Daş düşebülü... ayı çıkabülü... kene ısırabülü...
Tüm yurtta kene paniği yaşanıyor. Geçen hafta sıcak havalardan bunalıp piknik yerlerine koşan 500 İstanbul’ lu keneler tarafından ısırılmış ve heyecan içinde hastanelere koşmuşlardı.
Hadi bu anlaşılır bir şey; keneler kırlık.. çayırlık yerlerde yaşıyorlar, eh havalar da iyice ısındı... bu mevsimde piknik yerinde kene ile karşılaşmak ve ısırılmak pek de şaşırtıcı değil, ama geçen gün Ali Babacan’ ın Esenboğa Havalimanı VIP salonundaki basın toplantısını izleyen gazetecilerden birinin de kene tarafından ısırılması korkuları iyice artırdı. Ardından kenelerin Edirne’ de sokaklara indiği... Kocaeli’de cami kapattırdığı... Van’da Sağlık Ocağı’nı kenelerin bastığı haberleri geldi.
Aslında her kene sokması tehlikeli olmasa da insanlar kenelerden geçen bir virüsün sebep olduğu ve ölümlere yol açan Kırım Kongo Kanamalı Ateşi adı verilen hastalığa yakalanmış olmaktan endişe ediyorlar. Haksız da değiller, daha geçen hafta biri Karabük’te, biri Yozgat’ta ve diğeri de Tokat’ta üç vatandaşımız bu hastalık yüzünden hayatlarını kaybettiler. Üstelik bunlar hastalığa verdiğimiz ilk kurbanlar da değil.
Kırım Kongo Kanamalı Ateşi’ nin ülkemizde 2002 yılından beri görüldüğü ve o tarihten bu yana onlarca insanımızın da ölümüne yol açtığı ‘resmen’ biliniyor. Bir de bizde her alanda inanılmaz boyutlara erişen ‘kayıt dışılığı’ hesaba katacak olursak... ‘kim vurduya gidenlerin... eceliyle öldü denenlerin içinde belki bir çok kene ısırmasına kurban giden’ de vardır, büyük ihtimalle.
Kırım nere... Kongo nere
Kırım Kongo Kanamalı Ateşi’nin adına bakıp da ‘Kırım nere, Kongo nere... bize ne’ demeyin sakın... Devir küreselleşme devri ya, dünyanın herhangi bir köşesindeki ekonomik bir kriz de, bulaşıcı bir hastalık da anında tüm dünyayı etkileyebiliyor.
Kenelerin insan sağlığı bakımından önemleri taşıdıkları virüs ve bakterileri soktukları kişilere bulaştırarak çeşitli hastalıklara yol açmalarından kaynaklanıyor. Bu şekilde kenelerden insanlara geçen başka pek çok hastalık var, ama bunlar içinde şu günlerde gündemde olan ve en tehlikelisi artık adını herkesin bildiği Kırım Kongo Kanamalı Ateşi veya kısa adıyla KKKA veya 3K1A.
KKKA ateş, baş ağrısı, kas ağrısı, kırıklık, hálsizlik, iştahsızlık, bulantı, kusma, karın ağrısı gibi şikayetlerle ani olarak başlıyor ve daha sonra vücudun çeşitli yerlerinde görülen kanamalar ortaya çıkıyor. Zamanında tanınıp gerekli tedaviler yapılmazsa öldürücü olabiliyor.
Nemden şikayetçi olanlara uyarı
Yüzlerce türü olan keneler özellikle çalılık, otluk alanlar, orman ve su kıyıları ve yaban hayvanlarının yaşadığı yerlerde daha çok görülüyorlar. Ülkemizde de otuzdan fazla kene türü var.
KKKA’ya sebep olan kenelere Karadeniz bölgesi ile İç Anadolu’nun kesiştiği Çorum, Amasya, Tokat, Yozgat, Çankırı, Gümüşhane, Sivas, Kastamonu, Artvin ve Erzurum.. gibi şehirlerde daha çok rastlanıyor . En risksiz bölgeler ise Akdeniz ve Karadeniz kıyıları, çünkü keneler nemli yerlerde yaşayamıyorlar. Demek ki ‘Yok bunalıyoruz... yok nefes alamıyoruz’ diye nemden çok fazla şikayetçi olmak da doğru değil; nemli hava bunaltıcı olsa da hiç değilse kene tehlikesi yok. Bu da az şey değil.
Konunun uzmanları küresel ısınmanın kenelerin artmasında çok önemli olduğunu ısrarla vurguluyorlar. Muhtemelen, bu belki de daha iyi günlerimiz; zamanla keneler de karasinekler... sivrisinekler gibi evlerimizin ‘tabii misafirleri’ olup çıkarlarsa hiç şaşırmamak lazım.
Keneler çıktı meydane, hepsi birbirinden merdane
KKKA virüsü avcı keneler de denilen ‘Hyalomma’ soyuna ait keneler tarafından taşınabiliyor. Bunlar diğer keneler gibi otların üzerinde değil toprakta veya toprak altında saklanıyorlar; titreşimleri, ısı, koku ve nefesteki karbondioksiti hissedebiliyorlar, gözleri olduğu için de avlarını siluet şeklinde görebiliyorlar ve avlarına atlıyorlar.
Virüs taşıyabilen kene yumurtadan çıktıktan sonra tavşan gibi küçük yaban hayvanları ile yabani kuşların üzerinde konaklıyor. Erişkin hale gelince yere düşüyor ve daha sonra da büyük yaban hayvanları, büyükbaş evcil hayvanlar ve insanların üzerine geliyor. Beslenmesini tamamlayan kene tekrar toprağa düşüyor; erkek hemen, dişi kene ise 5 ila 7 bin yumurta bıraktıktan sonra ölüyor. KKKA virüsü taşıyan bir kenenin yumurtalarının yüzde 3-5’ i virüslü çıkıyor.
Gelelim neticeye
Önümüzdeki yaz günlerini kenelerle geçireceğimizden şüpheniz olmasın. Yakında yol kenarlarında ‘Daş düşebülü... kene çıkabülü’’ türünden uyarı levhaları görmeye de... gazetelerde ‘katil kene hikáyeleri’ okumaya da ve hatta ‘k-muhtıra’ ya... da hazırlıklı olun.
AHMET KÜÇÜKUSTA
Tüm yurtta kene paniği yaşanıyor. Geçen hafta sıcak havalardan bunalıp piknik yerlerine koşan 500 İstanbul’ lu keneler tarafından ısırılmış ve heyecan içinde hastanelere koşmuşlardı.
Hadi bu anlaşılır bir şey; keneler kırlık.. çayırlık yerlerde yaşıyorlar, eh havalar da iyice ısındı... bu mevsimde piknik yerinde kene ile karşılaşmak ve ısırılmak pek de şaşırtıcı değil, ama geçen gün Ali Babacan’ ın Esenboğa Havalimanı VIP salonundaki basın toplantısını izleyen gazetecilerden birinin de kene tarafından ısırılması korkuları iyice artırdı. Ardından kenelerin Edirne’ de sokaklara indiği... Kocaeli’de cami kapattırdığı... Van’da Sağlık Ocağı’nı kenelerin bastığı haberleri geldi.
Aslında her kene sokması tehlikeli olmasa da insanlar kenelerden geçen bir virüsün sebep olduğu ve ölümlere yol açan Kırım Kongo Kanamalı Ateşi adı verilen hastalığa yakalanmış olmaktan endişe ediyorlar. Haksız da değiller, daha geçen hafta biri Karabük’te, biri Yozgat’ta ve diğeri de Tokat’ta üç vatandaşımız bu hastalık yüzünden hayatlarını kaybettiler. Üstelik bunlar hastalığa verdiğimiz ilk kurbanlar da değil.
Kırım Kongo Kanamalı Ateşi’ nin ülkemizde 2002 yılından beri görüldüğü ve o tarihten bu yana onlarca insanımızın da ölümüne yol açtığı ‘resmen’ biliniyor. Bir de bizde her alanda inanılmaz boyutlara erişen ‘kayıt dışılığı’ hesaba katacak olursak... ‘kim vurduya gidenlerin... eceliyle öldü denenlerin içinde belki bir çok kene ısırmasına kurban giden’ de vardır, büyük ihtimalle.
Kırım nere... Kongo nere
Kırım Kongo Kanamalı Ateşi’nin adına bakıp da ‘Kırım nere, Kongo nere... bize ne’ demeyin sakın... Devir küreselleşme devri ya, dünyanın herhangi bir köşesindeki ekonomik bir kriz de, bulaşıcı bir hastalık da anında tüm dünyayı etkileyebiliyor.
Kenelerin insan sağlığı bakımından önemleri taşıdıkları virüs ve bakterileri soktukları kişilere bulaştırarak çeşitli hastalıklara yol açmalarından kaynaklanıyor. Bu şekilde kenelerden insanlara geçen başka pek çok hastalık var, ama bunlar içinde şu günlerde gündemde olan ve en tehlikelisi artık adını herkesin bildiği Kırım Kongo Kanamalı Ateşi veya kısa adıyla KKKA veya 3K1A.
KKKA ateş, baş ağrısı, kas ağrısı, kırıklık, hálsizlik, iştahsızlık, bulantı, kusma, karın ağrısı gibi şikayetlerle ani olarak başlıyor ve daha sonra vücudun çeşitli yerlerinde görülen kanamalar ortaya çıkıyor. Zamanında tanınıp gerekli tedaviler yapılmazsa öldürücü olabiliyor.
Nemden şikayetçi olanlara uyarı
Yüzlerce türü olan keneler özellikle çalılık, otluk alanlar, orman ve su kıyıları ve yaban hayvanlarının yaşadığı yerlerde daha çok görülüyorlar. Ülkemizde de otuzdan fazla kene türü var.
KKKA’ya sebep olan kenelere Karadeniz bölgesi ile İç Anadolu’nun kesiştiği Çorum, Amasya, Tokat, Yozgat, Çankırı, Gümüşhane, Sivas, Kastamonu, Artvin ve Erzurum.. gibi şehirlerde daha çok rastlanıyor . En risksiz bölgeler ise Akdeniz ve Karadeniz kıyıları, çünkü keneler nemli yerlerde yaşayamıyorlar. Demek ki ‘Yok bunalıyoruz... yok nefes alamıyoruz’ diye nemden çok fazla şikayetçi olmak da doğru değil; nemli hava bunaltıcı olsa da hiç değilse kene tehlikesi yok. Bu da az şey değil.
Konunun uzmanları küresel ısınmanın kenelerin artmasında çok önemli olduğunu ısrarla vurguluyorlar. Muhtemelen, bu belki de daha iyi günlerimiz; zamanla keneler de karasinekler... sivrisinekler gibi evlerimizin ‘tabii misafirleri’ olup çıkarlarsa hiç şaşırmamak lazım.
Keneler çıktı meydane, hepsi birbirinden merdane
KKKA virüsü avcı keneler de denilen ‘Hyalomma’ soyuna ait keneler tarafından taşınabiliyor. Bunlar diğer keneler gibi otların üzerinde değil toprakta veya toprak altında saklanıyorlar; titreşimleri, ısı, koku ve nefesteki karbondioksiti hissedebiliyorlar, gözleri olduğu için de avlarını siluet şeklinde görebiliyorlar ve avlarına atlıyorlar.
Virüs taşıyabilen kene yumurtadan çıktıktan sonra tavşan gibi küçük yaban hayvanları ile yabani kuşların üzerinde konaklıyor. Erişkin hale gelince yere düşüyor ve daha sonra da büyük yaban hayvanları, büyükbaş evcil hayvanlar ve insanların üzerine geliyor. Beslenmesini tamamlayan kene tekrar toprağa düşüyor; erkek hemen, dişi kene ise 5 ila 7 bin yumurta bıraktıktan sonra ölüyor. KKKA virüsü taşıyan bir kenenin yumurtalarının yüzde 3-5’ i virüslü çıkıyor.
Gelelim neticeye
Önümüzdeki yaz günlerini kenelerle geçireceğimizden şüpheniz olmasın. Yakında yol kenarlarında ‘Daş düşebülü... kene çıkabülü’’ türünden uyarı levhaları görmeye de... gazetelerde ‘katil kene hikáyeleri’ okumaya da ve hatta ‘k-muhtıra’ ya... da hazırlıklı olun.
AHMET KÜÇÜKUSTA
Yorum