"Anadolu kulüpleri güçlerini gördü"
Gençlerbirliği Teknik Direktörü Mesut Bakkal, Anadolu takımlarının büyük maçlarla çıkış yaptıklarını ifade ederek, "Çok önceleri büyük takımların isimleri Anadolu kulüplerini korkuturken, artık büyük takımlara karşı alınan beraberlikler bile Anadolu kulüplerini memnun etmiyor" dedi.
Anadolu takımlarının, artık büyükleri psikolojik olarak yenebileceklerine inandıklarını belirten Mesut Bakkal, "Türk futbolunda son dönemlerde Anadolu takımları çıkışlarını büyük maçlarla yaptılar. Daha iyi motive olup daha iyi oynadılar. Sahada isim ve taraftar çoşkusunu bir kenara bırakıp sadece oynadıkları futbola inandılar. Tabii biraz da şans faktörü de var. Artık o anı iyi yaşayan takımlar iyi skorlar almaya başladılar ve bunu Türk futbolu öğrendi artık. Büyükler ligde zor maçlar oynuyorlar. Çünkü diğer takımlar büyükleri psikolojik olarak yenebileceklerine inandılar. Çok önceleri büyük takımların isimleri Anadolu kulüplerini korkuturken, artık büyük takımlara karşı alınan beraberlikler bile Anadolu kulüplerini memnun etmiyor. Anadolu kulüpleri yapacaklarına inanıp, gerçek güçlerini gördüler. Biz şimdiye kadar büyük takımlara karşı oynarken sadece psikolojik olarak çekiniyorduk. Bu sıkıntı günümüzde aşıldı ve bunu teknik direktörler başardı. Teknik direktörler futbolcuları destekleyip, cesaretlendirmeye başladılar. Böyle olunca da lige bir renk geldi. Ben yıllardan beri sıradanlıktan kurtulmak istiyordum. Yani sıradan maçları kazanıp, büyük takımlara karşı da kaybetmemeyi amaçlıyordum. Şimdi ligde Vestel Manisaspor gerçeği yaşanıyor" dedi.
Anadolu kulüplerinin maddi sıkıntılar nedeniyle kaliteli yabancı oyuncular alamadığını vurgulayan Bakkal, "İyi yabancı demek, iyi para demek. Hem ucuz, hem kaliteli yabancı futbolcu yok. İyi yabancıya her zaman açığım, takımlara da kaliteli yabancı futbolcular gerekli. Ekonomik açıdan iyi olan takımlar 6 kaliteli yabancı alabilirler. Ben de 6 tane yabancı alacağıma, 4 tane kaliteli yabancı futbolcuyu takıma alırım diyorum. Gençlerbirliği'nin ve diğer tüm takımların da kendi oyuncusunu kendisinin yetiştirmesini gerekli olduğunu düşünüyorum. Çünkü bu durum hem klüplere hem de milli takımlara yarar sağlayacaktır" diye konuştu.
Sonuca endeksli bir ligde teknik direktörlerin, kısa vadede iyi sonuçlar alması gerekiğini de ifade eden teknik direktör Bakkal, "Aksi taktirde başarısız damgası yiyorsunuz ve gönderiliyorsunuz. Türk teknik direktörlerin sistemleri, çalışma prensipleri pek önemsenmiyor. Eğer futbolu günlük, haftalık yaşamazsak, teknik direktörlerin takımlarda altyapıdan genç oyuncu oynatma cesaretleri ortaya çıkacaktır. Günü kurtarma adına yapılan sistemlerde altyapıdan oyuncu yetiştirmeyen kulüpler ekonomik açıdan sıkıntı yaşayacaklardır. Böyle yaparak gelecekle ilgili bazı şeyleri kaybediyoruz. Güncel başarılara endeksli futbol düzeninde büyük bir takımı yendiğinizde büyük hoca, bir beraberlikte ise kötü hoca olabiliyorsunuz. Türkiye'de futbolu herkes çok iyi biliyor ancak ligde 6-7 Türk hoca çalışıyor. Yabancı hocalara verilen kredi Türk teknik direktörlere gösterilmiyor. Sanırım talihliğimiz bizi eleştirenlerl çok samimi olmamız. Böyle olunca çok kolay eleştiriliyorsunuz. Ankaragücüyle oynadığımız maçtan sonra komplo teorileri üretilmeye başlandı. Bu durum hem basında hem de klüplerde alışkanlık haline gelmiş. Türkiye'nin bir gerçeği bu. Şu anda Türkiye'de inanılmaz bir şekilde Türk teknik direktör erozyonu var. Türk teknik direktörü göreve kredisiz bir şekilde getiriliyor. Günlük başarılarla değerlendiriliyor" şeklinde konuştu.
Son dönemde aldığı eleştirileri de değerlendiren Bakkal, şunları söyledi: "Geçen sene Galatasaray maçında yanımdaki yardımcım olan Bülent Korkmaz'ı onure etmiştim, bu sene de Ankaragücü maçında Hayati Hoca'yı ön plana çıkarıp onure ettim. Ben bunları tasarlayarak gerçekleştiriyorum. Bazı kimseler bunu anlamalı, o zaman farklı düşünceler ortaya atmayacaklardır. Bazen kimsenin yapamadığını yaptığınız zaman yadırganıyorsunuz. Niye başka bir hoca kulübede otururken problem olmuyor da, Mesut Bakkal oturduğu zaman oluyor. Ben agresif bir yapıya sahibim, beni isteseniz de kulübede oturtamazsınız. Ama o günkü ortam farklıydı. Bazı şeyler bu kadar ucuz değil. Takım galip geliyorsa, kimse hocanın agresifliğiyle ilgilenmez. Hoca kenarda bağırır da, çağırır da. Bu yaptığımı anlamayanlar daha sonra benden özür diledi. İşin gerçeğini öğrendikten sonra bari komplo kurmayın. İnsanın yaptığı güzellikleri çirkinleştirmeyin. Belki şimdiye kadar hiçbir teknik direktör, yardımcısını bu şekilde ön plana çıkarmamıştı. İnsanlar artık böyle şeylere alışacaklar. Ben emeğe saygılı bir insanım ve biz bir ekibiz.Benim yaptığımı yabancı bir hoca yapsaydı manşet olurdu. Ancak beni lider olan insanlar anlayabilir. Mesut Hoca'nın istifa edip etmemesi hiç önemli değil. İşler o kadar da kötü gitmiyor. 4. takımla aramızda sadece 4 puan fark var. Neden kimse işimi iyi yapmıyor diye konuşmuyor da böyle ufak tefek yanlış işlere giriyorlar. Herkes kendi sorununu kendi içinde halletsin. Sorunlara Mesut Hoca'yı alet etmeyin. Benim gibi yeni nesil teknik direktörlerin sağlam durup, alttan yetişen genç antrenörlere örnek olması gerekiyor. Bu tip olaylara gülüp geçiyorum."