BİTKİ NEDİR?
Şüphesiz hepimiz bitkinin ne olduğunu biyolojiden biliyoruz. Ancak gene de kısaca hatırlatmakta fayda umuyoruz. Bitkilerin hayvanlardan farkı sinir sistemleri ile hareket organlarından yoksun olmalarıdır. Bitkiler ekvatordan kutuplara, deniz diplerinden yüksek dağların tepelerine kadar, hem yatay hem düşey yönde yayılırlar. Normal topraklarda olduğu gibi, mağaralarda, kayalıklarda hatta çöllerde, hemen her ortamda yaşarlar. Dünyada ilk bitkiler primitif bitkilerdir (Algler). Günümüzden yaklaşık 2 milyar yıl önce dünyada görülmeye başlamıştır.
Bitkilerin yaşamaları için 3 ana öğeye ihtiyaçları bulunmaktadır: Su, hava ve ışık. Ancak mantarlarla küflerin (küfler de bir tür mantardır) karanlıkta yaşayabildiklerini de unutmayalım, öte yandan mağaralarda, nemli yerlerde yaşayabilen mantarlarla küflere karşılık tetanos bakterisi gibi anaerob bitkiler de vardır. (Aerob bitkiler aydınlıkta anaeroblar ise karanlık yerlerde yaşarlar ) Bunlardan çıkan sonuç bütün bitkilerin suya gereksinim duyduklarıdır. Susuz bölgelerde bitki yetişmez. Bitkiler suyu kökleri ile , pirimitif (ilkel) bitkilerde kök olmadığından rizoit denilen organları ile, bakteri ve protofit yosunlar ise hücre zarları ile alırlar.
Bitkiler güneş ışığı dışında yapay ışıkta da gelişebilirler. Ancak güneş ışınlarının en kusursuz, en optimal ışık ve enerji kaynağı olduğu da hatırdan çıkarılmamalıdır. Bitki büyüyebilmek için (türüne göre) az veya çok ışığa ihtiyaç duymaktadır.
Bitkilerin büyümesi, dik durabilmesi ancak su ile mümkündür. Bütün bitkilerin yapısında bol miktarda su vardır. Örneğin kıvırcık salatada %95, patateste %78, taze fasulyede %89, kavun-karpuzda %95 su bulunmaktadır. Topraktan emilen suyun içinde çözüşmüş olarak madensel tuzlar da vardır. Buna "ham besi suyu" denir.
Bitki besin yapmak için gündüzleri yaprakları (stomatlar) ile havadaki karbondioksiti alır. Yapraklarda yeşil rengi veren klorofil ile bu karbondioksiti ve köklerden gelen su moleküllerini parçalar ve güneş ışığında bunların sentezini (fotosentez) yaparak önce formaldehit, sonra glikoz, bir molekül su kaybederek de nişastayı oluşturur. Ayrıca havanın azotundan yararlanarak da aminoasitleri, proteinleri bünyesinde toplar.
Özsu köklerden gövdeye ve yapraklara doğru çıkar. Bunlar ham özsudur. Ham özsu köklerden yapraklara "odun boruları demetleri"ni meydana getiren tüplerden çıkar. Bu tüpler gövdenin orta kısmında bulunur. Yapraklarda besi suyu haline gelen özsunun aşağı doğru inişi yani bitkinin organlara doğru dağılışı ise "soymuk boruları" adı verilen kalbur gibi delikli ve çok ince tüpler aracılığı ile gerçekleşir.
Bu tüpler gövdenin parankima dokusunda yer alır. Bunun böyle olduğunu basit olarak şöylece saptayabiliriz: Keskin bir bıçakla bir ağacın gövdesindeki kabuları soyalım. Kabuğun hemen altındaki bölge besi suyunun indiği bölgedir. Çepeçevre soyduğumuz bu kısmın üstünde kalan dallar, yapraklar, vs. bu yaptığımız işlemden zarar görmeyecektir. Üst kısımda yaşamın devam ettiğini görebiliriz. Su defa aynı yerden biraz daha merkeze doğru derinleşerek ve gene çepeçevre bir kısım kaldıralım. Bir süre sonra üst kısmın öldüğünü göreceğiz. Çünkü özsu artık yukarıya çıkamamaktadır. Ham su ağaçlara, cinsine göre saatte 15 cm. den 1,5 m.ye kadar değişen hızlarla yükselir.
Suyu yukarıya iten basınç, reçineli ağaçlarda 0.5 atmosfer, diğer bitkilerde 2.5 atmosfer kadardır. (Bu husus dikilen ağaçlar konusunda çok önemlidir ve çam, köknar gibi ağaçların neden duyarlı olduklarının sebeplerinden biridir.) Bu olaylar kormofit (yüksek bitkiler) bitkiler için geçerli olup örneğin tallofitlerde değişiktir.
Bitkilerin solunumuna; türü, yaşı, ısı, ışık, etki eden birer faktördür. Isı solunumun şiddetini 45C ye kadar gittikçe arttırır. Bu derecenin üstünde solunum şiddetini birden kaybeder. Sıfır derecede ise solunum çok zayıftır. Işık solunum şiddetini azaltır. Karanlıkta bitkiler daha çok solunum yaparlar. Yaprakları etli olanlarda solunum şiddeti azdır.
Bitkilerde OXIN demlen kimyasal bir madde vardır. Işıktan çabuk etkilenen Oxin, bitkilerin büyümesini sağlar. Işığa karşı gelen sap kısmındaki Oxin iş göremez bir duruma geldiğinden bu kısımdaki dokular gelişemezler. Gölgede kalanlar ise gelişmeye devam ederler. Bunun için saplar daima aşağıya doğru yönelir. Gölgede ve ormanların ışık almayan yerlerinde kalan bitki saplarının fazla uzamasının sebebi budur. (Bitkilerde bu önemli hatırlatmaları yapmamızın sebebi, ilerleyen bölümlerdeki konuların daha iyi anlaşılmasını sağlamak içindir.)
BİTKİ MATERYALİ:
Çevre ya da bahçe düzenlemesinde kullanılan bitki tipleme, bitki formasyonlarına peyzaj işlerinde verilen isim kısaca BiTKi MATERYALİdir. Bunlar başlıca:
a) Ağaçlar
b) Ağaççıklar
c) Çalılar
d) Sarılıcılar
e) Çiçekler
f) Örtücüler
g) Çim ve çimenler
h) Mozaik bitkiler
Şeklinde 8 grupla toplanabilir.
Şimdi bu materyalleri kısaca açıklayalım.
AÐAÇ: Kökü, gövdesi, dallan, yapraklan ve tepe tacı olan ve boyları 5m.' den fazla olan odunsu yapıda ve genelde tek gövdeli bitkilerdir.
AÐAÇÇIK: Yüksekliği 5 m.den az fakat 1 m. den çok olan bodur ağaçlardır. (Makiler, maki türleri gibi)
ÇALI: Ağaççıklar gibi, tepe, gövde, dal, yaprak ve köklere sahiptir. Farkı yerden itibaren çok gövdeli olarak gelişmesi ve boylarının da 2m.yi geçmemesidir. Pek çoğu birbirine girift, dikenli olabilir. Çok yıllıktır. (Peyzaj işinde kullanılan güzel renkli, dekoratif bazı hibrit çalılara prenniel ya da köken bitkiler denir)
SARILICILAR: Duvarlara, kameriyelere, ağaçlara sarılarak büyüyen yıllık ya da çok yıllık bitkileridir.
ÇİÇEKLER: Yıllık, iki yıllık, bazen de çok yıllık, muhtelif renkli ve güzel kokulu çiçekler açan, desenli ve renkli yaprakları olan kısa boylu bitkilerdir.
ÖRTÜCÜLER: Gövdeleri ince uzun, genelde klorofil içeren, bol yapraklı, sürünücü veya sarılıcı yıllık, iki yıllık, çok yıllık bitkilerdir. Çiçekli olabildiği gibi çiçeksiz de olabilirler.
ÇİMLER: Genelde Gramenea (buğdaygiller) familyasından, kısa boylu (l-4cm.), yeşil, halı görünümünde önemli bir peyzaj materyalidir. Orman ve kırlarda kendi kendine yetişen türlerine genelde çimen, örttüğü alanlara da çimenlik denir.
MOZAİK BİTKİLER: Kaya (Roc) ve su birimlerini süsleyen, bu üniteleri gösterişli kılan, değişik renkli, yumuşak gövdeli, yıllık, çok yıllık bitki türleridir.
Bütün bu materyal, bilinçli bir proje altında güzel bir kompozisyonla bahçelerimize estetik güzellikler kazandırır.
Şüphesiz hepimiz bitkinin ne olduğunu biyolojiden biliyoruz. Ancak gene de kısaca hatırlatmakta fayda umuyoruz. Bitkilerin hayvanlardan farkı sinir sistemleri ile hareket organlarından yoksun olmalarıdır. Bitkiler ekvatordan kutuplara, deniz diplerinden yüksek dağların tepelerine kadar, hem yatay hem düşey yönde yayılırlar. Normal topraklarda olduğu gibi, mağaralarda, kayalıklarda hatta çöllerde, hemen her ortamda yaşarlar. Dünyada ilk bitkiler primitif bitkilerdir (Algler). Günümüzden yaklaşık 2 milyar yıl önce dünyada görülmeye başlamıştır.
Bitkilerin yaşamaları için 3 ana öğeye ihtiyaçları bulunmaktadır: Su, hava ve ışık. Ancak mantarlarla küflerin (küfler de bir tür mantardır) karanlıkta yaşayabildiklerini de unutmayalım, öte yandan mağaralarda, nemli yerlerde yaşayabilen mantarlarla küflere karşılık tetanos bakterisi gibi anaerob bitkiler de vardır. (Aerob bitkiler aydınlıkta anaeroblar ise karanlık yerlerde yaşarlar ) Bunlardan çıkan sonuç bütün bitkilerin suya gereksinim duyduklarıdır. Susuz bölgelerde bitki yetişmez. Bitkiler suyu kökleri ile , pirimitif (ilkel) bitkilerde kök olmadığından rizoit denilen organları ile, bakteri ve protofit yosunlar ise hücre zarları ile alırlar.
Bitkiler güneş ışığı dışında yapay ışıkta da gelişebilirler. Ancak güneş ışınlarının en kusursuz, en optimal ışık ve enerji kaynağı olduğu da hatırdan çıkarılmamalıdır. Bitki büyüyebilmek için (türüne göre) az veya çok ışığa ihtiyaç duymaktadır.
Bitkilerin büyümesi, dik durabilmesi ancak su ile mümkündür. Bütün bitkilerin yapısında bol miktarda su vardır. Örneğin kıvırcık salatada %95, patateste %78, taze fasulyede %89, kavun-karpuzda %95 su bulunmaktadır. Topraktan emilen suyun içinde çözüşmüş olarak madensel tuzlar da vardır. Buna "ham besi suyu" denir.
Bitki besin yapmak için gündüzleri yaprakları (stomatlar) ile havadaki karbondioksiti alır. Yapraklarda yeşil rengi veren klorofil ile bu karbondioksiti ve köklerden gelen su moleküllerini parçalar ve güneş ışığında bunların sentezini (fotosentez) yaparak önce formaldehit, sonra glikoz, bir molekül su kaybederek de nişastayı oluşturur. Ayrıca havanın azotundan yararlanarak da aminoasitleri, proteinleri bünyesinde toplar.
Özsu köklerden gövdeye ve yapraklara doğru çıkar. Bunlar ham özsudur. Ham özsu köklerden yapraklara "odun boruları demetleri"ni meydana getiren tüplerden çıkar. Bu tüpler gövdenin orta kısmında bulunur. Yapraklarda besi suyu haline gelen özsunun aşağı doğru inişi yani bitkinin organlara doğru dağılışı ise "soymuk boruları" adı verilen kalbur gibi delikli ve çok ince tüpler aracılığı ile gerçekleşir.
Bu tüpler gövdenin parankima dokusunda yer alır. Bunun böyle olduğunu basit olarak şöylece saptayabiliriz: Keskin bir bıçakla bir ağacın gövdesindeki kabuları soyalım. Kabuğun hemen altındaki bölge besi suyunun indiği bölgedir. Çepeçevre soyduğumuz bu kısmın üstünde kalan dallar, yapraklar, vs. bu yaptığımız işlemden zarar görmeyecektir. Üst kısımda yaşamın devam ettiğini görebiliriz. Su defa aynı yerden biraz daha merkeze doğru derinleşerek ve gene çepeçevre bir kısım kaldıralım. Bir süre sonra üst kısmın öldüğünü göreceğiz. Çünkü özsu artık yukarıya çıkamamaktadır. Ham su ağaçlara, cinsine göre saatte 15 cm. den 1,5 m.ye kadar değişen hızlarla yükselir.
Suyu yukarıya iten basınç, reçineli ağaçlarda 0.5 atmosfer, diğer bitkilerde 2.5 atmosfer kadardır. (Bu husus dikilen ağaçlar konusunda çok önemlidir ve çam, köknar gibi ağaçların neden duyarlı olduklarının sebeplerinden biridir.) Bu olaylar kormofit (yüksek bitkiler) bitkiler için geçerli olup örneğin tallofitlerde değişiktir.
Bitkilerin solunumuna; türü, yaşı, ısı, ışık, etki eden birer faktördür. Isı solunumun şiddetini 45C ye kadar gittikçe arttırır. Bu derecenin üstünde solunum şiddetini birden kaybeder. Sıfır derecede ise solunum çok zayıftır. Işık solunum şiddetini azaltır. Karanlıkta bitkiler daha çok solunum yaparlar. Yaprakları etli olanlarda solunum şiddeti azdır.
Bitkilerde OXIN demlen kimyasal bir madde vardır. Işıktan çabuk etkilenen Oxin, bitkilerin büyümesini sağlar. Işığa karşı gelen sap kısmındaki Oxin iş göremez bir duruma geldiğinden bu kısımdaki dokular gelişemezler. Gölgede kalanlar ise gelişmeye devam ederler. Bunun için saplar daima aşağıya doğru yönelir. Gölgede ve ormanların ışık almayan yerlerinde kalan bitki saplarının fazla uzamasının sebebi budur. (Bitkilerde bu önemli hatırlatmaları yapmamızın sebebi, ilerleyen bölümlerdeki konuların daha iyi anlaşılmasını sağlamak içindir.)
BİTKİ MATERYALİ:
Çevre ya da bahçe düzenlemesinde kullanılan bitki tipleme, bitki formasyonlarına peyzaj işlerinde verilen isim kısaca BiTKi MATERYALİdir. Bunlar başlıca:
a) Ağaçlar
b) Ağaççıklar
c) Çalılar
d) Sarılıcılar
e) Çiçekler
f) Örtücüler
g) Çim ve çimenler
h) Mozaik bitkiler
Şeklinde 8 grupla toplanabilir.
Şimdi bu materyalleri kısaca açıklayalım.
AÐAÇ: Kökü, gövdesi, dallan, yapraklan ve tepe tacı olan ve boyları 5m.' den fazla olan odunsu yapıda ve genelde tek gövdeli bitkilerdir.
AÐAÇÇIK: Yüksekliği 5 m.den az fakat 1 m. den çok olan bodur ağaçlardır. (Makiler, maki türleri gibi)
ÇALI: Ağaççıklar gibi, tepe, gövde, dal, yaprak ve köklere sahiptir. Farkı yerden itibaren çok gövdeli olarak gelişmesi ve boylarının da 2m.yi geçmemesidir. Pek çoğu birbirine girift, dikenli olabilir. Çok yıllıktır. (Peyzaj işinde kullanılan güzel renkli, dekoratif bazı hibrit çalılara prenniel ya da köken bitkiler denir)
SARILICILAR: Duvarlara, kameriyelere, ağaçlara sarılarak büyüyen yıllık ya da çok yıllık bitkileridir.
ÇİÇEKLER: Yıllık, iki yıllık, bazen de çok yıllık, muhtelif renkli ve güzel kokulu çiçekler açan, desenli ve renkli yaprakları olan kısa boylu bitkilerdir.
ÖRTÜCÜLER: Gövdeleri ince uzun, genelde klorofil içeren, bol yapraklı, sürünücü veya sarılıcı yıllık, iki yıllık, çok yıllık bitkilerdir. Çiçekli olabildiği gibi çiçeksiz de olabilirler.
ÇİMLER: Genelde Gramenea (buğdaygiller) familyasından, kısa boylu (l-4cm.), yeşil, halı görünümünde önemli bir peyzaj materyalidir. Orman ve kırlarda kendi kendine yetişen türlerine genelde çimen, örttüğü alanlara da çimenlik denir.
MOZAİK BİTKİLER: Kaya (Roc) ve su birimlerini süsleyen, bu üniteleri gösterişli kılan, değişik renkli, yumuşak gövdeli, yıllık, çok yıllık bitki türleridir.
Bütün bu materyal, bilinçli bir proje altında güzel bir kompozisyonla bahçelerimize estetik güzellikler kazandırır.
(Alıntıdır)