Forumu ilk ziyaretiniz ise, yukarıda bulunan FAQ linkine tıklayın. Mesaj göndermeden önce KAYIT
olmanız gerekebilir. Mesaj göndermeye başlamak için, aşağıdaki seçimden ziyaret etmek istediğiniz forumu seçin.
Adamın biri, bi cumartesi gecesi evine dönüyomuş. Birden 15-16 yaşlarında sevimli bi kızın yolun kenarında otostop yaptığını görmüş. Adamın da aynı yaşlarda iki kızı varmış. Hemen arabayı kızın yanına yanaştırmış, "Gece yarısı böyle ıssız bir yerde n'apıyosunuz Allah aşkına? Bu saatte otostop mu yapılır?" demiş. Kız, "Uzun hikaye. Rica etsem beni evime götürür müsünüz? Buraya çok yakın. Bu iyiliğinizi ömür boyu unutmam" diyerek arka koltuğa oturmuş. Kızın üzerinde cicili bicili, hoş bi elbise varmış. Evinin adresini vermiş. Gerçekten de yakınmış ev. Adam eve vardığında önünde durmuş, "İşte geldik küçük hanım" diyerek arka koltuğa dönmüş ama arkada hiç kimse yokmuş. Gözlerine inanamamış tabii. Hemen arabasından inip evin kapısını çalmış. Beyaz saçlı, çok yorgun görünen yaşlı bi kadın açmış kapıyı. Adam heyecanla, "Bana inanmayacaksınız ama yoldan küçük bi kız aldım. Bana buranın adresini verdi ama tam geldiğimizde..." Yaşlı kadın adamı susturmuş, "Biliyorum, biliyorum" demiş, "Sonra da ortadan kayboldu di'mi? Bu başımıza ilk defa gelmiyor. Her cumartesi akşamı aynı şey olur..." Meğer kız bir cumartesi gecesi diskodan dönerken trafik kazası geçirmiş ve oracıkta ölmüş. Şimdi her cumartesi gecesi kazada öldüğü yerden otostop yapıp evine gelmek istiyomuş ama bunu bugüne kadar başaramamış. Kadın bunları anlatırken adamın gözü piyanonun üzerindeki kızın fotoğrafına ilişmiş. Evet, kız aynı kızmış ve üzerinde de aynı elbise varmış..
Rusya'nın başkenti Moskova'da şakacıların posta kutusunu kullanarak yaptığı şaka sırasında akılalmaz bir olay yaşandı.Tüm hazırlıklar tamamlandıktan sonra şakacı gülücükler dağıtarak posta kutusuna girdi. Kutuya attıkları postalar şakacı tarafından geri atılan şakazedeler, yaşadıkları şaşkınlığın ardından kutunun içindeki şakacıyı görünce gülücükler dağıttı.
Kamera şakası, silahlı bir Rus'un sinirlenmesiyle acı bitti. Kutu içindeki şakacıyı görünce çılgına dönen şahıs, şakacıyı kurşun yağmuruna tutarak ölümüne neden oldu.
"Olaganustu iddialar, olaganustu kanit gerektirir."
Carl Sagan
"Aptal bir seyi 50 milyon kisi de soylese, o hala aptal bir seydir."
Anatole France
"Bazi insanlar vardir, eger birseyi zaten bilmiyorlarsa, onlara anlatamazsiniz."
Louis Armstrong
"Gozler sadece zihnin algilamaya hazir oldugu seyleri gorur."
Henry Bergson
"Aptalca sorular sorun. Eger sormazsaniz, aptal kalmaya devam edersiniz."
Alvan R. Feinstein
"Gunumuzde, dunyadaki temel sorun, aptallarin kendilerinden son derece emin, akillilarin ise devamli suphe icinde olmalaridir."
Bertrand Russell
"Insan kolay inanan bir canlidir. Birseylere inanmak zorundadir. Inanmak icin iyi bir sebep bulamadiginda, elindeki kotu sebeplerle yetinir."
Bertrand Russell
"Insanlar dunyanin duz olduguna inandiklari zamanlarda haksizdilar. Dunyanin kure seklinde oldugunu dusunduklerinde de haksizdilar. Fakat eger dunyanin kure seklinde olduguna inanmanin, duz olduguna inanmak kadar yanlis oldugunu dusunuyorsaniz, sizin bakis aciniz, bu ikisinin toplamindan daha yanlistir."
Isaac Asimov
"Bilimde, bilim adamlarinin sikca 'Biliyor musunuz, bu iyi bir arguman; benim fikrim sanirim yanlis' dedigini duyarsiniz. Ve sonra fikirlerini degistirirler ve onlardan artik eski bakis acisini bir daha duymazsiniz. Bunu gercekten yaparlar. Olmasi gerektigi kadar sik yapmazlar, cunku bilim adamlari da insandir ve degisiklik cogu kez zordur. Fakat bilimde her gun olur bu tur birsey. Politika'da veya Din'de ise boyle birseyin en son ne zaman oldugunu hatirlamiyorum bile."
Carl Sagan
"Kesin bilgi ancak cok az bildigimiz zaman mumkundur. Bilgi miktarimiz arttiginda suphemiz de artar."
Goethe
"Tum gercekler uc asamadan gecer. Once alaya alinirlar; sonra kendilerine siddetle karsi cikilir; ve son olarak ise dogruluklarinin cok acik oldugu ilan edilir."
Arthur Schopenhauer
"Eger bir insan kesin bilgiden yola cikarsa, suphelere ulasir. Supheden baslamayi becerebildiginde ise, kesin bilgiye ulasir."
Sir Francis Bacon
"Inancli bir insanin supheci bir insandan daha mutlu olmasi, sarhos bir insanin ayik birinden daha mutlu olmasindan farkli degildir."
George Bernard Shaw
"Suphe ve belirsizlik icinde, bilgiden yoksun olarak yasayabilirim. Bence bu sekilde yasamak, yanlis olabilecek cevaplarla yasamaktan daha ilginctir."
Richard Feynman
"Toplum icin tehlikeli olan, inancsizlik degil, inanctir.”
George Bernard Shaw
"Asiri suphe, asiri kolay inanmadan daha iyidir."
Robert G. Ingersoll
Beynim, ruhuma bir agac yada bir ev duyumsadıgını telkin ettiginde, yerini, boyutlarını ve baska ozelliklerini bildigim bir agacın yada bir evin gercekten benim dısımda var oldugunu hic duraksamadan soylerim. Aynı sekilde hicbir insan yada hayvan bu gercekligi sorgulamaz. Ornegin bu kusku bir koylunun aklına duser ve karsısında duran kahyasının var olmadıgını soylerse, cok gecerli nedenlerle adama 'deli' derler; oysa bir felsefeci boyle duygular gelistirdiginde, sıradan insanlarınkini kat kat geride bırakan bilgisine ve engin kavrayısına hayran olmamızı bekler."
(Euler'in Bir Alman Prensesine Mektupları, Mektup 97, 1761)
"Bilim dunyasi disindakilerin, bilim hakkinda en fazla canlarini sikan sey, buyuk ihtimalle dogaotesi iddialarin bilim adamlari tarafindan dogmatik bir sekilde reddidir. Fakat bilimin reddettigi, o iddialar degil, o iddialari desteklemek uzere ileri surulmus kanitlardir. Bilimsel kanit, tanimi geregi, herkesin hemfikir olacagi kadar guclu olmalidir. Bilim adamlari, sihirbazlar gibi, gosterinin en onemli yerinde ellerini ortemezler. Bunu yaparlarsa seyirciler yuhalar ve domates atar... Bilim, bilim adaminin bir fikre nasil ulastigini umursamaz. Fakat fikrini desteklemek icin kullandigi delili umursar. Delil, iddiaya inanmayanlari dahi ikna edecek gucte olmalidir. Sadece inananlari degil."
Alan Cromer
"Bana oyle geliyor ki, ucan daire gozlemlerinin, dunyasal zekanin irrasyonel karakteristiklerinden kaynaklaniyor olmasi, dunya disi zekanin rasyonel karakterlerinden kaynaklaniyor olmasindan cok daha olasidir."
Richard Feynman
"Kotu bir argumani cevaplamanin en iyi yolu, devam ettirmektir."
Sydney Smith
"Pek cok insan, dusunmektense olmeyi tercih eder. Aslinda, olurler de."
Bertrand Russell
"Pek cok kisi, kafalarindaki onyargilari baska bir sekilde duzenlerken dusunduklerini zannetmektedir."
William James
"Eger insanlari, dusunduklerine inandirirsaniz, sizi severler. Gercekten dusundururseniz ise, sizden nefret ederler."
Don Marquis
"Zihin, kaldirabileceginden daha fazla bilgiyle karsi karsiya kalirsa, anlamli (ve genellikle onaylayici) fikirler arar. Sonuc olarak, beklentilerimizle uyusmayan delilleri minimize ederek, baskin dunya gorusunun kendi kendini onaylamasini saglamaya calisiriz."
Frank J. Sulloway
"Yanlis bir argumanin ilaci, daha iyi bir agrumandir. Fikirlerin bastirilmasi degil."
Carl Sagan
"Hayat, rastlantisal olarak degisen kopyalayicilarin, rastlantisal olmayan hayatta kalislarinin urunudur. Surasi cok aciktir ki, eger Darwinizm, zannedildigi gibi sadece sansa dayali bir teori olsaydi, ise yaramazdi."
Richard Dawkins
"Yaratiliscilik yanlistir. Tumuyle, acikca ve kesinlikle yanlistir. Daha da gidebilirim. Yanlisligin dereceleri vardir. Yaratiliscilar olcegin en dibindedir. Kendi pozisyonlarinin dogrulugunu iddia edebilmek icin, bilinen tum entrikalari kullanirlar. Hatta pek cok kez, acikca, durustlukten uzaklasirlar. Bilimsel yaratiliscilik sadece yanlis degildir, aptalca bir sekilde imkansizdir. Insan dusuncesinin grotesk bir parodisi, ve insan zekasinin acik bir yanlis kullanimidir. Kisacasi, inancli biri icin, yaratiliscilik teorisi Tanri'ya hakarettir."
Michael Ruse
-Kendi düşen adamı bırak düşsün, şayet bir başkası tarafından itilmişse, işte o zaman onu tut. (Machiavelli)
-Gerçeğin hakkını sadece hatalar verir. (J.Renard)
-Yaşamak yavaş-yavaş ölmektir. (Eflatun)
-Yalan ne kadar büyük olursa, inanan da o kadar çok olur. (Hitler)
-Borç köle olmanın başlangıcıdır. (Hugo)
-Hiçkimse görmek istemeyen kadar kör değildir. (İbni-Sina)
-Boş mideyle kahraman olunmaz. (Covper)
-Çok bilenler konuşmaz. Çok konuşanlar bilmez.(Lao-Tzu)
-Güneşi kaçırdın diye gözyaşı dökersen, yıldızları da göremezsin. (Tagore)
-Zorluklar, zamanında yapmamız gerekip de yapmadığımız kolay şeylerin birikmesiyle oluşur. (H.Ford)
-Elmas nasıl yontulmadan kusursuz olmaz ise; insan da acı çekmeden olgunlaşmaz. (Konfüçyüs)
-İnsanlar ömür kısadır derler ama, yine de onu kısaltmak için ellerinden geleni yaparlar. (Rossesau)
-Düşünmeden öğrenmek zaman kaybetmektir.(Konfüçyus)
-Büyük görünen birçok adam, yakından bakılınca büyüklüklerini kaybederler. (W.S.Landor)
-Öğretmek, iki kere öğrenmek demektir. (J.Jaubert)
-Bizzat katlanamadığınız eziyete başkasının tahammül etmesini istemeyiniz. (Syrus)
-Hiç bir insana rastlamadım ki, onda öğrenilecek bir şey olmasın. (A.Vigny)
-Şurada burada güçlü adımlarla dolaşmaktansa, doğru yolda sekerek yürümek daha iyidir. (Augustinus)
-Anı yazmak, ölümün elinden bir şey kurtarmaktır. (A.Gide)
-Arkadaşlık kuvvetli bir bağdır. Paraya ihtiyaç olunca başvurulmazsa, ömür boyu sürer.
(M.Twain)
-Düşüncelerini değiştirmeyenler yalnızca deliler ve ölülerdir. (T.Lowell)
-Dost kazanmanın tek yolu, dost olabilmektir.
(Emerson)
-Abartma, dürüst insanların yalanıdır. (J.Maistre)
-Bazı yıkılışlar, daha parlak kalkışların teşvikçisidir. (Shakespeare)
-Başkasının izinde yürüyen, iz bırakamaz. (J.Brannon)
-Başarısızlık, daha zekice başlama fırsatından başka bir şey değildir. (Henry Ford)
-Doğruluk sonsuzluğun güneşidir, nasıl olsa doğar. (W.Phillips)
-Başkalarına karşı zafer kazanan kuvvetlidir, kendi nefsine karşı zafer kazanan ise kudretlidir. (Lao-Tzu)
-İnsanın bilmediği birşey için bilmiyorum demesi de bir ilimdir. (İbn-i Mes`ud)
-Cahil insan kendinin bile düşmanı iken, başkasına dost olması nasıl beklenir. (Sokrates)
-İnsan, gençliğinde öğrenir, yaşlandığında anlar. (E.Eschenbach)
-Düşmanlarınızı sevin çünkü, kusurlarınızı yalnız onlar açıkça söyleyebilir.
(B.Franklin)
-Büyük işler gibi, büyük düşüncelerin de davula ihtiyaçları yoktur. (Bailey)
Bazı insanlar her iki elinin parmaklarını birbirine geçirerek ve onları gererek ses çıkartırlar, yani çıtlatırlar.
Çoğumuz buradan gelen sesin kemiklerden geldiğini sanırız, hatta rahatsız oluruz ama nedense bunu yapanlar hallerinden memnun görünürler. En çok ve kolaylıkla çıtlattığımız yerler vücudumuzda en çok bulunan sürtünmeli eklem yerleridir.
Bu tip eklem yerlerinde, örneğin parmaklarımızda, iki kemiğin birleştiği yerde bir bağlantı kapsülü vardır. Bu kapsülün içinde kemiklerin hareketleri sırasında buraları yağlayan bir sıvı vardır.
Bu sıvının içinde erimiş halde oksijen, nitrojen ve karbondioksit gazları bulunur. Vücudumuzda en kolay çıtlatabileceğimiz eklem yerlerimiz parmaklarımızdır. Parmaklarımız gerilince ve eklem yerlerimiz düzleşince bu kapsül de gerilir. İçindeki sıvının basıncı azalır ve gaz kabarcıkları patlamaya başlar. İşte kulağımıza gelenler bu seslerdir.
Patlayan kabarcıklar neticesinde gazlar bu sıvıyı terk eder, sıvı daha da genleşir ve eklem yerinin hareket kabiliyetini arttırır. Şüphesiz ki eklem yerinin gerilmesi, bu kapsülün boyu ile sınırlıdır. Eğer parmaklarınızı çıtlattığınız anda röntgenini de çekerseniz, eklem içinde oluşan gaz kabarcıklarını görebilirsiniz. Bu olay eklem yerindeki hacmi yaklaşık yüzde 15-20 artırır. Aynı parmağınızı arka arkaya çıtlatamazsınız.
Bir süre beklemeniz gerekir, çünkü gaz kabarcıklarının sıvı içersinde tekrar oluşması biraz zaman alır. Tüm bu açıklamalar, deneylerle ispatlanmasına rağmen, yine de bu kadar küçük gaz miktarının bu kadar büyük bir ses çıkartabilmesinin nedeni hala anlaşılmış değildir. Bu sorunun tatmin edici bir cevabı da henüz yoktur.
Ayrıca detaylı çalışmalar göstermiştir ki, çıtırdama sırasında iki ayrı ses duyulmaktadır. Birincisinin gaz kabarcıklarının patlaması olduğu biliniyor. İkinci sesin ise kapsülün uzama sınırına vardığında çıktığı sanılıyor. Evet geldik en çok merak edilen soruya! Parmaklarımızı çıtlatmak vücudumuz için zararlı mıdır? Bu konuda elde çok az bilimsel çalışma sonucu vardır. Bir görüşe göre parmak çıtlatmanın eklem yerlerimizdeki sıvıya bir tesiri yoktur.
Diğer bir görüşe göre ise sürekli olarak bunu yapanlarda ve bunu alışkanlık haline getirenlerde, eklemler etrafındaki yumuşak doku zarar görmekte, parmaklar şişmekte, dolayısı ile elin kavrama gücü azalmaktadır.
ÇİN :
Damadın ailesi astroloji uzmanına başvurarak evlenmeyi düşünen çift hakkında yorum ister. Eğer astroloji uzmanının hazırladığı horoskopu damadın ailesi uygun bulursa, çocuklarının doğum saatini ve tarihini kızın ailesine göndererek, aynı işlemi onların da yapmasını ister. Gelinin ailesine verilecek hediyeler arasında ‘çay’ önemli bir yer tutar. Düğünden önce damat evlilik yatağını hazırlar ve üzerine portakal, fıstık ve çeşitli meyvelerden koyar. Ailenin küçük çocukları yatağın üzerine oturtulur ve meyvelerle oynamalarına izin verilir. Yatağın üzerinde ne kadar çok çocuk olursa o kadar çok doğurganlığı sembolize eder. Gelin düğünde kırmızı ayakkabı giyer ve kırmızı duvak örtünür. Nedimelik yapan bayanlar gelinin horoskopuyla uyumlu doğum yılına sahip kişilerden seçilir. Ayrıca Ay takviminin 7. ayının son 15 gününde evlenmenin uğursuz olduğuna inanılır; çünkü o dönemde cehennemin kapısının açılıp kayıp ruhların serbest kaldığına inanırlar.
HİNDİSTAN :
Damat gelinin kıyafetinden sorumludur. Gelin; bildiğimiz beyaz gelinlik yerine, “sari” denilen özel bir giysi giyer. Törene gelirken gelinin üzerinde gündelik kıyafetler vardır, daha sonra kocasının kendisine sunduğu kıyafeti giyer.
İSRAİL :
Musevilere göre düğünlerde içi cam parçalarıyla dolu bir beze basmak Kudüs’teki kutsal tapınağın yokoluşunu sembolize ettiğinden yerleşmiş bir gelenek halini almıştır. Törende cam kırmakta hayattaki mutluluğu ve üzüntüyü sembolize ediyor
KORE :
Kore’de evlilik geleneklerinde ördek ve kaz önemli bir yer tutmaktadır. Eskiden, damatlar arkalarında kaz taşı¤¤¤¤¤ beyaz bir atın üstünde gelinin evine giderlerdi. Günümüzde ise sembolik olarak tahta kaz kullanılmaktadır. Bir başka geleneğe göre de düğünden sonra, bir çift tahta ördek yeni çiftin evine yerleştirilir, eğer ördekler karşılıklı konursa çift iyi geçiniyor, ters konursa çiftin kavga ettikleri anl¤¤¤¤¤ gelir
İSKOÇYA :
Gelin düğünden bir gece önce aile büyüklerinin ortasına oturur ve onlara ayaklarını yıkatır. Bu gelenek çiftin mutluluk yolunda yürümelerini sembolize eder. Düğünde ise gelin iki ayakkabısına da bozuk para koyar.
VİKİNGLER :
Vikingler zamanında evlilikler açık arttırma şeklinde yapılıyordu. Damat adayı gelin adayı için kızın babasına fiyat teklif eder ve bu fiyat üzerinden pazarlık yapılırdı. Belirlenen para miktarı çeyiz için kullanılırdı. Ayrıca gelinin sağ ayağına babası gümüş, sol ayağına da annesi altın takardı ve bu gelenek çiftin hayatları boyunca altın ve gümüş sıkıntısı çekmemeleri dileğini temsil ederdi.
BOSNA - HERSEK :
Ülkenin bazı bölgelerinde evlenme çağına gelmiş gelin adayını isteyen damat adayı kız evine yemeğe davet edilmekte ve ailenin büyükleri ile söz konusu evlilik hakkında tartışmaktadır. Kızın aile büyükleri damat adayı hakkında bir karara vardıktan sonra kahve ikr¤¤¤¤¤ geçilir. Kahve şekerli ise damat adayı evlilik için uygun görülmüştür, ancak kahve sade ise damat adayı reddedilmiş demektir.
PAKİSTAN :
Ülkenin bazı bölgelerinde damat adayı kızın aile büyükleri tarafından sınavdan geçirilir. Bu sınav, aile büyüklerinin damat adayına akla gelebilecek tüm hakaret ve küfürleri etmeleri, damat adayının ise tüm bunlara katlanabilecek kadar soğukkanlı olmasına dayanmaktadır. Sınavdan başarıyla geçen genç evlilik iznini almış olur.
Bingöl'de, yeşil kart işlemleri sırasında, nüfus cüzdanının bulunmadığı ve kayıtlarda adının 'Mehmet' olarak geçtiği anlaşılan 15 yaşındaki kız, gerçek adının yazdığı kimliğine kavuştu.
İclal ve Şeref Konuşalp'in kızları Aycan Konuşalp'in ağabeyi Vahdettin Konuşalp, kardeşine yeşil kart çıkarmak için gerekli işlemleri yaptırmaya başladı.
Konuşalp, nüfus müdürlüğünden nüfus kayıt örneği alırken kardeşi Aycan'ın adının kayıtlarda 'Mehmet' olarak geçtiğini fark etti.
Bingöl Asliye Hukuk Mahkemesinde nüfus müdürlüğü aleyhine isim tashihi davası açan Konuşalp, yanlışlığın düzeltildiğini ifade etti.
Konuşalp, yanlışlığın giderilmesinin kendilerini sevindirdiğini belirterek, 'Yeşil kart işlemleri sırasında fark ettiğimiz yanlışlığı düzelttirdik.
Kardeşim 15 yıl sonra resmen gerçek ismine kavuştu' diye konuştu. Ağabey Vahdettin Konuşalp, Bingöl'e 17 kilometre uzaklıktaki Göltepesi köyünde büyüyen kız kardeşinin önce terör, ardından da yaşının ilerlemesi nedeniyle okula gidemediğini belirtti.
Daha sonra kardeşini okuma yazma kursuna göndererek eksikliği gidermeye çalıştıklarını kaydeden Konuşalp, nüfus cüzdanıyla ilgili herhangi bir sorunla karşılaşmadıklarını ifade etti.
Vahdettin Konuşalp, 6 yıl önce vefat eden babalarının kız kardeşine nüfus cüzdanı çıkarmayı önce ihmal ettiğini, sonra da cezai işlem nedeniyle nüfus cüzdanı çıkarmaktan çekindiğini söyledi
Demiryolu tünelleri
Seikan Japonya 53.9
Chunnel İngiltere / Fransa 50
Simplon İsviçre / İtalya 19.7
Apennine İtalya 18.5
St. Gotthard İsviçre 14.9
Lötschberg İsviçre 14.6
Mont Cénis Fransa 13.7
New Cascade ABD 12.5
Vosges Fransa 11.2
Flathead ABD 11.2
Karayolu tünelleri
St. Gotthard İsviçre 16.4
Pinglin Highway Tayvan 12.8
Trans-Tokyo Bay Japonya 9.3
Store Baelt Danimarka 8
Mt. Blanc Fransa / İtalya 12.7
Mt. Ena Japonya 8.5
Great St. Bernard İsviçre / İtalya 5.4
Mount Royal Kanada 5.1
Queensway Road, Mersey River İngiltere 3.5
Lincoln, Hudson River ABD 2.5
İsim Yer Büyüklük (km²
Grönland Kuzey Atlantik 2.175.597
Yeni Gine Güneybatı Pasifik 820.033
Borneo Batı Pasifik 743.107
Madagaskar Hint Okyanusu 587.042
Baffin Kuzeydoğu Atlantik 476.068
Sumatra Hint Okyanusu 473.605
Honshu Japon Denizi 230.316
İngiltere Kuzey Atlantik 229.883
Ellesmere Kuzey Buz Denizi 212.688
Victoria Kuzey Buz Denizi 212.199
Yorum