GEYİK

Kapat
X
 
  • Zaman
  • Gösterim
Clear All
yeni mesajlar
  • delphin
    Senior Member
    • 27-12-2005
    • 15279

    #76
    Konu: GEYİK

    Raslantı sonucu yapılan buluşlar


    FOTOGRAF
    Mucit: Louis-Jacques Daguerre
    Tarih: 1838
    Kaza: Dağınık laboratuvar dolabı...
    Bu rastlantısal buluşun nedeni kırık bir termometre...
    Louis Daguerre, karanlık odada, gümüş iyodür levhada açığa çıkan görüntüyü sabitlemenin yollarını arıyordu. 1938 yılında bir gün, farklı kimyasal maddelerin bulunduğu dolabına, daha sonra kullanmak ve temizlemek üzere bozuk görüntülü bir film levhası koydu.
    Bunu tekrar dışarı çıkardığında görüntü belirginleşmişti. Ancak Daguerre, bu garipliğe hangi kimyasal maddenin neden olduğunu bilmiyordu.
    Bunun üzerine levhaları

    Post-it kağıdı
    Mucit: Dr. Spencer Silver
    Tarih: 1974
    Kaza: Kutsal bir ilham ve hatalı üretim...
    "3M" bilim adamlarından Dr. Spencer Silver, 1970'lerin başlarında dayanıksız yapıştırıcıyı bulduğunda, bunu işe yaramaz bir buluş olarak değerlendirmişti...
    Bundan yıllar sonra, meslektaşı Art Fry, bir kilisede ilahi kitabındaki ayracın bir türlü istediği yerde durmaması üzerine oldukça sinirlendi. Anlamsız vaazlardan mı yoksa kutsal bir ilhamdan mı bilinmez, kafasını bu konuya yormaya başladı ve birden aklına meslektaşının işe yaramayan buluşu geliverdi...
    Bu sayede ayıracın kitaba yapışmasını sağlayacak, ancak çıkarttığında da kitaba zarar gelmeyecekti. Post-it kağıdı tabii ki bir gecelik başarının ürünü değil... 3M'in ortaya attığı bu örnek, büro malzemeleri içinde vazgeçilmezler arasında yerini aldı...


    Vulkanize kauçuk (lastik).
    Mucit: Charles Goodyear
    Tarih: 1844
    Kaza: Kızgın ocağa atılan kauçuk...
    Amerikalı Charles Goodyear, 10 yıldan beri ham kauçuğu daha sağlam ve elastik hale getirmenin çarelerini arıyordu. Bu onda bir takıntı halini almıştı ve hatta ödenmemiş borçları nedeniyle hapse bile girdi.
    Goodyear bu konuda her şeyi denemişti; karışımına kükürt bile eklemişti. Ne var ki, bu karışımı kızgın ocağa atıncaya kadar hiçbir sonuç elde edemedi: Kauçuk erimiyordu...
    Bunu gece boyunca dışarıya çivileyen Goodyear, ertesi gün karışımın oldukça esnek olduğunu fark etti.
    Kükürtle sertleştirme yöntemine, Romalılar'ın ateş tanrısından esinlenerek, "Vulkan" adını verdi (vulkanizasyon).
    Yöntemin Amerika'daki patentini almayı başardı, ancak Fransa ve İngiltere'den yasal formaliteler nedeniyle patent alamadı.
    Goodyear, Paris'te borçları nedeniyle hapis yattıktan sonra Amerika'ya döndü.
    Patentleri ortakları tarafından yağmalandığından yoksulluk içinde öldü. Ancak en azından "Goodyear Tyre" ve "Rubber Company" gibi şirketler onun isminin gelecek kuşaklar tarafından da anılmasını sağladı...

    DAYANIKLI CAM
    Mucit: Edouard Benedictus
    Tarih: 1903
    Kaza: Kırılması gereken deney tüpünün yere düştüğünde parçalanmaması...
    Güvenli camın bulunması, tam da en çok ihtiyaç duyulan zaman*da gerçekleştirildi: Motorlu taşıt çağında...
    1903 yılında Fransız kimyager Edouard Benedictus, deney tüpünü laboratuarının zeminine düşürdü. Tüp kırıldı ancak dağılmadan tek parça halinde kaldı. Benedictus, kolodyum ihtiva eden sıvının buharlaşmasından sonra tüpte kalan ince plastik tabakanın parçalanmayı engel*lediğini anladı.
    Bunu not ettikten sonra bu konu üzerine fazla kafa yormadı.
    Ancak, kaza yapan bir aracın için*deki kızın kırılan camlardan çok feci şekilde yaralanması, bu konuyu tekrar gündeme getirmesine neden oldu.
    Daha önceki deneyiminden esinlenerek iki cam tabakasının arasına selüloz nitrat yerleştirerek üç katlı camı oluşturdu.
    Buluşu 1920'lerde arabaların ön camlarında kullanılmaya ve otomotiv endüstrisinde ciddi şekilde taklit edilmeye başlandı

    RÖNTGEN IŞINLARI
    Mucit: Wilhelm Konrad Röntgen
    Tarih: 1895
    Kaza: Bir elektrik deneyi...
    Röntgen, gazların içinden geçen elektrik yolunu araştırmak amacıyla, katod ışın tüpüyle deney yaparken, baryum platin siyanürü levhasından yayılan radyasyonun şeffaf olmayan cisimlerin içinden geçebildiğin! Fark etti.
    Araştırmalarına devam ederken radyasyonun 15 mm. kalınlığındaki alüminyumdan, daha indirgenmiş yoğunlukta geçebildiğini gördü. Ve bu radyasyona, "X-ışınları" adını verdi. Bugün dünyada Almanya dışında (Almanya'da Röntgenstrahlen olarak adlandırılıyor) bu isimle anılıyor. Bu, daha sonra insan vücudunun iç kısmını gösteren fotoğraflamada kullanıldı. 19. yüzyıl sonlarına doğru savaş alanlarında da kullanılmaya başladı

    KAOS TEOREMİ
    Mucit: Ed Lorenz
    Tarih: 1960'lar
    Kaza: Bilgisayardaki bozuk çıkış...
    Amerikalı meteoroloji uzmanı Ed Lorenz'in bilgisayarında anlamsız ve komik veriler belirince, Lorenz bunların her zamanki aksaklıklardan kaynaklandığını düşündü. Ancak hatayla ilgili ipuçlarını elde etmek için kağıttaki çıktıda çalışmaya başladı. Bilgisayarın, başlamak için ilk sonuçları eşleştirdiğini, ancak daha sonra haritayı yok ettiğini gördü. Birden jetonu düştü: Lorenz bilgisayara aynı girdileri ikinci aşamada yüklememiş, bu küçük farklılık da, sonraki birkaç hafta boyunca, tamamen değişik sonuçlar verip durmuştu...
    Lorenz böylece, hava durumu gibi küçük olayların bazen çok büyük sonuçlar doğurabileceğini açıklayan "kaos teoremini" bulmuş oldu...

    RADYOAKTİVİTE
    Mucit: Henri Becquerel
    Tarih: 1896
    Kaza: Fotoğraf camındaki sislenme...
    Fransız fizikçi Henri Becquerel, 1896 Martı'nda laboratuarındaki çekmecesini açtığında büyük bir sürprizle karşılaştı. Kapkaranlık bir ortamda olmasına rağmen bazı fotoğraf camları bulanıklaşmıştı.
    O sırada Becquerel, yeni keşfedilen röntgen ışınları üzerinde çalışıyor ve bazı kimyasallar yardımıyla bunların yayılmalarını sağlamaya uğraşıyordu, ilk aklına gelen, güneş ışığının etkisiyle kristallerin ışını yaydığı ve fotoğraf camını sislendirdiğiydi...
    İlk deneyleri onun doğru yolda olduğunu desteklese de hava bozunca olayın seyri birdenbire değişti.
    Becquerel, kristallerin güneş ışığından etkilenmesini engellemek için kimyasallar kullanarak camları tekrar çekmeceye koydu. Camları dışarı çıkardığında, uranyumlu kristallerden oluşan camlarda artık sisin bulunmayışına oldukça şaşırdı. Ve bugün "bir atom çekirdeğinin ta*necikler veya elektromanyetik ışımalar yayarak kendiliğinden parçalanması" olarak bilinen radyoaktiviteyi keşfetmiş oldu...

    PENİSİLİN
    Mucit: Alexander Fleming
    Tarih: 1928
    Kaza: Havada uçuşan bir küf...
    St. Mary Hastanesi'nde danışman olarak çalışan ve Alexander Fleming'in hayatta kalan tek meslektaşı, ünlü bilim adamının penisilini 1928 yılında bir rastlantı sonucu bulduğunu anlatmıştı.
    Fleming bir deney üzerinde çalışırken, muhtemelen laboratuvarın karşısındaki bardan uçup gelen bir küf mikroskoptaki lamın üzerine konmuştu.
    O sırada Fleming, lam üzerinde zararlı bir bakteri türü olan stafilokokları inceliyordu. Dikkatsiz bir bilim adamı bu küfü büyük olasılıkla önünden uzaklaştırırdı, ama o, küfün bakteri üzerindeki etkisini görmek istedi. Sonuç hayret inciydi... Çünkü Fleming, "Penicilim notatum" isimli yeşil küfün bulunduğu bölümdeki bakterilerin öldüğünü fark etmişti...
    Daha sonra gerçekkleştirilen testlerde, bu küfün diğer bakteriler üzerinde de etkili olduğu ortaya çıktı. Tavşan, fare ve insanlar üzerinde yapılan testler sonunda, açık bir yan etkisinin de olmadığı görüldü. Ne var ki Fleming, küften sızan maddeyi bir türlü keşfedememişti.
    Sonuç olarak 1939 yılında, Oxford'dan Howard Florey ve Ernst Chain bu maddeyi ayrıştırmayı başardılar ve buna "penicilin" adını verdiler. Bu madde, öldürücü bakteriyel hastalıklarla savaşabilen ilk antibiyotik olarak tarihe geçti. Fleming ve diğer iki bilim adamı, 1945 yılında Nobel Ödülü aldılar... Çünkü, milyonlarca insanın hayatını kurtaran bir buluş yapmışlardı...

    ŞOK TEDAVİSİ
    Mucit: Julius Wagner-Jauregg
    Tarih: 1917
    Kaza:Mezbaha işçilerinin kesim yöntemi...
    ECT (Electroconvulsive the-rapy) olarak bilinen elektroşok tedavisi, mezbaha işçilerinin, domuzların elektrikle sersemlemelerinden sonra çok sakin durduklarını fark etmelerinin bir sonucu...
    ECTye, beyne elektrik akımı verilmesi suretiyle, depresyon gibi akıl hastalıklarının semptomlarını engellemekteki son çare olarak bakılıyor.
    Elektroşok tedavisi fikri, sıtma aşısıyla frengili hastaları te*davi eden Avusturyalı Julius Wagner-Jauregg tarafından geliştirildi.
    1927 yılında Nobel Ödülü alan VVagner-Jauregg, bu fikre, "bir sisteme elektrik verilmesinin tedavi edici özellik taşıyacağından yola çıkarak ulaştı. Ve böylece, çok tartışılan şok tedavisi doğmuş oldu...
    Aynı zamanda, şizofrenlerin doğal yollardan çarpılmalarının, hastalık belirtilerinin iyileşmesine neden olduğu da belirlenmişti. Psikiyatristler, hastaların beynine elektrik akımı uygulamak yoluyla, anlaşılması güç tedavinin gerçekleştiğini belirtiyorlardı. Ancak ECTnin kısa süreli hafıza kaybına neden olması dışında önemli etkisinin bulunmadığına dair klinik bulgulara az da olsa rastlanıyor. Hastaların tedavi edilmesine yönelik olarak bu yöntem çok uzun zamandan beri kullanılmaya devam ediyor.


    SAKKARİN
    Mucit: Fahlberg adında bir kimya öğrencisi
    Tarih: 1879
    Kaza: Kurallara uymama...
    1879 yılında Fahlberg adındaki bir kimya öğrencisi, toluol (kömür katranındaki hidrokarbon) türevle*rini araştırırken elindeki maddeyi tattı ve günümüzün yapay tatlandı*rıcısı sakkarin ortaya çıktı.
    Diğer iki yapay tatlandırıcı da kaza sonucu keşfedildi. 1937'de Il*linois Üniversitesi öğrencilerinden Michael Sveda sigarasını yaktı ve tatlı olduğunu tespit etti. Ve bu maddenin "cyclamate" olduğunu buldu. Nutra Svveet ise 1965 yılın*da anti nükleer bileşimler araştırılırken keşfedildi...

    BUCKMİNSTERFULLERME
    Mucit: Harry Kroto
    Tarih: 1985
    Kaza: Karbon atomunun kilise kubbesine benzemesi...
    Harry Kroto ve meslektaşları, uzayda varolduğu düşünülen anlaşılması zor yapıdaki karbon atomlarını çözmeye çalışıyorlardı. Laboratuar testleri sonucunda karbonun, 60 atomdan oluşan, diğerlerinden daha güçlü ve istikrarlı yapıda olduğu ortaya çıktı.
    Cevaplar araştırılırken çalışma gruplarından biri, atomların, mimar Richard Buckminster Fullerln tasarladığı, kubbeli kiliseye benzeyen hexagonlardan oluştuklarını ortaya çıkarmıştı. Bu da Kroto'nun aklına, daha önce pentagon ve hexagonlardan oluşturduğu, "Gece Gökyüzü" modelini getirdi.
    O gece, çalışma gruplarından bir bölümü de karbon atomlarını, futbol topuna benzeyecek şekilde birleştirmişti. Ve grup, pentagon ve hexagonların hep 60 sayısında buluştuğunu keşfetti. 60 karbon atomundan oluşan "Buckyball’lar şu anda karbonun temel biçimi olarak değerlendirilirken, Kroto ve meslektaşları 1996 yılında Nobel Ödülü'nü almaya hak kazandılar...

    Yorum

    • delphin
      Senior Member
      • 27-12-2005
      • 15279

      #77
      Konu: GEYİK

      Okurken sinirlerinizi bozacak cinsten!

      Eli olmayan babaya ne denir?
      No-el baba...

      Ben sünnete karşıyım.
      Gençlerin önünü kesmeyelim...

      Bir gökdelenin üzerinde kırmızı bir ışık yanıp sönüyormuş neden?
      Çünkü binanın şarjı bitiyormuş...

      Can neden boğazdan gelir?
      Çünkü: Can Emirgan'da oturuyormuş...

      Elektrik sandalyesinde oturan idam mahkumu ne demiş?
      Çok korkuyorum elimi tutar misin???

      Yaşınız kaç?
      Bilmem her yıl değişiyo...

      Arkadaşlar telefonlar dinleniyormuş...
      İyi iyi, dinlensinler zaten çok yorulmuşlardı...

      Saatin çalışıyor mu?
      Benimkine de iş bulsana...

      Tartı neden tartmamış?
      Çünkü üzerinde anti-tartar dişmacunu varmış..

      Sinüs 60,
      Cosinüs tutmuş...

      Kocanızla ortak özelliğiniz ne?
      Aynı gün evlendik...

      Karınca bir zencinin koluna düşmüş ne demiş?
      Karakola düştüm.

      Çok iyi göbek atan kazana ne denir?
      İyi oynayan kazansın...

      Size bir kıllık yapayım,
      İçine kıllarınızı koyarsınız...

      Viyana kuşatması neden bitmiş?
      Etrafta atacak kuş kalmadığı için...

      Yorum

      • delphin
        Senior Member
        • 27-12-2005
        • 15279

        #78
        Konu: GEYİK

        çocuklarin Dilinde gundemdekiler


        Hülya teyzeyle Gülben teyze hep kavga ediyolar. Ama ne zaman kavga etseler
        birinin kasedi çıkıyor. Ben çok seviniyorum o zaman. Amerika da Irak'la
        kavga ediyo. Buş amca da mı kaset çıkarıcak yoksa? Dinlemem ama ben onu, şarkılarının sözleri çok kötü


        - Ben Daum amcayı çok seviyorum. Geçen akşam kafasında yumurta kırmışlar. Un da dökmüşler. Daum amcayı pasta yapmak mı istiyorlar. Ben de bir dilim isterim o pastadan. Ama annem bana dedi ki yumurtalara elleme, kuş gribi olursun. Peki bu Daum amcada o yumurtalardan hasta olursa?!


        - Çok para lazım olmuş Tayyip Amca'ya. Harçlığını kesmiş galiba imefe
        amcalar. O da Dubayili amcalara kumdan kale yaptırıcak. Bi sürü paralar
        vericekler Tayyip Amcaya. O da bi sürü gofret alıcak o paralarla hepimize


        - Haa bi de benim anlamadığım bi şey var. Deprem olacak diyorlar. Suyun altında fay diye bi şeylere bakıyolar. Depremi o yapıyormuş. İstanbul tehlikedeymiş. O zaman 300 metre kule neden yapıyorlar ki İstanbul'a? Bu büyükler çok acayip yaaaa!!


        - Bi de uzun burunlu Hülya teyzenin kocası Kaya amca var. O çok sevimli. Ferrarileri çok seviyor. Benim de küçük Ferrari arabam var. Ama onun sevdiği ferariler arabaya benzemiyo. Kadına benziyoHülya teyze çok kızıyo Kaya amcaya


        - Galatasaray eskiden çok iyiymiş. Ben doğmadan önce. Avrupa kupaları bile kazanmış. Ama şimdi iyi değil. Ben geldim diye mi böyle oldu ki acaba? Galatasaray'ın maçlarında tirbünde bir amca var. Ben onu heykel sanıyordum. Birden bir hareket etti çok korktum.


        - Bi de kel kafalı amca var, unları akıtıyo hep, günah ama nimet boşa
        akıtılmaz kiii... Ekmek olucak o unlar. Ekmek parası için herşeyleri satıyo.
        Fabrikalar, telefonlar... Her şey işte... O unları akıtmasa ekmek yapar
        oysa, akıllım


        - Herkes 'Şu Çılgın Türkler' kitabını okuyor. Ablam da okuyodu, 'Niye
        okuyosun?' diye sordum, çılgınmış abi bunlar, uçmuşlar, memleketi
        kurtarıyorlar resmen dedi. Ben de okuma-yazmayı öğrenince okıycam o kitabı.


        - Gamze ablaya çok üzülüyorum ben bi de... Çünkü çok üzülüyo. Cep
        telefonuyla ayıp resimlerini çekip internete atmışlar. Babama dedim ki, bana hiçbir zaman cep telefonu alma olur mu?!


        - Televizyonda bi amca çıkıyo, Zekeriya Amca. Ben ona bayılıyorum. Çok komik şeyler söylüyo, beni hep güldürüyo. Ama o çok iyi bir insan. Hiçbir
        macerasını kaçırmıyorum. Son macerasında sarışın bir teyze onun yanağını ısırdı. Hiç hoşlanmadı bundan. Benim de yanağımı ısırdıkları zaman hiç hoşlanmıyorum.


        - Bi sürü göbekli ağabeylerle ablalar televizyonda yarışıyorlar. Zayıflamak
        istiyorlarmış. Niye televizyonda zayıflıyorlar ki, evlerinde zayıflasalar
        ya... Annem "bak bu lokmayı yemezsen arkandan ağlar" diyodu. Ama onların hepsini yersem de televizyona çıkıp zayıflamaya çalışırım, sen ağlarsın dedim. Hiçbirşey diyemedi.


        - İbrahim Tatlıses'i hiç sevmiyorum. Televizyonda çok bağırıyo. Bir de
        karılarını dövüyo diyorlar. Sonra da özür dilemek için onları övücü yazılar
        yazıyormuş. O da benim gibi okuma-yazma bilmiyo diyolar ama gazeteye nasıl yazı yazıyo? Bu gazeteler de çok acayip ha


        - Şimdi gidiyorum, annem çağırıyo, uyku vaktim gelmiş. Bana masal anlatacak garanti. Büyükler masal anlatmaya bayılıyorlar. Kendileri de haberlerde masalları dinleyip uyudukları için... Gene buluşuruz, size daha
        anlatacaklarım var. Hadi bay baaay

        Yorum

        • delphin
          Senior Member
          • 27-12-2005
          • 15279

          #79
          Konu: GEYİK

          bilgisayar nasıl bozulur?


          Bilgisayarınızı, direkt güneş ışığı alabilecek bir yerde kullanın.
          Yakınlarda kalorifer veya benzeri bir ısıtma cihazı da bulunursa iyi olur.
          Ortamın nemli olması, olaya ayrı bir anlam katacaktır.

          Bilgisayarınız kilitlendiği zaman, ''reset'' tuşuyla filan uğraşmayın.
          Power tuşuyla kapatın ve birkaç saniye bile geçmeden hemen açın.

          Elektrikler kesildiğinde, bilgisayarınızı kapatmayın.
          Elektrik geldiğinde yaşanacak ani voltaj değişiminin, monitörünüzde
          oluşturacağı görüntü ile sabit diskinizden gelecek garip seslerin
          senfonik uyumu size ilginç bile gelebilir.

          Bilgisayar masanızı sabitlemeyin.Böylece her tuşa bastığınızda
          sallanan bilgisayar, size ''interaktif'' bir his verecektir.

          Bilgisayarınızın kasasını, havalandırma delikleri kapanacak
          şekilde bir duvara yaslayın. Böylece işlemcinizin soğuması için
          gereken hava dolaşımını ve ısı kaybını önleyebilir,
          bilgisayarınızla ''sıcak'' ilişkiler kurabilirsiniz.

          Bilgisayar monitörünüzde sabit bir görüntüyü saatlerce tutun.
          Böylece, monitörünüzün fosfor tabakasında oluşacak zedelenme sonucu,
          monitorünüz kapalı iken bile o görüntünün siluetini görebilirsiniz.

          Bilgisayarınızın fişini topraksız bir prize takın.
          Aynı prizden diğer elektronik cihazların da güç sağlaması,
          bilgisayarınıza giden akımda hoş değişiklikler yapacaktır.

          Küçük kardesinizin veya çocuğunuzun bilgisayarınızın disket sürücüsüne
          bozuk para ve benzeri şeyleri sokmasına aldırmayın. Bilgisayarınızın
          içinde birikecek bozuk paralar, ona tasarruf alışkanlığı,
          bilgisayar tamircinize de para kazandıracaktır.

          Eğer modem kartı, ses kartı ve benzeri kartları çok sık takip çıkartıyorsanız,
          her seferinde bilgisayarınızın kasasındaki o vidaları açmak büyük dert haline gelebilir.
          Hele bir de yildiz tornavidaniz yoksa, bu iş bir eziyet
          halini alabilir.
          Bu kadar uğrasacağınıza, birakın bilgisayarınızın kasası sürekli açık kalsın.
          Annenize de söyleyin,sehpanın tozunu
          alırken bilgisayarınızın devrelerine de bir el atsın.

          Tüm bunlari yaptığınız halde, bilgisayarınız hala çalışmakta ısrar ediyorsa,
          en etkili ve son çare olarak kaldiırıp pencereden atabilirsiniz

          Yorum

          • hegzadram005
            Member
            • 22-09-2006
            • 585

            #80
            Konu: GEYİK

            ellerinize sağlık ustam güzel espiriler saygılar

            Yorum

            • delphin
              Senior Member
              • 27-12-2005
              • 15279

              #81
              Konu: GEYİK

              Originally posted by hegzadram005
              ellerinize sağlık ustam güzel espiriler saygılar

              iyi seyirler arkadaşım .

              Yorum

              • delphin
                Senior Member
                • 27-12-2005
                • 15279

                #82
                Konu: GEYİK

                gerçek itiraflar

                garson; Cinsiyet: Kadın; Yaş: 23; Ülke: İngiltere
                Bizim oradaki Carrefour´un ilk açıldığı zamanlar. Mağazada anlık indirim duyurularını anons eden kişi şöyle dedi: "Pantolonları indirdik, orta reyonda sizleri bekliyoruz." Geliyoruz anacım, sen öyle kal!

                muhendisbasketci; Cinsiyet: Erkek; Yaş: 29; İl: İstanbul
                Lise yıllarında Milli Güvenlik dersinde hocamız olan subay, sınıfın güzel kızlarından birini kaldırmış ve ondan subay rütbelerini küçükten büyüğe doğru saymasını istemişti. Sıralamayı aynen yazıyorum: "Teğmen,üsteğmen, yüzbaşı, binbaşı, yarbaşı ve albaşı."

                sonbahargüneşi; Cinsiyet: Kadın; Yaş: 27; İl: İstanbul
                Geçenlerde gittiğim düğünde takılan paraları anons eden şahıs aynen şöyle dedi: "Gelin hanım köşede, isteyen takabilir."

                atillatheturk; Cinsiyet: Erkek; Yaş: 28; İl: Eskişehir Bugün radyoda duyduğum kan anonusu üzerine kan vermek için hasteneye gittim. Kan vermek isteyenlere doldurtulan ve içinde bir çok sorunun olduğu formu doldurmaya başladım. Soruların biri "Son iki yıl içinde cinsel ilişkiye girdiniz mi?" şeklindeydi. Kan alacak hemşireyi beğendiğim ve karşısında karizmayı çizdirmek istemediğim için "evet" cevabını işaretledim. Fakat testi hemşireye verirken gözüm o soruya takıldı. Soruyu yanlış okumuşum. Meğer "Son iki yıl içinde eşcinsel ilişkiye girdiniz mi?" diye soruyormuş. Sonuç: Blimum HIV testlerinin yapılmasını beklemek için saatlerce lobide oturdum. Üstelik bu da yetmiyormuş gibi o güzelim hemşireye de rezil oldum. Neyime benim elin hemşiresini etkilemek. Ver kanını git işte!

                audrey hepburn; Cinsiyet: Kadın; Yaş: 33; Ülke: ABD
                Yer Bahariye, İstanbul. Ana yoldan geçmekte olan bir polis arabasındaki megafondan bir anons yükseliyor: "X plakalı aracın sahibi, lütfen hareket ediniz." Karşı taraftan geçmekte olan diğer bir polis arabasının megafonundan duyulan anons ise şu: "Lütfenini yiyimm Mistafaaaa." Yurdum polisi yaaaa.

                şirinmaggie; Cinsiyet: Kadın; Yaş: 31; İl: Muğla
                Arkadaşımın sevgilisi komiser. Geçenlerde ikisi arabada sohbet ederlerken 'Bilmem kaç merkez, yolda üç tane or...pu var. Tamam.' diye bir telsiz anonsu gelmiş. Erkek arkadaşı çok utanmış ve hemen telsize sarılıp telsizin diğer ucundaki memura ´Bu ne biçim anons, malum kadın deyin biz anlarız.´ diye fırça atmış. On dakika sonra gelen telsiz anonsu ikisini de kahkaha krizine sokmuş. ´Komiserim malum kadınlar or...pu değilmiş.Tamam.´

                uyurdagezerim; Cinsiyet: Erkek; Yaş: 18; İl: İstanbul
                Trafiğin sıkışık olduğu saatlerde Dolmabahçe´den Beşiktaş´a doğru yürüyordum. Biraz ileride trafikten dolayı yavaş ilerleyen bir polis arabası vardı. Tam o sırada, polis arabasının yanına motorlu bir polis yaklaştı ve bombayı patlattı.´Alırım anahtarını Hasaaan!'.

                pıtırkurt; Cinsiyet: Kadın; Yaş: 26; İl: İstanbul
                Öğrencim,verdiğim ödevin son sayfasını tamamlamamış. Nedenini sorduğumda "Öğretmenim Aliye başladı, annem bitiremedi" dedi. Yanıtı öyle hoşuma gitti ki kızamadım...

                gabrielversus; Cinsiyet: Erkek; Yaş: 28; Ülke: Almanya
                Yıllar önce sahilde arabayla turlarken bir ekip otosu bizi cevirdi ve sordu: "Gençler alkol var mı?", cevabımız: "Yok valla, hepsini içtik."

                içısıtan; Cinsiyet: Erkek; Yaş: 39; İl: Ankara
                Benzin istasyonunda arabamın deposunu doldurdum. Kredi kartımla ödeme yapmak için arabamın yanından ayrılmıştım ki bir kadının arabama bindiğini gördüm. Ben şaşkın bir şekilde arabama doğru koştururken kadın hızla istasyondan ayrıldı. Ne olduğunu anlayamadan tekrar geri döndü. Özür dileyerek "Arabaları karıştırmışım." dedi. Arabalarımız benziyor muydu diye merak edenler için sadece şunu söylemek istiyorum: Arabalardan biri beyaz, diğeri siyahtı

                deremede; Cinsiyet: Erkek; Yaş: 30; İl: İstanbul
                Bir arkadaşımla balık almaya gittiğimizde, arkadaşım kovanın içinde yüzüp çırpınan balıklara bakıp, ´Bunlar taze mi?´diye sormuştu. Balıkçı da cevabı hemen yapıştırdı: ´Yok abla, pil takıp oynatıyoruz.´

                skyonlife; Cinsiyet: Erkek; Yaş: 26; İl: İstanbulPolis anonslarına bir ek de benden. Yer Amasya, Ramazan ayı. Meydan tarafında, karşılıklı iki şeritten birbirlerine doğru gelen polis arabalarının birinden duyulan cümle: "İftara üç tane büyük, sahura da iki küçük pide alıyoruz." Gelen cevap evlere şenlik: "Komiserinkinde susam olmasın. Tekrar ediyorum, komiserinkinde susam olması

                Yorum

                • delphin
                  Senior Member
                  • 27-12-2005
                  • 15279

                  #83
                  Konu: GEYİK

                  Tiryakinin Sigara Bırakma Günlüğü

                  Sevgili günlük, Bu sabah Hürriyet´in Kelebek ekinde sigarayı bırakmanın vücuda yaptığı olumlu etkileri anlatan bir haber okudum. Bu tarz haberlerden oldum olası tiksinmeme rağmen nedense coşup sigarayı bırakmaya karar verdim. Kararım kesin, sigarayı bırakıyorum. Bu kararımın vücuduma etkilerini gösteren tabloyu başucuma astım. İçimin zehirden temizlenmesini tabloya bakarak daha rahat hissedeceğim. Şimdi masanın üzerindeki dolu sigara paketini buruşturup çöpe sallıyor ve sağlıklı gürbüz bir kişi olma yolundaki ilk adımımı atıyorum.

                  SEKİZİNCİ SAAT
                  Sevgili günlük,
                  Tabloya göre sigarayı bıraktıktan sekiz saat sonra tansiyon ve nabız normale dönüyormuş. İnanır mısın, bunu hissediyorum sanırım. Tamam, tansiyon ve nabzımın bundan sekiz saat önceki halinde de anormallik hissetmemiştim,ama normale dönmesi iyi bir şey herhalde. Coşkumu paylaşmak için Teoman´ı aradım, sigarayı bırakmama "geçici Ubeyd Korbey sendromu" adını taktı. "Oğlum" dedim, "bak tam sekiz saattir sigara içmiyorum, tansiyonum ve nabzım cillop gibi oldu".
                  Bunu söyleyince kendi nabzının ve tansiyonunun da harika olduğunu söyledi, meğer sekiz saattir uyuyormuş. Yavşak işte, ben ne diyorum o ne diyor. Yalnız laf aramızda, kafama takıldı gerçekten, demek ki günde sekiz saat uyuyan bir sigara tiryakisinin tansiyonu ve nabzı da günde bir kere normalleşiyor. E peki, tansiyon ve nabız günde üç kez normale dönemeyeceğine göre benim kazancım ne bu işten? Demek ki, savaşı erken bırakmayacaksın. Yoksa Teoman itinden ne farkım kalır? Onun tansiyonu da normal, benimki de.... Neyse, bakıcaz....

                  ONUNCU SAAT
                  Sevgili günlük,
                  Sigarayı bırakırken başlangıcın çok zor geçtiğini duymuştum. Hiç de değilmiş. Az önce yemek yedim, iştahım açılmış, yemeklerin tadını daha iyi aldım. Yıllardır ilk kez yemeğin üzerine sigara içmeyeceğim.

                  ON BİRİNCİ SAAT
                  Acaba azaltarak mı bıraksam? Sadece yemeklerden sonra içsem mesela? Yok yok, dayanmam lazım. Kuruyemişçiye gidip kabak çekirdeği alayım, oyalanırım.

                  ON ÜÇÜNCÜ SAAT
                  İki saattir aralıksız kabak çekirdeği yiyorum. Ve bir de yıldıran dejavu: "abi bu çekirdeğe elini sürünce bırakamıyorsun."

                  ON DÖRDÜNCÜ SAAT
                  Kabak çekirdeğini bırakınca yemekten sonrakine benzer bir sigara içme isteği uyandı. Çöpe attığım sigara paketini ararken telefon çaldı, Teomanmış. "Sağlığında yeni düzelmeler var mı?" diye sorup kahkaha attı .Vay ayı vaaay, sigarayla mücadelemde başarısız olmamı bekliyor demekki. Bu beni sinirlendirmekten çok kamçıladı. Ulan Teoman, görüşürüz bakalım. İlk işim sigara paketinin olduğu çöp torbasını evden atmak

                  ON YEDİNCİ SAAT
                  Sevgili günlük,
                  Kendimden utanıyorum. Az önce kapıdaki çöp torbasını geri almaya karar verdim, kapıcı götürmüş. Kararsızım, sigarayı bırakanların sinirli olmaya başladığı ve kilo aldığı söyleniyor. Şişman ve sinirli biri olup Hüseyin´e benzemeyeyim sakın?

                  YİRMİ DÖRDÜNCÜ SAAT
                  Sevgili günlük,
                  Biliyor musun, sigarayı bıraktıktan 24 saat sonra kalp krizi riski yüzde 25 azalıyormuş. Fena değil ha, ne dersin? Teoman´ı aradım az önce, sana en fazla 15 gün veriyorum dedi. Kalp krizi riskinin azalmasından sözettim, güldü. Gül bakalım Teoman efendi, gül... Gidip kabak çekirdeği alayım.

                  İKİNCİ GÜN
                  Sevgili günlük,
                  Dün çok kötü geçti. Kuruyemişçiye gidip bir kilo kabak çekirdeği aldım. Gazeteleri çıkmadan okusaydım keşke, Hıncal Uluç köşesinin yarısını "kabak çekirdeğinin cinsel güce katkıları"na ayırmış. Allahım, ya kuruyemişçi de okumuşsa yazıyı? Ulan yüz gram al çık, bir kilo niye alıyorsun? Bundansonra o dükkanın önünden geçemem.

                  ÜÇÜNCÜ GÜN
                  Sevgili günlük,
                  Çok güzel bir gündeyiz. Sigarayı bırakmamın üzerinden 72 saat geçti, yani sinir uçlarım bugünden itibaren yenilenmeye başlıyor. Daha da güzeli, sevgilim geliyor. Bugün biraz sinirli gibiyim, kızın yanında arıza yapmasam bari...

                  DÖRDÜNCÜ GÜN
                  Sevgili günlük,
                  Dün ne güzel başlamıştı hatırlarsın, ama korktuğum başıma geldi ve sevgilimle kavga ettim. Her şey iyi başlamıştı halbuki. Bir ara dışarı çıktık, ben sosisli sandviç almak istedim, hanımefendi karşı çıktı. Neymiş, yürüyerek yemek yenilmezmiş. Durduk yerde kavga çıktı. Sonunda dayanamayıp karşıdaki lokantaya gittim ve patlıcan musakka söyledim. Garson tabağı getirir getirmez hatunun yanına koştum ve "yürüyerek yemek öyle yenmez böyle yenir" diyerek elimde tabak yürümeye başladım. Bir yandan da musakkayı yemeye çalışıyorum. Kız kaçmaya başladı, ben de peşinden koşuyorum. Bir ara ağzımdan köpükler çıktığını farkedince durakladım. Elimdeki tabağı çöpe atıp eve döndüm. Sevgilimin telesekreterine not bıraktım, umarım arar.

                  BEŞİNCİ GÜN
                  Sevgili günlük,
                  Bu sabah İstikbal´den çek-yat gelecekti, öğlene kadar bekledim, ne gelen var ne giden. Birden sinirlerim tepeme çıktı, elimde odunla beklemeye başladım. Hayır, niye sözünde durmuyorsun kardeşim? Sabah dediysen sabah getir. Adamlar saat üçte geldiler, ben odunla kapıya çıkınca tedirgin olup kaçtılar. İstikbal´i arayıp siparişi iptal ettim, Seray´ı var Mobella´sı var canım, banane yani...

                  ALTINCI GÜN
                  Sevgili günlük,
                  Sevgilim aradı, bana çok kızgın olduğunu söyleyip bir çuval zır zır yaptı. zaten ona moralim bozuk, bir de Teoman gelip karşımda fosur fosur sigara imesin mi? Dumanı suratıma üflediğinde çaktırmamaya çalışarak içime çekmeye çalıştım. Ulan özlemişim be...

                  YEDİNCİ GÜN
                  Sevgili günlük,
                  Kabul etmem gerekir ki bugün çok sinirliydim. Gevşemek için televizyonu açıp belgesel izlemeye başladım. Discovery Channel´da Timsah Avcısı diye bir lavuk var, 10 dakika dayanamadım herife. Eline bir yılan almış, yılan çıtır çıtır ısırıyor, bu gevrek gevrek gülüyor. Neymiş, yılan zehirsizmiş.Ya arkadaşım, zehirsiz diye ne bu yani? National Geographic´I açıyorum, zürafalar var, daha iyi. Ama zürafalardan, Mary ve ailesi diye söz ediliyor. Allah belanızı versin hepinizin. Süt içip uyumaya karar veriyorum, süt şişesinin üzerine "lütfen çalkalayınız" yazmışlar. Çal-ka-la-mı-yo-rum. Mecbur muyum lan sizin şişenizi temizlemeye. Para almasını biliyorsunuz eşşoğlueşşekler sizi be! Akşam arkadaşlarla bira içmeye gittik. Buinsanlarne kadar anlayışsız var ya günlük, aklın oynar.Ulan zaten sigarasız bira içiyorum, beynim sulanmış, hala üzerime geliyorlar. Masada ideolojik hadise çıktı, dışarı kadar uzadı. Tartışma sorun değildi de "sigarayı bıraktığındanberi kilo aldın lan kocagöt" deyince dayanamayıp kafa attım Teoman´a. Yapmasam iyiydi.

                  SEKİZİNCİ GÜN
                  Sevgili günlük,
                  Teoman arayıp bir daha benimle görüşmek istemediğini söyledi. Çok umurumdaydı lavuk. Gereken cevabı verdim zaten. Bu arada, gazetede okudum yine. Sigarayı bırakmanın çeşitli yöntemlerinden bahsediyordu. Azaltarak bırakma ve marka değiştirerek bırakma maddeleri ilgimi çekti. Acaba? Ama yok yok, bu kadar dayandım, gerisini getirmek lazım.

                  DOKUZUNCU GÜN
                  Sevgili günlük,
                  Sana ne zamandır sevgili günlük diye seslenmediğimi farkettim. Oysa sen bu dünyada beni anlayan tek varlıksın, tek dostumsun. Bugün ne oldu biliyormusun, sevgilim beni terketti. Alçak kadın, Manyaklaştığımı söyleyip ayrıldı benden. Bu arada kabak çekirdeğinin bokunu çıkardım, her tarafımda sivilce çıktı.

                  ONUNCU GÜN
                  Sevgili günlük,
                  İki gün önce, sigarayı bırakmanın çeşitli yöntemlerinden sözetmiştim. Ben iki yöntemi birleştirip hem marka değiştirdim hem de azalttım. Günde üç tane yemeklerden sonra Parliement içiyorum. O kadar zaman sonra ilk içilen sigaranın bir güzel kafası var, şaşırırısın.

                  ON BİRİNCİ GÜN
                  Sevgili günlük,
                  Kendime bir iyilik yapıp sigarayı beşe çıkardım. Ha üç, ha beş. Eskiden günde bir paket içiyordum, şimdi beş tane içiyorum. Yine kazançlıyım yani...

                  ON İKİNCİ GÜN
                  Sevgili günlük,
                  Bugün gazetede Amerika´da yapılan bir araştırmayla ilgili haber okudum. Habere göre günde 10 taneye kadar sigaranın çok fazla zararı yokmuş. Üstelik sigaranın markasını değiştirmekten falan da bahsedilmiyordu. Madem öyle günde 10 tane Camel içebilirim.

                  ON ÜÇÜNCÜ GÜN
                  Sevgili günlük,
                  Sevgilimi ve Teoman´ı arayıp özür diledim. Sevgilim, bir süre daha görüşmek istemediğini söyledi. Ağzımdan köpükler çıkarken koşturduğum sahneyi unutamıyormuş. Haklı kız, bir şey söyleyemedim. Teoman aramızda geçen hadiseyi sigaraya yordu, ona göre yavaş yavaş sigara içmeye başlayınca beynim tekrar faaliyete geçmiş. Neyse barıştık ve yarın akşam buluşmaya karar verdik.

                  ON DÖRDÜNCÜ GÜN
                  Sevgili günlük,
                  Teoman´la ocakbaşına gittik. İçtiğim sigaraları saymadım. Teoman´ın da dediği gibi, sigaranın zararlarını bilerek içiyorum, kime ne? Sana da soruyorum günlük, sana ne?

                  ON BEŞİNCİ GÜN
                  Sevgili günlük,
                  Püfür püfür içiyorum sigaraları. Bir de, "sigaraya tekrar başlayınca ne olur" tablosu yapmaya başladım. Sevgilim de bir daha sigarayı bırakmayacağım sözünü verince geri döndü. Elveda günlük, bir daha işim olmaz seninle

                  Yorum

                  • delphin
                    Senior Member
                    • 27-12-2005
                    • 15279

                    #84
                    Konu: GEYİK

                    Eski sevgilinin SMS mesajlarına alternatif cevaplar

                    - gerçekten unuttun mu?
                    - sen de kimsin?

                    - seni hala seviyorum!
                    - performansına her zaman saygı duymuşumdur zaten

                    - seni hala özlüyorum...
                    - tütün bas geçer

                    - nasıl gidiyor hayat?
                    -senden sonra bayağı bi güzelleşti, sağol

                    - "mesaj attığınız kişinin ilgi alanı dışındasınız, lütfen daha sonra
                    -tekrar denemeyiniz... naş naşınız..."

                    - birbirimizin kalbini kırdık, yeniden bir araya gelip o kırık kalpleri onaralım!
                    - benimkinin kaskosu vardı

                    - biliyorum hala sevip arzuluyorsun beni, sadece farkında değilsin. Ya da farkında olmak istemiyorsun.
                    - allah belanı versin

                    - seni unutamadım!
                    - sevgilinden ayrıldın da mesaj atacak birini mi arıyorsun?

                    - salaksın sen!
                    - evet, o cevabı yazdığım için salağım, bırak bir cevap yazmayı, okumadan silmem gerekirdi...

                    - sen varsın ve hep olacaksın!
                    - yazık, bir malsın ve hep öyle kalacaksın...

                    - dün gece rüyamda seni gördüm... erol bize ne oldu böyle?
                    - bir dahakine iyi örtün de uyu...

                    - gece rüyamda gördüm seni, çok korktum, başına bir şey gelmedi di’mi?
                    -başıma gelen en kötü şey sendin!

                    - dün seni rüyamda gördüm, bir mesaj atayım dedim...
                    - ancak rüyanda görürsün zaten, öptüm!

                    - dün gece seni rüyamda gördüm...
                    - görebileceğin tek yerde görmüşşün zaten

                    - barutcan dön artık, tükendim tükendim tükenmeleri oynuyorum. Bittim.
                    - sayın abonemiz kafasını ......iniz kullanıcı son 7 aydır kapsama alanınız dışında bulunmaktadır. Hırtcell olarak şu üç günlük dünyada, daha nice potansiyel eski sevgililer olduğunu hatırlatır, en yakın zamanda
                    engin denizlere açılmanızı temenni ederiz. Hayırlı günlaaaaarrr

                    - hayatım, pişmanım, geri dönmek istiyorum!
                    - tek yön güzelim burası hadi naş naş!...

                    - senin gibisini bir daha bulamadım
                    - bunun beni ilgilendiren kısmı nedir?

                    - bu akşam işin var mı?
                    - mesaj attığınız kişiye şu an ulaşılamıyor. lütfen daha sonra tekrar denemeyiniz!

                    - buldun mu bari bir kazma?
                    - senden daha kazmasını bulamadım kusura bakma...

                    Yorum

                    • delphin
                      Senior Member
                      • 27-12-2005
                      • 15279

                      #85
                      Konu: GEYİK

                      Telefon msjları

                      1. "Ekranda satır bitse de sen kelimeyi yazmaya devam
                      et, satır sonu kesme işaretiyle ( kelimeyi bölmene
                      gerek yok, bana geldiği zaman zaten düzenli geliyor"
                      uyarısının akabinde annemin attığı mesaj:
                      "bizvardıkiyiyizöpüyorumayten"

                      2. 3 gün boyunca eve uğramamam sonucunda annem
                      tarafından yollanılan sms: "dünyadan, kayıp uzay aracına!
                      kayıp uzay aracı nerdesin?"

                      3. -Anne benim param bitti,babama çaktırmadan para
                      yollar mısın bana?
                      -annen banyoda,daha dün para yolladım. baban.

                      4. Oğlumu kaybettim, hükümsüzdür...
                      imza çok mühim, "annen" değil "annesi"...

                      5. Bir arkadaşım eski telefon kartını annesine
                      vermiştir ve bundan haberi olmayan bir diğer arkadaş
                      bir gece geç saatte o numaraya mesaj atar:
                      "çok moralim bozuk, yalnızım, içiyorum.."
                      sorumluluk sahibi anne de bu durumu arkadaşıma diğer
                      bir mesajla bildirir: "ahmet diye biri mesaj attı,
                      yalnızmış, içiyormuş. Sana neyse bu saatte, zıkkım içsin!!"

                      6. Anne: Benşimdiotobüsebiniyorumkapatmamgerekşöför
                      kızıyorbızıal
                      Kız: Başüstüne alırım almasına da şu kelime
                      aralarına boşluk yapsan kelime aralarında 1e bas lütfen
                      Anne:Böyledahaçokşeyyazıyorumamapekisatırbitincene yapıcam?
                      Kız: Elinin körünü yapcan anne. Herife kaza yaptırıcan.
                      Gelince anlatırım. Hadi iyi yolculuklar

                      7. Annemin ilk cep telofunun arifesindeki ilk msg'ı:
                      "Oğlum ben annen"

                      8. Arkadaş uçaktan iner telefonunu açar annesinden mesaj:
                      "A" Sonra anne aranır "Anne nedir o a?"
                      Anne:"Allaha emanet olun'un a'sı o.. anlamadın mı?"

                      9. Birkaç gündür kontürsüzlükten ana-babaya mesaj
                      atılamamakta:
                      Anne: Ey türk gençliği! Birinci vazifen anan ve
                      babanla mesaj bağlantısı kurmaktır

                      10. Babaya msg yazma teknikleri konulu seminer
                      verilmiş, gerekli görüdüğü için bir kaç kez
                      tekrarlanmıştır. olayı kapan baba ilk hevesle tüm
                      msgları mümkün olduğunca uzun yazmak konusunda
                      ısrarlıdır...
                      Okula dönmek için otobüse binilir, "Varınca msg at"
                      der baba... sabah otobüsden inilir:
                      "Baba ben geldim"
                      "Geçmiş olsun, umarım yolculuğun iyi geçmiştir, biz
                      de iyiyiz , sana iyi günler diliyoruz, derslerinde
                      muvaffakiyetler...

                      11. Bu gün bizi ziyarete gelicen mi anneler günüm
                      kutlu olacak mı?

                      12. Babam: "Oğlum, fenerbahçe galatasaray maçında olay
                      çıkmış oralarda gezinme. nerdesin?
                      Ben: "Açık tribün"
                      Babam: "İyi bok yedin. Dikkatli ol."

                      13. Baba : "Oğlum eve gelirken 2 ekmek al, yada dur
                      dur... alma.

                      14. Bir arkadaşımın sinema çıkışında telefonunu
                      açmasıyla birlikte babasından gelen mesajda..
                      "Hemen telefonunu aç." yazıyordu

                      15. Mesajları kısa yazmasından şikayet edince "Ne
                      gerek var ziyanlığa,o kadar kontor gidiyor"
                      Annemin cevabı. "Bir zamanlar harf sayısı arttıkça giden
                      kontörün de artacağını düşünuyordu.

                      16. Anne: krmz sgn
                      Ben: "O ne be?"
                      Anne: "Ne anlamıyosun? Gelirken kırmızı soğan al!
                      Ben: "Haaa!!!"

                      17. x: "Nezamangeliceksingeçolduhadigelhemen
                      y: "Gelicem birazdan. 0'a basınca boşluk oluyodu hani?"
                      x: "A m a n b e"
                      y: "Annegelmiyorumbenvazgeçtim"

                      18. Ben: Anne fizikten 42 almıştım evde cırlama diye
                      msg atayım dedim.
                      Anne: "Sen büyük bir ihtimalle geri zekalısın."

                      19. Anne: "Gel. Sarhoş olsan da gel. Baban daha
                      gelmedi."
                      Şahıs: "Gelmem."
                      Baba: "Gelsene lan..."

                      20. Abla tez yazmakta ve dolayısıyla kardeşin odasını
                      meşgul etmektedir. Kardeşten şöyle bir mesaj düşer
                      cep telefonuna : Yapılacaklar
                      1-Tezimi biran önce bitiriyim de sevgili kardeşimin
                      odasını rahat bırakiyim!

                      21. Bir arkadaşıma annesinden gelen bir kandil tebriği:
                      "Canım oğlum pantolonun diesel, gömleğin vakko olsun
                      kandilin mübarek olsun"

                      22. Haftaiçi anne arar ama barda içilmektedir, şahıs
                      gürültülü ortramda telefonu açmak istemez cevapsız
                      arama olur.
                      Ebeveyn: "Oğlum niye açmıyorsun merak ettik."
                      Oğlan: "Kütüphanedeyim anne çıkınca arayım."
                      Sonraki mesaj babadan gelir
                      "Yalan söyleme! Çık bardan dışarı ara.

                      23. İzin istemek için tüm sevimliliğin takınılarak
                      yollandığı gayet uzun bir mesajın ardından babadan
                      aynen şöyle de bi mesaj gelebilir, farklı bi açıdan
                      komiktir:
                      "Gidemezsin.Sevgiler." (başharfler büyük..)

                      24. Bir sürü mesaj attığım annemden cevap gelmemesi
                      üzerine aradığımdaki konuşma;
                      Ben: "Anne sms'lerimi almadın mı sen ?"
                      Anne: "Oğlum sadece adını yazmışsın.
                      Ben: "Ehh anne bee. Yahu dedik ya oklarla ilerliycen
                      okuycan."
                      Anne: "Ne oku ?"
                      Ben: "Oy güzel anam oyy"

                      Yorum

                      • delphin
                        Senior Member
                        • 27-12-2005
                        • 15279

                        #86
                        Konu: GEYİK

                        otobüs molası

                        Otobüsle giderken, Bolu Dağı 'nda verilen molada hemen tuvalete koşturdu, korkunç sıkışmıştı. Şansına boş kabin bulup kendini oraya attı... Tam oturmuştu ki yan kabinden bir ses "merhaba" dedi. Adam şaşkın "merhaba" diye cevap verdi. Ses devam etti:
                        --- nasılsın?
                        İlk defa basına böyle bir şey başına geliyordu... yine şaşkın şaşkın yanıtladı:
                        --- sağol iyiyim. sen nasılsın?
                        ses sordu:
                        --- ne yapıyorsun?
                        Bir an tereddüt geçirdi. Adam onun tuvalette olduğunu bildiği için mutlaka ne yaptığını da biliyordu. Başka bir şey anlatmak istedi ve "ben" dedi:
                        ---İstanbul'dan Ankara'ya gidiyorum. Sen nereye gidiyorsun?
                        Yandaki adamın sonraki cümlesi bu muhabbeti sona erdirdi.
                        --- Hayatım, telefonu kapatıyorum. Yandaki tuvalette bir geri zekalı var. Sana sorduğum sorulara yanıt verip duruyor. Ben seni sonra ararım

                        Yorum

                        • delphin
                          Senior Member
                          • 27-12-2005
                          • 15279

                          #87
                          Konu: GEYİK

                          korsan cd ci ve diyologlar

                          - abi gripin geldi mi?
                          - biz ilaç satmıyoruz.
                          - abi ben müzik albümü olarak şey ettiydim.
                          - ben yabancı albüm satmıyorum.
                          - peki abi...

                          - abi, dün aldığım fifa cdsinin içinden izzet yıldızhan çıktı.
                          - dinle sen de, iyidir o!
                          - ?

                          - will smith var mi?
                          - dalga mi geciosun?
                          - nasi yani? haa var yani?
                          - git olum simitci orda tövbe tövbe....
                          - (bisey diyemeden uzaklasilir)


                          - iced earth var mı abi..?
                          - bir sorayım kardeş.. selamiii, ice 4 var mı lannn?!


                          - abi kapışma var mı? (bkz: snatch)
                          (korsan amca tezgah altından yeni cd'ler çıkartır)
                          - hayvanlı kapışma var, zencili kapışma var, sen nasıl bir şey istedin?


                          - halka vaarmı sizde?
                          - yok.
                          (1 hafta sonra)
                          - merhaba...halka geldi mi ?
                          - yok ..gelmedi da...
                          (1 hafta sonra)
                          - iyi günler abi halka geldimi
                          - yook gelmedii...
                          ( cd tezgahta görülür)
                          - e abi gelmiş işte... niye yok diyosun ?
                          - ha sen çember diyosuuun...var o var...
                          -???

                          - abi bomfunk mc's var mı?
                          - ney?
                          - bomfunk mc's...
                          - yok kardeşim cd satıyoruz biz!
                          - peki abi...

                          - gemide varmı?
                          - gemide var , teknede var, sahilde var abi ....
                          - peki

                          - abi, smashing machines var mi?
                          - yok be guzelim, dun bitti yarin yine getiririz..

                          - abi microcosmos var mi?
                          - selahattin lan mikrogazoz var mi bizde?
                          - bosver abi kactim ben.

                          - iyi gunler, mental ray var mi?
                          - yok be abi. ama max 3 var, yeni geldi.
                          ("oha adam biliyo lan" dedirten $ok diyalogdur, saygi duymak gerekir.)

                          - bu cube orjinal di mi
                          - yok abi sinama
                          - ha tamam o zaman
                          - yannız bildiğin sinamalardan değildir bizimki, kafa girmiyo*
                          - ..


                          - ac/dc var mı?
                          - ne sidisi?
                          - ac/dc
                          - ha eysi disi


                          - iced earth var mi ?
                          - yok be abim dördü gelmedi daha bize...


                          - abi esaretin bedeli* var mı?
                          - *****lar şu tarafta.

                          - radiohead'in son cd'si var mı?
                          - yok ya o. radyo be$ var, caiptal hits var, number one volume be$ de geldi..
                          - hı yok, neyse..

                          - push the tempo var mı?
                          - ? huş dı pempo? o yok

                          - divx var mı?
                          - nasıl abi?
                          - divx diyorum...
                          - haaaaa.... ooo * kalmadı abi, haftaya bir daha uğra, gelmiş olur. matrix var ama istersen.
                          - neyse!

                          - schindlerin listesi var mı abi??
                          - listeler yarın gelir abicim

                          - usta iyi aksamlar southpark var mi sende?
                          - 9 'a ceyrek var abi
                          - southpark diorum 9 a ceyrek var ne?
                          - saati sormuo musun agbi 9 a ceyrek var iste alalal tav etme len adami

                          - usta Green Mile var mı?
                          - hee yesil mil ?? var

                          Yorum

                          • delphin
                            Senior Member
                            • 27-12-2005
                            • 15279

                            #88
                            Konu: GEYİK

                            Alo çocuğun elimizde


                            Alo, çocuğun elimizde
                            -Eee napıyım
                            -Hani fidye falan diyodum
                            -Yok öle bişey

                            -Alo bayan, çocuğun elimizde
                            -Ah yavrum geceleri üstü açık yatar o bi zahmet kapatıverin üstünü, bide
                            terlemesin çabuk hasta olur...
                            -Ya abla bi git ya

                            -Alo, çocuğun elimizde
                            -Dur o zman diğerinide gönderiyorum
                            -Yok yok merak etmeyin die aradık biz

                            -Alo, çocuğun elimizde
                            -Ee
                            -Fidye isteyecektikte hani
                            -Ha tam buldun adamını zaten alacaklılar peşimde;ev kirası,bakkal borcu ....
                            -Pardon abi ben çocuğu yolluyorum şimdi cebine harçlığını koyup

                            -Alo, çocuğun elimizde
                            -Aldığın yere bırakıyorusun o çocuğu
                            -Pardon abi arkadaşlar çocuğu karıştırmış

                            -Alo, çocuğun elimizde
                            -Hangisi?
                            -

                            -Alo, çocuğun elimizde
                            -Çok pişman olacaksınız
                            -Alo, biz az önce de aramıştıkta çocuğunuzu geri almak için ne kadar
                            istiyorsunuz acaba
                            -söylemiştim

                            - çocuğunuz elimizde..
                            - napiyim..
                            - şey diyoruz hani.. fidye falan..
                            - ne fidyesi kardeşim.. sen onu kaçıran beşinci adamsın her seferinde
                            kurtuluyor.. önce ağzını bağla ki çenesi dursun. sonra zincirle onu sıkı bir
                            yere bağla kaçamasın.. ha bi de adresinizi verin de nüfus cüzdanını da
                            göndereyim..
                            -

                            -alo çocuğunuz elimizde
                            -söle ona hemen gelmesse kulağını çekerim

                            -çocuğun elimizde fidye isteriz
                            -çocuğu 2. gün içinde getirmezsen fidyenin yüzünü bidaha göremezsin. sakın
                            polise başvuriim deme
                            -tamam abi nası istersen yeter ki zarar vermeyin fidyeme

                            Yorum

                            • delphin
                              Senior Member
                              • 27-12-2005
                              • 15279

                              #89
                              Konu: GEYİK

                              CinLere İnanıyormusunuz

                              Kapı vurulur ve bir erkek kapıyı açar:

                              "İyi günler az önce camınız kırıldı ve bunu yapan benim çocuğum lütfen özrümü kabul edin ne kadar masrafı varsa ödemek istiyorum" der.

                              Adam: "Hiç sorun değil çocuğunuz cam kırdı ve içeri giren top değerli bir vazoya çarptı ve o da kırıldı." _AleMdaR_

                              Kadın daha fazla üzülür ve içeri girdiğinde gerçekten bir vazoyu kırılmış görür.

                              "Çok üzgünüm bunun da masrafını ödemek istiyorum" der.

                              Adam: Hiç önemli değil aslında çok büyük bir iyilik yaptınız bana" der.

                              Kadın merakla: "Ama camınız ve değerli bir vazonuz kırıldı nasıl olur" der.

                              Adam: "Hanımefendi ben bir cinim ve 100 bin yıldır o vazoda hapis kalmıştım.
                              Çocuğunuz sayesinde özgürlüğüme kavuştum dileyin benden ne dilerseniz" der.

                              Kadın sevinçle:"Ayy ne desem güzel bir malikane istiyorum hem de Paris'te."

                              Adam bir kısa telefon konuşması yapar ve:"Tamam hanımefendi isteğiniz oldu,
                              dilediğiniz zaman gidebilirsiniz yeni evinize" der.

                              ve "Ya ikinci dileğiniz?" diye sorar...

                              "Çok lüks kıyafetler istiyorum"

                              Adam kısa bir telefon konuşması yapar ve: "Armani, versace ve dkny'de kıyafetleriniz hazır alabilirsiniz" der.

                              ve üçüncü isteği sorar.

                              Kadın:"En değerli mücevherleri istiyorum" der.

                              Adam bir telefon konuşması sonrası:"Ok, bvulgari ve tiffany'den dilediğiniz mücevherleri alabilirsiniz " der.

                              Kadın havalara uçmuştur ve adam:

                              "Yalnız bende birşey rica etsem sakıncası olur mu?" diye sorar.

                              Kadın merakla: "Nedir?"

                              Adam:Biliyorsunuz 100 bin yıldır bu vazodayım.
                              Kaç zamandır bir kadın yüzü görmedim acaba bu gece benimler olur musunuz?" diye sorar.

                              Kadın biraz düşündükten sonra "Neden olmasın?" der ve sabaha kadar birlikte olurlar.

                              Sabah uyandıklarında adam:"Güzel hanımefendi acaba kaç yaşında?" diye sorar

                              Kadın:"32" der.

                              Adam da: "VAY BE BU YAŞTA HALA CİNLERE İNANIYOR MUSUNUZ ?"

                              Yorum

                              • delphin
                                Senior Member
                                • 27-12-2005
                                • 15279

                                #90
                                Konu: GEYİK

                                Yazı sırası

                                Akrlaşadar ypalaın arsaıtramya gröe, kleimleirn Hrfalreiinn hnagi srıdaa yzalıdkılraı ömneli dğeliimş. Öenlmi oaln brinci ve snonucnu hrfain yrenide omlsaımyış. Ardakai hfraliren srısaı krıaışk oslada ouknyuorumş. Çnükü kleimlrei hraf hraf dğeil bir btüün oalark oykuorumuşz.

                                Bakın nasıl da düzgün okudunuz, ilginç degil mi?

                                Yorum

                                İşlem Yapılıyor