Forumu ilk ziyaretiniz ise, yukarıda bulunan FAQ linkine tıklayın. Mesaj göndermeden önce KAYIT
olmanız gerekebilir. Mesaj göndermeye başlamak için, aşağıdaki seçimden ziyaret etmek istediğiniz forumu seçin.
İnsanlık tarihi, inişlerin, çıkışların olduğu, korku ve cesaretin ama en çok da merakın etkin olduğu uzun bir süreçtir. Toplumsal akımlar ve toplumlar arasındaki savaşlar, tarihte derin izler bırakmış keskin dönemeçleri oluştururlar. Tarihin akışına yön verirler. Bu uzun süreçte insan ve oluşturduğu toplumların bakış açıları, duygu ve düşünce yapıları, belli belirsiz etkiler ortaya koyar. Oysa, daha geniş bir perspektiften bakıldığında bunların, keskin ve kısa süreli etkilerden çok daha önemli uzun soluklu net etkiler ortaya koydukları görülür. Örneğin, bir doğa olayından duyulan korku nedeniyle bunun üzerine gidilememesi toplumların geri kalmasında büyük role sahiptir. Buna en ilginç örneklerden biri, toplumsal bakış açısının ne kadar önemli olduğunu gösteren "Güneş Tutulmaları"dır. Güçlü ışığı ile tüm yeryüzünü aydınlatan, gökyüzünde ışıl ışıl parlayan Güneş, gün gelir gün ortasında tertemiz bir gökyüzünde, birden bire kararır.
Durduk yerde Güneş'e ne olmuştur? Elbette, bu işin içinde kötü güçler olmalıdır! Bu düşüncenin ortaya koyduğu korku ve endişe, basit bir astronomik olayın binlerce yıl çözülememesine ve toplumların geri kalmasına neden olmuştur. Bu korku, toplumların bilinçaltında öyle yer etmiştir ki günümüzün modern dünyasında dahi izlerine rastlamak mümkündür.
Kayıtlara geçen ilk Güneş tutulması günümüzden 3769 yıl önceye dayanır. Eski Asya Kronolojisi'nde önemli bir yere sahip olan ve kesin olarak milattan önce 15 Haziran 763 olarak tarihlenen bu olay, bir Assyrian yazıtında geçmektedir. Bu yazıt dışında, Babil ve Çin'de daha eski tarihlerde tutulmaların izlendiğine ilişkin tartışmalar olsa da bu tutulmaların gerçekliği ispatlanamamıştır. Sonraki tarihlerde yaşanan bazı tutulmaları Herodotus'un anlatımlarında öğreniyoruz.
Herodotus, eski bir İran halkı olan Medler ve Lidyalılar arasında sürmekte olan bir savaş sırasında ortaya çıkan Güneş tutulmasının, Ege Bölgesi'nde Aydın civarında yaşamış olan Thales tarafından tahmin edildiğini yazar. Tutulma sırasında Güneş'in bir anda kararmasıyla her iki tarafın askerleri silah bırakırlar ve barış imzalarlar. Tanrılar savaşı istememiştir. Herodotus'un yazdıkları, geçmişten günümüze kadar çok kişi tarafından incelenip araştırılsa da bir savaşı durduran bu tutulmanın hangi tutulma olduğu kesinlik kazanamamıştır. Ancak, en güçlü adaylardan biri, milattan önce 28 Mayıs 585'de gerçekleşen ve Anadolu'da Kızılırmak bölgesinde izlenen tutulmadır. Yine Herodotus'a göre, milattan önce 17 Şubat 468'de, Lidya Krallığı'nın başkenti olan Sardis'ten (günümüzde Manisa-Sard bölgesi) izlenen bir halkalı Güneş tutulması gerçekleşmiştir. Pers Kralı Xerxes, tutulmayı izlemek için ne yazık ki Yunanistan'a doğru gitmiştir. Herodotus'un kaydettiği bir başka tutulmaysa, bir yıl sonra milattan önce 477 yılının 1 Ağustos'unda gerçekleşmiş ve eski Yunan şehri olan Sparta'dan izlenmiştir. Bu kayıta göre, Kral Cleombrotus'un Sparta'ya dönüşünden, Pers ordu komutanı Mardonius'un MÖ 477 yılının ilk bahar başlangıcında eski Yunan şehri olan Thessaly'e doğru ilerlemesi ve başkent eski Atina üzerine ikinci saldırışı ve ThermopyIae ile Salamis savaşlarından sonraki bir gün, gün ortasında gökyüzü ansızın kararmıştır.
Ancak, kayıtlarda geçen tarihlerle modern tarihlerin bir ya da iki yıl kadar farklı çıkması bu son iki tutulma tarihi konusunda soru işaretleri oluşmasına yol açmaktadır. Güneş tutulmaları, şaşkınlık uyandırabilecek olaylardır. Bir tam tutulma sırasında, tam tutulmanın izlenebileceği bir bölgedeyseniz eğer, çevrenizde, yeryüzünde ve gökyüzünde bazı anlık değişimler ve hayvanların buna verdiği tepki dikkatinizi çekecektir. Güneş'in ansızın kararıp kaybolmasıyla gece olduğunu sanan kuşların bulundukları yerden havalanmaları, köpeklerin uluması ve belki de çok küçük bir sıcaklık düşüşü ile çok hafif bir esintinin ortaya çıkması buna verilebilecek örneklerdir.
Tarih öncesi çağlarda, Güneş tutulmaları ve doğanın buna verdiği tepki, genellikle mistik hikaye ve mitlerle açıklanmaya çalışılıyordu. Eski çağlarda tutulmalar, yeryüzündeki yaşam için korkutucu olaylardır. Bir çok mit, tutulmaları korkunç olaylar olarak açıklar. Örneğin bir İskandinav mitine göre, bir büyücü cezalandırılır ve zincire vurulur. Büyücü intikam için gökyüzünde kurtlar yaratır ve bunlardan biri Ay içindir. Ay'ı yemek ister ve zaman zaman da başarılı olur. Ay, niye kararıyor olmalı? Norveç mitolojisinde, adına Skoll denen ve Güneş'i takip eden bir başka kurt vardır. Zaman zaman Güneş'i yakalar ve yutar. Güneş ansızın yok olur. Çin'de gökyüzüyle ilişkili tanrısal bir köpek bu görevle uğraşırken, bir başka Asya kültüründe bu işi bir ejderha yapmaktadır. Adına sonradan "The Kingdom of Transytvania" denen Romanya'nın halkında da korkunç mitlere inanılmaktadır. Bölgedeki inanışa göre, insanların olumsuz davranışları Güneş'i etkilemektedir ve Güneş gökyüzünde kararıp kaybolur. Güneş kaybolduğundaysa yeryüzünde kötü şeyler olacaktır. Örneğin, köpekler havlar, ulur, baykuşların çığlıkları duyulur ve orayı hayaletler ziyaret eder. En kötüsü de, Güneş kaybolduğunda zehirli bir sis çöker ve insanlara hastalık getirir.
Bu zehirli sis; suları, meyveleri, sebzeleri ve hatta yeni yıkanmış olup kurumaya bırakılan çamaşırları kirletir ve zehirler. Vampir ve hayaletlere inanan Transilvanyalılar, tutulmalar sırasında temiz nefes alabilmek için ağız ve burunlarını bezlerle örterler. İlk çağlarda toplumların bu korkutucu mitlere inanmasına karşın, dönemin cesur bilimcileri Güneş'i ve tutulmaları incelemeyi sürdürmüşlerdir. Büyük olasılıkla milattan önce 28 Mayıs 585 tarihinde gerçekleşen tutulmayı Thales'in önceden tahmin etmesi bunun en güzel örneklerinden biridir. Güneş üzerine dönemin bilimci ve filozofları, Güneş tutulmalarında Ay'ın rolünün olup olmadığını çözmeye çalışıyorlardı.
Günümüzden 2000 yıldan daha uzun zaman önce gerçekleşen bir tutulma için, MÖ 130 yılında ünlü astronom Hipparchus, farklı iki bölgede gözlem düzenlemiştir. Amacı, tutulmalar sırasında ölçüm yaparak, Ay'ın Yer'den olan uzaklığını belirlemektir. Bundan 500 yıl sonra Theon adı verilen bir bilimci, tutulma başlangıcı, ortası ve sonun zamanını ölçmüştür. Bu ölçüm için, bir saatlik zaman dilimini 5 ya da 6 eş parçaya ayırabilen bir su saati kullanmıştır. Günümüzden 2000 ve 1500 yıl öncesinde bu gözlemler yapılsa da aslında tutulma sırasında Güneş'in Ay tarafından örtüldüğü tam olarak belirlenememiştir. Bunun birkaç nedeni vardır ve en önemlisi, çıplak gözle doğrudan Güneş'e bakmaktaki zorluk ve tehlikedir. Teleskop ve gerekli donanımın gelişmesine kadar süren süreçteki zorluğa toplumdaki korkular, inançlar ve bunlardan doğan zorlamalar da eklenince, tutulmalar üzerine yürütülen bilimsel çalışmalar oldukça yavaş ilerlemiştir. 1610 yılından sonraki yıllarda Güneş'i incelemek için teleskobun kullanılmasından sonra tutulmalara ilişkin çok daha fazla soru ortaya çıkmıştır.
Sayısız bilimci bu sorulara yanıt bulmak ve bunun için de tutulmaları incelemek için tutulmanın izlenebileceği bölgelere uzun ve yorucu yolculuklar yapmışlardır. Tüm bu yolculuklarda temel amaç, Güneş ve yeryüzündeki yaşam hakkında biraz daha fazla bilgi sahibi olmaktır. Francis Bailey, tutulmalardan korkmayan bir İngiliz maceracıdır. 1796'da el değmemiş bölgeleri keşfetmek için Amerika'ya gelmiştir. Bailey, New Orleans'a kadar kayıkla gitmiş sonrasında, New York'a kadar olan ve 2000 km'yi aşan yolu yaya olarak geçmiştir. Ardından Afrika'yı da keşfetmek isteyen Bailey, parasızlıktan bunu başaramamış ve önce para kazanmaya karar vermiştir. Yeteneği ve çalışkanlığı ile 51 yaşında emekli olur. Bu süreç zarfında kendini de geliştirerek ünlü bir astronom olmuştur. 1836 yılında, bir halkalı Güneş tutulmasını izlemeyi başarmıştır. Halkalı Güneş tutulması, tam Güneş tutulması durumunda Ay diskinin Güneş diskini tam olarak örtemediği durumda oluşur. Bunun nedeniyse Ay'ın Yer'e olması gerekenden uzak, Güneş'inse yakın olmasıdır. Bailey, bu tutulmayı sevmiş ve yaptığı betimlemelerle diğer insanların da buna merak salmasına yol açmıştır. Sonunda o güne görülmedik bir eğilim başlatmıştır: "tutulma gözlemi modası". Altı yıl sonra bir de tam tutulma gözlemi yapmıştır. Bu tutulmayı betimlerken, "çok güzel, görülmeye değer, şeref verici" gibi terimler kullanmıştır.
Bailey'in bu popüler tanımlaması, yanlış düşüncelere sahip olmalarından dolayı yanlış yolda ilerleyen bir çok insanın fikrinin değişmesine ve doğru yolu bulmasını sağlamıştır. Tutulmalar, insanların bakış açısında korku ve dehşet verici bir olgudan, keyif verici görülmeye değer bir olguya dönüşmüştür. Tutulmalar sırasında saklanacak yer aramaktansa, tutulmaların izlenebilmesi için gezi ve seyahat planları yapılmaya başlamıştır. Bir çok tam tutulmanın hemen öncesi ve sonrasında ortaya çıkan "elmas yüzük" görüntüsüne Francis Bailey'in adına "Bailey's Be- ads" adı verilmiştir. İlerleyen 50 yılda gözlem ve bu gözlemler için yapılan yolculuklarda amaç, tam tutulma sırasında ortaya çıkan ve gümüş bir taca benzeyen parlak korana hakkında daha fazla bilgi edinilmeye yöneliktir. 1860'da, Güneş tutulması gözleminde ilk kez kameralar kullanılmıştır. Elde edilen resimlerde, korona ve prominance gibi yapılarının gerçekten de Güneş'e ait yapılar olduğu ortaya çıkmıştır. Sonraları ortaya çıkan soruların başındaysa bu yapıların tam olarak ne olduğudur.
Sonraki yıllarda yapılan gözlemlerde kameraların yanısıra prizmalar da kullanılmıştır. Prizma kullanımındaki amaç, prizmadan geçen ışığın farklı renklerde çizgilerin oluşturduğu tayfa ayrışmasıdır. Farklı elementler, bu çizgilerin bazılarının parlamasına bazılarınınsa kararmasına neden olur. Güneş'teki sıcak gazlar, bazı parlak ve kalın çizgilerin oluşmasın) sağlar. Güneş'in bu gözlemlerinde bazı çizgiler hidrojenin, bazıları da helyumun varlığı nedeniyle oluşur. Yapılan bu ilk tayf gözlemlerinden yaklaşık yüz yıl sonra bir bilimci, bazı çizgilerin çok yüksek sıcak- lığa sahip demir iyonları nedeniyle oluştuğu keşfetti. Bu çok yüksek sıcaklıktaki demir iyonlarının sıcaklığı neredeyse birkaç milyon C derecedir. Geçen yüzyılın başlarına gelindiğindeyse daha çok merak edilen konuysa Einstein'ın kuramlarının gerçekten doğru olup olmadığıdır. Tam tutulma sırasında, aslında Güneş'in arkasında kalan yıldızdan gelen fotonların Güneş'in kütle çekiminden etkilenip yollarını değiştirmesiyle bu yıldız görünür hale gelebilir miydi?
Görüldüğü gibi tutulmalar, Güneşi merak eden bilimcilere yeni yollar ve fırsatlar sunmaktadır. Ancak incelemeler o kadar da kolay değildir. İlk çağlardan bu yana bir çok bilimcinin çalışmaları başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Bir çok tutulmada karşılaşılan başlıca problem kötü hava koşullarıdır. Çoğu kez bilimciler, seyahatlarının sonucunda tutulmayı görememişlerdir. Ancak yapılamayan gözlemleri engelleyen tek neden bulutlar değildir. Bazı ilginç olaylarda yaşanmıştır 1780'de, tutulma gözlemi yapmak isteyen ilk Amerikan ekibi yola çıkmış ve tutulmanın izlenilebileceğini düşündükleri Maine'ye gitmişlerdir ancak tam tutulma gerçekleşmemiştir. Nedense, bir hata sonucu ekibin tam tutulmanın izlenebileceği bölgenin dışında kalmasıdır. 1851 yılında tam tutulma sırasında koronanın gözlemi için ilk kez kamera kullanılması kararlaştırılır ve seyahat planı yapılır. Tutulma sırasında tek kare fotoğraf çekilemez. Ekipte yalnızca bir fotoğrafçı vardır ve o da kamerayı hazırlamayı unutur. 1887'deki tutulmada bir Rus astronom, bulutların gözlemi etkileyeceğinden korkarak bir balon ve baloncu kiralar. Kalkış sırasında baloncu yanlışlıkla balondan düşer. Astronom, yalnız yükselmek ve balonu kendisi kontrol etmek zorunda kalır. Astronom tutulmanın eşsiz manzarasını görse de bilimsel hiçbir gözlem yapamaz çünkü, balonun kontrolü zordur ve o bununla uğraşmaktadır. Yıl 1914, Bir Alman bilimci, tam tutulma sırasında Güneş'in ardın- da kalan bir yıldızın görünüp görünmeyeceğini inceleyip Einstein'ın kuramlarım test etmek ister. Ağustos ayında bir tam tutulma vardır ve Rusya'dan gözlenebilecektir. Yaz başlangıcında tüm ekipmanını toplar ve tutulmanın gözlenebileceği bölgeye gider, l Ağustos'a, Almanya Rusya'ya savaş ilan edinceye kadar herşey yolundadır. Alman bilimci o tarihte Rusya'dadır ve cephede Rus hattının içerisinde kalmaktadır. Tutuklanır ve ekipmanına el konur. Sonradan iki ülke esirlerini değiş tokuş ederken ülkesine dönüp serbest kalsa da tutulmayı kaçırmıştır. 1958 yılında tam tutulma vardır ve Büyük Okyanus'un ortasındaki küçük bir ada olan Puka Puka adasından gözlenebilecektir. Bilimciler tutulma sırasında Güneş koronasında bulunabilecek yeni elementlere ait tayf çizgilerin! bulmak için adaya seyahat düzenlenir. Puka Puka'ya yolculuk başlayacağı gün geldiğinde gözlem araç gereçleri hazır değildir.Ekip gerekli tüm parça ve ekipmanı yanlarına alarak yola çıkar. Yolculuk sırasında canla başla çalışır ve adaya ulaşıp tutulma anı geldiğinde tüm gözlem araç gereci hazırdır. Tutulmanın gerçekleşeceği sırada hava kapatır... Tutulmalar sayesinde doğa hakkında çok şeyler öğrendik. Şimdi kesin olarak biliyoruz ki Güneş tutulmaları, Ay diskinin Güneş diskini örtmesiyle ortaya çıkıyor. Bu ve benzeri olayları açıklamak için, mitlere, mistik hikayelere ve bunların ortaya çıkardığı korkulara ihtiyacımız yok. Görü- nen o ki, korkularımızdan da büyük ölçüde kurtulduk. Ancak, binlerce yıldır toplumların benliğinde yer etmiş korku ve endişelerin bazı izlerini birçok toplumda görmek de mümkündür. Bunun en önemli kanıtı, günümüzde bir birinden bağımsız iki doğa olayım bir potada eritip yeni korku ve endişelerin türetilmesidir. 11 Ağustos 1999 tarihin- de ülkemizden de izlenen bir tam Güneş tutulması gerçekleşmiştir. 17 Ağustos 1999 tarihinde de ülkemizde Marmara Bölgesi'nde bir deprem meydana gelmiştir. Bir birinden bağımsız bu iki doğa olayı çeşitli nedenlerle ilişkilendirilmiş ve toplumumuzda yersiz bir endişe ve korku yaratılmıştır. İlk çağlardaki bilimcilerin yaptığı gibi korkularımızı bir yana bırakıp öncelikle tutulmalar ve depremler hakkında bilgilenmeliyiz
İngiltere'de Lisa Cruickshank adlı kadın, 5 çocuk sahibi olduktan sonra çevresindeki kadınlara ilgi duymaya başladı. İngiltere'de Lisa Cruickshank adlı kadın, 5 çocuk sahibi olduktan sonra çevresindeki kadınlara ilgi duymaya başladı. Hatta 33 yaşında 2 çocuk annesi Helen Conn'a aşık oldu. Sonunda da 'Ben Helen'i seviyorum' diyerek evden ayrıldı.
ArtIk çok mutlu olduğunu söyleyen 29 yaşındaki Lisa, 'Helen'le nişanlandık. Yaza evlenmeyi düşünüyoruz. Çocuklarım da duruma alıştılar ve Helen'in çocuklarıyla da iyi anlaşıyorlar. Helen ise biraz eski kocam Glenn'e benziyor' dedi.
İzmir Karşıyaka’da geçen pazar alışverişten dönen 70 yaşındaki K.T.’nin yanına yaklaşan hırsızlıktan sabıkalı Hakan Erdil (26), yardımcı olmak istediğini söyledi.
K.T.’nin elindeki poşetleri alan Erdil, evine kadar taşıdı. Yaşlı kadın da Erdil’e yemek ve çay ikram etti. Erdil, bıçakla korkuttuğu kadına tecavüz etti. 50 Euro ve 35 YTL’sini de gasp edip kaçan Hakan Erdil, önceki akşam, "Camiden geliyorum, elini öpüp çayını içmek istiyorum" diyerek yeniden geldiği evde ihbar üzerine yakalandı.
• Okuma yazma bilmeyen önemli evrakların imzalatılmasında kullanılacak eleman aranıyor. Kör olması tercih sebebidir. Tel: 0 547 689 ** ** • Kitabevinde çalışacak, gelen kitapların doğru yazılıp yazılmadığını kontrol edecek Türkçesi iyi eleman aranıyor. Tel:0 335 562 ** ** • Dizi çekmek için yanık sesli, bol kıllı maço, hırbo ve de kıro türkücüler aranmaktadır. Çok iyi tokat atmasını bilmelidir. Tel:0212 356 ** **
İş Arayanlar 12 yıllık deneyimli yankesiciyim. Zafer’de beni tanımayan yoktur. Tövbe ettim kasiyer olarak iş arıyorum Tel: 0 245 256 ** ** • Edebiyat Fakültesi 3. Sınıf öğrencisiyim, terbiyesiz, edepsiz çoçuklara terbiye dersi verilir. 10 gün içinde süt dökmüş kediye döner. Tel: 0 458 984 ** ** • 18 yıllık yeminli mali müşavirim, her türlü yemini ederim. Kitabımın üstüne, şerefimin üstüne farketmez yeter ki siz isteyin. Tel: 0 869 569 ** ** • Emekli posta güverciniyim, yolsuz kaldım, paraya ihtiyacım var. Her türlü kargo işlerinizde 24 saatte eve teslim. Tel: 0 452 485 69 ** **
Satılık Konutlar • 14 yıldır içinde kimsenin yaşamamış olduğu satılık perili köşk. Evde perilerle iyi geçinirseniz başka sorun yok. Tel: 0 659 568 ** ** • 9.5’lik depremde temeli çökmüş, merdivenleri yıkılmış, tek tuğla üzerinde duran, sapasağlam taş gibi daire. Tel: 0 658 246 ** ** • Dağın ortasında ayılarla başbaşa bir ev. Doğayla hayat içiçe, vahşi hayvanlarla birlikte mutlu bir hayat sürmeye ne dersiniz Tel: 0 246 689 ** ** • Süper özellikli gecekondu, kapısı var, penceresi var, 4 duvarı var, kaçak çektiğimiz elektiriği var, ha bir de tavanı da var. Tel: 0 212 354 ** **
Satılık Vasıta • Sahibinden çok benzin yakan, günde 3 kez motoru yanan, frene basınca gaz çalışan, çakmağında gaz kaçıran çok temiz Murat 131 Tel: 0 242 248 ** ** • Çok iyi muayene yapan, tomografi çeken, kalp ve nabız dinleyen, tansiyon ölçen, reçete yazan doktordan satılık Renault 19 Tel: 0212 365 ** ** • Zabıtacılardan kaçarken bir ayağı kırılmış, gerektiğinde aşırı hız yapabilen, zabıtacılarla savaş için özel tasarlanmış Manavdan El Arabası Tel: 0 456 228 ** **
• Mısır’dan özel olarak taşımacılıkta kullanmak için getirdiğimiz, 1 ay aç, susuz yaşayabilen Meşhur Mısır Devesi Tel: 0 236 232 ** ** • Türk hava kuvvetlerinden elcağizlarımla arakladığım çok temiz F-16. Not: İçinde bir depo mazot benden. Tel: 0 565 693 ** **
Satılık Eşya • Adnan Hoca’dan çok temiz, fiyakalı, son model, 250 km yapan satılık Hyundai Motor Tel: 0 256 986 ** ** • Cem Tuzan’dan çok temiz, kelepir televizyon kanalı, yanında bir radyo hediye Tel: 0 256 254 ** ** • Mahalle bekçisinden 16 yıllık yadigar G-3 piyade tüfeği. Antika değeri vardır Tel: 0 365 365 ** ** • Bakkal Ragıp’tan içi tamamen dolu, oldukça ağır, tahsil edilmeyi bekleyen Veresiye Defteri Tel: 0 112 155 ** ** • Ünlü işadamı Hamdi Varyemez’den ipekli, nakış işlemeli, çok dayanıklı Kefen Cebi Tel: 0 195 698 ** **
Nostradamus: Güney Asya'dan sonra Türkiye'de deprem olacak.
İngiliz uzmanlar, Nostradamus'un Yüzyıllar adlı kitabının üçüncü cildini şöyle yorumluyor:
Endonezya depremleri sonrası Yunanistan ve Türkiye'de karışıklık (yer sarsıntıları) olacak.
Fransız uzman Fontbrune ise karşı: O ciltteki kehanet Gölcük depremiydi. Yeni deprem yok.
Türkiye kehaneti deprem ve savaş
Nostradamus'un haber verdiği depremin 1999'da olduğunu iddia edenlerin yanı sıra kimilerine göre büyük bir deprem daha bekleniyor.
Astrolojiden faydalanarak kehanetlerinde kesin zamanlama verileri kullanan ilk kahin Nostradamus, öngörülerinde Türkiye'ye de yer ayırıyor. Türkiye ile ünlü kahinin iki kehaneti bulunuyor: Deprem ve savaş Fransız şifre çözücü Jean-Charles De Fontbrune'ye göre, Türkiye ilk olarak ikinci cildin 52'nci dörtlüğünde geçiyor: Atina ile savaş Geceler boyunca yeryüzü sallanacak, Sonraki baharda iki kez daha olacak Korent, Efes boğulacak denizde Yiğit şampiyonlar savaşa girecek... Üçüncü satırdaki Korint Yunanistan'ı, Efes ise bazılarına göre İzmir'i bazılarına göre Türkiye'yi temsil ediyorFontbrune'ye göre, ilk satırda bahsedilen depremler Güney Asya'da oluyor. Depremler 'sonraki bahar'da da devam ediyor. Bu tarihin 2005 ya da 2007 olduğuna inanılıyor. Fontbrune'un ismini veremediği bir ülke iki deniz (Ege ve Karadeniz) arasından geçerek Yunanistan ve Türkiye'ye karşı yola çıkacak. Ardından iki ülke askeri savaşa girecek Türkiye ile ilgili ikinci kehanet üçüncü cildin üçüncü dörtlüğünde geçiyor: Mars, Merkür ve Ay biraraya gelecek, Güney'de korkunç bir kuraklık görülecek Asya'nın dibindeki toprak sarsılacak Korent ve Efes'te karışıklık... Güney Asya'daki 26 Aralık ve 28 Mart depremleri sonrası İngiliz bilimadamları bu dörtlükteki üç satırı 'Endonezya depremleri'ni temsil ettiğini açıklamış ancak 'Yunanistan ve Türkiye'de karışıklık' satırını yorumlamamıştı. İnternetteki bazı kaynaklar Güney Asya depremleri sonrası Türkiye'de yeni bir depreme neden olabileceğini öne sürerken, Fransız Fontbrune dördüncü satırın Gölcük depremini temsil ettiğini söylüyor. Çünkü Gölcük depreminden 6 gün önce birinci satırda geçtiği gibi güneş tutulması yaşanmıştı. Ve Türkiye'nin geçtiği son dörtlük, beşinci cildin 25'inci dörtlüğü Mars, Güneş, Venüs Arslan burcunda, Arap prensi, kilisenin egemenliğini denizde yenecek. İran'da bir milyondan fazla insan birleşecek. Gerçek yılan Türkiye ve Mısır'a saldıracak Fontbrune'a göre "Gerçek yılan" Asyalı bir ejderhayı yani Çin'i anlatıyor. Bir milyondan fazla insan (asker) İran'da toplandığında Çin, Türkiye'ye ve Mısır'a saldıracak. 'Arap Prens' ifadesiyle, Ortadoğu yoluyla Asya'dan Avrupa'ya ilerleyen, orduları milyonlarla sayılan dev bir güç kastediliyor... Bu savaş tarihi ise Nostradamus'un takvimine göre 15 Ağustos 2015.
Van'da, 1969 model otomobilin parçalarını kullanarak, fotoğraflarda gördüğü ve Türkiye'de belli sayıda bulunan Ferrari marka otomobili yapmayı başaran kaporta ustası Necdet Aktay, trafiğe çıkmak için bürokratik engellere takılarak ruhsat alamadığı otomobilini sökerek hurdacıya satmaya karar verdi
Van Oto Sanayi Sitesi'nde 33 yıldır kaporta ustası olarak çalışan Necdet Aktay, piyasada hurda amaçlı satılan 1969 model Peugeot marka otomobilin aksamını 1996 yılında satın alarak, bir otomobil dergisinde gördüğü Ferrari 512 tipi spor otomobil yaptı.
8 yıl boyunca kendi elemeği ile yaptığı Ferrari 512 tipi spor otomobiline ruhsat almak için çok uğraştığını anlatan Akta, yıllarca hayalini kurduğu Ferrari'yi alacak parası olmadığı için bu arabaların fotoğraflarına bakarak aynısını yaptığını söyledi. Aktay, 8 yıl boyunca gece-gündüz demeden Türkiye'de belli sayıda bulunan otomobilin aynısını yapmayı başardığını belirtti.
20 milyar liraya mal ettiği aracına ruhsat alabilmek için Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'na baş vurduğunu ifade eden Aktay, "Bakanlık, araç yönetmeliğinin 119. maddesinin 'H' bendinin (belli marka tip ve modeldeki motorlu bir aracın yönetmelikte ön görülen bir ve birkaçı yapılarak yeni model veya bir başka araç yapılamaz) ibaresi yer aldığı için otomobilime ruhsat verilmedi" dedi.
Çalmadık kapı bırakmadığı ifade eden yerli Ferrari ustası Aktay, arabasına ruhsat alamayınca pes ettiğini söyleyerek, "Ruhsatı olmadığı için yaptığım aracımı trafiğe çıkaramıyorum. Kullanamadığım aracımı her gördüğümde içim yanıyor. Bu nedenle bütün aksamlarını parçalayarak kilo işi hurdacıya satmayı kararlaştırdım. Bu ülkede el emeğine saygı duyulmuyor.
8 yıllık emeğim boşa gitti. Yıllarca emek verdiğimim arabamı trafiğe çıkaramıyorum. Bende aracımı parçalamadan önce çalıştığım sanayi sitesinde son bir tur atıp ve ondan sonra parçalayarak hurdacıya satacağım" şeklinde konuştu.
Tıpta devrim yaratan yapay kalp takılan İngiliz hasta, bundan böyle ‘nabzı atmadan’ yaşayacak. Yapay kalp, bir motor gibi sürekli kan akışı sağlıyor.
KALP rahatsızlığı nedeniyle ölümün eşiğinden dönen George Carter’e takılan yapay kalp, normal bir kalbin altıda biri büyüklüğünde. 6.35 cm çapında, 283 gr ağırlığındaki yapay kalp, bir motor gibi sürekli kan akışı sağladığından vücuttaki nabız atışı ortadan kalkıyor.
Mayıs ayında yedi saat süren bir ameliyat geçiren Carter, taburcu olarak Romford’daki evine döndü. 21 yıl önce kalp krizi geçirdikten sonra sürekli kalbinden şikayetçi olan 57 yaşındaki emekli döşemeci, son yılda artık evinden dışarı çıkamaz hale gelmişti. Takılan yapay kalbin çok sessiz çalıştığını ve acı vermediğini söyleyen George Carter, ‘Avrupa’da bu aletin takıldığı ilk insan olmak başka bir duygu. Nefes darlığından bir şey yapamaz hale gelmiştim. Merdivenleri çıkamıyordum. Şimdi kendimi bomba gibi hissediyorum. Avustralya dışında bu aletin takıldığı ilk insan olduğum için çok şanslıyım. Önümüzdeki hafta balık avına çıkabileceğim’ diyerek duygularını ifade etti.
Operasyonu yapan kalp cerrahı Steven Tsui ise ‘Hasta, aylardır rahatsızdı. Ameliyattan sonra yaşamı düzeldi. Yeni yapay kalp, kalp nakline uygun olmayan hastalar için, uzun vadeli tedavilerle yararlı olacak’ dedi. Şarj edilebilir pille çalışan ‘VentrAssist’ adlı yapay kalp, titanyum, silikon ve lastikten yapılma ve üçüncü nesil bir alet.
NASA’nın Deep Impact’ten gönderilen mermi ile ‘Tempel-1’ kuyrukluyıldızını vurmasından sonra, bir Rus astrolog, NASA’yı mahkemeye vereceğini açıkladı.
NASA’nın uzaya gönderdiği Deep Impact’ten gönderilen merminin ‘Tempel-1’ kuyrukluyıldızına çapmasından sonra Marina Bai adlı Rus astrolog, Moskova’da NASA’yı mahkemeye vereceğini açıkladı. ‘Çarpışma astrolojik dengeleri altüst ederek haritamı bozdu, mesleğim bundan ağır bir dabe aldı’ diyen astrolog Bai, 300 milyon dolar tazminat talep ediyor.
BİLİM dünyası ‘Deep Impact Projesi’nin başarılı bir şekilde sonuçlanması nedeniyle bayram yaparken Marina Bai adlı Rus astrolog, bundan mesleğinin olumsuz yönde etkilendiğini öne sürerek Amerikan Uzay ve Havacılık Dairesi NASA’yı mahkemeye vereceğini açıkladı. 300 milyon dolar tazminat isteyeceğini belirten Marina Bai’in iddiası çok ilginç: Deep Impact’ten gönderilen merminin Tempel 1 Kuyrukluyıldızı’na çarpması, astrolojik dengeyi altüst ederek kozmik travma yarattı. Bundan bütün yıldızlar etkilendi ve astrolojik haritalar bozuldu. Bu da astrologların çalışmalarını son derece olumsuz etkileyecek.
Bilim adamları, Deep Impact’ten yollanan merminin kuyrukluyıldıza çarpmasını, ‘bir sivrisineğin otobüse çarpmasına’ benzetse de Marina Bai, son derece kararlı. Deep Impact’ı uzaya gödermenin maliyetine yakın bir tazminat talep eden Bai’nın avukatları ise çıkacak karardan hayli umutlu. Avukatlar, çarpmayla dünyanın manyetik dengelerinin bozulduğunu, bu bozulmanın cep telefonları başta olmak üzere tüm elektronik sistemleri olumsuz yönde etkileyeceği kanısındalar. Çarpmanın etkisiyle kuyrukluyıldızın yörüngesinin değişip dünyaya çarpma ihtimali olduğunu belirten astrolog Rai’nın iddialarının gerçekleşip gerçekleşmeyeceği, bir aya kadar karara bağlanması beklenen dava sonucu gibi merakla bekleniyor.
İngiltere'nin başkenti Londra'da 15 yaşındaki bir genç kızın yaklaşık 50 metre yükseklikte bir vincin kolunda uyurken bulunması görenleri şaşkına çevirdi.
Genç kız, güneydoğu Londra'da bulunan inşaatın yakınından geçen bir kişinin fark etmesi üzerine, bölgeye gelen polis ve itfaiye görevlilerinin dikkatli çalışması ile aşağıya indirilebildi. Kurtarma çalışması sırasında genç kızın aniden uyanıp panikle aşağı düşmemesi için sessiz davranıldı. Genç kızın uykusunda nasıl olup da evden çıktığı, inşaat bölgesine geldiği, 50 metre yüksekliğe tırmandıktan sonra vincin kolu üzerinde uca kadar ilerlediği bilinmiyor.
Van'ın Gevaş İlçesi'nde sarp kayalık bir bölgede otlayan koyun sürüsünün bir bölümü, inanılması güç bir olay yüzünden uçurumdan düşüp telef oldu. Kayalık bölgede otlayan sürüdeki bir koyun uçurumdan atlayınca bin 480 koyun da peşinden atladı. 450 koyun ezilip ölünce, diğerleri üzerlerinden geçip kurtuldu. Kokmaya başlayan leş yığınları arasında ağızlarını bezle kapatan köylüler, zarar tespiti yapmak için güçlükle çalıştı.
Alınan bilgilere göre, 95 hanelik İkizler Köyü Sulan mevkiinde dün sabah saatlerinde meydana gelen olayda, 26 evin hayvanlarından oluşan bin 480 hayvanın bulunduğu sürü, çobanlar tarafından sarp kayalıkların bulunduğu bölgede otlatılırken, öndeki bir koyun karşı yamaca geçmek için atlayınca arkasındaki bütün sürü peşinden gitti. Art arda atlayan koyunların bir bölümü kayalıklara çarpıp aşağı yuvarlanınca, oluşan leş yığını üzerinde düşen diğer koyunlar ölmekten kurtuldu. Olay karşısında hiçbir şey yapamayan çobanlar, yığın halindeki koyunlar arasından sadece 6 tanesini yaralı olarak keserken, diğerleri ezilerek telef oldu.
Köyde 6 kilometre uzaklıkta bulunan bölgede meydana gelen olaydan sonra ölen hayvanlarının tespiti için İHA muhabirleriyle birlikte bölgeye giden köylüler, 3 kilometreyi araçla, geri kalan sarp kayalık mesafeyi de uzun süren zorlu yürüyüşünün ardından aştı. Köylüler Sulan mevkiindeki birbirini ezen yüzlerce hayvan leşlerinin çevreye yaydığı kötü kokulara rağmen, ağızlarına bezler bağlayıp üst üste bulunan koyunları kayalık bölgeden aşağıya yuvarlayarak zararlarını ve ölen hayvanlarını tespit etmeye çalıştı.
Koyun sürüsünden yaklaşık 450'sinin telef olduğu haberinin bugün sabah saatlerinde kendilerine ulaştığını kaydeden Nevzat Bayhan isimli köylü, dağdan inen koyun sürüsünün önünde giden bir hayvanın karşı yamaca geçmek için atlaması üzerine, arkasında bulunan bütün sürünün peşinden gittiğini anlattı. Bayhan, bu sebeple kayalara çarpıp aşağıya yuvarlanan yüzlerce koyunun telef olduğunu ifade etti. Toplam zararları 100 milyar liranın üzerinde olduğunu da dile getiren Bayhan, "Vatandaşlar gelip leşler içinde kendi hayvanını tespit etmeye çalışıyor; ama yapılacak bir şey yok, hayvanların hepsi telef olmuş" dedi.
Abdullah Hazar isimli köylü ise, zararın düşündüklerinden de fazla olduğunu söyledi. Daha önce telef olan hayvanların 100 ile 150 arasında olduğunu tahmin ettiklerini kaydeden Hazar, "Şimdiye kadar 225 hayvan leşini saydım. Derede 100'den fazla hayvan leşi daha duruyor. Çok büyük bir hasardır. Her ailenin zaten ortalama 20 tane koyunu vardı; ama şimdi kiminin 25, kiminin 10, kimilerinin ise 15 koyunu telef olmuştur" şeklinde konuştu.
Bu kez 150’si dereye atladı
Van'ın Gevaş İlçesi’nde bin 500 koyunun uçuruma atlamasının ardından Bitlis’in Tatvan İlçesi’ne bağlı Kokarsu Köyü’nde 150 koyun dereye atlayarak telef oldu.
Yaralanan koyunların karın bölgelerinde ezilmeler tespit edilirken, ağır yaralanan 6 koyun kesildi. Çoban Mehmet Salih Yılmaz ilk defa böyle bir durumla karşılaştığını, koyunların kurt saldırısından kaçarken dereye atlayıp boğulduğunu tahmin ettiğini söyledi. Sürüyü koruyan çoban köpeğinin de, olay sırasında evinde bulunan çobanla birlikte sürüden ayrıldığı öğrenildi
Takı töreni sırasında, gelinle damadın yakınları arasında çıkan kavga nedeniyle düğün iptal edildi. Nikáhlı çift, salonda ayrılmak zorunda kaldı.
ADANA’da, Yüce ve Keser aileleri, nikáhları daha önceden kıyılan çocukları Fethiye Yüce (27) ve Seçkin Keser’in (30) düğün töreni için önceki gece bir araya geldi. Neşe içinde geçen düğünün sonunda yapılan takı törenine damat adayının yakınları alkollü girmek istedi. Gelin tarafı kavga çıkmaması için bu kişileri salona almak istemeyince kıyamet koptu.
Polis yetersiz kaldı
Çıkan tartışma büyüdü kavgaya dönüştü. Kavga düğün salonunun dışına taştı. Dışarıda birbirlerine tekme tokat girişen, sopa ve bıçaklarla saldıran kavgacılardan ikisi yaralanırken, gelinin babası Burhan Yüce kalp krizi geçirerek fenalaştı. Kavgayı öğrenip müdahale etmek için olay yerine gelen polis ekipleri de yetersiz kaldı. Arbede sırasında bir polis memuru da yaralandı.
Gelini vermem
Kavgaya karışanlar ekipler tarafından dağıtılırken, kendisine bıçak çekildiğini ileri süren gelinin ağabeyi Adnan Yüce, kız kardeşi Fethiye’yi vermeyeceğini söyleyince herkes şoke oldu. Düğün gününde kocasından ayrılmak zorunda kalan gelin, Çevik Kuvvet korumasında otomobile bindirilip ailesi tarafından eve götürülürken damat da ailesinin evine gitti.
Romanya'nın Sibiu kentinde 7 aylık bir bebek mahkemeye sanık olarak çağrıldı. Adli kaynaklar, ülkenin orta kesimlerindeki Sibiu kenti mahkemesinde bir evin yasadışı işgal edilmesiyle ilgili görülen davada, 7 aylık bebeğin mahkeme celbiyle sanık olarak çağrıldığını belirttiler.
Mahkemenin ikinci başkanı Yargıç Nicolae Maniguciu, “Tabii ki yeni doğmuş bebek mahkemeye çıkamaz. Bir hata yapılmış. Aslında çocuğu anne babası temsil edecek” dedi.
Rumen Adalet Bakanlığı yetkilileri, 7 aylık bebeğe mahkeme celbi gönderilmesi konusuyla ilgileneceklerini belirttiler.
Çelik, bir gazetecinin, “65 bin öğrenci sıfır puan aldı. Geçen yıl da sıfır puan alanlar vardı. Bunun sebebi başarısızlık mı, başka nedenleri var mı” sorusu üzerine şunları söyledi: "Aslında bunların puanları sıfır falan değil. 3 yanlış bir doğruyu götürünce kalan doğrular da gidiyor. Diyelim ki, bir öğrenci 25 doğru yapsa 75 tane yanlış yaptığında puanı sıfırlanır. Veya 80 soru çözen bir öğrenci eğer 20 soru doğru çözerse, bunun 60 tanesi yanlış olunca 60 yanlış 20 doğruyu sıfırlar. Burada aslında ham puanı 0.5 ile 0.5'in altına düşenler değerlendirmeye alınmıyor. Bu 65 bin öğrencimiz, bir kez daha altını çiziyorum, sıfır almamışlardır. Hiçbir soru çözmedikleri için değerlendirme dışı bırakılmamışlardır. Yanlışları doğruları götürdüğü için ham puanları 0.5 ve altına düştüğü için değerlendirmeye alınmamışlardır.”
BİRİNCİLER ÖZEL OKULLARDAN
Bir gazetecinin, “Birinciler özel okullardan çıktı. ÖSS'de de aynı şey olmuştu. Devlet okulları OKS'de de sınıfta kaldı diyebilir miyiz” sorusuna Çelik, şu yanıtı verdi: “Bu yıl en başarılı çocuklarımız özel okullardan çıkmıştır. Bu çoğu zaman maalesef böyle oluyor. Keşke devlet okullarımızın hepsi bu özel okullardaki bazı öğrencilerimizin gösterdikleri başarıları gösterebilseler.
Şunu ifade edeyim: Özel okullar, özellikle bazı başarılı öğrencileri ücretsiz olarak kaydediyorlar, bunlara özel bir ilgi gösteriyorlar ve onları özel bir şekilde yetiştirerek, tabii işin bir de cezbedici tarafını ön plana çıkarıyorlar. Ama devlet okullarında da özel okullardan çok daha başarılı olan, özel okulların düzeyinde olan veya özel okulların düzeyinden çok daha iyi durumda olan okullarımız var. Ama özel okullarla mukayese kabul edilmeyecek kadar iyi durumda olmayan okullarımız da var.”
KIZLAR DAHA BAŞARILI
Sınava giren 402 bin 475 erkek öğrencinin yüzde 89.41'i, 366 bin 161 kız öğrencinin yüzde 93.86'sı baraj puanını geçti. Adaylardan 12'sinin cevap kağıtları bakanlığa “belirlenen sınav kuralları içerisinde ulaştırılamadığından” iptal edildi.
"CEVAP KAĞIDINI EVE GÖTÜRMÜŞ"
12 adayın sınavının iptal edilme nedeninin sorulması üzerine Çelik, “Bir örnek veriyorum. Öğrenci sınavdan çıkmış cevap kağıdını evine götürmüş, sonra tekrar getirmiş sınav komisyonuna teslim etmiş. Dolayısıyla usulüne uygun olmadığı için değerlendirmeye alınmamış” dedi.
SON SIRALARDAKİ İLLER
Çelik, OKS sonuçlarına göre Muş, Van, Bitlis, Bingöl, Şanlıurfa, Kars, Mardin, Ardahan, Ağrı, Hakkari ve Şırnak'ın da son sıralarda yer aldıklarını kaydetti. Her iki puan türünde de Edirne birinci, Ankara ikinci, Eskişehir üçüncü sırayı aldı.
SONUÇLAR POSTA İLE GÖNDERİLMEYECEK
Adaylar, sınav sonuçlarını bakanlığın “www.meb.gov.tr” internet adresinden ve Avea'nın SMS hizmeti aracılığıyla öğrenebilecekler. Sınav sonuç belgelerini bugünden itibaren mezun oldukları ilköğretim okullarından alabilecek adayların adreslerine, ayrıca posta aracılığıyla sınav sonuç belgesi gönderilmeyecek.
TERCİHLERİN ALINMASI
Bu yıl ilk kez OKS'de tercihler, adayların puanı belli olduktan sonra ve internet aracılığıyla alınacak. Veliler, öğrencilerin mezun olduğu ilköğretim okulu müdürlüklerine başvurarak, tercih işlemlerini gerçekleştirecekler. Tercih başvuruları, 21 Temmuz Perşembe günü başlayacak ve 5 Ağustos'a kadar sürecek.
Her iki puan türünün en az birinden 160 puan barajını geçen adaylar, puan türüne göre en fazla 12 tercih yapabilecek. Yerleştirme sonuçları 16 Ağustos'ta açıklanacak. Kayıtlar, 16-23 Ağustos tarihleri arasında yapılacak. Boş kalan kontenjanlara tercih kılavuzda belirtilen takvime uygun olarak merkezi sistemle ikinci kez yerleştirme yapılacak.
BAŞARI ORTALAMALARI
Birinciliği paylaşan adayların sınavda yöneltilen soruların tümünü doğru yanıtladıkları belirtildi. Sınavda Türkçe, Matematik, Fen Bilgisi ve Sosyal Bilgiler alanlarının her birinden 25 olmak üzere toplam 100 soru yöneltilmiş, ancak MEB'in yaptığı değerlendirme sonucunda Fen Bilgisi'nden bir soru iptal edilmişti.
POLİS KOLEJİ SINAVI SONUÇLARI 22 TEMMUZ'DA
Çelik, 12 Haziran'da gerçekleştirilen OKS'ye Polis Koleji adaylarının da girdiğini belirterek, bu adaylarla ilgili sonuçların 22 Temmuz Cuma günü, Devlet Parasız Yatılılık ve Bursluluk sınavı sonuçlarının da 5 Ağustos Cuma günü açıklanacağını bildirdi. Çelik, OKS başvurularının internet ortamında alındığına işaret ederek, bunun zaman tasarrufunun yanı sıra 8 trilyon liralık tasarruf sağladığını sözlerine ekledi.
ATAKAN ÖZEL: SINAVA SON YIL YOĞUN OLARAK HAZIRLANDIM
OKS birincilerinden İstanbul FMV Özel Işık İlköğretim Okulu'ndan Atakan Özel, sınava son bir yılda yoğun bir şekilde hazırlandığını, ancak böyle bir sonucu beklemediğini söyledi. Özel, hangi okula gideceği konusunda tam bir fikrinin olmadığını belirterek, “İstanbul Atatürk Fen Lisesi veya başka bir okul da olabilir” diye konuştu. Sınava hazırlanmak için haftanın 5 günü dershaneye gittiğini belirten Özel, “Sınava son bir yılda yoğun olarak hazırlandım. Sömestr tatilinde de günde ortalama 400 soru çözdüm. 4. sınıf dışında notlarımın hepsi beşti” dedi.
ANIL BALKAN: “BİRİNCİ OLDUĞUMU DUYUNCA AĞLADIM”
OKS birincilerinden Anıl Balkan, sınav sonucunu televizyondan duyduğunda ağladığını söyledi. Başarısında, okulu ve ailesinin çok önemli rol oynadığını dile getiren Balkan, “Planlı ve programlı çalışmalarımın meyvesini aldım. Amacım iyi bir üniversite eğitimi görmek. Mühendislik düşünüyorum. Aileme, okulumda ve iki yıldır gittiğim dershanedeki öğretmenlerime teşekkür ediyorum” dedi.
REYYAN ERGÜDER: BİRAZCIK SÜRPRİZ OLDU
OKS birincilerinden Reyyan Ergüder, sınavda bir yanlışı olduğunu düşündüğü için bu sonucu beklemediğini, kendisi için sürpriz olduğunu söyledi.
BÜŞRA EROĞLU: EMEĞİM BOŞA ÇIKMADI
Sınava programlı hazırlandığını ve başarısında okulunun yanı sıra ailesinin büyük payı olduğunu ifade eden Ortaöğretim Kurumları Öğrenci Seçme Sınavı (OKS) birincilerinden Büşra Eroğlu, “Yaptıklarımızın karşılığını aldık. Benim üzerimde okulumun büyük emeği var. Onların ve ailemin yönlendirmeleriyle çok düzenli çalıştım” dedi.
Yorum