dünyada görülen İLGİNÇ OLAYLAR ve haberler

Kapat
X
 
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • delphin
    Senior Member
    • 27-12-2005
    • 15279

    Konu: dünyada görülen İLGİNÇ OLAYLAR ve haberler

    ilginç olay

    Nişanlısı, DURDU Pehlivanı Un Sandığına Nasıl Hapsetti? Kendisi Nasıl
    Misilleme Yaptı?

    Başlıkta sözü edilen, dünyada eşine ender rastlanacak, komikten de
    komik, ilginçten de ilginç olay, Elbistan'a bağlı ALEMBEY köyü ile, o
    tarihte yine Elbistan'a bağlı TANIR köyünde yaşanır. (Şimdi kasaba ve de
    Afşin ilcesine bağlı). Olay şöyle seyreder:

    Yıl 1900'ler. ALEMBEY köyünden CİNALİ'ye; işini iyi ve planlı
    yaptığı için, halk, kendisine bu lakabı takmıştır. Ali efendi bir komşusu
    ile beraber, Binboğa Dağı'nın doğu eteği, TANIR'ın batı üst kesimlerine,
    kağnıları çekip oduna giderler. Oğlu DURDU da birliktedir.

    Odun yüklü iki kağnı ile gelirlerken, öküzlerin yayılması
    gerektiğinden, TANIR'ın tam kıyısında mola verirler. 15-16 yaşlarında olan
    DURDU, alt kesimdeki bahçeye iner. (Bu bahçe İsmail Ağa'ya aittir.) Kardeş
    olan üç kız da bahçededirler. Çelimsiz, zayıf, üst baş pejmürde olan çocuğun
    yanına gelen kızlar, "Haydı, çık salla da dut yiyelim" derler. DURDU
    gerekeni yapar. Dut yerlerken; "Birimizi beğen al evlenelim" diyerek alay
    (dalga) geçerler. O fasıl biter. DURDU, köy içinde olan babasının yanına
    gelip, "Birimizi beğen al, evlenelim" diyen, ancak alay geçtiklerini fark
    etmeyen kızların kısa serancamını anlatır ve talip olmasını ister.

    CİNALİ akıllı ve de o yeri bilen adam. O bahçenin İSMAİLAĞA'ya
    ait olduğunu ve kızların da İsmail Ağanın kızları olduğunu bilmektedir.
    Oğlunun isteğine şöyle cevap verir: "Oğlum DURDU, şu haline bak. Normal bir
    elbisen bile yok. Biz nere? İsmail ağa nere?" Demesine oduncu arkadaşı ve de
    komşusu araya girerek: "Biz gidip isteyelim. ALLAH yazdıysa olur" demesi
    üzerine, Ağanın yanına giderler. Hoşbeşten, hal hatırdan sonra, bahçede
    geçen esprili durumu da anlatıp; "ALLAH'ın emri, PEYGAMBER'in kavli, İMAMI
    AZAM" efendimizin iştihadı üzere, kızıyın birine talibiz" derler.

    Olacak ya, İsmail AĞA, damat adayını görmeden, tanımadan yeşil ışık yakarak;
    "O kızlarımın birisini, ELMALI köyünden MEMEDA'nın oğluna verdik. Birisini
    de ELBİSTAN'dan UĞURLUOĞLU ailesinden bir gence verdik. Küçük kızım ELİF'i
    de ALEMBEY köyünden CİNALİ'nin oğluna verelim. ALLAH yazdı ise ne derim."
    der.

    Köye gelen CİNALİ elbette CİN'liğini gösterecektir. Durumu hanımına anlatır.
    Bir meşveret (Hasbihal) yaparlar. Amma velakin; "FAKAT'ı var. DURDU, bu hali
    ile giderse, bu kızı vermeleri mümkün değil. Cinali; "Hanım, hanım, ben
    çaresini buldum. Çetin ailesinin oğlu Mehmet çok güzel ve yakışıklı bir
    delikanlı. O'nu göndeririz. Beğenmemeleri söz konusu olmaz. Daha sonra,
    DURDU'nun adını anarak kızı isteriz. O anda da zaten nikah kıyılması örf ve
    adettendir. Nikahtan sonra kız bizim olmuş olur. Ağa da sesini çıkartamaz"
    der. Hanımı da uygun bulup uygulamaya koyulurlar.

    Ertesi gün, Mehmet Çetin'i TANIR'a gönderirler. Zaten tembihlidir. Kız da,
    annesi de, babası da görüp beğenirler. Hafta içinde komşularından bir ekip
    oluşturan CİNALİ, TANIR'a gider. Karşı tarafın da geniş aile fertleri dünür
    törenine gelmiştir. ALLAH'ın emri, Peygamberi kavli anılarak kız istenir.
    Ağa; "ALLAH yazdı ise ne diyelim. Ben de verdim" der. O anda imam da hazır.
    ELİF ile DURDU'nun nikahı kıyılır. "Her iki başlı hayırlı olsun" diyerek
    herkes mini törenden ayrılırlar.

    Daha sonra, kadınlardan oluşan bir ekip, giysi bohçasını götürüp, bir Reşat
    altını ve bir de altın yüzük takıp dönerler. Aradan bir kaç gün geçer.
    DURDU'nun nişanlı görmeye gitmesi ve bir gece misafir kalması usuldandır.
    Buna da Mehmet Çetin gönderilecek değil ya. "Mızrak çuvalda gizlenmez."
    Mutlaka bu serancamlı durum duyulacak. Duyulsa da mühim değil. Kızın nikahı
    kıyıldığı için bundan ağanın dönmesi mümkün değil. Bunun bilinci içinde olan
    CİNALİ, DURDU'yu giyindirir. Kadim dostlarından olan Alemdar köyünden (Şimdi
    kasaba) KEL HúSEYİN'in yanına katıp TANIR'a gönderir. DURDU'yu İsmail
    Ağanın evine götürüp takdim ettikten sonra kendisi döner.

    DURDU üzüle büzüle akşam yemeğini birlikte yer. Kaynana, kayınbaba bir de
    bakarlar ki gördükleri genç değil. Bir sessizlik, bir foturdama gider.
    CİNALİ'nin kendilerini düşürdüğünü anlarlar. Ama yapacak bir şey yok. "Ağı
    ise de yutmak zorundayız. Çünkü Elif'in nikahı kıyıldı" diyen karı-koca;
    "Bakalım ne diyecek?" deyip ELİF'i, annesinin hazırlayıp, damadın kalacağı
    odaya gönderirler.

    ELİF, bir de ne görsün, geçenler, bahçede dut sallarken; "Evlenelim" diye
    alay geçtikleri çocuk. ELİF, DURDU'dan babayiğit. Elini eline değdirmeden
    "Ulan, benim nişanlım sen misin?" deyip, DURDU'yu kucaklar, odadaki un
    sandığına koyduğu gibi, kapağı kapatır. "Kapağı aç ben gidiyim" diye
    yalvarıp ağlar. Hiç aldırış etmez. Şafak sökerken ELİF kapağı, daha sonra da
    odanın kapısını açtıktan sonra arkasından bir tepik vurup gönderir.

    Bu durum duyulur. "CİNALİ İsmail Ağayı düşürmüş. Başka bir genç gösterip,
    ELİF'i oğlu DURDU'ya almış" diye her yerde konuşulmaya başlanır. Özetle,
    olay günün gündemine oturur. Buna son derece üzülen İsmail Ağa, bir
    ara;"Kimsenin görmediği yerde, denk gelirse vurun" diye ağzından laf
    kaçırdığı da etrafa yayılır. Derken durum bir kör düğüm haline gelir.

    Günler haftaları, haftalar ayları, aylar yılları kovalaya dursun. İşin iç
    yüzünü bilmeyenler, birçok yerden ELİF'e dünürcü gelirler. Ağa İslam Dini
    kurallarını bilen ve de uygulayan aklı başında bir adam. Nikahı kıyılan kızı
    ELİF'in başkasına verilmesi mümkün değil. Çünkü kızının nikahı kıyılmıştır.
    Şu hale göre durum; Cinali'nin tezgahladığı şekle gelmiş oluyor.

    CİNALİ'ye gelince, O da bu durumdan pek memnun olmamaya başladı ama, oldu
    bir kere. Çala çala bir havaya dönecektir elbette. Ağanın bu kızı başkasına
    vermesinin mümkün olmadığının bilinci içinde. Aracı gönderip, özür dileyerek
    barışmak isteğini ağa hep reddeder.

    Nevar ki, CİNALİ bir sıkıntı ile daha karşılaşır. Oğlu DURDU, Elbistan
    ağalarından Hacıhaliller ailesinden Ali efendinin (Erten) küheylan atının
    bakımını yaparken, bir tepik vurması sonucu bir gözü kör olur. Böylece,
    sıkıntıya bir sıkıntı daha eklenir. Bu serancam tam 7 yıl sürer.

    Biz gelelim DURDU'nun durumuna. 15-16 yaşlarında iken, nişanlanan DURDU,
    23-24 yaşlarına gelmiştir. Sanki bir zuhurat ile karşılaşmıştır. Cılız,
    zayıf olduğundan dolayı bir gece un sandığında hapis yatıp, sabahleyin de
    nişanlısı tarafından tepik vurulup kovulan DURDU'nun bünyesinde aklın
    almayacağı bir gelişme olur. 1.95 boy, 110 hokka sıklet(bir hokka, bir kilo
    333 gramdır) bünyeye ulaşmıştır. Bu zaman içinde, güreşe merak sarar.
    Derken, ALEMBEY ve etraf köy düğün güreşlerinde başı hep Durdu pehlivan
    almaktadır. Ne üzücü ki, tek gözünü kaybetmesi dolayısile, ister istemez
    adının baş tarafına "KÖR" kelimesi eklenerek, istemiyerek de olsa; "KÖR
    DURDU" namı ile anılmaya başlanır.

    Bu arada, Afşin ÇÖLBEYİ Ağası ile TANIR'dan İsmail Ağa karşılıklı güreş
    tertip etmişlerdir. Tüm bölge pehlivanları davetlidir. İkramiye büyük. Bunu
    duyan Afşin ilce merkezinden bir pehlivan, DURDU'nun iyi güreştiğini
    bilmektedir. Doğru Alembey'e gelip Durdu'yu TANIR'a götürür. İki ağa
    arasında iddialı bir güreş olduğu için tahminlerin üstünde izleyici katılır.
    Olacak ya, İsmail Ağa'nın grubundaki pehlivanlar yıkılır. Ağa üzülmeye
    başladığı sırada, DURDU; "Ağa ben güreşmek istiyorum" der. İsmail Ağanın
    görüp tanımadığı bir pehlivan. Durumuna bakar. İyi bir bünyeye sahip. Bu
    arada, Afşin'li pehlivan da destekler ve iyi güreştiğini söylemesi üzerine;
    "Peki güreş bakalım. Bizim pehlivanlar hep yıkıldı. Kendini göster, yüzümüzü
    ağart" der.

    DURDU soyunur. Yaptığı peşrev (perdah) ile dikkat çeker. "Ben çangalı
    takarsam, 3-4 yaşındaki kavak ve söğüt ağacını sökerim" demesi ile ünlü
    DURDU pehlivan, tuttuğunu yıkar. Her çangalı taktığını yere serer. Derken
    arka arkaya tam 9 (Dokuz) pehlivanı yıkar. Başpehlivanlık ikramiyesini alır.
    "Görmediğimiz bir pehlivan. Bu kim imiş?" diyen diyene. Bu sırada; "Bu
    pehlivan, İsmail Ağa'nın damadı imiş" diye bir yaygara kopar. Ağa damadını,
    damat da kayınbabasını tanımıyor. Aradan 7 yıl geçmiştir. Bir haylı serancam
    da malum. Zayıf, cılız bir çocuk durumundaki DURDU'nun, 110 hokka gelecek
    bir bünyeye, bir sıklete geleceğini kim düşünür. Bu bir ALLAH vergisi.
    Tanımamada da haklılar. Durum anlaşılır. İsmail Ağa; "Gel bakalım gel, eve
    gidelim" der. Ağa, damat adayı DURDU ile evine henüz varmadan ELİF'e müjdeci
    gider. "Senin nişanlın baş pehlivan oldu" diye çocuklar Elif'ten müjde
    isterler. Derken Ağa da eve gelir. O da hanımına müjdeler. "Benim yüzümü
    ağarttı. Bu bizim damat imiş" Der.

    Çifte döşek serilir. Yemek faslından sonra, 7 yıl önceki macera yaşanan oda
    annesi tarafından hazırlanmış ve baş başa bırakılmışlardır. Elma, çerezden
    oluşan yatsılık getiren Elif, DURDU'nun tek gözünü kaybetmiş olmanın
    üzüntüsünü yaşadığını anlaması üzerine; "úzülme, tek başa tek göz yeter"
    der. Biraz sonra; "Gel bakalım ELİF, sana ahdim var" demesi ile ELİF'i
    kucaklayıp aynı un sandığına kapatıp hapseder. Bu kere de Elif yalvarmaya
    başlar. "Hayır, şafak sökünceye kadar, benim gibi sen de bu sandıkta hapis
    yatacaksın. (Eden bulur)" deyip şafak sökünceye kadar bekler. Daha sonra
    barışırlar. "Geçmişin üzerine bir tapan çekelim." derler. Bir süre sonra da
    düğünleri yapılır.

    İlginç olay, Elbistan-Afşin ovasında, halen her yeri geldikte bu gün olmuş
    gibi konuşulmaktadır. Enteresanlığı dolayısile unutulacak gibi değil. Hele
    yaşlılar, bu durumu konuşurlarken, bir tiyatro sahnesi gibi söyleyip
    gülüşülmektedir. Ruhları şadolsun.

    Yorum

    • delphin
      Senior Member
      • 27-12-2005
      • 15279

      Konu: dünyada görülen İLGİNÇ OLAYLAR ve haberler

      ÇANAKKALE SSK HASTANESİNDE İLGİNÇ OLAY

      ÇANAKKALE SSK HASTANESİNDE İLGİNÇ OLAY
      - İLÇELERDEN PAZARA GELMEK İÇİN HASTA OLMADIKLARI HALDE SEVK YAPTIRIP YOL PARASI ALIYORLAR
      AYHAN ÖNCÜ
      ÇANAKKALE - Çanakkale SSK Hastanesinde salı ve cuma günleri görülen aşırı hasta yığılmasının asıl nedeninin hasta olmadıkları halde ilçelerden pazara gelmek için gelen vakandaşların yol parası almak için yaptıkları ilginç olay olduğu anlaşıldı.
      HASTAYIM BAHANESİYLE PAZARA GELİYORLAR
      Konu ile ilgili olarak açıklamalarda bulunan Çanakkale SSK Hastanesi Başhekimi Nihat Gülhan özellikle salı ve cuma günleri hastanede yaşanan aşırı yığılmanın asıl nedenini belirlediklerini belirterek " Özellikle Gelibolu, Ezine ve Yenice gibi ilçelerimizden hasta olduklarını beyan ederek bulundukları yerlerden Çanakkale SSK Hastanesine sevkini yaptıran hastalarımızın asıl amacının muayene olmak değil, SSK tarafından verilen yol parası sayesinde pazara gelmek olduğunu bellirledik.Gerçekten bu çok ilginç bir olay. İlçelerde bulunan vatandaşlar 3-4 milyon liralık yol parasını vermemek için kendileri hasta olarak gösterip Çanakkale SSK Hastanesine sevkini yaptırıyorlar. Böylece Salı ve Cuma günleri il merkezinde kurulan pazardan alışverişini yapan bu kişiler ancak akşam 15.30 sıralarında hastaneye gelerek " Biz muayene olmak" istiyoruz diyorlar. Doktorlarımızda "bu saate kadar neredeydin?" sorusunu sorunca "Ancak gelebildik" yanıtını verip" Muayene etmiyorsanız bari şu kağıdı imzalayında yol paramızı alalım" deyip gidiyorlar. Hastanemizde yaşanan salı ve cuma günlerindeki bu yığılmanın asıl nedeni işte bu ilgiç olaylar. Vatandaşlarmız hasta olmadıkları halde SSK'nın vereceği yol parasını alıp il merkezindeki pazarda alışveriş yapabilmek için sırf bu yolu deniyor.Bu kişilerin yaptığı olumsuz tavır nedeniyle hastanemizde gerçekten hasta olan vatandaşlarımız muayene olmakta zorluk çekiyor. Bu gibi olayları kasıtlı olanlar hakkında gerekli yasal işlemin yapılması gerekir" dedi

      Yorum

      • delphin
        Senior Member
        • 27-12-2005
        • 15279

        Konu: dünyada görülen İLGİNÇ OLAYLAR ve haberler

        Bilecik Emniyet'inde ilginç olay


        Bilecik'te durumundan kuşku duyulması üzerine Emniyet Müdürlüğü'ne davet edilen bir kadın, hakkındaki tahkikat sürerken geçirdiği fedakarlık sonucu hayatını kaybetti.
        Bilecik Cumhuriyet Başsavcısı Harun Yılmaz, durumundan kuşku duyulması üzerine Bilecik Emniyet Müdürlüğü'ne davet edilen bir kadının, gerekli araştırma yapılırken fenalık geçirdiğini ve kaldırıldığı hastanede öldüğünü bildirdi.

        Harun Yılmaz, yazılı açıklamasında, dün saat 13.30 sıralarında, görevli polis memurlarının kimlik kontrolü yaptığı sırada durumundan kuşkulanılan ve üzerinde Emine Karakaş adına düzenlenmiş kimlik bulunan kadının Bilecik Emniyet Müdürlüğü'ne davet edildiğini belirterek, davet üzerine müdürlüğe gelen Emine Karakaş'ın, yapılan GBT ve parmak izi taramasında gerçek isminin Ünzile Yozan olduğunun belirlendiğini kaydetti.

        Halen aranıp aranmadığı araştırılan ve 1.5 yıl önce kalp ameliyatı geçirdiği öğrenilen Ünzile Yozan'ın, diğer akrabalarıyla koridorda otururken fenalık geçirdiğini belirten Yılmaz, şunları kaydetti: ''Emniyet görevlileri ve akrabaları tarafından da durumu görülen Ünzile Yozan için 112 Acil Servis sağlık ekibi çağrılmış, kısa süre sonra olay mahalline gelen sağlık görevlileri, ilk müdahaleden sonra Ünzile Yozan'ı Bilecik Devlet Hastanesi'ne götürmüşler, ancak vefat etmiştir.'' Yılmaz, açıklamasında, Bilecik Cumhuriyet Başsavcılığı'nca olayla ilgili soruşturmanın sürdürüldüğünü de kaydetti.

        Yorum

        • delphin
          Senior Member
          • 27-12-2005
          • 15279

          Konu: dünyada görülen İLGİNÇ OLAYLAR ve haberler

          Almanya 2006'da İlginç Olay

          Dünya Kupası için Almanyada yaptırılan dev top rüzgarın etkisiyle yuvarlanıp şehre kadar geldi ve ancak bir binaya çarparak durabildi.
          Bina kullanılmayan eski bir bina olduğundan can ya da mal kaybı olmadı. Ancak top yolda yuvarlanırken büyük hasara neden oldu.
          Yetkililer topu oradan almayacaklarını ve bu binanın üzerinde çok artistik durduğunu ifade ettiler. Hatta bu binanın kupanın sembolü olması düşünüldüğü ifade edildi.

          Yorum

          • delphin
            Senior Member
            • 27-12-2005
            • 15279

            Konu: dünyada görülen İLGİNÇ OLAYLAR ve haberler

            Kütahya'da ilginç olay
            İlimizin Gazi Kemal Mahallesi'ndeki 656 yıllık tarihi Dönenler Camii'nin içerisinde bulunan ve şifalı olduğuna inanılan kuyu suyunun, caminin tadilat sebebiyle ibadete kapatılmasının ardından kesildiği bildirildi. Kütahya Belediyesi tarafından restore edilmeye başlanan cami geçtiğimiz günlerde ibadete kapatılırken, şifalı olduğuna inanılan 7 metre derinliğindeki kuyunun suyu aniden çekildi. Türkiye'nin birçok yerinden gelen vatandaşların hastalıklarına şifa bulmak ümidiyle bidonlara doldurup evlerine götürdüğü kuyu suyunun çekilmesi vatandaşları şaşırttı. Vatandaşlar, suyun kesilme sebebinin caminin ibadete kapatılması olduğunu öne sürdü. Cami cemaatinden Hüseyin Yaşar, "Bu cami, 1940'lı yıllarda dönemin yöneticileri tarafından ibadete kapatılarak ot deposu olarak kullanılmıştı. Kuyudaki su o yıllarda da çekilmişti ama daha sonra tekrar ibadete açılınca kuyudaki su yeniden kaynamaya başladı" dedi. Caminin ibadete açılmasının ardından kuyudaki suyun tekrar kaynayacağına inanan 72 yaşındaki Mustafa Aybak ise "Camimizin restorasyon çalışmalarının bir an önce bitmesi için çalışacağım. Cami ibadete açıldıktan sonra suyun tekrar kaynayacağını düşünüyorum. Ayrıca ilim adamlarının bu işi mutlaka incelemelerini istiyorum. Çünkü bu ilahi bir olay" diye konuştu.

            Yorum

            • delphin
              Senior Member
              • 27-12-2005
              • 15279

              Konu: dünyada görülen İLGİNÇ OLAYLAR ve haberler

              Süper Lig tarihindeki birbirinden ilginç olaylar...


              Samsun'da 8 Ağustos Cuma günü yapılacak Samsunspor-Beşiktaş maçıyla 46. sezonuna girecek Birinci Süper Futbol Ligi'nde, geride kalan sezonlarda pek çok ilginç olay yaşandı.
              Ligde 1979-80 sezonunda Trabzonspor, 12 galibiyet elde ederek şampiyonluğa ulaşırken, 1989-90 sezonunda ise Malatyaspor, aynı sayıda galibiyet almasına karşın ligden düşen 5. takım olmaktan kurtulamadı.

              EN ÇEKİŞMELİ SEZON

              Birinci Lig'de puantaj olarak en çekişmeli sezonlardan birisi 1980-81 oldu.
              Takımların galibiyet sayıları birbirlerine o kadar yakın oldu ki, ligi 2. sırada tamamlayan Adanaspor 34 puan toplarken, düşen Rizespor'un ise 29 puanı vardı.

              BEŞİKTAŞ, LİGİ EKSİ AVERAJLA TAMAMLADI

              Lig tarihine damgasını vuran ''3 Büyükler'' içinde ligi eksi averajla tamamlayan tek büyük takım Beşiktaş olarak kayıtlara geçti.
              Siyah-beyazlılar, 1975-76 sezonunda ligi 11. sırada tamamlarken, 25 gol atıp, kalesinde 32 gol gördü. Böylece eksi 7 gol averajıyla, ''3 Büyükler'' arasında ligi eksi averajla tamamlayan tek takım oldu.
              Bu arada Fenerbahçe ise 1990-91 sezonunda ligi gol atıp, gol yiyerek, sıfır (0) averajla kapattı.

              SARIYER VE GAZİANTEPSPOR'UN BAŞARISI

              Birinci Lig tarihinde Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor dışında, ligi 20 galibiyet barajıyla kapatan 2 takım, Sarıyer ve Gaziantepspor oldu.
              Halen İkinci Lig (B) Kategorisi'nde yer alan Sarıyer, 1988-89 sezonunda 21 galibiyet elde ederek ligi 4. sırada tamamlarken, 2000-2001 sezonunda ise Gaziantepspor, 20 galibiyetle 3. sırada yer aldı.

              GALATASARAY AÇIK ARA

              Lig tarihinde en fazla puan farkıyla şampiyonluğa ulaşan takım Galatasaray oldu.
              Sarı-kırmızılı ekip 1987-88 sezonunda 90 puanla mutlu sona ulaşırken, 2. sıradaki Beşiktaş 78 puanda kaldı. Aradaki 12 puanlık fark, şimdiye dek şampiyonla 2. arasındaki en fazla puan farkı olarak tarihe geçti.

              AVERAJLA GÜLENLER VE ÜZÜLENLER

              Ligin geride kalan 45 sezonunda şampiyonlar 3 kez averajla belli olurken, düşen takımlar da 8 kez yine gol averajıyla ortaya çıktı.
              1984-85 sezonunda Fenerbahçe ile Beşiktaş ligi 50'şer puanla tamamlarken, gol averajı daha iyi olan sarı-lacivertli ekip şampiyonluğa ulaştı.
              1985-86 sezonunda ise Beşiktaş, 56 puanla Galatasaray'ın gol averajıyla önünde ligi en önde tamamladı.
              1992-93 sezonunda da Galatasaray, bu kez Beşiktaş'ı 66 puan ve averajla geçmeyi başardı ve şampiyonluğu kucakladı.
              Lig tarihinde ayrıca 8 kez de ligden düşen takımlar gol averajıyla belirlendi.

              "DERBİ KRALI'' BEŞİKTAŞ

              Beşiktaş, bir sezonda ezeli rakiplerini her iki maçta da yenen tek takım olarak tarihe geçti.
              Siyah-beyazlılar, şampiyonluğa ulaştıkları 2002-2003 sezonunda Fenerbahçe'yi 1-0 ve 2-0, Galatasaray'ı her iki maçta 1-0'lık sonuçlarla geçerek, 4 derbi maçı da kazandı.
              ''Kara Kartallar'' ayrıca, bu 4 maçta kalesinde hiç gol görmeyerek, ayrı bir rekora imza attı.

              Yorum

              • delphin
                Senior Member
                • 27-12-2005
                • 15279

                Konu: dünyada görülen İLGİNÇ OLAYLAR ve haberler

                112 Acil Servisi'nden ilginç telsiz konuşmaları

                Yayınlanan konuşmalar, okuyanları gülmekten kırıyor...

                Denizli 112 Acil Servisi'nin resmi internet sitesinde, 'Biz Bize' kısmında yayınlanan birbirinden ilginç ve komik telsiz konuşmaları, okuyanları gülmekten kırıp geçiriyor. "112'de nöbetler her zaman hareketli, her zaman sürprizlerle doludur, hepsi yasanmış, güzel anılar" başlıklı kısımda yer alan bazı ifadeler şöyle: "Denizli 112'nin ilk kuruluş yılları. Telsiz konuşmaları, ambulans çıkışları, Komuta Kontrol Merkezi (KKM), her şey yeni yeni standarda giriyor. Müdür yardımcısının il dışında olduğu dönem. Seyrettiği bir filmden etkilenen ambulans şoförü telsizden, '450 istasyonda' demek yerine 'Kartal yuvaya döndü' der. O sırada Denizli il sınırlarına giren ve telsizi dinleyen müdür yardımcısı şu anonsu yapar, 'Gelirsem o kartalın tüylerini yolarım!' KKM'de yeni çalışmaya başlayan hemşirelerden birisi bir gün telefonu açar. Karşısına müdür yardımcısı çıkar. Müdür yardımcısı, 'Hemen bana bir KET (travmalı hastaların omurgasını korumak için kullanılan, içi sert, kıvrılmayan maddelerle desteklenmiş bir çeşit yelek) yollayın' der. Hemşire biraz da müdür yardımcısının sesinden korkarak, KET'i, ped olarak algılayıp, ekiplere müdür yardımcısına ped götürmelerini söyler. Bir süre sonra gerçek ortaya çıkınca da hemşire, müdür yardımcısının gözüne görünmemek için izne ayrılmaya karar verir. Komplikasyonlu doğum vakasına giden ekip hastayı alır, hastaneye çıkış anonsu geçerken dili sürçer. 'Merkez, 7 yaşında 23 aylık gebe aldık, hastaneye çıkış yaptık'. 2 grup arasında silahlı çatışma çıkmıştır. Olay yerinde yaralılar olduğu ihbarı üzerine 2 ekip yola çıkarılır. İlk ekip olay yerinden ağır yaralı 1 kişiyi alır, 1 ölü olduğunu söyler. İkinci ekip, olay yerine geldiğini anons geçer. Bir süre sonra tekrar olay yerinde anonsu geçer ve bir yaralı aldığını söyler. Yaralılar hastaneye bırakıldıktan sonra 2. ekip doktoru, KKM'yi arayıp olayı anlatır. Ekip, olay yerine gittiğinde görgü tanıkları yaralı birinin kaçtığını söyler. Ekip araya araya yaralıyı bahçelerin arasında, bir duvarın dibinde saklanırken bulur. Yaralı, 'Nerden buldunuz beni ya. Gidin başımdan, ben saklanıyorum' der. Ekip doktoru, 'Olmaz! Kalk hastaneye gidiyoruz' der. Yaralı, 'Ağabey, benim bir şeyim yok, şimdi yerimi belli edeceksiniz, bela mısın gidin başımdan' der. Ekip doktoru, 'Seni almadan şuradan şuraya gitmem, araya araya zor bulduk zaten' der. Yaralı, 'Ağabey ne olur dikilip durmayın. Nerden buldunuz beni, ne güzel saklanıyordum' der. Ekip doktoru, 'Ben anlamam kardeşim, kalk gidiyoruz' der. Ekibi ikna edemeyeceğini anlayan yaralı, ambulansa binmek zorunda kalır. 20 yaşlarında bir erkek, KKM'yi arayarak intihar amaçlı 7-8 adet ağrı kesici içtiğini, ancak simdi pişman olduğunu, ölmek istemediğini ifade eder. KKM, alınan dozun öldürücü olmadığını, tedbir amaçlı kendisine ambulans gönderileceğini söyler. Şahsın yalnız olduğu ve genel durumu da iyi olduğu için yola çıkması istenir. Şahıs birinci kavşakta bekleyeceğini söyler. Ambulans olay yerine hareket eder. Bu arada şahıs sabırsızlanıp, 2. kavşağa doğru yürür. 1. kavşakta bekleneceği ihbarını alan ekip, 2. kavşaktan şahsın yanından hızla geçer gider. Şahıs ambulansın peşinden koşar, bu arada KKM'yi arayıp ambulansın geçtiğini bildirir. KKM ekibi, bu defa ambulansı 2. kavşağa yönlendirir. Ekip, 2. kavşağa hareket eder. Ancak bu arada şahıs da durmayıp, 1. kavşağa doğru koşmaktadır. Ambulans yine hızla yanından geçer gider. Şahıs yine peşinden koşar, yine KKM'yi arar, ekip yine 1. kavşağa yönlendirilir, şahıs yine ters istikamete koşar. En sonunda ekip şu anonsu geçer. 'Merkez, 2 kavşak arasında peşimizden koşup duran biri var, hasta bu koşan kişi midir?' KKM, 'Doğrudur ekip! Vatandaş ağrı kesiciden değil de ambulans peşinde koşmaktan ölecek. Yakalayın da hastaneye götürün' der. Gece saat 03.00 sıralarında KKM'ye gelen ihbarda üniversite öğrencisi bayan, erkek arkadaşıyla tartıştıklarını, arkadaşının az önce kendisini arayıp intihar amaçlı çok sayıda ilaç içtiğini söylediğini ve sesinin kötü geldiğini ifade ederek yardım ister. Erkek arkadaşının telefon ve adresi alınır. Ekip çıkarılır, 155'e haber verilir. Şahsın telefonu aranır. Olayın kahramanı gecenin bir yarısı 112 tarafından aranınca panikler. İlaç almadığını, kız arkadaşını korkutmak, barışmak için yalan söylediğini ifade eder. Ambulansın yolda olduğunu öğrendiğinde panikle kendinin çok tanınmış bir ailenin çocuğu olduğunu, gece yarısı hem 112, hem 155 ekipleri kapısına gelirse rezil olacağını, babasının çok kızacağını ifade edip, ambulansın iptali için adeta yalvarır. Ancak KKM, hem yalan söyleme ihtimaline karşı hem de ders olsun diye ambulansa görev iptali yaptırmaz. Şahıs midesi yıkanmak üzere ve ifadesi alınmak üzere Denizli Devlet Hastanesi'ne götürülür. KKM, '160, Yenişehir Sitesi D Blok'a çıkış yapın' diye anons geçer. Ekip olay yerinden telsiz anonsu geçer, 'Merkez, bu sitede D Blok yok, en son C Blok var'. KKM, doğru bloğu öğrenir, '160, en son blok, 7. katta 70 yaşlarında bayan hasta' der. Ekip, 'Merkez, şu anda 5. kattayız. Bu blokların hepsi 5 katlı. 7. kat yok!' der. KKM, doğru katı da bulur. Ekibi yönlendirir. Ekip anons eder, 'Merkez, hasta 30 yaşlarında erkek. Hemen bana bir KET yollayın.'

                Yorum

                • delphin
                  Senior Member
                  • 27-12-2005
                  • 15279

                  Konu: dünyada görülen İLGİNÇ OLAYLAR ve haberler

                  ilginç olaylar

                  -Sıcak ve kurak Afrika'da 18.02.1979 tarihinde Büyük Sahra çölüne kar yağdı.

                  -Futbolda Dünya kupası Okyanusya elemelerinde Avustralya, Amerikan Samoası'nı 31-0 yenerek bir resmi milli maçtaki en farklı skorlu galibiyeti elde etti.

                  -Kazakistan'da 7 yaşındaki bir erkek çocuğun karnında ikizi bulundu. Simkent şehrinde yaşayan çocuğun karnındaki şişliği fark eden
                  okul doktorunun hastaneye başvurması sonucunda hemen ameliyata alınan çocuğun karnından saçları ve tırnakları uzamış bir cenin çıkarıldı.

                  -İran'da, korkusunu bastırmak ve sıkıntılarından kurtulmak için madeni nesneleri yiyen genç kızın karnından ameliyatla yarım kilogram ağırlığında metal parçalar çıkarıldı. 17 yaşındaki genç kızın karnından çıkarılan madeni nesnelerin arasında jilet ve çiviler de bulundu.

                  -Amerika'nın Arkansas Eyaleti'nde 19 yıldır komada yatan Terry Wallis 13 haziran 2003 de hayata döndü.

                  Yorum

                  • delphin
                    Senior Member
                    • 27-12-2005
                    • 15279

                    Konu: dünyada görülen İLGİNÇ OLAYLAR ve haberler

                    Dedektifin ilginç anıları

                    Yıllar önce kaybettiği sevgilisinin izini bulmaya çalışanlar... Her hafta sonu iş seyahatine çıkan kocasından şüphelenen kadınlar... Çocuğunun kimlerle arkadaşlık ettiğini öğrenmeye çalışan babalar... Şirketini yöneten adamın özel yaşamını merak eden patronlar... Türkiye'de sayıları hızla artan özel dedektiflerin müşteri portföyünün sadece bir bölümü...

                    Yolda yürürken, kafede otururken, arkadaşlarınızla sohbet ederken bir çift göz sürekli sizi takip ediyor. Bazen izlendiğinizi hissedip yolunuzu değiştirme veya sağa sola bakınma ihtiyacı duyuyorsunuz ama buna bir anlam da veremiyorsunuz. Gün içinde hep aynı insanlara rastlayıp duruyorsunuz sanki... Dejavu yaşadığınızı düşünerek içinizi rahatlatmaya çalışıyorsunuz. Yeni tanıştığınız biri size manasız biçimde cana yakın davranıyor... Hemen sıkı dost olabilirmişsiniz gibi, özel hayatınızla ilgili, hiç de üzerine vazife olmayan şeyleri sormaya başlıyor...
                    Bu tip şeyler yaşıyorsanız ayağınızı denk alın. Fotoğraflarınız çekiliyor, arkadaşlarınız, işinizle ilgili faaliyetleriniz, sevgilileriniz araştırılıyor olabilir... Belki de peşinizde bir özel dedektif vardır..
                    Hemen "Beni kim, ne diye izlesin, ne diye izletsin ki?" demeyin. Sadece boşanma aref esinde olduğunuz için izleniyor olabilirsiniz. Ya da büyük bir şirkette önemli bir görevde olduğunuz için... Hatta biyoloji deneyi için lazım olan şırıngayı eve getirdiğinizi gören babanız, uyuşturucu kullandığınızdan şüphelendiği için bile sizi takip ettiriyor olabilir.
                    Son yıllarda özel dedektiflerin ve bu işi profesyonel olarak icra edenlerin sayısı o kadar arttı ki bu yazıyı okurken dahi bir çift göz tarafından izlenmediğinizden emin olmanız zor. Türkiye'de özel dedektiflikle ilgili bir kanun yok Ama bunun yapılmasını yasaklayan bir kanun da yok.. Var olan şeyse çok sayıdaki özel dedektiflik bürosu. Özel dedektiflerin faaliyet alanları
                    oldukça geniş: Kayıp şahıs, kayıp araç araştırmaları... Sigorta ve kredi dolandırıcılığı araştırması... Adres ve telefon tespiti... Kurumsal araştırmalar... Günlük takip... ihtiyaç duyan herkese, hemen her konuda yardım ediyorlar. Çok sayıdaki özel dedektiflik şirketinden biri de Kadıköy'deki "Maviay Dedektiflik". Adını zamanın ünlü dedektiflik dizisinden alan firma, bir kısmı part-time çalışan, yaklaşık 30 kişilik kalabalık bir ekipten oluşuyor. Şirketin yetkililerinden özel dedektif İsmail Yetimoğlu aldıkları işleri şöyle anlatıyor: "Mutlak suretle hukuksal dayanağı olan işler alıyoruz. Mesela boşanma noktasına gelenler için avukatlarıyla bağlantıya geçerek delil toplama amaçlı araştırma yapıyoruz. Mahkemede sunabileceği deliller buluyoruz. Ya da 'Ben kızımı evlendireceğim kişinin nasıl biri olduğunu bilmek istiyorum' diye gelenler oluyor."

                    "BÜYÜK ŞiRKETLER ÜST DÜZEY YÖNETİCİSİNİ GÖZETLETİYOR"
                    Yetimoğlu'nun söylediğine göre insanlar, en çok birlikte oldukları kişinin evli olup olmadığını veya daha önce evlenip boşanma gibi bir durumlarının olup olmadığını merak ediyorlar: "Biliyorsunuz insanlar bu gibi durumları saklayabiliyor. Ama sadece bu tip işlerle uğraşmıyoruz. Çok sayıda ticari talep de alıyoruz. Mesela borçlu takibi yapıyoruz. Bunun dışında şirket analizleri de yapıyoruz. Türkiye'de şirketleri olan uluslararası firmalar bize başvuruyor. Buradaki şirketlerin faaliyetleri ile ilgili veya şirketin üst düzey çalışanları ile ilgili araştırma isteniyor. Çalışanlannın özel yaşamlarını bile sorgulayanlar oluyor. Bunların dışında şirket ortaklıkları durumunda da bize talep geliyor, ortak olacakları şirketle ilgili araştırma yapılmasını istiyorlar. Mesela Bodrum'da yaşayan bir müşterimizin İstanbul'daki şirketini ortağı yönetiyor. Herhangi bir yolsuzluk durumuna karşı ortağının faaliyetlerini takip ediyoruz."

                    Her ne kadar en büyük müşteri gruplarından biri eşlerini takip ettirenler olsa da evlilikle ilgili araştırmalardan uzak durmaya çalıştıklarını anlatıyor Yetimoğlu: "Öyle durumlarla karşılaşıyoruz ki geri adım atmak zorunda kalıyoruz. Eşlerin birini takip ediyorsun hayatındaki diğer kişi her iki tarafa da yakın aile bireylerinden biri çıkabiliyor. Mesela boşanmış bir çiftin olayını araştırdık ve kişinin birlikte olduğu diğer kişinin eşinin çok yakın bir akrabası olduğunu öğrendik Bu gibi durumlarda geri adım atmak zorunda kalıyoruz. O bilgileri müşteriye vermiyor, özelimizde saklıyoruz. Aksi halde aile faciasına neden olabilecek durumlar ortaya çıkıyor. Vicdan azabı çekeceğimiz bir işi yapamayız."

                    "KOCASINI ALDATAN TESETTÜRLÜ KADINLAR BİLE VAR"
                    Özel dedektif İsmail Yetimoğlu'na yaşadığı garip vakaları da soruyoruz. İlginç olaylar anlatıyor: "Eşlerini aldatan tesettürlü kadınlardan tutun, akrabasının evini soyanlara kadar pek çok ilginç vaka gördük bu meslekte. Evinden 200 milyar değerinde eşyası çalınan bir müşterimiz, anormal harcamalar yapan bir akrabalarından şüphelenip bize başvurmuştu. Uzun bir döneme yayılan araştırmalardan sonra elemanlarımız bu adamla arkadaşlık kurarak parmak izlerini aldı. Kriminaldeki arkadaşlara gönderdik ve hırsız hakikaten de ailenin sürekli eve gidip gelen akrabası çıktı."

                    "GİZLİ SEVGİLİSİ SANDIK GAYRIMEŞRU KIZI ÇIKTI"
                    "Bana gelen en ilginç olay, kocasının ilişkilerini öğrenmek isteyen bir kadının başvurusuyla ortaya çıktı. Adam üst düzey bir şirket yöneticisiydi. Ama yoğun iş temposuna rağmen her hafta sonu İstanbul'a geliyordu. Adamı izlemeye başladık ve her cumartesi 19 yaşında bir kızla buluştuğunu tespit ettik. Durumu eşine bildirdik, fotoğrafları avukatına sunduk. Sonuç olarak çift boşanma noktasına kadar geldi. Ve adam karısını aldattığını itiraf etmek zorunda kaldı. Ama zannettiğimiz gibi her hafta sonu aldatmıyordu karısını, yıllar önce aldatmıştı. Buluştuğu kız da sevgilisi değil, gayrımeşru kızıydı."

                    Yorum

                    • delphin
                      Senior Member
                      • 27-12-2005
                      • 15279

                      Konu: dünyada görülen İLGİNÇ OLAYLAR ve haberler

                      Gökyüzü Neden Mavidir?

                      Gökyüzünün mavi görünmesinin (dikkat! olmasının değil görünmesinin! çünkü normalde atmosferimiz daha doğrusu hava renksiz bir gazdır!) tek sebebi kırılma hadisesidir.

                      Güneş ışınları atmosfere girdiğinde atmosferdeki gaz moleküllerine ve toz parçacıklarına çarparak saçılır. Gün ışığı değişik dalga boylu birçok ışından oluşur. En kısa dalga boylu mavi ışınlar atmosferin üst tabakalarındaki küçük parçacılar tarafından hemen saçılırlar. Fakat kırmız ışık (ki en büyük dalga boylu ışıktır!) saçılmak için daha büyük parçacıklara çarpmak zorundadır.

                      Gökyüzü açık olduğunda, mavi ışık diğer ışıklara oranla en fazla saçılan ışıktır. Bu yüzden de gökyüzü mavi görünür. Mesela gökyüzü yoğun bulutlarla veya dumanla dolu olduğunda, tüm ışınlar nerede ise aynı oranda saçılır. Bu da gökyüzünün gri renkte görünmesine sebep olur.

                      Gün batımında veya doğumunda ise güneş ışınları atmosfere eğik girdikleri için daha fazla yol katetmek zorunda kalırlar. Bu yüzden daha çok ışın ve renk saçılır ve o posterlere konu olan, şahane gün doğumu ve batımını gözlemleyebiliriz. Çok az saçılmış olan kırmızı ışık ise güneşe ve ufuğa kızıl veya portakal görüntü verir.

                      Yorum

                      • delphin
                        Senior Member
                        • 27-12-2005
                        • 15279

                        Konu: dünyada görülen İLGİNÇ OLAYLAR ve haberler

                        CAM PARÇASI

                        eger vucudunuzun herhangi bir bolgesine cam parcasi saplanirsa cikartmayin ve en yakin doktora gidin 1 parca buyukse kanamayi durdurmaniz cok zor 2 kucukse ve tamamini cikaramazsaniz kalp kirizi dahil bircok sorununuz olur

                        Yorum

                        • delphin
                          Senior Member
                          • 27-12-2005
                          • 15279

                          Konu: dünyada görülen İLGİNÇ OLAYLAR ve haberler

                          Okyanusun en derin noktası

                          - Bir kilogram ağırlığındaki bir cismin okyanusun en derin noktası olan Mariana Çukuru'na ulaşması tam bir saat alıyor.

                          - İkinci Dünya Savaşı'nda ABD'liler, yarasaları bomba ikmali için kullanmayı denemişler.

                          - Tavuğun ne renk yumurtlayacağını kulak memelerinin rengine bakarak anlamak mümkün. Eğer kulak memeleri beyazsa yumurtası beyaz, kırmızıysa yumurtası kahverengi oluyor.

                          - 10'uncu yüzyılda İran'ın veziriazamı olan Abdul Kasım İsmail, kitaplarına çok düşkün bir adammış. Bu sıradan bir düşkünlük değil. 117000 cilt kitaptan oluşan kütüphanesini nereye giderse yanında götürüyormuş.Bu iş için develeri kullanıyormuş. Özel eğitimli 400 deve, alfabetik olarak sıralanarak vezirin kitaplarını taşıyorlarmış

                          Yorum

                          • delphin
                            Senior Member
                            • 27-12-2005
                            • 15279

                            Konu: dünyada görülen İLGİNÇ OLAYLAR ve haberler

                            Dünya'ya en yakın yıldız


                            Dünya'ya en yakın yıldız güneş'tir.

                            Günışığından daha fazla yararlanmak için saat uygulamasını Benjamin Franklin başlatmıştır.

                            Bir okyanusun en derin yerinde, demir bir topun dibe çökmesi bir saatten uzun sürer.

                            Bugüne kadar ölçülmüş en büyük buz dağı, 200 mil uzunluğunda ve 60 mil genişliğindedir ve Belçika'dan daha büyük bir yüzölçümüne sahiptir.

                            Bugüne kadar kaydedilmiş en büyük dalga, 1971 yılında Japonya'nın ishigaki Adası'nda 85 metre yüksekliğine ulaşmıştır.

                            Acık bir gecede, çıplak gözle iki bin ayrı yıldızı görmek mümkündür.

                            Sahra çölündeki Tidikelt kasabasına on yıl boyunca hiç yağmur yağmamıştır.

                            Başkan John F. Kennedy, yirmi dakikada dört gazete okuyabilirdi.

                            Mumyaların ayak parmakları tek tek sarılarak mumyalanmıştır.

                            Dünyadaki ilk telefon rehberinde sadece elli isim yer almıştı.1878 yılının şubat ayında Connecticut New Haven'da yayımlanmıştı.

                            Yataktan düşerek ölme olasılığı iki milyonda birdir.

                            Ünlü çizgi film kahramanı Temel Reis, 1919 yılında Elzie Crisler Segar tarafından yaratıldı.

                            İlk çamaşır makinesi 1907 yılında Hurley Machine Co. tarafından pazarlandı.

                            Yorum

                            • delphin
                              Senior Member
                              • 27-12-2005
                              • 15279

                              Konu: dünyada görülen İLGİNÇ OLAYLAR ve haberler

                              Kağıt icat

                              Lidyalılar zamanında icat edilen para, ister madeni İster banknot olsun, İnsan hayatına damgasını vuran en önemli sembollerden biri.

                              Para kağıt icat edilmeden önce, deniz kabuğundan kıymetlii metallere kadar çeşitli mallar değişim aracı olarak kullanıldı. Tarihteki ilk madeni para basımı I.Ö. VII. yy' da Anadolu' da Lidyalılar tarafından gerçekleştirildi. Dünyanın ilk büyük darphanesi Fatih Sultan Mehmet tarafından İstanbul Simkeşhane' de kuruldu. M.Ö. 118 yılında deri para kullanan Çinliler, İv 806 yılında da ilk kağıt icat parayı yaptılar Batıda kağıt paraların basılması ve kullanılması 17. yy sonlarına rastlıyor. İlk kağıt icat para'nın 1690' lı yıllarda ABD ve İngiltere hükümetleri tarafından basıldığı ve dolaşıma çıkarıldığı, 1694 yılında İngiliz Merkez Bankası ve diğer ülke merkez bankalarının kurulması ile de yaygınlaştığı biliniyor. Osmanlı İmparatorluğunda ilk i kağıt paralar idari, sosyal ve yasal reformların gündeme geldiği Tanzimat Döneminde tedavüle çıkarıldı. İlk Osmanlı Banknotları Abdülmecit tarafından 1840 yılında "Kaime-i Nakdıye-i Mutebere" adıyla, bugünkü dille "Para Yerine Geçen Kağıt", bir anlamda para olmaktan çok faiz getirili borç senedi veya hazine bonosu niteliğinde düzenlendi. Matbaada basılmayan ve elle yapılan bu paraların her birine resmi mühür vurulurdu Osmanlı Yönetimi, 1842 yılından itibaren de matbaada para basmaya başladı. Birinci Dünya Savaşı sırasında da 1915 yılından itibaren altın ve Alman hazine bonolarını karşılık göstererek dört yıl boyunca , yedi tertipte toplam 160 milyon liranın üzerinde banknot çıkarttı Bu banknotlar "evrak-ı nakdiye" adı altında Türkiye Cumhuriyeti' ne intikal etti ve Cumhuriyetin ilk yıllarında kağıt para bastırılma-dığından 1927 yılının sonuna kadar tedavülde kaldı.

                              Yorum

                              • delphin
                                Senior Member
                                • 27-12-2005
                                • 15279

                                Konu: dünyada görülen İLGİNÇ OLAYLAR ve haberler

                                Pusulayı kim icat etti ??

                                Pusulayı kim icat etti? Pusulayı MS 100 yılında Çinliler icat etti. Manyetik bir ortamda serbest bırakılan bir objenin kuzeye yöneleceği prensibinden hareketle pusulanın keşfi gerçekleşti.

                                Telgraf: William Cooke ve Charles Wheatstone adlı iki İngiliz1837 yılında , teller üzerinden elektrik akımı göndererek mesaj iletmeyi başardılar. Böylece ilk elektrikli telgraf makinesı ortaya çıktı. Elektrik akımı, alıcı cihazın kadranındaki bir dizi iğneyi hareket ettirerek ulaştırılacak mesajın ekranda belirmesine yardımcı oluyordu.

                                Mors Alfabesi: 1843’ te Samuel Morse, telgraf mesajlarında nokta ve çizgilerden oluşan ünlü Mors Alfabesi’ ni geliştirdi. Morse, Baltimore’ den Washington’ a uzanan 60 km’ lik bir telgraf hattı kurarak, hattı başkanlık seçimleriyle ilgili haberleri iletmek için kullandı.

                                Yorum

                                İşlem Yapılıyor