'yla paramparça edilen, Türklere 5-6 il büyüklüğünde vatan bırakılan Türkiye toprakları üzerinde ulusal birliğe dayalı yeni Türk devletinin kurulması için hiçbir engel kalmadı.
    23 Nisan 1920'de Ankara'da TBMM'nin açılmasıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu müjdelenmiştir. Meclisin Türk Kurtuluş Savaşı'nı başarıyla yönetmesi, yeni Türk devletinin kuruluşunu hızlandırdı. 1 Kasım 1922'de hilâfet ve saltanat birbirinden ayrıldı, saltanat kaldırıldı. Böylece Osmanlı İmparatorluğu'yla yönetim bağları koparıldı. 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet idaresi kabul edildi, Atatürk oybirliğiyle ilk cumhurbaşkanı seçildi. 30 Ekim 1923 günü İsmet İnönü tarafından Cumhuriyet'in ilk hükümeti kuruldu. Türkiye Cumhuriyeti, "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" ve "Yurtta barış cihanda
    barış" temelleri üzerinde yükselmeye başladı.
    Atatürk Türkiye'yi "Çağdaş uygarlık düzeyine çıkarmak" amacıyla bir dizi devrim yaptı. Bu devrimleri beş başlık altında toplayabiliriz:
    1. Siyasal Devrimler:
    · Saltanatın Kaldırılması (1 Kasım 1922)
    · Cumhuriyetin İlanı (29 Ekim 1923)
    · Halifeliğin Kaldırılması (3 Mart 1924)

    2. Toplumsal Devrimler
    · Kadınlara erkeklerle eşit haklar verilmesi (1926-1934)
    · Şapka ve kıyafet devrimi (25 Kasım 1925)
    · Tekke zâviye ve türbelerin kapatılması (30 Kasım 1925)
    · Soyadı kanunu ( 21 Haziran 1934)
    · Lâkap ve unvanların kaldırılması (26 Kasım 1934)
    · Uluslararası saat, takvim ve uzunluk ölçülerin kabulü (1925-1931)

    3. Hukuk Devrimi :
    · Mecellenin kaldırılması (1924-1937)
    · Türk Medeni Kanunu ve diğer kanunların çıkarılarak laik hukuk düzenine geçilmesi (1924-1937)

    4. Eğitim ve Kültür Alanındaki Devrimler:
    · Öğretimin birleştirilmesi (3 Mart 1924)
    · Yeni Türk harflerinin kabulü (1 Kasım 1928)
    · Türk Dil ve Tarih Kurumlarının kurulması (1931-1932)
    · Üniversite öğreniminin düzenlenmesi (31 Mayıs 1933)
    · Güzel sanatlarda yenilikler

    5. Ekonomi Alanında Devrimler:
    · Aşârın kaldırılması
    · Çiftçinin özendirilmesi
    · Örnek çiftliklerin kurulması
    · Sanayiyi Teşvik Kanunu'nun çıkarılarak sanayi kuruluşlarının kurulması
    · I. ve II. Kalkınma Planları'nın (1933-1937) uygulamaya konulması, yurdun yeni yollarla donatılması
    Soyadı Kanunu gereğince, 24 Kasım 1934'de TBMM'nce Mustafa Kemal'e "Atatürk" soyadı verildi.
    Atatürk, 24 Nisan 1920 ve 13 Ağustos 1923 tarihlerinde TBMM Başkanlığına seçildi. Bu başkanlık görevi, Devlet-Hükümet Başkanlığı düzeyindeydi. 29 Ekim 1923 yılında Cumhuriyet ilan edildi ve Atatürk ilk cumhurbaşkanı seçildi. Anayasa gereğince dört yılda bir cumhurbaşkanlığı seçimleri yenilendi. 1927,1931, 1935 yıllarında TBMM Atatürk'ü yeniden cumhurbaşkanlığına seçti.
    Atatürk sık sık yurt gezilerine çıkarak devlet çalışmalarını yerinde denetledi. İlgililere aksayan yönlerle ilgili emirler verdi. Cumhurbaşkanı sıfatıyla Türkiye'yi ziyaret eden yabancı ülke devlet başkanlarını, başbakanlarını, bakanlarını komutanlarını ağırladı.
    15-20 Ekim 1927 tarihinde Kurtuluş Savaşı'nı ve Cumhuriyet'in kuruluşunu anlatan büyük nutkunu, 29 Ekim 1933 tarihinde de 10. Yıl Nutku'nu okudu.
    Atatürk özel yaşamında sadelik içinde yaşadı. 29 Ocak 1923'de Latife Hanımla evlendi. Birçok yurt gezisine birlikte çıktılar. Bu evlilik 5 Ağustos 1925 tarihine dek sürdü. Çocukları çok seven Atatürk Afet (İnan), Sabiha (Gökçen), Fikriye, Ülkü, Nebile, Rukiye, Zehra adlı kızları ve Mustafa adlı çobanı manevi evlat edindi. Abdurrahim ve İhsan adlı çocukları himayesine aldı. Yaşayanlarına iyi bir gelecek hazırladı.
    1937 yılında çiftliklerini hazineye, bir kısım taşınmazlarını da Ankara ve Bursa Belediyelerine bağışladı. Mirasından kızkardeşine, manevi evlatlarına, Türk Dil ve Tarih Kurumlarına pay ayırdı. Kitap okumayı, müzik dinlemeyi, dans etmeyi, ata binmeyi ve yüzmeyi çok severdi. Zeybek oyunlarına, güreşe, Rumeli türkülerine aşırı ilgisi vardı. Tavla ve bilardo oynamaktan büyük keyif alırdı. Sakarya adlı atıyla, köpeği Fox'a çok değer verirdi. Zengin bir kitaplık oluşturmuştu. Akşam yemeklerine devlet ve bilim adamlarını, sanatçıları davet eder, ülkenin sorunlarını tartışırdı. Temiz ve düzenli giyinmeye özen gösterirdi. Doğayı çok severdi. Sık sık Atatürk Orman Çiftliği'ne gider, çalışmalara bizzat katılırdı.
    Fransızca ve Almanca biliyordu. 10 Kasım 1938 saat 9.05'te yakalandığı siroz hastalığından kurtulamayarak İstanbul'da Dolmabahçe Sarayı'nda hayata gözlerini yumdu. Cenazesi 21 Kasım 1938 günü törenle geçici istirahatgâhı olan Ankara Etnografya Müzesi'nde toprağa verildi. Anıtkabir yapıldıktan sonra nâşı görkemli bir törenle 10 Kasım 1953 günü ebedi istirahatgâhına gömüldü.
    Son düzenleme delphin; 26-09-2006, 20:43.
  • delphin
    Senior Member
    • 27-12-2005
    • 15279

    #2
    Konu: MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ve ona dair bilinmesi gereken herşey

    ATATÜRK İLKELERİ


    Cumhuriyetçilik:
    Kemalist devrimler siyasi bir devrim niteliğindedir ve çokuluslu bir İmparatorluktan Türkiye ulus devletine geçiş gerçekleştirilmiş ve böylece modern Türkiye'nin ulusal kimliği kazandırılmıştır. Kemalizm Türkiye için yalnızca Cumhuriyet rejimini tanımaktadır. Kemalizm insanların arzularını yerine getirebilecek yegane rejimin cumhuriyet rejimi olduğuna inanmaktadır.


    Halkçılık:
    Gerek içeriği gerekse hedefleri açısından bakıldığında, Kemalist Devrim ayrıca bir sosyal devrim niteliği de taşımaktaydı. Bu devrim seçkin bir grup tarafından genel olarak halka yönelik bir biçimde gerçekleştirilmişti. Kemalist devrimler, özellikle İsviçre Medeni Kanunu olmak üzere Batı kanunlarının Türkiye'de uygulamaya konmasıyla birlikte kadınların statüsüne kökten değişiklikler getirmiştir. Üstelik, 1934 yılında kabul edilen bir kanun ile kadınlar seçme hakkını almışlardır. Atatürk çeşitli ortamlarda Türkiye'nin gerçek Yöneticilerinin köylüler olduğunu söylemiştir. Aslında bu durum Türkiye için bir gerçek olmaktan çok bir hedef niteliğindeydi. Gerçekte, halkçılık ilkesi için yapılan resmi açıklamada Kemalizmin sınıf ayrıcalıklarına ve sınıf farklılıklarına karşı olduğu ifade edilmekte ve hiçbir bireyin, ailenin, sınıfın veya organizasyonun diğerlerinin daha üzerinde olmasını kabul etmiyordu. Kemalist ideoloji, aslında, Türk vatandaşlığı olarak ifade edilen bir fikre dayanmaktaydı. Gurur ile birleşen vatandaşlık fikri, onların daha fazla çalışmaları için gerekli psikolojik teşviki sağlayacak, birlik fikri ve ulusal bir kimliğin kazanılmasına yardımcı olacaktı.


    Laiklik:
    Kemalist laiklik yalnızca devlet ve dinin birbirinden ayrılması anlamına gelmiyor, ayrıca dinin eğitim, kültürel ve yasal konulardan da ayrılması anlamını taşıyordu. Laiklik, düşünce özgürlüğü ve kuruluşların dini düşünce ve dini kuruluşların etkisinden bağımsız olmaları anlamına geliyordu. Böylece, Kemalist devrim ayrıca laik bir devrim idi. Kemalist devrimlerin birçoğu laikliği gerçekleştirmek amacıyla yapılmış ve diğer birçoğu ise laikliğe ulaşılmış olması nedeniyle gerçekleştirilebilmiştir. Kemalist laiklik ilkesi Tanrı karşıtı bir ilke değildi. Bu akılcı ve dini siyasettir dışında tutan bir ilke idi. Bu Kemalist ilke aydınlanmış İslam'a değil, çağdaşlığa karşı olan Müslümanlığa karşısındaydı.

    Devrimcilik:
    Atatürk'ün ortaya koyduğu en önemli ilkelerden birisi de reformculuk veya devrimcilikti. Bu ilkenin anlamı Türkiye'nin devrimler yaptığı ve geleneksel kuruluşlarını modern kuruluşlar ile değiştirmiş olduğu idi. Geleneksel kavramların iptal edildiği ve modern kavramların benimsendiği anlamına geliyordu. Devrimcilik ilkesi, yapılmış olan devrimlerin tanınmalarının çok ötesine geçti.

    Milliyetçilik:
    Kemalist devrim ayrıca milliyetçi bir devrim idi. Kemalist milliyetçilik ırkçı bir yapıda değildi. Bu devrimin amacı, Türkiye Cumhuriyetinin bağımsızlığının korunması ve ayrıca Cumhuriyetin siyasal yönden gelişmesi idi. Bu milliyetçilik, tüm diğer milletlerin bağımsızlık haklarına saygılı idi. Yine bu milliyetçilik, sosyal içerikli bir milliyetçilikti. Yalnızca anti - emperyalist değil, aynı zamanda gerek hanedan yönetimine gerekse herhangi bir sınıfın Türk toplumunu yönetmesine karşı olan bir milliyetçilikti. Kemalist milliyetçilik, Türk devletinin vatanı ve halkı ile bölünmez bir bütün olduğu ilkesine inanmaktadır.

    Devletçilik:
    Kemal Atatürk yapmış olduğu açıklamalarda ve politikalarında Türkiye'nin bir bütün olarak modernizasyonunun ekonomik ve teknolojik
    gelişmeye önemli ölçüde bağlı olduğunu ifade etmiştir. Bu bağlamda, devletçilik ilkesinin de devletin ülkenin genel ekonomik faaliyetlerini düzenlenmesi ve özel sektörün girmek istemediği alanlara veya özel sektörün yetersiz kaldığı alanlara veya ulusal çıkarların gerekli kıldığı alanlara yine devletin girmesi gerektiği anlamında yorumlanmaktadır. Ancak, devletçilik ilkesinin uygulanmasında, devlet yalnızca ekonomik faaliyetlerin temel kaynağını teşkil etmemiş, aynı zamanda ülkenin büyük sanayi kuruluşlarının da sahibi olmuştur.

    Yorum

    • delphin
      Senior Member
      • 27-12-2005
      • 15279

      #3
      Konu: MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ve ona dair bilinmesi gereken herşey

      ATATÜRK DEVRİMLERİ


      Atatürk askeri bir dahi ve karizmatik bir lider olduğu gibi, aynı zamanda büyük bir devrimciydi. O dönemlerde, Türkiye Cumhuriyetinin çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşabilmesi ve kültürel açıdan gelişmiş toplumların aktif bir üyesi olabilmesi için, modernize edilmesi çok önemli idi. Mustafa Kemal ülkesindeki yaşamı modernize etmiştir. Atatürk 1924 ile 1938 yılları arasında, insanlarının kurtuluşları ve hayatta kalabilmeleri için yaşamsal öneme sahip olan devrimleri hayata geçirmiştir. Tüm bu devrimler, Türk halkı tarafından büyük bir coşku ile karşılanmıştı.

      Harf Devrimi
      Atatürk'ün gerçekleştirmiş olduğu en önemli devrimlerden birisi, Arap alfabesinin kaldırılması ve Latin alfabesinin kabul edilmesi olmuştur. 3 Kasım 1928 tarihinde, yeni Türk Alfabesi kabul edilmiştir.

      Kıyafet Devrimi
      Kıyafet devrimi ile birlikte, kadınlar çarşaf giymekten vazgeçerek, modern kadın elbiseleri giymeye başladılar. Erkekler ise fes yerine şapka giymeye başladılar.

      Hukuk Sisteminin Laikleştirilmesi
      1920 yılında kurulmuş olan yeni Türkiye Devletinin yeni bir hukuk sistemine ihtiyacı vardı. Atatürk, Şeriat Kanununun yerine İsviçre Medeni Kanununu getirmiş, o dönemde geçerli olan ceza yasasının yerine ise İtalyan Ceza Yasasını getirmiştir. Türk Hukuk Sistemi ise tüm çağdaş gereksinimler Çerçevesinde modernize edilmiştir.

      Öğrenimin Laikleştirilmesi
      19. Yüzyıl başlarına dek, Osmanlı İmparatorluğu bünyesinde çeşitli eğitim sistemleri uygulanmaktaydı. Atatürk İslami eğitim veren medrese sisteminin yeni toplumun ihtiyaçlarına cevap veremeyeceğini gördü. Bu nedenle, batı modellerine benzeyen yeni bir eğitim sisteminin oluşturulması gerekliydi. Böylece, mevcut sistem değiştirilerek 1933 yılında bir üniversite reformu gerçekleştirilmiştir.

      Kadınlara Sağlanan Medeni Haklar
      Atatürk Devrimleri ile birlikte, yüzyıllar boyunca ihmal edilmiş olan Türk kadınına yeni haklar tanınmıştır. Böylece kabul edilmiş olan medeni kanun gereğince bundan böyle kadınlar da erkeklere tanınan haklara sahip olacaklar, resmi görevlere atanabilecekler, oy verme ve Millet Meclisine seçilebilme hakkına sahip olabileceklerdir. Tek eşlilik ilkesi ve kadınlara tanınan eşit haklar, Türk toplumuna bir canlılık kazandırmıştır.

      Atatürk'ün Türk Tarihi ile ilgili Çalışmaları
      Kültürel alanda bir tür milliyetçilik anlamındaki yazı devrimi sonrasında, Atatürk tarih konusuna ağırlık verdi ve 1931 yılında Türk Tarih Kurumunu kurdu. Burada, Türkiye Tarihi kapsamlı bir şekilde incelenmekte ve değerlendirilmektedir. Bunların dışında, Yeni Takvim, Ağırlıklar ve Ölçüler, Tatiller ve Soyadı Kanunu gibi diğer birçok devrimler de gerçekleştirilmiştir. Bu konudaki bazı örnekler arasında 1924 Hafta sonu Yasası, 1925 Uluslararası Zaman ve Takvim Sistemi, 1926 Borçlar Kanunu ve Ticaret Kanunu, 1933 Ölçü Sistemleri ve 1934 Soyadı Yasası sayılabilir. 1932 yılında Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilen yasa gereğince Türkler soyadı aldılar ve Milletin liderine de "Türklerin Babası" anlamına gelen Atatürk soyadı verildi.

      Yorum

      • delphin
        Senior Member
        • 27-12-2005
        • 15279

        #4
        Konu: MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ve ona dair bilinmesi gereken herşey

        ATATÜRK KRONOLOJİSİ

        1881: Selanik'te doğdu.
        1893: Askeri Rüştiye'ye girdi ve Kemal adını aldı.
        1895: Selanik Askeri Rüştiyesi'ni bitirdi, Manastır Askeri İdadisi'ne girdi.
        1899 Mart 13: İstanbul Harp Okulu Piyade sınıfına girdi.
        1902 Harp Akademisi'ne girdi ve burada gazete çıkardı.
        1905 Ocak 11: Harp Akademisi'ni Yüzbaşı olarak bitirdi, Şam'a 5. Ordu'nun 30. Süvari Alayı'nda staj yapmak için atandı.
        1906 Ekim: Şam'da Vatan ve Hürriyet Cemiyeti'ni kurdu. Şam'da topçu stajını yaptı ve Kolağası oldu.
        1908 Temmuz 23: Meşrutiyet'in ilan edilmesi için çalışmaları.
        1909 Mart 31: 31 Mart ihtilalinde Hareket Ordusu Kurmay Subayı olarak çalıştı.
        1911 Eylül 13: Mustafa Kemal, İstanbul'a Genelkurmay'a naklen atandı.
        1911 Kasım 27: Mustafa Kemal, Binbaşılığa yükseldi.
        1912 Ocak 9: Mustafa Kemal, Trablusgarp'ta Tobruk saldırısını yönetti.
        1913 Ekim 27: Mustafa Kemal, Sofya Ateşemiliterliği'ne atandı.
        1914 Mart 1: Mustafa Kemal, Yarbaylığa yükseltildi.
        1915 Şubat 2: Mustafa Kemal, Tekirdağı'nda 19. Tümeni kurdu.
        1915 Şubat 25: Mustafa Kemal'in Maydos'a gidişi.
        1915 Nisan 25: Mustafa Kemal, Arıburnu'nda İtilaf Devletleri'ne karşı koydu.
        1915 Haziran 1: Mustafa Kemal'in Albaylığa yükselişi.
        1915 Ağustos 9: Mustafa Kemal, Anafartalar Grup Komutanlığı'na atandı.
        1915 Ağustos 10: Mustafa Kemal, Anafartalar'dan düşmanı geri attı.
        1916 Nisan 1: Mustafa Kemal'in Tuğgeneralliğe yükselişi.
        1916 Ağustos 6: Mustafa Kemal, Bitlis ve Muş'u düşman elinden kurtardı.
        1917 Eylül 20: Mustafa Kemal, memleketin ve ordunun durumunu açıklayan raporunu yazdı.
        1917 Ekim: Mustafa Kemal, İstanbul'a döndü.
        1918 Ekim 26: Mustafa Kemal, Halep'in kuzeyinde bugünkü sınırlarımız üzerinde düşman saldırılarını durdurdu. 1918 Ekim 30: Mondros Mütarekesi'nin imzalanması.
        1918 Ekim 31: Mustafa Kemal'in Yıldırım Orduları Grup Komutanlığı'na atanması.
        1918 Kasım 13: Yıldırım Orduları Grup Komutanlığı'nın kaldırılması ve Mustafa Kemal'in İstanbul'a dönüşü. 1919Nisan 30: Mustafa Kemal'in Erzurum'da bulunan 9. Ordu Müfettişliği'ne atanması.
        1919 Mayıs 15: İzmir'e Yunan'lıların asker çıkarması.
        1919 Mayıs 16: Mustafa Kemal, Bandırma vapuruyla İstanbul'dan ayrıldı.
        1919 Mayıs 19: Mustafa Kemal, Samsun'a çıktı.
        1919 Haziran 15: Mustafa Kemal, 3. Ordu Müfettişi ünvanını aldı.
        1919 Haziran 21: Mustafa Kemal, Ulusal Güçleri Sivas Kongresi'ne çağırdı.
        1919 Temmuz 8 / 9: Mustafa Kemal, askerlikten çekildi. (Saat: 20:50)
        1919 Temmuz 23:Mustafa Kemal'in başkanlığı altında Erzurum Kongresi'nin toplanması ve bir Temsil Kurulu seçerek dağılması. (7 Ağustos 1919)
        1919 Eylül 4: Mustafa Kemal'in başkanlığı altında Sivas Kongresi'nin toplanması ve 11 Eylül'de sona ermesi.
        1919 Eylül 11: Mustafa Kemal, Anadolu ve Rumeli Müdafaayı Hukuk Cemiyeti Heyet Temsiliyesi Başkanlığı'na saçildi.
        1919 Ekim 22: Amasya Protokolü'nün imzalanması.
        1919 Kasım 7: Mustafa Kemal, Erzurum'dan milletvekili seçildi.
        1919Aralık 27: Mustafa Kemal, Heyeti Temsiliye'yle birlikte Ankara'ya geldi.
        1920 Mart 20: İstanbul'un İtilaf Devletleri tarafından ele geçirilmesi, Mustafa Kemal'in protestosu, Ankara'da yeni bir Millet Meclisi toplama girişimi.
        1920 Mart 18: İstanbul'da Meclis-i Mebusan'ın son toplantısı.
        1920 Mart 19: Mustafa Kemal tarafından Ankara'da üstün yetkiyi taşıyan bir Millet Meclisi toplanması hakkında illere duyuruda bulunulması.
        1920 Nisan 23: Mustafa Kemal, Ankara'da Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni açtı.
        1920 Nisan 24: Mustafa Kemal, Büyük Millet Meclisi Başkanı seçildi.
        1920Mayıs 5: Mustafa Kemal'in başkanlığında ilk Hükümet'in toplantısı.
        1920 Mayıs 11: Mustafa Kemal, İstanbul Hükümeti tarafından ölüm cezasına çarptırıldı.
        1920Mayıs 24: Mustafa Kemal'in cezası Padişah tarafından onaylandı.
        1920 Ağustos 10: Osmanlı İmparatorluğu delegeleriyle İtilaf Devletleri arasında Sevr Antlaşması'nın imzalanması.
        1920 Ocak 9 / 10: Birinci İnönü Savaşı.
        1921 Ocak 20: İlk Teşkilat-ı Esasiye (Anayasa) Kanunu'nun esas maddelerinin kabulü.
        1921 Mart 30 / Nisan 1: İkinci İnönü Savaşı.
        1921 Mayıs 10: Mustafa Kemal tarafından Büyük Millet Meclisi'nde Anadola ve Rumeli Müdafaai Hukuk Grubu'nun kurulması ve Mustafa Kemal'in Grup Başkanlığı'na seçilmesi.
        1921 Ağustos 5: Mustafa Kemal'e Başkumandanlık görevinin verilmesi.
        1921 Ağustus 22: Mustafa Kemal'in yönetiminde Sakarya Meydan Savaşı'nın başlaması.
        1921 Eylül 13: Sakarya Meydan Savaşı'nın kazanılması.
        1921 Eylül 19: Mustafa Kemal'e Mareşallik rütbesinin verilmesi ve Mustafa Kemal'in Gazi ünvanını alması.
        1922Ağustos 26: Gazi Mustafa Kemal'in Kocatepe'den Büyük Taarruz'u yönetmesi.
        1922 Ağustos 30: Gazi Mustafa Kemal'in Dumlupınar Başkumandanlık Meydan Savaşı'nı kazanması.
        1922 Eylül 1: Gazi Mustafa Kemal'in: "Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz'dir, İleri !" emrini vermesi.
        1922 Eylül 9: Türk Ordusu'nun İzmir'e girmesi.
        1922 Eylül 10: Gazi Mustafa Kemal'in İzmir'e gelişi.
        1922 Ekim 11: Mudanya Mütarekesi'nin imzalanması.
        1922 Kasım 1: Gazi Mustafa Kemal'in önerisi üzerine saltanatın kaldırılması.
        1922 Kasım 17: Vahdettin'in bir İngiliz harp gemisiyle İstanbul'dan kaçması.
        1923 Ocak 29: Gazi Mustafa Kemal'in Latife Hanım'la evlenmesi.
        1923 Temmuz 24: Lozan Antlaşması'nın imzalanması.
        1923 Ağustos 9: Gazi Mustafa Kemal'in Halk Fırkası'nı kurması.
        1923 Ağustos 11: Gazi Mustafa Kemal'in 2. Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na seçilmesi.
        1923 Ekim 29: Cumhuriyet'in ilan edilmesi.
        1923 Ekim 29: Gazi Mustafa Kemal'in ilk Cumhurbaşkanı olması.
        1924 Mart 1: Gazi Mustafa Kemal'in Büyük Millet Meclisi'nde Halifeliği kaldırması ve öğretimin birleştirilmesi hakkında açış nutkunu söylemesi.
        1924 Mart 3: Hilafetin kaldırılması, öğrenimin birleştirilmesi, Şer'iyeve Evkaf Vekaletiyle (Bakanlığıyla), Erkanıharbiyei Umumiye Vekaletinin kaldırılması hakkındaki yasaların Büyük Millet Meclisi'nce kabul edilmesi.
        1924 Nisan 20:Türkiye Cumhuriyeti Teşkilatı Esasiye (Anayasa) Kanunu'nun kabul edilmesi.
        1925 Şubat 17: Aşarın kaldırılması.
        1925 Ağustos 24: Gazi Mustafa Kemal'in ilk defa Kastamonu'da şapka giymesi.
        1925 Kasım 25: Şapka Kanunu'nun Büyük Millet Meclisi'nde kabul edilmesi.
        1925 Kasım 30: Tekkelerin kapatılması hakkındaki kanunun kabulü.
        1925 Aralık 26: Uluslararası takvim ve saatin kabulü.
        1926 Şubat 17: Türk Medeni Kanunu'nun kabulü.
        1927 Temmuz 1: Gazi Mustafa Kemal'in Cumhurbaşkanı sıfatı ile ilk kez İstanbul'a gitmesi.
        1927 Ekim 15 / 20:Gazi Mustafa Kemal'in Cumhuriyet Halk Partisi 2. Kurultayı'nda tarihi Büyük Nutku'nu söylemesi.
        1927 Kasım 1: Gazi Mustafa Kemal'in 2. Kez Cumhurbaşkanlığı'na seçilmesi.
        1928 Ağustos 9: Gazi Mustafa Kemal'in Sarayburnu'nda Türk harfleri hakkındaki nutkunu söylemesi.
        1928 Kasım 3: Türk Harfleri Kanunu'nun Büyük Millet Meclisi'nde kabul edilmesi.
        1931 Nisan 15: Gazi Mustafa Kemal tarafından Türk Tarih Kurumu'nun kurulması.
        1931 Mayıs 4: Gazi Mustafa Kemal'in 3.kez Cumhurbaşkanlığı'na seçilmesi.
        1932 Temmuz 12: Gazi Mustafa Kemal tarafından Türk Dil Kurumu'nun kurulması.
        1933 Ekim 29: Gazi Mustafa Kemal'in Cumhuriyet'in 10. Yıldönümünde tarihi nutkunu söylemesi.
        1934 Kasım 24: Gazi Mustafa Kemal'e Büyük Millet Meclisi tarafından ATATÜRK soyadının verilmesi kanununun kabul edilmesi.
        1935 Mart 1: Atatürk'ün 4. kez Cumhurbaşkanlığı'na seçilmesi.
        1937 Mayıs 1: Atatürk'ün çiftliklerini Hazine'ye ve taşınamaz mallarını da Ankara Belediyesi'ne bağışlaması. 1938 Mart 31: Atatürk'ün hastalığı hakkında Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği'nin ilk resmi duyurusu.
        1938 Eylül 15: Atatürk'ün vasiyetnamesini yazması.
        1938 Ekim 16: Atatürk'ün hastalık durumu hakkında günlük resmi duyuruların yayınına başlanması.
        1938 Kasım 10: Atatürk'ün ölümü. (Perşembe, saat: 09.05)
        1938 Kasım 11: İstanbul Şehir Meclisi'nin olağanüstü toplantı yapması. Saraydaki Cumhurbaşkanlığı forsunun indirilerek yerine yarıya kadar indirilmiş Türk Bayrağı'nın çekilmesi.
        1938 Kasım 12: Atatürk'ün ölümü dolayısıyla, Yüksek Öğretim gençliğinin Üniversite Konferans Salonu'nda toplanması.
        1938 Kasım 13: Gençliğin Taksim Cumhuriyet Anıtı önünde toplanarak Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet'i koruyacaklarına ant içmeleri.
        1938 Kasım 14: Büyük Millet Meclisi çok hazin bir toplantı yaptı.
        1938 Kasım 15: Hükümet Atatürk'ün Ankara'da ebedi istirahat yerine konulacağı 21 Kasım 1938 tarihini ulusal yas günü olarak duyurdu.
        1938 Kasım 16: İstanbul'lular Atatürk'ün Dolmabahçe Sarayı Muayede Salonu'ndaki katafalkı önünde sabahın ilk saatlerinden gecenin son saatlerine kadar saygı ve üzüntü içinde son görevlerini yaptılar.
        1938 Kasım 19: Büyük bir törenle, Atatürk'ün Dolmabahçe'den alınan yüce cenazesi, önce Sarayburnu'na, oradan Zafer torpidosuyla Yavuz zırhlısına götürüldü.Yavuz zırhlısıyla İzmit'e kadar götürülen tabut, oradan Ankara'ya yolcu edildi.
        1938 Kasım 20:Atatürk'ün sevgilinaşı Ankara'ya ulaştı ve Ankara'da Büyük Millet Meclisi önündeki katafalka konuldu. Ankara'lılar da son görevlerini saygıyla yaptılar.
        1938 Kasım 21: Atatürk'ün cenazesinin Etnoğrafya Müzesi'ndeki Geçici Kabre konulması.
        1938 Kasım 25: Atatürk'ün vasiyetnamesinin açılması.
        1938 Aralık 26: Atatürk'ün "Ebedi Şef" sanıyla anılmasının kabul edilmesi.
        1953 Kasım 4: Atatürk'ün Geçici Kabri'nin açılması.
        1953 Kasım 10: Atatürk'ün cenazesinin Anıt-Kabir'e nakledilmesi.

        Yorum

        • delphin
          Senior Member
          • 27-12-2005
          • 15279

          #5
          Konu: MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ve ona dair bilinmesi gereken herşey

          İSTİKLAL MARŞI

          Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
          Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
          O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
          O benimdir, o benim milletimindir ancak.

          Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
          Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal?
          Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal...
          Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!

          Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
          Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
          Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
          Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

          Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
          Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
          Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
          'Medeniyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?

          Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
          Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
          Doğacaktır sana va'dettiği günler hakk'ın...
          Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.

          Bastığın yerleri 'toprak!' diyerek geçme, tanı:
          Düşün altında binlerce kefensiz yatanı.
          Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
          Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.

          Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
          Şuheda fışkıracak toprağı sıksan, şuheda!
          Canı, cananı, bütün varımı alsın da hüda,
          Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.

          Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli:
          Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
          Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli,
          Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.

          O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım,
          Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım,
          Fışkırır ruh-i mücerred gibi yerden na'şım;
          O zaman yükselerek arşa değer belki başım.

          Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
          Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
          Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:
          Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
          Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!


          Mehmet Akif ERSOY

          Yorum

          • delphin
            Senior Member
            • 27-12-2005
            • 15279

            #6
            Konu: MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ve ona dair bilinmesi gereken herşey

            ONUNCUYIL MARŞI
            Çıktık açık alınla on yılda her şavaştan;
            On yılda on beş milyon genç yarattık her yaştan.
            Başta bütün dünyanın saydığı Başkumandan;
            Demir ağlarla ördük Ana yurdu dört baştan.
            Türk'üz Cumhuriyet'in göğsümüz tunç siperi,
            Türk'e durmak yaraşmaz, Türk önde Türk ileri.
            Bir hızla kötülüğü geriliği boğarız,
            Karanlığın üstüne güneş gibi doğarız.
            Türk'üz bütün başlardan üstün olan başlarız;
            Tarihten önce vardık, tarihten sonra varız.
            Türk'üz Cumhuriyet'in göğsümüz tunç siperi,
            Türk'e durmak yaraşmaz, Türk önde Türk ileri.

            Çizerek kanımızla öz yurdun haritasını,
            Dindirdik memleketin yıllar süren yasını.
            Bütünledik her yönden istiklâl kavgasını.
            Bütün dünya öğrendi, Türklüğü saymasını.
            Türk'üz Cumhuriyet'in göğsümüz tunç siperi,
            Türk'e durmak yaraşmaz, Türk önde Türk ileri.
            Örnektir milletlere açtığımız yeni iz;
            İmtiyazsız, sınıfsız kaynaşmış bir kütleyiz;
            Uyduk görüşte bilgiye, gidişte ülkeye biz;
            Tersine dönse dünya yolumuzdan dönmeyiz.
            Türk'üz Cumhuriyet'in göğsümüz tunç siperi,
            Türk'e durmak yaraşmaz, Türk önde Türk ileri.


            Söz : Behçet Kemal ÇAĞLAR
            Faruk Nafız ÇAMLIBEL

            Yorum

            • yusufdal
              Junior Member
              • 23-08-2006
              • 325

              #7
              Konu: MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ve ona dair bilinmesi gereken herşey

              teşekkürler.. emeğine sağlık arkadaşım.

              Yorum

              • delphin
                Senior Member
                • 27-12-2005
                • 15279

                #8
                Konu: MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ve ona dair bilinmesi gereken herşey

                ATATÜRK'ün GENÇLİĞE HİTABESİ


                Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyet'ini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur.
                Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir.
                İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır.
                Bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetln imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin!
                Bu imkân ve şerait, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir.
                İstiklâl ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler.
                Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dagıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.
                Bütün bu şeraitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hiyanet içinde bulunabilirler.
                Hatta bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasî emelleriyle tevhit edebilirler.
                Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir. Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen; Türk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır!
                Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda, mevcuttur!
                K. ATATÜRK 20 Ekim 1927

                Yorum

                • delphin
                  Senior Member
                  • 27-12-2005
                  • 15279

                  #9
                  Konu: MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ve ona dair bilinmesi gereken herşey

                  ANILARLA ATATÜRK


                  HAPI YUTARDI


                  Atatürk Galatasaray Lisesi'nde öğrencilerden birine sordu:
                  -Nil olmasaydı, Mısır ne olurdu?
                  Öğrenci,çabuk yanıt vermek için boş bulunup:
                  -Hapı yutardı...dedi.
                  Bu yanıt Atatürk'ün hoşuna gitti.Öğrenciye on numara verdi.

                  YURDUMUN TOPRAĞI TEMİZDİR


                  Kral Edvard İstanbul'a geldiği zaman,yatından bir motora binerek Dolmabahçe Sarayına yanaştı.
                  Atatürk rıhtımda onu bekliyordu.Deniz dalgalıydı.Kralın bindiği motor,inip çıkıyordu.
                  İmparator rıhtıma çıkmak istediği bir sırada,eli yere değerek tozlandı.
                  O sırada Atatürk elini uzatmış bulunuyordu.
                  Bunu gören Kral bir mendille elini silmek istediği zaman Atatürk:
                  -Yurdumun toprağı temizdir,o elinizi kirletmez,diyerek Kralı elinden tutup rıhtıma çıkardı.

                  DEVRİM BİR ANDA OLUR YA DA OLMAZ


                  Atatürk yazı devrimini gerçekleştirmişti.
                  Yaşlı,genç,kadın,erkek tüm yurttaşlar yeni harfleri öğrenmek için gece gündüz kurslara gidiyorlardı.
                  Devrimi izleyen iki yıl içinde bir buçuk milyon vatandaş okur yazar olmuştu.
                  yazı devriminin en dikkate değer yanı,Atatürk'ün bu devrimin yerleşmesinde en ufak bir ihmali bile kabul etmemiş olmasıdır.
                  Örneğin bazı kimseler kendisine:
                  -Paşam,ilkokulların ilk sınıflarından itibaren yeni harflerle öğretime başlayalım.
                  O kuşakla birlikte ortaokulu,liseyi ve üniversiteyi izletelim,diyorlardı.
                  Atatürk bu görüş ve düşüncelerin hiçbirisine yanaşmadı. -Devrim ya bir anda olur,yada hiç olmaz,dedi.

                  YAPACAKLARIMDAN SÖZ EDİN


                  Bir soruşturma dolayısıyla,Atatürk'ün başardığı işlerden Vasıf Çınar söz açmıştı.
                  Kendisine Sordu:
                  -Sizin en büyük eseriniz hangisidir?
                  Atatürk'ün kısa cevabı şu olmuştu:
                  -Benim yaptığım işler,biri ötekine bağlı gerekli olan işlerdir.Fakat,bana yaptıklarımdan değil,
                  Yapacaklarımdan söz edin.

                  BAŞÖĞRETMEN ATATÜRK

                  Yazı devriminden sonra(1928),Atatürk'ün kara tahta başındaki resmi görülünce,O'na "başöğretmen" denilmeye başlanmıştı.
                  Aslında,adlandırmada geç kalınmıştı.
                  Kurtuluş Savaşı'ndan hemen sonra,bir İstanbul gazetecisi kendisine şöyle bir soru yöneltmişti:
                  -Yurdu kurtardınız.Şimdi ne yapmak istrerdiniz?
                  Hiç duraklamadan şu cevabı vermişti:
                  -Milli Eğitim Bakanı olarak Türk Kültürünü Yükseltmeye çalışmak,en büyük amacımdır.
                  Ondan sonra Atatürk nerede görünse,mutlaka orada bir okula girer,öğretmen ve öğrencilerle konuşurdu.
                  Birgün Atatürk'ün yolu köy okuluna düştü.Tek sınıflı okulda bir genç öğretmen ders veriyordu.
                  Atatürk sınıfa girince,öğretmen kürsüsünü terk etti.
                  Atatürk:
                  -Hayır,yerinizde oturunuz ve dersinize devam ediniz,dedi.Eğer izin verirseniz,bizde sizden faydalanmak isteriz.Sınıfa girdiği zaman,Cumhurbaşkanı bile öğretmenden sonra gelir.

                  Yorum

                  • delphin
                    Senior Member
                    • 27-12-2005
                    • 15279

                    #10
                    Konu: MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ve ona dair bilinmesi gereken herşey

                    ATATÜRK VECİZELERİ
                    Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir.

                    Cumhuriyeti,ve onun gereklerini yüksek sesle anlatınız.Bunu yüreklere yerleştirmek için elverişli olan hiçbir durumu kaçırmayınız.

                    Bu memleket tarihte Türktü, halde Türktür ve ebediyen Türk olarak yaşayacaktır.1923

                    Ben,Türk ufuklarından bir gün mutlaka bir güneş doğacağına, bunun hararet ve kuvvetinin bizi ısıtacağına, bundan bize bir güç çıkacağına o kadar emindim ki, bunu âdeta gözlerimle görüyordum. 1937

                    Cumhuriyet ahlak üstünlüğüne dayanan bir ülküdür;Cumhuriyet erdemdir.

                    Millî egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar yanar, yok olur. Milletlerin esareti üzerine kurulmuş müesseseler her tarafta yıkılmağa mahkûmdurlar. 1929

                    Milletimiz din ve dil gibi kuvvetli iki fazilete maliktir. Bu faziletleri hiçbir kuvvet, milletimizin kalb ve vicdanından çekip alamamıştır ve alamaz.1923

                    Bizce: Türkiye Cumhuriyet anlamınca kadın, bütün Türk tarihinde olduğu gibi bugün de en muhterem mevkide, her şeyin üstünde yüksek ve şerefli bir mevcudiyettir. Memleket dayanışma isteyen bir birliğe muhtaçtır. Alelâde politikacılıkla milleti parçalamak, hıyanettir.1925

                    Yeni nesil, en büyük cumhuriyetçilik dersini bugünkü öğretmenler topluluğundan ve onların yetiştirecekleri öğretmenlerden alacaktır. 1924

                    Türk milleti kahramanlıkta olduğu kadar, istidat ve liyakatte de bütün milletlerden üstündür. Bu eser, Türk milletinin hürriyet ve bağımsızlık fikrinin ölmez âbidesidir. Bu eseri meydana getiren bir milletin evlâdı, bir ordunun Başkumandanı olduğumdan daima mesut ve bahtiyarım. 1927

                    Hiçbir sözümde milletime karşı geri alma durumunda kalmadım. Onları söylerken bir hayal peşinde koşan gibi, hayal şakıyan bir şair gibi değil, onları söylemekliğim bu milletteki kabiliyet unsurlarını bilmekliğimden idi.1923

                    Milletimiz çok büyüktür. Hiç korkmayalım. O, esaret ve aşağılığı kabul etmez.1919

                    Türk milletinin istidadı ve katî kararı medeniyet yolunda, durmadan, yılmadan, ilerlemektedir.

                    Türk köylüsünü 'Efendi' yerine getirmedikçe memleket ve millet yükselemez İnsaf ve merhamet dilenmekle millet işleri, devlet işleri görülemez; millet ve devlet şeref ve bağımsızlığı temin edilemez.1927

                    Mesuliyet yükü herşeyden, ölümden de ağırdır.1915

                    Dünya üzerinde yaşamış ve yaşayan milletler arasında demokrat doğan yegâne millet Türklerdir. 1937

                    Türk, esaret kabul etmeyen bir millettir. Türk milleti esir olmamıştır. Ben gerektiği zaman en büyük hediyem olmak üzere Türk milletine canımı vereceğim.1937

                    Dolayısıyla ya istiklâl, ya ölüm! 1920.

                    Yorum

                    • delphin
                      Senior Member
                      • 27-12-2005
                      • 15279

                      #11
                      Konu: MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ve ona dair bilinmesi gereken herşey

                      yabancı vatandaşlar için ATATÜRK ün hayatı


                      Mustafa Kemal ATATÜRK

                      FOUNDER AND THE FIRST PRESIDENT OF THE TURKISH REPUBLIC


                      Atatürk was born in 1881 at the Kocakasım ward of Salonika, in a three story pink house located on Islahhane Street. His father is Ali Rıza Efendi and his mother Zübeyde Hanım. His paternal grandfather, Hafız Ahmed Efendi belonged to the Kocacık nomads who were settled in Macedonia during the XIV - XV th centuries. His mother Zübeyde Hanım was the daughter of an Old Turkish family who had settled in the town of Langasa near Salonika. Ali Rıza Efendi, who worked as militia officer, title deed clerck and lumber trader, married Zübeyde Hanım in 1871. Four of the 5 siblings of Atatürk died at early ages and only one sister, Makbule (Atadan) survived, and lived until 1956.

                      Upon reaching school age, little Mustafa started school at the neighborhood classes of Hafız Mehmet Efendi and later, with his father's choice, was transferred to Şemsi Efendi School. He lost his father in 1888 where upon he stayed at the farm of his maternal uncle for a while and returned to Salonika to complete his studies. He registered at the Salonika Mülkiye Rüştiye (secondary school) and soon transferred to the military Rüştiye. While at this school, his math teacher, also named Mustafa, added "Kemal" to his name. He attended the Manastır Military School between 1896 - 1899 and later the Military School in İstanbul from which he graduated in 1902 with the rank of lieutenant. He later entered the Military Academy and graduated on January 11, 1905 with the rank of major. Between 1905 - 1907 he was stationed in Damascus with the 5th. Army. In 1907 he was promoted to the rank of "Kolağası" (senior major) and was posted with the III rd Army , which was stationed in Manastır. He was the Staff Officer of the "Special Troops" (Hareket Ordusu) which entered İstanbul on April 19, 1909. He was sent to Paris in 1910 where he attended the Picardie manuevers. In 1911 he started to work at the General Staff Office in İstanbul.
                      Mustafa Kemal was stationed at Tobruk and Derne regions with a group of his friends during the war which started with the Italian attack on Tripoli. He won the Tobruk battle in 22 December 1911 against the Italians. On March 6, 1912 he was made the Commander of Derne.
                      When the Balkan War started in October 1912, Mustafa Kemal joined the battle with units from Gallipoli and Bolayır. His contributions to the recapturing of Dimetoka and Edirne were considerable. In 1913 he was assigned to Sofia as a military attache. In 1914, while still at this post, he was promoted to the rank of lieutenant colonel. His term as an attache ended in January 1915. By that time the First World War had started and the ottomon Empire was inevitably involved. Mustafa Kemal was posted to Tekirdağ with the assignment of forming the 19th Division.
                      Mustafa Kemal put his signature under a legend of heroism at Çanakkale during the First World War, which had started in 1914, and had the Allied Powers admit to the fact that "Çanakkale is unpassable!" On March 18, 1915 when the English and French navies in an attempt to force their way up the Çanakkale Strait gave heavy loses, they decided to put units on land at Gallipoli Peninsula. The enemy forces which landed at Arıburnu on 25 April 1915 were stopped by 19th Divison under Mustafa Kemal's command at Conkbayırı. Mustafa Kemal was promoted to the rank of colonel after this victory. English forces attacked at Arıburnu once more on 6-7 August 1915. Mustafa Kemal, as the Commander of the Anafartalar Forces won the Anafartalar Victory on 6-7 August 1915. This victory was followed by the victories of Kireçtepe on August 17, and the Second Anafartalar Victory on August 21. Turkish nation who lost about 253.000 men at battle, had managed to emerge in honour against the Allied forces. Actually the fate at trenches changed when Mustafa Kemal addressed his soldiers with the words "I am not giving you an order to attack, I am ordering you to die!"
                      Mustafa Kemal was stationed at Edirne and Diyarbakır after the Çanakkale wars and was promoted to the rank of lieutenant general on 1 April 1916. He fought against the Russian forces and recaptured Muş and Bitlis. Following short assignments at Damascus and Khallepo, he came to İstanbul in 1917. He traveled to Germany with Vahdettin Efendi, the heir to the throne. He became sick after this trip and went to Vienna and Karisbad for treatment. He returned to Khalleppo on 15 August 1918 as the Commander of the 7th army. At this front, he fought successful defence wars. He was appointed as the Commandar of Yıldırım Armies one day after the signing of the armistice at Mondros. When this army was disbanded, he came to İstanbul on November 13, 1918 and started to work at the Ministry of Defence.
                      When, following the Mondros Armistice, the Allied forces started to take over the Ottoman armies, Mustafa Kemal went to Samsun on May 19, 1919 as 9th Army Inspector. With the circular he published on 22 June 1919 at Amasya, he declared that " The freedom of the nation shall be restored with the resolve and determination of the nation itself" and called the meeting of the Sivas Congress. He convened Erzurum Congress during 23 July - 7 August 1919 and Sivas Congress during 4 - 11 September 1919, thus defining the path to be followed towards the freedom of the motherland. He was met with great enthusiasm in Ankara on 27 December 1919. With the initiation of the Turkish Grand National Assembly on 23 April 1920, a significant step was taken on the way to establishing the Turkish Republic. Mustafa Kemal was elected as the head of the national assembly as well as the head of the government. The Grand National Assembly started to put into effect the necessary legislative measures so as to enable the Independence War to come to a successful conclusion.
                      Turkish War of Independence started with the first bullet shot at enemy on 15 May 1919 during the Gerek occupation of İzmir. The fight against the victors of the First World War who had divided up the Ottoman Empire with the Treaty of Sevres signed on 10 August 1920, initially started with the militia forces called Kuva-yi Milliye. Turkish Assembly later initiated a regular army and achieving integration between the army and the militia, was able to conclude the war in victory.
                      The significant stages of the Turkish War of Independence under the Command of Mustafa Kemal are
                      • Recapturing Sarıkamış, Kars and Gümrü
                      • Çukurova, Gazi Antep, Kahramanmaraş, Şanlı Urfa defenses (1919 - 1921)
                      • Ist İnönü Victory
                      • IInd İnönü Victory
                      • Sakarya Victory
                      • Great Attack, Battle of the Chief Commander and the Great Victory
                      After the Sakarya Victory, National Assembly bestowed the rank of marashal on Mustafa Kemal and the Gazi (veteran) title. War of Independences came to end with the Lozanne Agreement, which was signed on 24 July 1923. Hence, there were no longer any obstacles to create a new nation on Turkish soil which Treaty of Sevre had torn to pieces leaving Turks an area the size of 5-6 provinces.
                      The National Assembly which first convened on 23 April 1920 in Ankara was the first clue to the Turkish Republic. The successful management of the War of Independence by this assembly accelerated the founding of the new Turkish State. On 1 November 1922, the offices of the Sultan and caliph were severed from one other and the former was abolished. There was no longer any administrative ties with the Ottoman Empire. On 29 October 1923, Turkish Republic was formally proclaimed and Atatürk was unanimously elected as its first President. On 30 October 1923, the first government of the Republic was formed by İsmet İnönü. Turkish Republic started to grow on the foundations of the twin principles "Sovereignty, unconditionally belongs to the nation" and "peace at home, peace in the world,"
                      Atatürk undertook a series of reforms to "raise Turkey to the level of modern civilization" which can be grouped under five titles
                      1. Political Reforms
                      • Abolishment of the office of the Sultan (November 1922)
                      • Proclamation of the Republic (29 October 1923)
                      • Abolishment of the caliph (3 March 1924)
                      2. Social Reforms
                      • Recognition of equal rights to men and women (1926 - 1934)
                      • Reform of Headgear and Dress (25 November 1925)
                      • Closure of mausoleums and dervish lodges (30 November 1925)
                      • Law on family names (21 June 1934)
                      • Abolishment of titles and by-names (26 November 1934)
                      • Adoption of international calendar, hours and measurements (1925 - 1931)
                      3. Legal Reforms
                      • Abolishment of the Canon Law (1924 - 1937)
                      • Transfer to a secular law structure by adoption of Turkish Civil Code and other laws (1924 - 1937)
                      4. Reforms in the fields of education and culture
                      • Unification of education (3 March 1924)
                      • Adoption of new Turkish alphabet (1 November 1928)
                      • Establishment of Turkish Language and History Institutions (1931 - 1932)
                      • Regulation of the university education (31 May 1933)
                      • Innovations in fine arts
                      5. Economic Reforms
                      • Abolution of tithe
                      • Encouragement of the farmers
                      • Establishment of model farms
                      • Establishment of industrial facilities, and putting into effect a law for Incentives for the Industry
                      • Putting into effect Ist and IInd Development Plans (1933-1937), to develop transportation networks
                      Acccording to the Law on Family Names, the Turkish Grand Assembly gave "Atatürk" (Father of Turks) as last name to Mustafa Kemal on 24 November 1934.
                      Atatürk was elected as the Speaker of the Grand Assembly on 24 April 1920 and again on 13 August 1923. This was a position equal to that of the president as well as the prime minister. Republic was proclaimed on 29 October 1923 and Atatürk was elected as the first President. Elections for President were renewed every four years according to the Constitution. In 1927, 1931 and 1935 Turkish Grand Assembly again elected Atatürk as the president.
                      Atatürk took frequent trips around the country and inspected locally the works undertaken by the state, giving directives were problems were faced. As president he was host to visiting foreign presidents, prime ministers and ministers.
                      He read his Great Speech, which covers the War of Independence and the founding of the Republic on 15 - 20 October 1927, and his 10th Year Speech on 29 October 1933.
                      Atatürk led a very simple private life. He married Latife Hanım on 29 January 1923. They took many trips to different parts of the country together. This marriage lasted until 5 August 1925. A great lover of children he adopted girls named Afet (İnan), Sabiha (Gökçen), Fikriye, Ülkü, Nebile, Rukiye and Zehra and a shepperd boy named Mustafa. He also took two boys called Abdurrahim and İhsan under his protection. He provided for the futures of these children who survived.
                      He donated his farms to the Treasury in 1937 and some of his real estate to municipalities of Ankara and Bursa. He divided his inheritance among his sister, his adopted children and to the Turkish History and Language Institutions. He enjoyed books and music as well as dancing, horse riding and swimming. He was extremely interested in Zeybek dances, wrestling and the Rumelia folk songs. Games of billards and backgammon gave him great pleasure. He valued his horse Sakarya and his dog Fox . He had a rich library. He used to invite statesman, scholars and artists to dinners where the problems of the country were discussed. He was particular about his appearence and enjoyed dressing well. He was also a lover of nature. He used to frequent the Atatürk Forest Farm and join in the work.
                      He knew French and German. Atatürk died on 10 November 1938 at 9.05 A.M at Dolmabahçe Palace, defeated by the liver ailment he was suffering from. He was taken to his temporary place of rest at the Ethnograpy Museum in Ankara on 21 November 1938. When the mausoleum was completed, he was taken to his permanent rest place with a grand ceremony on 10 November 1953.

                      Yorum

                      • delphin
                        Senior Member
                        • 27-12-2005
                        • 15279

                        #12
                        Konu: MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ve ona dair bilinmesi gereken herşey

                        vecizeler


                        Biz Türkler, bütün tarihimiz boyunca hürriyet ve istiklâle timsal olmuş bir milletiz.

                        Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun, istiklâlden mahrum bir millet, medenî insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye lâyık sayılamaz.

                        Milli egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar batar, mahvolur. Milletlerin esirliği üzerine kurulmuş müesseseler her tarafta yıkılmaya mahkumdurlar.

                        Cumhuriyet fikir serbestliği taraftarıdır. Samimi ve meşru olmak şartıyla her fikre saygı duyarız.

                        Gerçi bize milliyetçi derler. Ama, biz öyle milliyetçileriz ki, işbirliği eden bütün milletlere hürmet ve riayet ederiz. Onların milliyetlerinin bütün icaplarını tanırız. Bizim milliyetçiliğimiz herhalde hodbince ve mağrurca bir milliyetçilik değildir.

                        Bilelim ki milli benliğini bilmeyen milletler başka milletlere yem olurlar.

                        Milli mücadelelere şahsî hırs değil, milli ideal, milli onur sebep olmuştur.

                        Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.

                        Milli his ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin milli ve zengin olması, milli hissin gelişmesinde başlıca etkendir. Türk dili, dillerin en zenginlerindendir. Yeter ki, bu dil şuurla işlensin. Ülkesini, yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır.

                        Bir dinin tabiî olması için akla, fenne, ilme ve mantığa uygun olması lazımdır.

                        Her fert istediğini düşünmek, istediğine inanmak, kendine mahsus siyasi bir fikre sahip olmak, seçtiği bir dinin icaplarını yapmak veya yapmamak hak ve hürriyetine sahiptir. Kimsenin fikrine ve vicdanına hakim olunamaz.

                        Türk Milletinin istidadı ve kesin kararı medeniyet yolunda, durmadan, yılmadan ilerlemektir.

                        Medeni olmayan insanlar, medeni olanların ayakları altında kalmaya mahkumdurlar.

                        Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır.

                        Medeniyetin emir ve talep ettiğini yapmak insan olmak için yeterlidir.

                        Biz dünya medeniyeti ailesi içinde bulunuyoruz. Medeniyetin bütün icaplarını tatbik edeceğiz.

                        Milletimiz her güçlük ve zorluk karşısında, durmadan ilerlemekte ve yükselmektedir. Büyük Türk Milletinin bu yoldaki hızını, her vasıtayla arttırmaya çalışmak, bizim hepimizin en kutlu vazifemizdir.

                        Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.

                        Ben icap ettiği zaman en büyük hediyem olmak üzere, Türk Milletine canımı vereceğim.

                        Gençler cesaretimizi takviye ve idame eden sizlersiniz. Siz, almakta olduğunuz terbiye ve irfan ile insanlık ve medeniyetin, vatan sevgisinin, fikir hürriyetinin en kıymetli timsali olacaksınız. Yükselen yeni nesil, istikbal sizsiniz. Cumhuriyeti bir kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz.

                        Yüksek Türk! Senin için yüksekliğin hududu yoktur. İşte parola budur.

                        Yorum

                        • delphin
                          Senior Member
                          • 27-12-2005
                          • 15279

                          #13
                          Konu: MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ve ona dair bilinmesi gereken herşey

                          Vecizeler

                          Bilelim ki millî benliğini bilmeyen milletler başka milletlerin avıdır.

                          Türk demek dil demektir.

                          Bu memleket tarihte Türktü. Bugün de Türktür ve ebediyyet Türk olarak kalacaktır.

                          Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.

                          Medenî olmayan insanlar,medenî olanların ayakları altında kalmaya mahkumdur.

                          Türk, çetin işler başarmak için yaratılmıştır.

                          Millî varlığımıza düşman olanlarla dost olmayalım.

                          Bir millet irfan ordusuna malik olmadıkça savaş meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin yaşayacak neticeler vermesi ancak irfan ordusuyla kaimdir.

                          Hiçbir millet, diğer bir milletin yaptığı usulleri telakki ve taklit etmek cihetini iltizam etmemelidir.

                          Millete efendilik yoktur. Hadimlik vardır. Bu millete hizmet eden onun efendisi olur.

                          Ölülerden medet ummak, medenî bir toplum için ayıptır.

                          Hakikati konuşmaktan korkmayınız.

                          İnsanları yükselten iki meziyet vardır: Erkeğin cesur,kadının iffetli olması.

                          Biz doğrudan doğruya milliyetperveriz, Türk milliyetçisiyiz. Cumhuriyetin dayanağı, Türk topluluğudur. Bu topluluğun fertleri ne kadar Türk kültürü ile dolu olursa, o topluluğa dayanan cumhuriyet de o kadar kuvvetli olur.

                          Efendiler, yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize; görecekleri tahsilin hududu ne olursa olsun, en evvel ve her şeyden evvel, Türkiye’nin istiklâline, kendi benliğine, millî an’anelerine düşman olan bütün unsurlarla mücadele etmek lüzumu öğretilmelidir.

                          Yorum

                          • delphin
                            Senior Member
                            • 27-12-2005
                            • 15279

                            #14
                            Konu: MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ve ona dair bilinmesi gereken herşey

                            SOYU, AİLESİ VE KARDEŞLERİ


                            1857 doğumlu Zübeyde Hanım ile 1839 doğumlu Ali Rıza Efendi 1870 veya 1871 yılında evlendiler. Bu evlilikten altı çocukları olmuştur: Fatma (1871/72-1875), Ahmet (1874-1883), Ömer (1875-1883), Mustafa (Kemal Atatürk) (1881-1938), Makbule (Boysan, Atadan) (1885-1956) ve Naciye (1889-1901). Bu çocuklardan Fatma dört, Ahmet Dokuz, Ömer sekiz yaşlarında o senelerde Rumeli'yi kasıp kavuran salgın kuşpalazı (difteri) hastalığından çocuk yaşlarında öldüler En küçükleri Naciye Mustafa Kemal Harp Okulu'nu bitirdiği sene, oniki yaşında hayata gözlerini kapadı. Ailede çocuklardan en uzun yaşayan Makbule Hanım olmuştur.
                            Ali Rıza Efendi


                            Zübeyde Hanım

                            Babası Ali Rıza Efendi'nin hastalanarak 28 Kasım 1893 tarinde vefat etmesi üzerine 12 yaşında yetim kalan Mustafa Kemal ve iki küçük kardeşin (Makbule ve Naciye) büyütülmesi ve yetiştirilmesi görevi, büyük Türk kadını Zübeyde Hanım'a düştü.



                            Küçük Mustafa, Haziran 1887'de başladığı ilk öğrenimine bir süre annesinin arzusuna uy'arak Hafız Mehmet Efendi'nin mahalle mektebinde devam etti; fakat çok geçmeden babasının isteği ile Selanik'te çağdaş eğitim yapan Şemsi Efendi Mektebi'ne geçti ve ilkokulu burada bitirdi. Şemsi Efendi, yeni öğrencisinin yeteneklerini ve zekâsını takdir ettiğinden, küçük Mustafa'nın kendi okulunda bulunmasından son derece memnundu.

                            Küçük Mustafa, bu okulda okurken babası öldü. Ali Rıza Efendi'nin ölümü üzerine, Zübeyde Hanım üç çocuğu ile bir süre Selânik yakınlarındaki Lankaza'da bulunan Rapla çiftliğinde subaşılık yapan kardeşi Hüseyin Efendi'nin yanına yerleşti. Çiftlik hayatı nedeniyle küçük Mustafa'nın öğrenimi ister istemez bir süre aksamıştı. Fakat, çok geçmeden Selanik'e dönerek halasının yanında, bıraktığı yerden öğrenimine devam etti.

                            ATATÜRK'ÜN İLK ÖĞRETMENİ ŞEMSİ EFENDİ


                            Küçük Mustafa, Şemsi Efendi İlkokulundan sonra bir süre Selanik Mülkiye Rüştiyesi'ne devam etti ise de Kaymak Hafız adlı Arapça öğretmeninin kendisine haksız yere sopa ile vurması üzerine bu okuldan ayrıldı ve 1894 yılının Temmuz-Ağustos aylarında kendi kararı ile Askerî Rüştiye'ye müracaat ederek öğrenimine burada devam etti. Yazları, dayısı Hüseyin Efendi'nin yanına gider, okul zamanına kadar çiftlikte kalırdı. Mustafa, bu okulu gerçekten sevmişti. Arkadaşları arasında zekâsı ve üstün yetenekleri ile kısa zamanda kendisini gösterdi ve öğretmenlerinin sevgisini kazandı; öğretmenleri neredeyse kendisine bir arkadaş muamelesi yapma gereğini hissetmişlerdi.

                            Bu okulda matematik öğretmenliği yapan Yüzbaşı Mustafa Efendi, genç öğrencisinin yetenekleri ve zekâsı karşısında sınıftaki diğer Mustafa'larla aralarındaki farkı belirtmek üzere öğrencisinin adının sonuna "Kemal" ismini ilâve etti. Artık genç öğrenci Mustafa Kemal olmuştu.

                            Yorum

                            • delphin
                              Senior Member
                              • 27-12-2005
                              • 15279

                              #15
                              Konu: MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ve ona dair bilinmesi gereken herşey

                              ÖĞRENİM HAYATI

                              Mustafa Kemal, Selanik Askerî Rüştiyesini bitirdikten sonra 13 Mart 1896'da Manastır Askerî İdadisine girdi. Burada Ömer Naci ile arkadaşlık etti. İlerde ünlü bir hatip olarak tanınacak olan bu kişi, Mustafa Kemal'in hitabet ve edebiyat sevgisinde etkin rol oynadı. Yakın arkadaşlarından biri olacak Ali Fethi (Okyar) de bu okulda öğrenci idi. Genç Mustafa Kemal, askerî öğreniminin yanı sıra yabancı dil öğrenimini de ihmal etmiyor; yazları izinli olarak Selânik'e döndüğü zaman Fransızca dersleri alıyordu.

                              Manastır İdadisi

                              Genç Mustafa Kemal, Manastır Askerî İdadisini de başarı ile bitirerek 13 Mart 1899 tarihinde İstanbul'da Harp Okulu'na girdi. 3 senelik başarılı bir Harbiye öğreniminden sonra 10 Şubat 1902'de bu okulu Teğmen rütbesiyle bitirdi ve öğrenimine Harp Akademisinde devam etti.1903 yılında Üsteğmen olmuştu.11 Ocak 1905 tarihinde de Kurmay Yüzbaşı rütbesiyle Harp Akademisinden mezun oldu


                              Harp Okulunda ve Harp Akademisinde de zekâsı, yetenekleri ve üstün kişiliği ile kendisini arkadaşlarına ve hocalarına tanıtmış, onların içten sevgi ve saygısını kazanmıştı. Askerlik derslerine büyük ilgisi yanında matematiğe, edebiyata ve güzel söz söylemeye karşı da merakı ve eğilimi vardı. Harbiye'de ve Harp Akademisi'nde, memleket ve millet davaları ile ilgilenmesi, düşüncelerini cesaretle ifadeden çekinmemesi sebebiyle aydın ve inkılâpçı bir subay olarak tanınmıştı. Devir istibdat idaresi idi ve bu davranışları aleyhine olabilirdi; ancak çevresince gerçekten çok sevilişi, düşüncelerinde samimî oluşu, onun herhangi bir tertibe kurban gitmesini önlemişti. Bununla beraber Harp Akademisi'nden mezuniyetini izleyen günlerde istibdat ve padişahlık rejimi aleyhindeki düşünceleri ve durumu, şüphe çekerek birkaç ay İstanbul'da tutuklu kaldı; sonra bir nevi sürgün olarak vazife ile 5 Şubat 1905 tarihinde Suriye bölgesine, Şam'a atandı.

                              Yorum

                              İşlem Yapılıyor