dünyada görülen İLGİNÇ OLAYLAR ve haberler

Kapat
X
 
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • onrdlg
    Junior Member
    • 18-03-2006
    • 78

    Konu: dünyada görülen İLGİNÇ OLAYLAR ve haberler

    Yorum

    • onrdlg
      Junior Member
      • 18-03-2006
      • 78

      Konu: dünyada görülen İLGİNÇ OLAYLAR ve haberler

      Yorum

      • delphin
        Senior Member
        • 27-12-2005
        • 15279

        Konu: dünyada görülen İLGİNÇ OLAYLAR ve haberler

        311 nolu oda

        Güney Afrika'nin Cape Town sehrindeki bir hastanede devamli esrârengiz ölümler oluyordu. Hemsireler haftalardir üstüste her cuma günü 311 numarali yogun bakim odasina yatirilan hastalari ölü bulmaktaydilar. Bu sırlı ölümlere uzun süre açiklama getirilemedi. Herkes meselenin çözülmesi için seferber oldu. Uzmanlar odanin havasini bakteriyolojik bakimdan kontrol ettiler. Güney Afrika'nin önde gelen bilim
        adamlari ölenlerin aileleriyle üç hafta boyunca görüsmeler yaptilar.
        Hatta isin içine polis girdi ve akla gelen her ihtimal tek tek degerlendirildi,
        ancak onların arastirmalari da sonuçsuz kaldi. Ve tabiî bu arada 311 numaralı
        odadaki hastalar sebepsiz ölmeye devam ediyorlardi. Son çâre olarak
        hastalarin kaldigi 311 numarali yogun bakim odasi devamli gözetim altina alindi ve sonunda odadaki ölümlerin sebebi ortaya çikti.Sonuç trajikomikti. Cuma sabahi saat 6'da odalari temizleyen temizlikçi kadinin,hastanin bagli bulundugu solunum cihazinin fisini çekerek kendi elektrik süpürgesinin fisini taktigi ve isini bitirince sonra solunum cihazinin fisini tekrar yerine takip gittigi görüldü

        Yorum

        • delphin
          Senior Member
          • 27-12-2005
          • 15279

          Konu: dünyada görülen İLGİNÇ OLAYLAR ve haberler

          ilginç bir hesap

          yukarıdan aşagı okuyun

          A = 1
          B = 2
          C = 3
          Ç = 4
          D = 5
          E = 6
          F = 7
          G = 8
          Ğ = 9
          H = 10
          I = 11
          İ = 12
          J = 13
          K = 14
          L = 15
          M = 16
          N = 17
          O = 18
          Ö = 19
          P = 20
          R = 21
          S = 22
          Ş = 23
          T = 24
          U = 25
          Ü = 26
          V = 27
          Y = 28
          Z = 29


          Z =29
          E = 6
          K =14
          A = 1

          BAŞARI = 50%


          Ç = 4
          A = 1
          L =15
          I =11
          Ş =23
          M =26
          A = 1
          K =14
          BAŞARI = 85%


          D = 5
          E = 6
          N =17
          E = 6
          Y =28
          İ =12
          M =16
          BAŞARI = 90%


          Y =28
          A = 1
          L =15
          A = 1
          K =14
          A = 1
          L =15
          I =11
          K =14
          BAŞARI = 100%


          T =24
          O =18
          R =21
          P =20
          İ =12
          L =15
          BAŞARI = 110%

          Yorum

          • delphin
            Senior Member
            • 27-12-2005
            • 15279

            Konu: dünyada görülen İLGİNÇ OLAYLAR ve haberler

            ilginç gizemli kadın

            Onlarca yıl önce gerçekleşen olayları bile en küçük ayrıntısına kadar hatırlayan ABD'li kadın bilimadamlarını hayrete düşürdü.

            Onlarca yıl önce gerçekleşen olayları bile en küçük ayrıntısına kadar hatırlayan ABD'li kadın bilimadamlarını hayrete düşürdü. İnsan hafızası ile ilgili dünyanın en önemli uzmanlarından biri olan James McGaugh bu sıradışı olay karşısında şaşkınlığını gizlemedi.
            AJ ismiyle McGaugh'a bir mektup yazan kadın, yaşamındaki en küçük ayrıntıları bile çok açık bir şekilde hatırladığını belirtti. Gizemli kadın, mektubunda herhangi bir tarihin sorulması halinde, o gün havanın nasıl olduğunu, özel hayatının ayrıntılarını ve günün önemli haberlerini söyleyebileceğini öne sürdü.

            BİLİMADAMLARI İKNA OLDU
            Tüm iyi bilimadamları gibi McGaugh da bu iddiaya şüpheci yaklaştı ama bu şüphe uzun sürmedi. Psikoloji, nöroloji, nörobiyoloji ve davranış bilimlerinde önde gelen bilimadamlarıyla çalışan McGaugh, ayrıntılı görüşmeler ve psikolojik testler sonucunda kadının iddialarının gerçek olduğu sonucuna vardı.
            Ancak bilimadamları "herşeyi hatırlayan kadın"ın yeteneğinin nedenini çözmekte şu ana kadar başarılı olamadı.
            DOĞUMUNU HATIRLIYOR MU?
            Testlerde, 16 Ağustos 1977'de Elvis Presley'in öldüğünü hatırladığı anlaşılan AJ, bir sonraki yıl 6 Haziran'da bir vergi yasanın geçtiğini, 25 Mayıs 1979'da bir uçağın düştüğünü çok net anımsadı. Hatırladıklarının bir kısmının onun ilgi alanına hiç girmemesi bilimadamlarını şaşırtan bir başka konuydu.
            Yapılan testlerden en ilgi çekici olanında ise bilimadamları kadına 1980'den bu yana Paskalya'ların tarihini yazmasını istedi. Tüm tarihleri 10 dakikada eksiksiz olarak yazan kadından aynı listeyi 2 yıl sonra habersiz olarak tekrar yazması istendi. Sonuç değişmedi.
            AJ, kendisine en sık sorulan sorunun doğumunu hatırlayıp hatarlamadığı olduğunu söyledi. Dünyaya geldiğini anı hatırlamayan gizemli kadın, 18 aylıkken çocuk karyolasında amcasının köpeği tarafından uyandırıldığı anın en eski hatırası olduğunu belirtti.

            Yorum

            • delphin
              Senior Member
              • 27-12-2005
              • 15279

              Konu: dünyada görülen İLGİNÇ OLAYLAR ve haberler

              alfabetik Rekorlar

              En uzun kelime: muvaffakiyetsizleştiricileştiriveremeyebilecekleri mizdenmişsinizcesine (70) (Açıklama sayfanın altında.)
              TDK'daki en uzun kelime: kuyruksallayangiller (20)
              En uzun palindromik kelime: esneyemeyense (13)
              Tersten okunduğunda da anlamlı olan en uzun kelime: ıralamamalara, aralamamaları (13)
              Art arda çifter çifter en çok harf bulunduran kelime: maatteessüf (4)
              En uzun bir sesli bir sessiz giden kelime: mücadelecileşiveremeyebileceğimizin (35)
              Harf tekrarı içermeyen en uzun ekli kelime: hüpletiyormuşsanız ve hödükleşmiyorsanız (18)
              Harf tekrarı içermeyen en uzun eksiz kelime: konseptüalizm (13)
              Sadece bir harfi farklı olan en uzun eksiz kelime çifti: mahrumiyet, mahkumiyet (10)
              Alfabemizin ilk 14 harfi ile yazılan en uzun kelime: affedicideki (12) (İsmet Keskinsoy)
              Alfabemizin son 14 harfi ile yazılan en uzun kelime: tutuşturtuşumuzunmuş (20)
              En uzun kısaltma: İYSSKSİİD (9)
              (İş Yerinde Sağlık, Sağlık Korunması ve Sigorta İle İlgili Danışma (Komitesi). Kaynak: Kısa Adlar ve Kısaltmalar Sözlüğü - A.Aysan, S.Tuncay, İ.Gönülal)
              En çok anlamı olan kelime: çıkmak (İsmet Keskinsoy)
              (TDK'da 58 anlamı sayılmış)
              Aynı kökene sahip olup en çok farklı şekilde kullanılan kelime: hakan, han, kaan, kağan (4)
              Farklı köklere sahip olup en çok anlamı olan kelime: karın (4)
              (Dört anlamı: kar kelimesinin 1.tekil şahıs iyelik hali, karmak fiilinin 2. çoğul şahıs emir hali, karı kelimesinin 2. tekil şahıs iyelik hali, karın kelimesi.)
              En çok anlamdaş: tuvalet, ayakyolu, memişhane, apteshane, kenef, hela, yüz numara, kademhane (


              Bir harfi en çok içeren kelimeler:
              alafrangalaştıramayacaklardansalar (13)
              beybabalaşabilen (4) (İsmet Keskinsoy)
              seccadecileşecekmişsinizcesine (5) (Cihan Altay)
              çiçekçiymişçesine (4)
              didindirdiklerimizdendir (6)
              gelenekselleştiriveremeyebileceklerdenseler (15)
              gepgergin (3)
              dağdağasızlığa (3)
              hahhah (4) (İsmet Keskinsoy)
              sıkıntısızlaştırıcılığınızın (11)
              kişiliksizleştiricileştiriverebileceklerimizdenmiş sinizcesine (16) (Cihan Altay)
              janjan (2) (Ferit Öztürk)
              kikirikleşecektik (5)
              tellallaşılabilmeli (7) (Metin Örsel)
              mükemmelleşemememmiş (7)
              anneanneninkininsin (9)
              otokontrolsüzleşiyor (5) (Metin Örsel)
              hötöröf (3) (Ferit Öztürk)
              muharrirleştirivermişlerdir (7) (İsmet Keskinsoy)
              hassasiyetsizleşseymişsin (6) (İsmet Keskinsoy)
              şişikleşmişmiş (5)
              tattırttıktan (6)
              unutturuculuğumuzunmuş (10)
              düşündürttürücülüğümüzünmüş (11) (İsmet Keskinsoy)
              verevleşivermek (3) (Metin Örsel)
              yayımlayamayayım (5)
              lezzetsizleşemezseniz (5) (İsmet Keskinsoy)


              Harf Sayıları
              2 harften oluşan en uzun kelime: ememememe (9)
              3 harften oluşan en uzun kelime: yamayamamaya, yamayamamama (12)
              4 harften oluşan en uzun kelime: mayalayamamamla (15)
              5 harften oluşan en uzun kelime: mayalayamamalıyım (17)
              İçindeki her harf birden fazla geçen en uzun kelime: serserileşememişlerse (21)
              İçindeki her harf tam ikişer kez geçen en uzun kelime: kükürtatarının (14)
              (kükürtatar: kükürtlü buhar çıkaran ve üzerinde kükürt biriken alan)
              İçindeki bütün harfler ya bir ya da iki kez geçen en uzun kelime: törpüleyemiyormuşsanız (22)
              İçinde en çok sayıda farklı harf bulunduran kelime: gölcükleştiriyormuşsanız (20) (İsmet Keskinsoy)


              Sesliler Ve Sessizler
              Sesli / sessiz oranı en yüksek kelime: aile, iade (3/1)
              Sessiz / sesli oranı en yüksek kelime: sfenks, sprint (5/1)
              Ardarda en çok sesli: suiistimal, maaile (3)
              Ardarda en çok sessiz: angström (5)
              Bir seslinin bir kelimede en çok kullanımı (başka sesli yok): badanalayamayacaklardansalar (12)
              Bir sessizin bir kelimede en çok kullanımı (başka sessiz yok): anneannenin (6)


              Sadece birer harfleri farklı olan ve aynı eki taşımayan en çok kelime:
              3 harfli: ban, can, çan, dan, fan, han, kan, lan, pan, san, şan, tan, van, yan, zan (15) (Ferit Öztürk)
              4 harfli: kaba, kaça, kafa, kaka, kala, kama, kana, kapa, kara, kasa, kaya, kaza (12)
              5 harfli: kabın, kaçın, kadın, kalın, kapın, karın, kaşın, katın, kayın (9)
              (kabın: kap + tamlayan eki; kapın: kapı + iyelik eki; katın: katmak eylemi 2. çoğul kişi emir kipi.)
              6 harfli: sarmak, sarmal, sarmam, sarman, sarmaş, sarmaz (6) (Ferit Öztürk)
              7 harfli: çekinik, çekinim, çekinin, çekinip, çekinir, çekiniş, çekiniz (7) (Ferit Öztürk)


              En çok anagram:
              3 harf: aks, ask, kas, sak (4)
              4 harf: aksı, asık, askı, ıska, kası, kısa, sakı, sıka (
              5 harf: çakır, çarık, çarkı, çıkar, çıkra, çırak, kaçır, kıraç, arkçı, ırkça (10)
              (Son iki kelimeyi İsmet Keskinsoy gönderdi.)
              6 harf: kelime, ekilme, eklemi, melike, kileme, ekelim, emekli, ekimle, ekmeli, lekemi (10) (Ferit Öztürk)
              7 harf: akıldır, aklıdır, alırdık, darılık, kaldırı, kalırdı, kıladır, kılardı, lakırdı (9) (Cihan Altay)


              Harf sırası:
              Harfleri sıralı olan en uzun kelime: dekorsuz (
              (Bu rekor, TZV Oyun'99 Yarı Final sınavında soru olarak çıktı.)
              En çok sessiz harfi sıralı olan kelime: bıçaklamanız (7)
              Harfleri ters sıralı olan en uzun kelime: Soğdca (6) (İsmet Keskinsoy)
              En çok sessiz harfi ters sıralı olan kelime: yatırmak (5)
              Harfleri sıralı olan en uzun cümle: Aç değil mortuz. (13) (Murat Kipel)
              Harfleri ters sıralı olan en uzun cümle: Vur, on mıh feda! (12) (Murat Kipel)


              Atasözleri ve deyimler:
              En uzun atasözü: Abdal ata binince bey oldum sanır, şalgam aşa girince yağ oldum sanır. (57)
              En kısa atasözü: Aç ayı oynamaz. (12)
              En uzun sıfat-deyim: huyu huyuna suyu suyuna uygun (25)
              En uzun fiil-deyim: Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak (42) (Ferit Öztürk)
              En uzun söz-deyim: Geline oyna demişler, yerim dar demiş; yer göstermişler, yenim dar demiş. (59)


              Özel isimler:
              En uzun ad: Abdulmuttalip (13) (Emin)
              En uzun soyad: Kocakethüdaoğullarından (23)
              (Mehmet ~, Balıkesir telefon rehberinden)
              En çok ad: Hasan Hüseyin Kerem Uğur Arda (4) (Erhan Büyükkahraman)
              En sık rastlanan ad soyad: Mehmet Yılmaz
              En sık rastlanan aynı ad soyad: Yılmaz Yılmaz
              (Son iki rekor için kaynak ÖSYM'nin veritabanıdır.)
              En uzun il adı: Afyonkarahisar (14)
              En uzun ilçe adı: Şereflikoçhisar (15) (Necmettin)
              En uzun cadde, sokak adı: Profesör Doktor Muammer Aksoy Caddesi (26) (Ege Or)
              (Ankara-Bahçelievler eski 2. Cadde.)


              Başka bir dilde farklı bir anlamı olan en uzun sözcük:
              Almanca: kalender ( (Almanca'da "takvim") (İsmet Keskinsoy)
              Fransızca: piller (6) (Fransızca'da "yağmalamak")
              İngilizce: deliver (7) (İngilizce'de "dağıtmak")
              İspanyolca: rey (3) (İspanyolca'da "kral")
              İtalyanca: usare (5) (İtalyanca'da "kullanmak")
              Latince: hasta (5) (Latince'de "mızrak")


              En uzun kelime için açıklama: Kötü amaçların güdüldüğü bir öğretmen okulundayız. Yetiştirilen öğretmenlere öğrencileri nasıl muvaffakiyetsizleştirecekleri öğretiliyor. Yani öğretmenler birer muvaffakiyetsizleştirici olarak yetiştiriliyorlar. Fakat öğretmenlerden biri muvaffakiyetsizleştirici olmayı, yani muvaffakiyetsizleştiricileştirilmeyi reddediyor, bu konuda ileri geri konuşuyor. Bütün öğretmenleri kolayca muvaffakiyetsizleştiricileştiriverebileceğini düşünen okul müdürü bu duruma sinirleniyor, ve söz konusu öğretmeni

              Yorum

              • delphin
                Senior Member
                • 27-12-2005
                • 15279

                Konu: dünyada görülen İLGİNÇ OLAYLAR ve haberler

                piraha

                Brezilya’da yaşayan bir yerli halkın hiçbir üyesi ona kadar bile sayamıyor. Dillerinde sadece bir ve iki sayısı var. Hatta onlar için renklerin bile önemi yok. Bu Brezilya yerlilerinin tuhaf yaşam biçimleri, bilim insanları arasında hararetli tartışmalara neden oldu.

                Brezilya’nın yağmur ormanlarında, Amazon havzasını sulayan Maici ırmağı kenarında küçük bir topluluk yaşıyor. Küçük yerleşme yerlerinde on ila yirmi kişilik gruplara bölünmüş olan Piraha halkının toplam nüfusu topu topu iki yüz, üç yüz kişi.

                Avcı ve toplayıcılıkla geçinen yerliler, avcılık konusunda ustalar ve müthiş bir konumlama yetisine sahipler.

                Piraha insanları dış dünyadan neredeyse tümüyle kopuk yaşıyorlar ve hiç ilgilenmedikleri Brezilya kültürüyle kaynaşmak gibi bir niyetleri de yok.

                Buraya kadar her şey olağan gibi. Sonuçta yerli halkların birçoğu aşağı yukarı benzer bir yaşam sürüyor.

                Parmak sayısı da yok

                Fakat Piraha halkını diğerlerinden eşsiz kılan, konuştukları dil. Piraha dilinde sayı kavramı yok. Sayı sistemi sadece bir ve iki sayısının yerine geçen "hoi" (sözcük sonuna doğru kısık sesle okunduğunda bir, yüksek sesle okunduğunda iki anlamını alıyor) sayısı ve üç ya da çok için kullanılan baagi sayısından ibaret.

                Piraha dilindeki bu eksikliği fark eden Columbia Üniversitesi psikolinguist Peter Gordon, dilbilimci Daniel Everett ile bazı testler yapmıştı.

                Testlere katılanlardan örneğin fındık fıstık gibi objeleri belli sayılara göre sıralamaları istenmişti. Bu testler sayıların kavranışını gösterecekti.

                Gordon, Science dergisinde yayımlamış olduğu makalesinde, yetişkinlerin üç objeye kadar sorun yaşamadıklarını söylüyor. Fakat obje oranı sekiz ila ona çıktığı zaman hatalar da önemli ölçüde çoğalıyordu. Hatta onun üzerindeki objelerde hata payı %100’ün üzerindeydi diyor uzman.

                İkinci bir testte, üzerinde birkaç balık resminin bulunduğu bir kutu ve bunun içinde bir obje gösterildikten sonra kutu kaldırılmış ve onun yerine iki kutu konmuş masaya.

                İkinci kutunun üzerindeki balık sayısı birinci kutudakinden bir eksik veya bir fazla olduğu için bilim adamları, insanların objenin hangi kutuda bulunduğunu bileceklerini düşünmüşler.

                Fakat ne var ki kutuların üzerindeki balık sayısı üçü veya dördü geçmediği zaman bile katılımcıların sadece %50’si başarılı olmuş.

                Pirahalarda parmak hesabı da işe yaramıyor. Çünkü katılımcılar saymak için parmaklarını kullandıkları zaman bile genelde hatalı yanıtlar vermişler.

                Yorum

                • delphin
                  Senior Member
                  • 27-12-2005
                  • 15279

                  Konu: dünyada görülen İLGİNÇ OLAYLAR ve haberler

                  ilginç

                  Dünyada makyaj malzemesi için yapılan harcama 18 milyar dolar !
                  Dünyadaki bütün kadınların üreme sağlığı için gerekli para 12 milyar dolar .


                  Avrupa ve ''abd'' de evde beslenen hayvanların mamasına harcanan para 17 milyar dolar !
                  Dünyada açlığın ve yetersiz beslenmenin sona erdirilmesi için gerekli olan para ise 19 milyar dolar.

                  Parfüme harcanan para 15 milyar dolar !
                  Evrensel okur-yazarlığın sağlanması için gereken yıllık ek yatırım 5 milyar dolar.

                  Deniz seyahatlerine harcanan para 14 milyar dolar !
                  Dünyada herkese temiz içme suyu sağlanması için gerekli para 10 milyar dolar.

                  Avrupa'da dondurmaya harcanan para 11 milyar dolar !
                  Her çocuğun aşılanması için gerekli miktar 1.3 milyar dolar.

                  Satışa hazır 1 ton altın elde etmek için 300 bin ton atık üretilir. Başka bir deyişle, altın bir alyans için ortaya çıkan atık miktarı 3 tondur !
                  Bu atıkların çoğu siyanür ve kimyasal maddeleri içerir.

                  Yorum

                  • delphin
                    Senior Member
                    • 27-12-2005
                    • 15279

                    Konu: dünyada görülen İLGİNÇ OLAYLAR ve haberler

                    8 sayısının sırrı



                    1 x 8 + 1 = 9

                    12 x 8 + 2 = 98

                    123 x 8 + 3 = 987

                    1234 x 8 + 4 = 9876

                    12345 x 8 + 5 = 98765

                    123456 x 8 + 6 = 987654

                    1234567 x 8 + 7 = 9876543

                    12345678 x 8 + 8 = 98765432

                    123456789 x 8 + 9 = 987654321


                    Sonra

                    İlk ve son sütunları toplayalım


                    İlk sutun.............son sutun
                    137174205 + 1097393685



                    Şimdide bu iki değeri toplayalım


                    123456790
                    .................................................. .................................................. ....................................
                    Bir garip sayı: 12345679 (Dikkat edin 8 yok)

                    12345679, bu sayının tek başına hiç bir özelliği yok. Ama 9 ve 9'un katları ile çarptığınız zaman bakın ortaya nasıl ilginç bir sonuç çıkıyor.


                    Hesap makinenizi elinize alıp sonuçları kontrol edebilirsiniz, hiç bir hile yok, matematikteki şu uyuma bakar mısınız?


                    12 345 679 x 9 == 111 111 111

                    12 345 679 x 18 == 222 222 222

                    12 345 679 x 27 == 333 333 333

                    12 345 679 x 36 == 444 444 444

                    12 345 679 x 45 == 555 555 555

                    12 345 679 x 54 == 666 666 666

                    12 345 679 x 63 == 777 777 777

                    12 345 679 x 72 == 888 888 888

                    12 345 679 x 81 == 999 999 999


                    12 345 679 x 999 999 999 == 12 345 678 987 654 321

                    Yorum

                    • delphin
                      Senior Member
                      • 27-12-2005
                      • 15279

                      Konu: dünyada görülen İLGİNÇ OLAYLAR ve haberler

                      Kendiliğinden Yanan İnsanlar

                      Dünyadaki en büyük esrarlardan bir tanesi de hiçbir sebep yokken yanıp kül olan insanlar. Evet bu size çok tuhaf gelebilir ancak yüzyıllardan beri hiçbir sebep yokken durduğu yerde yanıp ölen insan vakaları oluşmakta ve bunun nedeni de bugüne kadar çözülemeyen bir esrardır. İşin en anlaşılmaz tarafı da insanın yanıp kemiklerinin bile kül haline geldiği bir ortamda etrafta bulunan eşyaların hatta bazı vakalarda yananın üzerindeki elbiselerin bile hiçbir hasar görmediğidir. Tıbben bir insanın yanabilmesi bilhassa kemiklerinin kül haline gelebilmesi için çok yüksek bir ısı (1500 derece santigrad) Birde bu ısının uzun bir zaman devam etmesi gerekir (en az iki saat). Avrupada ve Amerika da son zamanlarda ölen insanlar gömülmeyip (Crématoire) denen yüksek ısılı elektrik fırınlarında yakılıp külleri küçük bir vazoya konup saklanmaktadır. Bu fırınlarda bile ısı 2000 dereceye yaklaşmakta ve tam kül olması üç - dört saat sürmektedir.









                      1731 senesinde akşam yatağına yattan ve uykuya dalan bir kadın ertesi günü sabah odasına kendisini uyandırmaya gelen hizmetçisi tarafından feci bir şekilde yanarak bir kül yığını haline gelmiş olarak bulunmuştur. Odanın her yeri is ve kurum içindeydi ve küller her tarafa uçuşmaktaydı. Fakat yatağından 1.5 metre ötede yanan kadın kül yığını haline geldiği halde ne yatağı ve çarşafları nede odanın mobilyaları hasar görmemişti. Yetkililer çok ayrıntılı bir araştırma yapmışlar fakat yanmanın sebebini bulamamışlardır. Zira odada yangın çıkması için sebep yoktu ne ateş vardı nede ateş çıkaracak bir şey. Odada ki eşyalar hatta yatak çarşafları bile hiç yanıksız duruyorlardı.

                      Bu sonradan kayıt altına alınmış " kendinden yanma" olayları arasında ilk örneklerden biri kabul edildi.

                      18 yüzyılda çok sayıda kendinden yanma vakası tespit edildi fakat ilim adamları ve doktorlar bir türlü sebepsiz bu yanmalara bir ad koyamıyorlardı.

                      Dr. Merille, Fransada Caen şehrinde görev yapıyordu bir gün bir ölüm nedeniyle ilgili olarak çağrıldı yaptığı incelemede: ölünün vücudu yerde uzanıyordu. Geriye kül yığınından başka bir şey kalmamıştı kemikler sıcaktan eriyerek eğilip bükülmüştü. Dr Raporunda kemikleri erimiş olmasını belirtmesi çok ilginçtir zira kemiklerin erimesi için en az 1500 derece ısı gerekir, oysa rapora göre " Evdeki eşyalardan hiç biri yanmadan zarar görmemişti kadının geceliği oturduğu sandalyenin 30 cm ilerisinde el değmemişçesine duruyordu. Üzerindeki elbiselerin dışında odada yanan başka hiçbir şey yoktu." Kimileri bu yanmaları Tanrının gazabı olarak görmektedir, bu korku eski çağlardan beri vardır. " Onları Tanrının gazabı yok ediyor. Tanrının yakıcı nefesi kül haline getiriyor. " Bu doğrumuydu ?

                      Yukarıdaki olayların benzerine daha yüzlerce misal verebiliriz. Biz burada bu hususta yapılmış araştırma ve incelemeleri ele alıp neticeleri üzerinde tartışacağız.

                      Bu yanma olayları ile ilgilenen araştırmacılar olayların gittikçe artığını söylüyorlar . Bazı gazeteciler bu hadiselerle ilgili bilgi topluyorlar . Tıp dergilerinde yazılar yazılıyor fakat doğru dürüst hiçbir netice alınamıyor.

                      Kendiliğinden yanma olayları üç safhada oluyor:

                      1- Çok kısa bir zaman içinde gerçekleşiyor, yananın ne yardım isteyecek nede ne olduğunu anlayacak zamanı oluyor.
                      2- Olaylar çok büyük nispete ölümle neticeleniyor ve bu sebepten kurbanların ne olduğunu anlatma imkanı olmuyor.
                      3- Üçüncü çok ilginç durum : Böyle bir yanma olayı ya yanan yapayalnızken oluyor veya birkaç kişi iseler o zaman hepsi birden yanıp ölüyorlar. Yani hadiseye canlı şahit bulunmuyor.
                      1885 gecesinde Amerika da bir karı koca ve yanların da çalışan işçileri yılbaşını kutlamak için mutfakta oturup içki içiyorlar, daha sonra işçi üst kattaki odasına yatmağa çıkıyor. Ertesi sabah aşağı inen işçi mutfağa girdiğinde etrafın ince bir yağ tabakası ile kaplı olduğunu ve acı bir koku hissediyor., Evin beyi yerde yatıyordu ve ölmüştü hemen yandaki evde oturan çocuklarına haber vermeğe gitti ve oğlunla geri dönüp araştırınca mutfak masasının yanında döşemede bir yanık delik vardı döşeme yanmıştı ve aşağıya bakınca evin hanımının yerde yanık kemikler yanık kafatası ve küllerini gördüler. Bu kez kurban ikiye çıkmıştı. Yapılan araştırma sonunda hadisenin nasıl oluştuğu hakkında bir karara varamadılar.

                      Kendiliğinden yanma olayları incelendikçe çok enteresan durumlar ortaya çıkıyordu. Yanma çoğunlukla sınırlı bir alanda meydana geliyor yatağına uzanmış haldeyken yanan Birisinin yatak örtülerine hiçbir şey olmuyor. Bir iskemlede otururken yanmışsa incelemede iskemlede hiçbir yanık izi bulunmuyor,Elbiselerinde hiçbir yanık izi olmayan ama bedeni kömür haline gelenler var.

                      Araştırmalarda dikkati çeken bir hususu ta olayın kurbanlarının genel de ses seda çıkarmadan ve kurtulmaya çalışmaksızın yanmalarıydı. Yanma olayının bilinmeyen bir psikolojik yanı olabilir.

                      Düşkünler yurdundaki bir olayda yurtta kalanlar iç içe bölmelerle ayrılmış yerde yattıkları halde sabahleyin yanmış halde bulunan komşularının geceleyin hiçbir hareket veya ses çıkarmadığını hem yurt sakinleri hem de gece nöbet de olan hemşireler söylemişlerdir.

                      Kendiliğinden yanma ile pek çok olay incelenmek için beklemektedir.Acaba insanın içinde vücudunun ısısını ayarlayabilecek bir mekanizma mı var ve kendiliğinden yananlar bilmeden bu mekanizmayı mı harekete geçiriyorlar. Son zamanlarda olan bir yanma olayı herkesin gözü önünde cereyan etmiştir. İngiltere de nişanlısı ile dans ettikten sonra pisten ayrılan genç kız üzerindeki elbiselerin altından vücudu aniden tutuşmuştur. Yüzlerce kişinin gözü önünde bir alev yığını haline gelmiş alevler güçlükle söndürülmüş fakat geç kalınmış ve bir kül yığını haline gelen genç kız ölmüştür. Dikkat edilecek bir diğer hususta bu kendinden yananlar vakalarında beden içerden dışarıya doğru yani bir iç ısı ve ateşle yanmasıdır. Halbuki normal olarak yanma hadisesi dıştan içe olur.

                      Bugüne kadar ileri sürülmüş bir çok teori arasında iki tanesi üzerinde Durulmağa değer görülmektedir.

                      Araştırmacı Livingstone Georkart kendiliğinden yanma olaylarının büyük Kısmının yeryüzündeki manyetiğin değişmeleri en fazla olduğu anlara rastladığını keşif Etmiştir. Atmosferin dışında elektrik yüklü parçacıklardan oluşan iyon tabakası bulunur.

                      İyon tabakasının dışında da yine bir elektrik alanı olan magnetosfer vardır bu iki alan Arasındaki etkileşim dünyaya tesir eden bir elektromanyetik güç etkisi sağlar. Uzayda meydana gelen bu değişimler dünyanın belli yerlerindeki enerji yüklü yoğun elektrik Alanları oluşturur ve yıldırım nasıl bazı insanların üzerine düştüğü gibi bu yoğun elektrik alanları da bazı insanların etkisi altına alıp yakabilir denmektedir.

                      Diğer teori ise bugün evlerde kullanılan " microwave" mikro dalga fırınları çalıştıran prensiptir. Bilindiği gibi Mikro dalga içine konulan besin maddesi İçindeki molekülleri bir birine çarptırılması neticesi ortaya çıkan enerji sayesinden içten pişer ve onu içinde bulunduğu kap ise ısınmaz bile.

                      Buna göre tabiata bulunan bu mikro dalgaların çok karışık bazı sebeplerden ve bazı insanlardaki özellik veya o andaki durumları yüzünden yaratıkları "entıty" varlık tan dolayı Mikro fırın gibi işleyerek insanın içinde meydana gelen ve bir anda çok yüksek derecelere varan ısı ya erişip o hale geldiklerini fakat aynı anda etraflarındaki diğer eşya ve şeylere zarar vermedikleri düşünülüyor.

                      Tabi bu teorilerin ikisi de daha araştırma safhasında olup kati bir Netice ortaya çıkmamıştır.

                      Kendiliğinden yanma olayları Evrenin hala çözülmemiş sırlarından biri . Örnek olayların açıklamaların teorilerin en önemlilerini bir araya getirip size sunduk. Karar size ait. Acaba neden durup dururken yanıyorlar? Bizimde başımıza gelebilir mi ?

                      Yorum

                      • delphin
                        Senior Member
                        • 27-12-2005
                        • 15279

                        Konu: dünyada görülen İLGİNÇ OLAYLAR ve haberler

                        gazete haberleri

                        rolleyes: Bildiğiniz gibi Türk gazeteleri ilginç ve komik haberlerden geçilmiyor, bu haberler bazen kafamızı karıştırırken diğerleri insanı çileden çıkarıyor ama yerlere yatacak kadar gülmemizi sağlayan haberler de yok değil tabiî ki. Bu tür komik, saçma ve hayretler uyandıran haberler buraya haydi bakalım... :eek:

                        Popoya sopayla dayak tedavisi.

                        Rus doktorlar, çıplak popoya bastonla kuvvetli biçimde vurmanın depresyon ve alkolizm başta olmak üzere birçok rahatsızlığa iyi geldiğini söylüyorlar.

                        Acının, ‘endorfin’ adlı mutluluk hormonunu harekete geçirdiği ve bu maddenin bağımlılığa karşı iyi geldiği, bağışıklık sistemini güçlendirdiği bildirildi. Rus doktorlar gönüllüler üzerinde 30 seans boyunca 60’ar sopa vurduklarını, ilk başta sevmediklerini ancak sonra bu dayağın tiryakisi olduklarını öne sürdüle

                        Kaynak: 31.03.2005 - Hürriyet


                        Kızının adını ‘BMC’ koydu

                        Şanlıurfa’nın Ceylanpınar İlçesi’nde kamyon sürücüsü Mehmet Yıldız, 28 yıl önce hayalini kurup alamadığı kamyonun markasını kızına ad olarak verdi.

                        10 yıl önce vefat eden Yıldız’ın 1976 doğumlu kızı Bemece Ay, ‘Babam ısrarla Nüfus Cüzdanı’na ad olarak ‘BMC’ yazılmasını istemiş ama nüfus memuru adımı Bemece olarak kayda geçirmiş. Herhalde dünyada kamyon adı taşıyan tek kadın benim. Adımı değiştirmek için müracaatımı yapacağım’ dedi.


                        Kaynak: 16.11.2004 - Hürriyet


                        Ferrari Ferrari olalı böyle olay görmedi!

                        Belçika'da yaşayan Türk tekstilci, çok benzin tüketiyor diye Ferrari'sine LPG taktırmaya kalkıştı. Durumu tamirciden öğrenen Ferrari, parasını ödeyip aracı geri aldı!.

                        Dünyanın en lüks otomobillerinden biri olan Ferrari, sayısız ülkede satılıyor. Firmanın müşteri profili belli. Lüks otomobile girdiği için fiyatları Türkiye'de özellikle yüksek. Her parayı veren de Ferrari sahibi olamıyor. İşte böyle sıkı "satış kuralları" arasında İtalya'nın dünyada bilinen bir numaralı markası Ferrari, inanılmaz ama gerçek türünden bir olay yaşadı. Olayın kahramanı bir Türk. Geçtiği yer de Belçika. Bu ülkede yaşayan ve tekstil işiyle uğraşan Uğur C., iyi para kazanmaya başlayınca kendisine bir Ferrari satın aldı. İkinci el, 10 yaşında bir Ferrari Testarossa... Ancak bir süre sonra pişman oldu. Çünkü kırmızı, alev gibi otomobili çok fazla benzin tüketiyordu. Türk işadamının da aklına, anavatanından esinlendiği bir fikir geldi. Ferrarisine LPG yani otogaz taktıracaktı. Soluğu hemen bir oto tamircisinde aldı. Gent kentindeki tamirci, yakın bir Türk arkadaşıydı. Aracı inceledikten sonra tamirci Türk LPG tankını nereye takacağını bulamadı. Bunun üzerine Belçika'daki Ferrari merkezini aradı. Duyduklarına inanamayan yetkililer, "Siz aracı teslim alın. Biz hemen geliyoruz" dedi. Ve yetkililer hemen aynı gün soluğu söz konusu tamircide aldı. Böyle bir olayı ne duyduklarını, ne de gördüklerini söyleyen Ferrari yetkilileri, bu olayın şirket prensiplerine temelden ayrıkı olduğunu söyledi. Şirket yetkilerine dayanarak da Türk işadamı Uğur C'nin ödediği 145 bin euro'yu vererek Ferrari'yi geri aldı!

                        Tankı Takamayınca...

                        Satış mukavalesi iptal edilen evli ve üç çocuk babası Türk işadamı, müthiş fikrinden bir gün sonra otomobilsiz kaldı. Konuyla ilgili görüştüğümüz işadamı, iş bağlantıları ve Belçika'daki çevresini riske atmamak için fotoğrafını çektirmek istemedi.

                        "İlk Kez Yaşadık"

                        Biz de Belçika'daki Ferrari yetkilileriyle görüşmeye gittik. Olayı doğrulayan Ferrari-Belgium Francorchamps Satış Müdürü Roger Van Peteghem da LPG takılmasına müsade etmeleri halinde markalarına prestij açısından büyük zarar geleceğini söyledi. Van Peteghem, "Belçika piyasasında 47 adet Ferrari var. Ferrari sahipleri bellidir. Müşterilerimiz hakkında bilgi veremeyiz. Müşteriler arasında ayrım yapmayız. Ancak Ferrari'ye özellikle manevi yönden zarar verecek durumlara kesinlikle izin vermeyiz. İlk defa böyle bir tecrübe yaşadık. Bu tecrübeden sonra şimdi çok daha dikkatli davranıyoruz" dedi.


                        Kaynak: 18.07.2004 - Sabah


                        Duvarı delip hamile bıraktı

                        Cezaevindeki Kadriye Kübra Sevgi'nin nasıl hamile kaldığını araştıran müfettişler, sevgilisi Seylan Çördük'ün koğuşu ile arasındaki duvarda bir delik buldu. Cinsel ilişkinin 20 santim kalınlığındaki delikten gerçekleştiği ileri sürüldü.

                        Kartal Özel Tip Cezaevi'nde ortaya çıkarılan aşk skandalı, önceki gün koğuşta yapılan inceleme sonunda yeni bir boyut kazandı. 27 aydır tutuklu bulunan Balkan kardeşler cinayeti sanığı Seylan Çördük'ün aşık olduğu ve evlilik hazırlığı yaptığı Mısır Çarşısı'ndaki patlama olayının sanığı Kadriye Kübra Sevgi'yi koğuşlar arasındaki duvara açtığı delikten hamile bıraktığı iddia edildi.

                        Türkiye'nin en güvenli cezaevlerinden biri olan Kartal Özel Tip Cezaevinde yaşanan olay geçen hafta ortaya Kadriye Kübra Sevgi'nin hamile olduğunun anlaşılması üzerine ortaya çıkmıştı. Genç kadının yan koğuşta kalan cinayet sanığı Seylan Çördük'ten hamile kaldığı ileri sürülünce Adalet Bakanlığı skandalı soruşturması için cezaevine hemen iki müfettiş göndermişti. Cezaevi koridorlarda görüşe giderken karşılaşan ve selamlaşmayla başlayıp giderek aşka dönüşen Çördük ile Sevgi'nin ilişkileri genç kadının hamile kalmasına kadar gitmişti.


                        Cezaevinde inceleme yapan ve ifade alan müfettişler hafta sonu görevlilerle birlikte Çördük'ün koğuşunda inceleme yaptı. Bu inceleme sırasında duvarda üzerine bir resim yapıştırılarak saklanan 8-10 santim çapında 20 santim uzunluğunda bir delik bulundu. Sevgi'nin koğuşuna açılan deliğin nasıl açıldığı araştırılırken ifadesi alınan Çördük, deliği sadece karşılıklı konuşabilmek için açtığını söyledi. Durumdan şüphelenerek ilişkinin bu delikten gerçekleştiğini düşünen görevliler, DNA testi için Adli Tıp Kurumu'na gönderilen Seylan Çördük'ün önceki gün de cinsel organının boyunun ölçüldüğü bildirildi. Bevliye uzmanın tarafından yapılan ölçümde ereksiyon halindeki cinsel organın 25 santim olduğu belirlenirken görevlilerin şüphelerin haklı olduğunu düşünerek soruşturmayı bu yöne kaydırdığı iddia edildi. Bu arada dün cezaevine giden Çördük'ün Avukatı Bilal Kalaycı müvekkilinin kendisine bu iddiaları doğruladığını söyleyerek ‘‘Müvekkilinin penisi ereksiyon halinde iken ölçmüşler. Odasında bulunan delikten ilişkinin gerçekleştiğinden şüpheleniyorlarmış. Müvekkilimin penisi deliğin uzunluğundan zannedersem 5 santim uzunmuş. Uzmanlardan bu konuda bilgi istemişler’’ dedi. Avukat Bilal Kalaycı olay ile ilgili yaptığı ilk açıklamada cezaevinin güvenlik zafiyetinden ziyade müvekkilinin becerisi ile ilişkinin yaşandığını söylemişti.

                        Kaynak: 26.03.2003 - Hürriyet

                        Yorum

                        • delphin
                          Senior Member
                          • 27-12-2005
                          • 15279

                          Konu: dünyada görülen İLGİNÇ OLAYLAR ve haberler

                          İlginç Cep Telefonu Kazaları
                          Köpek besleyen bir vatandaşın, dört ayaklı sevimli dostunun cep
                          telefonunu yutmasıyla beraber başından aşağı kaynar sular döküldü.
                          Telefonunun hafızasındaki önemli bilgilere ve telefon rehberine
                          yeniden ulaşmak isteyen vatandaş, soluğu veterinerde aldı. Köpeği
                          hemen ameliyat ettiren vatandaş, hem sevimli dostunu "bu sıkıntıdan"
                          kurtardı, hem de telefonuna yeniden kavuşmuş oldu.

                          Tuvalete Telefonla Girince...

                          -Cep telefonunu "yanından ayırmayan" bir başka vatandaş ise "bu
                          tutkusunu" pahalıya ödedi. Telefonla tuvalete giren şanssız kişi, cep
                          telefonunu tuvalete düşürdü. Telefonu bin bir zahmetle çıkaran
                          vatandaş, daha sonra "dezenfekte etmek" amacıyla bir kabın içine
                          koyduğu telefonu yaklaşık yarım saat kaynattı. "Dezenfekte ettiği"
                          telefonun parçalarını söken işgüzar vatandaş, saç kurutma makinesiyle
                          her bir parçayı ayrı ayrı kuruttu. Bununla da yetinmeyen vatandaş,
                          parçaları kalorifer peteğinin üzerinde de 3 gün bekletti. İşin en
                          ilginç yanı ise telefonun bütün başına gelenlere halen çalışmasıydı.

                          -Telefon tamircisine aynı arızayla aynı marka, aynı model 4 telefon
                          getirildi. Bu işin hikmetine bir türlü akıl sır erdiremeyen tamirci
                          sonunda gençlerin ağzından hikayeyi öğrendi. Deniz
                          kenarına "çapkınlığa" giden 4 kafadar genç ise plajda gördükleri bir
                          güzelin peşine takıldı ve onun arkasından denize girdi. Ancak
                          mayolarının cebine koydukları markaları ve modelleri aynı olan
                          görüntü ve fotoğraf çekebilen telefonlarıyla denize giren kafadarlar
                          kullanılmaz hale getirmişti.

                          "Fırında" Telefon...

                          -Akşam yemeğini yetiştirmeye çalışan bir ev hanımı malzemeyi fırın
                          tepsisine güzelce yerleştirdi. Ancak yemek malzemesiyle birlikte
                          telefonunu da "fırına veren" hamarat ev hanımı, yemek piştikten
                          sonra "acı sürprizle" karşılaştı.

                          -Vatani görevini yerine getiren askerlerin telefonları da hep aynı
                          şikayetle geliyor. Birlik içerisinde cep telefonu kullanılması yasak
                          olduğundan bunu gizlice yapan askerler, komutan gelince telefonu can
                          havliyle fırlatıyor ve olan da telefona oluyor.

                          -Telefonların başına en sık gelen kaza ise sinir anında oluyor.
                          Yakınlarıyla, iş görüşmesi yaptıkları müşterilerle, hatta "yanlış
                          arayanlarla" tartışan cep telefonu sahipleri, bunun neticesinde
                          sinirlerine hakim olamıyor ve telefonunu fırlatıyor. Bunun dışında
                          özellikle bar sohbetlerinde telefonların üzerine dökülen içkiler de
                          onların en büyük düşmanı oluyor.

                          Mesleğe Göre Cep Telefonları

                          -Cep telefonlarının içinde çıkan maddeler de onların mesleklerini
                          hemen ele veriyor. Berberin telefonundan saç kırpıntıları, fırıncının
                          telefonundan un, tornacının telefonundan metal tozları,
                          kuruyemişçinin telefonundan da fındık, fıstık kabukları çıkıyor

                          Yorum

                          • delphin
                            Senior Member
                            • 27-12-2005
                            • 15279

                            Konu: dünyada görülen İLGİNÇ OLAYLAR ve haberler

                            teyp sesi

                            İnsan teybe kaydedilmiş kendi sesini dinlerken hayli şaşırır. Hatta o sesin kendisine ait olmadığını bile söyleyebilir. Halbuki bir başkasının sesi teypten dinlenirken normal konuşma sesi ile bir fark duyulmaz.

                            Ses havada gözle görülmeyen dalgalar halinde yayılır. Bu dalgalar kulağımıza girip orta kulağımızdaki kemikleri titreştirdiklerinde beyne giden sinyaller vasıtasıyla o sesi duymuş oluruz.

                            İnsanın kendi sesi kendisi için özeldir. Sizin dışınızdaki herkes sesinizi sizin duyduğunuzdan daha farklı duyarlar. Çünkü onlar sizin ağzınızdan çıkıp, havada ilerleyip kulaklarına gelen sesi duyarlar ama siz kendi sesinizi iki farklı yoldan işitirsiniz.

                            Bir taraftan ağzınızdan çıkan ses havada yol alıp, diğer insanlara ulaştığı gibi kendi kulağınıza ulaşır. Diğer taraftan da başın içinden, kemiklerden, kaslardan geçerek içerden kulaklarınıza ulaşır. Beyin bu iki farklı yerden gelen bilgileri birleştirir ve siz kendi sesinizi duyarsınız.

                            İnsanın başı içinde kemikler, kaslar, sinüsler, beyin ve çeşitli salgılar vardır. Bunların kimi sert, kimi yumuşak, kimi de sıvıdır. Bunların her birinin sesi geçiriş özelliği farklıdır. Kafa içindeki iletişimde genel olarak sesin düşük frekanslı kısımları kuvvetlenir. Bu nedenle sesiniz kendinize başkasının duyduğundan daha farklı tonda gelir.

                            Teypteki sesiniz ise kulaklarınıza diğer insanlara ulaştığı gibi havadan ulaşır. Aslında o sizin, herkesin tanıdığı hakiki sesinizdir ama size yabancı gelir. Kafanızın içinden gelen sesi daha iyi duyabilmek için iki kulağınızı sıkı sıkıya kapatın ve konuşun. Duyduğunuz ses aşina olduğunuz sesinizin kafanızın içinden geçip gelen kısmıdır.

                            Yorum

                            • delphin
                              Senior Member
                              • 27-12-2005
                              • 15279

                              Konu: dünyada görülen İLGİNÇ OLAYLAR ve haberler

                              balayı adetinin kökeni


                              Balayı denilince evliliğin bal gibi tatlı geçen ilk ayı veya evlenir evlenmez çıkılan seyahat anlaşılır. Aslında İngilizce'deki 'honeymoon' kelimesinin 'balayı' olarak tercümesi doğrudur ama buradaki 'moon' süre olarak 'bir ay' değil gökyüzündeki 'Ay' anlamındadır.

                              Balayının geçmişi ile ilgili farklı hikayeler vardır. Birinci hikayeye göre balayının kökeni Babilliler ile o zamanki Avrupa ülkelerine uzanıyor. O zamanlarda evlenen çiftlerin önce törenleri sırasında, sonra da 30 gün boyunca, içine bal katılmış, 'bal likörü' diye adlandırılan bir şarabı içmeleri adettendi. Hun İmparatoru Atilla'nın ölümüne de evlilik töreni sonrası içtiği bu bal likörünün sebep olduğu rivayet edilir.

                              Aynı hikayeye göre 'balayı' dey imindeki 'bal' kelimesi bu bal liköründen kaynaklanmakta olup 'ay' kelimesinin kullanılmasına ise o zamanlar insan vücudunun (özellikle kadınların) Ay'ın evreleri sürelerine denk gelen periyodik değişimler gösterdiğine, evlilikte ilk dönem nasıl geçerse diğerlerinin de o şekilde devam edeceğine inancın neden olduğu sanılıyor.

                              İkinci hikayede ise balayı adeti kız kaçırma adeti ile birleşiyor. Oğlan komşu köyden kaçırdığı kızı, ailesi aramaktan bıkana veya kız hamile kalana kadar, sadece birkaç yakın arkadaşının bildiği bir yerde saklıyor. Daha sonra çift ortaya çıkıyor ve başlık parası verilerek mutlu sona ulaşılıyor. Görüldüğü gibi bu hikayede bal ile ilgili bir husus yok. Tarihçilere göre İngilizce balayı anlamındaki 'honeymoon', bu hikayedeki gizlenme olayının anlamı olan 'hiding' kelimesinden türemiş.

                              O tarihlerde yeni evli bir çiftin, ev işleri, hayvanlarla uğraşma gibi köylük yaşamın gerekli işleri dururken, bir ay süre ile bir yere kapanıp, baş başa bal likörü içme lüksüne sahip olmaları biraz zor olduğundan ikinci hikaye daha akla yakın geliyor.

                              Günümüzdeki anlamıyla balayı deyimine 16. yüzyıldan sonraki yazarların eserlerinde rastlanıyor. Balayının evliliğin ilk ayında yapılan tatil olarak nitelendirilmesi ise 18. yüzyıldan sonradır

                              Yorum

                              • delphin
                                Senior Member
                                • 27-12-2005
                                • 15279

                                Konu: dünyada görülen İLGİNÇ OLAYLAR ve haberler

                                1 nisan şakasının kökeni

                                1564 yilinda Fransa krali IX Charles, yil baslangicini Ocak ayinin birinci gününe aldi. Daha önce Avrupada yaygin olan yil baslangici Mart 25 idi. O zamanki iletisim sartlarinda IX Charles'in bu karari fazla yayilamadi. Duyanlar ise protesto amaciyla eski adetlerine devam ettiler.1 Nisan'da partiler düzenlediler. Digerleri ise onlari Nisan aptallari olarak nitelendirdiler.1 Nisan'a bütün aptallarin günü adini verdiler. Bu günde digerlerine sürpriz hediyeler verdiler,yapilmayacak partilere davet ettiler, gerçek olmayan haberler ürettiler. Yillar sonra Ocak ayinin yilin ilk ayi olmasina alisilinca, Fransizlar 1 Nisan gününü kendi kültürlerinin parçasi görerek devam ettirdiler. Oradan da bütün dünyaya yayildi.

                                Yorum

                                İşlem Yapılıyor