ANKARA’daki tapu dairesinde olduğu gibi öbür dairelerdeki rüşvetçiler de toplanacak olsa, daha birçok devlet dairesi kapanır.
Kimse kalmaz.
Açık yer bulamazsınız.
Diyelim ki belediyelere gittiniz; kapı duvar.
Vilayetlere koştunuz; in cin top oynuyor.
İlçede açık kalmış bir tek kamu kurumu olsun, ilde bir tek açık kalmış devlet dairesi olsun yok...
Bakanlıklara yöneldiniz; bir teki açık kalmadığı gibi bağlı kuruluşlar da kapalı, seslenirsiniz:
"Kimse yok mu."
Bağırın, içerde kimse olmadıktan sonra...
Çünkü; rüşvet olmayan bir tek yer yoktur bu memlekette. Bir tek kamu kuruluşu, bir tek makam, bir tek oda, bir tek masa, bir tek koltuk, bir tek sandalye bulamazsınız.
*
Rüşvet; örf, gelenek, kültürdür.
Edebiyattır; "zarf atmak", "yan cebe koymak", "adamını bulmak", "müdürü görmek" vs. başlı başına bir anlatım biçimidir.
Tiyatrodur; "mağdur vatandaş" ile "görev aşkı olan yetkili" başarıyla oynanır.
Müziktir; merdivenden inen keyfinden ıslık çalarken, masasına dönen türkü mırıldanmaktadır keyfinden.
İletişimdir; insanların ayaküstü kaşla-gözle mükemmel anlaşabilmeleri...
Birliktir; herkes savaşırken, birbirini tanımayan iki insanın bir anda kenetlenmesi...
Paylaşımdır; birisinin parası öbürünün cebine gizlice girerken, her iki tarafın da bundan kárlı çıkması...
Hizmettir; halkımızın her seçim öncesi "çalsın ama iş yapsın" diyerek bunu çok da güzel ifade ettiği gibi...
Yatırımdır, ihaledir, teşviktir...
Kolaylıktır...
*
Yani hiçbir siyasi parti rüşvet kadar işe yaramamıştır, hiçbir devlet adamı rüşvet kadar iş bitirememiştir, hiçbir kanun rüşvet kadar tıkır tıkır işlememiştir.
Toplayın rüşvetçileri, yaşam durur...
Devlete koşsanız...
Kapı duvar...
Bekir COŞKUN
Kimse kalmaz.
Açık yer bulamazsınız.
Diyelim ki belediyelere gittiniz; kapı duvar.
Vilayetlere koştunuz; in cin top oynuyor.
İlçede açık kalmış bir tek kamu kurumu olsun, ilde bir tek açık kalmış devlet dairesi olsun yok...
Bakanlıklara yöneldiniz; bir teki açık kalmadığı gibi bağlı kuruluşlar da kapalı, seslenirsiniz:
"Kimse yok mu."
Bağırın, içerde kimse olmadıktan sonra...
Çünkü; rüşvet olmayan bir tek yer yoktur bu memlekette. Bir tek kamu kuruluşu, bir tek makam, bir tek oda, bir tek masa, bir tek koltuk, bir tek sandalye bulamazsınız.
*
Rüşvet; örf, gelenek, kültürdür.
Edebiyattır; "zarf atmak", "yan cebe koymak", "adamını bulmak", "müdürü görmek" vs. başlı başına bir anlatım biçimidir.
Tiyatrodur; "mağdur vatandaş" ile "görev aşkı olan yetkili" başarıyla oynanır.
Müziktir; merdivenden inen keyfinden ıslık çalarken, masasına dönen türkü mırıldanmaktadır keyfinden.
İletişimdir; insanların ayaküstü kaşla-gözle mükemmel anlaşabilmeleri...
Birliktir; herkes savaşırken, birbirini tanımayan iki insanın bir anda kenetlenmesi...
Paylaşımdır; birisinin parası öbürünün cebine gizlice girerken, her iki tarafın da bundan kárlı çıkması...
Hizmettir; halkımızın her seçim öncesi "çalsın ama iş yapsın" diyerek bunu çok da güzel ifade ettiği gibi...
Yatırımdır, ihaledir, teşviktir...
Kolaylıktır...
*
Yani hiçbir siyasi parti rüşvet kadar işe yaramamıştır, hiçbir devlet adamı rüşvet kadar iş bitirememiştir, hiçbir kanun rüşvet kadar tıkır tıkır işlememiştir.
Toplayın rüşvetçileri, yaşam durur...
Devlete koşsanız...
Kapı duvar...
Bekir COŞKUN
Yorum