Adnan Menderes dönemini anlatacak olan “Hatırla Sevgili” dizisi yakında ATV’de başlıyor. Kırık Kanatlar'da canlandırdığı Yüzbaşı Cemal karakteri ile dikkatleri üzerine çeken, Cansel Elçin yeni sezonda yine iddialı bir projeyle izleyicilerin karşısına çıkıyor. atv ekranlarında yayınlanacak olan 'Hatırla Sevgili'de Ahmet karakterini canlandıracak olan yakışıklı oyuncu oldukça heyecanlı... Adnan Menderes dönemini ve 1960'lı yılların sosyal-siyasal durumunun anlatıldığı proje, şimdiden herkesin ilgisini çekti. O dönemi tarafsız bir şekilde anlatmaya çalışacaklarını söyleyen başarılı oyuncu, 'Hatırla Sevgili'de oynamasının özel bir nedeni olduğunu söylüyor. Elçin "Babam çok memnun. Aslında 'Hatırla Sevgili'yi biraz da babam izlesin diye yapıyorum" diyor. Hatırla Sevgili'nin başarılı oyuncusu Cansel Elçin ile dizi ve önümüzdeki aylarda vizyona girecek olan ilk sinema filmi 'Küçük Kıyamet' üzerine konuştuk.
* 'Hatırla Sevgili'yi bir de sizin ağzınızdan dinleyebilir miyiz?
Bu dizi bir dönem projesi. 1959 yılından itibaren, Adnan Menderes dönemi ve o tarihi yakından anlatmak istiyor. O tarihi anlatırken iki aile üzerinden yola çıkacağız. O iki ailenin kızı ve oğulları arasında, yani benim canlandırdığım Ahmet ve Beren Saat'in canlandırdığı Yasemin arasında bir aşk var. Bunların etrafında yan hikayeler var. Okan Yalabık'ın canlandırdığı Nejdet ise halk tarafını temsil ediyor. Ben biraz siyasi kısmını, Okan'ın canlandırdığı karakter de halk kısmını gözler önüne serecek. Dönemi her iki bakış açısından tarafsız bir şekilde anlatacağız.
* Ahmet nasıl biri ?
Ahmet yabancı bir ülkede eğitim almış, modern, Avrupai bir karakter. Yeniden Türkiye'ye geliyor ve ülkenin değişmiş olduğunu görüyor. Ülkesine geldikten sonra tekrar ülkesinin şartlarını ve tatlarını yeniden keşfetmeye çalışıyor. Adada yetişmiş bir insan olduğu için tipik bir ada insanı.
ZOR BİR İŞE BAŞLADIK
* Önceki projenizde olduğu gibi bu da bir dönem filmi. Ama bu defa kritik bir dönemi anlatıyorsunuz. Hiç endişeniz oldu mu?
Aslında çok güzel bir dönemi anlatıyoruz. Çok güzel kılık kıyafetlerin olduğu, o kadar keyifli bir dönem ki, anlatamam. Bence o dönem 20'nci asrın en güzel dönemi. İnanılmaz büyük yatırımlar yapılıyor. Biz burada bir belgesel çekmiyoruz. Burada bir hikaye anlatacağız. Bu hikayenin arkasında Türkiye'nin tarihi görünecek. Benim en çok sevdiğim şeylerden biri 'vay be insanların başına neler gelmiş' duygusunu yaşamak. Çok endişelenmiyorum, Senaristlerimiz hikayeyi çok güzel yazıyor.
* Çekimler nasıl gidiyor?
Çekimlerin ilk günleri olmasına rağmen kendimi çok rahat hissediyorum. Başladığımızdan bu yana neyi çekeceğimizi ve ne yapacağımızı biliyoruz.
* Kırık Kanatlar'da dizinin aldığı eleştiriler oldu, savaşın cephenin karşı tarafını vermediği yönünde. Hatırla Sevgili'de hem askeri, hem siyasi, hem de halk tarafını iyi bir şekilde verebilecek misiniz?
Hatırla Sevgili'de ben şu an ikinci bölümü okudum ve bu söylediklerinizin hepsinin cevabını orada gördüm. Projede Can Dündar bize her konuda yardımcı oluyor. Senaryoda bir albay eksik olduğunu söyledi ve o albay projeye eklendi.
* Peki Ahmet karakteri size ne kadar yakın? Bildiğim kadarıyla sizde yurtdışında eğitim gördünüz...
Ben de Fransa'da yaşadım. Bundan bir bucuk yıl önce Türkiye'ye döndüm ve burada yaşamaya başladım. İkimizin de yurtdışı eğitimi alması biraz benzerlik. Ama çok değişiğiz. Benim ailem Ahmet'in ailesi gibi değil.
EN BÜYÜK DESTEKÇİM AİLEM
* Yurtdışında yaşadınız mı?
Okulu çabuk bıraktım. Üniversitede bir yıl okudum. Ondan sonra ailemle beraber tekstil üzerine çalışmaya başladım. Sonra kendimde bir boşluk hissettim ve akşamları tiyatro derslerine başladım. Başta ailem buna şaşırdı.
* Ailenizin şimdiki düşünceleri nasıl?
Annem ve babam bana hiçbir zaman tiyatro yapmamı yasaklamadı. Tiyatro biraz lükstü. Oyuncu olduktan sonra en büyük destekçim ailem oldu.
* Peki şimdi tepkileri nasıl?
Babam çok memnun. Aslında 'Hatırla Sevgili'yi yani bu projeyi biraz da babam izlesin diye yapıyorum. 1960'lar da Türkiye'nin tarihini anlatan bir dönem.
* Babanız o dönemi herhalde Türkiye'de yaşadı...
O dönemde 20 yaşlarındaydı. Ben babama projeyi çok fazla anlatmıyorum. Sadece 1960'lı yılları ve Adnan Menderes dönemini anlatacağımızı söylüyoruz. İzlerken inşallah beğenir. Bir yandan aslında zor bir işe imza atmaya çalışıyoruz. Çünkü yakın zamanda yaşanmış bir dönem. O yüzden çok daha dikkatli olmak zorundayız.
BENİ TOMRİS GİRİTLİOÐLU KEŞFETTİ
* Burada oyunculuğa nasıl başladınız?
Tomris Giritlioğlu beni keşfetti. Ferzan Özpetek'le Harem Suare'de kamera arkasında çalışmıştım. Tiyatro deneyimim vardı. Ama burada sinemayı öğrenmeye çalıştım. Daha sonra Fransa'da sinemalarda ve dizilerde oynamaya başladım. Hatta geçenlerde oynadığım filmlerden biri vizyona girdi, 'Terörün Dengesi' diye. Türkiye'ye gelmeme Tomris Hanım vesile oldu. O "Türkiye'ye gel" dedi. İlk başta "yok" dedim. Sonra bana 'Kırık Kanatlar'daki karakteri anlatan bir e-mail göndermiş. Okudum ve çok hoşuma gitti.
* Oynadığınız iki projede dönem filmi. Özellikle yapılan bir seçim mi?
Yok aslında şansıma öyle geldi. Bana "Atatürk'ün yüzbaşısını oynayacaksın" dediler. Şimdi de "60'lar da bir karakteri canlandıracaksın" dediler. Ben de bu dizi boyunca 60'larda yaşayacağım. Bu çok güzel bir şey.
Küçük Kıyamet Türkiye'deki ilk filmim
* Dizinin dışında bir de 'Küçük Kıyamet' isimli sinema filminde oynadınız. Projeyi sizden dinleyebilirmiyiz?
Başak Köklükaya, Binnur Kaya ve birçok oyuncu vardı. Çok süper bir kadroydu ve çok eğlendik. Çok güzel bir iş oldu. Çekimleri bitti. 22 Aralık'ta vizyonda olacak. Konusu deprem hikayesi gibi gözüküyor ama ben senaryoyu okuduğumda deprem hikayesi gibi görmedim. Orada 15 yıldır evli bir çiftin rutine dönmüş yaşantılarını anlatmak benim hoşuma gitti. Karaktere baktığımızda antipatik olduğu ortaya çıkıyor. Hayata sıfırdan başlamış, hırslı ve becerikli bir insan olan Zeki'yi canlandırıyorum. Ben onun antipatik tarafına yüklenmektense duygusal taraflarını ortaya çıkarmaya çalıştım.
* Film korku türünde mi?
Bir gerilim filmi bu. Depremde korkan bir aile tatile gidiyor ve orada bambaşka bir korkuyla karşılaşıyor. Dünyanın sonunu ya da İstanbul'da yaşanan bir depremin belgeselini anlatmıyoruz. Deprem sadece işin içerisinde bir hikaye. Psikolojik bir gerilim filmi.
* Sinemada gişe filmi ve sanat filmi gibi bir terim kullanılıyor. 'Küçük Kıyamet' gişe filmi mi yoksa sanat filmi mi?
Vallahi ben onları çok fazla düşünmüyorum. Gişe mi, sanat filmi mi gerçekten bilmiyorum. Aslında her ikisini de yapmak istiyoruz. Çünkü hem istediğinizi yapıp, hem de gişede başarılı olması çok güzel olurdu. Ama insanlar beğensin diye bir şey yaptınız mı diye sorarsanız, ben öyle bir şey yapamıyorum kendi adıma. Bir projenin tutup tutmayacağını önceden bilmek çok zor zaten.
* 'Hatırla Sevgili'yi bir de sizin ağzınızdan dinleyebilir miyiz?
Bu dizi bir dönem projesi. 1959 yılından itibaren, Adnan Menderes dönemi ve o tarihi yakından anlatmak istiyor. O tarihi anlatırken iki aile üzerinden yola çıkacağız. O iki ailenin kızı ve oğulları arasında, yani benim canlandırdığım Ahmet ve Beren Saat'in canlandırdığı Yasemin arasında bir aşk var. Bunların etrafında yan hikayeler var. Okan Yalabık'ın canlandırdığı Nejdet ise halk tarafını temsil ediyor. Ben biraz siyasi kısmını, Okan'ın canlandırdığı karakter de halk kısmını gözler önüne serecek. Dönemi her iki bakış açısından tarafsız bir şekilde anlatacağız.
* Ahmet nasıl biri ?
Ahmet yabancı bir ülkede eğitim almış, modern, Avrupai bir karakter. Yeniden Türkiye'ye geliyor ve ülkenin değişmiş olduğunu görüyor. Ülkesine geldikten sonra tekrar ülkesinin şartlarını ve tatlarını yeniden keşfetmeye çalışıyor. Adada yetişmiş bir insan olduğu için tipik bir ada insanı.
ZOR BİR İŞE BAŞLADIK
* Önceki projenizde olduğu gibi bu da bir dönem filmi. Ama bu defa kritik bir dönemi anlatıyorsunuz. Hiç endişeniz oldu mu?
Aslında çok güzel bir dönemi anlatıyoruz. Çok güzel kılık kıyafetlerin olduğu, o kadar keyifli bir dönem ki, anlatamam. Bence o dönem 20'nci asrın en güzel dönemi. İnanılmaz büyük yatırımlar yapılıyor. Biz burada bir belgesel çekmiyoruz. Burada bir hikaye anlatacağız. Bu hikayenin arkasında Türkiye'nin tarihi görünecek. Benim en çok sevdiğim şeylerden biri 'vay be insanların başına neler gelmiş' duygusunu yaşamak. Çok endişelenmiyorum, Senaristlerimiz hikayeyi çok güzel yazıyor.
* Çekimler nasıl gidiyor?
Çekimlerin ilk günleri olmasına rağmen kendimi çok rahat hissediyorum. Başladığımızdan bu yana neyi çekeceğimizi ve ne yapacağımızı biliyoruz.
* Kırık Kanatlar'da dizinin aldığı eleştiriler oldu, savaşın cephenin karşı tarafını vermediği yönünde. Hatırla Sevgili'de hem askeri, hem siyasi, hem de halk tarafını iyi bir şekilde verebilecek misiniz?
Hatırla Sevgili'de ben şu an ikinci bölümü okudum ve bu söylediklerinizin hepsinin cevabını orada gördüm. Projede Can Dündar bize her konuda yardımcı oluyor. Senaryoda bir albay eksik olduğunu söyledi ve o albay projeye eklendi.
* Peki Ahmet karakteri size ne kadar yakın? Bildiğim kadarıyla sizde yurtdışında eğitim gördünüz...
Ben de Fransa'da yaşadım. Bundan bir bucuk yıl önce Türkiye'ye döndüm ve burada yaşamaya başladım. İkimizin de yurtdışı eğitimi alması biraz benzerlik. Ama çok değişiğiz. Benim ailem Ahmet'in ailesi gibi değil.
EN BÜYÜK DESTEKÇİM AİLEM
* Yurtdışında yaşadınız mı?
Okulu çabuk bıraktım. Üniversitede bir yıl okudum. Ondan sonra ailemle beraber tekstil üzerine çalışmaya başladım. Sonra kendimde bir boşluk hissettim ve akşamları tiyatro derslerine başladım. Başta ailem buna şaşırdı.
* Ailenizin şimdiki düşünceleri nasıl?
Annem ve babam bana hiçbir zaman tiyatro yapmamı yasaklamadı. Tiyatro biraz lükstü. Oyuncu olduktan sonra en büyük destekçim ailem oldu.
* Peki şimdi tepkileri nasıl?
Babam çok memnun. Aslında 'Hatırla Sevgili'yi yani bu projeyi biraz da babam izlesin diye yapıyorum. 1960'lar da Türkiye'nin tarihini anlatan bir dönem.
* Babanız o dönemi herhalde Türkiye'de yaşadı...
O dönemde 20 yaşlarındaydı. Ben babama projeyi çok fazla anlatmıyorum. Sadece 1960'lı yılları ve Adnan Menderes dönemini anlatacağımızı söylüyoruz. İzlerken inşallah beğenir. Bir yandan aslında zor bir işe imza atmaya çalışıyoruz. Çünkü yakın zamanda yaşanmış bir dönem. O yüzden çok daha dikkatli olmak zorundayız.
BENİ TOMRİS GİRİTLİOÐLU KEŞFETTİ
* Burada oyunculuğa nasıl başladınız?
Tomris Giritlioğlu beni keşfetti. Ferzan Özpetek'le Harem Suare'de kamera arkasında çalışmıştım. Tiyatro deneyimim vardı. Ama burada sinemayı öğrenmeye çalıştım. Daha sonra Fransa'da sinemalarda ve dizilerde oynamaya başladım. Hatta geçenlerde oynadığım filmlerden biri vizyona girdi, 'Terörün Dengesi' diye. Türkiye'ye gelmeme Tomris Hanım vesile oldu. O "Türkiye'ye gel" dedi. İlk başta "yok" dedim. Sonra bana 'Kırık Kanatlar'daki karakteri anlatan bir e-mail göndermiş. Okudum ve çok hoşuma gitti.
* Oynadığınız iki projede dönem filmi. Özellikle yapılan bir seçim mi?
Yok aslında şansıma öyle geldi. Bana "Atatürk'ün yüzbaşısını oynayacaksın" dediler. Şimdi de "60'lar da bir karakteri canlandıracaksın" dediler. Ben de bu dizi boyunca 60'larda yaşayacağım. Bu çok güzel bir şey.
Küçük Kıyamet Türkiye'deki ilk filmim
* Dizinin dışında bir de 'Küçük Kıyamet' isimli sinema filminde oynadınız. Projeyi sizden dinleyebilirmiyiz?
Başak Köklükaya, Binnur Kaya ve birçok oyuncu vardı. Çok süper bir kadroydu ve çok eğlendik. Çok güzel bir iş oldu. Çekimleri bitti. 22 Aralık'ta vizyonda olacak. Konusu deprem hikayesi gibi gözüküyor ama ben senaryoyu okuduğumda deprem hikayesi gibi görmedim. Orada 15 yıldır evli bir çiftin rutine dönmüş yaşantılarını anlatmak benim hoşuma gitti. Karaktere baktığımızda antipatik olduğu ortaya çıkıyor. Hayata sıfırdan başlamış, hırslı ve becerikli bir insan olan Zeki'yi canlandırıyorum. Ben onun antipatik tarafına yüklenmektense duygusal taraflarını ortaya çıkarmaya çalıştım.
* Film korku türünde mi?
Bir gerilim filmi bu. Depremde korkan bir aile tatile gidiyor ve orada bambaşka bir korkuyla karşılaşıyor. Dünyanın sonunu ya da İstanbul'da yaşanan bir depremin belgeselini anlatmıyoruz. Deprem sadece işin içerisinde bir hikaye. Psikolojik bir gerilim filmi.
* Sinemada gişe filmi ve sanat filmi gibi bir terim kullanılıyor. 'Küçük Kıyamet' gişe filmi mi yoksa sanat filmi mi?
Vallahi ben onları çok fazla düşünmüyorum. Gişe mi, sanat filmi mi gerçekten bilmiyorum. Aslında her ikisini de yapmak istiyoruz. Çünkü hem istediğinizi yapıp, hem de gişede başarılı olması çok güzel olurdu. Ama insanlar beğensin diye bir şey yaptınız mı diye sorarsanız, ben öyle bir şey yapamıyorum kendi adıma. Bir projenin tutup tutmayacağını önceden bilmek çok zor zaten.