Fotograf çekmeye başlıyacaklar için faydalı bilgiler

Kapat
X
 
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • delphin
    Senior Member
    • 27-12-2005
    • 15279

    #61
    Konu: Fotograf çekmeye başlıyacaklar için faydalı bilgiler

    Vizyon Limiti II

    Fotoğraf bağlamında vizyon kavramını tartışırken zaman zaman sinematografik yorumlara başvurulması alışılagelmiş bir durumdur. Dolayısıyla bir filmi, Fahrenheit 451 adlı sinema klasiğini hatırlıyorum. Eser 1966 yılında François Truffaut tarafından Ray Bradbury'nin "Anka Kuşu Yılları" adlı bilim-kurgu eserinden uyarlanarak gerçekleştirilmiştir.
    Başrollerinde Oscar Werner, Julie Christie ve Cyrill Cusack oynamaktadır. Filmin öyküsü şöyledir: Görünüşte mükemmel işleyen ama gerçekte totaliter bir gelecek toplumunda kitap yasaktır. Kitap okuyanlar, kitapları muhafaza edenler, kitaplara inananlar ağır şekilde cezalandırılır. İtfaiyeci Montag, bu bibliofobi ortamında kitap sahiplerini avlamak, kitapları yakmak gibi sistemi koruyucu işlevleri yerine getiren elemanlardan biridir. Ancak bir rastlantı sonucu inanç ve düşünceleri değişir. Kitapları sevmeye ve sahip çıkmaya başlar. Sonunda kitapları ezberleyerek, her biri bir kitap haline gelmiş, kimliklerini bir kitapla değiştirmiş, adları sorulduğunda bir kitap başlığı söyleyen insanların yaşadığı gizli bir gettoya iltica eder...
    Fahrenheit 451 hala esprisini korumaktadır. Çünkü kitaplarla insanların ilişkileri hala tedirgin edici tartışmalara neden olmaktadır:
    -Modernist/Humanist kültür ve yaşam standartları evrensel ölçülerde ve pratikte layıkıyla gerçekleşememiştir.
    -Dijital platformların steril ortamında bilgi kavramı enformasyon fenomenine dönüşmüştür.
    -Klasik kültürün insanlık ailesine seslenen moralist niteliği neredeyse sadece filolojik bir uzmanlık sorunu haline gelmiştir.
    -Çizgi romanların metafiziği insan ruhunun manevi gereksinimlerini rahatça karşılar olmuştur.
    -Internet sörfleri boyunca kitap okuma serüveni artık zor tahammül edilen bir mecburiyet gibi algılanabilmektedir.
    -Internet sitelerindeki high-tech yaşantılarımızda bireysel vizyon orijinalliğinin korunması diğer bir ifade ile eleştirel tavrımızın somutlaşması, klasik kültürel yapılanmanın yetersizlikleri dolayısıyla zorlaşmaktadır.
    -Entellektüalizm Klasik Kültür'ün bir orijinalite kolajı, rastgele yararlanılan bir alıntı kaynağı olarak algılanmasına yol açmaya başlamıştır.
    -Bilgi sahibi olmanın klasik anlamı içinde dijital teknolojilerin araç olma durumu göz ardı edilmeye başlanmış dolayısıyla bilim-kurgu tasarımlarda sık sık ifade edilen high-tech cehalet paradoksu gerçek olmuştur.
    -Sıradanlığı teşvik totaliter fantazyaların stratejisidir. Bu yüzden ancak kitapların sağlayabileceği hayalgücü mülkiyeti Cervantes'in Don Kişot'unu hatırlatacak şekilde psikopatolojik bir hayalperestliğe indirgenerek mütalaa edilebilmektedir.
    -Politik devrim kavramının modernist ve radikal içeriğini kaybetmesine paralel olarak estetik devrim kavramının da anlamının silikleşmesi sonucu fotoğrafın çağdaş sanatın yaratıcılık mekanizması içinde materyalize kullanımı dolayısıyla yaratıcılık krizi spekülasyonları yoğunlaşmakta, özellikle Kavramsal Sanat bağlamında sanat yapıtı bir zihinden ötekine ortak veri tabanlarına dayalı entellektüalist bir iletişim için bahane oluşturmaktadır. Öyle ki sanat yapıtının eleştirisi, sanat yapıtının kendisi kadar etkin bir rol üstlenmiştir. Ama bu sorunsal provokatif nitelikli internet retoriğinde çözülecek gibi değildir. Kapsamlı sanat kitaplıklarına gerek vardır.
    -"Fotoğraf sanatı çağdaş sanat için alternatif ve bağımsız bir estetik alan mıdır yoksa fotoğraf sanatı çoktan çağdaş sanatın bir uzantısı haline mi gelmiştir?" şeklindeki soru fotoğraf şovenistlerini kızdırmakta, Kavramsal Sanat militanlarını güldürmekte, fotoğraf tarihçilerini ise telaşlandırmaktadır.
    -Buna karşılık fotoğraf sanatının temsilcisi olduğunu iddia eden sanatçılar zaman zaman "Timing" sorununu unutmuş görünmekte parodi sanatçılarının komik ve kederli virtüozite gösterişçiliğini çağrıştıran sergiler açabilmektedirler. Fotoğraf mükemmeliyetçiliği estetize eder. Söz konusu kavramın idealize edilmesi ne yazık ki anlam oluşturmaya yetmemektedir.
    -Vizyon sahibi olmanın boyutları, haydi biraz abartalım, kan, ter ve göz yaşından sevinç, gurur ve özgüvene geçilen kütüphane labirentlerindeki mesailerle orantılıdır. Bilgisayar oyunu tasarımcıları kültürlü insanlardır! Gerçi meslek gurupları düşünüldüğünde vizyon sahibi olmaktan en karlı çıkanlar bilim-kurgu yazarlarıdır. Çünkü tasarımları teknolojik evrim süreçlerinde gerçekleşmekte, sürpriz olup sevindirmektedir. Oysa örneğin politikacıların kapsamlı da olsa vizyonları beş yıllık kalkınma planlarının içinde eriyip gidebilir, bilimadamlarının ki zaten bir misyon sorunudur, vizyonun somutlaşması yalnızca bir teyit niteliğindedir. Bir de tabi konu dışı olmakla birlikte falcılar vardır...
    -Günümüzde postmodernizm yorgunu neo-modernist zihin için komplo teorileri bile artık fazla eğlendirici değildir.
    -Vizyon oluşumu için uzmanlık çerçevesinde ve stilimiz gereği klasik kültür ve fotoğraf kültürü mülkiyetine sahip olmanın ya da sanal yolculuklara çıkmanın asla önemini azaltmadığı bir yaşam tecrübesi gerekliliği vardır. Örneğin, Inca Garcilaso de la Vega'nın "Comentarios Reales de los Incas" adlı tarihini okumuş olabilirsiniz. Xavier Heraud'nun şiirlerinden mısraları da hatırlayabilirsiniz. Mario Vargas Llosa'nun kitapları, kitaplığınızın en müstesna köşesinde sıralanabilir. Martin Chambi'nin, Werner Bischop'un, Robert Frank'ın ilgili yorumları hafızanızın kült kayıtları olabilir. Ama Cuzco Baroku'nun karanlıklarında kaybolmadan ya da Lima-Miraflores'de serserilik etmeden ya da Huamachuco'da toplumcu gerçekçi olmanın hikmetlerini yeniden keşfetmeden.... ve bunları milli içki Inca Cola tadında yapmadan Peru'yu tanıyorum denebilir mi?
    Bilmem ki, acaba geleneğe mi başvursak yeniden? Klasik, kendisine dönenlere daima lütufkar davranmıştır! O zaman ben bir Cartier-Bresson albümüyüm, arkadaşımın biri Bill Brand diğeri Ansel Adams ....

    Yorum

    • delphin
      Senior Member
      • 27-12-2005
      • 15279

      #62
      Konu: Fotograf çekmeye başlıyacaklar için faydalı bilgiler

      TASAR-DÜZENLEME-KOMPOZİSYON

      Tasarım : Zihinde tasarımlama işi düşünülen tasarımlanan şekil, bir projenin ilk durumu, kesinlik kazanmamış duruma.
      Tasarı : Tasarımın kağıt üzerinde yada başka bir yolla yalın olarak ayrıntısız anlatılması.
      Tasar : Tasarımın tam olarak ve en son yetkin durumunun anlatımı. Bir çalışmanın Tasar olabilmesi için:
      a- Bir amaca hizmet etmesi
      b- Düşünce ürünü olması
      c -Yara tıcli1kdegeri bulunması gerekir.
      Tasar Fransızca'daki proje karşılığı kullanılmaktadır.
      Tasar; düzenleme, kompozisyon anlamlarını da içermektedir. Görsel sanatlarda yer alan elemanların (biçim, renk,doku vb.) estetik , uyum.1uve etkili nitelikte düzenlemesidir
      Temel Sanat Eğitimi ve Tasarım çalışmalarında aşağıda verilen tasarım ilkelerinden yararlanılır.
      Bir düzenlemede bu ilkelerden biri, birkaçı yada hepsi bir arada kullanılabilir. Hangi ilkelerin birlikte kullanacağına tasarımı oluşturan kişi karar verir. Yapıtlar, tasarımlar bu ilkelerin yardımı ile oluşturulur.
      TASAR İLKELERİ
      1- Tekrar
      2- Uygunluk
      3- Zıtlık
      4- Koram
      5- Egemenlik
      6- Denge
      7- Birlik
      1- Tekrar : Bir öğenin ayni ya da yakın ölçülerde birden fazla sayıda kullanılmasıdır. Birbirine benzer öğeler yan yana görüldüğünde benzerlik birleştirici olur ve tasarım Çabuk algılanır, bütünlük, etkisi verir. Üç türlü tekrar vardır.
      a-Tam Tekrar: Öğelerin (biçim,ölçü,renk,doku vb.) eşit aralıklarda, ayni yönde, ayni ölçüde tekrarıdır.
      b-Tekrar :Öğelerin (biçim, ölçü, renk, doku vb.) ayni olması, aralık ve yönlerinin değişik kullanılmasıdır. Tekrar, tek tek bir biçimlerle olabildiği gibi,biçim kümeleriyle de yapılır.
      c-Değişken Tekrar: Birbirlerinin ayni olmakla birlikte aralarında küçük farklılıklar olan biçimlerin birlikte kullanılmasıdır. Bu tür tekrarda, öğelerin ölçü, biçim, renk, değer ve dokularında küçük farklılıklar olabilir.Aralık ve yönler de farklı olabilir.
      Bu tekrarların dışında birde Aralıklı Tekrar kullanılabilir. Birden fazla biçim, belirli aralıklarla birbiri ardınca kullanılarak aralıkla tekrar yapılır. Böylece sürekli tekrarın verdiği tekdüzelik bozulmuş olur.
      2- Uygunluk : İki ya da üç boyutlu biçimler arasında ortak ya da yakın oluş uyumu sağlar. Uygunluk, biçim, ölçü, renk, değer, doku vb. öğelerin birinde ya da birkaçında olabilir. Biçimlerin yönleri ve aralıkları da uygunluk ölçülerinde kullanılabilir.
      3- Zıtlık : Tasarım öğeleri arasında herhangi bir ortak ya da yakın niteliklerin bulunmamasıdır. Böylece öğeler arasında birlik kurulamaz, kargaşa başlar. Zıtlık uyuşmazlıkla birlikte düşündürmeye başlar. Biçim, renk, doku, değer, ölçü, yön, aralık vb. birinde ya da birkaçında kullanılan zıtlık, aynı zamanda insanı uyarır, canlandırır, hareketlendirir ve böylece tasarıma hareket ve canlılık kazandırır.
      4- Koram : İki zıt ucu basamaklarla birbirine bağlayan köprüye koram denir. İki uç arasında bir düzen içerisinde anlamlı ve estetik bir diziliş oluşur? Koram ölçüde yapılacaksa küçükten büyüğe bir sıralanış, değerde yapılacaksa açıktan koyuya bir sıralanış gerçekleştirilir. Üç tür koram vardır.
      a-Eksensel koram : Biçimler bir eksen üzerinde dizilirler. Eksen, düz,eğri, zig zag vb. olabilir.
      b-Merkezsel koram: Biçimlerin dizilişlerinde bir merkez nokta oluşur ( Çiçekler).Biçimler çevreden merkeze ya da merkezden çevreye doğru büyüyebilirler.
      c-Çevresel Koram : Biçimler çevre üzerinde bir alanda basamaklar halinde dizilirler. Birden fazla koram grubu birlikte olabilir.
      5-Egemenlik : Bir düzenlemede)tasarımda dengenin sağlanması için tasarım öğelerinin ya da tasarımdaki görsel enerji kümelerinin bazılarının daha baskın ve güçlü olması gerekir. Üstünlük kurabilen biçim ya da küme egemen sayılır. Egemenlik, ölçü, değer, doku, biçim renk vb. bakımlarından olabilir. Egemen olan öğe görsel alanda daha çok yer kaplar.
      6-Denge : Bir düzenlemedeki öğelerin biçim, renk, değer, doku, yön, aralık ve ölçüleri kendi aralarında bir karşılaştırma gerekliliği yaratırlar. Bu öğeler ortaya çıkan değerleri açısından tartıldıklarında genel bir denge duygusu vermeli, herhangi bir grup ağır basarak düzenlemenin ağırlık merkezin kendine çekmemelidir. Ağırlık merkezleri birden fazla olduğunda, her merkez güçlü olmalı ancak bu mücadelenin sonunda yine ağırlık merkezi düzenlemenin ortasında yakın bir yerinde kalabilmelidir. Dengenin bozulduğu durumlarda dengeyi sağlayacak öğeler düzenlemeye eklenir ya da çıkartılır. İki türlü denge vardır.
      a-Simetrik Denge : Bir eksen etrafında öğelerin yerleştirilmesidir. Bu eksen düşey, yatay, eğik olabilir. Simetrik denge kesin ve kararlıdır,ancak kısa sürede sıkıcı etki yaratır.
      b-Asimetrik Denge: Öğelerin dengesi serbest olarak elde edilir. Bu dengeyi sağlamak zor olmakla birlikte içindeki değişkenlikten dolayı daha ilgi çekicidir.
      7-Birlik : Bir düzenlemede çeşitli öğelerin bir araya gelerek dengeli bir bütün oluşturmalarıdır. Birbirine zıt olan öğeler bile birlik oluştururken bir uyum ve düzen içinde olmalıdır.(insan vücudu örneği, organların uyum içinde çalışması gibi) Birliğin oluşması için önce denge gerekir. Dengesiz birlik olmaz. Birliğe üç yoldan gidilebilir.
      1-Uygunluk yoluyla
      2- Egemenlik ve değişkenlik yoluyla
      3- Zıtlık yoluyla
      Bu üç yoldan en iyi sonuç vereni egemenlik ve değişkenlik yoludur. Bu, her iki görüşün birlikte kullanımıdır.
      Gerçekleştirilecek düzenlemenin özelliğine uygun olarak seçim yapılır ve birlik sağlanır. Birliğe uygunluk yolundan gidilirse ek olarak zıtlık kullanılmalı, zıtlık yolundan gidilirse ek olarak uygunluk kullanılmalıdır ki denge ve birlik sağlanabilsin. Konunun özelliğine ve yaratılmak istenen etkiye göre gereken yol seçilir.
      Temel sanat eğitimi çalışmaları önce soyut nitelikte ve ilkelerin kendi anlatım gücünü ortaya koyacak şekilde yapılır. Daha sonra kazanılan davranışlar (bilgi-beceri) belirli amaçlara hizmet eden işlevsel tasarımlara dönüşür (Moda Tasarımı, seramik tasarımı gibi). Çalışmalar sürecinde örnek, gösterilmez öğrenci buluşlarına düş gücünün dışavurumuna olanak sağlanır.

      Yorum

      • delphin
        Senior Member
        • 27-12-2005
        • 15279

        #63
        Konu: Fotograf çekmeye başlıyacaklar için faydalı bilgiler

        TEMEL TASARIM
        IŞIK

        Görme olayı ışıkla başlar. Işık görsel nesnelerin bize yansımasını, dolayısıyla görmemizi sağlar. Çizimi istenen biçimin bir yüzeyde gerçekleşmesi, yansıtmış olduğu ışık değerlerinin doğru görülmesi ve doğru yerleştirilmesiyle olasıdır. Resmetme olayında ışık beyazla, ışığın yok olması da beyazın giderek siyaha dönüştürülmesiyle anlatılır. Işık etüdü için doğa güzel bir öğretmendir. Doğal nesnelerin ışık değerleriyle etüt edilmesinde amaç; objeyi kağıtta yinelemek değil biçimini, şeklini, dokusal yapısını, parlaklığını, matlığını ve planlarını yansıtan ışık değerlerinin nasıl bir düzenle yerlerini aldıklarını görmek ve kişisel yorumlarla bütünleştirmektir. Böyle bir çalışmadan hareketle izlenimlerimize dayalı bir yorum, bir düzenleme de yapılabilir.

        IŞIK KONUSU İLE İLGİLİ UYGULAMA ÇALIŞMALARI

        A ) Kurşun kalemle siyah - beyaz arasındaki ışık değerleri açıktan koyuya doğru eşit kademelerle skala halinde araştırılır. Fotoğrafik malzemelerle de ( film, kağıt ) agrandizörde farklı pozlar verilerek beyazdan siyaha kadar olan "gri ton skalası" elde edilir.
        B ) Açıkla koyu arasında bir çok ışık değerlerine sahip olan renkli dergi resimleri kesilerek yeni bir düzenleme oluşturulur. Bu düzenlemede, anlam ve biçim yönünden bir içerik düşünülebilir. Kolaj olan bu çalışma başka bir kağıda kalemle ya da boya ile aktarılır. Fotoğrafik malzemeyle fotogram, fotomontaj çalışması yapılabilir.
        C ) Doğal değerler resmedilir. Obje üzerinde ışık değerleri tespit edilerek skala halinde gösterilir.
        D ) Işık değerleriyle etüt edilen objeden kaynaklanan ya da ayrı bir düşünceyle derinliksel çalışmalar yapılır. Bu soyut yorumlamalar rölyef karakteri gösterir.

        IŞIK KONUSU İÇİNDE ŞEKİLLENDİRME ÇALIŞMALARI

        Belli ölçülerdeki kartonların çeşitli sistemlere ya da sistemsizliklere göre bölümlenip kesilmesi, kesilen kısımların çıkarılması, burulması, bükülmesi, kırıştırılması ve boş - dolu alanlar elde edilmesiyle ışık değerlerinin şekillendirmede anlatım olanakları araştırılır.

        Işık olaylarının daha iyi algılanabilmesi için, yapılan bu şekillendirmenin ışık değerleriyle resimlenmesinde gözlemlerin kalıcılığı açısından önemlidir. Aynı tarz çalışmaların fotoğrafla yapılması da olasıdır.




        Öğrenci Çalışmaları
        Öğrenci Çalışmaları


        FOTOĞRAFTA IŞIK

        Işık, tüm görsel sanatların temelidir ve fotoğraf da ışıktır. Fotoğraf yapmanın ilk adımı olan ışık, fotoğraftaki görselliğin nedenidir. Nasıl resim boya ile çiziliyorsa fotoğraf da ışıkla çizilir. Bir çekimde fotoğraf makinesinin ayarları ışığa göre yapılır. Çünkü fotoğrafın kaynağı ışıktır (Photo Yunanca ışık anlamına gelir). Bir ölçüde fotoğrafın başarısı ışığa bağlıdır, yani ışıklandırmayı doğru yapmak gerekir. Işığın en önemli işlevi fotoğrafın çekilmesini sağlamaktır. Işığın olduğu yerde gölge de vardır. Işığın şiddeti gölgenin keskinliğini de beraberinde getirir, soft ışık ise yumuşak gölgenin oluşum nedenidir. Eğer fotoğrafın bir bölümüne ışık yeterli gitmezse siyah çıkacaktır. Aşırı ışık alan kısımda beyaza kaçacaktır. Öğle ışığında çekilen bir fotoğrafta her şey çok sert ve daha kontrast olacaktır. Sonuç olarak gerek yaratılan ( yapay ) ışık kaynağı gerekse doğal ışık olsun doğru kullanılması önemlidir. Çünkü ışık fotoğrafın temel taşıdır. Bu nedenle ışığı iyi bilmek ve buna göre de iyi değerlendirmek gerekir. Çekim sonrası karanlık odada yapılan işlemler de, ışıklamaya dayanır. Yani fotoğraf ışıkla başlar, ışıkla biter.

        Işık, doğadaki elektromanyetik dalga biçimlerinden biridir. Radyo, radar dalgaları, kızılötesi ışınları gibi. Doğada bulunan bir nesnenin görülmesi için o nesnenin ışık yayması ya da yansıtması gerekir. Genellikle bir cisme çarpan ışık az ya da çok yansır. Işığı yansıtma derecesine göre cisimler saydam ( cam, su, hava ) yarı saydam ( buzlu cam, ince yağlı kağıt ) saydamsız ( taş, tahta, demir ) diye sınıflanır. Ama yine de bu, cismin özelliği, kalınlığı vs. ile de yakından ilgilidir. Işığın yapısı ulaştığı yüzeyin yapısıyla çakıştığında farklı etkiler yaratır. Işığın yansıma özelliğinin yanında kırılma özelliği de vardır. Farklı yoğunluktaki ortamlarda, bir ortamdan diğerine geçen ışık kırılır.

        Önemli olan uygun ışığı seçebilmektir. Tıpkı uygun bir kompozisyonu seçmek gibi. Işık; dolaylı, doğrudan, cephe ışığı (gölgeleri yok ederek yüzeysel bir etki oluşturur ve aydınlanan cisim düzlemsel görülür), tepeden gelen ışık (kütlenin ağırlığını ve yer çekimini vurgular), ters ışık (kütlenin biçimini ortaya koyar), yan ışık ( ışık-gölge yardımıyla dokuyu ortaya çıkartarak derinlik hissi verir), olarak ele alınabilir. Ayrıca geliş açılarına ya da doğal nedenlere ( kar, yağmur, deniz kenarı, yüksek yerler ) göre ışığın durumu da değişir. Işık, salt fotoğrafın oluşumunda rol oynamaz aynı zamanda sanatsal bağlamda da belirleyici olur. Kullanılan ışık tarzı fotoğrafın estetik değerinde etkili olur. Fotoğrafta ışığın kullanış biçimi gölgeyi belirler. Bu da bireysel farklılıkların getirdiği bir ayrıcalık, bir tarz olabilir. Gölgenin sert olması grafik, yumuşak olması resimsel tavrı oluşturabilir. Işık, Klasik resimdeki belirlilik ya da Barok resimdeki belirsizlik gibi biçimsel bağlamda kullanılabilir. Işık, doğa ve stüdyo fotoğraflarının yanında fotogramda da önemli bir özelliktir. Fotoğrafın aracı olan ışığın bilgisine sahip olmak çekilen fotoğrafın kaliteli olmasını sağlar. Böylece fotoğrafta yaratı alanlarından biri olur.

        * Işık, nesneleri görünür kılar,
        * Işık, siyah-beyaz ayrıntıyı belirler,
        * Işık, mekan ve derinliği sembolize eder.,
        * Işık, atmosfer yaratır,
        * Işık, imgesel anlatım aracı olarak kullanılabilir.
        ( Işığın, Fotoğrafta Estetik Aracı Olarak Kullanımı-Yusuf Murat Şen )

        Sonuç olarak başarılı bir fotoğraf çekimine atılan ilk adım, ışık bilgisi kadar deneyim de gerektiren bir olaydır. Tıpkı resim yapmak gibi fotoğraf çekmek... Işığın tarihine bakacak olursak ışığın yeniden keşfi olan Empresyonizmi ( izlenimcilik ) gözden geçirmek gerekir. Empresyonistlerde resim, ışık ve renk duyumlarının belirlediği kontursuz bir bütün olarak ortaya konuyordu. Işık ve renk İzlenimci Sanat içinde temel iki duyumdur ve analizi önemlidir. İzlenimcilerden önce ışık Rönesansta, Barokta vs kullanılmıştır. Rembrandt'ın portreleri, El Groce, Frans Hals, Delacroix'in resimlerinde ışık, bu sanatçıların sanatlarında hep figürlerin plastik değerlerini ortaya çıkarmada, tablonun kurgulanmasında kullanılan bir araçtır. Işık soyut ve idealize edilerek kullanılmıştır. İzlenimcilikte ise ışık başlı başına bir değerdir, ön plandadır. Güneş ışığını yapıtlarında duyumsal bağlamda çok güzel kullanmışlardır. İzlenimci resimlerde ışık, güneş ışığı olarak nesnelerin sınırlarını kaldıran renge dönüşmüştür. Çünkü izlenimcilik ışığın yeniden keşfidir. Bu keşif nedeniyle ışık, renkle el ele vererek renkli ışık halinde resim sanatında ortaya çıkmıştır. İzlenimcilikte resim atölyeden doğaya taşınmıştır. İşte ışık böyle keşfedilmiştir. Renkte yeniden ve geniş kapsamlı bir şekilde, gözlemsel bağlamda olduğu kadar bilgisel anlamda da (puantilizm ) ele alındı. Çalışmalar adeta ışığı resimliyordu, konturlar erimiş geriye renk ve ışık kalmıştı. Gün boyu ışığın nesneler üzerindeki değişikliği resmediliyordu. Çünkü ışık daha önceki dönemlerde kompozisyonun elemanıyken izlenimcilerin temel konusu olmuştur. İzlenimcilik öncesi resimde siyah gölgeler, beyaz ışıklar İzlenimcilerde yerini ışıklı renklere bıraktı. Işık ve renk birlikteliği çok ciddi bir şekilde kullanılmıştır. Tayftan geçen 7 renk doyasıya gündemde tutulmuştur. Sonuç olarak İzlenimci resim ışık ve renk sanatıdır. Işık, hava, atmosfer ve izlenim; işte İzlenimci görme, 1860'larda başlayan farklılık 19 yy'ın ikinci yarısı, 20 yy'ın ilk çeyreği Fransa'da başlayan devrim. O dönem fotoğrafta karşılığını fotogramda bulmuştur.

        Kısaca Fotoğrafta izlenimcilik akımına da değinelim. Fotoğrafta aşağı yukarı resimdeki tüm akımlar gerçekleşmiştir. Türk fotoğrafında İzlenimcilik 1960'lı yıllardan sonra gelişmeye başlamıştır. Bu tarz önceleri yabancılardan esinlenme şeklinde olmuştur. Resimle fotoğrafı kaynaştıran Şahin Kaygun, Magie Danon, yeni ve farklı tekniklerle ışığın öne çıkan ilginç kullanımıyla yapıt üretmişlerdir. Şakir Eczacıbaşı da fotoğraflarında nesnelerin konturlarının eritilmesiyle yine ışığı ön plana çıkartarak izlenimci tarzda çalışmıştır.

        Yorum

        • delphin
          Senior Member
          • 27-12-2005
          • 15279

          #64
          Konu: Fotograf çekmeye başlıyacaklar için faydalı bilgiler

          GEZGİN FOTOĞRAFÇILAR
          CARLO NAYA

          İtalya'da Vercelli'nin doğusunda küçük bir köy... Sonradan yolu fotoğrafçı olarak Osmanlı İmparatorluğu'na düşecek Carlo Naya, 1816' da burada doğdu. Ailesinin isteği üzerine erkek kardeşi Giovanni ile birlikte Pisa Üniversitesi'nde hukuk okudu.
          Babasının ölümünden sonra İtalya'yı, Avrupa'yı, Asya'yı ve Afrika'yı dolaştı. 1835 yılında Venedik'in resimlerini yaptı. 1839 yılında Paris'ten aldığı Daguerreotype ekipmanları ile fotoğrafçılığa başladı. 1840 yılının Mart ayından Eylül ayına kadar, Prag ve Viyana'yı gezdi.
          1845 yılının bahardan yaza dönen günlerinden birinde kardeşi ile birlikte Osmanlı'nın başkenti İstanbul'a geldi. Bu büyüleyici kente öylesine bağlandı ki, burada kalıp mesleğini sürdürmeye karar verdi.
          8 Haziran 1845 tarihli Ceride-i Havadis gazetesine bir ilan verdi :
          "Paris'ten İstanbul'a gelmiş olan ressam ve fotoğrafçı C.Naya, insan fotoğrafı çekimlerinde çok hünerli ve kusursuz bir görüntüyü hatta güneşe dahi ihtiyacı olmaksızın birkaç saniye zarfında çıkarıyor. Her gün sabah 12'den akşam 12'ye kadar yaptığı çalışmalarla, resmin kıymetine ve büyüklüğüne göre 60 kuruştan 100 kuruşa kadar fiyat veriyor. Birkaç kişi birlikte çekildiği takdirde pazarlık yapılabilir.
          Fotoğrafçının yeri Beyoğlu'nda Doğruyol'da Moskof Sarayı (Rusya Sefareti) karşısındadır. İsteyenler oradan sorabilirler. "
          Çalışmalarını bu stüdyoda sürdüren Naya, İstanbullu'lara değişik çekimler yaparak özel fotoğraflar sundu. Ceride-i Havadis gazetesi'nin 27 Aralık 1848 tarihli sayısına bir ilan daha verdi.
          "Daguerreotype tabir olunan, usul üzere birkaç dakika zarfında güneş kuvveti ile ahzü resim eylemek sanatında maharetli olan Naya nam iki karındaş Dersaadet'e gelip, Beyoğlu'nda Dörtyol ağzında Rusya Sefarethanesi karşısında vaki, Jerulamu adlı kişinin hanesinde oturdukları ve herkesin istediği büyüklükte karakalem veya renkli, maden veya kağıt üzerinde ve birkaç kişinin dahi resmini birden uygun fiatla çıkarıp, büyüklük ve uğraştırmasına göre, elli kuruştan yüz kuruşa kadar para gerektireceği ve oraya gitmeden kendi evinde resim çektirmek isteyenler ile ayrıca pazarlık yapılacağı ve daguerreotype aletlerinin bir kısmının satılık olup, kısa bir zaman içinde öğretilmek üzere isteyenlere gösterileceği ve çekilen resimlerden iyi çıkmamış olanlarının geriye alınabileceği ilan olunmuştur."
          Carlo İstanbul'a adım attığında ne kenti böylesine güzel bulacağını ne de yaptığı çalışmaların bu kadar ilgi çekeceğini düşünmemişti. Oniki yılını bu egzotik kentin en Batılı yeri olan Pera'da tamamladığında, daha nice yıllar Boğaz'dan esen serin rüzgarları soluyacağına, stüdyonun tavanına gerili perdelerle ışığı kontrol ederek ünlü ya da ünsüz pek çok kişinin portresini çekmeye devam edeceğine inancı tamdı.
          1857 yılında yardımcısı, o güne kadar hiç ayrılmadığı kardeşi Giovanni'yi kaybetti. Bu acı ölüm onu, bu anılarla dolu aşık olduğu kentin sokaklarında gezemez hale getirmişti. Aynı yıl İtalya'ya dönerek Venedik'e yerleşti. Bir fotoğraf gereçleri atölyesi kuran Naya, kısa zamanda bu piyasada çok tanındı. Carlo Ponti'nin dükkanında kendi fotoğraf baskılarını sattı. Venedikli bir optikçi ile çalıştı.
          Restorasyon komitesi başkanı Pietro Selvatico Estense, Naya'yı çağırıp 1864'den beri sistemli bir biçimde Venedik üzerine yaptığı çalışmalarının bir dökümünü hazırlamasını söyledi.
          1866 yılında ilk albümü "Venedute di Venezia 1866" yayımlandı. Bunu Venedik üzerine çok sayıda albüm izledi. 1882 yılında fotoğraf çekimlerine devam ederken yaşamını yitirdi. Ölümünden sonra yayımlanan son albüm ise, işte bu çalışmalarından oluşmaktaydı.

          Yorum

          • delphin
            Senior Member
            • 27-12-2005
            • 15279

            #65
            Konu: Fotograf çekmeye başlıyacaklar için faydalı bilgiler

            GÖRSEL TASARIM ÖGELERİ
            NOKTA

            Nokta, görsel anlatımın temel ögelerinden biridir. Objektif tanımı ile yer belirleyici bir işarettir. Görsel olarak nokta; bulunduğu yere göre küçük, merkezsel benektir. Bir nokta mekan içindeki ( uzaydaki ) bir pozisyonu ( durumu ) gösterir. İki çizginin birleştiği ya da kesiştiği yeri gösterebilir, bir düzlemin köşesini, bir işareti, bir yeri belirler. Nokta düzensizliğin içinde ilk düzen elemanıdır. Nokta, geometrik olarak görselliğin anlatımında çeşitli büyüklüklerde, boş ya da dolu yuvarlaklar olarak değerlendirilir.

            Biçimi oluşturan elemanlardan biri olan nokta, düzen içerisinde sözü bulunan bir elemandır. Noktanın yüzey üzerinde sayıları arttıkça etkileri de değişik olur. Tek başına durgunluğu ifade eden nokta çoğaltıldıkça giderek dinamizme, ritme ya da kargaşaya dönüşebilir. Noktalar yanyana geldiklerinde birbirleriyle ilişkiye girer, bu bağıntı bazen çizgiselliğe bazen de lekeselliğe dönüşebilir. Noktanın yanına ikinci bir nokta geldiğinde kompozisyon ilkeleri başlar. Nokta bulunduğu yer ve çevreye göre noktadır. Evren içinde dünya noktadır. Çok uzakta bir uçak ta nokta izlenimi verir. Renk olarak ta gri imajı verir.

            Ayrıca bir çok alanda görselliğin dışında da kullanılır. Örneğin; suyun kaynama noktası, erime noktası, patlama noktası, birleştirme, kesişme noktası... Canlı ya da cansız doğaya baktığımızda çok sayıda ve sınırsız olanaklar gösteren noktasal oluşum ve etkilerle karşılaşırız. Çeşitli böceklerin dış görünüşlerinde, büyüyen-küçülen, düzenli-düzensiz, renkli-renksiz benek ya da birimlerin oluşturduğu doku örnekleri...Bazı bitki ve hayvanların yapılarında noktasal düzenlere rastlanır.

            Resimsel anlatımda nokta; denge, hareketi durdurma ( nokta koyma ) vs. olarak kullanılır. Belli büyüklük ve küçüklükte noktalar, renk unsuru ile birlikte matematiksel sistemlerde düzenlenerek kullanıldığında optik bir takım anlatımlara olanak sağlar. Nokta diğer görsel anlatım ögeleri ile ilişkili olarak yeni anlatım olanakları verir. Nokta tek başına durağandır. Noktaların, büyüklük-küçüklük farkları, ışık ve renk değişiklikleri, yanyana gelişlerinde aralık ve sıralanış farklılıkları zengin görsel etkiler elde edilmesine olanak sağlar.

            Görsel anlatımda nokta
            • Farklı büyüklükte noktalar
            • Eş büyüklükte tek düze
            • Farklı ışık değerlerinde noktalar
            • Eş ışık değerinde noktalar
            • Farklı renklerde olan noktalar
            • Aynı renkte olan noktalar
            • Eş aralıklı, eş büyüklükte noktasal düzenleme
            • Giderek sıklaşan-seyrekleşen eş büyüklükte noktaların oluşturduğu düzen
            • Eş büyüklükte noktaların toplanıp dağılarak ( sıklaşan-seyrekleşen) oluşturduğu serbest düzen
            • Eş büyüklükte, ışık değerleri belli aralıklarla değişen sistemli noktasal düzen
            • Büyüyen, küçülen noktaların oluşturduğu sistemli düzen
            • Büyük-küçük noktaların oluşturduğu serbest düzen
            • Büyüyen küçülen noktaların, sıklaşması, seyrekleşmesi ile oluşan serbest ve ritmsel düzen
            • Eş büyüklükte noktalarla farklı renkler kullanılarak oluşturulan serbest ve ritmik düzen
            • Değişik renklerde ve büyüklüklerde noktaların oluşturduğu ritmik ve serbest noktaların oluşturduğu düzen
            • Farklı büyüklükte sıklaşan - seyrekleşen
            • Belli bir sistemle büyüyen - küçülen
            • Serbest bir düzen içinde toplanan - dağılan
            • Değişik büyüklüklerde ve değerlerdeki noktaların oluşturdukları serbest ya da geometrik düzen
            • Üçten fazla noktanın düzeni
            • İki boyutlu noktalar düzenlemeleri
            • İki boyutlu farklı değerdeki noktalarla çeşitlemeler
            • Eşit değerdeki noktaların düzenlemeleri
            • Aynı ve farklı renklerdeki renkli noktalarla düzenlemeler

            Sibel Yıldırım
            Noktanın sanat tarihindeki yerine bakacak olursak; noktayı diğer elemanlarla birlikte yani çizgiyle, lekeyle kullanan sanatçıların yanında tamamen noktayla çalışan sanatçılar da vardır.

            Noktayı da kullanan sanatçılar; Matisse, M. Ernst, E. Degas, F. Pıcabıa, Pollock, P. Klee, M. Marika, S. Munakota, T. Cragg ( heykel ), K.Gilbert, Vasarelly C. Ağacıkoğlu ( fotoğraf-gren ) I.Maeda ( fotoğraf) A. Kertész ( fotoğraf) F. Marsal ( fotoğraf ) Michael Neusüss ( fotogram ) Stockhausen ( müzik )





            Pollock, 1943
            Cemil Ağacıkoğlu
            Tony Cragg, 1980






            Ichiro Maeda, 1997-98

            Andre Kertész, 1930


            PUANTİLİZM (İng. Pointillism) Puantilizm Türkçe’ye “Noktacılık” biçiminde çevrilebilecek, Fransızca (Pointillisme)dan kaynaklanan sözcük, Yeni-İzlenimci akımın bünyesindeki bir eğilim ve teknik için kullanılır. Bu eğilimdeki ressamlar amaçladıkları resimsel etkiyi renkleri küçük noktacıklar biçiminde gruplayarak elde etmişlerdir. En ünlü pointilist sanatçı G. Seurat’tır. (1859-91).



            G.Seurat, 1884-85
            A.Derain, 1905
            Pointilizme bugün artık kullanılmayan “Divisionnisme” adı da verilmiştir.
            Resimde belirli bilimsel ilkeler üzerine kurulmuş yeni bir yöntem geliştirdiler.(G.Seurat ve dostu P. Sicnac, H.E. Cross, C.Angrano,H.Edmond)



            H.E.Cross, 1908
            K.Utumara

            TEKNİK: Işığın yarattığı bir izlenimin, gözün retina tabakasına bir an yansımasıyla sentez olayı meydana gelir. Bunu resimde ifade etmek ise (herhangi bir ışık kaynağının kullanıldığı yerde) renk tonlarının optik olarak, gözde birbirine karışmasını resim aracılığıyla gerçekleştirmek gerekir. Bu karışım olayı ışığın yayılma derecelenmelerine ait kontrast kurallarına göre oluşmalıdır.

            Tamamlayıcı Renkler
            Sarı + Kırmızı = Turuncu
            Mavi + Sarı = Yeşil
            Mavi + Kırmızı = Mor

            UYGULAMA
            • “Nokta” konulu saydam gösterisi
            • “Nokta” konulu film gösterimi -Görüntü Norman Mc Laren
            • “Nokta” konulu Modern Dans gösterisi
            • 35x50 Boyutundaki resim kağıdı 15x15 boyutlarında karelere ayrılır. Nokta elemanı ile öncelikle siyah beyaz tekniğiyle düzenleme yapılır.


              M.Ü. Çalışması
              M.Ü. Çalışması
            • Daha sonra yapılacak araştırmada, yorumda farklı programların kendi dilleri, teknikleri ile uygulama yapılmasına olanak tanınır. Böylece ortak alınan Temel Tasarım dersinde öğrenilenler farklı alanlarla ilişkilendirilerek yaratıcılığın ön plana çıkarılması sağlanır.
            İletişim Tasarımı Programı; nokta elamanı ile bilgisayara dayalı düzenleme.

            BİLGİSAYARDA ‘NOKTA’ TASARIMI

            Nokta, eni boyu ve yüksekliği olmayan boyutsuz bir elemandır. Gerçekte böyle ideal bir varlık bulunmadığından, noktayı bütün boyutları biribirine eşit olan küre (yüzey üzerinde daire) ile belirtmeyi seçtim. Yaptığım işte bir gurup beyaz daire siyah zemin üzerinde perspektife göre giderek uzayan ya da kısalan sıralar halinde dizilerek, iki boyutlu bir yüzeyde derinlik etkisi yaratmaktadır. Dairelerin üzerindeki siyah boşluklar karanlık alanları belirtmekte, beyaz ve gri kısımlar ise sahnedeki bir ışık merkezinden yayılmaktadır. Aydınlık ve karanlığın bu biçimde dağılımı derinlik etkisini arttırmaktadır. Bu tasarımı yaşama geçirirken Kinetix firmasının 3DMAX adlı yazılımını kullandım. Bu bir üç boyutlu tasarım ve canlandırma yazılımıdır. Tasarladığım şey, iki boyutlu çizim yazılımlarıyla da yine daireler aracılığıyla göz kararı bir perspektif kullanılarak ekrana aktarılabilirdi ama daha az gerçekçi ve uygulaması daha uzun olurdu. İşe yazılımın sanal uzayında bir küre yaratarak başladım. Sonra eş boyutta bir küre yaratabilmek için ilkini aynı düzlem üzerinde kopyaladım. Ardından bu ikili gurubu, aynı yöntemle dörde yükselttim. Bu şekilde sekiz, onaltı derken gözümü tatmin edecek kadar küre oluşuncaya dek devam ettim. En sonunda düz bir yüzey üzerinde sıralanmış biçimdeki küreleri, bu kez de yz, zx gibi birbirine dik koordinat düzlemleri üzerine yansıtarak kopyaladım. Böylece aynı köşe noktasında birleşen, bir küpün duvarları gibi birbirine dik yüzeyler üzerinde sıralanmış kürelerden oluşan ve yüzey üzerinde derinlik etkisi veren bir görüntü elde ettim. ( O. SİMİTÇİLER )

            Fotoğraf- Video Programı ; nokta elemanı ile fotoğrafa dayalı düzenleme

            FOTOGRAM

            Objektifsiz fotoğraf yöntemi olan fotogram, yarı saydam ya da saydam olmayan objelerin siyah-beyaz veya renkli fotoğraf kağıdı, fotoğraf filmi ya da ışığa karşı duyarlaştırılmış herhangi bir obje üzerine yerleştirilerek pozlanması ve normal kağıt banyosu işlemlerinin yapılmasıyla elde edilir. Pozlama sırasında verilen f-değerlerine, objelerin saydam, yarı saydam ya da saydam olamamalarına; hareketli ya da hareketsiz olmalarına göre gri tonlar artar ya da azalır. Objenin dışında şablon da kullanılabilir. Baskı sırasında agrandizör objektifinde orta f-değeri seçmek ( 5.6f, 8f gibi ) gri tonları daha rahat elde etmeyi sağlar. Objektif önüne dokulu camlar konarak çok değişik sonuçlar da alınabilir. Fotogramda kompozisyon çok önemlidir. Bundan dolayı baskı öncesi tasarım gereklidir.

            Fotogramın tarihçesine bakacak olursak; Fütürist akımın içerisinde şekillenmiş olan vortisizm’in temsilcilerinden fotoğrafçı Alvin Langdon Coburn’un “vortograph”ları bu akımın şekillenmesinde önemli rol oynamıştır. Çünkü onun çalışmaları soyut anlamda ilk fotoğraflardı. Kübizmin ardından sanatçılar artık “görsel deneyler” yaparak soyut fotoğraflar elde etmenin yollarını aramaya başlamışlardı.

            Paul Klee, Wassily Kandisky, Laszlo Moholy-Nagy, Man Ray soyut çalışmalara mühürünü vurmuş; dadaist ve konstrüktivist sanatçılardı. Soyut görüntüler elde etmek için fotogram, sertleştirme, S/B ve renkli tonlara ayırma, solarizasyon, optik bozulma yöntemleri kullanılmıştı.

            Fotoğrafın teknik gelişimi içerisinde en önemli bulgu; gümüş nitratın, güneş ışığından etkilenerek kararmasıdır. 1725 yılında Alman kimyacı Johann Heinrich Schulze tarafından bulunan olay, gümüşün ışık etkisiyle indirgenmesidir. Bu bulgudan yola çıkarak Thomas Wedgwood, Humphry Davy ile birlikte ışığa karşı duyarlaştırılmış ( gümüş ile ) kağıt üzerine yaprak, böcek kanadı koyarak güneş ışığı altında saatlere pozlandırmışlardı. Ancak o tarihlerde sabitleştirici ( hypo ) henüz tespit edilmediği için elde edilen görüntüler kalıcı olmamıştı.

            1835 yılında Fox Talbot “photogenic drawing” ( fotoğrafik desenler ) adıyla dantel ve botanik örneklerini ışığa karşı duyarlaştırdığı kağıdın üzerine koyarak görüntü almıştı. Talbot’ta ilk çalışmalarında sabitleştirici kullanmamış fakat daha sonra Sir John Herschel’in önerisiyle hyposülfit ( sodyumtyosülfit ) kullanarak görüntüyü kağıda kalıcı olarak aktarmıştı.

            Bu anlatılanlar, hem fotoğrafın ilk teknik gelişimleri hem de ilk fotogram çalışmalarıdır. Fotogram, gümüş nitratın ışığa karşı duyarlılığını bulan “Schulze”i anmak amacıyla “Schulzegrafi” olarak da adlandırılır.

            Gelişim sürecinde kullanılan bu yöntem daha sonraları sanatsal ifade aracı olarak da kullanılmıştır. 1918 yılında Zurich’de Chistian Schad “schadographs” yapmak için kitap ve gazete parçalarını kullanmıştı. Bu çalışması fotogram’a uygulanan ilk soyut yaklaşımdı. 1920 yıllarına gelindiğinde Man Ray “rayograph” ile soyut çalışmalarda bulunmuştu. Macar sanatçı Moholy-Nagy gene aynı yıllarda ( 1920 de ) Berlin’e gelerek konstrüktivist resimlerini üretmek için deneyler yapmış sonunda telefon resimlerinin fotogramını gerçekleştirmişti. 1923 yılında Welmar’daki Bauhaus’da görev aldığında ışık deneyleri ve kayıtlari için fotogram kullanmıştı. Fotoğraf kağıdını tuval, değişken elektrik ışığını ressamın boyası gibi kullanarak fotogram’da ışıkla resim yapma olanağı yaratmıştı. Reklam tasarımında kullanılmaya başlayan fotogram zamanla sanat çalışmalarının içine girmiş, ikinci dünya savaşı sonrasında soyut sanata koşut olarak yeni bir anlayışla fotogram geliştirilmiştir. Günümüzde fotogram tek başına uygulandığı gibi eski fotografik baskı yöntemleriyle karma şekilde uygulanmaktadır

            Yorum

            • delphin
              Senior Member
              • 27-12-2005
              • 15279

              #66
              Konu: Fotograf çekmeye başlıyacaklar için faydalı bilgiler

              FOTOĞRAFÇILAR HAKKINDA YÖNERGE

              İstanbul
              Askeri Matbaa
              1915
              "Aşağıda tam metni verilen “Fotoğrafçılar Hakkında Talimatname”, cepheye gidecek fotoğrafçıların uyması gereken kuralları içermekte olup Osmanlı İmparatorluğu Harbiye Nezareti tarafından hazırlanıp 1915 yılında bastırılmış ve ordu komutanlıklarına uygulanmak üzere gönderilmiştir. . Orjinali Galip Coşkun’un özel arşivinde bulunmaktadır. Ayşen Beyazıt ve Galip Coşkun tarafından orjinal metninden çevirisi yapılmıştır. "
              Savaş sırasında ülkenin çeşitli bölümlerinde savaş nedeniyle gerçekleşen olayları fotoğraflamak isteyenler Ordu Komutanlığı’nın aşağıdaki koşullarını kabul etmek zorundadırlar.
              1. Bir makine için en çok iki kişiye izin verilir.
              2. İzin için başvurulduğunda götürülecek makinanın cinsi ve boyutları dilekçede belirtilmelidir. Ayrıca fotoğrafçılar ikişer adet küçük fotoğrafları ve nüfus cüzdanı veya pasaportlarını, Osmanlı Devleti vatandaşı iseler bulundukları yerin yetkili emniyetinden, yabancı uyruklu isele bağlı bulundukları elçilikten birer iyi hal kağıdı vermek zorundadırlar.
              3. Fotoğrafçılar, Osmanlı Devleti içinde bir yardım derneğine bağlı iseler yukarıdaki maddede belirtilen iyi hal kağıdından başka dernek üyesi olduğunu belirten bir belge getirmelidirler. Yabancı dernekler adına başvuran fotoğrafçılar hakkında günün koşullarına göre Ordu Kamutanlığı Haber Alma Şubesi Müdürlüğü genel bir soruşturma yapar.
              4. Ekli belgeler uygun görülür ve onaylanırsa ruhsatname talep edenlere Ordu Komutanlığı Haber Alma Şubesi’nce hazırlanacak ruhsatname başvuranlara verilir. Ruhsatnamesini alan muhabir koluna, beyaz üzerine kırmızı olarak (H.F.) işlenmiş pazubandı bağlar. Bu ruhsatname aşağıda belirtildiği gibi doldurulur.
              5. Makine şubeye getirilir ve resmi mühürle mühürlenir. (Makinenin bozulma olasılığına karşı yedek bir makine götürmek istenirse yedek makinenin de mühürlenmesi zorunludur.) Ne kadar cam film götürülecekse kutularıyla birlikte şubede mühürlenir. Bu mühür fotoğrafçının gideceği Ordu Kurmay Başkanlığı tarafından veya Bölge Komutanlığı tarafından sökülür ve altıncı madde gereğince kendisine verilen ruhsatnameye kaydedilir. Mühürlü kutulardan başka cam ve buna benzer şeyler götürmek izine bağlıdır.
              Fotoğrafçıya verilecek ruhsatnameye, makinenin markası, türü ve boyutları, yedek makine oluğ olmadığı, plakların, kutuların sayısı ve bunların şubece hangi tarihte mühürlendiği yazılır.
              1. Fotoğrafçılar cephede en büyük kumandanlık karargahına başvurarak belgelerini ve Ordu Komutanlığı’ndan aldıkları ruhsatnameyi gösterirler. Anılan karargahın kurmay başkanına makine ve diğer malzemeleri göstererek mühürleri açtırırlar. Sonra söz konusu komutandan ikinci bir ruhsatname alırlar.
              Bu Karargahtan yanlarına bir subay ve bir astsubay verilir.
              Fotoğrafçılar sözkonusu subay veya astsubayın vereceği emre göre hareket etmeye, çekeceği her fotoğrafı onun gözetiminde çekmeye ve görev sırasında yapacakları en küçük harekete varıncaya kadar söz edilen askerlere bildirmeye (ve gönderildikleri karargahın gerekli gördüğü savaş fotoğraflarını çekerek üzretsiz olarak ilgili karargaha vermeye) zorunludurlar.
              1. Plakalar kullanıldıktan sonra ilk karşılaşılan karargaha teslim edilecek ve karargah bu plakları kutuları ile birlikte Ordu Komutanlığı ikinci şubeye (İstihbarat Şubesi) göndereceklerdir. Bu gönderilme işinin tüm sorumluluğu fotoğrafçıların beraberindeki subaya aittir.
              Ordu Komutanlığı Haber alma Şubesi Müdüriyeti gönderilen bu gibi camlardan istediklerini istediği şekilde basabilir. Buna karşılık fotoğrafçıya veya fotoğrafçının bağlı bulunduğu şirkete uygun bir miktar para verir. Geri kalan camlardan basımını (çoğaltılmasını ç.n.) uygun gördüklerini fotoğrafçının bağlı bulunduğu şirkete geri verir. Fotoğrafçı kendi adına çalışıyorsa dönüşünde kendisine verir. Hiçbir şekilde baskısını uygun görmediği camları fotoğrafçıya veya bağlı bulunduğu şirkete bilgi verdikten sonra kırdırabilir ve herhangi bir ödeme yapmaz.
              1. Her fotoğrafın sıra numarası, çekildiği tarihi ve yeri ayrıntıları ile belirtilmelidir. Her fotoğrafçı ayrıca bir de liste tutup sıra numarasıyla bunları kaydeder. Yayınlanmasına izin verilen şirkete veya fotoğrafçıya geri verilecek camlardan tabedilen üçer adet fotoğraf Ordu Komutanlığı Haber Alma Şubesine gönderilir.
              2. Ordu Komutanlığı Haber Alma Şubesi Müdürü istediği zaman fotoğrafçı veya şirketlerden yukarıdaki maddede açıklanan fotoğraf camlarını neden belirtmeden geri isteyebilir.
              3. Cephede çekilen fotoğraflardan acil olarak Ordu Komutanlığına gönderilmesi gerektiğinde, fotoğrafçının beraberindeki subay veya astsubayın yardımı ile postalanarak Ordu Komutanlığı Haber Alma Müdürüne haber verilir.
              Bu konuda yapılacak harcamalar esasen fotoğrafçıya veya bağlı bulunduğu şirketçe karşılanacak olsa da bu konuda ayrı bir uzlaşma yapılabilir. Bu durumda şirket veya fotoğrafçı ile bir antlaşma imzalanır.
              1. Fotoğrafçı gönderen şirket veya dernek, savaşa göndereceklere kişilerin davranışlarından sorumludurlar.
              2. Fotoğrafçılar döndükleri zaman, döndükleri Ordu Komutanlığı Haber Alma Şubesine bildirmek ve ruhsatname ile pazubandlarını geri vermek zorundadırlar.

              Yorum

              • erkan44
                Junior Member
                • 22-04-2005
                • 121

                #67
                Konu: Fotograf çekmeye başlıyacaklar için faydalı bilgiler

                üsdat emek veripte bizle paylaştığın için teşekkürler emeğine yüreğine sağlık

                Yorum

                • delphin
                  Senior Member
                  • 27-12-2005
                  • 15279

                  #68
                  Konu: Fotograf çekmeye başlıyacaklar için faydalı bilgiler

                  iyi paylaşımlar arkadaşlar.

                  Yorum

                  • delphin
                    Senior Member
                    • 27-12-2005
                    • 15279

                    #69
                    Konu: Fotograf çekmeye başlıyacaklar için faydalı bilgiler

                    süper bir topic iyi paylaşımlar

                    Yorum

                    • delphin
                      Senior Member
                      • 27-12-2005
                      • 15279

                      #70
                      Konu: Fotograf çekmeye başlıyacaklar için faydalı bilgiler

                      AMATÖR FOTOGRAFÇI KİMDİR ?

                      Resimlerinden para kazanmayan fotoğrafçıdır. Aslında amatör fotoğrafçı, salt keyif için fotoğraf çeken kişidir. Basit bir simple point-and-shot kamera veya daha komplike çok lensli ve filtreli SLR kullanabilir. Çektiği fotoğraflar bir deniz, bir aile büyüğü, özel bir gezi olabilir. Fotoğraf kalitesi şaşırtıcı derecede iyi olabilir. Amatör taraf asla bu tür teknikler, ekipman vs. değil sadece fotoğrafa duyulan sevgidir. Zamanda bir an yakalayıp sonsuza dek birilerinin görebileceği bir film olarak tutabilmek duygusu. Bir amatör için para hiçbir zaman birincil ya da ikincil neden değildir. Çoğu bu hobiyi işleri olarak olarak görmek istese de bu şansa sahip olabilecekler azınlıktadır. Bu tanımlar size de uygunsa, zaten siz de amatör fotoğrafçısınızdır.

                      Yorum

                      • delphin
                        Senior Member
                        • 27-12-2005
                        • 15279

                        #71
                        Konu: Fotograf çekmeye başlıyacaklar için faydalı bilgiler

                        Kameralar

                        Temel kameralar; çalışmaları, güçleri ve ana kullanım amaçları
                        Başlangıç için öneri tipler the lens-shutter camera, the single-lens-reflex camera, and orta ve büyük format kameralar. Hangisini seçeceğiniz ne tip fotoğraflar çekmek istediğinize bağlıdır.

                        Lens-Shutter Kamera'ları
                        Point and shoot diye bilinen en basit kameradır. Kullanımı kolaydır ve iyi sonuç verirler. Aile fotoğrafları gezi fotoğrafları çekebilirsiniz.
                        Kullanımları artık otomatik fonksionlarla daha da kolaylaştı; otomatik flaşlar, pozlama gibi. Bakıyorsunuz, görüntü alıyorsunuz, düğmeye basınca kamera resmin iyi olmasını garantiliyor.

                        Esnekliğinizi de benzer sebeplerden kaybediyorsunuz bunun yanı sıra. Gelişmiş tekniklerle çekime uygun değiller. Bu kamerayla imajı manipüle edemezsiniz. Diyafram veya enstantane hızını kontrol edemezsiniz. Lens değiştirme şansınız da yok. Artık zoomları olsa da 24mm den 500mm ye gitmek istediğinizde aynı şey olmayacaktır. Filtre kullanamazsınız. Kullanım kolaylığı istediğiniz her duruma uygundurlar yine de. Bazen basit, risksiz birşeylere ihtiyaç duyabilirsiniz.

                        SLR
                        SLR (single-lens-reflex camera) bu yüzyılın en yaygın kamerasıdır. Point and shoot dan daha güçlü, yapmak istediğiniz işte daha fazla kontrol imkanı sağlarlar.
                        Temelde en önemli fark şudur; baktığınız zaman kameranın asıl lensinden görürsünüz, yani gördüğünüz elde edeceğiniz sonuçtur. Diğerinde ise vizör lensten ayrıdır; yani sadece yaklaşık olarak görürsünüz. Bu yakın çekim fotoğraflarda özellikle sorun yaratabilir. Bu nedenle SLR geliştirildi. Lensleri, flaşları değiştirebilir, diyafram ve enstantane hızını ayarlayabilir, filtre kullanabilirsiniz. Değişkenlerinizi kontrol etmedikçe kameranızı ve yeteneklerinizi tam olarak kullanamazsınız.

                        Tabii bu da fiyat demek. SLR ucuz değildir. Ekleyeceğiniz her fonksiyon da ayrıca maliyet demektir. Eğer gerçekten bu özellikleri kullanacaksanız almanızı öneririz.

                        Orta ve Büyük Format Kameralar
                        Profesyonellerin kullandığı kameralardır. SLR'ın benzeri şekilde çalışırlar. En önemli tek fark
                        ciddi bir şekilde görüntü kalitesinin arttırılmış olmasıdır. Negatifin genişliği arttıkça kalite artar. SLR'larda 35 lik tabir ettiğimiz 24mm ve 36mm film kullanılır. Orta formatta 4.5x6cm, 6x6cm, 6x7cm, 6x9cm olur. Büyük formatta ise 9x12cm, 18x24cm'dir.

                        Yine pahalılık söz konusu. Kamera, film ve aksesuarlar pahalıdır. Gerçekten de amatörlerin bu kameraların sunduklarına ihtiyacı olmaz.

                        Yorum

                        • delphin
                          Senior Member
                          • 27-12-2005
                          • 15279

                          #72
                          Konu: Fotograf çekmeye başlıyacaklar için faydalı bilgiler

                          FİLMLER

                          Ne tür film kullanmamız gerektiğini anlayabilmek için biraz bilgi.
                          Çok önemli ve genelde gözden kaçırılan araçlardan birisi, son baskının değerini belirleyen kameranızdaki filmdir. Çoğunlukla amatörler film hakkında bilgi sahibi değillerdir.

                          ISO/ASA
                          Film kutusunun yanında gördüğünüz, genellikle 100 ile 400 arasındaki değerler filmin ISO/ASA değeridir. Bu değer filmin hız indeksidir. Büyük rakam yüksek hız gösterir. Hızlı ve yavaş film ne demektir? Önce filmin çalışmasını anlamak gerek.Işığa duyarlı emülsiyon yüz çeşitli kimyasallarla kaplıdır ki en önemlisi gümüş bromürdür. Işığa duyarlıdır ve ışıkla reaksiyon gösterir. Filmin yapılandırılmasında tekrar reaksiyona girerek negatifin oluşmasını sağlar. Hız ise filmin kaplandığı gümüş bromürün ölçüsü ile ilişkilidir.
                          Bu da fazla ve iri parçalı gümüş bromürlü hızlı film, yavaş filmden daha düşük kaliteli demektir. Geniş parçalarda görüntünün çözünürlüğü daha azdır.
                          ISO/ASA 200 ISO/ASA 100'den iki kat, ISO/ASA 400'ün yarısı kadar hızlıdır. ISO/ASA 100'den daha az ISO/ASA 400'den ise çok görüntü kalitelidir.
                          Sonuç olarak; yüksek görüntü kalitesi için ISO/ASA100 ya da daha az kullanın unutmayın ki enstantane hızı yavaş olacaktır. (tripod kullanılabilir.) Hızlı bir aksiyon veya düşük ışık söz konusuysa ISO/ASA400 ve üstü kullanın. Hangi hızın ne tür bir duygu verdiğini deneyerek keşfedebilirsiniz.

                          Renkli Filmler
                          İki çeşittirler, baskı filmi (negatif filmler) ve slaydlar (dia pozitifler).
                          Baskı filmi genellikle kullanılanlardır. Slaydlarsa profesyonellere birçok imkan sağlar.
                          Baskı filmler genelde ISO/ASA100 ile 400 arası, amatörler için orta iyi dereceli filmlerdir. Çünkü görüntü çevresinde iyi bir renk dengesi sağlar.
                          Düşük hızlı renkli baskı filmler, daha çok renk ve kontrast verirler ve daha parlaklardır. Hızlılar daha parçalı ve az renklidirler.
                          Slaydların daha geniş bir kullanım alanı vardır. ISO/ASA25 ile ISO/ASA6400 arası ve üstü bulunabilirler. Işık ve diğer hataları affetmezler. Gerçekten tecrübeli olmak gerekir. Renkler çok daha yoğundur. Baskıları daha kolaydır.

                          Siyah ve Beyaz Filmler
                          Siyah ve beyaz filmler, genelde düşünülenin aksine, renkli filmlerden daha komplikedir. Burada ISO/ASA değeri hız ve kalite önemlidir. Pratikte değişik markaların kıyaslanması değişik sonuçlar verebilir. Öneri çok deneme yapmaktır.

                          Yorum

                          • delphin
                            Senior Member
                            • 27-12-2005
                            • 15279

                            #73
                            Konu: Fotograf çekmeye başlıyacaklar için faydalı bilgiler

                            LENSLER

                            Sormak isteyebileceğiniz sorulara yanıt olsun diye…
                            Kameranın esnekliğini arttırmada en iyi yöntem lenslerdir. Yeni başlayanlar için biraz karışık olabilir lens kullanımı. Fakat doğru bir analizle çalışılırsa o kadar karmaşık olmadığını görebilirsiniz.

                            Standart lensler
                            Standart bir lensin, negatifin diyagonaline eşit uzunlukta odak uzaklığıi vardır. Bu uuzunluk 35mm film için 45mm civarındadır. SLR için ise genellikle 45mm ile 55mm arasındadır.

                            Standart lenslerin, görüntüyü kesinlikle olduğu gibi tekrar üretebilme özelliği vardır. Telefoto veya geniş açı özellikleri yoktur. Bu lensler standart lensler olarak çok pahalı örneklerin yaptıklarını yapamasalar da gözardı edilmeyecek lenslerdir.

                            Telefoto Lensler
                            İsminden de anlaşıldığı üzere bu lensler daha ileri görmenizi sağlarlar. Odak uzunluğu 55mm nin üstünde olan lensler olmasına rağmen genelde en kısası 70mm dir. Objeyi yakınınıza getirmek için veya ekstra detayları yakalayabilmek için kullanılırlar. Kısa telefotolar portre fotoğrafları için uygundurlar, modele yaklaşmadan iyi çekimler yapabilirsiniz böylece model rahat hisseder. Uzun lensler vahşi hayvanları, uzaktaki bot ve uçakları ya da her ne kadar yasal olmasa da habersiz uzaktaki insanları görüntülemekte kullanılabilir.

                            Kullanırken önemli iki nokta var. Birincisi bu tür bir lens alan derinliğinizi kısaltır. Standart lensle 10 12 metre derinliğiniz varken telefoto ile 3 ila 4 arasında kısıtlısınızdır. Bu nedenle doğru alan ve neyin odaklanacağı çok önemlidir. İkincisi kamera sallantılarına karşı çok dayanıksızdır. Kamera sallantıları enstantane hızı yavaş olduğunda oluşur ve kamera hareketleri film üzerinde etki yaratır. Bundan kaçınmak için en azından 1/ odak uzunluğu kadar hızlı bir enstantane hızı kullanmak gerekir. Örneğin 210mm lens kullanırken 1/250 de çekim yapılmalıdır.

                            Geniş Açı Lensler
                            İsminden anlaşıldığı üzere kameradan alınan görüntüyü genişletirler. Odak uzunluğu 40mm altındakiler geniş açı, 18mm altındakiler ultra geniş açı lensler olarak isimlendirilirler.

                            Özel efektler için de kullanılabilirler. 30mm altında resmin kenarlarında biçim bozukluğu olur ve lense yakın herhangi bir görüntü orantısızca büyük olur. (Örneğin Pearl Jam in VS. albüm kapağı ultra geniş açılı bir lensle bu şekilde çekilmiştir.)
                            Geniş açılar uzun bir alan derinliği verirler bu yüzden alanda seçicilik yapmak isteniyorsa dikkatli çalışılması gerekmektedir.

                            Zoom Lensler
                            Zoom lensler özelliklei kadar dezavantajları da olan lenslerdir.
                            Yararları:
                            Sabit bir odak uzunluğu olmayan lenslerdir. Böylece bir alımda 100mm ile 400mmlik bir aralığınız olacaktır. Hem para hem kullanım kolaylığı ile zaman da kazandırır. Bu bazen aksiyon ve doğa çekimlerinde çok önemli olabilir.
                            Zararları:
                            Ana problem odak uzunluklarının değişebilirliğindedir; bir zoom lensin benzer ölçü sabit odak uzunluklu lensler kadar geniş apertureü olamaz. Bu da uzun enstantane hızı demektir, çekimde esnek değilsinizdir çokça tripod ile çalışmak gerekir, özellikle de telefoto zoomlarda.

                            Yorum

                            • delphin
                              Senior Member
                              • 27-12-2005
                              • 15279

                              #74
                              Konu: Fotograf çekmeye başlıyacaklar için faydalı bilgiler

                              Temel Kavram

                              Kameralar özellikle SLR nasıl çalışıyor, diyafram ve enstantane hızı nedir resmi beraber nasıl etkiler.
                              Ancak diyafram ve enstantane hızı anlaşıldıktan sonra fotoğrafçılığın daha ilgi çekici yerlerine geçmek mümkün.

                              Diyafram
                              Işığın girip, filmin ışığa tutulduğu açıklığın çapıdır. Lensin diyaframnın değiştirilmesi durumunda resimde derin etkiler yaratılır. Kamerada f-stop ile tanımlanmıştır. Kameradan kameraya değişmekle beraber, genel duruşlar f2, f2.8, f4, f5.6, f8, f11, f16, ve f22dir. Numara küçüldükçe çap artar. F2 geniş olduğu için f4den daha fazla ışık alır. Aralarında düzgün matematiksel tam iki katlık bir fark vardır. Diyelim ki kamera f8 istiyor. Eğer siz manuel olarak f11 ayarlarsanız filmi yarı yarıya az ışığa tutarsınız. Ve f5.6 olarak ayarlarsanız iki kat ışığa tutmuşsunuz demektir. İki duruş arasında ışığı 4 kat, üç duruş arasında 8 kat değiştiriyorsunuz demektir.

                              Alanın derinliği de diğer önemli konudur. Çap arttıkça alan derinliği ya da odaktaki uzaklık azalır. Örneğin eğer f8 ile 4 metre odak uzaklıktaysanız, f4 ile 2 metre olacaktır. Bunları avantajınıza göre kullanabilirsiniz.

                              Enstantane hızı
                              Fotoğrafı çektiğinizde enstantanenin ne kadar açık kalacağı dolayısıyla filmin ne kadar süreyle ışık alacağıdır.. Genellikle 1 saniye ile saniyenin 1/1000 arasında değer alır. İki nedenle önemlidir. Birincisi, diyafram kontrolü için, ikincisi, stil olarak bunu fotoğraflarınızda kullanabilirsiniz.
                              Süre uzadıkça, filme daha çok ışık gelir. Bu daha sezgiseldir. Diyafram ile aynı mantıkta işler. 2 kat olarak. 1/125 1/250 den iki kat, 1/500 den 4 kat fazla ışık alır demektir.

                              Birarada Kullanım
                              Eğer bu iki değişkeni bir arada kullanmaya kalkarsanız bir çarpan çıkar. İki değişken de ışığı 2 faktörle
                              değiştiriyordu. Diyelim ki;
                              kamera durumu okuyor ve kendini f8de 1/125 olarak kuruyor. Bu doğru ölçüm. F11 olarak ayarlarsak ne olur? Görüntü yarısı kadar ışık alır, ve resim underexposed olur. Fakat biz bunu enstantane hızını 1/60 olarak ayarlayarak değiştirebiliriz. Çapı küçültüp, ışığa tutma süresini arttırarak aynı yerde kalırız.

                              Tabloyu incelersek;

                              f-stopf22 f16 f11 f8 f5.6 f4 f2.8 enstantane hızı1/15 1/30 1/60 1/125 1/250 1/500 1/1000


                              Merkez sütun önerilen pozu verir.Bununla beraber, yukarıdaki kombinasyonlardan herhangi birini kullanıp filmi doğru ışığa tutabilirsiniz, çünkü her aşağı duruş daha uzun bir enstantane hızı ile biraradadır böylece genel ışık durumu değişmez. O zaman neden farklı değerlerimiz var?
                              Diyaframın alan derinliği konusuna dönelim. Bunu değiştirmek isteyebileceğiniz durumlar olabilir. Kalabalıkta bir kişiyi odaklamak istiyor olabilirsiniz. Ya da maksimum odaklama istiyorsunuzdur. Bu durumlarda diyaframla oynamak gerekecektir. Tersine belli bir enstantane hızı kullanmak isteyebilirsiniz. Işık azlığı, çokluğu, hareketi yüksek hızda durdurma isteği ya da yavaş hızda gösterme tercihi gibi nedenleriniz olabilir. Daha bir çok nedenden her iki fonksiyonu birlikte değiştirmek isteyebilirsiniz. Bu size kamera ile esneklik kazandıracaktır.

                              Kompozisyon
                              Fotoğrafçılık dinamik bir sanat biçimi. Herkes için değişik tanımları var "iyi bir fotoğraf" ın. Ama yine de bazı kurallar var ki kullanırsanız daha iyi sonuçlar elde edebilirsiniz.

                              Temel Kompozisyon
                              Resimlerinizi nasıl kompoze ettiğinize bağlı olarak iyi sonuçlara ulaşırsınız. Sadece pratikle geliştirebileceğiniz ip uçları yeterlidir. Başlangıçta bu teknikleri düşünerek hareket etmek gereklidir. Ama zaten zamanla bunlar içselleşecektir. Bunlar temel fotoğrafçılık kuralları olarak adlandırılsalar da kanun değiller.

                              Dikkat dağıtan ögelerin atılması
                              Kamera, beyni ile beraber çalışan bir insan gözü gibi değil ve sadece ilgilendiklerine odaklanamıyor. Tersine vizöre giren herşeyi yakalıyor. Bu yüzden fotoğrafçının kameranın gördüğünü görmeyi öğrenmesi gerekli. Kompozisyon yaparken vizörderı tarayıp, rahatsız edici ve hoş olmayan şeyleri görmeye çalışmak ve bunlardan kurtulmanın bir yolunu bulmak gerek. Görüntüye katkısı yoksa kurtulmak en doğru yol.

                              --Fon ve ön plan
                              Fotoğrafa ciddi katkıları da olabilen ya da etkisini yok edebilen unsurlardır. En genel kural, her ikisini de olabildiğince basit tutmaktır. Örneğin bir peyzaj çalışılırken ön planın insanlar, çöpler vs ile karışmaması önemlidir. Tabii eğer bu sizin tercihiniz değilse. Portrelerde fon bir hava katsa da rahatsız edici olmamalıdır. Burada karar verici sizsiniz.

                              --2/3 Kuralı
                              Uygulamada en önemli kurallardan biridir. Kuralın önerisi, resmi ilgi çekici ve farklı kılmak için konunun off center yapılmasıdır. Önce vizörden bakıyoruz. Sonra kafamızda görüntüde 4 çizgi oluşturuyoruz: aşağı yönde 1/3 ve 2/3 te 2 yatay, karşı yönde 2 dikey çizgi. Şimdi çizgilerin kesiştiği 4 noktaya bakıyoruz, aynı anda orta karenin köşeleri bunlar. Kritik noktalar. Yapmanız gereken konuyu bu dördünden birine yerleştirmek. Hangisi olduğu sizin kararınız.

                              --Çizgiler
                              Fotoğrafçılıkta en zor yakalanan olgu çizgilerdir. Daha canlı ve güzel fotoğraflar elde etmenizi sağlar. Çizgiler bakanın ilgisini asıl unsurlara çekmeye yarar. Net ya da dolaylı olarak belirten çizgiler kullanabilirsiniz. Net olanlar demiryolu, sokak, elektrik direği gibi gerçekten görülebilir olanlardır. Çok sezgisel kullanılırlar. Dolaylı olarak kullanılanlar resimde bir ima aracıdırlar. Direk göremezsiniz fakat oradadırlar. Baskı merkezindeki bir çalı gölgesi gibi. Öğrenilecek birşey değildir. Kendiliğinden oluşur.

                              --Kadrajlama
                              Çok kullanılmadığında güzellikler katabilir resme. Resimdeki ögeleri alıp konunun etrafını sarmak ve bir çerçeve yapmak demektir. Bunu yapmak için sayısız yol var ama herkes kendi yolunu yaratır zamanla. Örneğin eski bir pencereden çekerek ya da foilage ile yapılabilir.

                              Yorum

                              İşlem Yapılıyor