Bitki hücrelerinde protoplazmanın yaşamsal etkinliği için çok önemli bir vejetasyon faktörüdür. Susuz kalan protoplazma sertleşerek işlevini yitirir. Aynca su, bitkinin kökleri tarafından topraktan erimiş olarak alınıp, bünyesi için gerekli mineral ve organik maddeleri yapraklara taşıyarak, daha sonra da buharlaşıp terler ya da TRANSPİRASYON'u oluşturur.
Diğer faktörlerde olduğu gibi su faktöründe de minimum, optimum ve maksimum istekler söz konusudur. Suyun minimum düzeyde oluşu bitkilerde yaprakların solması sonucunu doğurur. Bunun devamlılığı halinde ise bitkinin kuraklıktan ölmesi olayı vuku bulur. Bitkilerin su istekleri, ya da kuraklığa dayanma güçleri taksona göre değişiklikler gösterir.
Bazı taksonlar (tür, cins, familya, sınıf..) kuraklığa göre şöylece sıralayabiliriz:
Xerophyt (Kserofit): Kurakçıl Bitkiler
Hygrophyt (Higrofil) ; Sucul bitkiler
Mezophyt (Mezofit): Orta sucu bitkiler
Tropophyt (Tropofit) : Her ortama uyum sağlayabilen bitkiler.
Bitkiler, buna göre de dış yapılarını, özellikle yapraklarını ortama uyum sağlayabilecek şekilde geliştirmişlerdir. Örneğin Kserofit bitkilerin yaprakları sert; kitini; epidermisleri kalın ve kıllarla Örtülü... Defne (Laurus nobilis), Zeytin (Olea oleaster), kocayemis (Arbutus unedo) gibi... Aksine higrafit olan bitki türlerinde yapraklar büyük, ince, transpirasyona uyumludur.
Topraktaki sulara YERALTI SULARI denir.
Genelde yeraltı sulan sığ sular ve derin sular diye ikiye ayrılırlar.
Derin sular dünyanın Litosfer tabakasının alt katmanlarındaki su rezervuarlarında bulunan sulardır. Çok derinlerde olanlan sıcaktır.
Sığ sular ise l0 m. derinliğe kadar olan, gene su geçirimsiz bir küvet (rezervuar) içinde bulunan ve bizim kuyu açarak yararlandığımız sulardır. Bu sular hareketsiz (statik) olduğu gibi bazen de içinde bulunduğu ortamın eğimine bağlı olarak akarsu durumunda da bulunabilirler.
Statik suyun ortalama kotuna statik su seviyesi ismi verilir. Statik su seviyesi A horizon katmanının üstüne kadar çıkmışsa, bitkiler yönünden birtakım problemler olacak demektir. Buna pratikte "taban suyu" denir.
Taban suyu bitkilerde "fizyolojik kuraklık" denilen olumsuz sonuçlar doğurur. Suyun içindeki kökler yeterince oksijen alamadıkları için (tıpkı insanların suda boğulması gibi) boğularak ölürler.
Yeraltı suyunu taşıyan, içinde bulunduran yeraltı boşluklarına AKIFER denir.
Yeraltı sulan geçtikleri ve bulundukları yer katmanlarının cinsine göre, bünyesindeki mineralleri, tuzlan içinde eriterek çeşitli sertlik ve bileşimdeki sulan oluştururlar. Örneğin; tuzlu formasyonlardan geçmişse tuzludur, jispli, anidrili sulardan geçmişse sulfatlıdır, kalkerli formasyonlardan geçmişse kireçlidir. Silisli katmanlardan geçen sular ise hemen hiç katkılanmazlar ve bunlar özellikle içme suyu olarak en yumuşak sulardır.
Genel bir bilgi vermek İçin konumuza aldığımız yeraltı suları, sadece sulama ihtiyacı karşısında ilgi alanımıza girebilir. Oysa bitki yetiştirmek yönünden ele alınacak su, TOPRAK SUYU dediğimiz A ve B horizonlardaki, toprakla karışmış haldeki sulardır. Buna toprak nemi de diyebiliyoruz. Ancak sığ suların C horizona kadar çıkabilen kısmı, toprağın üst kısmını Kapilerite yanı kılcallık ve kohezion etkisi ile sürekli besleyeceğinden genelde yararlıdır.
Kumlu topraklardaki suyun dolaşımı hızlı olmakla birlikte, kumlu topraklar suyu az tutarlar. Suyun kılcallık olanakları ile tutulabilmesi, taşıdığı toprak cinsinin inceliği ve, yoğunluğu ile ilgilidir.
Kumlu killer, marnlı topraklar çok su tutarlar. Hareket halindeki suya kılcal su veya kapilarite suyu diyoruz. Topraktaki bir diğer su da toprak parçalarının abzorbe ettiği (soğurduğu) higroskopik su dur. Higroskopik sular sakin ve hareketsiz olduklarından bitkiler bunlardan yararlanamazlar (İnce taneli killerdeki sular gibi).
Ne kadar önemlimiş değil mi? Saygılarımla..!
Diğer faktörlerde olduğu gibi su faktöründe de minimum, optimum ve maksimum istekler söz konusudur. Suyun minimum düzeyde oluşu bitkilerde yaprakların solması sonucunu doğurur. Bunun devamlılığı halinde ise bitkinin kuraklıktan ölmesi olayı vuku bulur. Bitkilerin su istekleri, ya da kuraklığa dayanma güçleri taksona göre değişiklikler gösterir.
Bazı taksonlar (tür, cins, familya, sınıf..) kuraklığa göre şöylece sıralayabiliriz:
Xerophyt (Kserofit): Kurakçıl Bitkiler
Hygrophyt (Higrofil) ; Sucul bitkiler
Mezophyt (Mezofit): Orta sucu bitkiler
Tropophyt (Tropofit) : Her ortama uyum sağlayabilen bitkiler.
Bitkiler, buna göre de dış yapılarını, özellikle yapraklarını ortama uyum sağlayabilecek şekilde geliştirmişlerdir. Örneğin Kserofit bitkilerin yaprakları sert; kitini; epidermisleri kalın ve kıllarla Örtülü... Defne (Laurus nobilis), Zeytin (Olea oleaster), kocayemis (Arbutus unedo) gibi... Aksine higrafit olan bitki türlerinde yapraklar büyük, ince, transpirasyona uyumludur.
Topraktaki sulara YERALTI SULARI denir.
Genelde yeraltı sulan sığ sular ve derin sular diye ikiye ayrılırlar.
Derin sular dünyanın Litosfer tabakasının alt katmanlarındaki su rezervuarlarında bulunan sulardır. Çok derinlerde olanlan sıcaktır.
Sığ sular ise l0 m. derinliğe kadar olan, gene su geçirimsiz bir küvet (rezervuar) içinde bulunan ve bizim kuyu açarak yararlandığımız sulardır. Bu sular hareketsiz (statik) olduğu gibi bazen de içinde bulunduğu ortamın eğimine bağlı olarak akarsu durumunda da bulunabilirler.
Statik suyun ortalama kotuna statik su seviyesi ismi verilir. Statik su seviyesi A horizon katmanının üstüne kadar çıkmışsa, bitkiler yönünden birtakım problemler olacak demektir. Buna pratikte "taban suyu" denir.
Taban suyu bitkilerde "fizyolojik kuraklık" denilen olumsuz sonuçlar doğurur. Suyun içindeki kökler yeterince oksijen alamadıkları için (tıpkı insanların suda boğulması gibi) boğularak ölürler.
Yeraltı suyunu taşıyan, içinde bulunduran yeraltı boşluklarına AKIFER denir.
Yeraltı sulan geçtikleri ve bulundukları yer katmanlarının cinsine göre, bünyesindeki mineralleri, tuzlan içinde eriterek çeşitli sertlik ve bileşimdeki sulan oluştururlar. Örneğin; tuzlu formasyonlardan geçmişse tuzludur, jispli, anidrili sulardan geçmişse sulfatlıdır, kalkerli formasyonlardan geçmişse kireçlidir. Silisli katmanlardan geçen sular ise hemen hiç katkılanmazlar ve bunlar özellikle içme suyu olarak en yumuşak sulardır.
Genel bir bilgi vermek İçin konumuza aldığımız yeraltı suları, sadece sulama ihtiyacı karşısında ilgi alanımıza girebilir. Oysa bitki yetiştirmek yönünden ele alınacak su, TOPRAK SUYU dediğimiz A ve B horizonlardaki, toprakla karışmış haldeki sulardır. Buna toprak nemi de diyebiliyoruz. Ancak sığ suların C horizona kadar çıkabilen kısmı, toprağın üst kısmını Kapilerite yanı kılcallık ve kohezion etkisi ile sürekli besleyeceğinden genelde yararlıdır.
Kumlu topraklardaki suyun dolaşımı hızlı olmakla birlikte, kumlu topraklar suyu az tutarlar. Suyun kılcallık olanakları ile tutulabilmesi, taşıdığı toprak cinsinin inceliği ve, yoğunluğu ile ilgilidir.
Kumlu killer, marnlı topraklar çok su tutarlar. Hareket halindeki suya kılcal su veya kapilarite suyu diyoruz. Topraktaki bir diğer su da toprak parçalarının abzorbe ettiği (soğurduğu) higroskopik su dur. Higroskopik sular sakin ve hareketsiz olduklarından bitkiler bunlardan yararlanamazlar (İnce taneli killerdeki sular gibi).
Ne kadar önemlimiş değil mi? Saygılarımla..!
(Alıntıdır)