Konu: Altyazılar buradan verilecek..
Astra uydusunda Cine 2 de bu akşam
Birth-Doğum
Nicole Kidman'ın 10 yaşında bir erkek çoçuğu ile küvete girmesiyle oldukça ses getiren "Birth"ü geçenlerde TV'de izledim ama meşhur sahneyi TV kanalı kestiği için görmek fırsatı olmadı.
Film Anna'nın (Nicole Kidman) kocasının Central Park'ta koşu yaparken bir köprünün altında yere yığılıp ölmesi ile başlıyor. Tam o anda bir bebeğin doğumuna şahit oluyoruz. Ama esas olanlar bundan 10 yıl sonra gerçekleşiyor. Anna onca yıldan sonra nihayet kocası Sean'ın acısını bir kenara atabilmiş ve Joseph'le evlenmeyi kabul etmiştir. Ama, Anna'nın ailesinin Cetral Park'ın doğu yakasındaki saray yavrusu dubleks dairesinde yapılan doğum günü partisi sırasında gizlice içeriye giren 10 yaşındaki bir çocuk Anna'ya "Ben Sean" deyince işler karışır. Tabii "Ben Sean" derken çocuğun kastettiği isminin Sean olduğu değil, kendisinin Anna'nın 10 yıl önce ölen kocası Sean olduğu.
Anna'nın ve ailesinin çocuğun sözlerine olan tepkisi başta son derece kontrollü. Hatta bana biraz tuhaf geldi. Ben olsam "Ne diyorsun sen velet!!!' der, kulağından tutar kapının önüne koyardım. Gerçi Anna da yakasından tutup kapının önüne koyuyor ama onun tepkisi çok daha kontrollü. Herhalde köklü bir New York ailesinin uzun bacaklı bir kızı olunca tepkiler daha kibar oluyor.
Çocuğun gelmesinden itibaren biraz kafası karışan Anna, Sean'ın kendisi ve kocası hakkında kendilerinden başka kimsenin bilemeyeği şeyleri bilmesi karşısında ne yapacağını şaşırıyor. Durum öyle bir noktaya geliyor ki Anna Sean'a "21 yaşına geldiğinde evleniriz." diyecek kadar ileriye gidiyor.
Reenkarnasyon falan gibi safsatalara inanmayan biri olarak açıkçası Sean'ın ruhunun başka bir bedende dünyaya gelmesi fikri beni pek etkilemedi. Ayrıca filmin sonunda çocuğun Sean hakkında bildiklerini nereden öğrenmiş olabileceğine dair ortaya atılan ama aslında tam olarak boşlukları doldurmayan tez bence biraz filmin odağını değiştirmiş. Aslında belki de şunu söylemek lazım: Filmin odağı yok. Film reenkarnasyonun varlığı üzerine bir film mi; yoksa bir kadının ölen kocasının ardından duyduğu acıyla neler yapabileceğini anlatan bir film mi; yoksa zaman zaman insanın tüylerini ürperten bir gerilim filmi mi ben pek anlamadım. Açıkçası bana Nicole Kidman'ın (Others - Diğerleri) filmini hatırlatmadı değil. Zaman zaman gerilim filmi havasını vermesinin en önemli sebebi filmin müzikleri. Ayrıca çocuğun koridorda yere yığıldığı sahne ve kendisinin Sean olduğundan şüphe ettiği sahne tüylerimi bayağı ürpertti.
THE BİRTH (Doğum)TIKLAYINIZ
25 fps'ye göre uyarlanmıştır direkt yükleyiniz
Astra uydusunda Cine 2 de bu akşam
Birth-Doğum
Nicole Kidman'ın 10 yaşında bir erkek çoçuğu ile küvete girmesiyle oldukça ses getiren "Birth"ü geçenlerde TV'de izledim ama meşhur sahneyi TV kanalı kestiği için görmek fırsatı olmadı.
Film Anna'nın (Nicole Kidman) kocasının Central Park'ta koşu yaparken bir köprünün altında yere yığılıp ölmesi ile başlıyor. Tam o anda bir bebeğin doğumuna şahit oluyoruz. Ama esas olanlar bundan 10 yıl sonra gerçekleşiyor. Anna onca yıldan sonra nihayet kocası Sean'ın acısını bir kenara atabilmiş ve Joseph'le evlenmeyi kabul etmiştir. Ama, Anna'nın ailesinin Cetral Park'ın doğu yakasındaki saray yavrusu dubleks dairesinde yapılan doğum günü partisi sırasında gizlice içeriye giren 10 yaşındaki bir çocuk Anna'ya "Ben Sean" deyince işler karışır. Tabii "Ben Sean" derken çocuğun kastettiği isminin Sean olduğu değil, kendisinin Anna'nın 10 yıl önce ölen kocası Sean olduğu.
Anna'nın ve ailesinin çocuğun sözlerine olan tepkisi başta son derece kontrollü. Hatta bana biraz tuhaf geldi. Ben olsam "Ne diyorsun sen velet!!!' der, kulağından tutar kapının önüne koyardım. Gerçi Anna da yakasından tutup kapının önüne koyuyor ama onun tepkisi çok daha kontrollü. Herhalde köklü bir New York ailesinin uzun bacaklı bir kızı olunca tepkiler daha kibar oluyor.
Çocuğun gelmesinden itibaren biraz kafası karışan Anna, Sean'ın kendisi ve kocası hakkında kendilerinden başka kimsenin bilemeyeği şeyleri bilmesi karşısında ne yapacağını şaşırıyor. Durum öyle bir noktaya geliyor ki Anna Sean'a "21 yaşına geldiğinde evleniriz." diyecek kadar ileriye gidiyor.
Reenkarnasyon falan gibi safsatalara inanmayan biri olarak açıkçası Sean'ın ruhunun başka bir bedende dünyaya gelmesi fikri beni pek etkilemedi. Ayrıca filmin sonunda çocuğun Sean hakkında bildiklerini nereden öğrenmiş olabileceğine dair ortaya atılan ama aslında tam olarak boşlukları doldurmayan tez bence biraz filmin odağını değiştirmiş. Aslında belki de şunu söylemek lazım: Filmin odağı yok. Film reenkarnasyonun varlığı üzerine bir film mi; yoksa bir kadının ölen kocasının ardından duyduğu acıyla neler yapabileceğini anlatan bir film mi; yoksa zaman zaman insanın tüylerini ürperten bir gerilim filmi mi ben pek anlamadım. Açıkçası bana Nicole Kidman'ın (Others - Diğerleri) filmini hatırlatmadı değil. Zaman zaman gerilim filmi havasını vermesinin en önemli sebebi filmin müzikleri. Ayrıca çocuğun koridorda yere yığıldığı sahne ve kendisinin Sean olduğundan şüphe ettiği sahne tüylerimi bayağı ürpertti.
THE BİRTH (Doğum)TIKLAYINIZ
25 fps'ye göre uyarlanmıştır direkt yükleyiniz
Yorum