stres ve mücadele

Kapat
X
 
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • hegzadram005
    Member
    • 22-09-2006
    • 585

    stres ve mücadele

    Stres, genel perspektif içinde olumsuz bir uyaranı betimleyen oldukça yaygın kullanılan bir terimdir. Halk ( bazen yanlış telaffuz ederek streç der ), her meslekten insanlar, tıp adamları, özetle herkes stres'ten yakınmaktadır.
    NEDİR BU STRES?
    Kişiyi normal süreçten ayıran normal dışı "Durum" a sürükleyen bir süreç mi? Normallik ya da normal davranış birbirleri ile etkileşim durumunda olan insanın tüm sistemlerinin ortak ürünüdür. Normallik, herhangi bir andaki durumu tanımlamak yerine organizmadaki değişiklikleri veya süreçleri vurgular. Normallik canlı bir sistemin biyolojik, psikolojik ve sosyolojik değişkenlerin katkısı ve zamanın sürekliliği içinde işlevlerini sürdürebilmesini tanımlar. Normallik hem organizmanın fizyolojik olarak iyi çalışması, bunu yaparken de uyum yapma, yeterli olabilme, öğrenme karar verme, iç ve dış zorlanmalarla yani " Streslerle" baş edebilme gibi kavramlarla kompleks bağlantıları kurabilmesi diye tanımlanabilir. Bu uyum içinde, dakik, tıkır tıkır işleyen canlı organizmayı etki altına alan, uyumunu bozan " iyi" çalışmasını etkileyen, zorlayan, olumsuz uyaran bombardımanı stresli koşullardır ve bu uyaranlara karşı organizma, öznel, fizyolojik ve davranışsal tepki verir.
    Stres, Birbiri ile Örtüşen 4 Ana Tiple Tanımlanabilir;
    1. Akut; Ani, ansızın karşılaşılan bir olay, örneğin bir saldırı gibi,
    2. Subakut; Bir dönem içinde yaşanan sıkıntılı yaşantı parçası ve birbirini başlatan bir dizi olumsuz olaylar ve yaşantılar birini kaybetme, yas tutma, depresyona girme...ilah...
    3.Kronikleşme sürecinde, değişik aralıklar ile sürekli stresli yaşantılara mecbur kalmak.
    4. Kronik; Hiç kesintisiz sürekli zorlanma ağır yük altında yaşamak zorunda kalmak. Bu sıralanan stresin boyutları ne kadar fazla ve sayıları ne kadar çoksa zararlı etkilerinin ortaya çıkma olasılığı da o kadar fazladır.
    Bütün bunların yanı sıra, zorlanmanın dozu tabii kişiye göre değişmekle beraber iyi ayardaysa kişiyi aktive etmekle ve amacına ulaşmaya yönelik motivasyon sağladığı için yararlı olmakta ve kişiyi başarıya götürmektedir. Yani stresin " Azı Karar Çoğu Zarar" dır diye de söylenebilir, başka bir deyişle stres, sürekli yanması gereken bir ateş gibidir. Çok kısıldığında sönecek bu organizma için ÖLÜM demektir. Bunu kanıtlayan bir çok deney vardır, fazla açıldığında da parlayacak, bu da organizma için bir çok normal dışı tepkinin, yani sonunda bir çok Psikosomatik denilen hastalığın ortaya çıkması demek olacaktır. Ateş hep yanmalıdır, ne sönmeli ne parlamalı...Bu nasıl olacak ..


    Çevreyi bir yere kadar kontrol altında tutabiliriz, ayrıca stresi algılama ve direnme yeteneği büyük farklılıklar göstermektedir. Stresin kişinin direncini aşmakta olduğunun belirtileri vardır, bunların başlamakta olduğunun farkedilmesi iyi bir ölçüdür denilebilir. Bu belirtiler, irritabilite ( Diken üstünde olma gibi gergin ve tedirginlik hali ), uyku ve yeme gibi fizyolojik işlevlerde aksama. Konsantrasyon kusurları, kararsızlık, umutsuzluk ve öfke duymak, müphem; nedeni organik araştırmalarla saptanamayan sağlık sorunlarından yakınma, işlerin üstesinden gelememe, kronik olarak yaşanmaya başlanan " Yapılacak çok iş var yapacak zaman yok" düşüncesi...başarının düşmesi ve depressif duyuş tarzı veya aşırı telaş ve heyecanlı olmak ( Anksiete hali ) olarak sıralanabilir. Bu ağır stres yükünün altında kalıp ve bunun üstesinden gelemeyen kişiler tükenme noktasına gelecek ve sonunda hastalanacaktır. İnsanın kendi kendine yardım edip stresle başa çıkabilmesi için bir dizi kişisel uyum süreci gerektirmektedir. Bunlar, stresin kişisel nedenlerinin ve etkilerinin tanınması, düzenli ve dengeli beslenme ve ömür boyu sürekli dengeli ekzersiz, alkol, sigara, gereksiz alınan ilaçlardan vazgeçme, GEVŞEME tekniklerini öğrenip uygulama, insan insana ilişkilerde, işde ve eğlencede stresin azaltılmasına yönelik çaba gösterme. Belki önce aile bireylerinden başlayarak uzlaşıcı, sorunlara çözüm bulucu bir strateji geliştirme, zamanı ve aktiviteyi "UYGUN" biçimde ve zorlanmayı önler biçimde yeniden kontrol altına alma olarak sıralanabilir. Bunlara rağmen anksiete ve stresin yarattığı olumsuz durumlar sürüyorsa, belli paket programlar halinde sunulan " STRESLE BAŞA ÇIKABİLME YÖNTEMLERİNİ " öğreten seminerlere katılma ve fakat buna rağmen rahatlama sağlanamıyorsa bir Profesyonele baş vurmak önerilmektedir. Aksi takdirde Kronik olarak sürekli maruz kalınan sters yükü önce ruhsal bütünlüğü sonra da bedensel uyumu bozacaktır. Bedensel olup psikosomatik denilen ve kronik stresin büyük ölçüde sorumlu tutlduğu 7 kardinal hastalık tanımlanmıştır ;
    • Bronşial Astma
    • Nörodermatitis ( Döküntülü bir cilt hastalığı )
    • Romatoid Artrit ( Eklem Hastalığı )
    • Hipertansiyon
    • Ülseratif Kolitis ( Barsak Hastalığı )
    • Ülser ( Mide Hastalığı )
    • Treotoksikoz ( Troit Hastalığı )
    Bu hastalıklardandır.

    Bu hastalıklardan birinin başlamış olması mutlaka Psikiyatrik yardım alma gerekliliğini de beraberinde getirmektedir ve ortak yapılan tedavi ile fizyolojik bozuklukları yüzeyden derine inerek hem organik hem psikodinamik yönden aynı zamanda incelemeye başlamanın yararları ve gerekliliği bu günün tıbbında tartışmasız kabul edilmiş bir gerçektir ve bir çok araştırmayla doğruluğu kesinlikle kanıtlanmıştır. Bulguların derinlerde neleri gizlediği, bulgularla kişinin nasıl bir tür EGO SAVUNMASI yapmakta olduğunun araştırılarak ortaya çıkarılması bir süre sonra NORMAL DIŞI süreci normale taşımaktadır.


    1. Gevşeme Egzersizlerinin Uygulanması :
    Bu egzersizleri size önerildiği şekilde her gün kendi kendinize uygulayın ve mümkün olduğu kadar günlük yaşantınızda kullanmaya çalışın. Daima gevşek bir pozisyonda oturmaya, yürümeye, konuşmaya iş yapmaya gayret edin. Siz gevşedikçe yaptığınız işte daha başarılı olduğunuzu, daha az hata yaptığınızı ve daha az yorularak daha az efor sarfettiğinizi göreceksiniz. Bunun yanı sıra kendinize her gün ara ara gevşeme molaları vermeyi adet haline getirin ve vücudunuzu kontrol ederek mümkün olduğu kadar gevşetin.
    2. Bekleyin, Düşünün ve Yavaşça İlerleyin :
    Yaşam temponuzu yavaşlatın. Bir işe başlamadan önce durup bekleyin, nasıl yapacağınızı düşünün ve yapacağınız işte yavaşça ilerleyin. Lüzumsuz hız vücudunuzun fazla enerji tüketmesine ve gereksiz yere enerji harcamasına yol açacaktır. Yapmanız gereken diğer işlere enerjiniz kalmayacaktır.
    3. Geleceği Planlayın
    • Sizi strese sokacak durumları önceden belirleyin ve bu gibi durumlarla nasıl baş edebileceğinizi kendinizi nasıl gevşetebileceğinizi planlayın.
    • Geçmişteki deneyimlerinizi, stresle stresle mücadele yollarınızı geleceği planlamakta kullanın. Geçmişteki yanlış düşünce, tutum ve davranışlarınızı belirleyip onlardan kurtulun.
    • Başarısızlıklarınızdan neyi yanlış yaptığınızı bulun ve gelecek defa aynı hatayı yapmamaya gayret edin.
    • Öncelikle, kolay durumlarla nasıl baş edeceğinizi planlayın. Elde edeceğiniz başarı gelecekteki güç durumların üstesinden gelebilmeniz için size güven kazandıracaktır.
    • Başarılarınızı inceleyin, aynı yöntemleri tekrar kullanmayı planlayın. Çevrenizdeki kişilerin bu gibi durumlarla nasıl başettiklerini gözleyin ve onların yollarından yararlanın.
    • Ne söyliyeceğinizi ve ne yapacağınızı önceden planlayın, acele etmeyin, unutkanlığınızın azaldığını göreceksiniz.
    4. Olumlu düşünüp iyimser olmaya çalışın
    Kaygılanacağınızı düşünerek hastalık belirtilerini beklemeyi bırakın. Bu tür düşünceleri kafanızdan uzaklaştırıp gevşemeyi ve rahatlamayı düşünerek zihninizi dinlendirin. Farkettiğiniz her yanlış tutum ya da elde ettiğiniz her küçük başarı doğru yolda atılmış büyük bir adımdır.

    5. Gününüzü Daha İyi Planlayın :
    Güne başlamadan önce o günü nasıl geçireceğinize dair plan yapın. Bu planda gevşeme molaları, sadece kendinize ayırdığınız saatler, düzenli ve sakin öğünler, yapacağınız işler yer alsın. Böylece günlük belirsizliğinden sıyrılıp daha sakin, daha az kaygılı ve daha huzurlu, neşeli bir gün geçirdiğinizi göreceksiniz.
    6. Uykunuzun Düzenli Olmasına Gayret Edin :
    Yatağa yatmadan yarım saat ya da bir saat önceden kendinizi gevşetin ve bu hissi yatağınızda da devam ettirmeye çalışın. Yatmadan önce eğer mümkünse ılık bir banyo sizi rahatlatacaktır. Geceleri çay, kahve, kolalı içecekler içmemeye gayret edin; onun yerine ılık bir süt ya da bazı geceler çok hafif bir içki yararlı olabilir. Yatacağınız saate yakın ağır öğünler yememeye gayret edin. Yattığınız zaman uyuyamıyorsanız, sürekli oradan oraya dönerek yatakta vakit geçirmeyin, kalkın ve kendinize ılık bir süt ya da ıhlamur hazırlayın, uykunuz gelene kadar rahatlatıcı, hoş bir şeyler okumaya çalışın. Uyumak için kendinizi zorlamayın. Gevşek bırakın.
    7. Yaratıcı Hobiler Edinin :
    Hiç bir şey, insanın düşünecek uğraşacak bir şeyi olmamasından, sadece iş düşünüp endişelenmesinden daha kötü değildir. Kafanızın da bedeninizin olduğu kadar dinlenmeye ihtiyacı vardır. Edinebileceğiniz pek çok hobi bulabilirsiniz; fotoğrafcılık, yeni bir lisan gibi. Bütün meşgaleler aynı zamanda sosyal yaşantınızı da canlandıracak yeni arkadaşlar, dostlar edinmenize yol açacaktır.
    8. Rutin İşler Arasında Kaybolmayın :
    Yaşamın getireceği streslerle karşı karşıya kaldığınız zaman en büyük düşmanınız can sıkıntısı ve monotonluktur. Yaşantınızda yapacağınız ufak değişiklikler vücudunuza istirahat kadar yararlı olacaktır. Kafanızı sabit şeylere saplanmaktan koruyacaktır. Farklı bir yaşam tarzı, değişik bir öğle yemeği, yeni bir saç biçimi, değişik bir eğlence, seyahat, ilgilendiğiniz yeni bir konu, avin içinde ufak bir değişiklik, programınızda yapacağınız değişiklik size yardımcı olacaktır.
    Asap bozucu, gerilimli kitapları, haberleri okumayın. O tür filmleri önceden öğrenebiliyorsanız seyretmeyin. Üzücü olayları, haberleri detayları ile öğrenmeye çalışmayın.

    SAYGILAR : )
İşlem Yapılıyor