Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölüm Başkanı Doç. Dr. Murat Türkeş, her yıl atmosfere 7.9 milyon ton karbon salındığını belirterek, "Salınan karbondan 4.6 milyon tonu karasal ekosistem ve okyanuslar sayesinde tutulurken, geriye kalan 3.3 milyon ton karbon; küresel ısınmaya, iklimlerin değişmesine neden olarak dünyayı tehdit ediyor" dedi.
Türkeş, yaptığı açıklamada, yerküre ikliminin, atmosfere salınan insan kaynaklı sera gazlarının doğal sera etkisini kuvvetlendirmesi yüzünden ısındığını ifade etti. Farklı sera gazı emisyon (salım) senaryolarına dayanan iklim modellerinin, 21. yüzyılda önemli iklim değişikliklerinin olacağının sinyallerini verdiğini belirterek, "Öngörülen iklim değişikliklerini önlemenin ve bu değişikliklerin, sosyoekonomik sektörler, doğal ekosistemler ve insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerini en aza indirmenin en iyi yolu ise, insan kaynaklı sera gazı salımlarını azaltmak ve ormanlar gibi karbon tutucu ortamları (yutakları) çoğaltmak ve kuvvetlendirmektir. Teknolojik yenilikler, insan davranışlarındaki özellikle tüketim kalıplarındaki değişikliklerle birlikte, iklim değişikliğinin önlenmesi etkinlikleri açısından gelecekte de en önemli rolü oynayacaktır. İnsan kaynaklı sera gazı salımlarının önemli bir bölümü enerji üretimi ve kullanımıyla ilişkili olduğu için, yeni teknolojilerin çoğu, fosil yakıt çevrimi verimliliğinin iyileştirilmesine, enerji tasarrufunun ve verimliliğinin artırılmasına (Örneğin; ulaştırma sektöründe ve elektrik kullanımında) ve düşük ya da sıfır karbonlu enerji kaynaklarının geliştirilmesine odaklanmaktadır. Anahtar kelimeler; küresel iklim değişikliği, sürdürülebilir kalkınma, fosil yakıtlar, sera gazı salımları, yenilenebilir enerjiler, yeni ve temiz teknolojilerdir" diye konuştu.
Türkeş, iklimdeki değişikliklerin, buzul ve buzularası çağlar arasında, dünyanın çeşitli bölgelerinde ortalama sıcaklıklarda oluşan büyük değişiklikler şeklinde ortaya çıktığına dikkat çekerek, şunları kaydetti:
"Küresel ısınma, yağış değişimlerini de içermektedir. Bugünkü bilgilerimize göre, yerkürenin 4.5 milyar yıllık çok uzun jeolojik tarihi boyunca, iklim sisteminde milyonlarca yıldan on yıllara kadar tüm zaman ölçeklerinde doğal etmenler ve süreçlerle birçok değişiklik olmuştur. Jeolojik devirlerdeki iklim değişiklikleri, özellikle buzul hareketleri ve deniz seviyesindeki değişimler yoluyla yalnız dünya coğrafyasını değiştirmekle kalmamış, ekolojik sistemlerde de kalıcı değişiklikler oluşturmuştur. Ancak sanayi devriminden beri, iklimdeki doğal değişebilirliğe ek olarak, ilk kez insan etkinliklerinin de iklimi etkilediği yeni bir döneme girildi. Sanayi devriminden beri, özellikle fosil yakıtların yakılması, arazi kullanımı değişiklikleri, ormansızlaşma ve sanayi süreçleri gibi insan etkinlikleri sonucunda atmosfere salınan sera gazlarının atmosferdeki birikimleri hızla artmaktadır. Bu ise, doğal sera etkisini kuvvetlendirerek, şehirleşmenin de katkısıyla, dünyanın yüzey sıcaklıklarının artmasına neden olmaktadır. Bu yüzden, günümüzde iklim değişikliği, sera gazı birikimlerini artıran insan etkinlikleri dikkate alınarak da tanımlanabiliyor."
Türkeş, küresel ısınmaya yol açan sera gazlarının; esas olarak, fosil yakıtların yakılması, sanayi, ulaştırma, arazi kullanımı değişikliği, katı atık yönetimi ve tarımsal etkinliklerden kaynaklandığını vurguladı. Küresel hesaplamalara göre, atmosfere salınan insan kaynaklı sera gazı salımları nedeniyle, küresel karbon dengesinin denk kapanmadığını kaydeden Türkeş, "Küresel karbon döngüsünün normal akışlarına ek olarak, esas olarak arazi kullanımı değişiklikleri ve ormansızlaştırma yoluyla 1.6 milyar ton ve fosil yakıt yanmasından 6.3 milyon ton olmak üzere her yıl toplam 7.9 milyon ton karbon atmosfere salınıyor. Küresel karbon döngüsünün iki büyük ana bileşenini oluşturan karasal ekosistemler (Ormanları da içeren tüm bitki örtüsü ve topraklar) ve okyanuslar, toplam tutarın 4.6 milyon tonluk karbon bölümünü tutuyor. Karasal ekosistemlerin ve okyanusların tuttuğu ya da uzaklaştırdığı karbon tutarı, atmosfere salınan toplam tutardan çıkarıldığında, her yıl insan kaynaklı net 3.3 milyon ton karbonun atmosferde kaldığı bulunur. İklim değişikliğinin önlenebilmesinin odak noktasını da, her yıl atmosferde kalan bu yaklaşık 3.3 milyon tonluk fazla karbonun kontrol edilmesi ve atmosferden uzaklaştırılması (azaltılması) oluşturur" şeklinde konuştu.
Türkeş, yaptığı açıklamada, yerküre ikliminin, atmosfere salınan insan kaynaklı sera gazlarının doğal sera etkisini kuvvetlendirmesi yüzünden ısındığını ifade etti. Farklı sera gazı emisyon (salım) senaryolarına dayanan iklim modellerinin, 21. yüzyılda önemli iklim değişikliklerinin olacağının sinyallerini verdiğini belirterek, "Öngörülen iklim değişikliklerini önlemenin ve bu değişikliklerin, sosyoekonomik sektörler, doğal ekosistemler ve insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerini en aza indirmenin en iyi yolu ise, insan kaynaklı sera gazı salımlarını azaltmak ve ormanlar gibi karbon tutucu ortamları (yutakları) çoğaltmak ve kuvvetlendirmektir. Teknolojik yenilikler, insan davranışlarındaki özellikle tüketim kalıplarındaki değişikliklerle birlikte, iklim değişikliğinin önlenmesi etkinlikleri açısından gelecekte de en önemli rolü oynayacaktır. İnsan kaynaklı sera gazı salımlarının önemli bir bölümü enerji üretimi ve kullanımıyla ilişkili olduğu için, yeni teknolojilerin çoğu, fosil yakıt çevrimi verimliliğinin iyileştirilmesine, enerji tasarrufunun ve verimliliğinin artırılmasına (Örneğin; ulaştırma sektöründe ve elektrik kullanımında) ve düşük ya da sıfır karbonlu enerji kaynaklarının geliştirilmesine odaklanmaktadır. Anahtar kelimeler; küresel iklim değişikliği, sürdürülebilir kalkınma, fosil yakıtlar, sera gazı salımları, yenilenebilir enerjiler, yeni ve temiz teknolojilerdir" diye konuştu.
Türkeş, iklimdeki değişikliklerin, buzul ve buzularası çağlar arasında, dünyanın çeşitli bölgelerinde ortalama sıcaklıklarda oluşan büyük değişiklikler şeklinde ortaya çıktığına dikkat çekerek, şunları kaydetti:
"Küresel ısınma, yağış değişimlerini de içermektedir. Bugünkü bilgilerimize göre, yerkürenin 4.5 milyar yıllık çok uzun jeolojik tarihi boyunca, iklim sisteminde milyonlarca yıldan on yıllara kadar tüm zaman ölçeklerinde doğal etmenler ve süreçlerle birçok değişiklik olmuştur. Jeolojik devirlerdeki iklim değişiklikleri, özellikle buzul hareketleri ve deniz seviyesindeki değişimler yoluyla yalnız dünya coğrafyasını değiştirmekle kalmamış, ekolojik sistemlerde de kalıcı değişiklikler oluşturmuştur. Ancak sanayi devriminden beri, iklimdeki doğal değişebilirliğe ek olarak, ilk kez insan etkinliklerinin de iklimi etkilediği yeni bir döneme girildi. Sanayi devriminden beri, özellikle fosil yakıtların yakılması, arazi kullanımı değişiklikleri, ormansızlaşma ve sanayi süreçleri gibi insan etkinlikleri sonucunda atmosfere salınan sera gazlarının atmosferdeki birikimleri hızla artmaktadır. Bu ise, doğal sera etkisini kuvvetlendirerek, şehirleşmenin de katkısıyla, dünyanın yüzey sıcaklıklarının artmasına neden olmaktadır. Bu yüzden, günümüzde iklim değişikliği, sera gazı birikimlerini artıran insan etkinlikleri dikkate alınarak da tanımlanabiliyor."
Türkeş, küresel ısınmaya yol açan sera gazlarının; esas olarak, fosil yakıtların yakılması, sanayi, ulaştırma, arazi kullanımı değişikliği, katı atık yönetimi ve tarımsal etkinliklerden kaynaklandığını vurguladı. Küresel hesaplamalara göre, atmosfere salınan insan kaynaklı sera gazı salımları nedeniyle, küresel karbon dengesinin denk kapanmadığını kaydeden Türkeş, "Küresel karbon döngüsünün normal akışlarına ek olarak, esas olarak arazi kullanımı değişiklikleri ve ormansızlaştırma yoluyla 1.6 milyar ton ve fosil yakıt yanmasından 6.3 milyon ton olmak üzere her yıl toplam 7.9 milyon ton karbon atmosfere salınıyor. Küresel karbon döngüsünün iki büyük ana bileşenini oluşturan karasal ekosistemler (Ormanları da içeren tüm bitki örtüsü ve topraklar) ve okyanuslar, toplam tutarın 4.6 milyon tonluk karbon bölümünü tutuyor. Karasal ekosistemlerin ve okyanusların tuttuğu ya da uzaklaştırdığı karbon tutarı, atmosfere salınan toplam tutardan çıkarıldığında, her yıl insan kaynaklı net 3.3 milyon ton karbonun atmosferde kaldığı bulunur. İklim değişikliğinin önlenebilmesinin odak noktasını da, her yıl atmosferde kalan bu yaklaşık 3.3 milyon tonluk fazla karbonun kontrol edilmesi ve atmosferden uzaklaştırılması (azaltılması) oluşturur" şeklinde konuştu.