Türkiye-Yunanistan Survivor yarışmasının sunucusu ve yapımcısı Acun Ilıcalı, programa dair eleştirilere Haftalık dergisinde yanıt verdi.
Son işiniz, Survivor Türkiye - Yunanistan'a... Sözcükler önemlidir. Bu yarışmayı anlatmak için hangilerini seçersiniz?
Gelmiş geçmiş en gerçek reality şov.
Bu programda çalışmayı neden kabul ettiğinizi peki?
Neden kabul ettiğimi iki üç kelimeyle mi anlatmam lazım?
Para, profesyonellik, yurt dışı ayağı olan bir iş? Kısaca neden kabul ettiniz?
Bu sezon televizyondaki en iyi işi olacağını hissettiğim için kabul ettim.
"İki ıssız adada Yunanlar ve Türkler olursa ne olur?"u mu izliyoruz biz?
Aynen öyle. İki ıssız adada sıfır müdahale ile yaşamaya çalışan 10 Yunanlı ve 10 Türk. Artık kim sağ kalırsa...
"Tarafların yarışmaya değil sanki savaşmaya gittikleri" söyleniyor.
Bu çok komik. Buna kahkahalarla gülüyorum.
"YÜKSEL AYTUÐ'UN ATV'Yİ ELEŞTİRDİÐİNİ DAHA HİÇ GÖRMEDİM"
O neden?
Programın yükseleceğini bilen grupların eleştiri yağmuru bence bu. Seyirci gözüyle televizyon eleştirmenlerinin yorumlarına saygıyla yaklaşıyorum. Ama bazı eleştiriler şahsi düşünceden öteye geçemiyor. Nedense programların teknik özellikleri atlanıyor. Bir de mesela Yüksel Aytuğ'un ATV'de yayınlanan bir program için ağır bir eleştiri yazdığını görmedim ben hiç. İnşallah Yüksel Aytuğ'u ATV'deki bir programı eleştiren yazıları yayınlandıktan sonra da Sabah'ta görmeye devam ederiz.
Ancak programın içinden alıntılar yaptığımızda yarışmacılardan duyduklarımız şöyle: "Eğer bizi bir Türk yenerse ikinci Atatürk olur... Türkler yenerse Yunanistan'a dönemeyiz"
Biz insanlara gerçeği gösterdik aslında. Ama anlayamadılar maalesef.
Neymiş gerçek?
Maalesef Yunan gençlerin çoğu Türkler'den hoşlanmıyor. Bu bir gerçek. Tabii isteyenler "Yabancı Damat"la dost olduk hikâyelerini yazabilir. Acun Firarda için 205 bölüm yaptım. Dünya üzerinde bölüm yapamadığım tek yer Atina'dır.
Neden?
Yapamadık çünkü. Bölüm yandı orada. Karşı taraftan aldığımız tepki negatifti. "Türk televizyonuyuz" diyorum, mikrofon uzattıklarım kafalarını çeviriyor. Diğeri patinaj çekerek, uzaklaşıyor. Biz gerçeği gösteriyoruz, millet ayakta uyuyor. Yunan gençleri normal şartlarda Türklerden hoşlanmıyor. Ne yapalım? Bizim suçumuz ne bunda? Programda da bunun algılanmasının nedeni de Yunan gençlerin hakkımızda ettikleri laflar. Ne yapalım yani? Bu reality şov...
Programa gelen en baskın eleştiri, yayın politikasının "düşmanlığı" körükleyici nitelik taşıdığı yönünde.
Adaya gelen Yunanlara "Türkler hakkında ne düşünüyorsunuz?" diye sorulmuş. Cevapları "Biz Türkleri çok severiz. Allah Türkler'den razı olsun" olsa onu yayınlayacağız. Adam onu dememiş. Ne söylediyse onu yayınlıyoruz. Bunun yayın politikasıyla ne alakası var anlayamadım. Sunucu soruyor, yarışmacı cevaplıyor. Ellerine metin mi verdik? "Bunları söyleyin" diye müdahale mi ettik? 10 tane Yunan gencinin yedisi Türkleri antipatik buluyor.
İşin gerçeği "Yunan gençleri Türklerden hoşlanmıyor" diyorsunuz. 10 yarışmacıyı kıstas alarak nasıl böyle bir genelleme yapabiliyorsunuz?
Bunu sadece programdaki yarışmacılara dayanarak söylemiyorum. Yunanistan'da çok bulundum ben... Tarihimiz boyunca Yunanlarla belli problemler yaşamışız. Ve genelde galip gelen biziz. Bu mantıkla değerlendirdiğinizde Yunanlar bize antipatik gelmiyor. Çünkü insan galip geldiğinde bu şekilde hissetmez ki. Ama karşı tarafta durum öyle değil.
"MİLLİYETÇİYİM AMA DOZUNDA"
Milli maç izler gibi seyredilecek bir program mı bu?
"Milli maç" derken şunu kast edebiliriz, tarafların şu andaki hırs durumları o yönde. Yarın öbür gün bir zeytin dalı uzatılır... Bir aşk hikâyesi yaşanacak, en azından onu söyleyeyim. O zaman da "Türk - Yunan aşkını mı kurguladı" diyecekler?
Bu konuda çok dertlisiniz, galiba...
Şunu net söyleyeyim, hiçbir şeye müdahale etmedik. Olayları akışına bıraktık. Çünkü o adadaki durum o kadar enteresan bir hikâyeye dönüştü ki... İleriki bölümlerde ne demek istediğim anlaşılacak. Panama'da iki ay kaldım. Beş kilo verdim. Zatürre oldum. Ama sabahtan akşama kadar olanları konuşmadan edemedik.
İdeolojik olarak "milliyetçi" olan yarışmacıları mı tercih ettiniz?
Öyle bir durum olmadığı çok belli. Milliyetçileri seçmiş olsak, bizimkilerde de Yunanlara karışı ciddi bir antipati olur. Başvuru formunda "Yunanlardan hoşlanır mısınız?" gibi bir soru yok.
Peki siz milliyetçi misiniz?
Milliyetçiyim ama dozunda milliyetçiyim.
"Dozunda milliyetçi" ne demek?
Fanatik milliyetçi değilim. Kendi ülkemi severim. Başka ülkelerle bir problemim yok.
Yarışmacıların hepsini yakından tanıyorsunuz. Yaptığınız milliyetçilik tarifine göre, onların milliyetçiliği nasıl?
Orada tam bir yelpaze var diyebilirim.
Çok politik bir cevap oldu.
Ama doğru. Orada 10 kişi var. Mesela Selim, light milliyetçi. "Hepimiz kardeşiz. Dünya barışı" modunda geziyor. Çiğdem, ciddi derecede milliyetçi. Yani her türlü insan var.
Ya Yunan yarışmacılar?
Programı genel olarak değerlendirdiğimizde şunu gördüm. Bir iki istisnanın dışında geri kalan yarışmacılar, önyargılı genç çocuklar. Fanatik değiller. Tarih kitaplarından ya da "geleneksel söylem"lerle ve telkinlerle büyümüşler. Fakat bizimkileri tanıdıkça tepkileri değişecek. Belli derecede ilişkiler kurulmaya başlanacak.
Bu projede kaç kişi çalıştı?
110.
Yani bu kişilerin önyargılarından oluşan bir durumdan, 110 kişinin çalıştığı bir iş ortaya çıktı.
Evet. Ama unutmayın ki, bu bir televizyon programı. Ve bu programda olan şu; bazıları birbirini tanıdıkça kafasındaki önyargılardan kurtuldu. Ama bazıları kurtulamadı. Aşk yaşayan da oldu, bunu aklından geçirmeyen de... Yani sonuç, Türkler de Yunanlar da "yaşayarak öğrendi".
"Dışişlerini etkileyecek bir durum olmadı" diyorsunuz. Ama merak ediyoruz, gelecek bölümlerde neler olacak?
Bireysel problemler devam edecek. Fakat gördüğünüz genel tepki çok kırılacak.
Program tanıtımları yayınlanır yayınlanmaz ciddi eleştiriler aldı. Dışişlerinden ya da hükümetten bir yetkili programa dair izlenimlerini aktardı mı size?
Program başlamadan önce dışişlerinden bir yetkiliyle uçakta karşılaştık, "Programdan haberimiz var" dedi. Onun dışında bir görüşme olmadı. Ama ben bugün Başbakan'ımızla karşılaştım.
Başbakan'la nerede karşılaştınız?
Abim bir hastane açtı. Başbakan'ımız da abimin hastanesinin açılışı için geldi. Bir süreliğine aynı yerde bulunduk. O esnada Başbakan'ımız kendi kalenderliği içinde bu olayı bir gerilim noktasına taşımamamız gerektiğini hissettirdi.
Başbakan, Survivor: Türkiye-Yunanistan'ı seyretmiş mi?
Programın tamamını mı seyretti, tanıtımını seyretti; onu bilmiyorum. Ama olaya hakimdi.
Kendisinin yorumu ne yönde oldu?
Olaya "Tehlikeli işler yapıyorsun" gibi mizahi bir yönden yaklaştı.
Maçlara bedava gitmek için televizyonculuğa başlamış bir kişi olarak, bu yarışmaya katılır mıydınız?
Ben bu yarışmaya ölsem katılamazdım.
O neden?
Rahatıma düşkün bir insanım. Samimi söylüyorum, o ada şartlarında üçüncü gün kaçardım.
Eşiniz katılmak istese destekler miydiniz?
Desteklerdim. Katılsın da görsün dünyanın kaç bucak olduğunu (Gülüyor).
Sahip olduklarınızı tesadüfen mi elde ettiniz? Tesadüfleri kendiniz mi yarattınız?
Televizyona girişim tesadüf olabilir belki ama elde ettiklerim öyle değil. "Dişimle tırnağımla" derler ya, aynen öyle. Televizyona "Denensin, işi beceremiyorsa, kovulsun" telkiniyle başladım. Maaşım beş milyondu. Yani bugünün 155 YTL'si. Her sene bir basamak çıktım diyebilirim. Kendimi patronlarıma kabul ettirirken baktım, kendim patron olmuşum...
Siz patron musunuz şimdi?
Fazlasıyla. Yanımda 25 kişi çalışıyor şu anda. Üç tane prime time program yapıyorum. "Acun Ilıcalı Production" gibi düşünün. İyi kötü, küçük bir patron sayılırım yani.
Başınıza kaç defa "talih kuşu" kondu?
Hayatımda tanıdığım iniş ve çıkışları en acayip adam benim. Ruh sağlığımın düzgün olması bana göre hakikaten Allah'ın lütfu. Talih kuşu özellikle mesleki açıdan maşallah eksik olmadı benden...
Son talih kuşunuz nedir?
Küçük kızım, Leyla... Selin ONGUN - HAFTALIK
</B>
Son işiniz, Survivor Türkiye - Yunanistan'a... Sözcükler önemlidir. Bu yarışmayı anlatmak için hangilerini seçersiniz?
Gelmiş geçmiş en gerçek reality şov.
Bu programda çalışmayı neden kabul ettiğinizi peki?
Neden kabul ettiğimi iki üç kelimeyle mi anlatmam lazım?
Para, profesyonellik, yurt dışı ayağı olan bir iş? Kısaca neden kabul ettiniz?
Bu sezon televizyondaki en iyi işi olacağını hissettiğim için kabul ettim.
"İki ıssız adada Yunanlar ve Türkler olursa ne olur?"u mu izliyoruz biz?
Aynen öyle. İki ıssız adada sıfır müdahale ile yaşamaya çalışan 10 Yunanlı ve 10 Türk. Artık kim sağ kalırsa...
"Tarafların yarışmaya değil sanki savaşmaya gittikleri" söyleniyor.
Bu çok komik. Buna kahkahalarla gülüyorum.
"YÜKSEL AYTUÐ'UN ATV'Yİ ELEŞTİRDİÐİNİ DAHA HİÇ GÖRMEDİM"
O neden?
Programın yükseleceğini bilen grupların eleştiri yağmuru bence bu. Seyirci gözüyle televizyon eleştirmenlerinin yorumlarına saygıyla yaklaşıyorum. Ama bazı eleştiriler şahsi düşünceden öteye geçemiyor. Nedense programların teknik özellikleri atlanıyor. Bir de mesela Yüksel Aytuğ'un ATV'de yayınlanan bir program için ağır bir eleştiri yazdığını görmedim ben hiç. İnşallah Yüksel Aytuğ'u ATV'deki bir programı eleştiren yazıları yayınlandıktan sonra da Sabah'ta görmeye devam ederiz.
Ancak programın içinden alıntılar yaptığımızda yarışmacılardan duyduklarımız şöyle: "Eğer bizi bir Türk yenerse ikinci Atatürk olur... Türkler yenerse Yunanistan'a dönemeyiz"
Biz insanlara gerçeği gösterdik aslında. Ama anlayamadılar maalesef.
Neymiş gerçek?
Maalesef Yunan gençlerin çoğu Türkler'den hoşlanmıyor. Bu bir gerçek. Tabii isteyenler "Yabancı Damat"la dost olduk hikâyelerini yazabilir. Acun Firarda için 205 bölüm yaptım. Dünya üzerinde bölüm yapamadığım tek yer Atina'dır.
Neden?
Yapamadık çünkü. Bölüm yandı orada. Karşı taraftan aldığımız tepki negatifti. "Türk televizyonuyuz" diyorum, mikrofon uzattıklarım kafalarını çeviriyor. Diğeri patinaj çekerek, uzaklaşıyor. Biz gerçeği gösteriyoruz, millet ayakta uyuyor. Yunan gençleri normal şartlarda Türklerden hoşlanmıyor. Ne yapalım? Bizim suçumuz ne bunda? Programda da bunun algılanmasının nedeni de Yunan gençlerin hakkımızda ettikleri laflar. Ne yapalım yani? Bu reality şov...
Programa gelen en baskın eleştiri, yayın politikasının "düşmanlığı" körükleyici nitelik taşıdığı yönünde.
Adaya gelen Yunanlara "Türkler hakkında ne düşünüyorsunuz?" diye sorulmuş. Cevapları "Biz Türkleri çok severiz. Allah Türkler'den razı olsun" olsa onu yayınlayacağız. Adam onu dememiş. Ne söylediyse onu yayınlıyoruz. Bunun yayın politikasıyla ne alakası var anlayamadım. Sunucu soruyor, yarışmacı cevaplıyor. Ellerine metin mi verdik? "Bunları söyleyin" diye müdahale mi ettik? 10 tane Yunan gencinin yedisi Türkleri antipatik buluyor.
İşin gerçeği "Yunan gençleri Türklerden hoşlanmıyor" diyorsunuz. 10 yarışmacıyı kıstas alarak nasıl böyle bir genelleme yapabiliyorsunuz?
Bunu sadece programdaki yarışmacılara dayanarak söylemiyorum. Yunanistan'da çok bulundum ben... Tarihimiz boyunca Yunanlarla belli problemler yaşamışız. Ve genelde galip gelen biziz. Bu mantıkla değerlendirdiğinizde Yunanlar bize antipatik gelmiyor. Çünkü insan galip geldiğinde bu şekilde hissetmez ki. Ama karşı tarafta durum öyle değil.
"MİLLİYETÇİYİM AMA DOZUNDA"
Milli maç izler gibi seyredilecek bir program mı bu?
"Milli maç" derken şunu kast edebiliriz, tarafların şu andaki hırs durumları o yönde. Yarın öbür gün bir zeytin dalı uzatılır... Bir aşk hikâyesi yaşanacak, en azından onu söyleyeyim. O zaman da "Türk - Yunan aşkını mı kurguladı" diyecekler?
Bu konuda çok dertlisiniz, galiba...
Şunu net söyleyeyim, hiçbir şeye müdahale etmedik. Olayları akışına bıraktık. Çünkü o adadaki durum o kadar enteresan bir hikâyeye dönüştü ki... İleriki bölümlerde ne demek istediğim anlaşılacak. Panama'da iki ay kaldım. Beş kilo verdim. Zatürre oldum. Ama sabahtan akşama kadar olanları konuşmadan edemedik.
İdeolojik olarak "milliyetçi" olan yarışmacıları mı tercih ettiniz?
Öyle bir durum olmadığı çok belli. Milliyetçileri seçmiş olsak, bizimkilerde de Yunanlara karışı ciddi bir antipati olur. Başvuru formunda "Yunanlardan hoşlanır mısınız?" gibi bir soru yok.
Peki siz milliyetçi misiniz?
Milliyetçiyim ama dozunda milliyetçiyim.
"Dozunda milliyetçi" ne demek?
Fanatik milliyetçi değilim. Kendi ülkemi severim. Başka ülkelerle bir problemim yok.
Yarışmacıların hepsini yakından tanıyorsunuz. Yaptığınız milliyetçilik tarifine göre, onların milliyetçiliği nasıl?
Orada tam bir yelpaze var diyebilirim.
Çok politik bir cevap oldu.
Ama doğru. Orada 10 kişi var. Mesela Selim, light milliyetçi. "Hepimiz kardeşiz. Dünya barışı" modunda geziyor. Çiğdem, ciddi derecede milliyetçi. Yani her türlü insan var.
Ya Yunan yarışmacılar?
Programı genel olarak değerlendirdiğimizde şunu gördüm. Bir iki istisnanın dışında geri kalan yarışmacılar, önyargılı genç çocuklar. Fanatik değiller. Tarih kitaplarından ya da "geleneksel söylem"lerle ve telkinlerle büyümüşler. Fakat bizimkileri tanıdıkça tepkileri değişecek. Belli derecede ilişkiler kurulmaya başlanacak.
Bu projede kaç kişi çalıştı?
110.
Yani bu kişilerin önyargılarından oluşan bir durumdan, 110 kişinin çalıştığı bir iş ortaya çıktı.
Evet. Ama unutmayın ki, bu bir televizyon programı. Ve bu programda olan şu; bazıları birbirini tanıdıkça kafasındaki önyargılardan kurtuldu. Ama bazıları kurtulamadı. Aşk yaşayan da oldu, bunu aklından geçirmeyen de... Yani sonuç, Türkler de Yunanlar da "yaşayarak öğrendi".
"Dışişlerini etkileyecek bir durum olmadı" diyorsunuz. Ama merak ediyoruz, gelecek bölümlerde neler olacak?
Bireysel problemler devam edecek. Fakat gördüğünüz genel tepki çok kırılacak.
Program tanıtımları yayınlanır yayınlanmaz ciddi eleştiriler aldı. Dışişlerinden ya da hükümetten bir yetkili programa dair izlenimlerini aktardı mı size?
Program başlamadan önce dışişlerinden bir yetkiliyle uçakta karşılaştık, "Programdan haberimiz var" dedi. Onun dışında bir görüşme olmadı. Ama ben bugün Başbakan'ımızla karşılaştım.
Başbakan'la nerede karşılaştınız?
Abim bir hastane açtı. Başbakan'ımız da abimin hastanesinin açılışı için geldi. Bir süreliğine aynı yerde bulunduk. O esnada Başbakan'ımız kendi kalenderliği içinde bu olayı bir gerilim noktasına taşımamamız gerektiğini hissettirdi.
Başbakan, Survivor: Türkiye-Yunanistan'ı seyretmiş mi?
Programın tamamını mı seyretti, tanıtımını seyretti; onu bilmiyorum. Ama olaya hakimdi.
Kendisinin yorumu ne yönde oldu?
Olaya "Tehlikeli işler yapıyorsun" gibi mizahi bir yönden yaklaştı.
Maçlara bedava gitmek için televizyonculuğa başlamış bir kişi olarak, bu yarışmaya katılır mıydınız?
Ben bu yarışmaya ölsem katılamazdım.
O neden?
Rahatıma düşkün bir insanım. Samimi söylüyorum, o ada şartlarında üçüncü gün kaçardım.
Eşiniz katılmak istese destekler miydiniz?
Desteklerdim. Katılsın da görsün dünyanın kaç bucak olduğunu (Gülüyor).
Sahip olduklarınızı tesadüfen mi elde ettiniz? Tesadüfleri kendiniz mi yarattınız?
Televizyona girişim tesadüf olabilir belki ama elde ettiklerim öyle değil. "Dişimle tırnağımla" derler ya, aynen öyle. Televizyona "Denensin, işi beceremiyorsa, kovulsun" telkiniyle başladım. Maaşım beş milyondu. Yani bugünün 155 YTL'si. Her sene bir basamak çıktım diyebilirim. Kendimi patronlarıma kabul ettirirken baktım, kendim patron olmuşum...
Siz patron musunuz şimdi?
Fazlasıyla. Yanımda 25 kişi çalışıyor şu anda. Üç tane prime time program yapıyorum. "Acun Ilıcalı Production" gibi düşünün. İyi kötü, küçük bir patron sayılırım yani.
Başınıza kaç defa "talih kuşu" kondu?
Hayatımda tanıdığım iniş ve çıkışları en acayip adam benim. Ruh sağlığımın düzgün olması bana göre hakikaten Allah'ın lütfu. Talih kuşu özellikle mesleki açıdan maşallah eksik olmadı benden...
Son talih kuşunuz nedir?
Küçük kızım, Leyla... Selin ONGUN - HAFTALIK
</B>
Yorum