bermuda şeytan üçgeni hakkında yazılar

Kapat
X
 
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • delphin
    Senior Member
    • 27-12-2005
    • 15279

    bermuda şeytan üçgeni hakkında yazılar

    Onca yıldır merak edilen Bermuda Şeytan Üçgeni'nin sırrı çözüldü !

    Bermuda Seytan Ucgeni Atlas Okyanusu'ndaki bu bolgede, ozellikle son 60
    yilda bircok gemi ve ucak kaybolmus ve bunlardan geriye tek bir iz bile kalmamisti. Kimsenin aciklama getiremedigi bu esrarengiz fenomen, icinde bilimadamlarinin da bulundugu pek cok insan tarafindan "dogaustu bir takim
    guclerin yaptirimi" olarak algilandi ve oyle lanse edildi. Ancak, uzun yillardir devam eden arastirmalar birkac yil once bir sonuc verdi ve bu gizemli olaylarin aslinda basit bir "Doğalgaz Cilvesi" oldugu aciklandi.

    Yer altindan fiskiran dogal gazlar, sadece yuksek kara parcalarindan
    degil,deniz ve okyanus tabanlarindan da cikarlar. Cunku deniz tabanlari da

    ustu suyla kaplanmis alcak kara parcalaridir. Ancak, okyanuslar cok derin
    olduklarindan tabanlarinda buyuk basinclar vardir. Bu yuksek basinc
    altindaki bolgelerden cikmak isteyen dogal gazlar, oradaki cok dusuk isinin
    da etkisiyle kati hale donusurler ve "hidrat" denilen beyaz ve tebesirimsi
    bir madde haline gelirler. Cok derinlere dalabilen robot kameralarinin bu
    bolgedeki karbeyaz okyanus tabanini ve bazi gemi enkazlarini
    resimlemesinden sonra konuya su bilimsel aciklama getirilmistir:

    Bu bolge, Gulf Stream denilen sicak su akintisinin da gectigi yerdir.
    Tabanin bazen isinmasi yuzunden, bu "tebesir gazlar" erir ve sudan hafif
    olduklari icin yuzeye dogru yukselirler. O anda, tabandan yuzeye kadar bir
    bosluk (vakum-girdap) olusur ve okyanus adeta delinir. O sirada oradan
    gecen yuzer ne varsa, derin bir kuyuya duser gibi hizla okyanusun dibini
    boylar.

    Cunku, gazin kaldirma kuvveti gemileri tasiyacak guce sahip degildir. Gaz
    yukselmesi sona erince bosluk tekrar suyla dolar ve geriye hicbir iz
    kalmadan kocaman gemiler kilometrelerce derine gomulmus olurlar.

    Ucaklarin duserek kaybolmasi ise gene ayni sebeptendir. Yuzeye cikan dogal
    gazlar , havadan da hafif olduklari icin yukselmeye devam ederler. Bu kez
    vakum , bolgenin uzerindeki atmosferde olusur. Oradan tesadufen gecen bir
    ucak hemen irtifa kaybeder ve motorlari durur. Cunku, motorlardaki benzinin
    yanmasi icin oksijene ihtiyac vardir ve o boslukta hava olmadigi icin
    oksijen de olmaz. Boylece ucak da, hizla okyanus tabanini boylar. Meğer ki onca yıldır merak ettiğimiz Bermuda, sadece doğalgaz yüzünden böyle gizemli bir hal almış.
  • delphin
    Senior Member
    • 27-12-2005
    • 15279

    #2
    Konu: bermuda şeytan üçgeni hakkında yazılar

    Bermuda Şeytan Üçgeni’nde sualtı hazinesi

    Atlas Okyanusu’nda Bermuda Şeytan Üçgeni’nde sualtı araştırmaları yapan uzmanlar, şimdiye dek hiç bilinmeyen yeni canlı türlerine rastladı.

    NEW YORK - Bermuda’da bilim insanları, deniz tabanından 5 km derinlikten dalgıçlar ve ağlar aracılığıyla toplanan canlıların DNA’larını gemideki laboratuvarlarda inceledi. Numuneler arasında planktonlar, karides benzeri sürüngenler, ahtapotlar, solucanlar ve çeşit çeşit denizanaları bulundu. Okyanuslarda şimdiye dek yapılan biyoçeşitlilik araştırmalarında en derin 1 km’ye kadar inilmişti.


    Araştırmayı yürüten Woods Hole Oceanographic Institution uzmanı Peter Wiebe, bulunan 1000’den fazla canlının bir çoğunun yeni ve hiç bilinmeyen türler olduğunu ifade etti. Yeni türlerin DNA’ları biyo-çeşitlilik haritasına işlendi.

    Besin zincirinin en alttaki üyelerinden planktonlar, aynı zamanda küresel ısınmanın olumsuz sonuçlarından ilk ve en kolay etkilenecek canlılardan. Bilim insanları plaktonları “Macun gibi, yapışkan, şeffaf ve kırılgan yaratıklar” olarak niteliyor.

    KÜRESEL ISINMAYA KARŞI DOĞAL SİLAH
    Planktonlar aynı zamanda küresel ısınmaya karşı doğal birer silah. Planktonlar, okyanusun derinliklerinde yaşıyor, ancak geceleri yüzeye doğru yükselerek karbon emen bitkiler olan pito-planktonlardan besleniyorlar. Karbonu emen planktonlar, daha sonra bu karbonu beraberlerinde denizin derinliklerinde götürüyor. Böylece, yüzeyde kalsa sera etkisi yaratacak karbon suya çekiliyor ve deniz karbonu emmiş oluyor.

    DENİZİN DİBİ BİLİNMEYEN BİR DÜNYA

    Araştırma, deniz diplerinde yaşayan jelatinli bir yapıya sahip planktonların özelliklerinin daha iyi kavranmasını amaçlıyor. Araştırma gemisi, 2010’a kadar denizlerdeki tüm plankton türlerinin keşferilmesini amaçlayan ‘Census of Marine Zooplankton’ adlı bir projenin bir kolu.



    Bilim insanları, planktonların biyo-çeşitliliği hakkında çok az bilgi sahibi; özellikle DNA alanında kaydedilen gelişmeler bu canlıların özelliklerinin anlaşılmasını kolaylaştırdı. Yeni bulunan canlılar, besin zincirinin en alt katmanlarındaki unsurların daha iyi anlaşılmasını sağlayacak, ayrıca okyanuslardaki kirlenmeyle ilgili geleceği dönük bir referans olacak. Plaktonlar, deniz kirlenmesi, aşırı avlanma, küresel ısınma ve diğer ekolojik sorunlardan olumsuz etkileniyor.

    Yorum

    • delphin
      Senior Member
      • 27-12-2005
      • 15279

      #3
      Konu: bermuda şeytan üçgeni hakkında yazılar

      Bermuda Şeytan Üçgeni

      Bermuda Şeytan Üçgeni, yani Bermuda Triangle. Burada bir sürü deniz aracı arkalarında iz bırakmadan kaybolmuştu. Bir süre üzerinde konuşuldu ve olaylar açıklanamadı sonraları ise burada kaybolma olayları sona erdi ve ilgi alanından çıktı. Tabi bundan sonra paranormal avcılar başka bölgelere de uzandılar, örneğin Japon şeytan denizi veya sargasso denizi gibi. Konumuzla ilintili yayın yapan sayfalarda buraları hakkında az da olsa bir malumat var. Özellikle bazı kişiler hala merak ediyor. Bu sebeple bizimde paranormal bölümümüzde bulunması gerek diye düşündüm, ama zamanımıza uyan teknikler ile. Bermuda şeytan üçgeni olarak bilinen yer batı Atlantik okyanusunda, üçgen bir koordinat içinde kalan esrarengiz bir alan. Yaklaşık olarak 1.140.000 kilometre çapında.

      Bölge Bermuda Adası ile güney Florida arasında kalıyor. Bu bölgenin ilk raporları 15 inci yüzyıla ait. C. Colombus dan geliyor. Daha sonraları takip edile bilinen raporlar 19 uncu yüzyılın ortalarından itibaren başlıyor. En önemli rapor ise 1945 deki flight 19 denilen hava filosunun komple burada iz bırakmadan kaybolması. Bundan sonra bölge dikkati çekmeye başlıyor.1942 de Colombus burada navigasyon cihazlarının iyi çalışmadığını, yanlış yönleri gösterdiğini söylüyordu. Bu konu ilk defa Vincent H. Gaddis adlı bir araştırmacı tarafından 1964 yılında bilimkurgu mecmuası Argosy de duyuruldu. Bizim bildiğimiz C.Berlitz ise 1974 de bu bilgiler üzerine yazdığı kitabı ile Best Seller ünvanına ulaşmıştı. Bu bölge üzerinde iz bırakmadan kaybolan araçların (deniz,hava ) adedi yaklaşık olarak 200 adet. Henüz bir açıklama getirilmiş değil . Yani kaybolan uçakları bir kenara bırakın buradaki gemileri bile su altı araştırması ile bulmak mümkün olmamış,
      Daha sonraları yayınlanan The Bermuda Triangle Mystery Solved by Larry Kusche adlı kitap da doğrusu hem ilgi görmedi hem de yazılan teoriye inanılmadı. Gelelim burası hakkındaki bazı teorilere

      -USO veya UFO lar tarafından insan ve araçlar kaçırıldılar.
      -Atlantis burada battı, bu sebeple halen bazı su altı medeniyetleri var ve kaybolmalara sebep oluyorlar. Piri Reis haritasındaki The Island of Hispaniola aslında Atlantis'dir diyorlar.
      -Burada başka zamanlara açılan bilmediğimiz bir kapı var, bazı kondisyonlarda açılıyor ve araçlar buradan değişik bir mekan ve zamana atlıyorlar.

      KAYBOLAN UÇAK LİSTESİ

      Piper Aztec N1435P,December 21, 1979
      Beech 58 Baron N9027Q,February 11, 1980
      Piper Turbo Arrow N505HP,July 5, 1982
      Beech H35 Bonanza N5999,September 28, 1982
      Piper Navajo N777AA,October 20, 1982
      Beech Queen Air 65-B80 ,November 5, 1982
      Cessna T-210-J N2284R,October 4, 1983
      Cessna 340A N85JK,November 20, 1983
      Cessna 402B N44NC,March 31, 1984
      Cessna 337 N505CX,January 14, 1985
      Cessna 210k Centurion N9465M,May 8, 1985
      Piper Cherokee Lance N8341L,July 12, 1985
      Piper Navajo N3527E,March 26, 1986
      Twin Otter charter,August 3, 1986
      Cessna 402C N2652B,May 27, 1987
      Cessna 401 N7896F,June 7, 1987
      Cessna 152 N757EQ,December 21, 1987
      Beech Queen Air N884G,February 7, 1988
      Cessna 152 N4802B,January 24, 1990
      Piper Cherokee N7202F,June 5, 1990
      Piper Comanche N8938P,April 24, 1991
      Grumman Cougar N24WJ,October 31, 1991
      Cessna 152 N93261,September 30, 1993
      Piper Cherokee Six N69118,August 28, 1994
      Piper Aztec N6844Y,September 19, 1994
      Piper Cherokee II N5916V,December 25, 1994
      Aero Commander 500-B N50GV,May 2, 1996
      Piper Cherokee Archer N25626,August 19, 1998
      Aero Commander 500 N6138X,May 12, 1999

      KAYBOLAN GEMİ LİSTESİ

      Distant Horizons,Disappearances long ago
      Marine Sulphur Queen,A 504-foot T-2 Tanker
      s.s. Poet,A 520-foot cargo ship
      Silvia L. Ossa,A 590-foot ore carrier
      Samkey,A 416-foot Liberty Ship
      For Whom the Bell Tolls,Freighters posted missing
      Ride the Savage Sea
      A Fleet of Yachts:
      Witchcraft,December 22, 1967
      Polymer III,A 43-foot power yacht, 1980
      Kalia III,A 38-foot sailing yacht, 1980
      Saba Bank,A 54-foot yacht, 1974
      Drifters ve daha bir çoğu

      Yorum

      • delphin
        Senior Member
        • 27-12-2005
        • 15279

        #4
        Konu: bermuda şeytan üçgeni hakkında yazılar

        BERMUDA ŞEYTAN ÜÇGENİ





        Şeytan Bermuda´yı terk mi etti?

        Bermuda Üçgeni bir mit mi? Yoksa eski zamanlardaki denizcilerin uydurdukları türde bir masal mı? Acaba gerçekten orada zaman zaman doğaüstü bir olay mı yaşanıyor? Veya birilerinin iddialarına göre, kayıp kıta Atlantis´ten kalan bilinmeyen bir teknoloji mi olaylara neden oluyor? Mitolojik mitlerin dışında kalan çağdaş mitleri oluşturan temel neden paradır, insanlar doğadışı öyküler veya olgular yaratarak, olayın olduğu yerde ekonomik bir potansiyel oluştururlar.

        Çağdaş mitleri sıralarsak, ilk üçe muhakkak Bermuda Şeytan Üçgeni girer, Bermuda gizemi benzerlerinden çok fazla malzemeye sahiptir, kamoyuna malolmuş, kitaplarda, filmlerde kullanılan malzeme yerel düzeyde anlatılan malzemenin çok azını oluşturur, geride inanılmaz büyüklükte malzeme bulunmaktadır. Yazımızın ana amacı öncelikle bilimsel olduğu varsayılan yani bilimin zahmet edip popüler bir açıklama getirmediği yayınların iddialarını tartışmaya yöneliktir. Burada tartışılan Üçgen´de ışık hızında olayların yaşandığı iddialarıdır veya Üçgen´in mistik bir alan olduğudur ya da UFO´ların üssü olduğu şeklindeki abartılı iddialardır. Bunların bir kısmı roman yazarlarının eğlencesidir, bazıları ise takma ünvanlı yarı-bilimcilerin araştırılmamış ve kanıtlanmamış söylentilere dayanan korku filmi çizgisindeki derlemeleridir. Peki ama gerçek nerededir ve daha da önemlisi gerçeği söyleme yetkisi kime aittir? Üçgen gerçekten tehlikeli bir yer midir? Bermuda Üçgeni´ne gizemli yer tanımını getirirken, doğru bir tanım mı yapıyoruz? Bir uçak veya kuş iz bırakmadan nasıl kaybolabiliyor? Ve sonuç olarak, gizem dediğimiz kavramı, aktif ve taraflı imajinasyonlardan nasıl ayıracağız? Olayın temel konu başlıkları şunlardır; Coğrafi başlıklar; Üçgen´nin boyutları-Sargasso Denizi-Atlantik akıntıları-Okyanus tabanı-Gaz kabarcıkları-Manyetik kuzey kutbunun coğrafi ve göksel konumu şeklindedirler. Tarihi başlıklar; Bermuda Üçgeni deyiminin ilk defa ne zaman kullanıldığı-Kristof Kolomb ve uçakların kara kutularıdırlar. Ele alınması gereken olaylar ise; Uçuş 19-Mary Celeste-Carroll A-Rosalie-Stavenger ve Aralık 1948´deki DC3 olayıdır. Biz yola tanımdan ve boyutlardan çıkacağız;

        Akıntının ölümcül oyunu;

        Oxford English Sözlüğü´nün Şubat 1964´de yayınlanan ikinci baskısı, "Bermuda Üçgeni" veya "Şeytan Üçgeni" deyimlerinin ilk kez yer aldığı ansiklopedik kaynaktır. Deyimler, "Argosy" yani büyük ticaret gemileri maddesinde kullanılmış ve mitik bir Bermuda Üçgeni tarifinin çevresinde sınır ötesi bir abartı yaratılmıştır. Üçgen´nin resmi boyutları Bermuda, Puerto Rico-San Juan ve ABD, Florida-Miami´dir. Bununla beraber olayları gözden geçirdiğimizde, bu sınırın dışına çıkıldığını farkederiz, olaylar Kuzey Atlantik´e doğru yayılırlar. Bazen de Doğu Pasifik´te, Meksiko Körfezi´nde yer alırlar. Sargasso Denizi ise tüm çekişmelere rağmen Bermuda Üçgeni´nin resmi sınırlarının dışında kalır. Oysa, birçok best-seller kitapta Sargasso Denizi Üçgen´nin tam ortasına konulmuştur yani görülür ki, tanımlanan sınırlarla, yaşanan olayların yerleri arasında çelişki vardır. Bermuda Üçgeni´ninden geçen veya etkileyen akıntıların başında Gulf Stream Akıntısı gelir. Akıntı, Florida Burnu´nun ucundan başlayarak, Britanya´ya kadar gider. Londra´nın ünlü sisinin oluşmasının ardında Gulf Stream vardır, birçok Avrupa ülkesinde ve Kanada´da iklimin ılımlı olmasının nedeni de Gulf Stream Akıntısı´dır. Gulf Stream güçlü bir akıntıdır, yani denize düşen birçok kuşu ve acemi denizciyi itip götürecek kadar güçlüdür. Akıntı önüne kattığı bir botu, kuzeye iterek önce Florida´nın doğusuna ve Bahama Adaları´na götürür, Florida ile Bahamalar´ı ayıran Florida Boğazı´nda akıntı değişir ve çalkantılar halinde hızlanarak kuzeye yönelir. Bu ne demektir? Akıntıya kapılan bot, önce doğuya sonra da kuzey-doğuya yönelecektir. Eğer botu kıyı boyunca izliyor veya gözlüyorsak, kısa bir mesafeyi hızla veya çabuk aştığını görürüz. Ve ardından da botun kısa bir süre içinde, ufuk çizgisinde kaybolduğunu izleriz. Daha beteri ise, botun rotasını batıya çevirmesi halinde dahi, hala kuzeydoğuya doğru akıntı tarafından itiliyor olmasıdır yani Gulf Stream Akıntısı, acemi denizcileri veya yetersiz tekneleri kendi doğrultusuna götürebilir. Kürekle hareket eden küçük bir kanonun ise, akıntıdan kurtulması imkansızdır. Bunu med-cezirle mücadele etmeye benzetebilirsiniz. Belli bir çaptaki yelkenli teknelerin dahi başı derttedir, yelkenli uygun rüzgarı arkasına alıp rotasını Akıntı´nın dışına çevirmiş dahi, hedefine giden yola girinceye kadar, rotasından millerce öteye gitmiş olacaktır. Ancak bölgeyi ve Akıntı´nın tüm özelliklerini çok iyi tanıyan bir denizci önceden tedbir alarak, bu duruma düşmeyecektir. Yukardaki duruma düşen teknenin kaptanı, istediği rotadan uzaklaştıkça okyanusta kaybolma tehlikesi karşısında paniğe düşecek ve içinde bulunduğu durumdan nasıl kurtulabileceğini hesaplamadan imdat mesajlarını yayınlamaya başlayarak, arama ve kurtarma operasyonlarını başlatacaktır. Ve okyanusta kaybolma tehlikesi de gerçektir, bulanamadığı takdirde de kayıp ilan edilecektir.

        Okyanusun inanılmaz derinliği

        Kuzey Amerika kıtasının kıyıları çok güzeldir, mavi suların güzelliği özellikle Karayipler´de belirgindir. Karayip Adaları´nın birçok yerini, kıyı boyunca yukardan uçarak gözlerseniz berrak suların altındaki dev blokların millerce uzandığını görürsünüz. Bu görkemli bir görüntüdür ve öylesine net bir görüntüdür ki, su altındaki batık bir uçağı veya parçalarını açıkça görebilirsiniz, düşen birçok uçağın kara kutuları bu sayede bulunabilmiştir. Büyük jetler her tür hız ayar aygıtına sahiptirler, küçük uçaklarda ise "Emergency Lacator Transmitter" denen aygıttan başka birşey yoktur, bu küçük uçaklarda bulunan Kara Kutu´lar ise su altında yeterince çalışmazlar. Yanısıra da okyanusun kumsal tabanında oluşan kum dalgalanmaları bulutlar halinde zaman zaman çalkalanarak aygıtları iyice çalışmaz hale getirmektedirler. Batık küçük tekneler de bu nedenlerle gözden kaçmakta ve en gelişmiş radarlar tarafından dahi görülememektedirler. Öyleyse, belli bir çapın altındaki batık teknelerin bulunması çok küçük bir olasılıktır. Gerçek tehlike, Karayipler´in sığ kıyılarına dalan dalgıçların gördüğü gibi, okyanus tabanının çok sığ olarak kıta kıyısı boyunca binlerce mil devam ettiğidir. Yani bu sığ kıyı tabanı aynı zamanda da okyanus tabanıdır ve siz çok küçük bir farkla çok az açıldığınızda veya bir sürpriz olarak derinlik birdenbire yüzlerce metreye ulaşabilir. Puerto Rico´nun 100 mil kuzeyi, Atlantik Okyanusu´nun en derin yeridir, Puerto Rico su altı hendeğinin derinliği 9.200 metreye ulaşır. Florida Boğazı´nda derinlik 5.000 metreyi aşar. Büyük Bahamalar´dan Kuzeydoğu Providence Kanalı´na uzanan bölgede derinlik 2.000 ile 4.000 metre arasındadır. Yani beş-on metrelik bir derinlikte yüzerken, dalarken veya teknenizle seyrederken, birkaç dakika içinde altınızda binlerce metrelik bir derinlik ortaya çıkabilir. Ve bu sığ sanılan bu kıyılarda sayısız uçak ve tekne hiç iz bırakmadan kaybolmuştur. Kısacası, Miami´den, Bahamalar´a uzanan bölgede okyanusun derinliği yaklaşık olarak 6.000 metredir ve bu sular sakin değildir.

        Kuzey Kutbu kaosu ve Kolomb´un yanılgısı;

        Bu bölümdeki araştırmanın temeli, Üçgen´deki olaylarda sık anlatılan pusula bozulmalarıdır. Üç temel kutup vardır; Manyetik Kutup, Grid Kutup ve Gerçek veya Göksel Kutup. Gerçek Kutup, Polaris yıldızıyla yani Kuzey Yıldızı ile belirlenir, yerini bulmak için Ursa Major ve Ursa Minor yani Büyük Ayı ve Küçük Ayı takımyıldızları gözlemlenir, Küçük Ayı´nın ucundaki iki yıldızın üstünden yukarı çıkıldığında görülen son parlak yıldız Polaris´dir. Grid Kutup, 90 derece enlemdeki gerçek kutuptur, haritalarda ve kürelerde görülür, Polaris´le aynı doğrultuda değildir, bazen farklılık gösterir. Pusulaların gösterdiği Manyetik Kutup ise, Grid Kutup´un binlerce mil ötesindedir; manyetik bir alanı gösterir ve bu yer Hudson Körfezi´ndeki Baffin Adaları´nın bir tanesindedir. Bazı kürelerde göreceğiniz küçük (x) işareti, bu yeri göstermektedir. Atlantiği geçerken garip pusula hareketleri ile karşılaşan ilk denizci bilindiği tadarıyla Kristof Kolomb´dur, Gerçek Kutup´la, Manyetik Kutup arasındaki farkı veya aynı olmadığını ilk o görmüş ve bunu gemisinin seyir defterine kaydetmiştir. Ama 500 yıl öncesindeki pusulaların ne kadar başarılı oldukları ayrı bir tartışma konusudur ve Kolomb öyle sanmış da olabilir. Dünyada Manyetik ve Grid veya Manyetik ve Gerçek Kuzey olan iki boylam vardır, birisi Avrupa´nın merkezine yakındır, ötekisi ise ABD´nin doğusundadır. Atlantik´de yolculuk ederken, Manyetik ve Grid Kuzey arasındaki farkın gittikçe arttığını görürsünüz. Portekiz yakınında 4 derece olan bu fark, Atlantiğin ortasında, Sargossa Denizi´nde 22 dereceye kadar ulaşır. Florida Burnu´na geldiğinizde ise fark, bir hatta yarım dereceye kadar düşecektir. Bu açıklama çok yeterli görünmese de, bazı pusula sapmalarını açıklama yönündedir. Kristof Kolomb ve Bermuda Üçgeni olayı tarihsel bir dip nottur. Ünlü denizci, Sargossa Denizi´nde garip olaylar yaşamıştır, pusulası sapmış ve denizde garip ışıklar görmüştür. Öncelikle söylemek gerekir ki, Kolomb mükemmel bir denizci ve kaptandı, denizlerde sayısız sorun yaşamış, doğa ile boğuşmuştu. Mürettebatı onun yeteneklerine inanıyordu, ilk yolculuğunda mürettebatın korkusu karayı görememekten öte, yiyecek ve suyun biteceği yüzündendi. Okyanusun ne kadar büyük olduğunu, karaya olan mesafeyi bilmiyordu ve hesapları kendisine özgündü. O çağda, dünya ikiye ayrılmıştı, ufuk çizgisi ve ötesi... Ötesi, bilinmeyen bir yerdi. Dünyanın düz olduğuna inanılıyordu. Kolomb´a göre dünyanın çevresi 15.000 mildi. Ve Kolomb, denizin ötesine giderek Sargossa Denizi´ne ulaştı, burası onun ve adamlı için bir bulmacaydı, karaya yaklaşırken kuşlar görmüştü ama kara görünmüyordu. Sonra Atlantik´in batısına doğru devam ettiler ama pusulaları Gerçek Kutbu göstermiyordu, sadece Kolomb olayın farkındaydı, kimseye söylemedi, oysa pusula normaldi; çünkü Manyetik kutup Prince of Wales Adası yakınlarındaydı. Kolomb ve mürettebatı, aynı gece suya düşen bir meteor gördüler, bu onlar için alışılmışın dışındaydı. Olayları Kolomb´un seyir defterinden izliyoruz. 11 Ekim gecesinde uzakta ışıklar gördü, herkes uyuyordu, adamlarından ikisini çağırarak gösterdi. Üçüncü adam geldiğinde ışık kaybolmuştu. Olay duyulduktan sonra mürettebat artık geri dönülmesini istedi, Kolomb birkaç gün süre istedi; eğer kara görünmezse döneceklerdi. Karayı ilk görecek adama ödül vaadetti. Etrafta kuşlar vardı ve denizde yosunlar yüzüyordu, denize kadar inmiş olan bulutları birkaç kez kara sandılar. Kolomb, ödülü arttırdı. 11 Ekim gecesinde görülen ışık Hispanola Adası´na aitti ama uzağından paralel olarak geçiyorlardı, sonra birkaç ışık daha gördü ama kimseye haber vermedi. Dört saat sonra sabah olduğunda, Pinta gemisinden Rodrigo de Triana karayı gördü, bulutlar veya sis açılmış ada ortaya çıkmıştı; orası bir gece önce ışık gördükleri yerdi. Kolomb ve adamları yosunlu, üzerinde kuşların uçuştuğu sisli bir denizde yol alırken, ışıklar görmüşler ve bu gizemli ortamda doğaüstü güçlerle karşılaştıklarını sanmışlardı. Oysa ışıkların kaynağı büyük bir olasılıkla adada yakılmış bir ateşti.





        En büyük gizem; Uçuş 19

        Uçuş 19 adı bize beş Avenger tipi bombardıman uçağının kayboluşunu anımsatır. Fort Lauderdale üssünden havalanarak günlük görev uçuşlarından birisini yapan Uçuş 19 filosunu, deneyimli pilotlar ve yardımcıları yönetiyordu. Rota gereği, 160 mil doğuya uçup, 40 mil kuzeye dönecekler ve 120 millik bir dönüş yaparak tekrar üsse geleceklerdi. Her uçakta üç kişi vardı ya da olması gerekiyordu ama bir uçağın iki kişiyle kalktığı biliniyor, kimliğini sadece pilotun bildiği bir kişi uçağa binmemişti, Raslantı mı yoksa önsezi mi? Uçuş öncesinde her zaman olduğu gibi, her tür test ve kontrol yapılmıştı, uçaklar mükemmel çalışıyorlardı. İki saatlik bir görev için fazla sayılacak miktarda benzin almışlardı. Telsizleri on ayrı kanala ulaşabiliyor veya alıyordu, geri dönmeleri için alınan en iyi garanti buydu. İlk mesaj saat 15:45´de geldi; "Kontrol kulesi; bu bir acil durumdur. acil durumdayız; kaybolduk; nerede bulunduğumuzu anlayamıyoruz. Kulenin ilk cevabı; "batıya dönün" şeklinde oldu ama filo batının nerede olduğunu bilmiyordu. Kule personeli tam bir bulmaca ile karşı karşıya kalmışlardı, eğer pusulalar çalışmıyorsa, pilotlar güneşe göre yol alarak yine yön bulabilirlerdi, gün batımına daha çok zaman vardı. Saat 16:25´e gelindiğinde filo komutanının yine sesi duyuldu; "Bulunduğumuz yer normal değil, üssün 225 derece kuzeyinde olmalıydık, bu şeye benziyor..." mesaj burada kesildi. Bu arada 13 personeliyle beraber Martin Mariner tipi deniz uçağı yardım için havalanmıştı, önce normal mesajlarını yollayan Mariner, Uçuş 19´un bulunduğunu sandığı yere vardığında sesi kesildi ve bir daha da mesaj gelmedi. Saat 19:04´de Uçuş 19´dan son mesaj geldi; ama bu çok zayıf gelen rutin "FT" sinyaliydi ve Uçuş 19´un uçuş kodu anlamına geliyordu. Uçaklar haftalarca arandılar ve hiçbirşey bulunamadı. Bugün dahi, ABD Deniz Kuvvetleri hala Uçuş 19 konusunda uyarılıdırlar. Askeri uzmanlar tamamiyle şaşkındılar; nasıl olmuştu da 27 insan ve 6 uçak kaybolmuştu? Avenger´ların benzini bitse bile, uçaklar süzülülerek denize inebilirler ve botlarına binerek portatif telsizleri aracılığı ile yardım bekleyebilirlerdi. Resmi açıklamada kayboldukları belirtildi; raporda şu satır vardı; "Mars´a uçmuş gibiydiler..."





        İşin gerçeği ne olabilir?

        1. Filo komutanı Teğmen Charles Taylor Deneyimli bir pilottu, Deniz Kuvvetleri Uçuş Komutanlığı´ndan Fort Lauderdale üssüne yeni atanmıştı. Diğerleri uçuş saatlerini tamamlamaya çalışan acemi pilottular.

        2. Görevin amacı, bombardıman eğitimi için, Büyük Bahamalar´daki Hens ve Chickens Shoal bölgesinde alçak irtifada uçuş çalışmaları yapmaktı. Teğmen Taylor o gün uçmak istemiyordu, bir gece önce verilen partide çok içmişti ve yorgundu ve ondan başka hiç kimse görev rotasını ve amacını bilmiyordu.

        3. Pusulalar bozulduktan sonra, Teğmen Taylor ölü uçuş yapmaya devam etti, oysa denize iniş yapabilirlerdi.

        4. Taylor´un anlaşıldığına göre kolunda saati de yoktu çünkü arkadaşlarına sık sık saatin kaç olduğunu sorduğu sormuştu. Uçarken bir ara üzerinden geçtiği yeri tanıdığını sanmıştı, kendisi Florida Keys´de yaşıyordu ve oraya vardığını zannediyordu ama bulunduğu yer Bahamalar´dı. Florida Keys bir adadır, böylece Taylor Florida kıyılarına ulaşacağını sanarak filosunu yönlendirdi fakat hava gittikçe bozuyordu, saatlerce kuzeye uçtuktan sonra anakaraya ulaşamadı ve bu kez doğuya dönme emrini verdi, bu kez Mexico Körfezi üzerinde uçtuğunu sanıyordu. Gerçekte kuzeye doğru Atlantik kıyısı boyunca uçuyordu, doğuya dönme emrini verinci filo Atlantik´e yönelmiş ve sonsuz uçuşuna başlamıştı.

        5. Uçuş 19, uçuş sırasında sürekli olarak üsle ilişki halindeydi, kule onu pusulasız uçması için uyarmıştı, bunun için özel telsiz kanalını kullanacaktı. Kule Taylor´dan o kanala geçmesini istedi ama Teğmen reddetti çünkü uçaklardan birisinin telsinin o kanalı arızalıydı ve Taylor frekansı değiştirirse o uçakla irtibatı kaybedeceğinden korkuyordu. Hava fırtınaya dönüşmüştü ve artık görüş sıfırdı.

        6. Taylor´un eninde sonunda telsiz frekansını değiştireceğini düşünen Fort Lauderdale üssü, kendi telsizini o kanala sabitleştirdikten sonra kıyı boyundaki tüm telsiz istasyonlarının da aynı kanaldan Uçuş 19´a fikslenmelerini istedi. Eğer Taylor kısa bir an için bile olsa, frekans değiştirseydi, her yerden yardım alacak ve Florida´da Jacksonville´e ulaşacaktı .

        7. Hava yağmurlu yani kapalıydı ve güneş görünmüyordu, bu yüzden Taylor güneşe bakarak yön bulamadı.

        8. Filonun diğer üyeleri Taylor´un yolunu kaybettiğini ve Florida´yı aradığını duyuyorlardı, içlerinde onun yanıldığını farkedenler olabilirdi ama askeri disiplin gereği ses çıkarmadılar.

        9. Kule çeşitli mesajlar yolladı ama Uçuş 19 bunların çoğunu işitemeyecek kadar üsten uzaklaşmıştı ve bu yüzden de bir başka telsiz trafiğinin içindeydiler yani kendi üssünün ilişki kuramadığı frekansına kilitli kalmıştı. Eğer Taylor o anda artık ulaşamadığı kendi üs frekansından çıkıp, yardım frekansına geçseydi, sayısız telsizle bağlantı kurabilecekti. Kıyı istasyonlarından hiçbirisi Taylor´un grubunu işitemedi.

        10. Yardım için havalanan Mariner tipi uçak, Uçuş 19´u aramak için aceleyle yollanan tek uçaktı. Yani yeterince kontrol edilmeden havalanmıştı, büyük bir olasılıkla havada infilak etti, patlamayı gören tanıklar vardı ve yağ lekeleri bulundu. Mariner uçaklarının yakıt tanklarında sürekli sızıntı olduğu o sıralarda çok konuşulan ve sorun olan bir konuydu, bu yüzden onlara "uçan gaz tankı" diyorlardı ve gereken kontrol aceleden yapılamamıştı. Kalkıştan 23 dakika sonra patlamış olmalıydı.

        11. Avenger´lar su yüzeyinde iki dakika kalabilirdi ve süre hava iyi ve deniz durgunsa geçerliydi. Ve tabii suya inişte pilotların yaralanmamış olmaları da gerekliydi çünkü Avenger bir deniz uçağı değildi ve suya çarpışı sert olacaktı. Dalgalar uygun koşullarda değildi ve Uçuş 19 hava karardığında sağnak yağmur altında deniz yüzeyine çok yakın uçuyordu. Taylor´un dışındaki pilotların hiçbirisi bu koşullarda uçma deneyimine sahip değildiler, hepsi öğrenciydi. Benzinleri bittiğinde, bir kaya gibi dalgalı denize çakılmış olabilirler, ne durumda olduklarını anlamadıkları son mesajlarından anlaşılıyordu ve beraber uçmayı sürdürmeye karar vermişlerdi.

        12. Arama, ilk saatlerde yeterli değildi, alarm durumunda kalındı ama denize yollanan araçların sayısı çok azdı. Çünkü Deniz Kuvvetleri Uçuş 19´undan umudunu kesmişti. Sonraki haftalarda hava iyiyken yapılan kapsamlı aramalar boşunuydı, artık çok zaman geçmişti.

        13. Uçaklar kıta kıyısından çok uzaklaşmışlardı; Karayipler´in üzerindeydiler ama buralarda deniz derinliği binlerce metredir, bu nedenle de en küçük bir enkaz parçasının bulunması dahi imkansızdı.

        Evet, bütün bunlar karşıt görüşler, tümü de dünyevi, doğaüstü güçler burada yoklar. Deneyimli havacılar uçuşlarda her tür sürprizin olabileceği ve en normal koşullarda dahi öldürücü olayların meydana gelebileceği konusunda hemfikirdirler. Cevaplanamayan tek soru pusulaların neden bozulduğudur ama bu da yukarda bahsedilen kutupsal alan karışımı yüzünden oluşmuş olabilir. 1991´de Florida açıklarında 600 metre derinlikte beş Avenger uçağı bir derin deniz araştırma kapsülü tarafından bulundu, herkes heyecanlandı, efsane bitiyor muydu? Ama kapsülün getirdiği parçalar incelendiğinde bulunan uçakların Uçuş 19 olmadığı anlaşıldı, bu Avengerlar başkaydı ve o bölgede o dönemlerde mantıklı nedenlerle düşen yüze yakın Avenger vardı. Uçuş 19 sonuçta hala kayıp. Şimdi bir de öteki efsaneye göz atalım.



        DC 3´ü Noel Baba mı kaçırdı?

        27 Aralık 1948´de Porto Rico, San Juan´dan, Miami Florida´ya giden ticari uçak tamamiyle yüklüydü. Pilot Yüzbaşı Robert Lindquist, Miami Kulesi´ne 50 mil kala telsizle arayarak, iniş koşullarını sordu, kule cevap için aradığından hiç ses çıkmadı ve DC 3 bir daha ilişki kurmadı. Uçaktan biraz önce keyifli Noel şarkıları geliyordu ama on dakika sonra yok oldular. Uçakta bir telsiz sorunu yoktu ve üstelik pilot kaybolmadan hemen önce Miami´yi gözle de görmüştü. Hava açık ve durgundu, pilot ve yardımcısı yıllardır uçuyorlardı ve kimse bir uçak kazası görmedi. Uçağın bulunduğu yerde yani üzerinde uçtuğu denizin derinliği sadece 6 metreydi. Şimdi olasılıklara bakalım;

        1. Uçağın bataryaları zayıftı; pilot San Juan´dan ayrılmadan önce yer personeli tarafından uyarılmıştı. Aynı gün Miami´den San Juan´a uçmuştu ve gerekli şarjı yapmadan geriye dönüyordu. Yani o gün yirmi saatten fazla uçuş yapılmıştı ve pilotların yanısıra uçak da yorgundu ve düştü ama zannettiği yerde uçmuyordu, pilotun gördüğü yer ise Miami değildi. Bataryaların zayıflığı yüzünden Kule uzaklığı 50 mil olarak duymuştu.

        2. Florida Boğazı´nda denizin derinliği 1.500 metreden fazladır. Akıntı çok hızlı ve güçlüdür. Eğer uçak sandığı yerin dışında bir yere düştüyse bulunması imkansızdır. Akıntının inanılmaz gücü sadece birkaç saat içinde tüm uçağı en küçük bir parçasını bulunamayacak kadar dağıtabilir.

        3. Pilot uçağının yerini bilmiyordu; iddia edildiği gibi kayıtlı uçuş mesajlarında, pilotun Miami´yi gördüğünü söyleyen bir kayıt bulunamadı. Uçaktaki enerji zayıflığı nedeniyle kuleye verdiği zaman, hız ve hava kayıtları kuşkuluydu ve pilotlar inişe elli mil kala bu tür rapor vermezler, büyük olasılıkla uçak Miami´den elli ile yüz mil arasında bir uzaklıktaydı.

        4. Rüzgar yön değiştirmişti ve uçak batıya doğru itiliyordu. Ama pilot Miami´yi olan uzaklığı yanlış tahmin ettiğinden yönünün değiştiğini fark edemedi. Telsiz ilişkisini de bataryaları boşaldığı için kaybetmişti ve böylece Florida´nın güney ucunu kaybederek, Mexico Körfezi´nde kayboldu.

        5. Yıllardır sadece San Juan-Miami arasında uçan ve bu rota dışında hiç uçmamış olan pilot için, farklı ve alışmadığı uçuş koşulları ve de havayolu yeniydi, bu nedenle şaşırarak neden bilmediği bir yerde uçtuğunu anlayamadı. Yardımcı pilotu ise yeni bröve almıştı ve hiç deneyimi yoktu. Kısacası boşalan bataryalar, uçuculuğun ciddi bir iş olduğu gerçeği ile buluşarak Bermuda Efsanesi´ne DC 3´ü de kattılar.

        Ve Mary Celeste´nin kaderi

        Bermuda Üçgeni konusunu Mary Celeste´den söz etmeden bitirmek mümkün değildir. Mary Celeste yaklaşık 300 m. boyunda, 282 ton ağırlığında Brigade tipinde bir şilepti. Bulunduğunda tamamen boş olarak yüzüyordu, 4 Aralık 1872´de Dei Gratia´dan yükünü almış ve gelecek ay New York´a ulaşmak için yola çıkmıştı. 7 Kasım´da Cenova limanındaydı, bir hafta sonra da Cebelitarık Boğazı´nı aşmış, onu Dei Gratia´da ilk görenler geminin yüzüşünde bir gariplik olduğunu söylemişlerdi. Ama daha sonra boş olarak bulunduğunda geminin mükemmel durumda olduğu anlaşıldı, sadece filikaları yoktu. Mary Celeste´nin içindekilerin kaybolmasıyla ilgili sayısız öykü vardır, kaptanın tüm yolcuları ve mürettebatı birer birer öldürüp kanını içtikten sonra yeraltı dünyasına gittiği fantazyasına kadar... Ama biz doğal olasılıkları görelim;

        1. Mary Celeste, hiçbir zaman Şeytan Üçgeni´ne girmedi. Bulunduğunda Azorlar´la, Portekiz arasında denizde sürükleniyordu.

        2. Gemi son derece tehlikeli bir mevsimde denize açılmıştı, yolunun üstünde Atlantiğin kış fırtınaları vardı. Büyük bir fırtına ile karşılaşmışlar ve geminin batacağını sanarak filikalara binmişler ve açık denizde kaybolmuşlardı ama gemi batmamıştı

        3. Olayın Bermuda Üçgeni ile ilgisi olmadığını bir kez daha anımsatalım. Benzeri kazalar dünyanın her yerinde sayısızdır ve sadece Hint Okyanusu´nda terk edilmiş ve içindeki insanların bulunamadığı yüzlerce gemiye raslanmıştır. Kısacası Mary Celeste, Bermuda Üçgeni´ne takılı bir kulptur.

        İşte size Bermuda Şeytan Üçgeni´ne öteki kapıdan bir bakış. Şimdi karar sizin ama bir düşünün, kolay olan efsaneleri yaratmaktır, zor olan ise bilgiye ulaşmaktır hele hele gerekli olan bilgiye...

        Yorum

        • delphin
          Senior Member
          • 27-12-2005
          • 15279

          #5
          Konu: bermuda şeytan üçgeni hakkında yazılar

          Soru: Bermuda Şeytan Üçgeni hakkında bilgi verir misiniz?

          Pek çok gemi ve uçağın hiçbir enkaz bırakmadan kaybolduğu iddia edilen, Atlantik Okyanusu’nun Güney ve Kuzey Amerika’yı birbirinden ayıran ve Bermuda, Porto Rico ve Miami sahilleri arasında kalan üçgen şeklindeki bölgeye Bermuda Şeytan Üçgeni adı verilmektedir. Bu konuyla alakalı ülkemizde de “Bermuda Üçgeni” veya “Atlantik Esrarı” gibi bir hayli tercüme kitap neşredilmiştir. Bu kitapların neşredildiği günlerde Konya’da bir araştırmacı, bundan birkaç asır evvel, Osmanlı müellifleri tarafından yazılan bazı eserlerde, Bermuda müsellesi içinde bazı esrarengiz hadiselerin cereyan ettiğine dair bir kısım bahisler bulunduğunu yazmıştı ve gazeteler de bunu neşretmişlerdi. Biz Bermuda müsellesinin esrarıyla alakalı söylentilere şimdilerde muttali olmaya başladık. Halbuki Osmanlı müellifi bundan birkaç asır evvel bu mesele hakkında değişik yorumlar ortaya koyuyordu. Vâkıa daha evvel Mayalara ve Meksikalılara ait seyahat notlarında “Bu yosunlu denize geldiğimiz zaman bir uğursuzluk ve yümünsüzlük üzerimize bastırır. Orada gemiler günlerce çakılı kalırlar. Rüzgarlar durur ve yelkenliler işlemez.” şeklinde bölgeyle alakalı esrarengiz hadiselerden hep bahsedilmekteydi; ama şimdilerde daha bir güncel hale geldi.
          Bermuda Şeytan Üçgeni’nin efsaneleşmesine sebep olan ilk vak’a 1945 yılında meydana gelir. Beş adet savaş uçağı rutin görev uçuşu için Florida’daki üslerinden havalandıktan sonra pilotların lideri, telsizden kontrol kulesine şöyle bir mesaj anons eder: “Karayı göremiyoruz. Pozisyonumuzdan emin değiliz. Nerede olduğumuzu bilmiyoruz. Galiba kaybolduk.” Bu sırada kontrol kulesinden pilota, “Nasıl olur, hava gayet iyi gözüküyor. Batı’ya gidin.” şeklinde cevabî mesaj gelir. Bunun üzerine pilot, “Neresinin Batı olduğunu bilmiyoruz. Her şey yanlış. Çok tuhaf, hiçbir yönden emin değiliz. Okyanus bile olması gerektiği gibi değil.” der ve bağlantı kopar. Acilen yardım alarmı verilir, ancak uçakların izine bir daha rastlanılmaz...

          Bermuda Şeytan Üçgeni hakkında söylenenler

          Yine o bölgeden geçen gemilerde de benzer esrarengiz şeyler olduğundan bahsedilmektedir ki, batan bir kısım şilep veya transatlantiklere bakıldığında içlerinde sadece kedi ve köpek ölülerinin olduğu, insanların, önlerinde bulunan yemeklerini bitirmeden bırakıp sanki denize atladıkları veya bir fırtınanın tabaklara ve kaşıklara dokunmayıp sadece insanları alıp götürdükleri söylenmektedir. Bu meseleyi izah sadedinde bugüne kadar değişik fikirler ortaya atıldı. Müsaadenizle o fikirlerden bazılarını maddeler halinde arz etmeye çalışalım:
          1. Bu tamamen yer fiziği ile ilgili bir hadisedir. Kuzey ve güneyden gelen akıntı orada bir durgunluk yapmakta ve bu durgunluk yoğun bir şekilde yosunların oluşmasına sebebiyet vermektedir. Yosunların bu yoğunluğu yüzünden orada gemiler hareket edememektedir. Ayrıca bu bölgede yüz, iki yüz, hatta üç yüz metre yüksekliğe kadar çok şiddetli dalgalar meydana gelmektedir. Bu devâsâ dalgalar getirmiş oldukları vakumla üstlerinden geçen uçakları kendilerine doğru çekmektedir. Dolayısıyla böyle bir atmosferde gemilerin alabora olması gayet normaldir.
          2. Şiddetli akıntıların meydana getirdiği dev girdaplar, orada denizin altında “mavi delikler” adı verilen delikler meydana getirmiştir. Uçak veya gemiler buraya geldiğinde delikler tarafından yutulmaktadır. Nitekim bazı dalgıçlar, o mavi deliklerin içinde bir kısım yelken ve kayıkların bulunduklarına şahit olmuşlardır.
          3. ****eninci tûl dairesi buradan geçmekte ve kuzey kutbundan kıvrılınca, Japonya’dan geçen daire olarak yüzellinci daire adını almaktadır. Binaenaleyh, böyle bir ölüm denizi Japonya’da da bahis mevzuudur. Buradan anlaşılmaktadır ki, o tûl dairesine rastlayan her yerde bu türlü ölüm denizleri mevcuttur. Hatta mesele biraz daha tamim ve teşmil edilerek otuzuncu ve kırkıncı güney arz dairesinde ve otuzuncu ve kırkıncı kuzey arz dairesinde de aynı şeylerin var olduğu, ayrıca yeryüzünde bu tür esrarengiz kaybolmaların ve yutulmaların bulunduğu diğer altı yerin daha olduğu ifade edilmektedir.
          4. Uçan daireler, gemileri ve uçakları göğe kaldırmakta veya denizin dibine batırmaktadır.
          5. Deniz dibinde biriken fosiller ve çeşitli atıklardan zaman zaman çıkan metan gazı, deniz suyunun kimyasal karışımını etkileyerek yoğunluğunu düşürmektedir. Yoğunluğu sıfıra düşen suda yüzebilme özelliğini kaybeden gemi, metan kuyusu adı verilen gazın çektiği bölgeye girer girmez batmaktadır. Denizin dibinde biriken çeşitli atıkların türüne ve suyun ısısına göre metan gazı kabarcıklarının şiddeti de değişmektedir. Bermuda Şeytan Üçgeni gibi gaz akımlarının şiddetli olduğu bölgelerde seyreden uçaklar da büyük tehlike sınırı içinde bulunmaktadır. Çünkü su yüzüne ulaşan metan gazı kabarcıkları atmosfere karışarak yukarıya doğru şiddetli bir metan tüneli oluşturmakta ve metan tüneline giren uçak da kontrolden çıkarak denize çakılmaktadır.

          “Şeytanın tahtı deniz üzerindedir”

          Müsaadenizle ben, bütün bunların dışında özellikle başka bir husus üzerinde durmak istiyorum. Efendimiz: “Şeytanın tahtı deniz üzerindedir.” buyurmaktadır. Burada “deniz” mutlak zikredilince, bu mahut ifadeden belli bir deniz manası çıkarabilir ve yeryüzünde belli denizlere şeytanın tahtgâhı diyebiliriz. Binaenaleyh ecinni ve şeytan taifesi buraya hükmetmekte, gemi ve uçakların elektronik cihazlarını çalışmaz hale getirerek onları batırmaktadır. Vâkıa cin ve şeytanlar “mearic” ve “nar”dan yaratıldıkları için, adeta güneşten gelen dalgalara maruz kalmış gibi bütün elektronik cihazları da alt üst edebilirler.
          Ayrıca Efendimiz, “Helak olmuş cemaatlerin helak oldukları yerlere uğramayın. Ancak ağlayarak uğrayın.” (1) ikazında bulunmaktadır ki, bunun manası, helak olmuş ülkelere gidildiği zaman “Allah ile münasebet kurarak himaye-i ilahiyeye girin ki, onlara isabet eden şey sizlere de isabet etmesin.” anlamına gelmektedir. Bundan da, Cenab-ı Hakk’ın Sodom Gomorre, Âd ve Semud kavmi ve -doğruysa- Atlantis medeniyeti gibi Kendisine küfran ve tuğyan içinde bulunan toplumları yerin dibine batırdığı anlaşılabilir ve işte bu yerler daha sonra şeytanın tahtgâhı olmuştur. Nitekim havaya kaldırma ve uçurma mevzuunu Meğâzi yazarı İbn İshak şöyle ifade etmektedir: Efendimiz, Tebük’e giderken: “Tebük’e gittiğiniz zaman ben gitmeden sakın Tebük suyundan içmeyin ve dışarıya çıkmayın. Helak olmuş o cemaatin yerine de uğramayın.” buyurur. Ancak iki kişi bu emri dinlemeyerek helak olmuş o cemaatin yaşadığı yere uğrarlar. Netice itibarıyla onlardan bir tanesini korkunç bir fırtına alır ve çok uzaklara fırlatır, diğerini de ararlar, ama bulamazlar.
          Buradan anlaşılmaktadır ki yok olma mevzuu, kadimden bu yana cereyan eden bir husustur. Bu meselenin telifini yapacak olursak, mücrim bir toplumun yaşadığı bu tür yerler, şeytanın tahtgâhı ve karargâhı haline gelmiştir. Her ne kadar onlar helak olup gitseler de o mel’un yere uğrayanların başına bir musibet gelme ihtimali söz konusu olabilir.
          Mesele, ervah-ı habise, cin ve şeytanla da izah edilebilir
          Acizane fakir, yukarıda sayılan hususların yanında Bermuda müsellesiyle alakalı böyle bir hususu nazara vermede fayda mülahaza ediyorum. Bazı kimseler birtakım iddialarda bulunsalar da, bu mevzuda yine de bazı açık kapılar vardır. Meseleyi, ervah-ı habise, cin ve şeytanla izah etme, elektronik cihazların çalışmaması/çalıştırılmaması gibi hususlara kadar geniş alanlı tesire daha uygun düşüyor gibi…
          Bermuda Şeytan Üçgeni, Ay gibi bir kısım taş parçalarından gelen, şeytanın saltanatına ait bir müdahale de olabilir ki, ervah-ı habise, Güneş’in etrafında dönen peyk, seyyare ve bazı taş parçaları üzerinde taht ve otağ kurmuşlardır. Oralardan gelip insanları rahatsız edebilirler. Hatta uçan daire diye bilinen şeylerin arkasında da bunlar olabilir.
          * * *
          Nasıl ki, yeryüzünde bazı mukaddes yerler var, aynen onun gibi bir de ervah-ı habisenin hükümfermâ olduğu bazı habis yerler vardır.
          Mesela Kâbe-i muazzama, Sidretü’l-müntehaya kadar mukaddestir ve Kâbe’dir. Sidretü’l-müntehaya kadar melaike-i kiram Kâbe’yi tavaf ederler. (Hatta oranın rical-i devleti hacda helikopterlerle Beytullah’ın etrafında tavaf ederler.) Ne kadar yukarıya çıkılsa da Kâbe’nin etrafında yapılan tavaf, yine tavaf sayılır. Çünkü Sidre-i müntehaya kadar Kâbe, Kâbetullah’tır. Binaenaleyh Allah burayı takdis etmiş, binlerce enbiyayı bu mukaddes yerin etrafında koşturmuş ve metâfı binlerce enbiyanın merkadi haline getirmiştir; evet insanların bugün tavaf ettiği Beytullah’ın etrafında “ehl-i keşfi’l-kubur”un beyanına göre üçyüz-dörtyüz kadar peygamber kabri mevcuttur. Bu yer, Allah’ın yeryüzünde takdis buyurduğu, tazim ve tebcil ettiği insanları tebcil ve takdirine arz ettiği mukaddes bir yerdir ve burası ervah-ı âliyenin metafıdır. Bu mekan, bir bakıma kalbtir, yani küre-i arzın kalbidir. Bu kalb attığı müddetçe, küre-i arz da manevi yapısını ve hayatiyetini devam ettirir. Efendimiz’in bu kalbin yanı başında zuhur etmesi de üzerinde durulacak ayrı bir konudur.
          Bir de kalbin yanında lümme-i şeytaniye vardır. Kalbe ilham geldiği gibi, şeytanın oklarının hedefi olan lümme-i şeytaniyeye de vesveseler, tereddütler ve şüpheler gelir. Kâinatların kalbi mahiyetinde atan küre-i arzın bir tarafında bir kalb vardır ki, orası kalbü’l-küre, yani Beytullah’tır. Kalbin başka bir yanında, bir lümme-i şeytaniye vardır ki, orası da şeytanın otağıdır. Yeryüzünde bütün şeytanlığa ait idarelere dair emir ve fermanların hepsi oradan gelir. Efendimiz sahih hadisiyle, şeytan tahtını, sergisini denizin üzerine atar. Bütün ordusunu insanların içine salar ve akşam döndükleri zaman hepsini dinler, “Sen ne yaptın, sen ne yaptın?” diye yaptıkları şeyleri onlara bir bir sorar. Onlar da, “Ben namazı terk ettirdim.. ben harama baktırdım...” şeklinde cevaplar verirler. Bunlar münferid hadiseler olduğundan şeytanı memnun etmez. Sonra, “Sen ne yaptın?” diye başka birisine sorar. O da, “Ben bir kadını kocasından ayırdım.” der. Bunun üzerine şeytan, “Aferin” diyerek onu yanına alır ve oturtur.

          Her fizik vakasının arkasında metafizik bir güç vardır

          Bundan da anlaşılmaktadır ki, insanların manevi yapıları üzerinde bu şerirler, şerâre meydana getirirken bir saltanat hesabına çalışmaktadırlar. Şeytana takılmış ve dalalete düşmüş, şeytanın adına helak olmuş yerler bir bakıma bunların eyaletleri, valilikleri ve pâyitahtlarıdır. Bunun için sahih hadiste, “Geçmiş kavimlerin helak oldukları yerlere uğramayınız. Uğradığınız zaman ağlayarak uğrayınız.” buyurulmaktadır. Bundan da, şeytanların bazı yerlere sahip çıktıkları ve o yerin onun neticesinde helak olduğu, medeniyetlerin pâyimâl olup yıkıldığı, ancak onların oradaki sultasının şeytan müsellesi (üçgeni), murabbası (dörtgeni), muhammesi (beşgeni) veya müseddesi (altıgeni) halinde devam ettiği anlaşılmaktadır. Atlantik Okyanusu’nda üçgen, daha başka yerlerde de insanlığı ifsat etmek üzere şeytan müseddesleri vardır. Orada da insanlar, tıpkı bir avcının ağına tutulmuş bir ahu gibi tutulup gitmektedirler. Şeytan üçgeni de işte böyle şeytanların hükümferma oldukları bir yer olabilir ki, kendilerine karşı kötülük yapıldığı, insanlar bir kötülük içine girdikleri zaman o türlü belalara maruz kalabilirler.
          Ben bu meseleyi anlatırken bu mevzuda kati bir dinî nas bilmemenin yanında, bir kısım dinî ifadelere dayanarak izah etmeye çalıştım. Bununla beraber Bermuda Şeytan Üçgeni, atmosferdeki bir keyfiyetin ifadesi ileride keşfedilecek başka bir şey de olabilir. Ancak şu bilinmelidir ki, yeryüzünde câri her hâdisenin ve-râsında, yani her fizik vakasının verâsında bir metafizik güç ve kuvvet vardır. Her mülkün verâsında bir melekût, her şehadetin verâsında da bir gayb vardır.

          alıntı fethullah gülen sitesinden
          Son düzenleme delphin; 10-11-2006, 03:00.

          Yorum

          • delphin
            Senior Member
            • 27-12-2005
            • 15279

            #6
            Konu: bermuda şeytan üçgeni hakkında yazılar

            Bermuda Şeytan Üçgeni ve Gerçek



            Bermuda Şeytan Üçgeni: Atlas Okyanusu'ndaki bu bölgede, özellikle son 60 yılda birçok gemi ve uçak kaybolmuş ve bunlardan geriye tek bir iz bile kalmamıştı. Kimsenin açıklama getiremediği bu esrarengiz fenomen, içinde bilim adamlarının da bulunduğu pek çok insan tarafından "doğaüstü bir takım güçlerin yaptırımı" olarak algılandı ve öyle lanse edildi.

            Ancak, uzun yıllardır devam eden araştırmalar birkaç yıl önce bir sonuç verdi ve bu gizemli olayların aslında basit bir "Doğalgaz Cilvesi" olduğu açıklandı.

            Yer altından fışkıran doğal gazlar, sadece yüksek kara parçalarından değil, deniz ve okyanus tabanlarından da çıkarlar.

            Çünkü deniz tabanları da üstü suyla kaplanmış alçak kara parçalarıdır. Ancak, okyanuslar çok derin olduklarından tabanlarında büyük basınçlar vardır. Bu yüksek basınç altındaki bölgelerden çıkmak isteyen doğal gazlar, oradaki çok düşük ısının da etkisiyle katı hale dönüşürler ve "hidrat" denilen beyaz ve tebeşirimsi bir madde haline gelirler. Çok derinlere dalabilen robot kameralarının bu bölgedeki kar beyaz okyanus tabanını ve bazı gemi enkazlarını resimlemesinden sonra konuya su bilimsel açıklama getirilmiştir:

            Bu bölge, Gulf Stream denilen sıcak su akıntısının da geçtiği yerdir. Tabanın bazen ısınması yüzünden, bu "tebeşir gazlar" erir ve sudan hafif oldukları için yüzeye doğru yükselirler. O anda, tabandan yüzeye kadar bir boşluk (vakum-girdap) oluşur ve okyanus adeta delinir.

            O sırada oradan geçen yüzer ne varsa, derin bir kuyuya düşer gibi hızla okyanusun dibini boylar.

            Çünkü, gazın kaldırma kuvveti gemileri taşıyacak güce sahip değildir. Gaz yükselmesi sona erince boşluk tekrar suyla dolar ve geriye hiçbir iz kalmadan kocaman gemiler kilometrelerce derine gömülmüş olurlar.

            Uçakların düşerek kaybolması ise gene aynı sebeptendir.

            Yüzeye çıkan doğal gazlar , havadan da hafif oldukları için yükselmeye devam ederler. Bu kez vakum , bölgenin üzerindeki atmosferde oluşur. Oradan tesadüfen geçen bir uçak hemen irtifa kaybeder ve motorları durur. Çünkü, motorlardaki benzinin yanması için oksijene ihtiyaç vardır ve o boşlukta hava olmadığı için oksijen de olmaz. Böylece uçak da, hızla okyanus tabanını boylar.

            Meğer ki onca yıllardır merak ettiğimiz Bermuda, sadece doğalgaz yüzünden böyle gizemli bir hal almıştır.

            Yorum

            • delphin
              Senior Member
              • 27-12-2005
              • 15279

              #7
              Konu: bermuda şeytan üçgeni hakkında yazılar

              BERMUDA ŞEYTAN ÜÇGENİ



              __
              İşte şimdilerde ortalıkta gezen bilimsel açıklama;
              Bermuda Seytan Ucgeni Atlas Okyanusu'ndaki bu bolgede, ozellikle son 60 yilda bircok gemi ve ucak kaybolmus ve bunlardan geriye tek bir iz bile kalmamisti. Kimsenin aciklama getiremedigi bu esrarengiz fenomen, icinde bilimadamlarinin da bulundugu pek cok insan tarafindan "dogaustu bir takim guclerin yaptirimi" olarak algilandi ve oyle lanse edildi. Ancak, uzun yillardir devam eden arastirmalar birkac yil once bir sonuc verdi ve bu gizemli olaylarin aslinda basit bir "dogalgaz cilvesi" oldugu aciklandi.
              Yer altindan fiskiran dogal gazlar, sadece yuksek kara parcalarindan degil,deniz ve okyanus tabanlarindan da cikarlar. Cunku deniz tabanlari da ustu suyla kaplanmis alcak kara parcalaridir. Ancak, okyanuslar cok derin olduklarindan tabanlarinda buyuk basinclar vardir. Bu yuksek basinc altindaki bolgelerden cikmak isteyen dogal gazlar, oradaki cok dusuk isinin da etkisiyle kati hale donusurler ve "hidrat" denilen beyaz ve tebesirimsi bir madde haline gelirler. Cok derinlere dalabilen robot kameralarinin bu bolgedeki karbeyaz okyanus tabanini ve bazi gemi enkazlarini resimlemesinden sonra konuya su bilimsel aciklama getirilmistir:
              Bu bolge, Gulf Stream denilen sicak su akintisinin da gectigi yerdir.
              Tabanin bazen isinmasi yuzunden, bu "tebesir gazlar" erir ve sudan hafif olduklari icin yuzeye dogru yukselirler. O anda, tabandan yuzeye kadar bir bosluk (vakum-girdap) olusur ve okyanus adeta delinir. O sirada oradan gecen yuzer ne varsa, derin bir kuyuya duser gibi hizla okyanusun dibini boylar. Cunku, gazin kaldirma kuvveti gemileri tasiyacak guce sahip degildir. Gaz yukselmesi sona erince bosluk tekrar suyla dolar ve geriye hicbir iz kalmadan kocaman gemiler kilometrelerce derine gomulmus olurlar. Ucaklarin duserek kaybolmasi ise gene ayni sebeptendir.
              Yuzeye cikan dogal gazlar , havadan da hafif olduklari icin yukselmeye devam ederler. Bu kez vakum , bolgenin uzerindeki atmosferde olusur. Oradan tesadufen gecen bir ucak hemen irtifa kaybeder ve motorlari durur.
              Cunku, motorlardaki benzinin yanmasi icin oksijene ihtiyac vardir ve o boslukta hava olmadigi icin oksijen de olmaz. Boylece ucak da, hizla okyanus tabanini boylar.
              Fizikçilere göre kuzeyden ve güneyden gelen akıntılar bölgede yosunlaşma oluşturduğu için gemiler batıyor, ayrıca oluşan yüz-ikiyüz metre yüksekliğindeki dalgaların üzerinden geçen uçakları vakumla yutuyor. Akıntıların meydana getirdiği girdaplar denizin altında ' mavi delikler' uçak ve gemileri kendisine çekiyor. ****eninci meridyen dairesi üzerinde yer alan Bermuda gibi ölüm deliklerinin bulunduğu ve manyetik çekim dalgalarının üzerinden geçenleri yuttuğuda Fizikçilerinin iddialarından. Yosunların meydana getirdiği metan gazının akım oluşturarak kapsama alanına giren gemi ve uçakların elektronik aletlerini bozduğunu ve bir metan tüneli oluşturarak yutma olayını gerçekleştirdiğini ileri süren Fizikçilerin metafizike inanmadan bu esrarı çözmesi beklenmemeli...
              Bediüzzaman Said Nursi, ayda cin sultanlığı olduğunu belirterek, ervahı habisenin güneşin etrafında dönen peyk ve bazı taş parçalarını üzerinde taht kurduğunu belirtir. Uçan daireler adlandırılan cisimlerin bu şeytan ve cinlere ait nesneler olması büyük ihtimaldir. Nitekim Aya insanoğlunun ayak bastığı şüphelidir. Rus Yuri Gagarin 1966'da uzayda kaybolmuş, 1969'da aya ayak bastığı iddia edilen Neil Armstrong, Apollo 11'de kaldığı için kurtulmuş, asla aya ayak basamamış, beraberindeki 12 kişi ayda kaybolmuştur. Amerikalıların çektiği filmin sahte olduğu konusunda onlarca kitap yazılmış, rüzgarın olmadığı ayda Amerikan bayrağının dalgalandırılması, fonda hiç yıldız bulunmaması komik bulunmuştur. Aydan getirilen toprağın insan eliyle alınmadığı ortadadır. Çünkü aydaki cin sultanlığı aya insan yaklaştırmamakta, ayak basanları yutmaktadır. Bu konuda Discover TV'de geçen ay seyrettiğim belgesel, Amerikan sahtekarlığını ortaya koyuyordu.
              Said Nursi, Allah'ın yok ettiği eski medeniyetlere ait mekanlarda şeytan ve cinlerin sultanlık kurduğunu anlatır. Peygamberimizin hadislerinde helak olmuş cemaatlerin yaşadığı yere yaklaşılmamasını istemiş ve gidilecekse Allah'a sığınılmasını şart koşmuştur. Şeytan adına helak edilen yerler bir bakıma bunların eyaletleri, valilikleri ve başkentleri olur. Eski medeniyetlerin yıkıldığı yerde şeytanların hakimiyeti başlar; şeytani üçgenler, beşgenler, altıgenler oluştururlar. Yine peygamberimiz ' şeytanın tahtı deniz üzerindedir' buyurur. Cin ve şeytanların denizlerde bazı mekanlara taht kurdukları dikkate alınırsa Bermuda Şeytan Üçgeni'ne bu tanım ' çuk' oturur. Cin ve şeytanlar, ' mearic' ve ' nar'dan yaratıldıkları için, adeta güneşten gelen dalgalara maruz kalmış gibi bütün elektronik cihazları altüst edebilirler. Şeytanlar kendilerine kötülük yapıldığı, insanlar bir kötülük içine girdikleri zaman o türlü belalara maruz kalabilirler.
              Şeytanlar, insanların manevi alemini, metafizik buudlarını yıkarak verdikleri vesvese ile dalalete düşürür. Kalplerde şeytanın vesveselerine cevap veren oklarına hedef olan tereddüt ve şüpheleri değerlendiren bir dayanak noktası vardır. Kim vesveseleri gerçek sanırsa oyuna düşer, şeytan günah işlendikten sonra vesvesenin sonucu işlenen günaha sahip çıkmaz, kendini yok saydırır. Her insanda Bermuda Şeytan Üçgeni oluşma potansiyeli vardır. Kim kalbini karartır, mühürlenmesine işlediği günahlarla yol açar, tövbe etmez ve metafizik hassasiyetini kaybederse gemileri hep batar, girdap onu bataklığa doğru çeker. Şeytan Üçgenleri sadece Bermuda'da değil, işte şeytanların böyle hakim olduğu heryerde olabilir.
              Yeryüzünde, evrende Allah'ın koyduğu her kanunun her hadisenin, yani her fizik vakasının arkasında bir metafizik güç ve kuvvet vardır. Allah mülkünün arkasına melekleri yerleştirdiği, görevlendirdiği gibi her görünen fiziki dünyanın arkasında bir gayb, bir bilinmeyen var etmiş, imtihan sırrını aşikar etmemiştir. Bermuda Şeytan Üçgeni'nin sırrı zaten adı üstünde şeytanın görünmeyen metafiziğinde gizli...
              KAYBOLAN UÇAK LİSTESİ

              Piper Aztec N1435P,December 21, 1979
              Beech 58 Baron N9027Q,February 11, 1980
              Piper Turbo Arrow N505HP,July 5, 1982
              Beech H35 Bonanza N5999,September 28, 1982
              Piper Navajo N777AA,October 20, 1982
              Beech Queen Air 65-B80 ,November 5, 1982
              Cessna T-210-J N2284R,October 4, 1983
              Cessna 340A N85JK,November 20, 1983
              Cessna 402B N44NC,March 31, 1984
              Cessna 337 N505CX,January 14, 1985
              Cessna 210k Centurion N9465M,May 8, 1985
              Piper Cherokee Lance N8341L,July 12, 1985
              Piper Navajo N3527E,March 26, 1986
              Twin Otter charter,August 3, 1986
              Cessna 402C N2652B,May 27, 1987
              Cessna 401 N7896F,June 7, 1987
              Cessna 152 N757EQ,December 21, 1987
              Beech Queen Air N884G,February 7, 1988
              Cessna 152 N4802B,January 24, 1990
              Piper Cherokee N7202F,June 5, 1990
              Piper Comanche N8938P,April 24, 1991
              Grumman Cougar N24WJ,October 31, 1991
              Cessna 152 N93261,September 30, 1993
              Piper Cherokee Six N69118,August 28, 1994
              Piper Aztec N6844Y,September 19, 1994
              Piper Cherokee II N5916V,December 25, 1994
              Aero Commander 500-B N50GV,May 2, 1996
              Piper Cherokee Archer N25626,August 19, 1998
              Aero Commander 500 N6138X,May 12, 1999
              KAYBOLAN GEMİ LİSTESİ
              Distant Horizons,Disappearances long ago
              Marine Sulphur Queen,A 504-foot T-2 Tanker
              s.s. Poet,A 520-foot cargo ship
              Silvia L. Ossa,A 590-foot ore carrier
              Samkey,A 416-foot Liberty Ship
              For Whom the Bell Tolls,Freighters posted missing
              Ride the Savage Sea
              A Fleet of Yachts:
              Witchcraft,December 22, 1967
              Polymer III,A 43-foot power yacht, 1980
              Kalia III,A 38-foot sailing yacht, 1980
              Saba Bank,A 54-foot yacht, 1974

              Yorum

              • alfonzo21
                Member
                • 17-10-2005
                • 1850

                #8
                Konu: bermuda şeytan üçgeni hakkında yazılar

                charles berlitz in kitabını bende 70 li yıllarda almıştım.o kitapta yazılanla burada çözüm gibi sunulanlar arasında tezatlar var .ha burada yazılanlar yanlıştır demek değildir bu .şuda bir gerçekki o kitaptaki bazı anlatımların kurgu değilse bile abartılı olduğunu düşünüyorum.bir örnek vermmek gerekirse.bu söz konusu üçgen alanda terkedilmiş olarak bulunan bir geminin içindeki tüm müretabat kayboluyor ve sadece kafeste bir kanarya kuşuna raslanılıyor.
                arkadaş delphin emeğine sağlık
                saygılar

                Yorum

                • frux
                  Junior Member
                  • 30-07-2006
                  • 418

                  #9
                  Konu: bermuda şeytan üçgeni hakkında yazılar

                  Çok ilginç gerçekten.. Dünya bir çok sırlarla dolu?!!

                  Yorum

                  • delphin
                    Senior Member
                    • 27-12-2005
                    • 15279

                    #10
                    Konu: bermuda şeytan üçgeni hakkında yazılar

                    Originally posted by alfonzo21
                    charles berlitz in kitabını bende 70 li yıllarda almıştım.o kitapta yazılanla burada çözüm gibi sunulanlar arasında tezatlar var .ha burada yazılanlar yanlıştır demek değildir bu .şuda bir gerçekki o kitaptaki bazı anlatımların kurgu değilse bile abartılı olduğunu düşünüyorum.bir örnek vermmek gerekirse.bu söz konusu üçgen alanda terkedilmiş olarak bulunan bir geminin içindeki tüm müretabat kayboluyor ve sadece kafeste bir kanarya kuşuna raslanılıyor.
                    arkadaş delphin emeğine sağlık
                    saygılar
                    yoksa uzaylı arkadaşlarımızın ışınlanma mekanızması oradanmı çalışıyor.

                    Yorum

                    • alfonzo21
                      Member
                      • 17-10-2005
                      • 1850

                      #11
                      Konu: bermuda şeytan üçgeni hakkında yazılar

                      uzaylılarmı:confused: :confused: :confused: :confused: :confused:

                      Yorum

                      • delphin
                        Senior Member
                        • 27-12-2005
                        • 15279

                        #12
                        Konu: bermuda şeytan üçgeni hakkında yazılar

                        malesef arkadaşım benim tahminlerime göre 1400 lü yıllardan sonra uzaylılar dünya yörüngesine bermuda şeytan üçgeninden girmeyi başardılar ve kendilerini göstermek için dünyamıza bir sürü şey yaptılar mesela biz müslümanlar için camiler . 1400 ve 1500 yıllarından günümüze gelmiş bir çok sapasaglam ayakta duran camii vardır ve daha niceleri

                        ve bir türlü bizlerle birebir görüşmek için baglantı kuramamışlardır bizim yaşam frekensımızla onların yaşam frekansları arasında farklılık oldugundan iletişimi saglayamıyorlar

                        ve bermuda şeytan üçgeni onların düyamızın merkezine gelmeleri için kullandıkları manyetik geçit yeri


                        saygılarımla @delphin

                        başka sorum yok

                        Yorum

                        • alfonzo21
                          Member
                          • 17-10-2005
                          • 1850

                          #13
                          Konu: bermuda şeytan üçgeni hakkında yazılar

                          şakamı yapıyorsun,yoksa gerçekten uzaylılara inanıyormusun
                          saygılar

                          Yorum

                          • delphin
                            Senior Member
                            • 27-12-2005
                            • 15279

                            #14
                            Konu: bermuda şeytan üçgeni hakkında yazılar

                            Originally posted by alfonzo21
                            şakamı yapıyorsun,yoksa gerçekten uzaylılara inanıyormusun
                            saygılar
                            şakamı


                            tabi uzaylı kavramı tartışılabilir bazı varlıklarda olabilir cinler gibi biz cin dersek daha iyi ama uzaylı kavramı bilmediğimiz gezegen ve varlıklar tabiki var arkadaşım .

                            Yorum

                            • ecelik
                              Senior Member
                              • 29-06-2004
                              • 3902

                              #15
                              Konu: bermuda şeytan üçgeni hakkında yazılar

                              Bırakın arkadaşalr bu safsataları ben o bermuda üçgenine de inanmıyorum.Gemi kayboldu ise vardır bir açıklaması.

                              Yorum

                              İşlem Yapılıyor