Hıncal Uluç’a Cevap
26 Ekim 2006 Perşembe
Sayın Uluç,
26 Ekim 06 Perşembe günkü köşenizde “Aziz Yıldırım kimliği ve Fenerbahçe” başlıklı yazınızı büyük bir üzüntü ve hayret ile okuduk. Yazınızın girişinde eski yıllarda Fenerbahçe ve Galatasaray arasındaki ezeli rekabet, ebedi dostluğa atıfta bulunarak eski dönemde bu iki güzide kulüp arasındaki müsabakaların bir bayram havası içerisinde geçtiğini anlatıyorsunuz. Hiç şüphe yok ki Fenerbahçe camiasının da bugün tercihi yine aynı dostluk ve rekabet ortamının sürmesidir. Ancak söz konusu rekabetin bir düşmanlığa dönüştüğü tespitini yaparken sadece bir tarafı suçlamak sadece bir tarafa yüklenmek ne kadar doğrudur. Siz bugün Türkiye’nin en etkili kalemlerinden biri olarak acaba dönüp kendi yazılarınıza baktığınızda aradaki gerginliğin tırmanmasına neden olabilecek bir takım ifade suçlama ya da haksız ithamları kaleme almadığınızı mı düşünüyorsunuzEğer taraflar arasında bir gerginlik varsa bu ortamın yatıştırılması hiç şüphe yok ki kulüp yöneticileri ve idarecileri kadar bugün kamuoyu üzerinde büyük etkisi olan medya mensuplarına da düşmektedir. Dolayısıyla sizin de yazılarınızda bu etkiyi ve sorumluluğu göz önüne alarak yorum ve eleştirilerde bulunmanızın daha adil ve doğru olacağı kanaatindeyiz.
Gazetecinin haber alma hakkı ve eleştiri hakkı bakidir bunu kimse engelleyemez. Ancak gazeteci haberini yaparken yorumlarını kaleme alırken kulaktan dolma bilgiler değil gerçekliği herkesçe bilinen verilere başvurmalıdır. Dolayısıyla bir fotoğraf karesine bakarak bir kişi ya da olay hakkında yorumda bulunmak ne kadar doğru ve sağlıklıdırSiz, yazınızda bahsettiğiniz voleybol maçındaki tartışma hakkında bir fotoğraf karesine bakmanın dışında eğer konunun tarafları ile görüşüp yeterli bilgi alsaydınız söz konusu olaylara karışan Galatasaraylı yöneticinin Sayın Yıldırım’dan özür dilediğini de öğrenirdiniz ve eminiz ki bu konudaki yorumunuz da farklı olurdu.
Fenerbahçe Spor Kulübü Aziz Yıldırım ile 8 yılını tamamlamış ve 9. yılını doldurmaktadır. Daha önceki dönemlere baktığınızda Fenerbahçe’de 6 ayda 8 ayda bir kongrelerin yapıldığı sık sık başkanların ve yönetim kurullarının değiştiğini çok net hatırlayacaksınızdır. Bir başkanın yönetimde 9. yılını doldurması ve bu süre zarfında yönetim kurulunun da yaklaşık olarak %80’inin aynı yöneticilerden oluşması ancak bir istikrar örneği olarak algılanabilir. Ayrıca kurumlarda bir takım istifaların olması ayrılıkların yaşanması son derece doğaldır. Bırakın Fenerbahçe Spor Kulübü’nü Türkiye’nin söz konusu dönem içerisinde kaç tane spordan sorumlu devlet bakanı ve hatta hükümet değiştirdiğini bile göz önüne alırsanız Fenerbahçe Spor Kulübü’nün bu konuda Türkiye’nin en istikrarlı kurumlarından biri olduğunu fark edeceksinizdir. Bu istikrar son derece demokratik seçimlerle de kendini göstermektedir. Fenerbahçe Spor Kulübü başkanını seçimle işbaşına getirmekte ve bu seçimler demokratik ve kanunların da gösterdiği şekilde yapılmaktadır. Ancak üzülerek belirtmek isteriz ki özellikle Fenerbahçe Spor Kulübü’nün yükselişe geçtiği başarılı sonuçlar almaya başladığı zamanlarda bu istikrar bazı çevrelerce yıpratılmaya çalışılmakta ve adeta bu konuda sistematik bir kampanya yürütülmektedir.
Öte yandan teknik kadrolarda değişikliğe gitmek oyuncu ya da teknik direktörlerin görevlerine son vermeyi bugün sadece Fenerbahçe Spor Kulübü’nde yaşanan bir olaymış gibi göstermek ne kadar doğrudur. 9 yıl içerisinde Galatasaray, Beşiktaş, Trabzonspor başta olmak üzere diğer tüm kulüplerimizin yaptığı teknik kadro değişikliklerine bakacak olursanız bu durumun Fenerbahçe’ye özgü bir uygulama olmadığını göreceksiniz ki bunu zaten bildiğinizden de eminiz. Yönetimlerin takımlarında aksayan noktalar olduğunda buralara müdahale etmeleri ve eğer gerekiyorsa değişikliklere gitmeleri hiç de yadırganacak ya da suçmuş gibi gösterilecek bir uygulama değildir.
Sayın Uluç, son olarak bugün UEFA tarafından kupa finalinin oynanması için seçilmiş, belediye ve ilgili kurumlarca tüm onayları alınmış ve hatta FIFA’nın dünyada sadece sayılı stadyumlara verdiği “Elite Stadium” unvanını elde etmiş bir sportif tesis için sürekli olarak kaçak, yasadışı ve ruhsatsız gibi ithamlarda bulunmak yerine Türkiye’de sporun ve dostluğun güzelliğine hasret kaldığını ifade eden sizin gibi bir köşe yazarının da neticede bir kulüp ya da zümrenin değil Türk insanın olan bu tesisi sahiplenmenizi bekleriz.
Fenerbahçe Spor Kulübü
26 Ekim 2006 Perşembe
Sayın Uluç,
26 Ekim 06 Perşembe günkü köşenizde “Aziz Yıldırım kimliği ve Fenerbahçe” başlıklı yazınızı büyük bir üzüntü ve hayret ile okuduk. Yazınızın girişinde eski yıllarda Fenerbahçe ve Galatasaray arasındaki ezeli rekabet, ebedi dostluğa atıfta bulunarak eski dönemde bu iki güzide kulüp arasındaki müsabakaların bir bayram havası içerisinde geçtiğini anlatıyorsunuz. Hiç şüphe yok ki Fenerbahçe camiasının da bugün tercihi yine aynı dostluk ve rekabet ortamının sürmesidir. Ancak söz konusu rekabetin bir düşmanlığa dönüştüğü tespitini yaparken sadece bir tarafı suçlamak sadece bir tarafa yüklenmek ne kadar doğrudur. Siz bugün Türkiye’nin en etkili kalemlerinden biri olarak acaba dönüp kendi yazılarınıza baktığınızda aradaki gerginliğin tırmanmasına neden olabilecek bir takım ifade suçlama ya da haksız ithamları kaleme almadığınızı mı düşünüyorsunuzEğer taraflar arasında bir gerginlik varsa bu ortamın yatıştırılması hiç şüphe yok ki kulüp yöneticileri ve idarecileri kadar bugün kamuoyu üzerinde büyük etkisi olan medya mensuplarına da düşmektedir. Dolayısıyla sizin de yazılarınızda bu etkiyi ve sorumluluğu göz önüne alarak yorum ve eleştirilerde bulunmanızın daha adil ve doğru olacağı kanaatindeyiz.
Gazetecinin haber alma hakkı ve eleştiri hakkı bakidir bunu kimse engelleyemez. Ancak gazeteci haberini yaparken yorumlarını kaleme alırken kulaktan dolma bilgiler değil gerçekliği herkesçe bilinen verilere başvurmalıdır. Dolayısıyla bir fotoğraf karesine bakarak bir kişi ya da olay hakkında yorumda bulunmak ne kadar doğru ve sağlıklıdırSiz, yazınızda bahsettiğiniz voleybol maçındaki tartışma hakkında bir fotoğraf karesine bakmanın dışında eğer konunun tarafları ile görüşüp yeterli bilgi alsaydınız söz konusu olaylara karışan Galatasaraylı yöneticinin Sayın Yıldırım’dan özür dilediğini de öğrenirdiniz ve eminiz ki bu konudaki yorumunuz da farklı olurdu.
Fenerbahçe Spor Kulübü Aziz Yıldırım ile 8 yılını tamamlamış ve 9. yılını doldurmaktadır. Daha önceki dönemlere baktığınızda Fenerbahçe’de 6 ayda 8 ayda bir kongrelerin yapıldığı sık sık başkanların ve yönetim kurullarının değiştiğini çok net hatırlayacaksınızdır. Bir başkanın yönetimde 9. yılını doldurması ve bu süre zarfında yönetim kurulunun da yaklaşık olarak %80’inin aynı yöneticilerden oluşması ancak bir istikrar örneği olarak algılanabilir. Ayrıca kurumlarda bir takım istifaların olması ayrılıkların yaşanması son derece doğaldır. Bırakın Fenerbahçe Spor Kulübü’nü Türkiye’nin söz konusu dönem içerisinde kaç tane spordan sorumlu devlet bakanı ve hatta hükümet değiştirdiğini bile göz önüne alırsanız Fenerbahçe Spor Kulübü’nün bu konuda Türkiye’nin en istikrarlı kurumlarından biri olduğunu fark edeceksinizdir. Bu istikrar son derece demokratik seçimlerle de kendini göstermektedir. Fenerbahçe Spor Kulübü başkanını seçimle işbaşına getirmekte ve bu seçimler demokratik ve kanunların da gösterdiği şekilde yapılmaktadır. Ancak üzülerek belirtmek isteriz ki özellikle Fenerbahçe Spor Kulübü’nün yükselişe geçtiği başarılı sonuçlar almaya başladığı zamanlarda bu istikrar bazı çevrelerce yıpratılmaya çalışılmakta ve adeta bu konuda sistematik bir kampanya yürütülmektedir.
Öte yandan teknik kadrolarda değişikliğe gitmek oyuncu ya da teknik direktörlerin görevlerine son vermeyi bugün sadece Fenerbahçe Spor Kulübü’nde yaşanan bir olaymış gibi göstermek ne kadar doğrudur. 9 yıl içerisinde Galatasaray, Beşiktaş, Trabzonspor başta olmak üzere diğer tüm kulüplerimizin yaptığı teknik kadro değişikliklerine bakacak olursanız bu durumun Fenerbahçe’ye özgü bir uygulama olmadığını göreceksiniz ki bunu zaten bildiğinizden de eminiz. Yönetimlerin takımlarında aksayan noktalar olduğunda buralara müdahale etmeleri ve eğer gerekiyorsa değişikliklere gitmeleri hiç de yadırganacak ya da suçmuş gibi gösterilecek bir uygulama değildir.
Sayın Uluç, son olarak bugün UEFA tarafından kupa finalinin oynanması için seçilmiş, belediye ve ilgili kurumlarca tüm onayları alınmış ve hatta FIFA’nın dünyada sadece sayılı stadyumlara verdiği “Elite Stadium” unvanını elde etmiş bir sportif tesis için sürekli olarak kaçak, yasadışı ve ruhsatsız gibi ithamlarda bulunmak yerine Türkiye’de sporun ve dostluğun güzelliğine hasret kaldığını ifade eden sizin gibi bir köşe yazarının da neticede bir kulüp ya da zümrenin değil Türk insanın olan bu tesisi sahiplenmenizi bekleriz.
Fenerbahçe Spor Kulübü
Yorum